Silahsızlandırmaya karşı hazırlanan Hizbullah’ın seçenekleri sınırlı

Hizbullah’a yakın bir kaynak, Hizbullah’ın orduyla çatışmak istemediğini söyledi

Hizbullah'ın parlamento grubu başkanı Milletvekili Muhammed Raad, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşmenin ardından Cumhuriyet Sarayı'nda açıklamada bulunurken (AFP)
Hizbullah'ın parlamento grubu başkanı Milletvekili Muhammed Raad, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşmenin ardından Cumhuriyet Sarayı'nda açıklamada bulunurken (AFP)
TT

 Silahsızlandırmaya karşı hazırlanan Hizbullah’ın seçenekleri sınırlı

Hizbullah'ın parlamento grubu başkanı Milletvekili Muhammed Raad, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşmenin ardından Cumhuriyet Sarayı'nda açıklamada bulunurken (AFP)
Hizbullah'ın parlamento grubu başkanı Milletvekili Muhammed Raad, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşmenin ardından Cumhuriyet Sarayı'nda açıklamada bulunurken (AFP)

Lübnan hükümetinin silahların devletle sınırlandırılması kararı, Hizbullah'ı en hafifi, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim edip siyasi partiye dönüşmek, en ağırı ise orduyla çatışmak olan kaderini belirleyecek seçeneklerle karşı karşıya bıraktı. Bu durum Hizbullah’ı Lübnan'da yalnızlaştırırken onu yasadışı bir silahlı grup haline getiriyor. Ancak Şarku’l Avsat’a konuşan Hizbullah'a yakın bir kaynak, Hizbullah’ın hiçbir koşulda silahlarını teslim etmeyeceğini ve orduyla çatışmak istemediğini vurguladı.

Yasalara karşı çıkmak

Bazıları, hükümetin kararından geri adım atamayacağını ve orduyla çatışmaya girmenin bir çeşit intihar olacağını biliyor. Hizbullah’ın tutumunda bir değişiklik olacağını ve daha mantıklı bir söyleme geçeceğini düşünüyor. Seyyide el-Cebel toplantısına başlık yapan eski milletvekili Faris Said, hükümetin kararının Lübnan ile Hizbullah'ın çıkarları arasındaki sınırı çizdiğini ve bu silahların geri kalanını etkisiz hale getirdiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Said, Lübnan'ın tüm meşruiyetinin Hizbullah’a karşı olduğu sürece, ordunun silahlarla karşı karşıya gelip onları zorla elinden alacağı bir duruma gelinmeyeceğini vurguladı.

Said, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hizbullah, silahlarını devlete teslim etmedikçe, parlamento, belediye, sendika ve anayasal kurumlarda bu parti ile iş birliği yapılmamalı.

Said, Bakanlar Kurulu'nun kararının Hizbullah'ı yasadışı bir örgüt haline getirdiğini ve (Suriye Devlet Başkanı) Ahmed Şara’nın kararıyla doğu ve kuzey sınırlarının kapatılması ve (İsrail Başbakanı) Binyamin Netanyahu'nun kararıyla güney sınırlarının kapatılmasıyla silahlarının artık kullanılamaz hale geldiğini vurguladı.

Karmaşık bir tablo

Hizbullah, silahların devletin elinde tutulmasını öngören bakanlar kurulu bildirisini onayladığını ve bu bildiriyi temel alarak parlamentoda hükümete güven oyu verdiğini görmezden gelirken hükümeti ABD'nin baskısına boyun eğmekle suçluyor. Faris Said ise Hizbullah'ın hükümete yönelttiği ABD'nin baskısına ve İsrail'in tehditlerine boyun eğdiği yönündeki suçlamalarını reddetti. Nevvaf Selam hükümetinin kararını Taif Anlaşması'na dayandırdığını söylediğinde, devletin Amerikan belgesinde yer alanları uygulamadan önce anayasayı uyguladığını kastettiğini açıklıyor.

scd
Lübnan hükümeti perşembe günü Cumhuriyet Sarayı'nda toplandı (AP)

İran Dışişleri Bakanı'nın, Lübnan devletinin silahları kendi elinde tutma kararının başarısız olacağı yönünde Hizbullah'ın tercihini destekleyen açıklamaları, İran’ın karmaşıklaşan durumu desteklemesinden ve Hizbullah’ın daha da katı bir tutum sergilemesinden dolayı durumu daha da kötüleştirdi. Ancak Yakın Doğu ve Körfez Askeri Çalışmalar ve Analiz Enstitüsü Müdürü Dr. Riad Kahveci, Hizbullah'ın seçeneklerinin çok daraldığını ve her seçeneğin bir öncekinden daha da zor olduğunu belirtti. Hizbullah’ın önündeki en kolay seçeneğin silahları teslim edip devlete geri dönmek olduğunu belirten Kahveci, bu seçeneğin Hizbullah’ın halk tabanına dayalı bir siyasi parti olarak devamlılığını garanti edeceğini, ikinci seçeneğin ise silahlarını teslim etmeyi reddetmek ve geçmişte olduğu gibi sahip olduğu güç araçlarını kullanmak olduğunu söyledi. Kahveci’ye göre bu seçeneğin devamı sokaklarda motosikletler, gösteriler ve oturma eylemleriyle başlayıp silah kullanımına kadar uzanıyor.

Kahveci, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Hizbullah’ın artık eskisi gibi 8 Mart Grubu'ndan oluşmadığını, bugün silahların devletle sınırlandırılması konusunda hükümetle tek başına karşı karşıya olduğunu, hatta Şii ikilisi ifadesinin bile Emel Hareketi ile arasındaki ayrım nedeniyle artık geçerli olmadığını ve Emel Hareketi’nden bakanların hükümetin düzenlediği oturumdan çekilmesine rağmen bu durumun değişmediğini hatırlattı. Kahveci’ye göre Emel Hareketi, sokakların tercihine karşı olduğunu açıkladı. Bu da Hizbullah’ın tek başına kalmasına neden olacak.

Hizbullah ve müttefiklerinin 2006 yılının sonlarından itibaren Beyrut'un merkezinde Fuad Sinyora hükümetinin, Başbakan Refik Hariri'nin katillerini yargılamak için Uluslararası Güvenlik Konseyi'nden uluslararası mahkeme kurulmasını talep etmesi nedeniyle düzenledikleri açık oturma eylemi ve hükümet binasını kuşatmaları Lübnanlıların hafızasından halen silinmedi. Bu olaylar, 7 Mayıs 2008'de Beyrut ve Lübnan Dağı'nda silah kullanılmasına kadar uzandı. Lübnanlılar her zaman bu senaryonun tekrarlanmasından korktular. Dr. Riad Kahveci, o dönem ile bugün partinin tek başına sokaklarda durması arasında bir ayrım yaparak Hizbullah’ın sokakta tek başına kalması halinde devletin ona karşı harekete geçebileceğini, çünkü o zaman çatışma Şii mezhebi ile değil, Taif Anlaşması'ndan sonra silahlarını elinde tutan bir örgüt ve milisleriyle olacağını, bu durumda sokakların etkisiz kalacağını ve yeteneklerinin sınırlanacağını vurguladı. Kahveci’ye göre Lübnan ordusunun son saatlerde motosiklet yürüyüşlerini ve provokatif hareketleri kolaylıkla bastırması da bunun bir kanıtı.

cfgty
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, bilinmeyen bir yerden televizyonda bir konuşma yaparken, 30 Temmuz 2025 (Reuters)

Güvenlik senaryosu, silahı kutsallaştıran Hizbullah doktrini temelinde geçerliliğini koruyor. Faris Said, ‘gerginliği tırmandırma ve suikastlara geri dönme olasılığını’ hesaplarından çıkarmıyor. Devrin değiştiğini ifade eden Said, Refik Hariri, Cibran Tueni, Samir Kassir, George Havi ve tüm Sedir Devrimi liderlerinin suikastlarının ardından yaşanan dönüşümün artık onu değiştiremeyeceğini vurguladı. Bu artık orduları miras alan ve bölgeyi kaosa sürükleyen direnişlerin son bulduğu bir dönem.

Ciddi sonuçlar

Dr. Riad Kahveci ise Lübnan ordusuna karşı silah kullanma olasılığının halen güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğünü söyledi. Ancak bu seçeneğin Hizbullah’ın ulusal düzeyde izolasyonunu artıracağı konusunda uyaran Dr. Kahveci, “Çünkü orduyla çatışmak tabu bir konudur ve askeri kurum Lübnan'da halkın genel desteğine ve saygısına sahiptir” ifadelerini kullandı. Lübnan'daki siyasi güçlerin silahlarını teslim etmemenin tehlikesinin farkında olduğunu ve bunun savaşın yeniden başlaması ve ülkeye yaptırımlar uygulanması gibi sonuçlara yol açabileceğini belirten Dr. Kahveci, bu yüzden orduyla çatışmanın ciddi sonuçları olacağını vurguladı. Dr. Kahveci, Hizbullah’ın devleti caydırmak için abartılı ve tehditkar bir medya saldırısı başlattığını, ancak devletin şu ana kadar kararlarını uygulamaya devam ettiğini belirtti.

Dr. Kahveci, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Hizbullah, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan gelişmelerin sonucu olarak bölgede yaşanan değişimle, destek cephesini açma ve sürdürme konusundaki yanlış hesaplamalarla Lübnan'ı savaşa sürükleyerek Hizbullah'a yıkıcı bir darbe indiren inkardan gerçeği kabul etmeye geçiş sürecindedir.”



Iraklı silahlı gruplar, İran'ın baskısıyla ‘arenaların birliğini’ yeniden canlandırmak istiyor

 Irak'taki Ketaib Hizbullah örgütüne mensup bir milis (X)
Irak'taki Ketaib Hizbullah örgütüne mensup bir milis (X)
TT

Iraklı silahlı gruplar, İran'ın baskısıyla ‘arenaların birliğini’ yeniden canlandırmak istiyor

 Irak'taki Ketaib Hizbullah örgütüne mensup bir milis (X)
Irak'taki Ketaib Hizbullah örgütüne mensup bir milis (X)

Irak'taki Ketaib Hizbullah, Lübnan'daki Hizbullah’ın direnişin silahsızlandırılmasını reddetme kararını savundu ve modern ve gelişmiş bir silah cephanesi ile desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Iraklı siyasetçiler ise bölgede olası bir çatışmaya hazırlık olarak, vekil güçler arasında ‘birlikteliği’ yeniden canlandırmak için İran'ın bir planı olduğunu ifade ettiler.

Ketaib Hizbullah Genel Sekreteri Ebu Hüseyin el-Hamidavi, herhangi bir tehditle yüzleşmek için ‘direnişin cephaneliğini’ gelişmiş silahlarla destekleme ve teknik kapasitesini güçlendirme çağrısında bulundu. Bu, Lübnan hükümetinin Hizbullah’ın silahsızlandırılmasına yönelik çabaları sürerken gerçekleşti.

El-Hamidavi yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi: “Suriye'deki rejimin düşüşü, ABD ve İsrail'in Yemen halkına yönelik saldırısı, İran'a karşı haince yürütülen savaş ve sistematik uluslararası baskı gibi son gelişmeler, halkları boyun eğdirmek ve iradelerini elinden almak için yapılan girişimlerden başka bir şey değil.”

El-Hamidavi, “İşgalcilere direnmek ve saldırganları caydırmak, yasalar ve şeriat tarafından güvence altına alınmış meşru bir haktır. Halkların silahları, namuslarını, kutsallarını ve topraklarını savunmak için bir kalkan olmaya devam edecektir. Bu nedenle, direnişin cephaneliğini gelişmiş silahlarla desteklemek, teknik kapasitesini güçlendirmek, savunma ve imha kabiliyetini artırmak, en yüksek hazırlık düzeyine ulaşmak ve her türlü tehdide karşı koymak için gerekli” ifadelerini kullandı.

İran destekli Iraklı örgütün bu tutumu, Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım'ın ‘direnişin silahlarını teslim etmeyi’ reddettiğini açıklamasından bir gün sonra geldi. Kasım, Lübnan hükümetini ‘Hizbullah'ı silahsızlandırma’ kararıyla ‘İsrail projesine hizmet etmekle’ eleştirdi.

Ketaib Hizbullah mensupları, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen geçit töreninde (Reuters)Ketaib Hizbullah mensupları, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen geçit töreninde (Reuters)

Arenaların birliği

Iraklı gözlemciler, Ketaib Hizbullah’ın Hizbullah ile uyumlu tutumunun, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani'nin geçen hafta iki ülkeye yaptığı ziyaretle aynı zamana denk geldiğini ifade etti. Gözlemciler, nispeten sakin bir dönemin ardından ortaya çıkan bu yeni tutumları, İran'ın bölgedeki temsilcileri arasında ‘arenaların birliği’ ilkesini yeniden tesis etme girişimi olarak değerlendirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir Iraklı siyasetçi, Laricani'nin ziyaretinin sadece iki ülke arasında bir mutabakat zaptı imzalamak amacıyla yapılmadığını, bunun ülkesinin ABD ile gelecekte karşılaşabileceği endişelerini teyit etmek için bir bahane olduğunu ve Irak'ın bu konudaki tutumunu öğrenmek istediğini söyledi.

Diğer yandan Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım el-Araci ile İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani arasında bir güvenlik mutabakat zaptının imza törenine katıldı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, mutabakatı reddettiğini açıklayarak, ABD'nin hedefleriyle çelişen ve Irak'taki mevcut güvenlik kurumlarını güçlendirme çabalarına aykırı olan her türlü adıma karşı olduğunu vurguladı.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Irak ile İran arasındaki sınır iş birliğini koordine etmek için bir mutabakat zaptının imza törenine katıldı. (Irak Başbakanlığı)Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Irak ile İran arasındaki sınır iş birliğini koordine etmek için bir mutabakat zaptının imza törenine katıldı. (Irak Başbakanlığı)

İran'ın endişeleri

Şarku’l Avsat’a konuşan Iraklı siyasetçi, “Söz konusu mutabakat zaptıyla İran, Amerikalılara Bağdat ile ilişkilerinin hiçbir koşulda gerilemeyeceğini ima etmek istiyor” dedi.

Iraklı siyasetçi şöyle devam etti: “Mutabakat zaptının imzalanma nedeni, Tahran'ın ABD'nin İsrail hava desteğiyle karadan işgal etme olasılığından korkması olabilir. Bu da Tahran'ın, düşündüğü olasılıklar arasında yer alan bu karadan işgali önlemek için mutabakat zaptını imzalamasına neden oldu.”

Iraklı siyasetçiler, İran'ın Halk Seferberlik Güçleri’ni (Haşdi Şabi) korumadaki ısrarının bu endişelerle bağlantılı olduğunu yaygın olarak tartışıyor.

İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Ekber Velayeti, ülkesinin Lübnan hükümetinin Hizbullah’ın silahsızlandırılması kararını reddettiğini doğruladı. Velayeti, Irak'taki Haşdi Şabi’nin Lübnan'daki Hizbullah’ın rolünü üstlendiğini belirterek, “Haşdi Şabi olmasaydı, Amerikalılar Irak'ı yutardı” dedi.