Barrack sırrı açıkladı: İsrail'in eli Tunus'a uzandı

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Barrack, Tel Aviv'in Sidi Bu Said Limanı’na, Küresel Sumud Filosu’nun gemilerinden birini hedef alan bir saldırı düzenlediğini açıkladı

Küresel Sumud Filosu’ndaki gemilerden biri, İHA’lı saldırıya uğradığını bildirdi (Reuters)
Küresel Sumud Filosu’ndaki gemilerden biri, İHA’lı saldırıya uğradığını bildirdi (Reuters)
TT

Barrack sırrı açıkladı: İsrail'in eli Tunus'a uzandı

Küresel Sumud Filosu’ndaki gemilerden biri, İHA’lı saldırıya uğradığını bildirdi (Reuters)
Küresel Sumud Filosu’ndaki gemilerden biri, İHA’lı saldırıya uğradığını bildirdi (Reuters)

Sagir el-Haydari

Tunus'un Sidi Bu Said Limanı’nda demirli bir geminin insansız hava aracıyla (İHA) hedef alındığını açıklamasının ardından günlerce süren tartışmalardan sonra, bu saldırı önceden planlanmış bir saldırı olarak nitelendirildi. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan’da Hizbullah’ın silahsızlandırılması olasılığı hakkında yaptığı konuşmada, İsrail'in Tunus'a saldırdığını açıkladı.

Barrack bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, İsrail'in Suriye, Lübnan, Tunus ve diğer ülkeler dahil herkese saldırdığı için Hizbullah'ı silahsızlandırma şansının zayıf olduğunu söyledi. Bu açıklama, özellikle yetkililer konuyla ilgili soruşturma başlattıklarını açıkladıktan sonra, sokakta ve Tunus siyasi çevrelerinde bir yorum seline yol açtı.

Gazze Şeridi'ndeki ablukayı kırmaya çalışan Küresel Sumud Filosu’na ait bir gemi, gece boyunca bir İHA tarafından saldırıya uğradığını bildirdi. Bu olay, geminin Sidi Bu Said Limanı’nda demirli iken meydana geldi. Fakat Tunuslu yetkililer olayı yalanlayarak, geminin bir kısmının yandığı, yangının sigara kaynaklı bir iç arıza sonucu olduğunu söylediler.

Küresel Sumud Filosu, İsrail ordusunun karadan da saldırılar düzenlediği Gazze Şeridi'ne yardım götürüyor. Filonun katılımcıları, İsrail’in Gazzelileri adeta boğduğu bir abluka uyguladığı Gazze Şeridi’ne yardımları ulaştırmayı umuyor.

BMGK’ya gidilmeyecek

İkinci olay birkaç gün sonra, Küresel Sumud Filosu’nun aileye ait bir gemiyi hedef aldığını açıklamasıyla meydana geldi. Olayın arkasında İsrail’in olduğu suçlaması yapıldı. Bu kez olayı yalanlamayan Tunus, sadece önceden planlanmış bir saldırının kurbanı olduğunu açıkladı. Tunus, derhal yerel ve uluslararası kamuoyuna gerçekleri ortaya çıkarmak için araştırma ve soruşturma yürüteceğini duyursa da şimdiye kadar bu soruşturmaların sonuçlarına dair bir açıklamada bulunmadı.

Tunuslu diplomat Abdullah el-Ubeydi, bu açıklamanın gerçekten tartışmalı olduğunu, ancak özellikle de ABD ve Batı'nın İsrail'e verdiği destek karşısında tutumuna uluslararası destek bulamayacağı için bu gerekçeyle Tunus’un BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) başvuracağını düşünmediğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabiya'dan aktardığı habere göre Ubeydi yaptığı açıklamada, Tunus’un İsrail'i doğrudan suçlamadan saldırıları ve suikastları kınamaya alışık olduğunu, 1985 yılında Güvenlik Konseyi'nde Tel Aviv'i kınamayı başaran (Tunus Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk devlet başkanı) Habib Burgiba'nın bir istisna olduğunu söyledi. Tunus'un şu an BMGK’da destek alabileceği bir aracı veya müttefiki olmadığını belirten Ubeydi, Tunus'un Batılı müttefiklerinin bu saldırıyı, şu anda yaşananlara kıyasla önemsiz bir mesele olarak göreceklerini vurguladı.  

Ubeydi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Filistin devletini tanıdığını açıkladığı bir dönemde bile, Hamas'tan rehineleri teslim etmesini, sahneden kalıcı olarak ayrılmasını ve silahlarını teslim etmesini talep ettiğini gördük. Bu da İsrail'in savaş yoluyla başaramadığı hedefleri gerçekleştirmesini sağlamak için bir girişim olduğu anlamına geliyor.”

Dışarıdan gelen ikinci teyit

Tunus, İsrail'in Gazze ve Hamas'a karşı yürüttüğü kampanyayı kınamakla sınırlı kalmış olsa da Filistin ve İsrail arasındaki çatışmaya ilişkin tutumunda radikal bir değişim geçiriyor. Yetkililer artık tüm toprakların kurtarılmasını talep ediyor ve son zamanlarda önemli bir ivme kazanan iki devletli çözümü reddediyor.

Demokratik Akım Partisi’nden Hichem Ajbouni, birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın benzer bir açıklama yaparak İsrail’in Tunus'ta Küresel Sumud Filosu’na saldırdığını ve Tunus’un egemenliğini ihlal ettiğini söylediğini, dolayısıyla Tom Barrack’ın açıklamasının, İsrail’in Tunus’taki müdahalesine ilişkin ikinci bir dış teyit olduğunu söyledi.

frgty
Tom Barrack, Tunus'a yönelik İsrail saldırısını kabul eden ilk ABD'li yetkili oldu (Reuters)

Ajbouni yaptığı özel açıklamada, Tunuslu yetkililerin reddettiği ilk saldırıdan bu yana bazı göstergelerin bunun planlı bir saldırı olduğuna işaret ettiğini, ancak ikinci saldırıdan sonra geri adım atarak bunu açıkça belirttiklerini ve ulusal ve uluslararası kamuoyunun soruşturmanın ayrıntılarını açıklamalarını beklediğini belirtti.

Tunuslu yetkililerin şeffaf davranmama ve vatandaşların bilgi edinme hakkını hiçe sayma eğiliminin artırdığını ve halen yıllar önce meydana gelen olaylarla ilgili soruşturma sonuçlarının beklendiğini söyleyen Ajbouni, bu olaylar arasında cumhurbaşkanlığı ofisine gönderilen zehirli zarf, devlet başkanına suikast girişimleri, Marsa bölgesindeki Fransız büyükelçisinin konutuna giden tünel, Zarzis'teki trajik olay ve Marnaquia hapishanesinden teröristlerin kaçışının yer aldığını belirtti. Ajbouni, Tunuslu yetkililerin, kamuoyuna herhangi bir kanıt sunmadan veya soruşturmaların ilerleyişi hakkında bilgi vermeden bu olaylar hakkında bazı yorumlarda bulunmakla yetindiğini kaydetti.

Cezalandırma mekanizması yok

Gözlemciler şimdi Tunus'un bu iddia edilen saldırı nedeniyle İsrail'i kınamak veya cezalandırmak için BMGK’ya başvurup başvurmayacağını merak ediyorlar. Tunus 1985 yılında, Tel Aviv'in Hammam eş-Şatt'ta Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)liderlerine suikast için saldırı düzenlediğinde BMGK’ya başvurmuştu. O zaman Tunus, İsrail'in uluslararası alanda kınanmasını sağlamayı başarmıştı. Bu gerçekten nadir görülen bir durum.

Tunuslu yetkililer, İsrail’in saldırının arkasında olduğu kanıtlanırsa bunu kınayacaklarını, ancak İsrail ile hiçbir bağlantısı olmadığında onu cezalandırmak için gerekli mekanizmalara sahip olmadıklarını söyleyen Ajbouni, ülkenin konuyu BM’ye taşıyabileceğini, ancak bunun, İsrail’e karşı şikayette bulunmayı onun varlığını kabul etmek olarak gören Cumhurbaşkanı Kays Said yönetiminin dış politikasına aykırı olacağını belirtti. Tunus daha önce Güney Afrika ile birlikte Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) İsrail hakkında şikayette bulunmayı reddetmişti.



BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.