İsrail'in Mısır'a baskısı: Stratejik ve güvenlik hedefleri

Barış anlaşması gerçek bir sınavla karşı karşıya

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla
TT

İsrail'in Mısır'a baskısı: Stratejik ve güvenlik hedefleri

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla

Amr İmam

İsrail'in son dönemde Mısır'ın Sina'da silah stokladığı, özellikle de bu bölgede yer altı füze depolama tesislerinin bulunduğu iddiası, belki de Kahire ile Tel Aviv arasında şiddetlenen söz düellosu tablosunda sadece küçük bir ayrıntıdır.

Eylül ayı ortasında, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail'i “düşman” olarak nitelendirdi. Bundan önce de İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını “soykırım" olarak nitelendirmişti. Bu açıklama, bu yılın Ocak ayında İsrail'in zorla göç ettirme planlarını bir tür “zulüm” olarak nitelendiren Sisi'nin söyleminde yeni bir tırmandırmaya işaret ediyordu.

Buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Mısır'ı Gazze sakinlerini hapsetmekle suçladı ve ardından Kahire ile milyarlarca dolarlık doğal gaz ihracat anlaşmasını dondurdu. Bu hamle, Mısır'ın elektrik üretim planlarını tehlikeye atabilir veya İsrail gazına göre daha maliyetli alternatifler aramaya zorlayabilir.

Netanyahu bununla da yetinmedi, 15 Eylül'de Kudüs'te ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yaptığı görüşmede Mısır'a karşı bir hamlede daha bulunarak, Washington'a Kahire'ye baskı yapma çağrısında bulundu ve Kahire'yi sözde Sina'da kısıtlı bölgelere askeri altyapı inşa ederek 1979 Barış Anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. İsrail raporlarına göre, bu altyapı savaş uçakları için genişletilmiş hava pistlerinin yanı sıra silah depolamak için yeraltı sığınaklarını da içeriyor.

İsrailli yetkililer, füze depolama iddialarına dair henüz somut bir kanıt bulunmadığını kabul etseler de, Mısır'ın Sina'daki askeri yığınağını, özellikle de Kahire'nin Kuzey Sina'ya yaklaşık 40 bin, yani barış anlaşmasının güvenlik eki kapsamında izin verilen sayının iki katı asker konuşlandırması göz önüne alındığında, “son derece tehlikeli” olarak nitelendiriyorlar.

Kahire, İsrail'in Gazze'yi boşaltıp sakinlerini güneye, Mısır sınırına ve ardından Sina'ya doğru itme planının Mısır için “varoluşsal bir tehdit” oluşturduğuna inanıyor

Ancak Kahire, bu takviyelerin terörizm ile mücadele için koordineli savunma önlemleri olduğunun ve Gazze'de kötüleşen insani kriz ortamında sınırlarını güvence altına almak için gerekli olduğunun altını çiziyor. İsrail'in yeni iddiası, İsrailli politikacıların son iki yıldır Sina'daki Mısır takviyeleri konusunda defalarca dile getirdiği ve uzun süredir devam eden endişeleri yeniden gündeme getiriyor. Ancak, bu iddiaların zamanlaması ve depolama tesislerine odaklanması, İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşın dayattığı artan stratejik baskıları ortaya koyuyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Gazze şehrindeki yoğun İsrail operasyonlarıyla doruğa ulaşan bu iddia, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki stratejik hedeflerinden, Mısır ile yaptığı barış anlaşmasını ihlal etmesinden veya önümüzdeki döneme yönelik güvenlik hesaplarından ayrı olarak değerlendirilemez.

İddiaları çürütmek

Mısır'ın Sina'ya yaptığı takviyeler, İsrail'in Gazze saldırısına ve Gazze halkını yerinden etme planlarına doğrudan bir yanıt niteliğindedir. Raporlar, bu takviyelerin bariyerler, toprak siperler ve Mısır tarafından eylül ayında konuşlandırılan Çin HQ-9B hava savunma sistemleri gibi gelişmiş sistemleri içerdiğini gösteriyor. Bu önlemler, Gazze'den Sina'ya herhangi bir kitlesel göçü önlemek ve terör unsurlarının sınırdan olası sızma girişimlerini engellemek için tasarlandı.

ddefr
Mısır ordusuna ait tanklar, Sina Yarımadası'nın kuzeyinde Gazze Şeridi sınırındaki el-Ariş'te konuşlandırılmış, 4 Temmuz 2024 (AFP)

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik son hava saldırısı, bu adımları, özellikle de Çin hava savunma sistemlerinin konuşlandırılmasını hızlandırdı. Bu saldırı, zaman zaman ateşkes ve rehine takası görüşmelerine ev sahipliği yapan Mısırlıların, ülkelerinin Katar'dan sonraki hedef olabileceğini düşünmelerine yol açmış olabilir.

Kahire, İsrail'in Gazze'yi boşaltıp, sakinlerini güneye, Mısır sınırına ve ardından Sina'ya doğru itme planının Mısır için “varoluşsal bir tehdit” oluşturduğuna inanıyor. Bu senaryonun uygulanması, 1967'den beri Sina üzerindeki egemenliğini sürdürmek için yaptığı tüm fedakarlıkların boşa gitmesi anlamına geliyor. Bu fedakarlıklar, İsrail işgaline karşı verilen kurtuluş mücadelelerinde ve daha sonra Sina'yı İslam hilafeti devletine dönüştürmeye çalışan radikal örgütler ile mücadelede verilen on binlerce canı da içeriyordu.

Mısır, İsrail'in Sina'daki askeri varlığını güçlendirmesi ile ilgili iddialarının, Gazze ve Sina arasındaki sınır kapısını işgalini meşrulaştırma girişiminden başka bir şey olmadığını düşünüyor

Ancak İsrail, aynı takviyeleri, Hamas için veya Tel Aviv'e karşı kullanılmak üzere silah stoklamayı da içerebilecek saldırı hazırlıkları olarak göstermeye çalışıyor. İsrail, askeri başarısızlıklarını örtbas etme arzusunun yanı sıra, bu iddialarla, Gazzelilerin Sina'ya göç ettirilmesini engellemeyi amaçlayan Mısır tedbirlerini de meşruiyetsizleştirmeye çalışıyor.

İsrailliler, bilhassa Tel Aviv'in Kahire'ye savunma önlemlerinden geri adım atması için baskı yapmak konusunda gerekli Amerikan desteğini almayı başarması durumunda, Mısır'ın sınırlarını savunma gücünü zayıflatmanın, Gazzelileri yerinden etme planını ilerleteceğine inanıyor. Bu hamle, İsrail ordusunun Gazze şehrinin derinliklerine doğru ilerlemesini sürdürdüğü, saldırılarının, yaklaşık 900 bin nüfuslu Gazze'nin 650 binden fazla sakininin güneye, Mısır sınırından sadece birkaç kilometre uzaklıktaki bölgelere doğru kaçmasına neden olduğu bir dönemde geldi.

İsrailli stratejistler, Sina'daki Mısır tahkimatlarının zayıflatılmasının, zorla göç ettirme planının sınırın Mısır tarafında önemli bir direnişle karşılaşmadan gerçekleşmesini sağlayacağına inanıyor gibi görünüyor.

Anlaşmanın ihlali

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarını kuşatma ve Mısır topraklarından Filistin topraklarına silah kaçakçılığını engelleme bahanesiyle geçen mayıs ayından bu yana Mısır sınırının Gazze tarafını işgal ediyor. Ancak bu bahane, Mısır ordusu Sina ve Gazze arasındaki kaçakçılık tünellerini yerle bir etmek için son on yıldır yoğun çabalar harcadığı için Kahire'yi kızdırdı. Mısır, sınır boyunca uzanan yüzlerce tüneli yıkarak, diğer kısmı Gazze içinde kalan Refah’ın Mısır içindeki kısmında yaşayan binlerce kişiyi buradan kaçmaya zorladı. Onlarca yıldır mal ve silah kaçakçılığının ana kanalı olan tünel ağını ortadan kaldırmak için kararlı bir çaba gösterdi.

frgt
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin güneyinde Mısır sınırındaki Refah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta yürüyor, 28 Nisan 2024 (AFP)

Mısır, bu icraatları ile yalnızca ulusal güvenliğini savunuyordu; zira Gazze sınır tünelleri, Gazze Şeridi, işgal altındaki Batı Şeria, Lübnan ve İsrail'in toplam alanından daha büyük bir alan olan Sina’da faaliyet gösteren radikal örgütler için yıllardır hayati önem taşıyan tedarik hatları olarak hizmet veriyordu.

Öte yandan Kahire, İsrail'in sınırın Gazze tarafını işgal etmeye devam etmesinin, her iki tarafın da ortak sınır boyunca askeri güç konuşlandırmasını yasaklayan ve resmi olarak “İsrail'in Çekilmesi ve Güvenlik Anlaşmalarına İlişkin Protokol” olarak bilinen barış anlaşmasının Birinci Ek'inin açık bir ihlali olduğuna inanıyor.

Mısır, İsrail'in Sina'daki askeri varlığını güçlendirmesi ile ilgili iddialarının, İsrail'in Gazze ve Sina arasındaki sınır kapısını işgalini meşrulaştırma girişiminden başka bir şey olmadığını düşünüyor. Bu işgal, Mısır'ı coğrafi olarak Gazze'den fiilen ayırdı ve sınır geçişlerini yönetmedeki doğrudan rolünü zayıflattı.

Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşmasının garantörü olan ABD, iki taraf arasındaki gerginliği azaltmak ve önümüzdeki dönemde tırmanmasını önlemek için ek çaba sarf etmekle yükümlü hissediyor

Mısır ile kıyı şeridindeki bu Filistin yerleşim bölgesi arasındaki bu kara bağlantısı, Kahire'nin Filistin meselesindeki jeostratejik öneminin uzun zamandır temel taşlarından biri oldu. Mısır, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi ile sınır kapılarını kapatması ve 2007'den beri Gazze'ye boğucu bir abluka uygulaması nedeniyle, Gazze'nin dış dünyaya açılan tek kapısı olmaya devam ediyor.

Barışın sınırları sınanıyor

ABD Başkanı Donald Trump, bildirildiğine göre, 23 Eylül'de Gazze'deki savaşı sona erdirmenin yollarını görüşmek üzere Arap ve Müslüman liderleri New York'ta ağırladı.

Toplantı, ABD Başkanı’nın Filistin toprakları için savaş sonrası planları değerlendirme çabalarının bir parçasıydı. Son günlerde, eski İngiltere başbakanı Tony Blair ve Fransa tarafından öne sürülenler de dahil olmak üzere çeşitli öneriler ortaya atıldı.

BM Genel Kurulu oturumları kapsamında ABD Başkanı ile görüşmeye hazırlanan Netanyahu ise, bu diplomatik ivmeyi, Mısır'dan Gazze sınırını denetleme, kaçakçılığa karşı daha fazla önlem alma konusunda daha sıkı taahhütler alınması yönünde Amerikan güvenceleri elde etmek için kullanmak istedi. Aşırı sağcı hükümetin Gazze ve bölgede hakimiyet kurma yönünde artan baskılarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Başkan Trump'ın İsrail'e yönelik açık taraflılığından yararlanmaya çalıştı.

Ancak İsrail'in bu çabası, İsrail ve Mısır arasındaki kırılgan barışın aşınmasına kapı aralıyor ve iki ülke arasındaki ilişkileri daha fazla baskı altına sokuyor. Bu durum, Kahire'yi Tel Aviv ile güvenlik koordinasyonunu askıya almaya itebilir.

ABD, İsrail'e olan sarsılmaz desteğine rağmen, Kahire ve Tel Aviv arasındaki mevcut söz düellosunun askeri bir çatışmaya dönüşmesini engellemeye önem veriyor. Belki de bu nedenle Washington, 23 Eylül'de güvenlik yetkililerinden oluşan bir heyeti, Mısırlı ve İsrailli mevkidaşlarıyla görüşmek ve Mısır-İsrail sınırındaki güvenlik düzenlemelerini koordine etmek üzere Kahire'ye göndermekte acele etti. Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşmasının garantörü olan ABD, iki taraf arasındaki gerginliği azaltmak ve önümüzdeki dönemde tırmanmasını önlemek için ek çaba sarf etmekle yükümlü hissediyor.

Ancak aynı gerginlikler, Gazze'deki savaşın Mısır-İsrail barış anlaşması üzerindeki baskılarının boyutunu gözler önüne seriyor ve anlaşmanın dayanıklılığını ve sürdürülebilirliğini ciddi bir sınava tabi tutuyor.



İsrail Hizbullah'a saldırı zamanını bekliyor

Lübnan ordusu askerleri, dün Güney Lübnan'daki Litani Nehri yakınlarındaki Tayr Felsay köyünde İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceliyor (AFP)
Lübnan ordusu askerleri, dün Güney Lübnan'daki Litani Nehri yakınlarındaki Tayr Felsay köyünde İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceliyor (AFP)
TT

İsrail Hizbullah'a saldırı zamanını bekliyor

Lübnan ordusu askerleri, dün Güney Lübnan'daki Litani Nehri yakınlarındaki Tayr Felsay köyünde İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceliyor (AFP)
Lübnan ordusu askerleri, dün Güney Lübnan'daki Litani Nehri yakınlarındaki Tayr Felsay köyünde İsrail hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceliyor (AFP)

İsrail, Hizbullah'a karşı saldırı hazırlıklarını sürdürerek Lübnan sınırına yakın kuzey bölgesine takviye kuvvetler konuşlandırdı. Bu, aynı bölgede askeri tatbikatların sona ermesiyle eş zamanlı oldu. Ayrıca İsrail'in Hizbullah mevzilerine yönelik olduğunu iddia ettiği güney Lübnan'daki hava saldırıları da devam ediyor.

İsrail Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarına göre, "İsrail ordusu, sanki yarın savaş çıkacakmış gibi çok yüksek bir hazırlık seviyesinde."

Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Maariv gazetesinden aktardığına göre "Tel Aviv'deki değerlendirme, tüm İran ekseninin son iki yılda İsrail güçlerinin elinden aldığı darbelerin yarattığı utancı silmek için İsrail ile yeni bir savaşa hazırlandığı" yönünde. İsrail ordusu ise "bu savaşın kaçınılmaz ve tek sorunun zamanlama olduğuna" inandığını, bu nedenle beklemeyeceğini ve "önleyici bir saldırı" başlatacağını belirtti.

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, güçlerinin yıkıcı darbeler indirmeye her zamankinden daha hazır olduğunu ve ordunun bu tür operasyonları tüm cephelerde gerçekleştirebilmesi için güç ve kabiliyetlerini artırmaya yönelik bir plan geliştirdiğini belirtti. Zamir, Lübnan cephesinin bir model olduğunu vurguladı.

İsrail Maliye Bakanlığı kaynakları, Zamir'in kuzeyde kullanılan çok eski Apache helikopterlerinin modern savaş helikopterleriyle değiştirilmesi ve sayılarının iki katına çıkarılması için acil bütçe talebinde bulunduğunu açıkladı.


Gazze savaşı: ABD, Filistinlilerin canlı kalkan olarak kullanıldığını biliyordu

İsrail askerleri, Gazze savaşında Hamas'ın kurduğu tünelleri imha ediyor (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze savaşında Hamas'ın kurduğu tünelleri imha ediyor (Reuters)
TT

Gazze savaşı: ABD, Filistinlilerin canlı kalkan olarak kullanıldığını biliyordu

İsrail askerleri, Gazze savaşında Hamas'ın kurduğu tünelleri imha ediyor (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze savaşında Hamas'ın kurduğu tünelleri imha ediyor (Reuters)

ABD istihbaratının, İsrailli yetkililerin Filistinlileri Gazze’de canlı kalkan olarak kullanma planlarından haberdar olduğu ortaya çıktı. 

Adlarının paylaşılmaması şartıyla Reuters’a konuşan kaynaklar ABD’nin, İsrail ordusunun Gazze’deki tünellere düzenlediği operasyonlarda Filistinlileri canlı kalkan olarak kullanmayı değerlendirdiğine dair istihbarat topladığını söylüyor. 

Yetkililer, 2024’ün sonlarına doğru toplanan bu istihbaratın Joe Biden yönetimiyle paylaşıldığını belirtiyor.

Biden yönetimindeki bazı isimler, Filistinlilerin canlı kalkan olarak kullanıldığından uzun süredir şüpheleniyordu. 

Amerikan istihbarat yetkililerinin bu bilgileri Tel Aviv yönetimiyle paylaşıp paylaşmadığının netleştirilemediği aktarılıyor. 

Öte yandan İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), "sivillerin canlı kalkan olarak kullanılmasına müsaade edilmediğini" savunurken, iddialarla ilgili soruşturma başlatıldığını bildirdi. 

Haberde, canlı kalkan olarak kullanılan Filistinlilerin sivillerden mi yoksa mahkumlardan mı oluştuğuna dair bilgi verilmiyor. 

İsrail askerlerinin ordunun talimatıyla hareket edip etmediğinin de belirlenemediği bildiriliyor. 

İsrail Başbakanlık Ofisi, Biden döneminden yetkililer ve CIA yorum taleplerini yanıtsız bıraktı.

Diğer yandan Amerikan haber ajansı Associated Press (AP), bu yıl mayısta yayımladığı haberinde İsrail'in Gazze'de Filistinli sivilleri sistematik şekilde canlı kalkan olarak kullandığını yazmıştı. 

Ajansın İsrail askerleriyle Filistinli tutuklulardan edindiği bilgilere dayandırdığı haberinde, Filistinlilerin operasyonlarda patlayıcı ve bubi tuzağı riskine karşı bina ve tünellere önden gönderildiği savunulmuştu. Bu vakaların hem Gazze hem de Batı Şeria’daki harekatlarda yaşandığı aktarılmıştı.

2024'te yaklaşık üç hafta boyunca İsrail ordusu tarafından gözaltında tutulan Filistinli Eymen Ebu Hamadan, Gazze’de farklı birimler tarafından canlı kalkan olarak kullanıldığını söylemişti. 

IDF ise sivillerin askeri harekatlara zorla katılmasının yasak olduğunu bildirmiş, iddialarla ilgili soruşturma başlatıldığını açıklamıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Times of Israel


İsrailli yerleşimciler Batı Şeria'da bir camiyi yaktı

Filistinli bir çiftçi (solda), Batı Şeria'nın Ramallah kentinin kuzeydoğusundaki Silvad köyü yakınlarında hasat edilen bir zeytinliğe yaklaşan İsrailli yerleşimciyi engellemeye çalışıyor. (AFP)
Filistinli bir çiftçi (solda), Batı Şeria'nın Ramallah kentinin kuzeydoğusundaki Silvad köyü yakınlarında hasat edilen bir zeytinliğe yaklaşan İsrailli yerleşimciyi engellemeye çalışıyor. (AFP)
TT

İsrailli yerleşimciler Batı Şeria'da bir camiyi yaktı

Filistinli bir çiftçi (solda), Batı Şeria'nın Ramallah kentinin kuzeydoğusundaki Silvad köyü yakınlarında hasat edilen bir zeytinliğe yaklaşan İsrailli yerleşimciyi engellemeye çalışıyor. (AFP)
Filistinli bir çiftçi (solda), Batı Şeria'nın Ramallah kentinin kuzeydoğusundaki Silvad köyü yakınlarında hasat edilen bir zeytinliğe yaklaşan İsrailli yerleşimciyi engellemeye çalışıyor. (AFP)

Filistinli bir aktivist, bu sabah erken saatlerde Batı Şeria'nın kuzeybatısındaki Salfit'te yerleşimcilerin bir camiyi yakıp duvarlarına ırkçı sloganlar yazdığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre, yerleşim faaliyetlerine karşı mücadele eden aktivist Nazmi Selman, “Yerleşimciler bugün şafak vakti Deyr İstiya ve Kifl Haris kasabaları arasında, Salfit'in kuzeybatısında bulunan el-Hace Hamide Camii'ni yakınca bölge sakinleri şaşkına döndü” dedi.

“Yerleşimciler caminin girişine yanıcı maddeler döktüler, ancak bölge sakinlerinin müdahalesi yangının tüm camiye yayılmasını engelledi” diyen Selman, ‘yerleşimcilerin caminin duvarlarına Araplara ve Müslümanlara karşı ırkçı sloganlar yazdıklarını’ belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise dün, Batı Şeria'da İsrailli yerleşimcilerin son şiddet dalgasının, ABD'nin desteklediği ateşkes çabalarını baltalayabileceğinden endişe duyduğunu ifade etti. Batı Şeria'daki olayların Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi tehlikeye atıp atmayacağına ilişkin bir soruya yanıt veren Rubio, “Umarım böyle bir şey olmaz... Böyle bir şey beklemiyoruz. Bunun olmaması için elimizden gelen her şeyi yapacağız” ifadelerini kullandı.

fr
İsrailli yerleşimciler, Batı Şeria'nın Ramallah kentinin kuzeydoğusundaki Silvad köyü yakınlarında hasat edilen bir zeytinliğe yaklaşmaya çalışıyor. (AFP)

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de dün, Filistinlileri hedef alan bir dizi saldırının ardından Batı Şeria'daki yerleşimci şiddetini durdurma sözü verdi.

İsrail polisi ve ordusu, Batı Şeria'nın Tulkerim kenti yakınlarında Filistinlilerin yaralandığı ve mülklerin tahrip edildiği çatışmaların ardından güvenlik güçlerinin bir dizi yerleşimciyi gözaltına aldığını açıkladı.

Ordu, ‘maskeli İsrailli sivillerin Filistinlilere saldırıp bölgedeki mülklere ateş açması’ üzerine güçlerini bölgeye gönderdiğini ve yaralanan dört Filistinlinin tedavi için hastaneye sevk edildiğini belirtti.

Zamir “İsrailli sivillerin Filistinlilere saldırdığı son şiddet olaylarından haberdarız. Bu olayları şiddetle kınıyorum” şeklinde konuştu.

Zamir, ordunun ‘yasalara uyan halkın itibarını zedeleyen küçük bir azınlığın suçlu davranışlarını hoş görmeyeceğini’ ifade etti. İsrail, 1967'den beri Batı Şeria'yı işgal altında tutuyor ve 500 binden fazla İsrailli, Filistin topraklarındaki yerleşim yerlerinde yaşıyor.

Yerleşimciler Filistinlilere karşı şiddet eylemleri gerçekleştiriyor ve Filistinliler, İsrail güçlerinin genellikle saldırganları tutuklamadığından şikâyet ediyor. Batı Şeria'daki tüm yerleşim yerleri uluslararası hukuka göre yasadışı.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Ekim 2025'in 2006'da bu tür saldırıların kaydedilmeye başlanmasından bu yana en şiddetli ay olduğunu ve 264 saldırının can ve mal kaybına yol açtığını belirtti. İsrail makamları, faillerin neredeyse hiçbirini sorumlu tutmadı. 2023 Ekim ayında Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesinden bu yana Batı Şeria'da şiddet artıyor. Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre, savaşın başlamasından bu yana Batı Şeria'da en az bin 3 Filistinli İsrail güçleri ve yerleşimciler tarafından öldürüldü. Aynı dönemde, İsrail'in resmi rakamlarına göre, Batı Şeria'da Filistinliler tarafından düzenlenen saldırılarda askerler de dahil olmak üzere 43 İsrailli öldürüldü.