Fas'ta son yılların en büyük gösterilerine Z kuşağı damga vurdu

Güvenlik güçleri başkent Rabat'taki parlamentonun dışında toplanan göstericilere karşı zaman zaman zor anlar yaşadı (AFP)
Güvenlik güçleri başkent Rabat'taki parlamentonun dışında toplanan göstericilere karşı zaman zaman zor anlar yaşadı (AFP)
TT

Fas'ta son yılların en büyük gösterilerine Z kuşağı damga vurdu

Güvenlik güçleri başkent Rabat'taki parlamentonun dışında toplanan göstericilere karşı zaman zaman zor anlar yaşadı (AFP)
Güvenlik güçleri başkent Rabat'taki parlamentonun dışında toplanan göstericilere karşı zaman zaman zor anlar yaşadı (AFP)

Hafta sonunda Fas, son yılların en büyük hükümet karşıtı eylemlerine sahne oldu. En az 11 kentte halk yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara döküldü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savundu. 

İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyuldu. 

En az üç stadyumun inşa edildiği, 6 sahanın da elden geçirildiği ülke, gelecek aylarda Afrika Uluslar Kupası'na da ev sahipliği yapacak. 

2023'te yaklaşık 3 bin kişinin öldüğü depremin yaralarının hâlâ sarılmamış olması ve 8 kadının Agadir'deki bir devlet hastanesinde doğum yaparken ölmesi gibi meseleler de protesto eylemlerinde hatırlatıldı. 

Fas İnsan Hakları Derneği, cumartesi gözaltına alınan onlarca kişinin bir kısmının fiziksel saldırıya uğradığını bildirdi. Dernek, güvenlik güçlerinin gösterileri bastırarak ifade özgürlüğünü kısıtladığını da belirtti. 

Geçmişte sendikalar ve siyasi partilerin düzenlediği eylemlerin ses getirdiği ülkede bu sefer TikTok ve Discord gibi sosyal medya platformları üzerinden örgütlenen gençler başı çekti.  

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütler, "barışçıl, medeni protesto" ve "sorumlu tartışma" çağrısında bulundu. 

Kazablanka'daki eylemlere katılan 27 yaşındaki mühendis Yusuf, "Hiç umut yok. Yalnızca sağlık ve eğitimde değil, tüm sistemde reform istiyorum. Daha iyi maaşlar, daha düzgün işler, düşük fiyatlar ve daha iyi bir hayat talep ediyorum" dedi. 

Fas'ta 1995'le 2010 arasında doğanlar, toplumun en kalabalık kesimini oluşturuyor. Göstericiler, Nepal'deki Z kuşağının hükümeti deviren eylemlerinden ilham aldıklarını da söyledi. 

Independent Türkçe, CNN, AP



Irak’ta seçim öncesi tartışmalar

Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun çalışanı mühürlü bir oy sandığını taşırken, diğerleri Bağdat'ın Karh bölgesindeki Komisyonu'nun merkezlerinden birinde elektronik sayımla eşleşecek şekilde oyları elle sayıyor, 23 Aralık 2023 (AFP)
Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun çalışanı mühürlü bir oy sandığını taşırken, diğerleri Bağdat'ın Karh bölgesindeki Komisyonu'nun merkezlerinden birinde elektronik sayımla eşleşecek şekilde oyları elle sayıyor, 23 Aralık 2023 (AFP)
TT

Irak’ta seçim öncesi tartışmalar

Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun çalışanı mühürlü bir oy sandığını taşırken, diğerleri Bağdat'ın Karh bölgesindeki Komisyonu'nun merkezlerinden birinde elektronik sayımla eşleşecek şekilde oyları elle sayıyor, 23 Aralık 2023 (AFP)
Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nun çalışanı mühürlü bir oy sandığını taşırken, diğerleri Bağdat'ın Karh bölgesindeki Komisyonu'nun merkezlerinden birinde elektronik sayımla eşleşecek şekilde oyları elle sayıyor, 23 Aralık 2023 (AFP)

İyad el-Anber

Seçimler planlandığı gibi yapılacak mı? Seçimleri erteleyecek herhangi bir gelişme olacak mı? Acil durum hükümeti kurulma olasılığı ne kadar yüksek? Seçimleri boykot edenler, seçimlerin meşruiyetini ve yasallığını etkileyecek mi?

Tüm bu sorular, Irak’ta 11 Kasım'da yapılması planlanan seçimler öncesinde Iraklılar arasında tartışmalara yol açıyor. Seçim süreci altı turdan geçtikten sonra, seçimler öncesindeki tartışmalarda bir değişiklik olması beklenir. Siyasi güçlerin ve liderlerinin söylemlerinde bir değişiklik olması gerekir. Ancak Irak'ta işler böyle yürümüyor. Ülkede sanki zaman durmuş ve gelecekle ilgili tartışmalar yerine geçmişle ilgili aynı tartışmalar yeniden alevleniyor.

İktidar güçlerinin seçim kampanyasında, Şiilerin seçimlere güçlü bir şekilde katılmadığı takdirde Baas Partisi'nin yeniden iktidara gelmesine karşı korku uyandıran sloganların kullanılmaya devam ettiğini düşünsenize! Aynı retorik, mezhepsel korkuları ve yaklaşan seçimlere aktif katılım olmazsa Şii çoğunluğun iktidarı kaybetme ve Sünni siyasi güçlerin iktidara gelme olasılığı için de kullanıyor!

Seçim öncesi tartışmalardaki çelişkilerden biri de siyasi süreci baltalayan veya değiştirmeye çalışanlar hakkındaki söylentiler. Halk, 2003 yılından bu yana elde edilen tek kazanım olan çoğunluğun yönetme hakkını korumak için sandık başına gitmeye çağrılıyor. Ancak, bu oy kullanma çağrısına, bu ‘kazanımı’ savunmak için silaha sarılma tehditleri karşılık geliyor! Irak’ta yönetim deneyimini korumak için silaha sarılma tehdidi, oy kullanmakla eşdeğer gibi görünüyor. Eski rejimin düşmesinin üzerinden yirmi iki yıl geçtiği halde, politikacılarımızın halen eski hükümetlerle yaşanan deneyimleri hedef alan korkulardan ve komplolardan bahsetmelerini başka nasıl açıklayabiliriz? İster iyi olsun ister kötü olsun, yönetilenlerle olan ilişkileri görmezden geliniyor!

Seçimleri boykot etme tartışmaları artık yeni bir fenomen değil. Her seçim döngüsünde boykot pankartları asılıyor ve boykot edenlerin argümanları mantıklı kanıtlar ve gerçekçi sonuçlar içermiyor değil.

Tüm bunların yanında seçimlerin planlandığı gibi yapılacağı konusunda belirsizlik yaratılıyor. Aynı senaryo her seçimde tekrarlanıyor ve ‘olağanüstü hal (OHAL) hükümeti’ kurulması olasılığını gündeme getiriyor. Bu hükümeti kimin yöneteceği, hatta temel işlevinin ne olacağı bile bilinmiyor. Irak'ın savaş kıvılcımıyla alev alıp patlayabilecek bir barut fıçısı olduğu düşüncesinin de nedeni, bölgenin Tahran ile Tel Aviv arasında yeni bir savaş tehdidiyle karşı karşıya olduğu varsayımı olabilir. Ancak bu durum, seçimlerin ertelenmesini ve OHAL hükümeti kurulmasını gerektirmez. Savaş çıkarsa ve Irak'a sıçrarsa, hedef Irak devleti ve kurumları değil, sınırlı operasyonlarla belirli kişiler ve silahlı gruplar olacaktır.

Bildik sloganların tekrarlanması

Seçim kampanyası düzeyinde, önceki beş döngüde gerçekleşmeyen aynı sloganlar tekrarlanıyor, bunların başında ‘devleti inşa etmek’ sloganına geri dönüş geliyor. Buradaki ironi, bu sloganları atanların ya 2003 sonrası iktidar dengesinde kilit ortaklar ya da iktidar piramidinin tepesinde yer alan kişiler olması. Bu dönem boyunca, onların temel işlevi devleti yeniden inşa etmek değil, kaos ve kargaşayı kurumsallaştırmak ve anayasayı ve kurumların rolünü marjinalleştiren normlar oluşturmaktı. Şimdi, varlıkları ve sayıları azalmış olmasına rağmen, iktidar ve nüfuz sahibi oldukları dönemde yerine getiremedikleri aynı vaatleri tekrarlıyorlar.

Iraklı politikacılar seçimler yaklaşırken, her iki uçta da yaşamaya ilgi duyduklarından birbiriyle çelişen ikilemlerle bir arada olurlar. Bir yandan gücü ve iktidarı ellerinde tutarken diğer yandan düşüncelerinde, söylemlerinde ve siyasi davranışlarında muhalefet var olmaya devam eder. Devleti ve kurumlarını kontrol etseler de devleti yok eden tüm silahları, çeteleri ve davranışları geliştirmeye çalışırlar. Bir yandan mezhepçilik, aşiretçilik ve milliyetçiliğin koruyucuları olmak isterken diğer yandan öncelikli endişelerinin ulusu inşa etmek ve bölünmeden korumak olduğunu iddia ederler.

frgt
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, on yıllık bir aranın ardından 2023 yılında ilk kez düzenlenen il meclisi seçimleri sırasında Bağdat'taki bir sandık merkezinde oy kullanmak için kayıt yaptırırken (AFP)

Seçimler öncesindeki siyasi tartışmalar, Irak'ta bir kez daha hiçliğin hakim olduğunu gösteriyor, zira şu anda Irak'ın krizlerine çözüm getireceğini iddia eden sloganlar ve manşetler itibarını yitirmiş durumda. Bu yüzden halkın, kronik dengesizlikler için sürekli bahaneler uyduran yönetici sınıfa olan güvenini kaybetmesi şaşırtıcı değil. Bu dengesizliklerin devamını sınırlayacak veya gelişmelerle yüzleşecek yeteneği yok ve politikacıların konuşmaları, bozulma ve kaos hali karşısındaki şaşkınlıklarını ortaya koyuyor! Sanki devletin yanı sıra kamusal hayatın her alanında başarısızlık ve yolsuzluğun artmasının ana nedeni olan siyasi sistemin parçası değillermiş gibi davranıyorlar!

Seçim dönemlerinde, açık ve net bir siyasi programdan uzak olsa bile, siyasi sloganlar atarak halkın ilgisini çekmeyi düşünmek, seçim propagandası aracı olarak haklı görülebilir ama bunun için öncelikle ikna edici olmak gerekir. Yalnızca sloganlara ve propaganda afişlerine güvenilemez. Dolayısıyla propaganda, halkı aldatmaya ve onlara Alzheimer hastasıymış gibi muamele etmeye çalıştığında naif ve basmakalıp olabilir. Kaldı ki günümüzde birçok siyasi lider ve çevresindekiler bunu yapıyor.

Boykot edenler

Seçimlerin boykot edilmesine yönelik tartışmalar ise artık eskidi. Irak’ta her seçim döneminde seçimleri boykot eden pankartlar asılır ve boykot edenlerin, başta ‘Beş seçim atlattıktan sonra seçimler neyi değiştirdi? Siyasi liderler iktidarda kalmaya devam edip değişmezlerse seçimlerin ne anlamı var?’ gibi argümanları olmak üzere mantıklı kanıtlar ve gerçekçi sonuçlar barındırır.

Irak ekonomisinin petrol gelirlerine bağımlı olması nedeniyle, ekonomik ve siyasi güç otoriter partilerin, bu partilerin önderlerinin ve liderlerinin elinde yoğunlaştı.   

Bu boykot, öncekilerden oldukça farklı. Sadr Hareketi harekete geçtiğinde, sesinin daha güçlü ve yankısının daha geniş çaplı olacağına şüphe yok. Bu boykotun seçimlerin yasal meşruiyetini etkilemeyeceği doğru, ancak önceki seçimlere en düzenli katılanlar boykot ettiğinde, katılım oranları üzerindeki etkisi kesinlikle belirgin olacak. Dolayısıyla, siyasi temsillerinin meşruiyeti, on bir vilayette seçmenlerini temsil eden Şii siyasi güçlerin güvenilirliğine darbe indirecek.

Sadrcılar ve seçimlerin boykot edilmesi çağrısında bulunanlar, düşük katılım oranının yasal meşruiyetlerini zedelemeyeceğini biliyorlar. Ancak bu boykot ve seçimlere halkın katılımı üzerindeki etkisi, siyasi seçimlerin yasal meşruiyetinden ziyade siyasi meşruiyetini sorgulamak için kullanılabilir. Bu durum, demokrasiye geçiş sürecinde olan bir sistemde sandık başına gitme oranının zamanla artması gerektiği göz önüne alındığında özellikle geçerli, ancak Irak'ta 2005 yılında yapılan ilk seçimlere kıyasla katılım oranı düşmeye başladı ve 2010 seçimlerinde yüzde 62,4 ile en yüksek seviyesine ulaştı. Ancak, 2021 seçimlerinde yüzde 41'e düşerek azalmaya başladı!

vfgt
Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr'ın destekçileri, milletvekili seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda kutlama yaparken, 11 Ekim 2021 (AFP)

Ancak, seçimleri boykot etmek gerçekten de siyasi protesto olsa da bir sonraki adım dikkate alınmadığından, siyasi gidişatı düzeltmeye yönelik stratejiden çok bir tutumdur. Yalnız bu durum geleneksel güçleri kayırabilir, böylece geleneksel siyasi partilerin adayları arasındaki rekabet, siyasi feodal efendilerin müşteri kitlesiyle sınırlı kalır. Boykot, nihayetinde siyasi iktidar merkezlerini domine eden otoriter güçlerin yararına olacak ve Irak'ta siyasi liderlerin ve çevresindeki kişilerin siyasi karar alma sürecindeki hakimiyetinin gerçekliğini değiştiremeyecek polemikçi tutumlar çerçevesinde kalacaktır.

Hakkında konuşulmayan

Politikacılarımız ekonomik konularda ya sadece siyasi gevezelik yapmada iyiler ya da en iyi ihtimalle teşhis koymada yetenekliler gibi görünüyor. Ancak kağıt üzerinde planlanan çözümleri ve medya forumlarında, siyasi ve akademik seminerlerde konuşulanları pratik gerçekliğe dönüştüremiyorlar. Bunun yanında hükümetin maaş harcamalarının şişirilmiş yükünden şikâyet etmekte ve sızlanmakta da ustalar.

Irak ekonomisinin petrol gelirlerine bağımlı olması nedeniyle, ekonomik ve siyasi güç, otoriter partilerin, bu partilerin liderlerinin ve önde gelen isimlerinin elinde toplandı. Sonuç olarak, Irak’ta kurulan hükümetlerin işlevi iki görevle sınırlı hale geldi. Bunlardan ilki siyasi partilerin ve liderlerinin kaynaklarını geliştirmek ve devlet kaynakları ile ekonomik faaliyetler üzerinde hakimiyetlerini sağlamak, ikincisi ise devlet dairelerinde atamalar yoluyla siyasi müşteri çevrelerini genişletmekti. Bu kişiler, devlet tarafından istihdam olanakları garanti altına alınmış vatandaşlar değil, nihayetinde bu veya o siyasi partiye sadık tebaa ve seçim oylarının garantörleriydi.

Siyasi güçlerin seçim söylemlerinde, gençlerin işgücü piyasasına girme arzularının, her yıl çeyrek milyon kamu işi ile nasıl yönetilebileceği konusunda hiçbir şey duymuyoruz.

Iraklı akademisyen ve yazar İsam el-Hafaci’ye göre Irak’taki rantçı devlet, sadece en çok iş imkanı sağladığı için değil, piyasa ekonomisinin her türlü kavramını yok edip onu yasallaştırılmış bir mafya sistemine dönüştürdüğü için, yani sözleşmeleri ve imtiyazları veren devlet olduğu için kendi ihlallerine itaat ve sessizlik sağlanıyor. Bu da adil rekabetten çok uzak bir ortam yaratıyor.

Bu yüzden petrol ekonominin can damarı olmaya devam ettiği sürece, egemen sınıfın halkı dinlememesi, sloganlarını tekrarlaması ve yolsuzluk ve kamu fonlarının çalınmasına devam etmesi şaşırtıcı değil. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre hükümetler, petrolün sağladığı kaynaklarla ekonomik ve sosyal politikalarını, polisi ve orduyu finanse edebildikleri sürece, tebaalarına hediyeler veren ve dağıtanlardan olmaya devam edecek. Yanlış yönetimlerini ve hatta yolsuzluklarının üstünü, hayali başarılarını tanıtan ve rakiplerini ve kendilerine karşı çıkanları itibarsızlaştıran propaganda ağlarıyla örtüyorlar.

Siyasi güçlerin seçim söylemlerinde, gençlerin işgücü piyasasına girme arzularının, her yıl çeyrek milyon devlet memurluğu ve beş milyon eşiğine ulaşan çalışan ve emekli sayısıyla nasıl yönetilebileceği konusunda hiçbir şey duymuyoruz! Genel bütçede maaşların güvence altına alınması için petrol fiyatlarının varil başına 60 doların üzerinde kalması gerekiyor. Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan federal bütçeye ilişkin devlet hesaplarının envanterinde, 2025 yılının ilk yarısında ödenen toplam maaşların petrol gelirlerinin yüzde 99,2'sini tükettiğini görüyoruz.

Iraklı ekonomist Dr. İmad Abdullatif Salim'e göre Irak'ın kamu maliyesinin tarihindeki en yüksek seviyeye ulaşan iç kamu borcunun 2023 yılında 70 trilyon dinardan 2025 yılının ağustos ayı sonunda 92 trilyon dinara yükseldiğine kimse itiraz etmiyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında bugün sabah saatlerinden bu yana 23 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail operasyonları nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılan Filistinli bir aile geçici barınakta oturuyor. (Reuters)
İsrail operasyonları nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılan Filistinli bir aile geçici barınakta oturuyor. (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında bugün sabah saatlerinden bu yana 23 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail operasyonları nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılan Filistinli bir aile geçici barınakta oturuyor. (Reuters)
İsrail operasyonları nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılan Filistinli bir aile geçici barınakta oturuyor. (Reuters)

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik aralıksız saldırılarında bugün sabah saatlerinden bu yana 23 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı. İsrail'in Gazze şehrindeki askeri operasyonu ise devam ediyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, son 24 saat içinde 50 ölü ve 184 yaralının Gazze Şeridi'ndeki hastanelere kaldırıldığını açıkladı.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un güneybatısında bulunan et-Tine yardım merkezinin yakınında işgal güçlerinin ateşiyle bir vatandaşın öldürüldüğünü ve yardım bekleyen birkaç kişinin yaralandığını’ bildirdi.

cdf
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askeri operasyonlarının ardından bölgeden yükselen dumanlar (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA'dan aktardığına göre, İsrail uçaklarının Gazze şehrinin batısındaki el-Ketibe bölgesinde yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir binayı bombalaması sonucu beş vatandaş yaşamını yitirdi. Ayrıca bugün şafak vakti İsrail'in Gazze şehrinin güneydoğusundaki ez-Zeytun mahallesini bombalaması sonucu beş vatandaş hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

DPA, ‘İşgal güçlerinin, Gazze şehrinin batısındaki en-Nasr bölgesinde vatandaşların evlerini yıkmak için tonlarca patlayıcı yüklü bir dizi bubi tuzaklı zırhlı araç patlattığını ve ayrıca Gazze'nin kuzeybatısında yıkım operasyonları gerçekleştirdiğini’ belirtti.

DPA’ya göre İsrail insansız hava araçları (İHA) şafak vakti Gazze şehrindeki evlere 50'den fazla patlayıcı bomba attı.

gyh
İsrail'in askeri operasyonları nedeniyle evini terk eden bir Filistinli (Reuters)

İsrail ordusu bu ay Gazze şehrinde askeri operasyon başlattı. İsrail gazetesi The Jerusalem Post, şu anda Gazze şehrinde yaklaşık 70 bin askerin operasyon yürüttüğünü ve bu sayının önümüzdeki günlerde zirveye ulaşmasının beklendiğini bildirdi.


Mısır ve BAE, Trump'ın ‘Gazze savaşını’ sona erdirme girişimini memnuniyetle karşıladı

Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderleri (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderleri (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır ve BAE, Trump'ın ‘Gazze savaşını’ sona erdirme girişimini memnuniyetle karşıladı

Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderleri (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderleri (Arşiv – Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Kahire'yi ziyaret eden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ortaya koyduğu girişimi memnuniyetle karşılayarak, ‘bölgede kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanmasına zemin hazırlayan bu barışçıl girişimi desteklemenin önemini’ vurguladılar.

Sisi bugün Mısır'ı ziyaret eden Muhammed bin Zayed'i Kahire'nin doğusundaki İttihadiyye Sarayı'nda kabul etti. Mısır Cumhurbaşkanlığı, ziyaretin ‘iki kardeş ülkenin liderleri arasında devam eden istişare ve yakın koordinasyonun bir uzantısı’ olduğunu doğruladı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre ziyaret, iki ülkenin heyetleri arasında genişletilmiş bir toplantı, ardından iki lider arasında kapalı bir ikili toplantı ve sonrasında BAE Devlet Başkanı ve beraberindeki heyetin onuruna düzenlenen bir çalışma yemeği ile devam etti.

Sisi, ‘Mısır ile BAE arasındaki ikili ilişkilerin derinliğini ve gücünü’ vurgulayarak, ‘iki ülke arasında çeşitli alanlarda, özellikle ticaret ve yatırımda iş birliğinin kayda değer gelişmesini’ övdü.

hy
Mısır Cumhurbaşkanlığı, BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'ın ziyaretini ‘kardeşçe’ olarak nitelendirdi.

Sisi, ‘Mısır devletinin BAE yatırımlarının önündeki tüm engelleri aşmaya istekli olduğunu’ ifade ederek, ‘iki taraf arasındaki ekonomik ilişkilerdeki patlamayı’ övdü. Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Muhammed bin Zayed'in ‘Mısır'daki yatırım ortamındaki önemli gelişmeyi övdüğü ve bunun iş ortamını iyileştirme ve yatırımları çekme çabalarını yansıttığını ifade ettiği’ belirtildi.

Görüşmelerde bölgesel gelişmeler de ele alındı; bunların başında Gazze Şeridi'ndeki durum geliyordu. Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre iki lider, ‘Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ABD Başkanı Donald Trump tarafından ortaya konulan girişimi memnuniyetle karşıladıklarını’ belirterek, ‘bölgede kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanmasına zemin hazırlayan bu barışçıl girişimi desteklemenin önemini’ vurguladılar.

Bu, BAE Devlet Başkanı’nın bir ay içinde Mısır'a yaptığı ikinci ziyaret. Muhammed bin Zayed, ağustos sonunda kuzey sahil kenti el-Alameyn'de Sisi ile birkaç gün süren bir ziyaret gerçekleştirmişti.

Mısır Merkezi Denetim Kuruluşu'na göre, Mısır’ın BAE'ye ihracatı 2025'in ilk yarısında 3,8 milyar dolara yükseldi. Bu rakam, 2024'ün aynı döneminde 1,5 milyar dolardı. BAE'nin Mısır'daki yatırımlarının değeri ise 2023-2024 mali yılının aynı döneminde 2,1 milyar dolar iken, 2024-2025 mali yılının ilk yarısında 2,2 milyar dolara ulaştı.