Hamas liderliği ile Katar-Mısır-Türkiye heyetinin görüşmelerinde neler yaşandı?

Hamas içinden kaynaklar, ABD planına ilişkin çekinceler ve değişiklik taleplerinden bahsediyor

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)
TT

Hamas liderliği ile Katar-Mısır-Türkiye heyetinin görüşmelerinde neler yaşandı?

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)

Hamas ile çeşitli taraflar arasında Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ABD'nin planını görüşmek üzere toplantılar ve istişareler devam ederken, planın ayrıntıları pazartesi akşamı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından açıklanıp onaylandı. Hamas kaynakları, bazı noktalara ilişkin çekinceler olduğunu ve değişiklik yapılmasını istediklerini belirttiler.

ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'a plana yanıt vermesi için salı günü üç ila dört gün süre verdi.

Hamas liderliği ile Katar, Mısır ve Türkiye yetkilileri arasında salı günü Katar'ın başkenti Doha'da uzun bir toplantı düzenlendi ve önerilen plan ile planda değişiklik yapma olasılığı tartışıldı.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, Hamas heyeti planın bazı noktalarına, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve bunun uygulanması için net garantiler veya belirli bir zaman çizelgesinin olmaması ile İsrailli rehinelerin teslim edilmesi için belirlenen 72 saatlik süreye itiraz etti. Heyet ayrıca, silahlar ve yönetim konularında net ayrıntılar talep etti.

Kaynaklar, üç ülkenin temsilcileriyle yapılan toplantıda Hamas liderliğinin, Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair'i planın başarısını sağlayabilecek ‘tarafsız bir figür’ olarak görmediğini vurguladığını belirtti.

Planın 20 maddesinden biri, Trump'ın başkanlık ettiği ve Blair gibi isimlerin katıldığı uluslararası bir ‘barış konseyinin’ denetimi altında Filistinli teknokratlardan oluşan bir geçiş yönetiminin kurulmasını öngörüyor.

 Gazze şehrinden yerinden edilen insanlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeybatısındaki sahil yolunda eşyalarıyla birlikte güneye doğru ilerliyor, 1 Eylül 2025. (AFP)Gazze şehrinden yerinden edilen insanlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeybatısındaki sahil yolunda eşyalarıyla birlikte güneye doğru ilerliyor, 1 Ekim 2025. (AFP)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'nin akademisyenler ve diğer teknokratlardan oluşan bir Filistinli ekip tarafından yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Arabulucuların, Blair ve barış konseyinin planda tanımlanan rolünün Gazze Şeridi'nin yönetimini doğrudan değil uzaktan izlemek olacağını belirttiğini ve bunun sorumluluğunun Filistinlilere ait olacağını vurguladığını söylediler.

‘Ortak yanıt’

Kaynaklara göre, üç ülkenin temsilcileri, önerilen planın ‘birçok ayrıntısında değişiklik yapılabileceğini, ancak savaşı sona erdirmek için ilerleme kaydetmek açısından önemli olduğunu’ ve ABD'nin plana ilişkin görüşmelere katılan Arap ve İslam ülkelerine, savaşın sona ermesini ve İsrail'in geri çekilme konusu da dahil olmak üzere planın şartlarına bağlı kalacağını teyit eden açık garantiler verdiğini bildirdi.

Hamas liderliğiyle bir araya gelen Arap ve İslam ülkeleri temsilcileri, Filistinlilerin taleplerini ve haklarını desteklediklerini ve planı ‘savaşı sona erdirmek için gerçek bir fırsat’ olarak gördüklerini ifade ettiler. Ayrıca, bazı konularda taviz verilmeden bir çözümün mümkün olmayacağını ve bu nedenle bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini belirttiler.

Bu durum Hamas liderliğini, herhangi bir anlaşma için ortak zemin oluşturmak amacıyla planı ‘ciddi, sorumlu ve olumlu’ bir şekilde inceleyeceğini yinelemeye sevk etti.

İsrail'in hava saldırısının ardından Gazze şehrinde boş bir caddede yürüyen Filistinli bir kadın, 1 Eylül 2025 (EPA)İsrail'in hava saldırısının ardından Gazze şehrinde boş bir caddede yürüyen Filistinli bir kadın, 1 Ekim 2025 (EPA)

Hamas ve diğer Filistinli gruplardan kaynaklar Şarku’l Avsat'a, plana ‘ortak bir Filistin yanıtı’ vermek amacıyla salı akşamı itibarıyla istişarelerin sürdüğünü bildirdi.

Kaynaklar, Doha'da Hamas liderlerine yönelik son suikast girişiminin ardından karmaşık güvenlik durumu nedeniyle hareketin liderliği ile gruplar arasında doğrudan görüşmelerin yapılmayacağını belirtti. Zira bu durum, bazı grup liderlerinin belirli Arap ve İslam ülkelerindeki mevcut konumlarında kalmayı tercih etmelerine neden oldu.

Diğer kaynaklar, İslami Cihad Hareketi liderliğinden bir veya iki kişinin, önerilen planı görüşmek üzere Hamas liderliği ve Katarlı ve Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Doha'ya gideceğini öne sürdü.

Değişiklik olasılığı var mı?

Şu ana kadar yapılan tahminler, Hamas'ın plana olumlu yanıt vereceğini ve planı kabul edeceğini, ancak bazı değişiklikler yapılması için yorumlarda bulunacağını gösteriyor.

ABD ve İsrail'in Hamas'ın beklenen yanıtına nasıl tepki vereceği bilinmiyor. Ancak Arap ve İslam ülkeleri, tarafları birbirine yaklaştırmak, savaşı sona erdirmek ve tüm bölgedeki olayların gidişatını değiştirmek için mevcut olan nadir fırsatı değerlendirmek amacıyla, hareketin yorumlarını kabul ettirmek için baskı uygulayacak gibi görünüyor.

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar, 1 Eylül 2025 (AP)İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar, 1 Ekim 2025 (AP)

ABD kaynakları, uluslararası medya kuruluşlarına, Trump yönetiminin Hamas'ın talep edebileceği bazı değişiklikleri kabul etmeye açık olduğunu, ancak tüm noktaları kabul etmeyeceğini doğruladı.

Hamas kaynakları salı günü Şarku’l Avsat'a Amerikan planını ‘adaletsiz ve haksız’ olarak nitelendirerek, planın İsrail'in çıkarlarına hizmet ettiğini, Filistinlilerin taleplerinin sadece küçük bir kısmını karşıladığını ve birçok noktayı ele almadığını belirtti.

Ancak kaynaklar, hareketin yine de plana kesinlikle olumlu bir şekilde yaklaşacağını doğruladı. Kaynaklar, planın koşullarının uygulanması için gerçek taahhütler veya garantiler içermeyen birçok ‘belirsiz’ nokta olduğunu ve bu durumun İsrail'e, özellikle kademeli çekilmenin uygulanması konusunda, bölgede serbestçe hareket etme imkânı tanıdığını ifade etti.

Kaynaklar, hareketin rehinelerin serbest bırakılması ve cenazelerinin iadesi konusunda bazı küçük değişiklikler önerebileceğini belirtti. Bunun nedeni, cesetlerin aranmasıyla ilgili pratik nedenler. Buna ek olarak, sahadaki fraksiyon üyeleri, rehinelerin toplanması ve bir yerden başka bir yere nakledilmesi konusunda birçok ayrıntıya ihtiyaç duyuyor.

Kaynaklar, bu koşullar altında 72 saatlik sürenin ‘mantıksız’ olduğunu ve daha fazla gün gerektiğini belirtti.

Öte yandan kaynaklar, Hamas’ın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 250 Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını kabul ettiğini ve bunu makul bulduğunu bildirdi.



Lübnan, Suriye'den ‘Esed rejimi döneminde gerçekleştirilen suikastlar’ hakkında bilgi talep etti

 Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
TT

Lübnan, Suriye'den ‘Esed rejimi döneminde gerçekleştirilen suikastlar’ hakkında bilgi talep etti

 Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)

Beyrut'ta dün düzenlenen Lübnan-Suriye adli komite toplantısı hakkında bilgi sahibi olan bir Lübnanlı yetkiliye göre, Lübnan, eski Suriye rejiminin karıştığı şüphelenilen Lübnanlı siyasi, dini, askeri, güvenlik ve medya liderlerinin suikastları hakkında Suriye'den bilgi talep etti.

İsmini vermek istemeyen yetkili, Şarku’l Avsat'a, Lübnan heyetinin ‘Esed rejimi döneminde suikasta kurban giden ve soruşturmalarında faillerin henüz ortaya çıkmadığı kişilerin listesini Suriye heyetine verdiğini’ söyledi.

Yetkili, “Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni Suriye devletinden, Lübnan'da meydana gelen, Dürzi lider Kemal Canbolat'tan başlayıp araştırmacı Lokman Salim'in suikastıyla sona eren bu suikastlarla ilgili elindeki tüm belgeleri, bilgileri ve kanıtları bize sağlamasını talep ettik” dedi ve Suriye tarafının ‘bu konuda iş birliği yapacağını ifade ettiğini’ belirtti.

Lübnan-Suriye adli komitesi dün Beyrut'ta ikinci toplantısını gerçekleştirdi. Toplantı, en önemlileri Lübnan'daki Suriyeli tutukluların dosyası, Suriye hapishanelerinde bulunan Lübnanlı kayıp kişiler ve yerinden edilmiş kişilerin ülkelerine geri dönüşü olan hukuki meselelere ayrıldı.

Komite ayrıca iki ülke arasında adli iş birliği anlaşmasının ilk taslağını da görüştü.


Faysal bin Ferhan ve eş-Şeybani, Suriye'nin güvenliği ve ekonomisini destekleme çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)
TT

Faysal bin Ferhan ve eş-Şeybani, Suriye'nin güvenliği ve ekonomisini destekleme çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, dün Suriyeli mevkidaşı Esad eş-Şeybani ile Suriye halkının beklentilerini karşılamak için Suriye'nin güvenlik ve ekonomisini destekleme çabalarını görüştü.

Bu görüşme, Suudi Arabistan'ın kuzeybatısındaki El-Ula Valiliği'nde düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı liderler toplantısı sırasında gerçekleşti ve iki ülke arasındaki ikili ilişkiler gözden geçirildi.

Konferans, dün El Ula'da yaklaşık 100 üst düzey uluslararası liderin katılımıyla başladı. İki gün sürecek konferansta, İran nükleer sorunu, Suriye'nin geleceği, Filistin sorunu ve Ukrayna'daki savaş gibi temel konular ele alınacak. Ayrıca Kızıldeniz güvenliği, enerji, ekonomik entegrasyon ve Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa'yı birbirine bağlayan koridor konuları da görüşülecek.

Suudi Arabistan'ın konferansa ev sahipliği yapması, uluslararası diyalog ilkesine ve bölgesel ve uluslararası konularda iş birliğini artırmaya olan bağlılığını teyit etmekte, kültürel iletişime verdiği desteği ve bu bağlamda konferans ve platformlara ev sahipliği yapmasını göstermektedir.


İsrail, Küresel Sumud Filosu’na ait 13 tekneyi alıkoydu... 15 tekne Gazze Şeridi'ne doğru yoluna devam ediyor

Gazze Şeridi'ne giden filonun bir parçası olan Captain Nikos gemisinde zafer işareti yapan aktivistler (Reuters)
Gazze Şeridi'ne giden filonun bir parçası olan Captain Nikos gemisinde zafer işareti yapan aktivistler (Reuters)
TT

İsrail, Küresel Sumud Filosu’na ait 13 tekneyi alıkoydu... 15 tekne Gazze Şeridi'ne doğru yoluna devam ediyor

Gazze Şeridi'ne giden filonun bir parçası olan Captain Nikos gemisinde zafer işareti yapan aktivistler (Reuters)
Gazze Şeridi'ne giden filonun bir parçası olan Captain Nikos gemisinde zafer işareti yapan aktivistler (Reuters)

Küresel Sumud Filosu’nun organizatörleri bugün, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'ne giden yabancı aktivistleri ve yardım malzemelerini taşıyan 13 tekneyi alıkoyduğunu, ancak 15 teknenin savaşın yıkıma uğrattığı Filistin topraklarına doğru yol almaya devam ettiğini açıkladı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı bir videoda, filonun önde gelen katılımcısı olan İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg'in askerler tarafından çevrili bir teknenin güvertesinde oturduğu görüldü.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadeler yer aldı: “Hamas'ın Sumud Filosu’na ait birkaç tekne güvenli bir şekilde durduruldu ve yolcuları bir İsrail limanına naklediliyor... Greta ve arkadaşları güvende ve sağlık durumları iyi.”

Gazze Şeridi'ne ilaç ve gıda taşıyan Sumud Filosu’nda 40'tan fazla sivil tekne bulunuyor. Bu teknelerde, milletvekilleri, avukatlar ve aktivistler dahil olmak üzere yaklaşık 500 kişi var.

Çeşitli teknelerde bulunan kişilerin mesajlarını içeren birkaç video filonun Telegram hesabında yayınlandı. Bu kişilerden bazıları pasaportlarını tutarak, iradeleri dışında kaçırılıp İsrail'e götürüldüklerini söylediler ve misyonlarının şiddet içermeyen ve insani olduğunu vurguladılar. Akdeniz'deki ilerleyişi uluslararası dikkatleri üzerine çeken filoya, Türkiye, İspanya ve İtalya gibi ülkeler, vatandaşlarının yardıma ihtiyaç duyması ihtimaline karşı fırkateyn ve insansız hava araçları (İHA) gönderdi.

Filo, teknelerinin ‘yasadışı’ olarak durdurulmasını kınayarak, ‘kameraların devre dışı bırakıldığını ve askerlerin gemilere çıktığını’ bildirdi.

Filo tarafından yapılan açıklamada, “Teknelerdeki tüm katılımcıların güvenliğini ve rahatlığını sağlamak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz” denildi. Filo daha önce İsrail'in teknelere telsizle tehditler savurduğunu bildirmişti.

İsrail Dışişleri Bakanlığı daha önce İsrail donanmasının Sumud Filosu ile temasa geçerek rotasını değiştirmesini istediğini açıklamıştı. Bakanlığın X platformu üzerinden yapılan açıklamada, “İsrail, filoya aktif bir savaş bölgesine yaklaştığını ve yasal deniz ablukasını ihlal ettiğini bildirdi; yardımların güvenli kanallardan Gazze Şeridi'ne aktarılması teklifini yineledi” denildi ve filonun bu teklifi reddettiği belirtildi.

Küresel Sumud Filosu, yaklaşık iki yıldır süren savaş nedeniyle büyük bir kısmı enkaza dönüşen Filistin topraklarına uygulanan İsrail ablukasını kırmak için yapılan son deniz girişimi. Filoyu düzenleyenler dün İsrail'in düzenlediği baskını ‘savaş suçu’ olarak nitelendirerek kınadılar.

Yetkililer, ordunun gemilere tazyikli su sıkmak da dahil olmak üzere saldırgan taktikler kullandığını, ancak kimsenin yaralanmadığını bildirdiler. Sumud Filosu’nun resmi hesaplarından yapılan açıklamada, “Birkaç tekne uluslararası sularda İsrail işgal güçleri tarafından yasadışı olarak durduruldu” denildi.

Filo ayrıca, İsrail donanmasının Maria Christina gemisini batırmaya çalıştığı suçlamasında bulundu.

Reuters bu iddiayı bağımsız olarak doğrulayamadı.

(foto altı) Onlarca yolcuyu taşıyan 10 tekneyle Katanya'dan Gazze Şeridi'ne doğru yola çıkan filo (EPA)Onlarca yolcuyu taşıyan 10 tekneyle Katanya'dan Gazze Şeridi'ne doğru yola çıkan filo (EPA)

İsrail ordusu, bu suçlamayla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi. Filoda yer alanlar, hükümetlere ve uluslararası kuruluşlara defalarca, filoya katılanların güvenliğini ve misyonda yer alan silahsız aktivistlerin serbest bırakılmasını talep etmeleri çağrısında bulundu.

Filoya ait tekne takip verilerine göre, bugün şafak vakti itibarıyla 13 tekne durdurulmuş veya ele geçirilmişti. Organizatörler, İsrail'in eylemlerine karşı çıkarak, filonun ‘aynı hızla devam edeceğini’ belirten bir açıklama yaptı.

Organizatörler bugün erken saatlerde Telegram'da yaptıkları bir paylaşımda, 30 teknenin halen Gazze Şeridi'ne doğru seyir halinde olduğunu ve hedeflerine 46 deniz mili uzaklıkta olduklarını belirtti.

‘Terör eylemi’

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in, Gazze Şeridi'ne insani yardım götüren aktivistlerin filosunu durdurarak ‘terör eylemi’ gerçekleştirdiğini iddia etti. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “İsrail güçlerinin uluslararası sularda Gazze halkına insani yardım götürmek üzere yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na düzenlediği saldırı, uluslararası hukuku ciddi şekilde ihlal eden ve masum sivillerin hayatını tehlikeye atan bir terör eylemidir” ifadesi yer aldı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre Sumud Filosu dün akşam erken saatlerde, radarında konumundan sadece üç deniz mili uzaklıkta 20'den fazla tanımlanamayan gemi tespit ettiğini bildirdi. Sumud Filosu'nun organizatörleri, İsrail deniz kuvvetlerinin bir saat içinde onlarca gemiyi durdurmaya başlayacağını tahmin ediyordu.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, İsrail'in filoya karşı şiddet kullanmayacağına dair kendisine güvence verdiğini belirterek, İsrail'i teknelerdeki insanları Aşdod Limanı’na nakletmeye çağırdı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, dün akşam Mısır açıklarında bulunan Küresel Sumud Filosu teknelerini ‘İsrail makamlarının durdurma sürecinde’ olduğunu söyledi.

Barrot X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Fransa, İsrail yetkililerinden katılımcıların güvenliğini sağlamak, onlara konsolosluk koruması sağlamak ve mümkün olan en kısa sürede Fransa'ya dönmelerine izin vermek için çağrıda bulunuyor” dedi.

Gazze Şeridi'ne doğru yola çıkan Küresel Sumud Filosu gemilerindeki aktivistler, kuşatma altındaki Filistin topraklarına yaklaşırken İsrail donanmasının kendilerini durdurmaya başladığını söylediler. (AP)Gazze Şeridi'ne doğru yola çıkan Küresel Sumud Filosu gemilerindeki aktivistler, kuşatma altındaki Filistin topraklarına yaklaşırken İsrail donanmasının kendilerini durdurmaya başladığını söylediler. (AP)

Eylül ayı ortasında yola çıkan Küresel Sumud Filosu’nun organizatörleri, gece boyunca ‘İsrail askeri gemileri’ tarafından gerçekleştirilen ‘gözdağı manevralarına’ rağmen, yolculuğuna devam edeceğini doğruladı.

İnsani yardım misyonu ve önde gelen isimler

Küresel Sumud Filosu, 40'tan fazla ülkeden yüzlerce Filistin yanlısı aktivisti taşıyan yaklaşık 45 tekneden oluşuyor. Filo, bebek maması, gıda ve tıbbi yardım malzemesi taşıyor ve ‘barışçıl ve şiddet içermeyen bir misyon’ yürüttüğünü vurguluyor.

Saat 15:00 civarında, filonun Akdeniz'de, Mısır kıyılarının 90 deniz mili kuzeyinde, Filistin topraklarından yaklaşık 170 kilometre uzaklıkta olduğu bildirildi.

27 Eylül'de bir tekne filosu, İtalya'nın güneyindeki Sicilya adasının Katanya kentindeki San Giovanni li Cuti Limanı’ndan ayrıldı. (EPA)27 Eylül'de bir tekne filosu, İtalya'nın güneyindeki Sicilya adasının Katanya kentindeki San Giovanni li Cuti Limanı’ndan ayrıldı. (EPA)

Bu harekete katılanlar arasında Nelson Mandela'nın torunu, eski Güney Afrika milletvekili Mandela Mandela, İsveçli aktivist Greta Thunberg, Fransız milletvekili Rima Hassan ve eski Barselona belediye başkanı Ada Colau yer alıyor. Amaçları, ‘İsrail'in Gazze Şeridi'ne uyguladığı ablukayı kırmak’ ve ‘açlık ve soykırımdan mustarip kuşatma altındaki halka insani yardım ulaştırmak’.

Sumud Filosu daha önceki bir açıklamada, sabahın erken saatlerinde İsrail işgal donanmasının filoya karşı bir sindirme operasyonu gerçekleştirdiğini doğrulamıştı.

Açıklamada, filonun ana gemilerinden biri olan Alma'nın ‘birkaç dakika boyunca İsrail savaş gemisi tarafından düşmanca bir şekilde kuşatıldığı’ belirtildi.

Açıklamada, olay sırasında kaptanın İsrail gemisiyle ‘doğrudan çarpışmayı önlemek için ani bir manevra yapmak zorunda kaldığı’ ifade edildi.

Açıklamanın devamında, “Kısa bir süre sonra, aynı gemi Sirius'u hedef aldı ve ayrılmadan önce nispeten uzun bir süre aynı sindirme manevralarını tekrarladı” ifadesi yer aldı.

Sirius gemisinde bulunan Boyun Eğmeyen Fransa Partisi (radikal sol) Milletvekili Marie Mesmeur, AFP'ye en az iki tanımlanamayan gemi gördüğünü, bunlardan birinin ‘çok yakın’ olduğunu söyledi.

Mesmeur, geminin ‘kör edici bir ışık yönelten askeri müdahale gemisi’ olduğunu ve aynı zamanda alarm verilmeden önce ‘radar ve internet iletişiminin’ kesildiğini belirtti.