Dürzi lider Canbolat Lübnan'da 46 yıldır sürdürdüğü parti başkanlığından istifa etti

Velid Canbolat (arşiv - Reuters)
Velid Canbolat (arşiv - Reuters)
TT

Dürzi lider Canbolat Lübnan'da 46 yıldır sürdürdüğü parti başkanlığından istifa etti

Velid Canbolat (arşiv - Reuters)
Velid Canbolat (arşiv - Reuters)

Lübnan'daki Dürzi İlerlemeci Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat, yaklaşık yarım asırlık parti başkanlığından istifa ettiğini duyurdu.

Dürzi liderin yazılı açıklaması, Lübnan resmi haber ajansı NNA tarafından paylaşıldı.

Açıklamada İlerlemeci Sosyalist Partisi Başkanlığından istifa ettiğini belirten 73 yaşındaki Canbolat, yeni lider seçimi için 25 Haziran'da parti kongresinin düzenleneceğini ifade etti.

Canbolat'ın oğlu Teymur Canbolat, 2017'den beri partide öne çıkıyor.

- 1977'den beri partinin ve Dürzi cemaaatinin başında

Velid Canbolat'ın babası, İlerlemeci Sosyalist Partisinin kurucusu Kemal Canbolat, Lübnan'da iç savaşın patlak vermesinden 2 yıl sonra 1977'de suikast sonucu öldürüldü.

Babasının öldürülmesinin ardından partinin başına geçen Velid Canbolat, 46 yıldır bu görevini sürdürüyordu.

Canbolat, İlerlemeci Sosyalist Partisinin yanı sıra Lübnan'daki Dürzi cemaatinin de en önemli lideri ve hükümetteki temsilcisi konumunda.

Dürzi lider, Lübnan siyasetinde Suriye yönetimi ve İran destekli Hizbullah karşıtı tutumuyla öne çıkan bir isim olarak biliniyor.



Hizbullah Kurtuluş Yıldönümü’nü törenlerle kutluyor

Hizbullah'ın son tatbikatından (Şarku'l Avsat)
Hizbullah'ın son tatbikatından (Şarku'l Avsat)
TT

Hizbullah Kurtuluş Yıldönümü’nü törenlerle kutluyor

Hizbullah'ın son tatbikatından (Şarku'l Avsat)
Hizbullah'ın son tatbikatından (Şarku'l Avsat)

Lübnan Hizbullahı, İsrail'in 2000 yılında Lübnan'dan çekilmesinin yıldönümünde askeri törenlerine devam etti. Lübnan'ın güneyinde bulunan köylerdeki Hizbullah destekçileri, çatışma senaryolarını simüle eden propaganda faaliyetlerinde aktif rol oynadılar. Söz konusu faaliyetlerin sonuncusu, Hizbullah yetkililerinin “belirleyici ve tarihi” olduğunu söylediği geçen hafta gerçekleştirilen askeri tatbikatı hâlâ reddeden tutumların olduğu bir dönemde, dün bazı destekçiler tarafından gerçekleştirilen ‘Filistin'in kurtuluşunun simülasyonu’ydu.

Hizbullah yetkilileri ve milletvekilleri, ‘tüm hedefleme ve iç bölünmelerden etkilenmeyen direniş’ ile ilerlediğini teyit ediyor. Bu, parti yetkilileri tarafından güneyin kurtuluşunun yıldönümü münasebetiyle düzenlediği kutlamalarda dile getirildi.

Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin Medya ve İletişim Yetkilisi Charles Jabbour, partisinin bu tür bir tatbikatı reddettiğini yineledi. Jabbour, Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Hizbullah’ın yürüttüğü tatbikatlar, Lübnan'da iki ordunun, iki projenin, iki anayasanın ve iki cumhuriyetin varlığını daha fazla doğruluyor. Bu durum kabul edilemez. Silahların gölgesinde fiili ve gerçek bir devlet kurulması mümkün değildir. Hizbullah’ın İsrail'le karşı karşıya gelme ve direniş bahanesiyle kendi krizine işaret eden tatbikatları değerlendirdiği açıktır. Sanki başı belada değilmiş gibi, Lübnan Cumhuriyeti’ne bir cumhurbaşkanı teslim edemediği için kaslarını gösterip ülkeye daha fazla mesaj göndermek zorunda kalıyor.”

Hizbullah, yerel ve yabancı medya muhabirlerinin huzurunda geçtiğimiz hafta Pazar günü bir tatbikat gerçekleştirdi. Tanklar, roketatarlar gibi canlı ve ağır silahların kullanıldığı tatbikat, Ayrım Duvarı’nı patlatarak İsrail topraklarına saldırmanın bir simülasyonunu içeriyordu.

Hizbullah yetkilileri, Milletvekili Hasan Fadlallah tarafından dün açıkça ifade edildiği gibi tüm eleştirilere kayıtsız kaldıkları ve ‘savaşların, hedeflerin ve iç bölünmelerin Hizbullah’ın direniş kararlılığını etkilemediğini’ yineliyor.

Fadlallah, Kurtuluş Yıldönümü münasebetiyle güneyde düzenlenen bir törende şu ifadeleri kullandı: “Halkımızın düşmanla caydırıcılık denkleminde toprağı özgürleştiren, yeniden inşa eden ve koruyan direniş seçeneğine bağlı kalması gerekiyor. Diğer seçenekler ortadan kalktı. Bu direniş, tarihi boyunca hakkını savunma kararlılığını sürdürmüş ve tüm savaşlar, saldırılar, iç bölünmeler bu kararlılığı etkilememiştir. Tüm konuşmalardan izole olarak bu seçenekle ilerliyoruz. 1982 yılında direniş başladığında Lübnan'da iki seçenek vardı: Direnişi seçmek ve bu direnişe karşı olmak. Bölünme bugüne kadar değişmeden kaldı, belki bazı isimler ve yüzler değişti. Bununla birlikte, İsrail varlığının 1948 yılında kurulmasından 1978-1982 işgaline, 2000 ve 2006 yıllarına kadar, İsrail düşmanı ile çatışma konusundaki bölünme değişmedi. Lübnan'da birçok kesim dahil olmak üzere direnişi destekleyenler vardı. Direnişe karşı çıkanlar da oldu. Ancak kazanan, onurlu direnişçilerin seçimiydi. Diğerleri, halkımızın seçimlerini etkileyemeden aynı medya pozisyonlarını tekrarlamaya devam ettiler.”

Fadlallah sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim karşı karşıya olduğumuz şey İsrail düşmanıdır ve bizi ilgilendiren şey, düşmanın attığımız adımlara ilişkin anlayışıdır. Ülkemizi korumak ve tekrar istismar edilmesini önlemek çerçevesinde verdiğimiz her sözün ve attığımız her adımın ciddi bir girişim olduğunu biliyoruz. Düşmanla mücadelemizde, açıklanan ve gizlenen birçok nokta var. Düşman bunu bilir, biz de biliriz ve bu ülkemizi korumanın bir parçasıdır.”

Buna karşılık, Hizbullah Merkez Konseyi Üyesi Şeyh Nebil Kavuk, “direnişin en iyi günlerini ve düşmanın en kötü günleri” yaşadığını söyledi. Kavuk, Kurtuluş Yıldönümü’nde yaptığı açıklamalarda “Mayıs 2023'teki direniş, sınırların, hakların, zenginliğin ve haysiyetin kalesidir. Biz Celile'yi kurtarmak için tatbikatlar yürütürken, düşman da Celile'yi geri almak için çalışacaktır” dedi.


Lübnan Maruni Patriği, cumhurbaşkanlığı konusunu görüşmek üzere Macron’un daveti üzerine Paris’e gidiyor

Macron’un Rai ile Fransa’nın Beyrut Büyükelçiliği’ndeki son görüşmesi (AlMarkazia)
Macron’un Rai ile Fransa’nın Beyrut Büyükelçiliği’ndeki son görüşmesi (AlMarkazia)
TT

Lübnan Maruni Patriği, cumhurbaşkanlığı konusunu görüşmek üzere Macron’un daveti üzerine Paris’e gidiyor

Macron’un Rai ile Fransa’nın Beyrut Büyükelçiliği’ndeki son görüşmesi (AlMarkazia)
Macron’un Rai ile Fransa’nın Beyrut Büyükelçiliği’ndeki son görüşmesi (AlMarkazia)

Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, önümüzdeki Salı günü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un davetlisi olarak Paris’e gidecek.

Maruni Patrikhanesi tarafından yapılan açıklamada, “Maruni Patriği, Fransa’nın Lübnan ve Lübnanlılar için yürüttüğü çalışmalar kapsamında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un resmi davetlisi olarak Fransa’nın başkenti Paris’e gidiyor” denildi.

Açıklamada, görüşmenin Salı günü 14.00’da Elysee Sarayı’nda yapılacağı bilgisi de verildi.

Söz konusu ziyaret, Rai’nin ‘cumhurbaşkanlığı konusuna müdahalesi ve Şii Hizbullah ve Emel Hareketi tarafından desteklenen Marada Hareketi lideri Süleyman Franciye’nin seçilmesi için bastırması’ nedeniyle Fransa’ya tepkili olduğuna dair haberlerin ardından gerçekleşiyor.

Bu nedenle, görüşmede ağırlıklı olarak cumhurbaşkanlığı seçimi konusunun ele alınması bekleniyor.


Lübnan’da Azur ve Franciye arasında Temsilciler Meclisi’nde bir çekişme yok

Meclis Başkanı Nebih Berri ile Cihad Azur arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (Lübnan Temsilciler Meclisi)
Meclis Başkanı Nebih Berri ile Cihad Azur arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (Lübnan Temsilciler Meclisi)
TT

Lübnan’da Azur ve Franciye arasında Temsilciler Meclisi’nde bir çekişme yok

Meclis Başkanı Nebih Berri ile Cihad Azur arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (Lübnan Temsilciler Meclisi)
Meclis Başkanı Nebih Berri ile Cihad Azur arasında daha önce yapılan görüşmeden bir kare (Lübnan Temsilciler Meclisi)

Muhalefet güçleri ile eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ı destekleyen (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) arasında yaklaşan seçimlerle ilgili anlaşma yapıldığına dair yapılan ciddi söylemler, bu güçlerin cumhurbaşkanlığı adaylığı Şii İkilisi (Hizbullah-Emel Hareketi) ve müttefikleri tarafından desteklenen (Maruni Hristiyan) Marada Hareketi Partisi Lideri Süleyman Tony Franciye’ye karşı ilan edecekleri herhangi bir adayın şansıyla ilgili çok sayıda soru işareti oluşturdu. Özellikle Şii İkilisi’nin Franciye'ye tam desteği, Franciye’nin karşısına çıkarılacak bir adayın Şiilerin oyunu alamayacağı anlamına geldiğinden, bazılarının böyle bir seçim sürecini gölgeleyen bir ‘tüzüğün olmadığından’ bahsediliyor.

Mevcut veriler ne Franciye’nin ne de son verilere göre muhalefetin ve ÖYH’nin adayı olabileceği düşünülen eski Maliye Bakanı Cihad Azur’un ilk turda 86 oyla, ikinci turda 65 oyla bile zaferini garantileyebileceğini gösteriyor. Bu da tüm seçim oturumlarında salonda 86 milletvekilinin bulunması gerektiğinden yeter sayı sorununun ele alınmasını gerektiriyor.

Franciye, fiilen Şii İkilisi’nin 27 milletvekilinin yanı sıra iki Alevi milletvekili, Şii İkilisi’ne yakın 9 Sünni milletvekili, ÖYH bloğundaki 4 Hristiyan milletvekili ve 3 Ermeni milletvekili olmak üzere toplam 45 milletvekilinin desteğini alırken Şii İkilisi, bazı bağımsız milletvekillerinin de kendilerine katılacağını ve böylece sayının yaklaşık 50'ye ulaşacağını açıkladı.

Öte yandan büyük Maruni Hıristiyan partilerin Azur’un adaylığı konusunda anlaşmaya varması halinde Azur, 18 ÖYH milletvekilinin yanı sıra (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi’nden (LK) 19 milletvekili ve (Maruni Hristiyan) Lübnan Ketaib Partisi’nden 4 milletvekilinin de desteğini alacak. Hepsinin dosyaya yaklaşım biçiminden memnun olmadığına dair duyumlar çerçevesinde ÖYH lideri Cibran Basil’in kararına uyacaklarını tahmin edebiliriz. Bazı bağımsız milletvekilleri ve Değişim Güçleri bloğundan milletvekillerinin de aralarında bulunacağı 50 milletvekili barajı kolayca aşması muhtemel olan Azur'a oy verecek. Fakat Franciye ve Azur, (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti (İSP) ve 14 Mart bloğuna yakın Sünni milletvekillerinin desteğini almadan adaylardan hiçbiri, bir adayın ikinci turu kazanması için gereken 65 oy barajına ulaşamayacak. Söz konusu taraflar oy verecekleri adayın, çatışmacı değil, uzlaşmacı bir aday olması gerektiğini vurguladılar.

İSP Milletvekili ve Demokratik Buluşma üyesi Bilal Abdullah, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

Durumun ve mutabakatın netleşmesini bekliyoruz. Konuşmalar yapılıyor, ama şimdiye kadar müzakere masasına oturan tarafların neye göre ve hangi kriterlere göre uzlaştıkları bilinmiyor.  Bizse meydan okuyan bir aday değil, çoğunluğu sağlayabilen herkese güven veren, üzerinde uzlaşılmış bir adayın adını öne sürdük. Yani önemli olan karşı tarafı memnun edecek bir isim üzerinde anlaşmamız yoksa (eski Milletvekili) Michel Moawad deneyimini tekrar etmiş oluruz. Aldığı oylara ÖYH milletvekillerinin oyları da ekleniyor. Oyların tamamını alıp alamayacağını bilmiyoruz.

Şarku'l-Avsat'a yaptığı açıklamada, mülahazalar, sınırlar ve koşullar öngören bir anlaşma yapılması şansının olmayacağını, çünkü ihtiyaç duyulan şeyin ülkeyi kurtarabilecek kabul edilebilir bir çözüm olduğunu vurgulayan Abdullah, “Şu ya da bu ekibin şartlarını iyileştirmek için yaptığı manevralar bizi ilgilendirmiyor” dedi.

Öte yandan Ulusal Ilımlılık Bloku Milletvekili Ahmed el-Hayr, en başından beri hiçbir tarafla uzlaşmadıklarını ve şartlar olgunlaşana kadar bunu yapmaya devam edeceklerini belirterek, “Tüm iklimler, yasal yeter sayıyı sağlamak için Temsilciler Meclisi'ne oturum çağrısında bulunmak için şartlar olgunlaşıyor” şeklinde konuştu.

Hayr, Franciye ve Azur arasında seçimlerin yapılacağı bir oylama oturumu yapılması halinde nasıl bir tutum sergileyeceklerine dair şunları söyledi:

Gerekeni yapıyoruz. Oturumda adaylardan kime oy vereceğimizi, bir sonraki cumhurbaşkanının gereken şartları karşılayıp karşılayamamasına göre belirliyoruz.

LK kaynakları ise Cibran Basil'in ekibiyle müzakere eden muhalefet partilerinin kendilerine ‘Azur'un adaylığında anlaşmaya varıldığının ve bu yüzden pratik adımlar atıldığının’ bildirildiğini belirttiler. Şarku'l-Avsat'a konuşan kaynaklara göre bugün tutumların netleştirilmesi ve LK partisi dahil olmak üzere ilgili tüm partiler tarafından resmi olarak duyurulması gerekiyor. Kaynaklar, yaşananları ‘cumhurbaşkanlığı seçimlerini canlandıracak büyük bir gelişme’ olarak nitelendirdiler.

ÖYH'nin Şii İkilisi ile ‘kemik kıran’ bir savaşa girmeyeceği ve Hizbullah'ı Azur'un adaylığına ikna etmeye çalışacağı aktarılırken, en başta herhangi bir adayın Şiilerden tek bir oy bile alamamasının Ulusal Pakt konusunu gündeme getireceği vurgulandı.

Anayasa uzmanı ve hukukçu Dr. Said Malik, “Anayasa, bir arada yaşama şartıyla çelişen hiçbir otoritenin meşruiyeti olmadığını söylese de oyları farklı etnik köklerden ve mezheplerden milletvekillerinin oylarının karışımından oluşan bir cumhurbaşkanı oylaması konusunda herhangi bir kısıtlayıcı şartı öne sürmediği de kesin” ifadelerini kullandı. Şarku’l Avsat’a konuşan Dr. Malik, “Ulusal Pakt, Cumhurbaşkanının ileride görevini yerine getirmesinin engellenmemesi için gerekli ve acil bir meseledir. Ulusal Pakt çarklarına çomak sokuldu. Ancak meclis başkanı seçiminde de geçerli olan birden fazla etnik köken ve mezhepten oy almasını mutlak olarak gerektiren bir şart yok” ifadelerini kullandı.


Türkiye: Varlığımız Suriye’nin birliğini korumak için

Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Suriye sınırında kontrol merkezinde askerlerle (Milli Savunma Bakanlığı)
Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Suriye sınırında kontrol merkezinde askerlerle (Milli Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye: Varlığımız Suriye’nin birliğini korumak için

Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Suriye sınırında kontrol merkezinde askerlerle (Milli Savunma Bakanlığı)
Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Suriye sınırında kontrol merkezinde askerlerle (Milli Savunma Bakanlığı)

Türkiye, sınırlarındaki terör örgütlerinin varlığına ilişkin endişeleri nedeniyle, Suriye'den güçlerini çekme fikrini bir kez daha reddederken, bölgedeki askeri varlığının Suriye'nin birliğini korumak için de yararlı olduğunu vurguladı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye’nin kimsenin topraklarında emelleri olmadığının altını çizerek, “Tek derdimiz terörle mücadele, biz işgalci değiliz. Hiç kimsenin toprağında gözümüz yok” şeklinde konuştu.

Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever ve 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Metin Gürak ile beraber Hatay'da Suriye sınır hattında incelemede bulundu. Akar ziyaret sırasında yaptığı açıklamada, “Yasak geçiş mümkün değil… Türkiye’nin Suriye, İran, Irak hududu hem modüler beton duvar, tel örgüler ve hendeklerin de bulunduğu engel sistemi ile korunmakta hem de bu engel sistemi gözle ve elektronik cihazlarla takviye edilmekte, gece gündüz izlenmekte” ifadelerini kullandı.

Şam ile ilişkilerin normalleştirilmesi adına Türkiye Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’nin kuzeyinden çekilmesi talebine de değinen Akar, “Suriye topraklarında bir ortak merkez kuralım, orada bizzat askerler bulunsun, anlık olarak faaliyetleri takip etsinler ve gelişmelere karşı tedbirleri alsınlar dedik. Bunda mutabık kaldık; görüşmelerin devam etmesi konusunda da mutabık kaldık. 4 (Türkiye, Rusya, İran ve Suriye) ülkenin birlikte olacağı bir merkez olacak” dedi.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir televizyon konuşmasında, “Şu anda bizim çekilmemiz demek, terör örgütlerinin bu bölgeye gelmesi demektir. Biz burada bulunarak Suriye'de bir terör koridorunu önlerken, aynı zamanda Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğünü de garanti altına aldık” dedi.


Lübnan: Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame’ye yurt dışı yasağı

Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame (AP)
Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame (AP)
TT

Lübnan: Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame’ye yurt dışı yasağı

Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame (AP)
Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame (AP)

Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame, dün (Çarşamba) Interpol tarafından yayınlanan kırmızı bültenin içeriği hakkında kendisini bir saat 20 dakika sorgulayan Temyiz Mahkemesi Yargıcı İmad Kabalan tarafından uzun bir soruşturmaya tabi tutuldu. Paris’te geçtiğimiz hafta yapılan duruşmaya Selame katılmazken, davanın yargıcı Aude Buresi, Selame hakkında uluslararası tutuklama kararı çıkarmıştı.

Duruşmaya eşlik eden adli bir kaynak, Kabalan'ın “Selame'ye kırmızı bültende yer alan ve zimmete para geçirme, sahtecilik, dolandırıcılık ve kara para aklama ile ilgili kendisine atfedilen suçlamalar hakkında bilgi verdiğini” belirtti. Kaynak Şarku’l Avsat'a, “Selame'nin kendisine atfedilen tüm suçlamaları reddettiğini, Fransa’nın tutuklama emrinin yasadışı olduğunu düşündüğünü ve Paris'teki yasal temsilcisi aracılığıyla karara itiraz ederek, iptal talebinde bulunduğunu” belirtti. Kaynağa göre Selame ayrıca, “Kırmızı bülten kararının durdurulması ve Fransa'da yaptığı itiraz karara bağlanana kadar askıya alınması için Uluslararası Interpol Genel Sekreterliği'ne talepte bulunacak.”

Lübnan Merkez Bankası Başkanı, söz konusu önlemleri Beyrut'ta ve yurt dışında kendisini hedef alan siyasi kampanyadan ayrı tutmuyor. Adli kaynağa göre Selame, “1993 yılında Lübnan Merkez Bankası Başkanı olarak atanmadan önce sahip olduğu gayrimenkul envanterini ve sahip olduğu devasa mali hesapları sunması nedeniyle, Avrupa'da aleyhine bu davaların açılmasını siyasi nedenlere bağladı.” Kaynak, “Selame’nin aylık 150 bin doları aşan Merry Launch şirketindeki maaşına ek olarak, Lübnan Merkez Bankası Başkanı olarak atanmadan önce özel yatırımlarıyla elde ettiği mali zenginliğinin kaynağını açıklamak açısından Avrupa adli delegasyonları nezdinde söylediklerini tekrarladığına” dikkat çekti. Kaynak ayrıca Selame'nin “Kabalan'dan kendisini Lübnan'da yargılamasını ve Fransa'ya iade etmemesini istediğini” belirtti.

Duruşmanın sona ermesinin ardından Savcı, Selame hakkında soruşturma açılmasına, seyahat etmesinin engellenmesine, Lübnan ve Fransa pasaportlarına el konulmasına karar verdi. Savcı, seyahat yasağının bir nüshasını yürürlüğe girmesi için Genel Güvenlik Teşkilatı'na gönderdi.

Soruşturmanın takibi

Aynı adli kaynağa göre, “Kabalan oturumun tutanaklarını ve Selame'nin ifadelerini hazırladı. Merkezi Kriminal Soruşturma Dairesi Başkanı Albay Nicolas Saad, oturum tutanaklarını Uluslararası İrtibat Birimi'ne (Interpol) teslim etmek ve kırmızı bültenin içeriğinin uygulandığını bildirmek üzere Fransız adli makamlarına göndermekle görevlendirildi.”

“Kovuşturma yetkisi Lübnan yargısına ait olduğu için Selame’nin Fransa'ya iade edilmesinin imkansızlığına” atıfta bulunan kaynak şu ifadeleri kullandı: “Lübnan, Fransız dosyasını aldığında, Aude Buresi'nin güvenlik için savcılığa dayandığı ve tutuklama emri çıkardığı delillerin güçlü ve sağlam olup olmadığı doğrulanır, ardından Lübnan'da kovuşturması başlar veya dosyada deliller yeterli değilse korunur.”

Yargıç Gassan Uveydat (AFP)
Yargıç Gassan Uveydat (AFP)

Bu sırada Lübnan Cumhuriyet Başsavcısı Yargıç Gassan Uveydat, Beyrut'taki Almanya Büyükelçiliği konsolos ve güvenlik ataşesinden oluşan bir heyetle Adalet Sarayı'ndaki makamında bir araya geldi. Heyet, kendisine Selame hakkında tutuklama emri çıkarıldığını, Münih'teki savcının bu emri Interpol aracılığıyla uygulayacağını ve emri çıkaran yargıcın bu kararı vermek için yeterli delile sahip olduğunu ifade etti.

Savcılığı'nın önde gelen bir kaynağı Şarku'l Avsat'a, “17 ülke Fransa'nın izlediği yasal yolu izleyecek ve Selame hakkında tutuklama emri çıkaracak” bilgisini verdi. “Ardışık gelişmeler Lübnan yargısını büyük bir baskı altına almakta ve bu durum her bir dava için yeni dosya açılmasını gerektiren çok sayıdaki dava ile uğraşmayı güçleştirmekte. Belki daha sonra, Lübnan'daki adli makamlar, iddia edilen suçların eşzamanlılığı ve benzerliği nedeniyle bu davaları tek bir dosyada birleştirmeye karar vermezse, her ülkenin dosyası için ayrı ayrı bir yargılama yapılacaktır” dedi.

Macaristan: Bir milyon dolar

Savcılık kaynaklarına göre, “Yargıç İmad Kabalan, Macaristan'daki bir adli yetkiliden kendisine Selame'ye ait 1 milyon dolara el konulduğunu ve ülkesinin bankalarından birine yatırıldığını bildiren bir telefon aldı. ”Macar yetkilinin” meblağa, Lübnan hazinesi lehine el konulduğu konusunda bilgilendirildiği ve kendisine ilgili meblağı aktarması için Beyrut'ta bir hesap numarası verilmesini istediği” belirtildi.


Lübnan: Hizbullah’ın desteklediği Cumhurbaşkanı adayına karşı muhalefet alternatif arayışında

Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil (EPA)
Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil (EPA)
TT

Lübnan: Hizbullah’ın desteklediği Cumhurbaşkanı adayına karşı muhalefet alternatif arayışında

Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil (EPA)
Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil (EPA)

Lübnan’da Maruni Hristiyan tabanlı Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil, bir yandan (Şii) Hizbullah ile ilişkisi ve diğer yandan muhalif güçlerle ilişkisi arasında denge sağlamaya çalışıyor.

Basil, muhaliflerle yeni cumhurbaşkanı konusunda anlaşmaya vararak, geçen hafta büyük mesafe kat etti. Ancak muhalefetteki bir parlamento kaynağına göre, eski bakan Cihad Azur’un görevlendirilmesine ilişkin uzlaşı, henüz dondurulmuş durumda. Aynı şekilde Basil ile dolaylı temasların sürdüğü ve kesintiye uğramadığı belirtildi.

Geçen hafta Basil ile (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) başta olmak üzere muhalefet güçleri arasındaki temaslar, cumhurbaşkanlığı yarışında  (Maruni Hristiyan) Marada Hareketi lideri Süleyman Franciyye’ye alternatif bir aday belirlemeye yaklaştı. Temaslar, eski Bakan Cihad Azur’un adı konusunda ‘uzlaşma’ aşamasına ulaştı. Ancak anlaşma, son anlarda Milletvekili Cibran Basil’in kararlı bir pozisyon alma konusundaki isteksizliği ile çarpıştı. Cumhurbaşkanının kimliği konusunda bölünmüş olan güçler, bloğunda 20 milletvekili bulunan Basil’in bugün ‘kazanımlar açısından bir ölçüt oluşturduğuna’ ve ‘Franciyye’ye karşı çıkan herhangi bir tarafın aday gösterilmesinde onsuz ilerlemenin mümkün olmadığına’ inanıyor.

Pek çok kişi, Basil’in belirleyici bir andaki isteksizliğinin, ‘krizi en başa döndürdüğünü’ söylerken, Özgür Yurtsever Hareket ile muhalif güçler arasındaki temasları takip eden bir muhalif kaynak ise bu tahminleri yalanladı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, temasların devam ettiğini ileri sürdü. “Hala olağan dinamiğe göre ilerliyor” diyen kaynak, Hizbullah’ın ‘karşı karşıya gelme’ ya da ‘meydan okuma’ adayı olarak gördüğü bir adayla ilerlemenin mümkün olmadığına inanan görüşler olduğuna ve bu çerçevede Yurtsever Hareket içerisinde bir ‘çatışmaya’ dikkati çekti. Basil’in Hizbullah ile ilişkisi, iki taraf arasında en az bir buçuk aydır görüşme olmaksızın, bir kayıtsızlık döneminden geçiyor.

Bu tutarsızlığın ortasında muhalif kaynağa göre Basil, artık kararsızlık hususunda rahat görünüyor. Ayrıca kendi pozisyonunda sıkışmış gibi görünen blok içinde herhangi bir sorun yaşamaktan ve Hizbullah ile ilişkiyi tamamen bitirmekten kaçınıyor. Bu nedenle muhalefet, Basil’in Hizbullah’a güven verecek ve onu kışkırtmayacak bir adayı desteklemeye kendini adamasından sonra bu durumu, Basil’in muhalefetle ve Hizbullah ile ilişkisini dengeleme girişimini olarak algılıyor. Kaynak, “Basil’in kararsızlığından, Hizbullah adayı Süleyman Franciyye ile ilerlemeyeceği anlaşılıyor. Aynı zamanda Hizbullah’tan yeşil ışık yanmadan, Hizbullah ile tamamen kopmaya yol açacak veya bir adayın başarısına katkıda bulunacak bir aday çıkarmayacak” dedi.

Muhalefete göre bu kararsızlık, cumhurbaşkanlığı boşluğu çerçevesinde Lübnan’a maliyeti de artırıyor. Ancak bugün kendisine yöneltilen suçlamaların uzlaşma bekleyen meseleleri çözmeyerek cumhurbaşkanlığı seçimlerini engellediği düşünülürse, kararsızlık aşamasının uzun sürmeyeceğine dikkati çekti.

Muhalif güçler arasındaki tartışma, Franciyye’yi reddederek, Basil ile başka biraday etrafında yaşanıyor. Cihad Azur isminin ortaya atılmasının ardından Basil olumlu görüş bildirdi ve muhalif güçler de bu tavrı takip etti. Bununla birlikte muhalifler, “Henüz resmi bir cevap almadık, bekliyoruz. Çünkü kararsız kalmak cumhurbaşkanının seçilmesini engeller ve herkes kaybeder” açıklaması yaptı.

Bu atmosfer çerçevesinde Franciyye’yi destekleyenler, muhalefet ile Basil arasındaki anlaşmanın sağlanamamasının veya çözümün gecikmesinin, Hizbullah ve Emel Hareketi ikilisinin desteklediği Franciyye’nin şansını güçlendirdiğine inanıyor. Eski Meclis Başkanı Yardımcısı Elie Ferzli, Meclis Başkanı Nabih Berri ile görüşmesinin ardından “Cumhurbaşkanlığı konusunda önümüzdeki gelişmelerin doğal seyri umut verici. Gerçek cumhurbaşkanı, Temsilciler Meclisi’nde rekabet esasına ve cumhurbaşkanı olabilmek için gerekli yeter çoğunluğu sağlayabilme esasına göre seçilen ve ardından devlete bir başkan olmak için değil, devlet için devletin başı olan kişidir” açıklamasında bulundu.

Milletvekili Muhammed Raad (NNA)
Milletvekili Muhammed Raad (NNA)

Öte yandan Hizbullah parlamentodaki bloğu Direnişe Sadakat’in başkanı Milletvekili Muhammed Raad, “Siyasi muhaliflerimizle diyalog penceresi oluşturanları aday gösterdik. Bu ülkenin tüm bileşenleriyle ortaklığı arzuladığımız için ve Meclis Başkanı Nebih Berri liderliğindeki Emel Hareketi’ndeki kardeşlerimizle aramızdaki anlayış çerçevesinde bu seçeneği değerlendirdik. Ve Süleyman Franciyye’yi destekledik” ifadelerini kullandı. Raad, “Herkes için zaman daralıyor, bir başkan istiyoruz ve bir başkanlık seçimi yapmak istiyoruz. Bize bizim devletimizi, size sizin devletinizi anlatan bir başkan değil, herkes için olan bir başkan seçmek istiyoruz” diyerek, tüm Lübnan ve Lübnanlılar için bir başkan istediklerine vurgu yaptı.


Lübnan’da cumhurbaşkanlığı istişareleri yeni engellerle karşı karşıya

İstişarelerin karmaşıklığı nedeniyle Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı makamının boşluğu uzuyor. (Reuters)
İstişarelerin karmaşıklığı nedeniyle Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı makamının boşluğu uzuyor. (Reuters)
TT

Lübnan’da cumhurbaşkanlığı istişareleri yeni engellerle karşı karşıya

İstişarelerin karmaşıklığı nedeniyle Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı makamının boşluğu uzuyor. (Reuters)
İstişarelerin karmaşıklığı nedeniyle Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı makamının boşluğu uzuyor. (Reuters)

Lübnan’da muhalif bir grubun Özgür Yurtsever Hareket ile başlattığı istişareler, cumhurbaşkanı adayının adı üzerinde uzlaşma olasılığını yavaşlatacak yeni engellerle karşı karşıya kaldı. Bu durum, Yurtsever Hareket lideri Milletvekili Cibran Basil’in eski müttefiki Hizbullah’ı kışkırtacak bir seçim yapmasının zor olduğu gerçeğinden hareketle, daha önce birden çok tarafın uyarı yaptığı bir durumdu.

Her iki taraf da müzakerelerin başarısız olduğunu duyurdu. Ancak Özgür Yurtsever Hareket’ten önde gelen bir kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ‘bir ön anlaşmaya varılana kadar müzakerelerin devam ettiğini’ söyledi. Yurtsever Hareket’ten milletvekili Allan Avn’ın muhalefetle ancak ‘hareketten bir isim’ üzerine uzlaşı sağlanabileceği yönündeki açıklaması soru işaretlerine neden oldu. Lübnan Kuvvetleri’nden kaynakların belirttiğine göre bu yeni şart, yalınızca müzakereleri durdurmak ve Hizbullah ile ilişkileri koparmak istemediklerini söylemek için bir bahane.

Edinilen bilgiler, istişarelerin 'iki eski bakan olan Cihad Azur ve Ziyad Barud, ordu komutanı General Joseph Avn ve eski yardımcısı Salah Hanin’ başta olmak üzere isim arama konusunda ileri bir aşamaya ulaştığını gösteriyordu.

Basil, 22 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığıyla ilgili en önemli konunun reform projesi olduğunu söyledi. Ancak bu projenin, reformları engelleyen aynı yozlaşmış insanlarla uygulanamayacağını vurguladı. ‘Monte Carlo Doualiya’ radyosuna konuşan Cibran Basil konuya dair şunları söyledi:

Bize göre cumhurbaşkanlığı seçimlerini yönetmesi gereken şey, bizi krizden çıkarabilecek bir isim konusunda fikir birliğidir. Sorun isimde değil. Bir kişiyi diğerine dayatmakla çözüm olmaz. Kim tek başına yönetirse ve meclis çoğunluğuna veya gerekli çoğunluğa sahip değilse başarısız olur. Konsensüsle yönetiliyoruz ancak kamu maliyesi, ekonomi, kurumlar ve bankacılık sektörünün yapısal reformlarını gerçekleştiren kişi temelinde idare ediliyor.

Özgür Yurtsever ile muhalefet arasındaki görüşmeler çerçevesinde ise Lübnan Kuvvetleri’nden kaynaklar, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundular:

Muhalefet ile hareket arasında var olan iletişimi durduran, iki partinin kesişme olasılığını ortadan kaldıran, bir ay boyunca yaşanan tartışmaların ve diyalogların tüm bağlamından uzak, garip ve şaşırtıcı bir pozisyon ortaya koyan milletvekili Allan Avn’dır.

Avn’ın son tavrından sonra iki taraf arasında iletişim olup olmadığına dair soruya kaynaklar şu cevabı verdi:

Şu ana kadar herhangi bir temas gerçekleşmedi. Ancak Yurtsever Hareket’in müzakere aşamasında önerilmeyen yeni bir kural koyduğu açık görünüyor. Muhalefet ile hareketin kesişmesinin şartı, hareketten bir adayı benimsemektir. Bu durum düşünüldüğünde, Hizbullah ile ilişkisini kesmek istemediğini söylemek için bir argümanın arkasına saklanmak isteyen bir partinin var olduğu anlamına gelir.

Diğer yandan Lübnan Kuvvetleri Partisi’nden milletvekili Pierre Bou Assi, Basil’in muhalefeti Şii İkili’ye şantaj aracı olarak kullandığını dile getirdi. Bou Assi, Twitter üzerinden şu açıklamada bulundu:

Basil, bizi Hizbullah ve Emel Hareketi karşısında şantaj aracı olarak kullanmaya çalışıyor. Mevcut bazı milletvekilleri, bizi Cibran Basil karşısında şantaj aracı olarak kullanmak istiyor. Bize gelince; demokratik kültüre saygıyı yeniden tesis etmek ve Lübnan ile Lübnanlıların cehennem üçgeninin içine yerleştiği cehennemden kurtarmak istiyoruz.

Milletvekili Allan Avn, pazar günü bir radyo kanalına yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Muhalefettekilerin bir kısmı, Özgür Yurtsever’in hesaplaşmak için karşı tarafla karşı karşıya gelmesini bekliyorlardı. Ancak biz tarafları karşı karşıya getirme değil, birleştirme sürecindeyiz. Cumhurbaşkanlığı sorunu, her adayın bir sonraki aşamaya yönelik verdiği garantilerde yatmaktadır. Ekonomiyi kurtarma ve ademi merkeziyetçilik taahhüdü ve dış dünya ile ilişkileri yeniden kurma konusunda güvence vermeye katkıda bulunan, bize en yakın aday olacaktır.

Avn, Meclis Başkanı Nebih Berri’nin belirlediği son tarihten önce, yani haziran ortasından önce bir seçim oturumu çağrısı yapmasını beklediğine dikkat çekti. Milletvekili İlyas Bou Saab’ın siyasi partilerle gerçekleştirdiği görüşmelerde yaptığının, cumhurbaşkanlığı dosyasında bir sonuca varılmasını kolaylaştırmak için parlamento blokları arasında bir istişare oturumu olduğunu dile getirdi.

Diğer yandan Hizbullah, Marada Hareketi lideri Süleyman Franciyye’ye bağlılığını sürdürdü. Milletvekili Hasan Fadlallah da Franciyye’yi destekleyenlerin ne pahasına olursa olsun çalışması gerektiğini vurguladı.

Fadlallah, güney bölgesinde yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Bölgede ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları çözme başlıklı yeni iklimler mevcut. Bunun Lübnan’a olumlu yansımasını umuyoruz. Çünkü bu yeni durumdan faydalanmak ve ülkemizin çıkarlarına yatırım yapmak mümkündür. Ancak Lübnan iç mutabakatlarının temeli, mevcut krizlere ve ülkemize çözüm bulma anlayışları üzerine kuruludur. Bölgede nasıl uzlaştıklarını, bazı krizlerin üstesinden nasıl gelindiğini gördük. Biz, Lübnan’da uzlaşmak zorundayız. Lübnanlıların başka seçeneği yok. Çözüme yönelik doğal ve gerekli yaklaşım, cumhuriyet için bir cumhurbaşkanı seçmektir. Bugün desteğini açıkladığımız doğal bir adayımız var. Onu destekleyen başka bloklar da var, başka görüşler de bulunuyor. Parlamenter blok olarak doğal hakkımızı kullanıyoruz. Parlamentoya gittiğimizde, en iyi seçenek olarak gördüğümüz veya bir sonraki aşamada rolünü oynayabilecek bir cumhurbaşkanı olmasını sağlayacak niteliklere sahip olan kişiye oy veriyoruz.


Lübnan finans sektöründe ‘Selame dosyası’ depremi

Lübnanlı bir kadın, emeklilerin Beyrut’ta para biriminin çöküşünü protesto etmek için düzenlediği gösteriden etkilendi (AFP)
Lübnanlı bir kadın, emeklilerin Beyrut’ta para biriminin çöküşünü protesto etmek için düzenlediği gösteriden etkilendi (AFP)
TT

Lübnan finans sektöründe ‘Selame dosyası’ depremi

Lübnanlı bir kadın, emeklilerin Beyrut’ta para biriminin çöküşünü protesto etmek için düzenlediği gösteriden etkilendi (AFP)
Lübnanlı bir kadın, emeklilerin Beyrut’ta para biriminin çöküşünü protesto etmek için düzenlediği gösteriden etkilendi (AFP)

Lübnan’daki parasal ve finansal tablo, iki aylık göreceli istikrarın sağlanmasının ardından bir kez daha uçurumun eşiğinde. Bu uçurum, Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame dosyasına ilişkin hukuki ve siyasi açıdan ortaya çıkan karışıklıklar ve Fransız yargıcın verdiği tutuklana emrine ilişkin tartışmalar sonucunda, ‘belirsizlik’ halinin şiddetleneceğine ilişkin korkular nedeniyle baş gösterdi.

Yarın yapılması planlanan bakanlar arası istişarelerin sonucuyla ilgili kafa karışıklığı yaşanıyor. Ayrıca gelecek hafta sonunda başkanlık pozisyonuna ilişkin sorumluluğun devri için güvenli bir yol belirleme çabasıyla bir Bakanlar Kurulu toplantısı düzenlenecek. Bu çerçevede bu ‘karmaşık’ dosyaya ilişkin gelişmeleri, finansal ve parasal krizin sonuçlarını yansıtan bir ‘kırmızı’ ışık belirdi. Bu ışık özellikle de büyük bir Avrupa bankasının Lübnan bankalarına ‘muhabir hesaplar’ görevini sürdüremeyeceğini ve aynı durumun iş yaptığı tüm yerel bankalar için geçerli olduğunu bildirmesi sonrasında görüldü.

Lübnan Merkez Bankası Başkanı, bu yaz görevden ayrılacak (Reuters)
Lübnan Merkez Bankası Başkanı, bu yaz görevden ayrılacak (Reuters)

ABD’li muhabir bankalar, Lübnan finans sektörünün yurtdışındaki işlemlerinde en büyük ve en önemli niteliksel ağırlığı oluşturuyor. Şarku’l Avsat’ın temasa geçtiği üst düzey bir bankacılık yetkilisine göre söz konusu Avrupa bankası, yerel finans sektörü için esnek bir akış sağlamada ve birçok günlük sınır ötesi finansal işlemi gerçekleştirmede rekabetçi maliyetlerde geleneksel köprü konumunda. Bu konum ayrıca, ticari kredilerin kapsamını ve gurbetçilerin ve yurtdışındaki işçilerin para transferlerini içeriyor. Ayrıca bu, Lübnan’ın dış ticareti için temsil ettiği ana pazarlar çerçevesinde yalnızca Avrupa ile sınırlı değil. Aksine geniş uluslararası erişimi dahilinde katma değerli ve farklı hizmetleri içeriyor.

Finans sektöründeki üst düzey yetkililer, bu rahatsız edici işaretin büyüyerek merkez bankası ve yerel bankacılık sistemine ilişkin gelen ve giden işlemleri düzenli olarak kabul eden ve uygulayan uluslararası bankalara yayılmasından korkuyor. Bu, Lübnan’ı Hasan Diyab başkanlığındaki önceki hükümetin ‘2037 yılına kadar planlanan tüm ülke tahvilleri (Eurobonds) için faiz ve varlık ödemelerinin askıya alındığını açıklayarak’ 2020 yılında başlattığı uluslararası finans piyasalarından izolasyonu şiddetlendirme riskiyle karşı karşıya bırakacak.

En büyük Lübnan banknotu 1 dolara eşit (DPA)

Yaşanan gelişmelere paralel olarak, endişe faktörlerinin para piyasalarına kademeli olarak geri dönüşü takip ediliyor. Öyle ki liraya ilişkin hararetli spekülasyonların yeniden canlanması ve dolar başına 95 bin liraya yakın seviyelerde iki ay üst üste döviz kurlarına hakim olan göreli istikrar gerçeğinden bir kez daha uzaklaşılması endişe düzeyini artırıyor.

Kara para aklamayla mücadele sistemlerinin etkinliğinin değerlendirilmesine ilişkin bölgesel ve uluslararası mercilerde, Lübnan’ın takip sistemi altına alınması veya gri listeye dahil edilmesi olasılığı gündemde. Bu olasılık, finansal alanda keskin bir baskı olduğunu gösteriyor. Ayrıca Para Politikası’nın 165 sayılı genelgesi ile alınan ve gelecek ayın başında uygulanmaya başlanacak olan yeni tedbirlerin etkinliğinin sarsılacağından endişe ediliyor. Genelge, elektronik kanallar ve lira ve dolar cinsinden yeni para ile ödemeler için özel çek takası oluşturarak parasal ekonominin zararlı genişlemesini kontrol etmeyi amaçlıyor.

Dolarize paranın, döviz cinsinden parasal işlemlere yönelik kaymaların kümülatif bir sonucu olarak 2022’de yaklaşık 9,9 milyar dolar olduğu veya GSYİH’nın yüzde 45,7’si olduğu tahmin ediliyor. Dünya Bankası değerlendirmelerine göre durum, maliye ve para politikasının etkinliğini etkilemekle tehdit ediyor, kara para aklama olasılığını artırdığı gibi kayıt dışı ekonomik faaliyetleri artırarak vergi kaçakçılığını teşvik ediyor. Bu durum, Lübnan’ın krizden önce bankacılık sektöründe kara para aklamaya karşı sağlam mekanizmalar kurarak finansal sağlamlığını güçlendirme yönünde kaydettiği ilerlemeyi tersine çeviriyor.

Banka yetkilisi, yurtiçinde her düzeydeki siyasi karar vericilerin yaklaşım ve eylemlerinin, finans sektörünün yaşadığı kafa karışıklığını 44 aylık bir süreçte kesintisiz bir şekilde artırdığını ve şiddetlendirdiğini düşünüyor.

Devletin temel sorumluluk ve görevlerindeki boşluk ve kurumlarının usulsüzlüğe uğraması ile bağlantılı olarak varlığının azalması, kötüleşen krizlerde en az mali boşluk kadar etkili merkezi bir boşluk oluşturuyor. Söz konusu mali boşluk, hükümet tarafından yaklaşık 73 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

Dünya Bankası tarafından yayınlanan güncellenmiş rapora göre mevcut durumda politika oluşturma; krizi yönetmek için alınan parçalı ve uygunsuz kararlarla karakterize edilmekte olup, her türlü kapsamlı planı baltalıyor. Bu durum, sermayenin başta beşeri ve toplumsal olmak üzere tüm yönleriyle tükenmesine, toplumsal eşitsizliğin derinleşmesine yol açıyor. Böylece sadece birkaç kazanan ve birçok kaybeden ortaya çıkıyor. Aynı şekilde ekonomi, hâlâ sert bir düşüş içinde.  Hatta toparlanma ve istikrar yolundan oldukça uzak.


Hizbullah’ın tatbikatları Lübnanlıları endişelendiriyor

Hizbullah’ın tatbikatları Lübnanlıları endişelendiriyor
TT

Hizbullah’ın tatbikatları Lübnanlıları endişelendiriyor

Hizbullah’ın tatbikatları Lübnanlıları endişelendiriyor

Hizbullah dün (Pazar) Lübnan'ın güneyindeki Armati beldesinde Direniş ve Kurtuluş Günü münasebetiyle gerçekleştirdiği askeri tatbikatla bazı Lübnanlı siyasileri kızdırdı.

Yurt içinde ve dışında açık siyasi ve askeri mesajlar taşıyor gibi görünen tatbikat, tanklar ve roketatarlar da dahil olmak üzere, gerçek ve ağır silahlar kullanan Hizbullah güçlerinin İsrail topraklarına yönelik bir saldırı simülasyonunu içeriyordu. Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safiyuddin İsrail'i tehdit ederek, “Kanımızla ve gücümüzle kurduğumuz denklemleri baltalamak için saldırganlığınızı genişletmeyi düşünürseniz, hassas füzelerimiz ve tüm silahlarımızla üzerinize yağmaya hazırız” ifadelerini kullandı.

Özellikle Hizbullah muhalifleri tarafından tatbikatı reddeden açıklamalar yapıldı. Lübnan Temsilciler Meclisi üyesi Nedim Cemayel Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Hizbullah’ın yaptığı, İsrail'e bir mesajdan çok içeriye mesajdır. Hizbullah, olanlara karşı tavır alınmazsa alenen silaha sarılmakla tehdit ediyor” değerlendirmesinde bulundu.


Askeri tatbikat yapan Hizbullah İsrail’e: Hassas silah ve füzelerimizi size yağdırmaya hazırız

Hizbullah tarafından bugün Aramta kasabasında düzenlenen tatbikat (Şarku’l Avsat)
Hizbullah tarafından bugün Aramta kasabasında düzenlenen tatbikat (Şarku’l Avsat)
TT

Askeri tatbikat yapan Hizbullah İsrail’e: Hassas silah ve füzelerimizi size yağdırmaya hazırız

Hizbullah tarafından bugün Aramta kasabasında düzenlenen tatbikat (Şarku’l Avsat)
Hizbullah tarafından bugün Aramta kasabasında düzenlenen tatbikat (Şarku’l Avsat)

Lübnan Hizbullah’ı, ‘Direniş ve Kurtuluş Günü’ kapsamında ülkenin güneyindeki Aramta kasabasında askeri bir tatbikat gerçekleştirerek, Lübnan’ı savunmak için tam olarak hazır olduğunu vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, ülke içi ve dışına açık siyasi ve askeri mesajlar taşır gibi görünen bu tatbikatta, Hizbullah’ın tank ve roketatar gibi ağır silahlar kullandığı açıkça görüldü.

Söz konusu tatbikat, İsrail topraklarına sızılarak yapılan bir saldırının simülasyonunu içeriyordu.

Hizbullah, bölgesel ve uluslararası basın mensuplarının izlediği tatbikat sırasında, bölgedeki interneti keserek, onay verilmeden herhangi bir paylaşım yapılmasını engelledi.

Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safiyuddin tatbikatın ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi;

Herhangi bir saldırıya karşı koymaya ve bu hazırlıkla Lübnan’ı koruyan caydırıcılık denklemlerini istikrara kavuşturmaya her zaman hazırız. Bugün onun sembolik bir parçasını gördünüz ve bu duruma günlerce, saatlerce ve her düzeyde hazırlanıldı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetini tehdit eden Safiyuddin, “Kanımızla ve yeteneğimizle kurduğumuz denklemleri baltalamak için saldırganlığınızı genişletmeyi düşünüyorsanız, hassas silah ve füzelerimizi size yağdırmaya hazırız. Benzerini görmediğiniz karanlık günlere şahit olacaksınız. İsrail çok iyi bilmeli ki, biz ne dersek onu kastediyoruz. Bugün, elimizde bolca bulunan hassas füzeleri sergilemeye gerek yok. Çünkü düşman, oyunun kurallarını çiğneyen herhangi bir aptallık yaparsa, onları tam kalbinde görecektir” diye ekledi.