Lübnanlıların ve dünyanın gözü, 7 ayı aşkın süredir devam eden Cumhurbaşkanlığı krizinin ardından Lübnan Meclisi’nde Çarşamba günü yapılacak seçim oturumunda.
Ülke, cumhurbaşkanını seçmek için yarından (14 Haziran Çarşamba) itibaren yoğun bir sürece tanıklık edecek. Cumhurbaşkanlığı için yarışan eski bakanlar Süleyman Franciyye ve Cihad Azur arasında bölünen kamuoyunda açıklamalar üst üste yapılıyor.
Ancak açıklama dalgasında yer almayan tek isim, muhalefetin ortak adayı Azur. Zira Azur’un Uluslararası Para Fonu'nda (IMF) Ortadoğu ve Orta Asya Departmanı Direktörü olarak sürdürdüğü mevcut görevi nedeniyle basın röportajlarına katılması yasak.
Ancak bu durum, ABD'nin başkenti Washington DC’de yaşayan Azur'un adaylığı hakkında yorum yapan resmi bir açıklama yapmasına ek olarak, özel meclislerinde fikirlerini ve isteklerini paylaşmasına engel olmadı.
Azur, Lübnan'ın en zor krizini yaşadığına, iç ve dış güvenini yeniden kazanması gerektiğine inanıyor. Azur’a yakın kaynaklar Şarku'l Avsat'a, adayın “rekabet içinde yer aldığı, ancak çatışma olmadığı için kendisini mevcut siyasi mücadelenin bir parçası olarak görmediğini” söylediler. Kaynaklara göre Azur, kendisine yöneltilen eleştirilere rağmen kendisini kimseden ayırmıyor. Kendisini bir tarafın ya da partinin karşısında aday olarak görmediğini söyleyen Azur, bu yaklaşımı kabul etmediğini vurguluyor.
Azur, adının “kimseye meydan okuma olmadığını” söylediği açıklamasında bu yaklaşımı net bir şekilde dile getirdi. Kaynaklar, “Azur’un adaylığı birlik beraberlik çağrısıdır, çizgileri bozar, krizden çıkmak için ortak paydalar arar. Onun adaylığı, ülke olarak tüm tecrübemizi, hayal gücümüzü ve irademizi yeniden ilerleme yoluna koyma çağrısıdır” ifadelerini kullandılar.
Adaylığının “korku değil umut kaynağı, kriz unsurlarına eklenen bir unsur değil, çözüme katkı” olmasını istediğini vurgulayan Azur, diyaloğun “Lübnan’ın her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu toplumsal mutabakata varmak için yakınsama temelinde ülkedeki tüm bileşenleri ve siyasi güçleri” içermesi gerektiğini vurguladı.
Azur’a yakın kaynaklar Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Azur’a yönelik eleştirel tepkiler onun ismine değil, inisiyatifine.” Çarşamba günkü oturuma gelinceyse Azur, “iş milletvekillerinin elinde olduğu için sürecin gidişatıyla ilgili bir beklentisi olmadığını, saygı duyduğu bir cumhurbaşkanı seçme mekanizması olduğunu ve niyetinin sadece cumhurbaşkanı olmak olmadığını” söyledi. Azur, “cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, ilerleme sürecini başarılı kılmak için yönetimin mümkün olan en büyük oybirliği ve iş birliği ile çalışması gerektiğini” ifade etti.
İçerde ve dışarda güven
Azur, Lübnan'ın son 10 yılda özellikle Körfez ülkeleri gibi bölge ülkelerine açılma konusunda çok gerilediğine işaret ederek, yurtiçinde ve yurtdışında güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğinin altını çiziyor ve söz konusu durumun, olumsuz anlamda, ülkeye ekonomik ve siyasi etkisi olduğunu ifade ediyor. Kaynaklar Azur’un şu değerlendirmesini aktardı: “Bölgesel düzeyde jeopolitik durum zordu, ancak bu durum bugün Lübnan'ın ayak uydurması ve faydalanması gereken değişikliklere tanık oluyor. Bu dış politika değişikliklerini anlamalı, onlara uyum sağlamalı ve dünyanın ona olan güvenini yeniden kazanmak için Lübnan'ın buna katılımı için bir vizyon olmalıdır. Lübnan alıcı ve seyirci değil, aktör ve katılımcı olabilir.”