Trablus Hükümeti’nin kaçakçılara yönelik operasyonları tartışma konusu

Libya Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi’nin sessizliği arasında, 6+6 komisyonunun seçim kanunları üzerindeki mutabakatı konusunda ihtilaflar bulunuyor

Ulusal Birlik Hükümeti güçleri Zaviye kentinin mahallelerinde güvenlik önlemlerini artırıyor (AFP)
Ulusal Birlik Hükümeti güçleri Zaviye kentinin mahallelerinde güvenlik önlemlerini artırıyor (AFP)
TT

Trablus Hükümeti’nin kaçakçılara yönelik operasyonları tartışma konusu

Ulusal Birlik Hükümeti güçleri Zaviye kentinin mahallelerinde güvenlik önlemlerini artırıyor (AFP)
Ulusal Birlik Hükümeti güçleri Zaviye kentinin mahallelerinde güvenlik önlemlerini artırıyor (AFP)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) bağlı Libya Hava Kuvvetleri’nin ülkenin batısında bulunan Zuvara kentindeki akaryakıt kaçakçılarına ait depoları bombaladı.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ndeki (UBH) bir güvenlik yetkilisi bombardımana ilişkin konuşmayı reddetti. Diğer yandan, el-Maya Limanı’nın bombalanmasında bir hükümet güvenlik noktasını hedef alan bombalı saldırıda 2 kişinin öldüğü, 4 kişinin de yaralandığı belirtildi.

UBH’ye bağlı Destek ve İstikrar Dairesi'nin Yeniden Yerleşim ve Yasadışı Göçmenlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral Milad el-Mişkevi, “Batı bölgesinden sorumlu ortak komite tarafından Maya Limanı’nda silahlı insansız hava araçları (SİHA) tarafından bombalanan teknelerin uyuşturucu ve benzin taşımak için kullanıldığı yönündeki iddiaların reddedildiğini” ifade etti. Mişkevi televizyonda yaptığı açıklamalarda da “kaçakçılık ve uyuşturucuyla mücadeleyi amaçlamadığı için limanın bombalanmasının haklı bir gerekçesi olmadığını” değerlendirdiğini belirterek savcılıktan olup bitenler hakkında soruşturma açılmasını istedi.

Mişkevi, televizyonda yaptığı açıklamalarda, “bombalanan teknelerin bu noktaya ait olduğunu ve yasadışı göç ve kaçakçılıkla mücadelede kullanıldığını” belirtti. “Şimdiye kadar onlara yapılan saldırıların nedenlerini bildiğini reddeden el-Mişkevi, “Neden kaçakçılık alanlarıyla karşılaştırılıyoruz? Onlarla savaşan, mallarını ele geçiren biziz ve bunu ispatlayan kovuşturma belgeleri var. Biz devlete bağlı bir devlet kurumuyuz ve onun kontrolü dışında bir varlık değiliz. O halde neden bize bu şekilde davranılıyor?” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Libya Haber Ajansı’ndan (LANA) aktardığına göre, hava saldırısı, akaryakıt satmak ve kaçakçılık yapmak için kullanılan merkezlerden birini hedef aldı. Saldırıda herhangi bir kamu veya özel mülke zarar verilmedi. Bazı vatandaşlar ise Zuvara sakinlerinin yolsuzluk ve kaçakçılık yuvalarını hedef alsa da hava saldırılarının sivillere zarar verdiğini iddia etti. Bu durum, akaryakıt istasyonlarında her türlü akaryakıtın kaybolmasına, akaryakıt ve eşya kaçakçılığı yapan çetelerden bölge sakinlerinin yüksek fiyatlara akaryakıt almasına neden oldu.

UBH, geçtiğimiz Cuma (2 Haziran) günü, batı bölgelerinde kaçakçılık çeteleri olduğunu söylediği Zaviye, Zuvara, el-Uceylat ve el-Maya'daki hedeflere saldıran çetelere yönelik SİHA saldırılarını yoğunlaştırdı. Ancak bir hafta önce başlayan operasyonlar, Dibeybe'ye karşı çıkan isimlerle bağlantılı grupları etkiledi.

Öte yandan, Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK), ortak seçim yasalarını hazırlamakla görevli bazı üyelerinin “tüm seçim süreci üzerinde nihai bir anlaşmaya vardıklarını” açıklamasına sessiz kaldı. Önümüzdeki iki gün boyunca, iki konsey başkanının huzurunda, bu konuda resmi bir anlaşmanın imzalanması için hazırlık yapılıyor.

TM Sözcüsü Abdullah Bileyhik konu hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, TM Başkanı Akile Salih'in medya danışmanı Fethi el-Mersemi, Şarku’l Avsat'a “herhangi bir anlaşmaya varıldığı konusunda hiçbir bilgisi olmadığını” söyledi. DYK Başkanı Halid el-Mişri'nin ofisi konu hakkında yorum yapmayı reddederken, ortak komisyon üyeleri yorum çağrılarına yanıt vermedi.

Ancak komisyonun bazı üyeleri yerel Libya medyasına “tüm seçim süreci üzerinde ‘nihai fikir birliğine’ varıldığını” ve Pazartesi günü Salih ve el-Mışri'nin huzurunda resmi bir anlaşma imzalanacağını söylediler. Aynı üyeler, “Seçim kanunlarına paraf konuldu. Yasal olarak dışlanmadıkça ve mahkeme kararı olmaksızın özellikle ordu mensuplarının ve yabancı uyrukluların yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylık koşullarına ilişkin tartışmalı noktalar aşıldı” ifadelerini kullandılar.

TM ve DYK, Cumhurbaşkanı, TM ve DYK üyelerinin seçilmesi de dahil olmak üzere seçim yasalarının oy birliğiyle imzalanmasına ilişkin 6+6 ortak komisyonunda yer alan iki meclisin üyelerinin söylediklerini doğrulayacak herhangi bir açıklama yapmadı. İki konsey ayrıca, Salih ve el-Mışri'nin hazır bulunması durumunda anlaşmanın duyurusunun daha sonra Fas'tan yapılacağına dair açıklamalarını doğrulamaktan kaçındı.

Komisyonda yer alan DYK üyesi Fethullah es-Sariri, Şarku’l Avsat'a yazdığı yazılı mektupta şunları söyledi: “Yasama ve cumhurbaşkanlığı seçim yasaları tamamlandı, imzalandı ve hazır bulunan komisyon üyeleri tarafından oy birliğiyle oylandı. Ancak bunun, ülkenin doğusunda konuşlu Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile merhum Albay Muammer Kaddafi'nin ikinci oğlu Seyfülislam Kaddafi'nin yaklaşmakta olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde (aday olsun ya da olmasın) adaylığı konusundaki tartışmasının sonu anlamına gelip gelmediğini açıklanmadı.”

ABD ve Birleşmiş Milletler (BM), TM ve DYK'ye, ertelenen cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olma koşulları üzerindeki farklılıklarını çözecek bir anlaşmaya varmaları için baskı yaptı. UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, hükümetinin seçim yapmaya ve geçiş aşamalarını sona erdirmeye hazır olduğunu doğruladı. Seçimlere yol açan anayasal kuralın çıkarılması engellenmeye devam ederse “alternatif çözümlere” başvurma tehdidinde bulunan Dibeybe, TM ve DYK başkanlarına “adil ve ayrıntılı olmayan bir anayasal kural” olarak tanımladığı şeyi yayınlama çağrısını yineledi.

Öte yandan Dibeybe yaptığı açıklamada, hükümetinin “ulusal uzlaşma çabalarını başarılı kılmak için girişimleri desteklemekten çekinmeyeceğine ve komplocuların komplolarına rağmen savaş ve yıkım hayaletini uzaklaştırmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağına” dair söz verdi. Dibeybe ayrıca beşinci yıl dönümü münasebetiyle, “Misrata ve Taverga şehirleri arasında gerçekleştirilen tarihi uzlaşma” olarak tanımladığı girişimi duyurdu. Dibeybe, ülkede aynı tartışmaları yakınlaştırabilecek ve hasımlar arasındaki farklılıkları çözebilecek alimler, ileri gelenler ve hayırseverler olduğuna dikkat çekerek, hükümetinin “uzlaşma, hoşgörü ve bir arada yaşama değerlerini yükseltmek için bu tarihi ulusal bir gün yapmaya karar verdiğini” söyledi.

Öte yandan Dibeybe, Mısır'ın UBH ile etkileşimin bir göstergesi olarak UBH Planlama Bakanlığı’ndan bir heyetin Cuma akşamı, güzergahı kısmen değiştirilen Üçüncü Çevre Yolu Projesi’ni uygulamak için Mısır Şirketler Konsorsiyumu’nun genel merkezinde Mısır tarafıyla görüştüğünü duyurdu. UBH’den yapılan açıklamada, toplantının, teknik personel ve şirketler konsorsiyumunun 350 işçiye ulaşmasının ardından, projenin uygulanmasına başlarken karşılaşılan zorlukları ve takvimi açıklığa kavuşturmayı amaçladığı belirtildi.

UBH Planlama Bakanlığı heyetinin Mısır Şirketler Konsorsiyumu Genel Merkezi’ne yaptığı ziyaretten bir kare (UBH)
UBH Planlama Bakanlığı heyetinin Mısır Şirketler Konsorsiyumu Genel Merkezi’ne yaptığı ziyaretten bir kare (UBH)

Afrika İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu Başkanı Hasan Abdulaziz'e göre Mısırlı şirketler, geçtiğimiz bir buçuk yılda Libya'nın yeniden inşası için 15 milyar dolarlık sözleşmeler imzaladı. Ancak kendisinin ‘güvenlik koşulları’ olarak tanımladığı durum, uygulamanın şu ana kadar başlamasını engelledi.

Merhum Albay Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi (AP)
Merhum Albay Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi (AP)

Öte yandan Libya'nın Suriye Büyükelçisi Muhammed bin Şaban, Lübnan Dışişleri Bakanlığı'nın, Lübnan'da gözaltına alınan Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal’ın davasının takip edildiğini duyurdu. Şaban, dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, Hannibal'a “adil yargılanma için insani ve yasal hak” verilmesini talep ettiğini söyledi.

Kaddafi'nin oğlu, daha önce avukatına yaptığı bir açıklamada, “Lübnan hapishanelerindeki koşulları ve haksız yere hapsedilmesini protesto etmek için açlık grevine başladığını” duyurmuştu. Kendi deyimiyle işlemediği suçlamalardan ötürü tutuklanmasının üzerinden 10 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra, haksızlığa uğradığını ve serbest bırakılma zamanının geldiğini düşünüyor.



Libya’da UBH Başbakanı TM ve DYK anlaşmazlığından yararlandı mı?

Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
TT

Libya’da UBH Başbakanı TM ve DYK anlaşmazlığından yararlandı mı?

Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)
Geçici Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe (UBH)

Libyalı siyasetçiler, geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe'yi, bazı krizler ve zorluklar karşısında kararlarından ve hamlelerinden çok muhaliflerinin hatalarının ve fikir ayrılıklarının kurtardığını belirtiyor ve bu yüzden onu ‘şanslı biri’ olarak nitelendirmekten çekinmiyorlar.

Siyasetçiler, yeni bir hükümetin kurulmasını da içeren ‘siyasi yol haritası’ tartışmalarının yapıldığı bir dönemde Temsilciler Meclisi’nde (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi’nde (DYK) iç anlaşmazlıkların yaşandığını ve Libya’nın doğusundaki liderlerin dikkatlerinin TM’deki gergin durumla meşgul olmaları nedeniyle Dibeybe’nin önünde bir engel teşkil edecek olan petrol gelirlerine yasal olarak el konulması meselesinden uzaklaştığını da sözlerine eklediler.

TM ve DYK üyeleri bunun olduğunu itiraf etmekten çekinmezken TM üyesi İsam el-Cuheni, TM’nin son oturumunda çıkan anlaşmazlığın, siyasi yol haritasının tartışılmasını engellediğini ve TM Başkanlığının oturumları iki haftalığına ertelemesine neden olduğunu söyledi.

asdfe
DYK toplantılarından bir kare (DYK)

Şarku’l Avsat’a konuşan Cuheni, Dibeybe’nin TM’nin kendi iç anlaşmazlıklarıyla meşgul olmasından yararlandığını ve bu ertelemeden kesinlikle kazançlı çıktığını söyledi. Cuheni, söz konusu anlaşmazlıkların, bazı milletvekillerinin Kurban Bayramı öncesi yapılan TM oturumuna itiraz etmelerinden ve TM’nin verdiği kararların iptalini talep etmelerinden kaynaklandığını kaydetti.

TM, 26 Haziran'da, TM Başkanvekili Misbah Duma'nın başkanlığında, başta Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyelerinin seçimi olmak üzere bir dizi kararın oylandığı kapalı bir oturum düzenledi. Bu gelişme, TM ile DYK arasında yeni bir anlaşmazlığa neden oldu.

TM üyesi Hasan ez-Zerka ise ‘Dibeybe’nin yararlanmasını önlemek’ amacıyla TM içindeki ‘önemsiz’ olarak nitelendirdiği anlaşmazlıkların yanı sıra DYK içindeki anlaşmazlıkların üstesinden gelinebileceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Zerka, Dibeybe’nin, kontrol ettiği batı bölgesinden bazı milletvekillerini, hükümetinin yerini alacak yeni bir hükümet kurulmasını hedefleyen yol haritasını reddetmeleri için provoke edebileceğini ve DYK’nın bazı üyeleriyle de aynı amaçla iletişim kurabileceğini öne sürdü.

dvfgrth
TM oturumlarından bir Kare (TM)

Öte yandan DYK üyesi Muhammed Mağzeb, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ne Akile Salih’in ne de DYK Başkanı Halid el-Mişri’nin lideri oldukları meclislerdeki mevcut anlaşmazlıkları kontrol alabileceklerini, çünkü anlaşmazlıkların derinleştiği ve bunun da olayların onların ötesine geçeceğini gösterdiği yorumunda bulundu.

Mağzeb, DYK içindeki anlaşmazlığın, Mişri'nin görevinin sona ermesiyle sonuçlanabilecek güçlü bir rekabetle karşı karşıya kalacağını düşündüğü 1 Ağustos’taki DYK başkanlığı seçimlerine kadar sürebileceği tahmininde bulundu.

DYK içindeki anlaşmazlığın iki grup arasında devam ettiğini söyleyen Mağzeb, bunlardan birincisinin Mişri’nin grubu olduğunu ve bu grubun, Libya’daki krizin çözümünün ülkenin doğusundaki siyasi ve askeri liderlerle anlaşmaya varmak dışında çıkış yolu olmadığına inandığını, ikinci grubun ise doğudaki siyasi ve askeri liderlerle anlaşmaya karşı olmasalar da TM’nin birçok kez verdiği sözden geri dönmesi nedeniyle belli başlı garantilerin sağlanmasını şart koştuğunu söyledi.

Mağzeb, TM Başkanı Salih’in geçtiğimiz aralık ayı sonlarında Yüksek Anayasa Mahkemesi Kanunu’nun onaylanmayacağı sözü vermesine rağmen kanunun resmi gazetede yayınlandığını ve TM’nin Kurban Bayramı'ndan hemen önce o mahkemenin üyelerini seçmek için oy kullandığını da sözlerine ekledi.

TM ve DYK’nın siyasi yol haritasını onaylayıp onaylayamayacaklarını sorgulayan Mağzeb, “DYK olarak, Anayasa Beyannamesi'ndeki 13. değişikliği reddedenlere daha yakınız. Yaklaşık 55 DYK üyesi olarak Mişri'nin 11 Temmuz'da gerçekleşen ve 56 üyenin katıldığı oturumda yol haritasını onaylama şekline itirazda bulunduk. Oturumda herhangi bir kararın kabul edilmesi için katılanların üçte ikisinin, yani 38 üyenin onayını gerekiyordu, ancak sadece 34 üye onay verdi” ifadelerini kullandı.

Mağzeb, son olarak şunları söyledi:

“Yol haritası ülkenin geleceği ile ilgili ve krizin çözümü için 138 üyeli DYK’nın üyelerinin büyük kısmını onayı gerekiyor.”

DYK üyesi Naime el-Hami de Mağzeb ile aynı fikirde olanlardandı. Hami, Mişri'nin yol haritasını DYK üyelerinin önüne birden getirmekte ısrar etmesi ve onlara konuyu tartışmak için yeterli zaman vermemesi nedeniyle, anlaşmazlıkların çözüm yolunda olmadığını ve bu durumun prensip olarak, yol haritanın kendi şartlarına aykırı olduğunu vurguladı. Hami, bu yüzden seçim yasaları çıkana kadar yol haritasının onaylanmayacağı tahmininde bulundu.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hami, UBH Başbakanı Dibeybe’nin TM ve DYK üyeleri arasında UBH’nin yerine başka bir hükümetin kurulması çağrısında bulunanlarla buna karşı çıkanlar arasında büyüyen uçurumdan faydalanacağını belirtti. Mişri ile Dibeybe arasında Dibeybe'nin bazı DYK üyeleriyle arasındaki ilişkililerin neden olduğu anlaşmazlığa dikkati çeken Hami, bu anlaşmazlığın söz konusu DYK üyelerinden oluşan bir heyetin Türkiye'ye seyahat etmesinin engellenmesinde ve pasaportlarına el konulmasında da kendini gösterdiğini kaydetti.