İsrail Şam'dan gelen 'sıcak mesajları' geri çevirdi

Suriye'deki yeni otorite "kendisini barış hükümeti olarak pazarlamaya çalışmakla" suçlandı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar (AFP)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar (AFP)
TT
20

İsrail Şam'dan gelen 'sıcak mesajları' geri çevirdi

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar (AFP)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar (AFP)

Tel Aviv'deki siyasi kaynakların yeni Suriye hükümetinin ABD yönetimi tarafından resmi olarak gönderilen “sıcak mesajlarını” açıkladığı ve Şam'ın yeni valisinin kamuoyuna barış arzusuyla ilgili açıklamalar yaptığı bir dönemde, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, bu mesajları yeni rejimi Batı'da pazarlama girişimlerinin bir parçası olarak reddeden düşmanca açıklamalar yaptı.

Sa'ar dün basına verdiği mülakatta, “Suriye'deki yeni rejim, İdlib'deki performansından bildiğimiz terörist bir çetedir, yeni olan şey Şam'ın kontrolünü ele geçirmiş olmasıdır. Batı'nın orada iktidarın barışçıl bir şekilde el değiştirmesini takdir ettiği doğru, ancak bunun demokratik yollarla seçilmiş bir rejim olmadığını unutmamalıyız. Batı dünyası bu durumdan heyecan duyuyor, çünkü milyonlarca Suriyeli mültecinin istikrara kavuşmasına ve geri dönmesine yardımcı olmak istiyor. Ancak Suriye'deki durum güven verici değil ve gerçek bir istikrar yok. Sahil kasabalarında çatışmalar var, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürtlerin özerkliğini ortadan kaldırmaya yönelik açık tehditleri var, Hıristiyanlara yönelik tacizler var ve bu rejim tüm Suriye'yi kontrol etmek isteyen İslamcı bir rejimdir.”

Yeni Suriye yönetiminin lideri Ahmed eş Şera'nın Şam'da konuşması, 23 Aralık 2024 (Reuters)Yeni Suriye yönetiminin lideri Ahmed eş Şera'nın Şam'da konuşması, 23 Aralık 2024 (Reuters)

İsrail'deki diğer siyasi aktörler daha ılımlı açıklamalar yaptılar, ancak bunlar, Şam'daki yeni rejimin samimiyetini sorgulayan aynı içerikte açıklamalardı. Şarku’l Avsat’ın Ynet'ten aktardığına göre rejim lideri Ahmed al-Şeara'nın önemli açıklamalar yaptığını, ancak gerçekten farklı yelpazelerden liderlerin yönetiminde birleşik bir Suriye devleti isteyip istemediğinin belirsiz olduğunu, samimiyetini sadece sözlerle değil, eylemlerle de kanıtlaması gerektiğini söylediler.

Bazı siyasi kaynaklar, İsrail'in el Şera'dan “sıcak ve barışçıl” olarak tanımladıkları, kendisinin ve yoldaşlarının İsrail'le herhangi bir çatışmayla ilgilenmediklerini gösteren mesajlar aldığını doğruladı. Bu mesajlar Washington aracılığıyla geldi, ancak “ABD yönetiminin de şüphenin bir ortağı olduğunu ve şu anda ne İsrail'e ne de Suriye'ye barışçıl ilişkiler için temas başlatmalarını tavsiye etmediğini” vurguladılar.

“Washington yeni Şam'la ilişkiler kuruyor ve onu içte ve dışta barışçıl bir politika geliştirmesi için destekliyor, ancak aynı zamanda şu anda ılımlılıkla karakterize edilen ilan edilmiş politikanın pratikte göstermesini de bekliyor.

Yaklaşık iki hafta önce Tahrir eş-Şam lideri Ahmed eş-Şera, Suriye'deki yeni hükümetin yakın gelecekte İsrail ile bir çatışmaya girmek istemediğini ima etmişti. “Yıllardır süren çatışmalardan yorgun düşen Suriye'deki durum, yeni çatışmalara izin vermiyor” diyen el Culani, ‘inşaat ve istikrarın en önemli öncelikler olduğunu ve daha fazla yıkıma yol açacak yeni çatışmalara sürüklenmemek gerektiğini’ kaydetti.

İsrailliler, el-Şera tarafından atanan Şam'ın yeni valisi Mahir Mervan'ın bir ABD kamu radyosu'na (NPR) verdiği röportajda yaptığı açıklamalar karşısında şaşırdılar: “Biz barış istiyoruz ve ne İsrail'in ne de bir başkasının düşmanı olmak istemiyoruz.”

Röportajda Mervan, İsrail'in Suriye'deki yeni hükümete yönelik şüphelerini anladığını ifade ederek şunları söyledi: “İsrail'in korku hissetmesi mümkün ve bu yüzden (tampon bölgede) biraz ilerledi ve saldırdı. Bu doğal bir korku. Biz İsrail'den korkmuyoruz, herhangi bir sorunumuz da yok. İsrail'in güvenliğini tehdit edecek bir meseleye karışmak gibi bir niyetimiz yok. Burada bir arada yaşamak isteyen, barış isteyen insanlar var.”



İsrail hükümeti, Netanyahu’nun Beyaz Saray'a hızlı bir şekilde çağrılmasından endişe duyuyor

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte 4 Şubat 2025 tarihinde Washington'daki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte 4 Şubat 2025 tarihinde Washington'daki Beyaz Saray'da (AFP)
TT
20

İsrail hükümeti, Netanyahu’nun Beyaz Saray'a hızlı bir şekilde çağrılmasından endişe duyuyor

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte 4 Şubat 2025 tarihinde Washington'daki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte 4 Şubat 2025 tarihinde Washington'daki Beyaz Saray'da (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun derhal ve gecikmeksizin Beyaz Saray'a gelmesi yönündeki ısrarının ardından İsrail hükümetinin koridorlarında bir endişe havası hâkim oldu. İsrailli yetkililer, Gazze Şeridi'ndeki savaşı durdurmaları ve müzakere masasına dönmeleri için kendilerine bir anlaşma dayatılacağından korkuyor.

Ancak Netanyahu, Gazze Şeridi'ndeki savaşın, İran ve ikili ilişkiler de dahil olmak üzere ziyaret sırasında görüşülecek birkaç konudan sadece biri olduğu konusunda güvence verdi ve asıl konunun gümrük vergilerinin yükseltilmesi konusunda bir mutabakat olacağını vurguladı.

Netanyahu, Washington'a giderken başkanlık uçağında kendisine eşlik eden gazetecilere, ABD yönetiminin gümrük vergilerini arttırma kararının İsrail ekonomisini olumsuz etkilediğini ve bunu en aza indirmek için çaba göstereceğini söyledi.

İsrail, onlarca ülkeyi etkileyen gümrük vergilerini arttırma kararından muaf tutulmak için iyi niyet göstergesi olarak ABD'den ithal edilen tarım ürünlerinde İsrail gümrüklerini düşürme girişiminde bulunmuştu, ancak Amerikalılar İsrail mallarına yüzde 17'lik bir artış uyguladı. Netanyahu ise bunun tamamen iptal edilmesini ya da en fazla yüzde 10'a indirilmesini istiyor.

Bunun üzerine Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, Netanyahu'nun ABD Başkanı'nın daveti üzerine Washington'a gideceği ve ‘gümrükler, esirlerin iadesine yönelik çabalar, İsrail-Türkiye ilişkileri, İran tehdidi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ile yaşanan ihtilaf’ gibi konuları görüşecekleri belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Kanal 12'den aktardığına göre hükümete yakın İsrailli kaynaklar, Beyaz Saray'ın görüşmeyi bugün yapma ısrarının İsrail'in beklemediği bir konu ya da konularla ilgili ‘Trump tarzı’ bir sürprizi gizliyor olabileceğinden endişe ediyor.

Witkoff toplantıya katılacak

Kaynaklar, Beyaz Saray'ın Netanyahu'nun ofisine, Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme müzakerelerini yürüten temsilcisi Steve Witkoff'un görüşmenin hızlandırılmasında ısrar eden kişi olduğunu ve Netanyahu ile Beyaz Saray'daki oturumlara katılacağını bildirdiğini doğruladı. Bu da Gazze konusunun görüşmelerin büyük bir bölümünü işgal edeceği anlamına geliyor.

Kendisine eşlik eden gazetecilere konuşan Netanyahu iyimserdi. Netanyahu, “İsrail ekonomisi için çok önemli olan bir konu hakkında konuşmak üzere Başkan Trump ile bir araya gelecek ilk yabancı lider olduğumu söyleyebilirim. Ülkelerinin ekonomisi için bunu yapmak isteyen uzun bir liderler silsilesi var. Bunun da ABD ile İsrail arasındaki özel ilişkiyi yansıttığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, Suriye konusunu da gündeme getirerek şunları söyledi: “İsrail'in geçen hafta Suriye'deki saldırılarını arttırması, Türkiye'nin kontrolünü engellemek için Suriye'deki askeri havaalanlarını tahrip etmesi ve İsrail saldırılarını kısıtlayan hava savunma sistemleri kurması ışığında İsrail, Amerikalıların belki de Suriye'nin nüfuz bölgelerine bölünmesinde ve İsrail ile Türkiye arasında Suriye'de güvenlik anlaşmaları yapılmasında önemli bir rol oynayacağını umuyor.”

Macaristan'ın misafirperverliği

Netanyahu, ‘çok başarılı’ olarak nitelendirdiği Macaristan ziyaretini, Macaristan Cumhurbaşkanı'nın kendisine verdiği görkemli bir resepsiyon ve eşi Sara ile evlilik yıldönümlerini Tuna Nehri üzerinde lüks bir yatta romantik bir geziyle kutlamasıyla sonlandırdı.

Netanyahu burada bir silah anlaşması yaptığını ve Macaristan ile Çek Cumhuriyeti'nin İsrail'deki büyükelçiliklerini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyacaklarını duyurmayı planladıklarını söyledi. Böylece Guatemala, Kosova, Honduras, Papua Yeni Gine ve Paraguay olmak üzere beş olan büyükelçilik taşıma kararında ABD'yi takip eden ülke sayısı yediye yükselmiş oldu.

Netanyahu'nun Macaristan ziyareti İsrail'de, özellikle de cumartesi akşamı Tel Aviv'de ve başka yerlerde büyük gösteriler düzenleyen ve bir bildiri yayınlayan esirlerin aileleri tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. Yayınlanan bildiride, “O ve eşi, Tuna Nehri’nde dinlenirken biz esaret altında ölen, acı içinde kıvranan çocuklarımız için yanıyoruz” ifadesi yer aldı.

defrgty
Cumartesi akşamı Tel Aviv'de İsrail hükümeti ve Başbakan Binyamin Netanyahu'ya karşı düzenlenen ve tüm esirlerin bir an önce serbest bırakılmasını talep eden protestolardan (Reuters)

Gazze Şeridi’nde esaret altında ölen Itai'nin kız kardeşi Merav Svirsky şunları söyledi: “Netanyahu savaşın genişletilmesi emrini verdi ve askeri baskının kardeşlerimizi geri getireceğini iddia etti. Oysa gerçekler onları öldürdüğünü kanıtlıyor. Şimdi de Hamas, esirlerin yarısının saldırıların planlandığı yerlerde tutulduğunu açıkladı.”

Svirsky, aileler adına şu soruyu sordu: “Netanyahu neden anlaşmayı ihlal etti ve B aşamasının başarısız olmasına neden oldu? Neden hepsinin birden iade edilmesini kabul etmedi? Neden Mısır'ın savaşı sona erdirme ve hepsini iade etme önerisi kabinede tartışılmadı?”

Kaçırılan asker Nimrod Cohen'in annesi Vicky Cohen, esirlerin yaşamı ile Başbakan'ın yaşamı arasındaki keskin zıtlığa dikkat çekti: “Esirler bir soykırımla karşı karşıyayken ve esaret altında tuvalet suyu içerken, Netanyahu Avrupa'da lüks bir tatilin tadını çıkarıyor. Onlar açlıktan ölüyor ve günde çeyrek ekmekle yaşıyorlar, Netanyahu ise lüks otel yemeklerinin tadını çıkarıyor. Esirler kelepçeli ve o, Şin-Bet Başkanı’ndan sevdiklerinin serbest bırakılması için mücadele eden vatandaşları yargılamasını istiyor.”

Ofer Calderon'un kuzeni Yifat Calderon ise doğrudan ABD Başkanı'na seslendi: “Netanyahu askeri baskının esirleri geri getireceğini söylerken yalan söylüyor. Tüm esirleri hızlı bir şekilde geri getirmenin tek yolu savaşı sona erdirmek ve hepsini bir kerede geri getirmektir. Sadece siz savaşı durdurabilir ve hepsini geri getirebilirsiniz. Diğer tüm tehditler esirlerin geri getirilmesinden sonra ele alınabilir. Lütfen Netanyahu'ya savaşı sona erdirmesi ve hepsini geri getirmesi için baskı yapmak için elinizden geleni yapın.”