İsrail’den Hamas'ın üst düzey dört ismine suikast tehdidi

Listede Hamdan, Haddad, Ebu Zuhri ve el-Hayya yer alıyor

Yahya es-Sinvar, Halil el-Hayya ile birlikte (2017), (AFP)
Yahya es-Sinvar, Halil el-Hayya ile birlikte (2017), (AFP)
TT

İsrail’den Hamas'ın üst düzey dört ismine suikast tehdidi

Yahya es-Sinvar, Halil el-Hayya ile birlikte (2017), (AFP)
Yahya es-Sinvar, Halil el-Hayya ile birlikte (2017), (AFP)

İsrail’İn Hamas Hareketi’nin önde gelen bazı liderlerine yönelik gerçekleştirdiği suikastların ardından, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın Hamas’ın askeri komutanlarından İzzeddin el-Haddad ve siyasi lideri Halil el-Hayya'yı açıkça suikastla tehdit etmesinden sonra İsrailli güvenlik kaynakları, suikast listesinde Usame Hamdan ve Sami Ebu Zuhri gibi başka isimlerin de bulunduğunu açıkladı.

İsrail gazetesi Maariv, ‘İşte İsrail ordusunun hedefindeki üst düzey Hamas liderleri’ başlığı altında yayınladığı haberde Hamas’ın siyasi büro başkanları İsmail Heniyye ve Yahya es-Sinvar'ın da aralarında bulunduğu birçok isme düzenlenen suikastın ardından ‘sırada’ Lübnan'da yaşayan Hamdan ve Cezayir'de yaşayan Ebu Zuhri’nin yanı sıra, Haddad ve hatta Hamas adına müzakereleri yürüten Hayya’nın olduğunu yazdı.

İsrail ordusu ve iç istihbarat servisi Şin-Bet hafta başında ortak bir açıklama yayınlayarak, Hayya'nın yanı sıra Hamas’ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları'nın komutanlarından Haddad'ı da öldürmekle tehdit etti.

Katz, ofisi tarafından cumartesi günü yayınlanan açıklamasında, İsrail tarafından öldürülen İsmail Heniyye, Muhammed ed-Deyf, Yahya es-Sinvar ve Muhammed es-Sinvar gibi Hamas’ın siyasi ve askeri liderlerinin akıbetlere atıfla “Gazze'deki İzzeddin el-Haddad, yurtdışındaki Halil el-Hayya... Listede sırada siz varsınız” ifadesini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz (Reuters)İsrail Savunma Bakanı Israel Katz (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre üç hafta önce Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi'nin altında bulunan bir tünele sekiz ton patlayıcı atılarak gerçekleştirilen operasyonda, abisi Yahya es-Sinvar’ın öldürülmesinin ardından Gazze’de Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları'nın başına geçen Muhammed es-Sinvar, Refah Tugayı Komutanı Muhammed Şabana ve Han Yunus Güney Taburu Komutanı Mehdi Kevarağ’ın öldüğü, Haddad’ın ise saldırıdan sağ kurtulduğu doğrulandı.

Haddad, sonuncusu şubat ayında olmak üzere, kendisine yönelik çok sayıda başarısız suikast girişimi nedeniyle hayalet olarak adlandırılıyor. İsrail ordusu ve Şin-Bet, Haddad’ın, üzerinde ölüm işareti bulunan bir fotoğrafını Arapça olarak ‘Haddad, yoldaşları Heniyye, Deyf ve Sinvar ile buluşacak’ başlığıyla yayınladı.

Maariv gazetesine göre bir sonraki hedef, müzakereleri yürüten ve daha önce Hamas’ın Lübnan'daki liderliğini yapan Usame Hamdan. Hamdan, Gazze Şeridi’ndeki savaşın başlamasından beri Hamas'ın sözcülüğünü yapıyor. Zamanının çoğunu Katar'da geçiren Hamdan'ı, şu anda Cezayir'de yaşayan ve sık sık medyada boy gösteren Sami Ebu Zuhri ve savaştan sonra bir başkan seçilinceye kadar fiilen Hamas’ın başında olan Halil el-Hayya izliyor.

Hamas liderlerinden Usame Hamdan (Reuters)Hamas liderlerinden Usame Hamdan (Reuters)

İsrail ordusu ve Şin-Bet'in Muhammed es-Sinvar, Muhammed Şabana ve Mehdi Kevarağ’ın öldüğünü açıklamasının ardından İsrail Savunma Bakanı Katz cumartesi akşamı yayınladığı bir tehdit mesajında, “Gazze'deki İzzeddin el-Haddad ve yurtdışında Halil el-Hayya... listede sırada siz varsınız” ifadelerini kullandı.

Katz, mesajına şöyle devam etti:

“İsrail'in uzun eli, 7 Ekim'de işlenen cinayetlerin ve vahşetin tüm sorumlularına yakın ve uzak her yerde ulaşacak.”

Ebu Suhayb olarak da bilinen Haddad, Kassam Tugaylarının Gazze Şehri Tugayı'nın komutanı ve Hamas’ın emektarlarından biri. Haddad, savaşın başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nin kuzeyinin fiili komutanlığını yürütüyor. İsrail ordusu, üst düzey askeri komutanların öldürülmesinin ardından, Haddad’ın Hamas tarafından Gazze Şeridi'nin başına getirildiğini tahmin ediyor.

İsrail’in tehdidinin Hamas'ın Gazze'deki siyasi büro başkanı, liderlik konseyi üyesi ve başkan yardımcısı Hayya'yı da kapsaması dikkati çekti. Şu an Katar'ın başkenti Doha'da ikamet eden Hayya, siyasi bir lider ve kendisine yönelik suikast tehdidi İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yapan devletin egemenliğine karşı bir ihlal teşkil ediyor.



İran: Suyun taşa yazdıkları

İran Parlamentosu  (AFP)
İran Parlamentosu (AFP)
TT

İran: Suyun taşa yazdıkları

İran Parlamentosu  (AFP)
İran Parlamentosu (AFP)

Rüstem Mahmud

Bölgesel ve küresel medya kuruluşları, İran'ın nükleer programı ve balistik silahları ile ilgili ne tavizler vermesi gerektiğine dair görüşmeler olduğu konusunda önceden mutabakata varılmış ABD ile İran arasındaki müzakere turlarını takip ederken, akla İran Parlamentosu Sağlık ve Tıbbi Hizmetler Komitesi Başkanı Hüseyin Ali Şehriyari'nin açıklaması geliyor. Şehriyari, ülkedeki yaşam kalitesindeki düşüşü ve yaş ortalamasındaki gerilemeyi, sağlık hizmetlerinin kalitesinin düşmesine, doktorlar, hemşireler, cerrahlar, teknisyenler ve araştırmacılar dahil olmak üzere sağlık çalışanlarının göçüne bağladı. Ona göre şu anda bu sayı yılda 5 bin sağlık çalışanını aşmış durumda ve bu da günde 15 çalışan anlamına geliyor. Sonuç olarak, her gün yaklaşık 2 bin İranlıya verilecek sağlık hizmetinde gerileme yaşanıyor.

Burada birincil ve kalıcı bir bağ var,  o da İran rejiminin meşruiyetini aldığı kaynak.

Yaklaşık yarım yüzyıldır rejimin söylemi ve mesajı, İran halkının ve onun gibi tüm Müslüman halkların, kötü koşullarının nedeninin Batılı ülkelerin ülkelerimizi, özellikle İran'ı bilimsel ve teknolojik ilerlemeden alıkoyması, böylece bizi en iyi ve en güzel yaşam biçimlerine ulaşabileceğimiz rahat ve güvenli bir hayattan mahrum bırakması olduğu yönündeydi. Bu amaçla, rejim, en büyük projesi olarak gördüğü şeyi korumak için İran'ı bir silah sahasına dönüştürmeye dayalı büyülü bir çözüm önerdi. Buna göre refah ve dünya sahnesinde öne çıkma, aşırı militarizme bağlıdır ve bu sonuncusu, iç toplumun sürekli sessiz olmasını gerektirir.

Elli yıl sonra, sonuç tamamen trajik oldu; şimdi rejim yıllardır “rejimin omurgası” ve istisnai deneyiminin “tacı” olarak kabul edilen husustan, yani nükleer programdan ve balistik silahlardan vazgeçmeye hazırlanıyor. Aynı zamanda, ülkede yaşamın tüm yönleri boğulmuş  ve Tahran, enerji, çeşitlilik, coğrafya ve kaynaklar açısından kendisi ile belki boy ölçüşemeyecek diğer ülkelerin gerisinde kalmış durumda. İran gibi petrol zengini, geniş, iklimi çeşitli ve nispeten seyrek nüfuslu hangi ülkenin kişi başına düşen GSYİH'si Dünya Bankası rakamlarına göre sadece 5.300 dolar olabilir. Bu, örneğin Libya'nın GSYİH’sinin üçte ikisinden ve sadece birkaç yıl önce en acımasız diktatörlük rejimlerinden birinin gölgesinden kurtulan Arnavutluk gibi “küçük” bir ülkenin GSYİH’sinin yarısından daha az.

Açık bilgi kaynakları bu tür rakamlarla dolu. Örneğin İran, son derece zengin ve çeşitli bir ekonomiye sahip geniş bir ülke olmasına rağmen “ekonomik özgürlük” kategorisinde 165 ülke arasında 160. sırada yer alıyor. İran ayrıca Mutlu Gezegen Endeksi'nde 147 ülke arasında 115. sırada yer alıyor. Genel özgürlük endeksi yüzde 11'i geçmiyor, ölçüm için kullanılan küresel çıkarım mekanizmalarına göre internet özgürlüğü yüzde 12'yi geçmezken, ekonomik enflasyon geçen yıl yüzde 40'ı aştı ve gençler arasında işsizlik oranı yüzde 19'u aştı.

İran rejimi, yakın ve uzak, etraflarındaki her şeye, “sürekli düşmanlık” ve yönetimlerinin meşruiyet yapısını bu işlevsel düşmanlığa dayandırma üzerine kurulmuş bir rejimler dünyasına ve modeline aittir

Geçtiğimiz yüzyılın başında geleneksel devletler ve imparatorluklar olan ülkelerin modernizasyonu konusunda istisnai bir model sunmaya hazırlanan bu ülkenin başına bu boyutta bir trajedi nasıl geldi?

Neler olduğunu açıklamak için sayısız ayrıntılı açıklama sunulabilir. Örneğin, İran geleneksel bir totaliter sistem üzerine kuruldu ve içerideki yaşam standartlarının ve seviyelerinin gerilemesi, devlet kurumlarının ve kamu hizmetlerinin kötüleşmesi doğal. Keza İran benmerkezci bir seçkinler grubu tarafından yönetiliyor ve bu nedenle zaman geçtikçe dış dünyadan izolasyon yolları inşa ediyor.

Ancak İran yönetimi, tüm bunlara ek olarak, yönetimlerini yakın ve uzak, etraflarındaki her şeye karşı “sürekli bir düşmanlık” üzerine kuran ve yönetimlerinin meşruiyet yapısını bu işlevsel düşmanlığa dayandıran rejimlerin dünyasına ve modeline aittir.

Geçtiğimiz yüzyılın başında Japonya, ikinci çeyreğinde Almanya ve daha sonra Kuzey Kore gibi bu rejimler ve onlardan önceki sayısız tarihi model, militarizmin birikmesi ikiliğine dayanıyordu. Bu şekilde ülke, yerel topluma yönelik ve “saldırganlığı püskürtmeyi” gerekçe olarak kullanan açık bir anlatıyla birlikte, bir “barut fıçısı”ndan ibaret gibi görünmeye başlar.

Her zaman ve tüm bu deneyimlerin tarihindeki bazı istisnai - ama kaçınılmaz olarak gelecek olan- o anda, içsel çürüme, rejimin birikmiş militarizminin yararsızlığı ve etkisizliğiyle birleşir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.