İsrail'deki Dürziler, Suriye'deki mezhep mensuplarına yardım etmek için ‘operasyon odası’ kurdu

 İsrail'in ilhak ettiği Golan Tepeleri'nde yaşayan bir Dürzi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde yaşayan mezhep mensupları için Masada köyünde düzenlenen kan bağışı kampanyasına katıldı. (AFP)
İsrail'in ilhak ettiği Golan Tepeleri'nde yaşayan bir Dürzi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde yaşayan mezhep mensupları için Masada köyünde düzenlenen kan bağışı kampanyasına katıldı. (AFP)
TT

İsrail'deki Dürziler, Suriye'deki mezhep mensuplarına yardım etmek için ‘operasyon odası’ kurdu

 İsrail'in ilhak ettiği Golan Tepeleri'nde yaşayan bir Dürzi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde yaşayan mezhep mensupları için Masada köyünde düzenlenen kan bağışı kampanyasına katıldı. (AFP)
İsrail'in ilhak ettiği Golan Tepeleri'nde yaşayan bir Dürzi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde yaşayan mezhep mensupları için Masada köyünde düzenlenen kan bağışı kampanyasına katıldı. (AFP)

İsrailli Dürzi gönüllüler, Celile'nin sakin köyü Julis'te, temmuz ayı sonunda meydana gelen kanlı mezhep çatışmalarından zarar gören Suriye'deki Dürzilere yardım organize ediyor.

Dürzi topluluğu üyeleri için dini bir mekân olan Dürzi ruhani lideri Şeyh Emin Tarif'in türbesinin yanında bulunan köyün sosyal merkezinin duvarında, İbranice ‘Dürzi Kriz Hücresi’ yazan bir tabelanın yanında beş renkli Dürzi bayrağı asılı.

Merkez yoğun bir hareketlilik yaşıyor. Gönüllüler, Suriye'den gelen son bilgileri toplamak için kurulan bir iletişim merkezi, yardımların toplanması ve dağıtılmasını koordine eden bir lojistik merkezi ve Suriye'deki Dürzilerin içinde bulunduğu zor durumu duyurmak için internet üzerinden kampanya yürüten bir medya birimiyle aktif olarak çalışıyor.

İsrail'deki Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Muvaffak Tarif, “Suveyda ve bölgenin genelinde olup bitenleri izlemek için burada bir operasyon odası kurduk. Böylece oradaki kardeşlerimize yardım edebileceğiz” dedi.

Suriye'nin güneyinde Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda vilayetinde 13 Temmuz'dan itibaren bir hafta boyunca Bedevi savaşçılar ile Dürzi militanlar arasında çatışmalar yaşandı. Hükümet güçlerinin Bedevilerin yanında yer almasıyla çatışmalar daha da genişledi.

Çatışmalar, 20 Temmuz'da ateşkes yürürlüğe girmeden önce birçok kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

Suriye lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında,(Arşiv-AFP)Suriye lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında,(Arşiv-AFP)

Bölge sakinleri, yetkilileri Suveyda'ya ‘kuşatma’ uygulayarak buraya ulaşımı kısıtlamakla ve vilayetin çeşitli bölgelerine askerlerini konuşlandırmakla suçluyor, ancak Şam bu suçlamaları reddediyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre (SOHR), Suveyda ile Şam'ı birbirine bağlayan ana yol halen kesik durumda ve bazı silahlı gruplar trafiği engelleyerek ticari faaliyetlerin yeniden başlamasını önlüyor.

Tarif, bu durumdan duyduğu üzüntüyü dile getirirken, 20 Temmuz'da ilk insani yardım konvoyunun varışından bu yana yardımların teslimatının yavaşladığını belirtti. Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), ‘çok zor koşullar’, mağazalardaki rafların boş olması ve sık sık elektrik kesintileri olduğunu bildirdi.

Birleşmiş Milletler (BM), Suveyda'nın yaklaşık 175 bin sakininin göç ettiğini açıkladı.

“Hemen geldik”

Julis'te yardım çalışmalarına katılan Süleyman Amir, AFP’ye verdiği demeçte, “Burada bir operasyon odası kurulduğunu duyar duymaz hemen geldik” dedi.

35 yaşındaki mühendis, Suveyda haritasına bakarak, ekibinin “bilgi toplama, bazı araştırmalar yapma ve ‘Kaç köy saldırıya uğradı? Kaç kişi öldü? Kaç kişi kaçırıldı?’ gibi konularda yardımcı olduğunu” açıkladı.

150 binden fazla Dürzi'nin yaşadığı İsrail, bu azınlığın koruyucusu olduğunu iddia ediyor. Öyle ki İsrail, çatışmaya müdahil olarak ilk günlerde Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı, Genelkurmay Başkanlığı karargahını ve Suveyda'daki askeri hedefleri vurdu. İsrail’deki Dürzilerin yaklaşık 23 bini işgal altındaki Golan'da yaşıyor.

İsrail'deki Dürziler, hükümetin Suriye'deki mezhep mensuplarını savunmasını talep eden gösteriler düzenledi. Hatta yüzlerce kişi Golan'dan Suriye'ye geçti. İki ülke, 1967 yılında İsrail'in Golan Tepeleri'nin bir kısmını işgal etmesinden bu yana savaş halinde olmaya devam etse de, son sıcak çatışma 1973 yılında yaşanmıştı.

Gizlilik nedeniyle sadece ismini veren gönüllü Ekrem, “İsrail'de bir Dürzi olarak yaşarken etki etme gücüne sahipsiniz. Çünkü burası demokratik bir yer” ifadelerini kullandı.

Yakındaki bir depoda, İsrailli Yahudiler, dindar Dürziler ve Dürzi kadınlar da dahil olmak üzere onlarca kişi, gıda ve bebek bezi yardım paketlerini hazırlamak ve paketlemek için çalışıyordu.

‘Ortak insanlık’

Şeyh Tarif, “Bugün yardımları uçaklarla gönderiyoruz (...) Ayrıca satın alıp Kızılay aracılığıyla gönderdiğimiz yardımlar da var” dedi.

İsrail Sağlık Bakanlığı, sosyal medya hesaplarında, bölgeye paraşütle atıldığını söylediği yardım kutularının fotoğraflarını yayınladı.

İsrail ordusundaki hizmetini kısa süre önce tamamlayan Ekrem, Julis'teki operasyon odasını ‘yarı sivil’ olarak tanımladı ve kendisi gibi bazı gönüllülerin askeri deneyimlerini ve becerilerini bilgi toplama ve lojistik hizmetlerinde kullandıklarını söyledi.

Bazı analistler, İsrail'in Dürzileri, Suriye hükümeti güçlerini sınırdan uzak tutmak gibi askeri bir hedefi gerçekleştirmek için bir bahane olarak kullandığını söylüyor. Ancak Golan'a yardım için gelen sakinler, bunu kolektif sorumluluk duygusuyla yaptıklarını vurguluyor.

İsmini vermeyen genç bir öğrenci, “Başka bir ülkede olsa bile, bu bizim toplumumuz” dedi. 62 yaşındaki Şeyh Enver Hamudi ise AFP’ye verdiği demeçte şu ifadeyi kullandı: “Ortak insanlığımız nedeniyle, onların yanında durmalı ve elimizden geldiğince onlara yardım etmeliyiz.”



Ben-Gvir, Mescid-i Aksa'yı Harem-i İbrahim Camii gibi bölmeye mi hazırlanıyor?

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir Mescid-i Aksa'da (İsrail Kanal 12 televizyonu)
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir Mescid-i Aksa'da (İsrail Kanal 12 televizyonu)
TT

Ben-Gvir, Mescid-i Aksa'yı Harem-i İbrahim Camii gibi bölmeye mi hazırlanıyor?

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir Mescid-i Aksa'da (İsrail Kanal 12 televizyonu)
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir Mescid-i Aksa'da (İsrail Kanal 12 televizyonu)

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir dün Mescid-i Aksa'ya girerek, orada halka açık bir Talmud ayini gerçekleştirdi. Ben-Gvir bölgedeki mevcut duruma meydan okuyarak, Gazze Şeridi'nin tamamının işgal edilmesini ve Mescid-i Aksa'da olduğu gibi bu bölgeye de İsrail egemenliğinin dayatılmasını istedi.

Ben-Gvir, arka planda Kubbetu’s Sahra'nın göründüğü bir videoda şunları söyledi: “Burada, egemenlik ve yönetimin mümkün olduğunu kanıtladığımız bu yerden, Gazze Şeridi'nin tamamının işgal edilmesi, tüm bölge üzerinde egemenlik ilan edilmesi, tüm Hamas üyelerinin sınır dışı edilmesi ve gönüllü göçün teşvik edilmesi gerektiğini ilan ediyorum. Ancak bu şekilde esirleri geri alabilir ve savaşta galip gelebiliriz.”

Ben-Gvir, İbrani takvimine göre ‘9 Av orucu’ gününde, Yahudilerin Tevrat'a göre ‘Tapınağın yıkılışının yıldönümünü’ andıkları gün, yüzlerce yerleşimciyle birlikte Mescid-i Aksa'ya girdi. İsrail polisi müdahale etmeden açık bir ayin yönetti.

Yedioth Ahronoth gazetesi, Kudüs’te düzeni sağlamakla görevli polisin Ben-Gvir'in önderlik ettiği ayine müdahale etmediğini, ancak bölgeyi ziyaret etme kurallarının ihlal edildiği 30'dan fazla vakayla ilgilendiğini yazdı.

Tapınak Dağı Aktivistleri Örgütü olarak bilinen aşırıcı gruplar, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'da dua ederken çekilmiş bir videosunu yayınladı. Bu, Ben-Gvir'in orada dua ederken ilk kez kamuoyuna açık bir şekilde gösterildiği an oldu. Daha önce üç kez Tapınak Dağı'nda dua ettiğini açıklamasına rağmen, kamuoyuna açık bir şekilde görülmemişti.

Harem-i İbrahim Camii

Filistinliler, İsraillilerin Mescid-i Aksa'yı, el-Halil'deki Harem-i İbrahim Camii'nde olduğu gibi bölme ihtimalinden korkuyor.

1994 yılında, aşırı sağcı yerleşimci Baruch Goldstein'ın içinde 29 kişiyi öldürdüğü bir katliamın ardından İsrail, Harem-i İbrahim Camii'ni bölmüştü.

İsrail, caminin bir bölümünü radikal yerleşimcilerin ibadet ettiği bir Yahudi sinagoguna dönüştürdü.

fevrtg
Kudüs'teki kutsal tapınağın kapılarından birinin yanında ibadet eden Yahudiler, 3 Ağustos (AP)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Din İşleri ve İslami İlişkiler Danışmanı Mahmud el-Habbaş, bölgedeki dini savaşın daha da alevlenmemesi için uyarıda bulunurken, Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, ABD yönetiminden ‘çok geç olmadan’ bu saldırıyı durdurmak için acil ve derhal müdahale etmesini istedi.

Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya girmesini şiddetle kınadığını ifade ederek, “Bu provokatif davranış, İsrail hükümetinin gerginliği artırma politikalarını sürdürme konusundaki ısrarını yansıtmakta ve aşırılık yanlısı doğasını teyit etmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Filistin Devleti Başkanlığı, ABD liderliğindeki uluslararası topluma, ‘tekrarlanan bu ihlalleri durdurma ve İsrail'i uluslararası sözleşmeleri ihlalinden dolayı sorumlu tutma’ çağrısında bulundu.

Kınamalar arka arkaya geliyor

Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa baskını ve orada ayin yapması, Filistinlilerin yanı sıra, Arap dünyasında da öfkeli tepkilere yol açtı:

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsrail işgal hükümeti yetkilileri tarafından tekrarlanan bu ihlallerin bölgedeki çatışmayı körüklediği uyarısında bulunarak, Suudi Arabistan’ın bu uygulamaları ‘en güçlü şekilde’ kınadığını ifade etti.

Suudi Arabistan, uluslararası topluma ‘barış çabalarını baltalayan ve uluslararası yasa ve normları ihlal eden bu ihlalleri durdurmak için derhal harekete geçme’ çağrısını yineledi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı resmî açıklamada, ‘yaşananların Mescid-i Aksa’daki statükonun ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu’ vurgulayarak, Mescid-i Aksa'ya yapılan baskını kınadı. Açıklamada ayrıca, ‘144 dönümlük alanıyla Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara özel bir ibadet yeri olduğu ve İsrail'in bunun üzerinde hiçbir egemenliği olmadığı’ vurgulandı.

frtgh
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir Mescid-i Aksa'da (İsrail medyası)

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) saldırıyı kınayarak, bunu ‘Müslümanların duygularına yönelik ciddi bir provokasyon ve Haşimilerin Kudüs'teki kutsal mekânlar üzerindeki himayesinin ihlali’ olarak nitelendirdi. Ayrı ayrı yapılan açıklamalarda, bu tür uygulamaların tansiyonu yükselttiği ve sükûnet ve istikrarı sağlamaya yönelik tüm çabaları baltaladığı vurgulandı.

Dünya İslam Birliği (Rabıta) Genel Sekreteri Şeyh Dr. Muhammed el-İsa, bu ‘iğrenç suçu’ kınadı ve ‘İsrail işgal hükümeti güçlerinin suç teşkil eden ihlallerine devam etmesinin sonuçları’ konusunda uyarıda bulundu.

Bu gelişmeler, uluslararası hukuka göre 1967'den beri işgal altındaki Filistin topraklarının bir parçası olan ve tanınmış uluslararası anlaşmalar uyarınca Ürdün'ün himayesi altında bulunan Mescid-i Aksa'ya yönelik devam eden saldırıların sonuçlarına karşı tekrarlanan uyarıların ardından geldi.

Mevcut durumu ‘yıkmak’

Ben-Gvir, İsrail ve Ürdün'ün Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'yı işgal ettikten sonra Mescid-i Aksa’da mevcut durumu olduğu gibi korumak konusunda anlaşmaya vardığından beri, İsrail hükümetinde açıkça Mescid-i Aksa'da ayin yapan ilk bakan oldu.

Mevcut durum, İsrail ve Ürdün Krallığı arasında onlarca yıldır geçerli olan bir anlaşma ile belirlenmiştir. Bu anlaşmaya göre, Yahudiler ve diğer gayrimüslimler, belirli saatlerde ve belirli sayıda olmak kaydıyla, herhangi bir dini tören veya dua yapmadan Mescid-i Aksa'da dolaşabilirler.

Ben-Gvir, 2022 yılında hükümette göreve geldiğinden beri bu durumu değiştirmeyi ve Mescid-i Aksa'da ibadet edebilmeyi taahhüt etmiş, önce İsrail hükümetine, ardından Ürdün Krallığı’na, Filistinlilere ve genel olarak Müslümanlara meydan okumuştur.

Ben-Gvir, 7 Ekim 2023'ten sonra 7 kez Mescid-i Aksa'ya girdi ve neredeyse her seferinde Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ofisi, ‘Mescid-i Aksa’daki mevcut durumun değişmediğini’ açıkladı. Bu sefer de Netanyahu'nun ofisi, baskından birkaç saat sonra, “İsrail'in Kudüs'teki mevcut durumu koruma politikası değişmedi ve değişmeyecek” açıklamasını yaptı.

Ancak İsrail Kanal 12 televizyonu, Ben-Gvir'in aslında her seferinde durumu ihlal ettiğini, Maariv gazetesi ise mevcut durumu bozduğunu söyledi.

‘Niteliksel ve tehlikeli bir dönüşüm’

Ben-Gvir, ‘Gazze Şeridi'nde zafer için’ dua etti. Necef ve Celile Kalkınma Bakanı Yitzhak Wasserlauf da onunla birlikte dua etti ve dua ettiği sırada ağlarken fotoğrafı çekildi. Knesset üyeleri ve yaklaşık 3 bin Yahudi de onunla birlikteydi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, Ben-Gvir'in önderliğinde 3 bin 23 İsraillinin Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini bildirdi.

Filistin Evkaf ve Din İşleri Bakanlığı, İsrailli bakanı, açıkça belirlenmiş sistematik bir planla İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarını kontrol altına almak için yoğun çaba sarf etmekle suçladı.

devrr
Kudüs'teki kutsal tapınağın kapılarından birinin yanında ayin yapan Yahudiler, 2 Ağustos (AFP)

Kudüs Valiliği, dün Mescid-i Aksa’da yaşananların ‘İsrail'in Mescid-i Aksa’ya yönelik sürekli saldırganlığının niteliksel ve tehlikeli bir dönüşümünü oluşturduğunu’ belirtti.

Valilik tarafından yapılan açıklamada, “Ben-Gvir ve diğerleri, Talmud duaları okudular, ayin yaptılar ve Mescid-i Aksa’nın ortasına, üzerinde Tanrı'nın Evrensel Evi yazan bayraklar astılar. Bu, tamamen İslami bir mekâna Tevrat'ın sembollerini dayatmaya yönelik tehlikeli bir girişimdir” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Bugün yaşananlar sıradan bir saldırı değil; bilakis, işgalci yetkililerin son yıllarda ısrarla sürdürdüğü zamansal bölünmenin ardından, İsrail'in kutsal Mescid-i Aksa üzerinde zorla Yahudi egemenliğini dayatma ve burayı Müslümanlar ile yerleşimciler arasında mekânsal olarak bölme planının önemli bir aşamasını temsil ediyor.”