Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Sudan’daki ihlallerin izlenmesini güçlendirme kararını oyladı

Hartum halkı 4 haftadır devam eden çatışmalarla adeta kuşatıldı (AFP)
Hartum halkı 4 haftadır devam eden çatışmalarla adeta kuşatıldı (AFP)
TT

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Sudan’daki ihlallerin izlenmesini güçlendirme kararını oyladı

Hartum halkı 4 haftadır devam eden çatışmalarla adeta kuşatıldı (AFP)
Hartum halkı 4 haftadır devam eden çatışmalarla adeta kuşatıldı (AFP)

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (UNHCR), Hartum’un muhalefetine rağmen, Sudan’da devam eden çatışmadaki ihlallere yönelik izlemenin güçlendirilmesi lehine oy kullandı.

Birleşmiş Milletler’e (BM) üye 47 ülkeden oluşan UNHCR’de, 18 ülke karar lehinde oy kullanırken, 15 ülke buna karşı çıktı.

14 ülke ise, Sudan’da 15 Nisan’dan bu yana yaşanan insan hakları ihlallerini daha fazla incelemeyi amaçlayan karara çekimser kaldı.

UNHCR, Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ve ‘Hamideti’ lakaplı Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasında kanlı savaşın başlamasından bu yana Sudan’da sivil ölümleri ve insan hakları ihlallerinde yaşanan artışa ilişkin uyarıda bulunan kararı kabul etti.

Taraflar arasındaki şiddet şimdiye kadar çoğu sivil 600’den fazla kişinin ölümüne neden oldu ve yüz binlercesini yerinden etti.

Çatışma, diğer bölgelere, özellikle sıkıntılı olan Darfur bölgesine sıçradı.

Sudan da dahil olmak üzere Arap ve Afrika ülkeleri, devam eden barış görüşmelerinin önünde potansiyel bir engel olarak görerek, söz konusu kararı reddeden 15 ülke arasında yer aldı.

Cezayir’in BM Daimi Temsilcisi Fouzia Boumaiza Mebarki, bu kararın ‘çatışan taraflara’ olumsuz bir mesaj gönderebileceğini, ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin temsilcileri arasında Suudi Arabistan’da devam eden görüşmeleri engelleyebileceğini söyledi.

Benzer şekilde Çin’in BM Daimi Temsilcisi de, Sudan ve savaşan tarafların ‘dış baskılardan uzak olması’ gerektiğini vurguladı.

Öte yandan, Batılı ülkelerin çoğu, karar taslağı lehinde oy kullandı.

‘Sudan’da devam eden çatışmaların insan hakları üzerindeki etkisi’ konulu özel oturumun açılışında konuşan BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, her iki tarafın da sebep olduğu ve uluslararası insancıl hukukun ihlal edildiği ‘amaçsız’ şiddeti kınadı.

Türk, Sudan ordusunu yoğun nüfuslu bölgelere saldırılar düzenlemekle, Hızlı Destek Kuvvetleri’ni ise başkent Hartum’daki birçok binayı "operasyon üssü olarak kullanma ve sakinleri evlerinden uzaklaştırmakla suçladı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri konuşmasına şu ifadelerle devam etti;

“154 binden fazla kişi Sudan’ı terk etti ve ülke içerisinde 700 bin kişinin yerinden edildiği tahmin ediliyor. Çatışma bölgelerinde kalanlar sürekli ve ciddi risk altında. Hartum’daki çatışmalar, yoğun nüfuslu bölgelerde yaşandı. Milyonlarca insan şu anda gıda, yakıt ve nakit paraya ulaşmada sıkıntı yaşıyor.”

Devam eden şiddetten kaçan insanlara ev sahipliği yapan komşu ülkelere destek çağrısında bulunan Türk şunları söyledi;

“Tüm taraflar sivillerin haklarını korumalı ve uluslararası insancıl ve insan hakları hukukuna uymalıdır. BM İnsan Hakları Konseyi bu özel oturumu, Sudan halkının hakları ve hayatı konusundaki acil kaygısını ifade etmek için düzenliyor. Bölgede etkisi olan tüm ülkeleri bu krizin çözümünü mümkün olan her şekilde teşvik etmeye davet ediyorum.”

Sudan halkının, 2019’da başlayan halk protestolarıyla dünya çapında milyonlar için bir ‘umut ışığı’ yaktığını dile getiren Türk, “Kadınlar ve gençler, iyi yönetim ve devlet ile halk arasında demokrasi, özgürlük, adalet ve kalkınmanın adil bir şekilde paylaşılmasına dayalı yeni bir toplumsal sözleşme çağrısında bulunan bu protestolara öncülük ettiler” dedi.

Geçtiğimiz günlerde, Burhan ve Hamideti ile görüştüğünü ve onları, müzakerelerdeki tüm katılımcılarla birlikte, geçmişteki insan hakları ihlalleri için hesap verebilirlik ve kamu yararına odaklanmaya çağırdığını söyledi.

ABD’nin BM İnsan Hakları Konseyi’ndeki Daimi Temsilcisi Michele Taylor ise, çatışmaların ortasında Hartum’daki birçok hastanenin hasar gördüğünü ve kapanmak zorunda kaldığını bildirdi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Sudan’da sıtma, dang humması ve kızamık salgınlarına dair raporlar olduğunu bildirerek, milyonlarca çocuk ve hamile kadının akut yetersiz beslenmeden muzdarip olduğu konusunda uyardı.

Sürekli bombardıman nedeniyle su, gıda, ilaç ve elektrik kaynaklarının azaldığını vurgulayan WHO Genel Direktörü, ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki sağlık tesislerinin yüzde 70’inin hizmet dışı olduğunu bildirdi.



Sivil toplum kuruluşları düzenledikleri toplantıda Sudan’da savaşın sürmesi halinde uluslararası tarafların müdahale etmesini talep ettiler

ABD, Sudan'da 3 aydır devam eden çatışmaların ardından krize çözüm bulmaya çalışıyor (AFP)
ABD, Sudan'da 3 aydır devam eden çatışmaların ardından krize çözüm bulmaya çalışıyor (AFP)
TT

Sivil toplum kuruluşları düzenledikleri toplantıda Sudan’da savaşın sürmesi halinde uluslararası tarafların müdahale etmesini talep ettiler

ABD, Sudan'da 3 aydır devam eden çatışmaların ardından krize çözüm bulmaya çalışıyor (AFP)
ABD, Sudan'da 3 aydır devam eden çatışmaların ardından krize çözüm bulmaya çalışıyor (AFP)

Sudan’da ve Sudan dışında yeni kurulan sivil toplum kuruluşları, çatışan taraflar; ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ni (HDK), Suudi Arabistan ve ABD’nin arabuluculuğunda 11 Mayıs'ta imzalanan sivillerin ve insani düzenlemelerin korunmasına ilişkin Cidde Bildirgesi'ne uymaya çağırdılar. Sivil toplum kuruluşları, çatışan tarafların savaşı kesin olarak durdurmaya yönelik herhangi bir yanıt vermemeleri halinde uluslararası tarafların insani müdahalede bulunması seçeneğine başvurulacağını vurguladılar.

Heyetler, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve direniş komiteleri, savaşı sona erdirmek ve sivillerin önderliğinde, sivil yönetimin önünü açacak bir siyasi sürecin inşasına temel oluşturan bir ortak ilkeler bildirisi imzaladılar. Bildiriye göre sivil sürecin başlatılması için ise çatışan tarafların siyaset sahnesinden tamamen çekilmeleri ve sivillerin himayesinde anayasayı korumak için profesyonel ve ulusal tek bir ordunun kurulması gerekiyor.

Sivil toplum kuruluşları koordinatörü, Sudan'ın eski Washington büyükelçisi Nureddin Sati, Şarku'l Avsat'ın dün bir kopyasına ulaştığı basın açıklamasında şunları söyledi:

“Bildiri, savaşı sona erdirmeyi, demokratik yolu yeniden tesis etmeyi ve savaş sonrası yeniden yapılanma için bir yol haritası çizmeyi amaçlayan birçok ulusal girişimin ürünüdür. Bir sonraki aşamada federal yönetim, eşit vatandaşlık hakları ve kaynakların ülkenin tüm bölgeleri arasında nasıl adil bir şekilde dağıtılacağı konularının tartışılacağı diyaloglar başlatılacak. Bunu barış süreci ve yeniden yapılanma hakkında kapsamlı bir müzakere süreci izleyecek.”

Ciddi Bildirisi’ne uyulması çağrısı

Bildiride, savaşan taraflar; ordu ve HDK'ya, Sudanlı ve uluslararası gözlemcilerin yer aldığı izleme mekanizmaları aracılığıyla Sudan'daki sivillerin can güvenliği için 11 Mayıs'ta imzalanan Cidde Bildirgesi'ne uymaları çağrısında bulunuldu.

efr4g
Sivil toplum kuruluşlarının Sudan konulu toplantısında, çatışan taraflara 21 Mart'ta imzalanan Cidde Bildirisi’ne uymaları çağırısında bulunuldu (Reuters)

Bildiride, çatışan tarafların savaşı kesin olarak durdurmaları taleplerine yanıt vermemeleri halinde uluslararası anlaşmalara ve ilkelere uygun olarak sivilleri korumak için uluslararası tarafların insani müdahalede bulunması seçeneğine başvurmaktan başka çare kalmayacağı vurgulandı.

Bildiriyi imzalayan taraflar, savaşın daha fazla uzaması durumunda ülkeyi yönetmekten ve Sudanlıların sesini dünyaya ulaştırmaktan sorumlu olacak geçici bir hükümetin oluşturulması gerektiğinin altını çizdiler. Geçici bir hükümetin kurulması önerisini ve nasıl uygulanacağını değerlendirdikten ve üzerinde bir anlaşmaya varıldıktan sonra eyleme geçmenin önemini de vurguladılar.

Bildiriyi imzalayan sivil güçler, krizin tekrar patlak vermesini ve çatışmaların yeniden başlamasını önlemek amacıyla ülkede tam demokratik sivil bir yönetimin olması için savaşan tarafların siyaset sahnesinden tamamen çekilmeleri gerektiğinde hemfikir olduklarını belirttiler.

Hesap verebilirliğe vurgu

Bildiride, devrimin 2018 yılının aralık ayında başlamasından bu yana işlenen tüm suçların sorumlularının adalet karşısına çıkarılması gerektiğinin altı çizildi.

Bildiriyi imzalayan taraflar, bu yeni oluşumu, ‘sivil demokratik değişime ve şanlı Aralık devriminin ilkelerine ve hedeflerine inanan sivil güçler’ olarak adlandırdılar.

Bildiride, Cidde Bildirgesi üzerinde, ülkede savaşın patlak vermesinden önce de meşru bir yönetimin olmamasından ötürü geniş ve çeşitli tarafları bir araya getiren bir mutabakat için aylarca süren çalışmanın ardından anlaşmaya varıldığına dikkat çekildi.

Bildiriyi imzalayan taraflar, Sudan’da devam eden savaşın nedeninin, ordu, HDK ve silahlı hareketlerin sivil demokratik geçişe yönelik darbesi ve eski rejimin kalıntılarının kendi dar çıkarlarını elde etmek amacıyla iktidar için giriştikleri rekabet olduğunu belirttiler.

Öncelik savaşın durdurulması olmalı

Bildiride, önceliğin savaşın, kanlı ve vahşi katliamların durdurulması ve sivillerin güvenliklerinin sağlanması için katı önlemler alarak ülke genelindeki çatışma bölgelerindeki sivillerin canlarının korunması olması gerektiği vurgulandı.

Bildiride, Afrika Birliği (AfB), Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD), Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) ile koordinasyon içinde çatışan taraflara daha fazla baskı yapılmasının yanı sıra ateşkesin uygulanıp uygulanmadığını takip etmek amacıyla etkili mekanizmalar geliştirilmesi çağrısında bulunuldu.

Bunun yanında sivillerin Sudan'ı destekleyen bölgesel ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyon kurulması ve sivil demokratik bir geçişin gerçekleşmesi için ateşkes müzakerelerine ve gelecekteki müzakerelere katılmaları gerektiği belirtildi.

Bildiriyi imzalayan taraflar, ordunun ve tüm düzenli güçlerin sivil yönetimden, siyasetten ve ekonomi ve yatırım faaliyetlerinden tamamen geri çekilmesi ve herhangi bir çözümün Sudan'ın birliğini, bağımsızlığını ve egemenliğini başka hiçbir eksene veya ülkeye bağımlı olmadan koruması gerektiğini vurguladılar.

Bildiride son olarak hukukun üstünlüğüne inanan ve kadınların da etkin katılımıyla yönetilen, geniş kapsamlı ulusal bir mutabakata dayalı geçici bir hükümetin kurulması gerektiğinin altı çizildi.