Sudan’daki çifte liderlikten çıkarılan dersler

Orduların çokluğu, bu fenomenin var olduğu her ülkede ‘gerçek bir lanet’ sayılıyor.

Barbara Gibson
Barbara Gibson
TT

Sudan’daki çifte liderlikten çıkarılan dersler

Barbara Gibson
Barbara Gibson

Şevki Abdulazim

Kötü şeylerin günlük yaşamınızda bir rutin haline gelmesi sorundur. Korkarım ki Sudan’daki yıkıcı savaş da böyle olma yolunda ilerliyor. Çünkü bir ayı aşkın bir süre önce patlak verdiği gün savaş generallerinin söz verdiği gibi, birkaç saat ya da gün içinde sonlanmadı.

Aslında savaşın bu ana kadar ortaya koyduğu en güzel dersi, insanların hayatlarını alt üst etme, onları füze gücüyle tehlikeye ve kötüleşen insanlık koşullarına itme, refah, özgürlük ve demokrasi yollarını aramak yerine hayatta kalmanın yollarını ve yaşamın temel gerekliliklerini arama becerisinde görüyoruz. Bu nedenle kim bu işe girişirse, zaferi veya kaybı hesaplamadan önce insanların hayatlarını hesaba katmalıdır.

Savaş, derslerini fahiş bedellerle ve sert bir şekilde sunsa da saçma savaştan, çatışma taraflarının kendi tanımlarına göre, gelecekte yararlanabileceğimiz başka dersler çıkarabiliriz. Bu noktada ilk ders, ezilen halklar olarak bizlerin, yetkililerin aklının ve vicdanının bir parçası olmaya mecbur olduğudur. Ayrıca bizler, savaş zamanlarında bu aklı ve vicdanı ihlal etmenin cezalandırılabilir bir suç olduğu gerçeğine bağlıyız.

Otoritenin aklının ve vicdanının nasıl bir parçası olmamız gerektiğini açıklarken, bu savaştan birkaç ay önce, savaşan tarafların (ordu liderleri ve Hızlı Destek Kuvvetleri) gücü kontrol ederken Sudan halkına, aralarındaki ilişkinin bal üzerindeki zehir olduğunu söylediklerini görüyoruz. Ayrıca bu taraflar, ilişkilerinin tarihsel olduğunu ve her ne olursa olsun zamanın değişimleriyle bozulamayacağını belirtiyor. Her bir taraf, diğer tarafın parlak bir resmini çizmede başarılı oldu ve tek kaygılarının Sudan devriminin barış, adalet ve özgürlük hedeflerine ulaşmak olduğunu söylüyor. Örneğin Egemenlik Konseyi üyesi Korgeneral Şemseddin el-Kabbaşi’nin devrimden sonraki ortaklık günlerinde internette dolaşan bir açıklamasına göre, Hızlı Destek lideri Muhammed Hamdan Daklu’yu (Hamideti) iyi bir adam olarak gören zihnin bir parçası olmamız isteniyor.  

Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Hızlı Destek Kuvvetleri ve lideri Hamideti’yi eleştirenlere hitaben, devrimden önce ve sonra Sudanlıların korunmasında Hamideti’nin büyük bir rol oynadığını söyledi.

Diğer yandan Hamideti, Burhan’ı planlarını gerçekleştireceği müttefiki olarak görüyor ve ordu ile liderlerini kaderde kardeş olarak nitelendiriyor. Öyle ki ordu güçleriyle çatışmaya karşı güçlerini uyardı ve askerin sol yanağına tokat atmaları durumunda içlerinden birinin sağ yanağını uzatmasını istedi.

Sudan halkının inanmak zorunda kaldığı bu dikkatle yönetilen ilişkide ortak bir düşman olduğu açıktı ve onu birlikte eleştirmek için hiçbir fırsatı kaçırmadılar. Bu düşman ise geçiş dönemi hükümeti ve devrim güçleri arasında yer alan siyasi güçlerdir. Ardından bu düşmanlık, 25 Ekim 2021 darbesi ya da onların deyimiyle Islah Hareketi ve bu darbede detaylarını kimsenin bilmediği ortaklık anlaşmasıyla doruk noktasına ulaştı. Ama tabii ki siyaset sahnesine, özellikle iki adam arasındaki ilişkide yeni bir gerçeklik dayattı. Kararında daha bağımsız görünen Hamideti, Burhan’ın yardımcısı olmaktan çok ona eşit hale geldi. Herkes ise özellikle siyasi süreçle ilgili olarak verilen tüm kararlarda, Burhan’ın yanı sıra Hamideti’nin de bunları imzalaması gerektiğini, aksi takdirde bir değer taşımayacaklarını fark etti.

Çifte liderlik

Kısacası, iki başlı liderlik veya iki liderin yönetimindeki liderlik durumu ortaya çıktı. Zamanla her birinin siyasi süreç ve geleceği hakkında kendi algıları oluştu. Hızlı Destek Kuvvetleri’nin çerçeve anlaşmaya entegre edilmesini sağlayan güvenlik ve askeri reform noktasında bu ikili liderlik, düşmanlık durumuna dönüştü. Bu noktada da otoritenin aklı ve vicdanı mantıksız bir şekilde değişti. Biz halk olarak bu değişime hızla ayak uydurmak zorundaydık ve bunu yapmayanlar ise hainlerin koltuğuna oturmaya hazırlanacaktı.

Ne yazık ki otoritenin kafasında meydana gelen hızlı dönüşümler sırasında iki taraf, dost ve müttefik yerine düşmana dönüştüğünde, sona yaklaşan bir siyasi süreç yaşandı. Talihsizlik şu ki siyasi güçler ve Sudan halkının çeşitli bileşenleri, kendilerini tek bir akıl yerine iki güçlü akılla karşı karşıya buldu. Resmi kurum/ordu, eski ve köklü bir kurum olarak devlet aklını temsil ediyor, mevcudiyeti makul ve lideri, Egemenlik Konseyi’nin yani devletin başı. Hızlı Destek Kuvvetleri de Egemenlik Konseyi yardımcısı olması nedeniyle ‘otorite’ rolünü üstleniyor. Kendisi, Hızlı Destek Yasasını’na ve Beşir rejiminin düşüşünden önce ve sonra, hatta savaşın başlamasından aylar, hatta günler önce devletteki rolünü doğrulayan hikayelere dayanıyor. Bu güçlerle rekabeti ne olursa olsun hiç kimse, onların karanlıkta ortaya çıktığını iddia edemez. Aksine nüfuzunu genişletmek ve iktidar koltuğunda kalmak için otoritenin himayesi altında ortaya çıkmışlardır.

Yukarıdakilerin hepsinden hareketle bu durum, bir oldu bitti olarak dayatılıyor. Böylece herkes, siyasi ve sivil güçleri ve sokaktaki adamı, otoritenin zihnindeki iki hikâye arasında çekişme halinde buluyor. Yönetimdeki akıllardan birinin tarafını tutmak ve onun hikayesini benimsemek, vatana ihanet derecesine varan sonuçlar doğuruyor. Bu durumun ispatı ise herhangi bir çaba gerektirmiyor. Sudanlıların sosyal medya hesaplarında dolaşmanız yeterli. İki gücün beyinleri arasındaki bölünme durumuna kendi gözlerinizle şahit olacaksınız.

Gerçekçi olmayan askeri taktikler

Bu savaştaki önemli derslerden biri de savaştan önce ele aldığımız resmi açıklamalara göre, orduların iktidarı ele geçirdikleri anki hikayelerinin ciddi bir incelemeye ihtiyaç duymasıdır. Çünkü bu hikayeler, savaş taktiklerinden, pusuya yatmaktan ve savaşın ortasında kullanılan kamuflajdan kesinlikle sapmamaktadır. Sudan kamuoyu, çatışma öncesinde her iki tarafın da savaşın olmayacağını ve sükûnete doğru gittiklerini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde teyit eden açıklamalarına sessiz kalmıştı. Ancak sonuç olarak gerçekler, bunun mükemmel bir savaş taktiği olduğunu ve gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını ortaya çıkardı.

Orduların çokluğu, bu olgunun var olduğu herhangi bir ülkede gerçek bir lanettir. Sudan’daki durum, bu orduların liderleri gücü tekellerine aldığı için en kötü örnektir. Savaş çıktığında insanların canı kimsenin umurunda değil. Sanki daha önce hiçbir hükümet yokmuş, bakanlar ve memurlar maaşlarını alıp devlet hizmetinin mutluluğu içinde debeleniyormuş gibi şu ana kadar hiçbir bakandan vatandaşın lehine bir açıklama ya da eylem duymadık. Sudan’da yaşananlar garip; Devlet devletle, cumhurbaşkanı başkan yardımcısıyla, ordu da ordu komutanının deyimiyle kendi rahminden çıkan yedek orduyla savaşıyor.

Sudan’daki otoritenin zihni, bir ‘şizofreni’ durumunda yaşıyor. Savaş durumunda bile, ordunun ‘anlaşmazlığının Hızlı Destek Kuvvetleri ile değil, Hızlı Destek Kuvvetleri komutanı ve kardeşi Abdurrahim Daklu ile olduğunu’ söylediğini duyacaksınız. Ayrıca Hızlı Destek’in de orduya saygı duyulduğunu söylediğini, savaştan ordu komutanlarını ve eski rejimi sorumlu tuttuğunu göreceksiniz.

Bu şizofreni hali, Sudan vatandaşını perişan ediyor. Zira vatandaşlar, şu an savaşan taraflardan birinin hikayesini benimsemek zorunda. Dolayısıyla aradan zaman geçtikten sonra halkın geniş bir kesimi, bu savaşın saçma olduğunu ve bugünkü savaşta olduğu gibi liderlerin, ‘vatandaşın ve ülkenin var olmadığı bir hesaplaşma için müzakere masasına oturmadan önce’ normal sivil hayatı ortadan kaldıracağını anladı. Dolayısıyla ‘Savaşa hayır’ anlayışının insanlara zorla dayatılan iktidar anlayışından uzaklaştığını görüyoruz.

Bu savaş bizi, Sudan devletinin yapısını, insani ilişkilerini ve bölgelerini yeniden düşünmeye sevk ediyor. Mevcuttaki, geçmişten ödünç alınan ertelenmiş bir savaştır. Çünkü kenar ve merkez fikri, bazı elitlerin siyasi farkındalığında şekillendi, birçok kez bölgesel ve kabile savaşlarına dönüşen protesto pozisyonlarına çevrildi. Bunların başında ise Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin Sudan’ın güneyinde önderlik ettiği ve ayrılarak Hartum’daki geleneksel devlet merkezinden uzakta yeni bir devlet kurmasıyla sonuçlanan savaş geliyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Majalla’dan çevrildi.



Sudan’da doğumlar ‘cehennemin içinde’ yapılıyor

Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)
Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)
TT

Sudan’da doğumlar ‘cehennemin içinde’ yapılıyor

Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)
Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)

Kuzeydoğu Afrika ülkesi Sudan’daki savaş, hastane ve klinik sayılarının giderek azalması ile hamile kadınları ‘cehennemin içinden geçmeye’ veya bebeklerini evde doğurmak için ebelere başvurmak zorunda bıraktı.

Sudan’da çatışma çıktıktan günler sonra Emine Ahmed, hamile bir kadından ölmek üzere olduğunu belirten acil bir yardım çağrısı aldı. 42 yaşındaki ebe Emine Ahmed, başkent Hartum’un kuzeyindeki Omdurman’da bölgeyi etkisi altına alan silahlı çatışma sırasında kadının evine gitmek için koştuğunu söyledi. Gece yarısı eve ulaştığında, bebeğin annesinin doğum kanalında sıkışıp kaldığını fark ettiğini ancak onu hastaneye götürecek ambulans veya taksi olmadığını belirtti.

Omdurman’daki el-Nada Hastanesi (New York Times)
Fotoğraf altı: Omdurman’daki el-Nada Hastanesi (New York Times)

Telefon görüşmesinde ebe “Yerde ölmekle sokaklarda ölmek arasında seçim yapıyorduk” dedi. Bombardıman seslerinin kadının inlemelerine karıştığına dikkat çekerek “Kadın bana ağrısının ruhunu bedeninden çıkarmak üzere olduğunu söyledi” dedi.

Emine Ahmed, bir kaç saat sonra kadının bir motosiklete binmesine yardım ettiğini, onu yakındaki bir kliniğe götürdüklerini ve orada kızını doğurabildiğini anlattı.

Hamile kadınlar savaş kurbanı oluyor

Sudan’da patlak veren savaş, ülke çapındaki hamile kadınları topçulardan kaçmaya ve kontrol noktalarından geçerek sayısı giderek azalan hastanelere ve doğum servislerine ulaşmak için çabalamaya zorladı. Birleşmiş Milletler (BM), on binlerce kişinin daha yerinden edildiğini ve evlerinde mahsur kaldığını bebeklerinin ebeler, ve aile üyelerinin yardımıyla veya kimsesiz doğurduklarını tahmin ediyor.

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu ile Orgeneral Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışma ikinci ayına giriyor. İki taraf cumartesi günü, pazartesi akşamı yürürlüğe giren 7 günlük bir ateşkes üzerinde anlaştı, ancak salı günü başkentin bazı bölgelerinde ve komşu şehirlerde silah sesleri ve ara sıra patlamalar duyuldu.

Doktorlar ve yardım çalışanları, Afrika’nın en büyük ülkelerinden biri olan Sudan’daki durumun insani bir felakete doğru ilerlediğini söylüyor. Sudan, çatışmalar başlamadan önce halihazırda dünyadaki en yüksek anne ölüm oranlarından birini kaydediyordu.

Şu anda 1,1 milyondan fazla Sudanlı kadının hamile olduğuna inanılıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’na göre, insani yardıma en çok ihtiyaç duyanlar arasında önümüzdeki ay doğum yapması beklenen 29 bin kadın bulunuyor. Ayrıca en az 4 bin 300 kadının ölüm riski altında olduğuna ve acil obstetrik bakıma ihtiyaç duyduğuna inanılıyor.

Hamile kadınları kurtarmak için intihar görevleri

Omdurman’daki el-Nada Hastanesi’nin Genel Müdürü ve Çocuk Doktoru 33 yaşındaki Dr. Muhammed Fethu’r-Rahman doğum bölümünü denetlerken “Ebeveynler sanki intihar görevlerindeymiş gibi bize ulaşmak için cehennemden geçiyorlar” dedi. El-Nada Hastanesi, Hartum’da bebeklerin doğmaya devam ettiği birkaç tesisten biri ve salonları hamile kadınlarla dolu bulunuyor. Doktor bir telefon görüşmesinde “Arabalar kurşun delikleriyle hastanemize geliyor. Bu kadınlar çok endişeliler, çok fazla stres altındalar ve çoğu ilerlemiş doğum sancısı çekiyor” ifadelerini kullandı.

Bir pediatri hemşiresi, Omdurman’daki el-Nada Hastanesinde yeni doğmuş bir bebeği tedavi ederken (New York Times)
Bir pediatri hemşiresi, Omdurman’daki el-Nada Hastanesinde yeni doğmuş bir bebeği tedavi ederken (New York Times)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından bir kontrol noktasında kocası saatlerce sorgulanan ve bebeği karnında ters dönmüş bir kadının, hastaneden yeni taburcu edildiğini anlatan doktor “Maalesef bize zamanında ulaşmadı ve çocuk hayatta kalamadı” dedi.

Yüksek doğum sayısı

Doktor, çatışmaların başladığı 15 Nisan’dan bu yana hastanede erken doğan bebek sayısının neredeyse üçte bir oranında arttığını da sözlerine ekledi. Yetersiz bir kadro olduğunu belirtirken, doğumhanenin geçen ay 600’den fazla yenidoğanın doğumunu kaydettiğini ve bunun normal sayının 20 katı olduğunu belirtti. Çatışmanın ilk birkaç haftasında, günde 50’ye varan bir sayıyla sezaryen yaptıklarını ve genellikle iki bebeğin bir küvözü paylaştığını belirtti.

Fethu’r-Rahman, Sudan Amerikan Tabipler Birliği’nin uluslararası finansmanıyla hastaneyi çalışır durumda tutabildiğini söyledi. Dernek, çatışma başladığından beri tüm sezaryenleri finanse etti ve Dr. Fethu’r-Rahman’ın geri kalan personeline kaçmalarını önlemek için daha yüksek maaş teklif etmesine imkan sağladı.

Doktorun belirttikleri, BM, CARE, Uluslararası Tıp Derneği, Sınır Tanımayan Doktorlar ve Save the Children’dan yardım çalışanları tarafından desteklendi. Bu kuruluşlar The New York Times’a hamile kadınları etkileyen krizin, savaşın başlamasından bu yana Sudan’daki halk sağlığı sisteminin çöküşünün simgesi olduğunu söyledi.

Sudan genelinde sağlık çalışanlarını eğiten, Uluslararası Tıp Derneği’nde cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda küresel danışman Adive Joseph Ege Seriki, “Bu durum daha da kötüleşecek” dedi.

Annelerin sağlık durumunun kötü olması, prematüre doğan bebekler için de sonuçlar doğurur. Seriki “Prematüre bebeklerin yaşam boyu sağlık geliştirme riski yüksek olur. Zihinsel engeller, serebral palsi, işitme ve görme bozuklukları da buna dahil” dedi.

Mevcut çatışmadan önce bile Sudan, yetersiz altyapının yanı sıra ekipman, vasıflı sağlık personeli eksikliği ve sınırlı bir tedarik zinciri nedeniyle kırılgan bir sağlık sistemine sahipti. BM’ye göre, Sudan’ın anne ölüm oranı, ABD’deki 100 binde 21’e kıyasla, 100 bin canlı doğumda yaklaşık 270 ölüm olarak kaydediliyordu.

Hastanelerin yüzde 60’ı kapandı

BM’ye göre Yaklaşık 10 milyon kişiye ev sahipliği yapan Hartum’da, sağlık tesislerinin yaklaşık yüzde 60’ı şu anda kapalı, yalnızca yüzde 20’si tamamen çalışıyor. Batı Darfur bölgesinin başkenti el-Genine’de de tüm sağlık tesisleri kapatıldı.

Hastaneler bizzat yoğun çatışmalara sahne oldu. Kar amacı gütmeyen Save the Children kuruluşu, silahlı grupların üs olarak kullanmak için Hartum’daki bir sağlık merkezinde tedavi gören 8 hastayı oradan kovduğunu söyledi. Ülkede kalan çok sayıda doktor ve hemşire tehdit edilerek tutuklandı.

Yağma da çok yaygın bir şekilde görünüyor, birçok hastane, eczane ve depo yağmalandı. Sudanlı Doktorlar Birliği, kanser, kalp hastalığı veya diyabet gibi kronik hastalıkları olan hastaların haftalardır ilaç alamadığını ve onlarca diyaliz merkezinin kapandığını söyledi.

Ancak Sudan’ın sağlık sisteminin küçük bir alanı anne bakım bölümleri kadar şiddetli bir şekilde etkilendi. Çatışma başlar başlamaz, ülke çapındaki ebeler, anne adaylarından yardım çağrıları almaya başladı.

Ülkede en az 400 ebeden oluşan bir ağın desteklenmesine yardımcı olan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun Sudan’daki üreme sağlığı ekibi lideri Rania Hassan, “Bu kadınlar evde mahsur kalanlar için giderek daha hayati bir cankurtaran halatı haline geldi” dedi. Yetkili, çatışmaların en yoğun yaşandığı ve birçok kadının sağlık tesislerinde doğum yapmayı tercih ettiği Hartum ve çevresindeki bölgedeki çalışmalarının özellikle kritik olduğunu söyledi.

Ebeler, bebekleri doğurtmak için şehirlere ve köylere gidiyor ve kadınların evlerine giderek, genellikle mahalle sohbet gruplarından veya acil yardım hatlarından gelen taleplere yanıt veriyor.

Hamile kadınla motosiklete binen Emine Ebe, Omdurman’da 20 ebeden oluşan bir ekibin koordinasyonuna yardım ediyor. Ekip çatışma başladığından bu yana birlikte yaklaşık 200 bebeğin doğumuna yardım etti.

Kadın, ebelerin yalnızca savaşın şiddetine göğüs germekle kalmayıp, aynı zamanda çatışmalar nedeniyle bozulan telefonlara veya internete erişimleri olmadan çalışmak zorunda kaldıklarını da söyledi.

Ebe çatışma sırasında 8 bebek doğurttuğunu, ancak kaosun kadınlara ulaşmayı ve tıbbi malzeme almayı zorlaştırdığını belirtti.

Hartum’un hemen kuzeyindeki Bahri şehrinde 6 bebek doğurtan 27 yaşındaki ebe Ehlam Abdullah Hamid gibi başka ebeler tarafından da tekrarlandı.

Hamid bir telefon görüşmesinde ‘Durum çok zor’ ifadelerini kullandı ve mahallesinin WhatsApp grubunda hamile kadınlardan gelen bir dizi talebi inceledikten sonra yardım etmek için harekete geçtiğini sözlerine ekledi.

zas

Yardım ettiği tüm doğumların başarılı olduğunu belirtirken, aramalara cevap verdiği gecelerde, giderek daha fazla tahmin edilemez hale gelen sokak çatışmalarının ortasında hareket etme konusunda endişelenmeye başladığını söyledi.

Ancak yine de risk almaya hazır olduğunu ve acil durumdaki bir kadından haber aldığında yardım etmek için güçlü bir sorumluluk duygusu hissettiğini sözlerine ekledi.

“Kadınlardan gelen telefonlar beni hüzünlendiriyor” ifadelerini kullanırken “Sürekli yardım isterlerken ben nasıl buradan ayrılabilirim?” sorusunu da dile getirdi.

* Şarku’l Avsat okuyucuları için New York Times’tan tercüme edilmiştir.


Guterres, Sudan'daki elçisine güveniyor mu?

Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz, BM Güvenlik Konseyi'ne bir rapor sundu. (Reuters)
Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz, BM Güvenlik Konseyi'ne bir rapor sundu. (Reuters)
TT

Guterres, Sudan'daki elçisine güveniyor mu?

Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz, BM Güvenlik Konseyi'ne bir rapor sundu. (Reuters)
Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz, BM Güvenlik Konseyi'ne bir rapor sundu. (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz'in görevden alınması talebi karşısında “şok olduğunu” söyledi. Guterres, Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda BM Sudan Özel Temsilcisi’nin Sudan'da yaptığı çalışmalardan gurur duyduğunu belirterek, kendisine olan ‘güveninin’ altını çizdi.

Sudan medyası, Burhan'ın Guterres'e yazdığı bir mektupta Peretz'in raporlarında Çerçeve Anlaşması konusunda fikir birliği olduğunu söyleyerek BM’yi “yanıltmaya çalıştığını” ve Peretz'in Sudan'daki varlığının “BM'ye karşı olumsuz bir yankı kaynağı haline geldiğini” söylediğini bildirdi. Ayrıca Burhan'ın mektubunda, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) aralarında Peretz'in de bulunduğu taraflardan cesaret verici işaretler gelmeseydi “isyan etmeyeceğini” söylediği aktarıldı.

Çatışma öyküsü

Burhan'ın Guterres'ten BM Sudan Özel Temsilcisi Peretz'i görevden almasını istemesi, akıllara Sudan hükümeti ile BM arasındaki çatışma öyküsünü ve eski BM Sudan Özel Temsilcisi Avusturyalı Jan Pronk’un Ekim 2006'da askeri nitelikteki içişlerine karışmakla ilgili iddialar altında Sudan'dan sınır dışı edilmesi hikayesini getirdi. Burhan, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı sıfatıyla BM Genel Sekreteri'ne gönderdiği uzunca mektupta, Guterres'ten BM Sudan Özel Temsilcisi’ni değiştirmesini istedi.

Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar sonucunda gerçekleşen yıkımın bir kısmı (AFP)
Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar sonucunda gerçekleşen yıkımın bir kısmı (AFP)

Burhan mektubunda Peretz'i Hamideti'yi isyana teşvik etmekle suçladı. “BM misyonunun başında Volker Peretz'in bulunması, Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu’nun (UNITAMS) görevini yerine getirmesine yardımcı olmuyor. Peretz’in Çerçeve Anlaşması ve etrafındaki fikir birliği hakkındaki raporlarında yanıltıcı uygulamalar yapması da cabası” diyen Burhan, Guterres'ten Peretz’in yerine geçecek kişiyi belirlemesini istedi.

Jan Pronk

Sosyal medyadaki aktivistler, Burhan'ın Peretz ile ilgili kararıyla, Jan Pronk'u istenmeyen adam olarak gören selefi devrik Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir ile aynı yolu izlediğini söyledi. Pronk, Sudan ordusuna karşı saldırgan eylemlerde bulunmakla suçlanmıştı.

Şaşırtıcı bir şekilde, Guterres'in tepkisi, 2006 yılında BM Genel Sekreteri olan selefi Kofi Annan'ın tepkisine benzerdi. Her ikisi de elçilerine tam destek verdiklerini açıkladı. Annan, o dönemde Sudan hükümetinin kararından üzüntü duyduğunu ve özel temsilcisine olan güvenini dile getirirken, Guterres, Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'dan aldığı mektup karşısında “şok olduğunu” söyledi.

Burhan'ın mektubu, eski rejimin destekçisi olan İslamcıların Peretz’in sınır dışı edilmesini talep ettikleri seferberlik kampanyalarından sonra geldi. BM Sudan Özel Temsilcisi’nin sınır dışı edilmesi çağrısında bulunan çok sayıda gösteri düzenlendi. Bunların en sonuncusu, ordu ile HDK arasındaki savaşın patlak vermesinin ardından BM misyonunun taşındığı Port Sudan şehrinde gerçekleşti.

Beşir destekçilerinin baskısı

Siyasi aktivistler, Burhan'ın kararını, Volker'in sivil güçler, ordu ve HDK arasında imzalanan Çerçeve Anlaşması’na bağlılığını gören İslamcılar ve eski rejim destekçilerinin kendisine uyguladığı baskılara boyun eğmesi olarak değerlendirdi. Ayrıca Peretz'in varlığının siyasi rakiplerinin lehine bir ağırlık oluşturmuş olabileceğini dile getiren siyasi aktivistler, ordu komutanının İslamcıların kışkırtmasına boyun eğmesinin ülkeyi BM ile yeni bir krize sürükleyebileceğine ve uluslararası ve bölgesel izolasyona yol açabileceğine inanıyorlar.

Göreceli sakinlik

Sudan, çatışmanın iki tarafı olan ordu ve HDK’nin, Suudi Arabistan ve ABD'nin yenilenmesi umuduyla arabuluculuk yaptığı 7 günlük ateşkesin sona ermesinin arifesinde görece sakinliğe tanık oldu. Kısa süreli ateşkesin altıncı gününde iki taraf arasındaki bombardıman ve şiddetli çatışmalar durdu. Buna paralel olarak Sudan ordusu ve polis güçleri, emekli savaşçıları saha operasyonlarına katılmaları için göreve çağırmaya başladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Cidde'de ateşkes anlaşmasının imzalanması sırasında Sudanlı tarafların temsilcileriyle birlikte (Reuters)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Cidde'de ateşkes anlaşmasının imzalanması sırasında Sudanlı tarafların temsilcileriyle birlikte (Reuters)

Sudanlı çatışan taraflar, Cidde şehrinde imzalanan ve geçtiğimiz Pazartesi günü yürürlüğe giren ateşkesi ihlal etmekle suçlanıyor. Görgü tanıkları Şarku'l Avsat'a, başkent Hartum'da ordu ile HDK arasındaki çatışmaların büyük ölçüde azaldığını söyledi. Kuzey Hartum’un Şambat banliyösünde yaşayan Abdulhafız er-Rih isimli vatandaş, hava saldırıları ve yüksek topçu ateşi durduğu için durumun alışılmadık derecede sakin olduğunu belirterek, “Savaşın bugün açıkça sakinleştiğini düşünüyorum. Ancak geçtiğimiz süreçte elektrik ve su sıkıntısı devam ediyor ve gıda ihtiyacımızı karşılamakta da zorlanıyoruz” dedi.

Uçan uçaklar

Hartum'un doğu mahallelerinde ikamet eden vatandaşlar, Şarku’l Avsat’a ateşkesin son günlerinde aralıksız devam eden silahlı çatışmaların azaldığını söyledi. Vatandaşlar, “İhtiyaçlarımızı karşılamak için özgürce dolaşamayız. Zira HDK halen bölgedeki birçok evi işgal ediyor ve silahlarla sokaklarda dolaşıyor” ifadelerini kullandılar.

Tanıklar, Hartum semalarında aralıklarla uçan ve kime ait olduğu belirlenemeyen uçaklar görüntüledi. Orduyu hava kuvvetleriyle darphane binalarına saldırmak ve yıkmakla suçlayarak Cidde Anlaşması’nı açıkça ihlal etmekle itham eden HDK, ordunun ateşkes anlaşmasına herhangi bir bağlılık ve saygı göstermediğini de sözlerine ekledi. Şarku'l Avsat'a konuşan kaynaklara göre, ordu ile HDK arasında 3 gün önce Hartum'un güneyindeki darphane karargâhı çevresinde ve çevre mahallelerde şiddetli çatışmalar yaşandı.

Sudan ordusu askerleri Hartum'un bir bölgesinde (AFP)
Sudan ordusu askerleri Hartum'un bir bölgesinde (AFP)

Sudan ordusu ayrıca, askeri çabaları desteklemek, güvenlik ve istikrarı yeniden tesis etmek için ülkedeki çatışmalara katılmak üzere eski subayları, astsubayları ve askerleri çağırmaya karar verdi. Sudan polisi ise mahallelerin, hayati bölgelerin ve pazarların güvenliğini ve istikrarını sağlamak için Hartum ve çevre eyaletlerdeki tüm emeklilere derhal valiliklerdeki polis karakollarına rapor verme çağrısı yaptı. Yapılan açıklamada, bu çağrıların polis çalışanları ve emeklilerin genel seferberliği çerçevesinde geldiği belirtildi.


Arap Birliği’nden uluslararası topluma Sudan’daki ulusal kurumları kurtarma çağrısı

Hartum semalarında dumanlar yükseliyor (AFP)
Hartum semalarında dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

Arap Birliği’nden uluslararası topluma Sudan’daki ulusal kurumları kurtarma çağrısı

Hartum semalarında dumanlar yükseliyor (AFP)
Hartum semalarında dumanlar yükseliyor (AFP)

Arap Birliği, uluslararası toplumu Sudan’daki ulusal kurumları kurtarmak ve çökmesini önlemek için çalışmaya çağırdı.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt dün yaptığı açıklamada, “Sudan’daki krizin doğası, Cidde Zirvesi’nin nihai bildirgesinde belirtilenler ile Afrika Birleşmiş Milletler kararlarına göre, Sudan’ın ulusal kurumlarını kurtarmak ve çöküşlerini önlemek için uyumlu uluslararası çabalar gerektiriyor” dedi.

Ebu Gayt, Afrika Barış ve Güvenlik Konseyi’nin Sudan’daki duruma ilişkin gelişmeleri görüşmek üzere devlet ve hükümet başkanları düzeyinde yaptığı toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi;

“Krizi sona erdirmek için Cidde toplantılarını geliştirmek ve kısa süreli ateşkes anlaşması gibi şimdiye kadarki sonuçlarına bağlı kalmak gerekiyor.”

Arap Birliği Genel Sekreteri, Sudan’ın egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak ve Sudan halkının barış, güvenlik ve kalkınma özlemlerini gerçekleştirecek kapsamlı bir siyasi yolu destekleme çerçevesinde, ateşkesin yenilenmesi ve sürdürülebilir bir ateşkes anlaşmasına varılması için çalışmanın önemini vurguladı.

Ebu Gayt, halkın acil insani ihtiyaçlarının karşılanması için çabaların iki katına çıkarılması ve ilgili makamlarla işbirliği içinde Kızılay ve Kızılhaç örgütleri ve Birleşmiş Milletler’e bağlı insani yardım kuruluşlarıyla etkin koordinasyon çağrısında bulundu.


BM Sudan Özel Temsilcisi: Diyaloğun kaçınılmazlığı Burhan ve Hamideti tarafından anlaşıldı

Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz EPA)
Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz EPA)
TT

BM Sudan Özel Temsilcisi: Diyaloğun kaçınılmazlığı Burhan ve Hamideti tarafından anlaşıldı

Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz EPA)
Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz EPA)

Birleşmiş Milletler’in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Özel Temsilcisi Volker Peretz, Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK), “diyaloğun ve savaşı bitirmek için müzakere masasına oturmanın ‘kaçınılmaz’ olduğunu anladıklarını” söyledi.

Peretz, BM Güvenlik Konseyi üyelerine verdiği son brifingin ardından basın mensuplarına verdiği demeçte “BM’nin zor duruma rağmen, Sudanlıların bu zor çileyi aşmasına, barışı sağlamasına ve geçiş sürecinin yeniden kurulmasına yardım etmeye” kararlı olduğunu belirtti. Peretz, BM'nin “savaşın bıraktığı korkunç etkilerin üstesinden gelmek ve Sudan içinde ve dışında milyonlarca Sudanlıya insani yardım sağlamak için siyasi ve insani düzeyde elinden gelen her şeyi yaptığını” ifade etti.

Çerçeve Anlaşması’nın “tartışma için bir referans olmaya devam edeceğini” ve “bu savaş bittiğinde ve akabinde yeni siyasi müzakereler başladığında, 15 Nisan'dan önce neler başarıldığının gözden geçirilmesi gerektiğini” vurguladı. Peretz, “Suudi Arabistan ve ABD’nin Cidde'de yaptığı gibi politikamız taraflar arasında arabuluculuk yapmaktır. Cidde’de imzalanan ateşkes anlaşmasının önemi, iki tarafça imzalanan ilk anlaşma olması gerçeğinde yatıyor. Ateşkesi izleme mekanizması, ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır. Çünkü bu adım, tarafların anlaşmaya uyumunun izlenmesinin yanı sıra, uymayan tarafın isimlendirilmesinde de kolaylık sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.


Riyad ve Washington’dan Sudan'da ateşkese bağlılık çağrısı

Başkent Hartum çatışmalar nedeniyle enkaz haline geldi. (AFP)
Başkent Hartum çatışmalar nedeniyle enkaz haline geldi. (AFP)
TT

Riyad ve Washington’dan Sudan'da ateşkese bağlılık çağrısı

Başkent Hartum çatışmalar nedeniyle enkaz haline geldi. (AFP)
Başkent Hartum çatışmalar nedeniyle enkaz haline geldi. (AFP)

Suudi Arabistan ve ABD, Sudan'da çatışan her iki tarafı da insani yardıma yer açmak için imzaladıkları geçici ateşkes anlaşmasına uymaya çağırdı.

Riyad ve WashingtoN dün yaptığı açıklamada, geçtiğimiz günlerde Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının önemini vurguladı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre açıklamada “Sudan halkının acil insani yardıma ve geçici ateşkes ışığında mümkün olacak temel hizmetlerin geri dönüşüne ihtiyacı var” ifadelerine yer verildi. Açıklama, tarafların üst üste ikinci gün de ateşkesi ihlal etmeye devam etmesi sonrasında geldi. Dün sabah saatlerinde çatışmalar yeniden başlamış, başkent Hartum'un farklı bölgelerinde top atışları duyulmuştu.

Sudan ordusuna ait bir askeri savaş uçağı Omdurman şehrinde düştü ve pilotlarından biri esir alındı. HDK, uçağı uçaksavar silahlarıyla vurduğunu iddia etti.

Buna karşılık HDK önceki gün İslami hareketten bir parti başkanının ‘itirafları’ olarak tanımladıkları duruma ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, bunun Çerçeve Anlaşma’yı baltalamak ve geçiş sürecini durdurmak için DEAŞ örgütünün liderinden birinin hamlesi olduğu aktarıldı.

Muhammed Ali el-Cezuli ‘itiraflarında’ ordu liderlerini HDK’yı hedef alıp mevcut krizi başlatmak için İslamcılarla birlikte komplo kurmakla suçladı. Ancak suçlamalara ordu liderliğinden yanıt gelmedi. Cezuli, ilk kurşunu atıp HDK’ya saldırma planının, İslami Hareket Genel Sekreteri Ali Karti (kaçak) ve lideri Usame Abdullah, Enes Ömer tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Cezuli, HDK ile sivil güçler arasında çerçeve anlaşmanın imzalanmasının ardından temasların başladığını ve anlaşmadan vazgeçilmesi konusunda mutabık kalındığını, aralarındaki iletişim bağlantısının Hasan Bilal isimli bir tugay aracılığıyla giderek bozulduğunu vurguladı. Cezauli’nin itiraflarını ise hangi koşullar altında yaptığı bilinmiyor.

Cezuli ve dört arkadaşı geçtiğimiz hafta HDK tarafından, ağır silahlı dört araçla kaçırılmıştı.


Sudan’da çatışan taraflar ‘ateşkesi’ ihlal etmeye devam ederken Omdurman'da bir savaş uçağı düştü, pilotları sağ kurtuldu

Çatışma ve bombardımanlar sonucunda başkent Hartum semalarına yükselen dumanlar (AFP)
Çatışma ve bombardımanlar sonucunda başkent Hartum semalarına yükselen dumanlar (AFP)
TT

Sudan’da çatışan taraflar ‘ateşkesi’ ihlal etmeye devam ederken Omdurman'da bir savaş uçağı düştü, pilotları sağ kurtuldu

Çatışma ve bombardımanlar sonucunda başkent Hartum semalarına yükselen dumanlar (AFP)
Çatışma ve bombardımanlar sonucunda başkent Hartum semalarına yükselen dumanlar (AFP)

Sudan'da çatışan taraflar; ordu ile Hızlı Destek Güçleri (HDK), dün sabahtan itibaren çatışmaların yeniden başlamasıyla ikinci gün içinde ateşkes anlaşmasını ihlal etmeye devam ettiler. Başkent Hartum'un farklı bölgelerinden bombardıman sesleri duyuldu.

Görgü tanıkları, Hartum'un güneyindeki eş-Şecera ilçesinin ordu ile HDK arasında şiddetli ve aralıksız çatışmalar yaşandığını ve evlerin de mermilerin hedefi olduğunu söylediler.

Bahri kentinin kuzeyindeki birçok bölgeden ağır silahlarla bombardıman sesleri duyulurken, kaynaklar HDK'nın, ordunun Omdurman kentindeki Vadi Seyidna Hava Üssü’nü bombaladığını ileri sürdüler.

Başkentin güneyinde yanmış bir banka şubesinin yakınlarındaki vatandaşlar (AFP)
Başkentin güneyinde yanmış bir banka şubesinin yakınlarındaki vatandaşlar (AFP)

Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, orduya ait savaş uçaklarının Hartum'un güney eteklerinde çok sayıda sorti gerçekleştirdiğini söylerken, bazı kaynaklar ise başkent Hartum'un merkezine onlarca kilometre uzaklıktaki bölgelerde iki taraf arasında çatışmalar yaşandığını bildirdiler.

Askeri çatışmaların tekrar başlaması, normal hayatlarına devam etmeye hazırlanan başkent Hartum’un sakinlerini yeniden endişelendirdi. Hartum’un doğusundaki İmtidad Nasir banliyösünden Ahmed Abdullah, “Ateşkesin tadını uzun süre çıkaramadık. Ordu ile HDK arasında mahalle aralarında çatışmalar çıktı” ifadelerini kullandı.

Abdullah, HDK'nın çevre mahallelerin tamamında konuşlandığını ve vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için dışarı çıkmaya korktuğuna işaret etti.

Öte yandan Sudan ordusuna ait bir savaş uçağı Omdurman şehrinde düştü ve pilotlarından biri esir alındı. HDK, uçağın karadan ateşlenen uçaksavar füzeleri tarafından düşürüldüğünü iddia etti.

Bir görgü tanığı, HDK'nın Hartum'un güneyinde ve Cumhuriyet Sarayı çevresinde es-Suk el-Arab bölgesinde konuşlandığını söyledi.

Omdurman sakinlerinden biri, “Komşu mahallelerde silah sesleri duyuyoruz ama tam olarak nerede olduğunu söyleyemiyoruz” şeklinde konuştu.

Ordu ve HDK, çatışma bölgelerinde sivillere zarar verebilecek her türlü çatışmayı durdurmak için ‘Cidde Bildirgesi’ de dahil olmak üzere daha önce ilan edilen tüm insani ateşkesleri ihlal ettiler.

Hartum'un güneyindeki bir sokakta duran Sudan ordusuna ait bir tank (AFP)
Hartum'un güneyindeki bir sokakta duran Sudan ordusuna ait bir tank (AFP)

Sudan ordusundan ve HDK’dan temsilciler, 11 Mayıs'ta, Cidde'de Suudi Arabistan ve ABD'nin arabuluculuğunda insani düzenlemeler amacıyla 7 günlük kısa süreli bir ateşkes imzaladılar. İmzanın ardından taraflar derhal ateşkesin ve insani düzenlemelerin tam olarak uygulanmasına yönelik taahhütlerini beyan ettiler.

Hartum, ateşkesin ilk gününde bazı banliyölerde ve Kuzey Kordofan eyaletine bağlı el-Ubeyd şehrinde yaşanan sınırlı çatışmalar dışında göreceli bir sakinliğe tanık oldu.

Ateşkes anlaşması, askeri operasyonların ve hava bombardımanlarının durdurulmasını, insani yardımların ve temel ihtiyaçların çatışma bölgelerindeki sivillere ulaşmasını ve herhangi bir tarafın saldırısına uğramadan bölgelerini terk etmelerini sağladı.

Ateşkes anlaşması, çatışan tarafların hastaneleri, tıbbi tesisleri ve temel hizmet binalarını (elektrik ve su) işgal etmemesini şart koşuyor. Anlaşma taraflardan her birinin, ordunun ve HDK'nın imzanın atıldığı tarihteki mevzilerinde kalmalarını öngörüyordu.

Anlaşma, iki tarafın ateşkesi, savunmalarını güçlendirmek ya da yabancı kaynaklar da dahil olmak üzere askeri teçhizat ve silah temin etmek için kullanmasını engelliyor.

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan komutasındaki ordu ile Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) komutasındaki HDK arasında 15 Nisan’da başlayan çatışma, yüzlerce kişinin ölümüne, bir milyondan fazla insanın yerinden edilmesine ve 300 binden fazla kişinin ise komşu ülkelere sığınmasına neden oldu.

Sivil toplum kuruluşu ACLED'in verilerine göre ülkede savaşın patlak vermesinden bu yana can kaybı sayısı çoğunluğu başkent Hartum’dan ve Batı Darfur'un başkenti el-Cuneyna’dan olmak üzere bin 800’e ulaştı.

Sudan ordusunun Hartum'daki unsurlarından birkaçı (AFP)
Sudan ordusunun Hartum'daki unsurlarından birkaçı (AFP)

Çatışan taraflar arasında imzalanan ateşkesin sivillerin çıkışına ve insani yardımın girişine izin vermesi bekleniyor.

Sudanlı İhsan Dafallah, “Ateşkes, hasta annemle birlikte Omdurman Hastanesine ulaşmamı sağladı. Annem 20 gündür ne doktora gidebildi ne de ilaç alabildi” dedi.

a

Kaos, özellikle başkentte yaşayan milyonlarca kişiyi başıboş mermilerden, hırsızlık ve yağma olaylarından korunmak için evlerinde kalmaya zorlarken, su, yiyecek kıtlığı ve elektrik kesintileri durumlarını daha da zorlaştırıyor.

Birleşmiş Milletlerin (BM) Sudan'daki insan hakları uzmanı Rıdvan Nuveysir, “Halk, bir yandan yiyecek ve içme suyu kıtlığı yaşarken, diğer yandan kendilerini yalnız ve terk edilmiş hissediyor. Bütün ülke rehin alınmış durumda” şeklinde konuştu.

SA

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, dün (Çarşamba) Cenevre'de gazetecilere yaptığı açıklamada, “Art arda yapılan ateşkeslere rağmen siviller hayati tehlike altında olmaya devam ediyor. Bir gecede Hartum’da savaş uçaklarının uçtuğuna ve şehrin bazı bölgelerinin yanı sıra Bahri ve Omdurman’da çatışmalar olduğuna dair raporlar aldık” dedi.

Sudan'da yaşananları ‘trajik’ olarak nitelendiren Türk, savaşan taraflara doğrudan ‘şiddeti durdurun ve sivilleri koruyun!’ çağrısında bulundu.

I7

Kasım ayında Orgeneral Burhan ve Korgeneral Hamideti ile bir araya gelen Türk, ofisinin, ateşkese rağmen salıyı çarşambaya bağlayan gece başkent Hartum'da savaş uçaklarının uçtuğuna ve çatışmaların yaşandığına dair raporlar aldığını bildirildi.

Türk, Cenevre'de dünyanın dört bir yanından gelen krizleri ele aldığı basın toplantısında, “Çok sayıda sivil, savaşın amansız olduğu bölgelerde etkili bir şekilde kapana kısılmış durumda.” ifadelerini kullandı.

Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Orgeneral Burhan ve Korgeneral Hamideti, emriniz altındaki herkese, cinsel şiddete sıfır tolerans gösterileceği konusunda açık ve net talimatlar vermelisiniz. Sivillerin hayatları korunmalı ve bu anlamsız şiddeti derhal durdurmalısınız. Ofisim şimdiye kadar en az 25 cinsel şiddet vakasını belgeledi ve gerçek sayı çok daha yüksek olabilir.”

Diğer taraftan tıbbi yardım görevlileri, çatışmalar sırasında özellikle Hartum ve Darfur'da olmak üzere birçok hastanenin yıkılıp yağmalamasının ardından ciddi bir kaynak kıtlığından endişe duyuyor.

Sudan Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) acil durum koordinatörü Jean-Nicolas Armstrong Dangelser, dün yaptığı açıklamada, “Hartum'daki bir tıbbi malzeme depomuz arandıktan sonra buzdolaplarının elektriği kesildi, içerideki ilaçlar alındı. Tüm soğuk hava zinciri yıkıldı, ilaçlar bozuldu. Artık bu ilaçlarla hiçbir hasta tedavi edilemez. İnsan haklarının ihlaline tanık oluyoruz. Mevcut insani alan, nadiren tanık olduğum bir şekilde daralıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Sudan'ın, ordu ile HDK arasındaki çatışmaların patlak vermesinden bu yana ülke içinde bir milyondan fazla insanın yerinden edildiğini duyurdu.

IOM tarafından yayınlanan raporda, “Sudan’da, 15 Nisan’da şiddetin patlak vermesinden beri bir milyondan fazla insan ülke içinde yerinden edilmiş durumda. Ayrıca 319 bin kişi sınırlardan geçerek komşu ülkelere gittiler” denildi.

Çatışmalardan kaçamayanlar ise yetersiz erzakla hayatta kalmaya çalışıyorlar. BM’ye göre ülkede acil insani yardıma ihtiyaç duyan 25 milyon insan var ve Batı Darfur, Beyaz Nil, Nil Nehri ve Kuzey Eyaleti’nden çok sayıda insanın yerinden edildi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Türk, “Bütün ülke rehin alınmış durumda” dedi.


BM, Sudan'daki savaşın taraflarını ‘saçma’ şiddeti durdurmaya çağırdı

BM Yüksek Komiseri Volker Türk (Reuters)
BM Yüksek Komiseri Volker Türk (Reuters)
TT

BM, Sudan'daki savaşın taraflarını ‘saçma’ şiddeti durdurmaya çağırdı

BM Yüksek Komiseri Volker Türk (Reuters)
BM Yüksek Komiseri Volker Türk (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Sudan'da yaşananları ‘trajik’ olarak nitelendirdi. Savaşın her iki tarafına da şiddeti durdurma ve sivilleri korumak için doğrudan çağrıda bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre Sudan'da bir aydan uzun bir süredir devam eden çatışmalar yüzlerce sivili öldürdü ve bir milyondan fazla insanı şiddet olaylarından kaçmak zorunda bıraktı.

Geçtiğimiz Kasım ayında Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ile görüşen Türk, dün gece başlayan ateşkese rağmen başkent Hartum'da savaş uçaklarının kullanıldığı ve çatışma çıktığına dair makamına ihbarlar geldiğini açıkladı.

Türk, Cenevre'de dünyanın dört bir yanındaki krizleri ele aldığı bir basın toplantısında, "Pek çok sivil, amansız çatışmaların olduğu bölgelerde etkin bir şekilde kapana kısılmış durumda. General Abdulfettah el-Burhan, General Muhammed Hamdan Daklu, size emriniz altına giren herkese, cinsel şiddete hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyeceğine dair açık ve net talimatlar vermelisiniz. Sivil yaşamlar korunmalı ve bu anlamsız şiddeti derhal durdurmalısınız” dedi.

Türk, ofisinin şimdiye kadar en az 25 cinsel şiddet vakasını belgelediğini ve gerçek sayının muhtemelen çok daha yüksek olduğunu da sözlerine ekledi.

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ise, bugün yaptığı açıklamada şimdiye kadar 300 binden fazla insanın Sudan'dan komşu ülkelere kaçtığını söyledi.

Sudanlı mülteciler, valizleri ile Mısır’a giderken (EPA)
Sudanlı mülteciler, valizleri ile Mısır’a giderken (EPA)

Grandi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada Sudan'daki çatışmalardan kaçan çok sayıda mültecinin son birkaç gün içinde Çad ve Mısır sınırlarını geçtiğini belirtti. Ayrıca “Mülteci müdahale planına bağışçı katkıları hala yeterli düzeye ulaşmadı. Mültecilere ev sahipliği yapan ülkeleri desteklemek için acilen daha fazla kaynağa ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

Bölge sakinleri, dün Sudan’ın başkentinin bazı bölgelerinde topçu ateşi sesinin duyulduğunu ve savaş uçaklarının şehrin üzerinde uçtuğunu, ancak uluslararası düzeyde izlenen ateşkesin Hartum'daki şiddetli çatışmalardan sonra görece sakinliğe neden olduğunu söylediler.

Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde geçtiğimiz Cumartesi günü ordu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri arasında 5 hafta süren şiddetli çatışmaların ardından ateşkes anlaşması imzalanmıştı.


Ateşkesin ilk gününde Hartum'da temkinli sükûnet

Sudanlılar dün ateşkesin başlamasından sonra güney Hartum'dan ayrılmak için otobüse biniyor (AFP)
Sudanlılar dün ateşkesin başlamasından sonra güney Hartum'dan ayrılmak için otobüse biniyor (AFP)
TT

Ateşkesin ilk gününde Hartum'da temkinli sükûnet

Sudanlılar dün ateşkesin başlamasından sonra güney Hartum'dan ayrılmak için otobüse biniyor (AFP)
Sudanlılar dün ateşkesin başlamasından sonra güney Hartum'dan ayrılmak için otobüse biniyor (AFP)

Sudan'ın başkenti Hartum ve ülkenin diğer bölgelerinde, 6 haftadır devam eden çatışmaların ardından dün (Salı) ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte çatışmaların yanı sıra hava ve topçu bombardımanı kesildi ve temkinli bir sükûnet sağlandı. Çatışmanın her iki tarafı da henüz diğerini ateşkesi ihlal etmekle suçlamadı.

Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) temsilcileri, geçtiğimiz cumartesi günü, Suudi-Amerikan arabuluculuğuyla Cidde’de 7 günlük kısa süreli ateşkesi ve insani düzenlemeleri içeren bir anlaşma imzaladı. Taraflar, ateşkesin uygulanmasına tam olarak uyma niyetlerini ifade ettiler.

 Nisan ayında savaşın başlamasından beri ülke genelinde iki taraf arasındaki çatışmalar ilk kez durdu. Hartum'un farklı bölgelerinden görgü tanıkları Şarku’l Avsat’a şunları söyledi: “Sabahtan beri patlama ve hava saldırısı sesi duymadık. Sudan ordusuna ait uçaklar şehrin üzerinde uçmayı bıraktı.”

Artan ulaşım

Sudan'da Hartum, Omdurman, Kuzey Hartum’da gözle görülür sükûnet sağlandı. Vatandaşların ve ulaşım araçlarının artan hareketi ile çevre mahallelerde pazarların kısmen çalıştığı gözlendi. Ancak bölge sakinleri Reuters'e Sudan başkentinin bazı bölgelerinde topçu ateşi duyduklarını ve savaş uçaklarının Hartum üzerinde uçtuğunu söyledi. Hartum'da ikamet eden 42 yaşındaki Atıf Salahaddin, "Tek umudumuz ateşkesin başarılı olması ve normal hayatımıza dönebilmemiz, kendimizi güvende hissedebilmemiz ve tekrar çalışmaya başlayabilmemiz." temennisinde bulundu.

Washington uzaktan izliyor

Ateşkes anlaşması, Cidde görüşmelerinde anlaşmaya aracılık eden Suudi Arabistan ve ABD temsilcilerinin yanı sıra, ordu ve HDK’nın da olacağı bir izleme mekanizmasını içeriyor. Sudan Ordu Komutanı Korgeneral Abülfettah el-Burhan ile temasa geçen ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, herhangi bir ayrıntı vermeden izleme mekanizmasının çalışmalarının "uzaktan" olacağını söyledi.

Birleşmiş Milletler Sudan Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Temsilcisi Volker Peretz, Güvenlik Konseyi'ne bir rapor sundu (Reuters)

Hartum'da sakinlerinden biri salı sabahı AFP'ye, başkentte "aralıklı topçu bombardımanı" yapıldığını söyledi. Hartum'da ikamet eden Mahmud Salahaddin ise pazartesi günü AFP'ye şunları söyledi: “Halen sokakları işgal eden HDK’nın buralardan ayrılmaya hazırlandığına dair herhangi bir belirti yok. Ordu havayı kontrol etse de başkentin merkezinde sadece birkaç personeli var. Hızlı Destek Kuvvetleri Hartum'daki sahayı kontrol ediyor.”

Hartum artık yaşanabilir değil

Sudanlı Süreyya Muhammed Ali, her şeye rağmen başkentten ayrılırken en azından silahların susmasını umuyor. AFP'ye konuşan Ali, "Gerçek bir ateşkes olursa hasta babamı alırım ve Hartum'dan herhangi bir yere giderim. Bu savaştan sonra Hartum artık yaşama uygun bir yer değil, çünkü her şey mahvoldu." dedi.

Bazı sakinlerden özellikle kronik hastalığı olanlar, haftalarca konsültasyon olmadıklarından doktora görünmek istediklerini söylüyorlar. Bazıları, kamu görevlilerinin su, elektrik, internet ve telefon ağlarını eski haline getirebileceğini umuyor.

Sudan Doktorlar Sendikası’na (hükümet dışı) göre, sivil ölümlerin sayısı 900'ün üzerine ve yaralıların sayısı 5 bin 531'e yükseldi. Sendika bu istatistiklerin, ülkedeki güvenlik durumundan kaynaklanan ulaşım zorluğu nedeniyle, hastanelere ulaşamayan ölüm ve yaralanmaları içermediğine dikkat çekiyor. Hartum'daki hastanelerin çoğu çatışmalar, top atışları ve büyük ilaç kıtlığı nedeniyle tamamen çalışamaz hale geldi.

Omdurman şehrinden Emced Amrabi, “Savaşın geçici olarak değil, kalıcı olarak durmasını istiyoruz. Bu ateşkesin uzun süreceğinden emin değilim. Mevcut ateşkes, başımıza gelen en iyi şey. Ama ağır silahlı HDK mensupları hala motosikletler ve sivil arabalarla sokaklarda dolaşıyor ve bu bizi korkutuyor.” diye konuştu.

42 yaşındaki iş adamı Mervan Mahmud, "Bu ateşkesin öncekilerden farklı olmasını ve iki tarafın da insani nedenlerle ateşkese uymasını umuyoruz. Sivillerin can ve mal olarak uğradığı zarar çok büyük ve ciddi bir ateşkesin varlığı onların trajik insani koşullarını düzenlemelerine olanak sağlar." dedi.

Hamideti: Geri adım atmayacağız

Hamideti olarak bilinen HDK komutanı Muhammed Hamdan Dagalo pazartesi günü yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Darbeyi bitirmeden geri adım atmayacağız. Mevcut rejim ve darbe liderleri, ülkedeki demokratik geçiş yolunu tıkayarak savaş çemberini genişletiyor.”

Kuvvetlerine "ya zafer ya da şehitlik bizimdir" şeklinde mesaj gönderen Hamideti, insan haklarının korunmasıyla ilgili tüm uluslararası yasalara saygı duyduğunu vurguladı.

Hartum'daki çatışmalardan kaçmak için Mısır'a giden bir otobüsün içindeki Sudanlı aileler (EPA)
Hartum'daki çatışmalardan kaçmak için Mısır'a giden bir otobüsün içindeki Sudanlı aileler (EPA)

Şarku'l Avsat kaynakları, Sudan Kızılayı ve sağlık personelinin, sokaklarda biriken cesetleri kaldırmak için çalışmalara başlamaya hazırlandığını bildirdi. Çalışmalar başkent Hartum'un merkezinden başlayacak ve ordu ile HDK arasında çatışmaların yaşandığı diğer şehirleri de kapsayacak.

Ateşkes anlaşması, iki tarafın hastaneleri ve hizmet tesislerini (elektrik ve su) işgal etmemesini şart koşuyor. Sudan ordusu, HDK’yı tıbbi tesisleri kontrol altına alıp askeri üslere dönüştürmekle suçlamış, HDK ise orduyu hastaneleri ve yerleşim bölgelerini bombalamakla itham etmişti.

Anlaşma, iki tarafın ateşkesi savunmasını ve yabancı kaynaklar dahil askeri malzeme ve silahların iadesini öngörüyor.

Sudan hükümeti, kardeş ve dost ülkelerden bugüne kadar Sudan'a ulaşan insani yardımın 957 tonu bulduğunu bildirdi. Bu yardımlar 11 eyalete dağıtılırken, 600 tonluk yardım ise ülkeye gelmeye devam ediyor.

Diplomatik misyonları güvence altına almak için düzenlemeler

Sudan Sosyal Kalkınma Bakanı Ahmed Adem Bahit: “Sudan'ın doğusundaki Port Sudan şehrinde pazartesi akşamı gerçekleştirilen Arap büyükelçiler toplantısına Sudan Maliye Bakanı ve Sudan İnsani Durumun Takibi Yüksek Komitesi Başkanı Dr. Cibril İbrahim katıldı. Toplantıda, devam eden çatışmalar çerçevesinde saldırılardan kaçınmak için Hartum'daki diplomatik misyonların karargahlarının güvenliğini sağlamaya yönelik özel düzenlemeler hazırlanması konusu ele alındı.” bilgisini paylaştı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Cidde anlaşmasının imzalanması sırasında Sudan ihtilafının iki tarafının temsilcileriyle birlikte (Reuters)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Cidde anlaşmasının imzalanması sırasında Sudan ihtilafının iki tarafının temsilcileriyle birlikte (Reuters)

Riyad ve Washington bu kez, ABD ve Suudi Arabistan temsilcilerinin yanı sıra her iki tarafın temsilcilerini bir araya getirecek bir "ateşkes izleme mekanizması" olacağını açıkladı.


Sudan’da ateşkese rağmen çatışmalar aralıklara devam ediyor

Sudan ordusu ve HDK arasında dün meydana gelen çatışmaların ardından Hartum'dan yükselen dumanlar (AFP)
Sudan ordusu ve HDK arasında dün meydana gelen çatışmaların ardından Hartum'dan yükselen dumanlar (AFP)
TT

Sudan’da ateşkese rağmen çatışmalar aralıklara devam ediyor

Sudan ordusu ve HDK arasında dün meydana gelen çatışmaların ardından Hartum'dan yükselen dumanlar (AFP)
Sudan ordusu ve HDK arasında dün meydana gelen çatışmaların ardından Hartum'dan yükselen dumanlar (AFP)

Sudan’da Ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar varılan ateşkese rağmen devam ediyor. Başkent Hartum, sivillerin çıkışına ve insani yardımın ülkeye girişine izin vermesi beklenen bir haftalık ateşkesin yürürlüğe girmesine rağmen çatışmalara sahne oldu.

15 Nisan’dan bu yana Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile  Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında devam eden çatışmalar sebebiyle bin kişi ölürken, bir milyonu aşkın kişi yerinden edildi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, ateşkesin resmi olarak yürürlüğe girmesinden sonra, Hartum'un kuzeydoğu banliyösü ve başkentin güneyinde hava saldırıları devam etti. Norveç Mülteci Konseyi'nden (NRC) Karl Schembri Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Resmi açıklamalar dışında Sudan hala bombalanıyor ve milyonlarca sivil tehlikede” diyerek bir ayı aşkın süredir devam eden sahte vaatlerin yanı sıra 12 ateşkesin ilk dakikalardan itibaren başarısız olduğunu söyledi.

Dün, yaklaşık beş milyon Hartum sakini, otuz yedinci gündür yoğun devam eden çatışmalara tanık olurken, çoğu vatandaş su, elektrik ve iletişimden mahrum kaldı. Birleşmiş Milletler (BM), ateşkes yürürlüğe girmeden önce iki tarafın meseleyi askeri olarak istismar etmeme sözü aldı.

ABD ve Suudi Arabistan, iki haftalık müzakerelerin ardından hizmetlere yeniden başlamak, hastaneleri işletmek ve insani ihtiyaç stoklarını güvence altına almak için bir haftalık ateşkese varıldığını duyurdu.

Sudan Doktorlar Sendikası ön komitesi bugün erken saatlerde Hartum'un büyük banliyösünde yeni bir hastanenin kapatıldığını duyurdu. Sendika çalışanları özellikle çapraz ateş altında oldukları için çalışmayı bırakmak zorunda kaldı.  Açıklamada, geçtiğimiz günlerde birkaç kez HDK mensuplarının hastaneye girmesinin kendilerini şaşırttığı belirtilerek, hastalara, refakatçilere ve sağlık personeline saldırı olduğu aktarıldı. Ayrıca, “kişisel tehditler” alan hastanede çalışan sağlık personeli ve gönüllülere karşı üst düzey subaylar tarafından başlatılan “yalan ve kötü niyetli söylentiler kampanyasına” da atıfta bulunuldu.

Bu bağlamda doktorlar, hastaneler için trajik uyarılarına devam ediyor. Darfur'da olduğu gibi Hartum'da da neredeyse tüm hastaneler hizmet dışı. Bombalanmayan hastaneler ise artık yeterli stoka sahip değil veya savaşan taraflar tarafından işgal edilmiş durumda. İnsani yardım ekipleri güvenli geçiş çağrısı yaparken, Riyad ve Washington bu kez ABD ve Suudi Arabistan temsilcilerinin yanı sıra her iki tarafın temsilcilerini bir araya getiren bir "ateşkes izleme mekanizması" olacağını doğruladı.

Arabulucular, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana açıklama yapmadı. Uzmanlar, askeri olarak kazanabileceklerini düşünüyor, bu nedenle müzakere masasında taviz vermektense uzun bir savaşa hazır olan iki taraf karşısında yaptırım mekanizmasının gerekli olduğuna inanıyor.

Taraflar ateşkese bağlı kalacaklarını teyit etti ancak Hartum sakinleri tarafların buna bağlı kalmadığını söylüyor. Hartum’da yaşayan Mahmud Selahaddin, hali hazırda sokakları işgal eden HDK’nin buralardan ayrıldığına dair işaret etti. Muhammed Ali ise, en azından başkentten ayrılırken silahların susmasını umduğunu söyledi.

BM’ye göre 45 milyon Sudanlıdan 25 milyonu insani yardıma ihtiyaç duyarken, bankalar kapanırken ve çoğu tarım-gıda fabrikası yok edilirken veya yağmalanırken gıda kıtlığı artıyor. Hartum’da ikamet eden bir vatandaş ise, “Hepimiz açız, çocuklar e yaşlılar dahil herkes acı çekiyor. Suyumuz yok” dedi.

BM, çatışma devam ederse, ilave bir milyon Sudanlının şiddetin bulaşmasından korkan komşu ülkelere kaçabileceğini aktardı.


BM, Sudan'da çatışmaların gittikçe "etnikleştiği" uyarısında bulundu

Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu Başkanı Volker Peretz (Reuters)
Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu Başkanı Volker Peretz (Reuters)
TT

BM, Sudan'da çatışmaların gittikçe "etnikleştiği" uyarısında bulundu

Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu Başkanı Volker Peretz (Reuters)
Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu Başkanı Volker Peretz (Reuters)

 Birleşmiş Milletlerin (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Temsilcisi Volker Perthes, Sudan'da çatışmaların gittikçe "etnikleştiği" ve bunun ülkeyi uzun süreli bir çatışmanın içine çekme riski taşıdığı uyarısı yaptı.

Perthes, BM Güvenlik Konseyi’nin Sudan konulu toplantısında ülkedeki son durum hakkında bilgi verdi.

Sudan ordusu ile ülkedeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında 15 Nisan'da başlayan silahlı çatışmaların, defalarca ateşkes ilan edilmesine rağmen yavaşlama belirtisi göstermediğini belirten Perthes, devam eden şiddetten dolayı sivillerin ağır bedeller ödediğini söyledi.

Perthes, şu ana kadar tahminlere göre, çatışmalarda 190'ı çocuk en az 700 kişinin hayatını kaybettiği, 6 bin civarında kişinin yaralandığı, 1 milyondan fazla kişinin de yer değiştirdiği bilgisini paylaştı.

Ülkede insan hakları ihlallerinin ve insani krizin arttığına dikkati çeken Perthes, "Yaşamlar ve altyapı yok ediliyor. Çatışmanın giderek etnikleşmesi, ülkeyi bölge için sonuçları olan uzun süreli bir çatışmanın içine çekme riski taşıyor." uyarısında bulundu.

Perthes, çatışmada tarafların, gerçek bir ateşkesi ilerletmek için sağlam bir izleme mekanizmasıyla müzakerelere ciddi şekilde iyi niyetle yaklaşması gerektiğinin altını çizdi.

BM'nin Sudan'da etnik çatışmanın artmasını engelleyerek kalıcı bir barış önceliğine sıkı sıkıya bağlı olduğunu belirten Perthes, sivillerin korunması, insani yardımlar ve uygun bir zamanda çok katılımlı siyasi sürecin hazırlanmasının da bu önceliklere dahil olduğunu kaydetti.

Güvenlik Konseyi toplantısında, başta ABD ve Rusya olmak üzere, diğer üye ülkeler de Sudan'da BM’nin ateşkes ve insani yardım çabalarına desteğini dile getirerek ülkedeki taraflara çatışmaların sona ermesi için çağrıda bulundu.

- Kısa vadeli ateşkes

Taraflar, uluslararası toplumun aracılık etmesiyle, 20 Mayıs'ta, bugünden itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiklerini açıklamıştı.

Suudi Arabistan ve ABD, Sudan'da çatışan ordu ile HDK arasında sağlanan 7 günlük ateşkesin, Sudan yerel saatiyle 22 Mayıs 21.45'te yürürlüğe gireceğini ve Sudan'daki krizi çözmek için Cidde şehrinde yapılan görüşmelerin devam edeceğini bildirmişti.

Sudan'ın tamamında uygulanacak "acil insani yardımların ulaştırılması ve temel hizmetlerin sağlanmasının" hedeflendiği kısa vadeli ateşkes anlaşması, tarafların Cidde Bildirgesi'nde insani yükümlülüklerle ilgili verilen taahhütlere uymasını kapsıyor.

- Sudan'da ordu ile HDK arasında çatışma

Sudan'ın başkenti Hartum ve diğer şehirlerde 15 Nisan sabahı Sudan ordusu ile HDK arasında silahlı çatışmalar başlamıştı.

Ordu ile HDK arasında "HDK'nin tamamen orduya katılmasını" öngören askeri güvenlik reformu konusunda son birkaç aydır yaşanan anlaşmazlık, sıcak çatışmaya dönüşmüştü.

BM Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Sudan'da devam eden çatışmalar nedeniyle 843 binden fazla kişinin ülke içinde yerinden edildiğini, 259 bin kişinin komşu ülkelere geçtiğini bildirmişti.

IOM, çatışmaların devam etmesi halinde 1,8 milyon kişinin ülke içinde yerinden olacağı öngörüsünde bulunmuştu.