Kuzeydoğu Afrika ülkesi Sudan’daki savaş, hastane ve klinik sayılarının giderek azalması ile hamile kadınları ‘cehennemin içinden geçmeye’ veya bebeklerini evde doğurmak için ebelere başvurmak zorunda bıraktı.
Sudan’da çatışma çıktıktan günler sonra Emine Ahmed, hamile bir kadından ölmek üzere olduğunu belirten acil bir yardım çağrısı aldı. 42 yaşındaki ebe Emine Ahmed, başkent Hartum’un kuzeyindeki Omdurman’da bölgeyi etkisi altına alan silahlı çatışma sırasında kadının evine gitmek için koştuğunu söyledi. Gece yarısı eve ulaştığında, bebeğin annesinin doğum kanalında sıkışıp kaldığını fark ettiğini ancak onu hastaneye götürecek ambulans veya taksi olmadığını belirtti.
Telefon görüşmesinde ebe “Yerde ölmekle sokaklarda ölmek arasında seçim yapıyorduk” dedi. Bombardıman seslerinin kadının inlemelerine karıştığına dikkat çekerek “Kadın bana ağrısının ruhunu bedeninden çıkarmak üzere olduğunu söyledi” dedi.
Emine Ahmed, bir kaç saat sonra kadının bir motosiklete binmesine yardım ettiğini, onu yakındaki bir kliniğe götürdüklerini ve orada kızını doğurabildiğini anlattı.
Hamile kadınlar savaş kurbanı oluyor
Sudan’da patlak veren savaş, ülke çapındaki hamile kadınları topçulardan kaçmaya ve kontrol noktalarından geçerek sayısı giderek azalan hastanelere ve doğum servislerine ulaşmak için çabalamaya zorladı. Birleşmiş Milletler (BM), on binlerce kişinin daha yerinden edildiğini ve evlerinde mahsur kaldığını bebeklerinin ebeler, ve aile üyelerinin yardımıyla veya kimsesiz doğurduklarını tahmin ediyor.
Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu ile Orgeneral Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışma ikinci ayına giriyor. İki taraf cumartesi günü, pazartesi akşamı yürürlüğe giren 7 günlük bir ateşkes üzerinde anlaştı, ancak salı günü başkentin bazı bölgelerinde ve komşu şehirlerde silah sesleri ve ara sıra patlamalar duyuldu.
Doktorlar ve yardım çalışanları, Afrika’nın en büyük ülkelerinden biri olan Sudan’daki durumun insani bir felakete doğru ilerlediğini söylüyor. Sudan, çatışmalar başlamadan önce halihazırda dünyadaki en yüksek anne ölüm oranlarından birini kaydediyordu.
Şu anda 1,1 milyondan fazla Sudanlı kadının hamile olduğuna inanılıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’na göre, insani yardıma en çok ihtiyaç duyanlar arasında önümüzdeki ay doğum yapması beklenen 29 bin kadın bulunuyor. Ayrıca en az 4 bin 300 kadının ölüm riski altında olduğuna ve acil obstetrik bakıma ihtiyaç duyduğuna inanılıyor.
Hamile kadınları kurtarmak için intihar görevleri
Omdurman’daki el-Nada Hastanesi’nin Genel Müdürü ve Çocuk Doktoru 33 yaşındaki Dr. Muhammed Fethu’r-Rahman doğum bölümünü denetlerken “Ebeveynler sanki intihar görevlerindeymiş gibi bize ulaşmak için cehennemden geçiyorlar” dedi. El-Nada Hastanesi, Hartum’da bebeklerin doğmaya devam ettiği birkaç tesisten biri ve salonları hamile kadınlarla dolu bulunuyor. Doktor bir telefon görüşmesinde “Arabalar kurşun delikleriyle hastanemize geliyor. Bu kadınlar çok endişeliler, çok fazla stres altındalar ve çoğu ilerlemiş doğum sancısı çekiyor” ifadelerini kullandı.
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından bir kontrol noktasında kocası saatlerce sorgulanan ve bebeği karnında ters dönmüş bir kadının, hastaneden yeni taburcu edildiğini anlatan doktor “Maalesef bize zamanında ulaşmadı ve çocuk hayatta kalamadı” dedi.
Yüksek doğum sayısı
Doktor, çatışmaların başladığı 15 Nisan’dan bu yana hastanede erken doğan bebek sayısının neredeyse üçte bir oranında arttığını da sözlerine ekledi. Yetersiz bir kadro olduğunu belirtirken, doğumhanenin geçen ay 600’den fazla yenidoğanın doğumunu kaydettiğini ve bunun normal sayının 20 katı olduğunu belirtti. Çatışmanın ilk birkaç haftasında, günde 50’ye varan bir sayıyla sezaryen yaptıklarını ve genellikle iki bebeğin bir küvözü paylaştığını belirtti.
Fethu’r-Rahman, Sudan Amerikan Tabipler Birliği’nin uluslararası finansmanıyla hastaneyi çalışır durumda tutabildiğini söyledi. Dernek, çatışma başladığından beri tüm sezaryenleri finanse etti ve Dr. Fethu’r-Rahman’ın geri kalan personeline kaçmalarını önlemek için daha yüksek maaş teklif etmesine imkan sağladı.
Doktorun belirttikleri, BM, CARE, Uluslararası Tıp Derneği, Sınır Tanımayan Doktorlar ve Save the Children’dan yardım çalışanları tarafından desteklendi. Bu kuruluşlar The New York Times’a hamile kadınları etkileyen krizin, savaşın başlamasından bu yana Sudan’daki halk sağlığı sisteminin çöküşünün simgesi olduğunu söyledi.
Sudan genelinde sağlık çalışanlarını eğiten, Uluslararası Tıp Derneği’nde cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda küresel danışman Adive Joseph Ege Seriki, “Bu durum daha da kötüleşecek” dedi.
Annelerin sağlık durumunun kötü olması, prematüre doğan bebekler için de sonuçlar doğurur. Seriki “Prematüre bebeklerin yaşam boyu sağlık geliştirme riski yüksek olur. Zihinsel engeller, serebral palsi, işitme ve görme bozuklukları da buna dahil” dedi.
Mevcut çatışmadan önce bile Sudan, yetersiz altyapının yanı sıra ekipman, vasıflı sağlık personeli eksikliği ve sınırlı bir tedarik zinciri nedeniyle kırılgan bir sağlık sistemine sahipti. BM’ye göre, Sudan’ın anne ölüm oranı, ABD’deki 100 binde 21’e kıyasla, 100 bin canlı doğumda yaklaşık 270 ölüm olarak kaydediliyordu.
Hastanelerin yüzde 60’ı kapandı
BM’ye göre Yaklaşık 10 milyon kişiye ev sahipliği yapan Hartum’da, sağlık tesislerinin yaklaşık yüzde 60’ı şu anda kapalı, yalnızca yüzde 20’si tamamen çalışıyor. Batı Darfur bölgesinin başkenti el-Genine’de de tüm sağlık tesisleri kapatıldı.
Hastaneler bizzat yoğun çatışmalara sahne oldu. Kar amacı gütmeyen Save the Children kuruluşu, silahlı grupların üs olarak kullanmak için Hartum’daki bir sağlık merkezinde tedavi gören 8 hastayı oradan kovduğunu söyledi. Ülkede kalan çok sayıda doktor ve hemşire tehdit edilerek tutuklandı.
Yağma da çok yaygın bir şekilde görünüyor, birçok hastane, eczane ve depo yağmalandı. Sudanlı Doktorlar Birliği, kanser, kalp hastalığı veya diyabet gibi kronik hastalıkları olan hastaların haftalardır ilaç alamadığını ve onlarca diyaliz merkezinin kapandığını söyledi.
Ancak Sudan’ın sağlık sisteminin küçük bir alanı anne bakım bölümleri kadar şiddetli bir şekilde etkilendi. Çatışma başlar başlamaz, ülke çapındaki ebeler, anne adaylarından yardım çağrıları almaya başladı.
Ülkede en az 400 ebeden oluşan bir ağın desteklenmesine yardımcı olan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun Sudan’daki üreme sağlığı ekibi lideri Rania Hassan, “Bu kadınlar evde mahsur kalanlar için giderek daha hayati bir cankurtaran halatı haline geldi” dedi. Yetkili, çatışmaların en yoğun yaşandığı ve birçok kadının sağlık tesislerinde doğum yapmayı tercih ettiği Hartum ve çevresindeki bölgedeki çalışmalarının özellikle kritik olduğunu söyledi.
Ebeler, bebekleri doğurtmak için şehirlere ve köylere gidiyor ve kadınların evlerine giderek, genellikle mahalle sohbet gruplarından veya acil yardım hatlarından gelen taleplere yanıt veriyor.
Hamile kadınla motosiklete binen Emine Ebe, Omdurman’da 20 ebeden oluşan bir ekibin koordinasyonuna yardım ediyor. Ekip çatışma başladığından bu yana birlikte yaklaşık 200 bebeğin doğumuna yardım etti.
Kadın, ebelerin yalnızca savaşın şiddetine göğüs germekle kalmayıp, aynı zamanda çatışmalar nedeniyle bozulan telefonlara veya internete erişimleri olmadan çalışmak zorunda kaldıklarını da söyledi.
Ebe çatışma sırasında 8 bebek doğurttuğunu, ancak kaosun kadınlara ulaşmayı ve tıbbi malzeme almayı zorlaştırdığını belirtti.
Hartum’un hemen kuzeyindeki Bahri şehrinde 6 bebek doğurtan 27 yaşındaki ebe Ehlam Abdullah Hamid gibi başka ebeler tarafından da tekrarlandı.
Hamid bir telefon görüşmesinde ‘Durum çok zor’ ifadelerini kullandı ve mahallesinin WhatsApp grubunda hamile kadınlardan gelen bir dizi talebi inceledikten sonra yardım etmek için harekete geçtiğini sözlerine ekledi.
Yardım ettiği tüm doğumların başarılı olduğunu belirtirken, aramalara cevap verdiği gecelerde, giderek daha fazla tahmin edilemez hale gelen sokak çatışmalarının ortasında hareket etme konusunda endişelenmeye başladığını söyledi.
Ancak yine de risk almaya hazır olduğunu ve acil durumdaki bir kadından haber aldığında yardım etmek için güçlü bir sorumluluk duygusu hissettiğini sözlerine ekledi.
“Kadınlardan gelen telefonlar beni hüzünlendiriyor” ifadelerini kullanırken “Sürekli yardım isterlerken ben nasıl buradan ayrılabilirim?” sorusunu da dile getirdi.
* Şarku’l Avsat okuyucuları için New York Times’tan tercüme edilmiştir.