Sudan’da doğumlar ‘cehennemin içinde’ yapılıyor

Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)
Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)
TT

Sudan’da doğumlar ‘cehennemin içinde’ yapılıyor

Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)
Omdurman’da el-Nada Hastanesinde akut solunum sıkıntısı tedavisi gören bir günlük bebek (New York Times)

Kuzeydoğu Afrika ülkesi Sudan’daki savaş, hastane ve klinik sayılarının giderek azalması ile hamile kadınları ‘cehennemin içinden geçmeye’ veya bebeklerini evde doğurmak için ebelere başvurmak zorunda bıraktı.

Sudan’da çatışma çıktıktan günler sonra Emine Ahmed, hamile bir kadından ölmek üzere olduğunu belirten acil bir yardım çağrısı aldı. 42 yaşındaki ebe Emine Ahmed, başkent Hartum’un kuzeyindeki Omdurman’da bölgeyi etkisi altına alan silahlı çatışma sırasında kadının evine gitmek için koştuğunu söyledi. Gece yarısı eve ulaştığında, bebeğin annesinin doğum kanalında sıkışıp kaldığını fark ettiğini ancak onu hastaneye götürecek ambulans veya taksi olmadığını belirtti.

Omdurman’daki el-Nada Hastanesi (New York Times)
Fotoğraf altı: Omdurman’daki el-Nada Hastanesi (New York Times)

Telefon görüşmesinde ebe “Yerde ölmekle sokaklarda ölmek arasında seçim yapıyorduk” dedi. Bombardıman seslerinin kadının inlemelerine karıştığına dikkat çekerek “Kadın bana ağrısının ruhunu bedeninden çıkarmak üzere olduğunu söyledi” dedi.

Emine Ahmed, bir kaç saat sonra kadının bir motosiklete binmesine yardım ettiğini, onu yakındaki bir kliniğe götürdüklerini ve orada kızını doğurabildiğini anlattı.

Hamile kadınlar savaş kurbanı oluyor

Sudan’da patlak veren savaş, ülke çapındaki hamile kadınları topçulardan kaçmaya ve kontrol noktalarından geçerek sayısı giderek azalan hastanelere ve doğum servislerine ulaşmak için çabalamaya zorladı. Birleşmiş Milletler (BM), on binlerce kişinin daha yerinden edildiğini ve evlerinde mahsur kaldığını bebeklerinin ebeler, ve aile üyelerinin yardımıyla veya kimsesiz doğurduklarını tahmin ediyor.

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu ile Orgeneral Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışma ikinci ayına giriyor. İki taraf cumartesi günü, pazartesi akşamı yürürlüğe giren 7 günlük bir ateşkes üzerinde anlaştı, ancak salı günü başkentin bazı bölgelerinde ve komşu şehirlerde silah sesleri ve ara sıra patlamalar duyuldu.

Doktorlar ve yardım çalışanları, Afrika’nın en büyük ülkelerinden biri olan Sudan’daki durumun insani bir felakete doğru ilerlediğini söylüyor. Sudan, çatışmalar başlamadan önce halihazırda dünyadaki en yüksek anne ölüm oranlarından birini kaydediyordu.

Şu anda 1,1 milyondan fazla Sudanlı kadının hamile olduğuna inanılıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’na göre, insani yardıma en çok ihtiyaç duyanlar arasında önümüzdeki ay doğum yapması beklenen 29 bin kadın bulunuyor. Ayrıca en az 4 bin 300 kadının ölüm riski altında olduğuna ve acil obstetrik bakıma ihtiyaç duyduğuna inanılıyor.

Hamile kadınları kurtarmak için intihar görevleri

Omdurman’daki el-Nada Hastanesi’nin Genel Müdürü ve Çocuk Doktoru 33 yaşındaki Dr. Muhammed Fethu’r-Rahman doğum bölümünü denetlerken “Ebeveynler sanki intihar görevlerindeymiş gibi bize ulaşmak için cehennemden geçiyorlar” dedi. El-Nada Hastanesi, Hartum’da bebeklerin doğmaya devam ettiği birkaç tesisten biri ve salonları hamile kadınlarla dolu bulunuyor. Doktor bir telefon görüşmesinde “Arabalar kurşun delikleriyle hastanemize geliyor. Bu kadınlar çok endişeliler, çok fazla stres altındalar ve çoğu ilerlemiş doğum sancısı çekiyor” ifadelerini kullandı.

Bir pediatri hemşiresi, Omdurman’daki el-Nada Hastanesinde yeni doğmuş bir bebeği tedavi ederken (New York Times)
Bir pediatri hemşiresi, Omdurman’daki el-Nada Hastanesinde yeni doğmuş bir bebeği tedavi ederken (New York Times)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından bir kontrol noktasında kocası saatlerce sorgulanan ve bebeği karnında ters dönmüş bir kadının, hastaneden yeni taburcu edildiğini anlatan doktor “Maalesef bize zamanında ulaşmadı ve çocuk hayatta kalamadı” dedi.

Yüksek doğum sayısı

Doktor, çatışmaların başladığı 15 Nisan’dan bu yana hastanede erken doğan bebek sayısının neredeyse üçte bir oranında arttığını da sözlerine ekledi. Yetersiz bir kadro olduğunu belirtirken, doğumhanenin geçen ay 600’den fazla yenidoğanın doğumunu kaydettiğini ve bunun normal sayının 20 katı olduğunu belirtti. Çatışmanın ilk birkaç haftasında, günde 50’ye varan bir sayıyla sezaryen yaptıklarını ve genellikle iki bebeğin bir küvözü paylaştığını belirtti.

Fethu’r-Rahman, Sudan Amerikan Tabipler Birliği’nin uluslararası finansmanıyla hastaneyi çalışır durumda tutabildiğini söyledi. Dernek, çatışma başladığından beri tüm sezaryenleri finanse etti ve Dr. Fethu’r-Rahman’ın geri kalan personeline kaçmalarını önlemek için daha yüksek maaş teklif etmesine imkan sağladı.

Doktorun belirttikleri, BM, CARE, Uluslararası Tıp Derneği, Sınır Tanımayan Doktorlar ve Save the Children’dan yardım çalışanları tarafından desteklendi. Bu kuruluşlar The New York Times’a hamile kadınları etkileyen krizin, savaşın başlamasından bu yana Sudan’daki halk sağlığı sisteminin çöküşünün simgesi olduğunu söyledi.

Sudan genelinde sağlık çalışanlarını eğiten, Uluslararası Tıp Derneği’nde cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda küresel danışman Adive Joseph Ege Seriki, “Bu durum daha da kötüleşecek” dedi.

Annelerin sağlık durumunun kötü olması, prematüre doğan bebekler için de sonuçlar doğurur. Seriki “Prematüre bebeklerin yaşam boyu sağlık geliştirme riski yüksek olur. Zihinsel engeller, serebral palsi, işitme ve görme bozuklukları da buna dahil” dedi.

Mevcut çatışmadan önce bile Sudan, yetersiz altyapının yanı sıra ekipman, vasıflı sağlık personeli eksikliği ve sınırlı bir tedarik zinciri nedeniyle kırılgan bir sağlık sistemine sahipti. BM’ye göre, Sudan’ın anne ölüm oranı, ABD’deki 100 binde 21’e kıyasla, 100 bin canlı doğumda yaklaşık 270 ölüm olarak kaydediliyordu.

Hastanelerin yüzde 60’ı kapandı

BM’ye göre Yaklaşık 10 milyon kişiye ev sahipliği yapan Hartum’da, sağlık tesislerinin yaklaşık yüzde 60’ı şu anda kapalı, yalnızca yüzde 20’si tamamen çalışıyor. Batı Darfur bölgesinin başkenti el-Genine’de de tüm sağlık tesisleri kapatıldı.

Hastaneler bizzat yoğun çatışmalara sahne oldu. Kar amacı gütmeyen Save the Children kuruluşu, silahlı grupların üs olarak kullanmak için Hartum’daki bir sağlık merkezinde tedavi gören 8 hastayı oradan kovduğunu söyledi. Ülkede kalan çok sayıda doktor ve hemşire tehdit edilerek tutuklandı.

Yağma da çok yaygın bir şekilde görünüyor, birçok hastane, eczane ve depo yağmalandı. Sudanlı Doktorlar Birliği, kanser, kalp hastalığı veya diyabet gibi kronik hastalıkları olan hastaların haftalardır ilaç alamadığını ve onlarca diyaliz merkezinin kapandığını söyledi.

Ancak Sudan’ın sağlık sisteminin küçük bir alanı anne bakım bölümleri kadar şiddetli bir şekilde etkilendi. Çatışma başlar başlamaz, ülke çapındaki ebeler, anne adaylarından yardım çağrıları almaya başladı.

Ülkede en az 400 ebeden oluşan bir ağın desteklenmesine yardımcı olan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun Sudan’daki üreme sağlığı ekibi lideri Rania Hassan, “Bu kadınlar evde mahsur kalanlar için giderek daha hayati bir cankurtaran halatı haline geldi” dedi. Yetkili, çatışmaların en yoğun yaşandığı ve birçok kadının sağlık tesislerinde doğum yapmayı tercih ettiği Hartum ve çevresindeki bölgedeki çalışmalarının özellikle kritik olduğunu söyledi.

Ebeler, bebekleri doğurtmak için şehirlere ve köylere gidiyor ve kadınların evlerine giderek, genellikle mahalle sohbet gruplarından veya acil yardım hatlarından gelen taleplere yanıt veriyor.

Hamile kadınla motosiklete binen Emine Ebe, Omdurman’da 20 ebeden oluşan bir ekibin koordinasyonuna yardım ediyor. Ekip çatışma başladığından bu yana birlikte yaklaşık 200 bebeğin doğumuna yardım etti.

Kadın, ebelerin yalnızca savaşın şiddetine göğüs germekle kalmayıp, aynı zamanda çatışmalar nedeniyle bozulan telefonlara veya internete erişimleri olmadan çalışmak zorunda kaldıklarını da söyledi.

Ebe çatışma sırasında 8 bebek doğurttuğunu, ancak kaosun kadınlara ulaşmayı ve tıbbi malzeme almayı zorlaştırdığını belirtti.

Hartum’un hemen kuzeyindeki Bahri şehrinde 6 bebek doğurtan 27 yaşındaki ebe Ehlam Abdullah Hamid gibi başka ebeler tarafından da tekrarlandı.

Hamid bir telefon görüşmesinde ‘Durum çok zor’ ifadelerini kullandı ve mahallesinin WhatsApp grubunda hamile kadınlardan gelen bir dizi talebi inceledikten sonra yardım etmek için harekete geçtiğini sözlerine ekledi.

zas

Yardım ettiği tüm doğumların başarılı olduğunu belirtirken, aramalara cevap verdiği gecelerde, giderek daha fazla tahmin edilemez hale gelen sokak çatışmalarının ortasında hareket etme konusunda endişelenmeye başladığını söyledi.

Ancak yine de risk almaya hazır olduğunu ve acil durumdaki bir kadından haber aldığında yardım etmek için güçlü bir sorumluluk duygusu hissettiğini sözlerine ekledi.

“Kadınlardan gelen telefonlar beni hüzünlendiriyor” ifadelerini kullanırken “Sürekli yardım isterlerken ben nasıl buradan ayrılabilirim?” sorusunu da dile getirdi.

* Şarku’l Avsat okuyucuları için New York Times’tan tercüme edilmiştir.



Sudan'da savaş, çocuk yaşta evlilik olgusunu derinleştiriyor

Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
TT

Sudan'da savaş, çocuk yaşta evlilik olgusunu derinleştiriyor

Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters

Reşit olmayanların evlenmesi Sudan'ın bazı kırsal kesimlerinde yaygın bir olgu olsa da, savaş, geride bıraktığı feci koşullar nedeniyle yaygınlığını iki katına çıkardı ve bu, muhafazakar bir toplumsal yapıya sahip ailelerin kompozisyonunda bir değişikliğe yol açabilir.

Kız çocuklarını silahlı çatışmayla bağlantılı cinsel şiddetten koruma ihtiyacı, bazı ailelerin kızlarını evlendirmesine ve bu kızların kendi seçmedikleri yaşam koşullarının genç kurbanları haline gelmesine neden oldu.

15 Nisan'da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla insan öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi.

Özellikle en şiddetli çatışmaların yaşandığı iki bölge olan başkent Hartum ve Darfur bölgesinde çok sayıda cinsel saldırı ihbarı alındı.

Yeni deneyim

Erken evlilik, birden çok sosyal saikle, savaş nedeniyle artıyor ya da babanın kızını gerilim yaşanan bölgelerde kaçırılmaktan korumak için kızını evlendirmeye başvurması şeklinde kendini gösteriyor.

Mevcut savaş nedeniyle erken yaşta evlendirilenlerden biri olan Safiye, yaşadığı üzüntüyü şöyle anlattı:

Babam beni 13 yaşındayken aileye yakın biriyle evlenmem için teşvik etti. Haziran başında nikah kıydı. Hartum'dan uzak bir eyalete taşındım ve gelecekte ortaya çıkabilecek korkunç sonuçlardan çekiniyorum.

Ailesi, onu şu anda koşulların zor olduğuna ikna etti ve tüm taraflar için çözümün, silahlı çatışmayla ilgili artan şiddet olgusu ve savaş nedeniyle başkentteki günlük işini kaybettikten sonra, babasının onun eğitimini tamamlamasına yardım edememesi sebebiyle kendisini koruyacak bir erkekle evlenmek olduğuna ikna etti.

Safiye, "kocasının sevgisiyle çevrili, mutlu bir şekilde yaşamayı ve ailevi yükümlülüklerin onun eğitimini tamamlamasını engellememesini" umuyor.

Hedefleme ve saldırı

Ayrıca Save the Children (Çocukları Kurtarın Vakfı), yaptığı açıklamada silahlı savaşçıların genç kızlara "endişe verici sayıda" cinsel saldırı ve tecavüz ettiğini söylerken, Birleşmiş Milletler cinsiyete dayalı şiddette "gözle görülür bir artış" olduğunu bildirdi.

Sudan'daki Save the Children'ın direktörü Arif Nur, "Resmi rakamların buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu biliyoruz. 12 yaşındaki kız çocukları cinsiyetleri, ırkları veya savunmasızlıkları nedeniyle hedef alınıyor" dedi. Nur, "Bazı ebeveynler, kızlarını tacizden korumak için küçük yaşta evlendiriyor" diye ekledi.

Kızların günlerce gözaltında tutulduğu, cinsel saldırıya uğradığı ve kadınlara ve kız çocuklarına yönelik toplu tecavüz vakalarına dair haberler vardı.

Birleşmiş Milletler kuruluşları bu hafta yaptıkları ortak açıklamada, "Sağlık hizmeti sağlayıcıları, sosyal hizmet uzmanları, danışmanlar ve toplum koruma ağları, ülke genelinde çatışmalar devam ederken cinsiyete dayalı şiddet raporlarında belirgin bir artış olduğu konusunda" uyarıda bulundu.

İnsanlık suçu

Sudan'da yüzlerce kız çocuğu erken evlilik nedeniyle okulu bırakmakta, sağlıklarına verdiği zararın yanı sıra, kapasitelerini aşan büyük bir yükün altına girmekte ve bir kısmı çeşitli biçimlerde şiddete maruz kalıyor.

Sosyal araştırmacı Sarah Süleyman, bu olguyu şöyle tanımladı:

Reşit olmayanların evlenmesi, tüm insani, yasal ve sosyal standartlara göre bir suç. Savaşların etkileri, özellikle çatışmaların yaşandığı şehirlerde ve sonuçları ne olursa olsun ailelerin kentsel alanlardan yerinden edilmiş kamplara taşınmasında genç yaşta evlilik oranlarının artmasına katkıda bulundu. Aslında, kırsal topluluklarda küçüklerin evlenmesi, onların sosyal gelenek ve göreneklerinin bir parçası.

Süleyman, "binlerce kız çocuğunun eğitim ve hayat arkadaşı seçme hakkından mahrum bırakıldığı" konusunda uyardı.

Süleyman ayrıca, bu evliliklerin çoğunun mahkemeler dışında ve sadece yasal bir görevli tarafından onaylanan bir evlilik akdi ile gerçekleştiğini ve bu nedenle çoğunun boşanma davasına dönüştüğünü belirtti.

Sosyal araştırmacı, genç yaşta evliliğin Sudan toplumunun sorunlarını çoğalttığı çünkü genç kadınların evlilik hayatının yüklerini taşıyamadığı ve aileye ve zaman zaman ortaya çıkan çatışmalara uyum sağlayamadığı değerlendirmesinde bulundu.

Süleyman, "Evli kadınların çoğu fakir ailelerden geliyor. Ayrıca bunlar genellikle eğitimsiz veya yetim kızlar oluyor. Hali vakti yerinde bir ailede yaşarken bu yaşta evlenen birine nadiren rastlanır" ifadelerini kullandı.

Bozuk koruma

Sudan hükümetinin Kadına Yönelik Şiddet Birimi, rakamların toplam sayının yalnızca yüzde ikisini temsil ettiğini tahmin ediyor.

Birim başkanı Salime İshak, "Başkent Hartum'da kadınlara yönelik belgelenmiş 51 cinsel şiddet vakası varken, Darfur bölgesinde 46 vaka kaydedildi" dedi.

İshak, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Koruma mekanizmaları çarpıtılmış ve kızları çatışma kaynaklı şiddetten koruyamıyor çünkü aileler tecavüz korkusuyla veya ülkenin bilinmeyen geleceği sebebiyle, özellikle yer değiştirme döneminde, yeni bir hayatı güvence altına almak için erken evliliğe başvuruyor.

İshak, çatışma bölgelerinde kız çocuklarının, özellikle de reşit olmayanların kaçırılma vakalarının artmasından duyduğu endişeyi dile getirdi.

Savaş ülkenin bazı bölgelerine sıçradığı için İshak, "Sudan'daki tüm kadınların cinsel şiddete karşı savunmasız olduğuna" dikkat çekti.

Sağlık sorunları

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Tağrid Ömer, reşit olmayan yaşta evlilik mağdurlarının sağlık üzerindeki etkilerine açıklık getirmek için, "Genç yaşları nedeniyle aile sorunlarına katlanamama sonucu intihar eden bazı evli kadınlar var. Erken yaşlarda evlenenlerde rahim ağzı kanseri görülme sıklığının yüksek olmasının yanı sıra evlilik ilişkisinin başlangıcında üreme sisteminin kaybına ek olarak cerrahi müdahale gerektirecek kanamalar da oluşabiliyor" dedi.

Ömer, konuyla ilgili açıklamalarına şöyle devam etti:

Hamilelik gerçekleştiğinde, küçük kız çocuğu, rahim tam olarak gelişmediği için ve kadın hormonlarındaki dengesizlik nedeniyle 36. haftadan önce düşük ve erken doğum insidansındaki artışla kendini gösteren birçok sağlık sorununa maruz kalıyor.

Ömer ayrıca, "Sezaryen ile doğum oranlarındaki artışın yanı sıra ergen kızların gebelik komplikasyonları nedeniyle doğum sırasında ölme olasılıklarının daha yüksek olduğunu" kaydetti.

Reşit olmadan yapılan evliliklerin psikolojik etkileri ise "histerik durumlar, korku, kaygı ve depresyon" şeklinde kendini gösterebilmekte ve zamanla obsesif-kompulsif bozukluk ve şizofreniye dönüşebiliyor.

Bu da ancak birkaç kızın intihar ederek hayatlarını sonlandırmaması veya bazılarının uyuşturucu maddelere başvurarak bağımlı olmamasına bağlı.

Independent Arabia, Independent Türkçe