Çatışma, Sudanlıların Genelkurmay Başkanlığı önündeki oturma eyleminde ölenleri anmalarına engel oldu

Hukukçular hesap verebilirliği sürdürerek faillerin cezasız kalmasına izin vermedi

Sudan ordu komutanı Orgeneral Burhan (AP)
Sudan ordu komutanı Orgeneral Burhan (AP)
TT

Çatışma, Sudanlıların Genelkurmay Başkanlığı önündeki oturma eyleminde ölenleri anmalarına engel oldu

Sudan ordu komutanı Orgeneral Burhan (AP)
Sudan ordu komutanı Orgeneral Burhan (AP)

Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışma, 3 Haziran 2019 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı karargahı önünde yüzlerce kişinin öldüğü, binlerce kişinin yaralandığı ve bir o kadarının kaybolduğu oturma eyleminin şiddet kullanılarak dağıtılması olayının dördüncü yıldönümünün anılmasına engel oldu. O yıl ordu ve HDK, ülkeyi 30 yıl boyunca siyasal İslamcılar ile kurduğu ittifakla yöneten eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir yönetimini düşürmek için sokağa dökülen milyonların yanında yer almıştı.

Siyasi güçlerden ve gençlik örgütlerinden binlerce kişi, her yıl, oturma eyleminin dağıtılması sırasında ölenleri anmak ve ordunun kışlaya dönmesi ve yeniden sivil yönetime geçilmesi talebiyle sokağa dökülen gençlere karşı işlenen suçları kınamak amacıyla başkent Hartum ve diğer illerde sokakları doldururdu. Ancak bu yıl, bu tekrarlanmadı. Sudan halkını ve uluslararası kamuoyunu sarsan oturma eyleminin şiddet kullanılarak dağıtılması olayının üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen faillerin hiçbiri henüz yargı önüne çıkarılmadı.

Olayı soruşturan komisyonu

Eski Başbakan Abdallah Hamduk, olayın araştırılması için tanınmış Avukat Nebil Edib başkanlığında bağımsız bir soruşturma komisyonu kurdu. Olayın arkasındaki isimleri soruşturması ve delil toplaması için komisyona geniş yetkiler verildi. Komisyon, oturum eyleminin organizatörleriyle oturup anlaşmak yerine şiddete başvuran sorumluların kimler olduğunu saptamanın yanı sıra can kaybı, yaralı ve kayıp sayısını belirlemek amacıyla aralarında ordu ve HDK’dan rütbeli subayların da olduğu 3 binden fazla kişinin ifadesini dinledi.

Ordu iktidara el koymuş ardından siviller ile askerler arasında bir anayasal belge imzalanmıştı. Bu belgeye göre kurulan geçici sivil hükümet, 25 Ekim 2021'de askeri darbeyle düştü. Genelkurmay Başkanlığı Olayları Özel Soruşturma Komisyonu'nun nihai raporunun yayınlanması da böylece kesintiye uğradı.

Başkent Hartum’un bir mahallesinde konuşlu ordu unsurları (AFP)
Başkent Hartum’un bir mahallesinde konuşlu ordu unsurları (AFP)

“Oturma eylemlerini dağıtma kararı ordu ve HDK tarafından ortak alındı”

(Feshedilen) Askeri Geçiş Konseyi Siyasi Komite Başkanı Korgeneral Şemseddin Kabbaşi, oturma eyleminin ordu ve HDK komutanlarının ortak kararı olduğunu ve bilinen yasal ve güvenlik prosedürlerine uygun olarak bizzat komutanların yaptıkları planı uyguladıklarını kabul etmişti.

Ancak askeri yönetime karşı çıkan eski iktidar koalisyonu Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Merkez Konsey üyesi Ahmed Halil, olayın sorumlusunun dönemin iktidardaki Askeri Geçiş Konseyi’nde görevli olan mevcut ordu komutanları olduğunu belirterek, “Sudanlılara karşı işlenen suçlar ve diğer ağır ihlaller zamanaşımına uğramayacak” dedi.

ÖDBG'nin 4 yıl önce Genelkurmay Başkanlığı karargahı önünde meydana gelen olaylarla ilgili soruşturmanın tamamlanması gerektiği konusundaki tutumunun net olduğunu vurgulayan Halil, “Sudan halkının hafızasında yer eden ve adalet tam olarak sağlanmadıkça silinmeyecek olan bir suç sonucunda şehit düşenlerin haklarının korunması için tüm failler adalet karşısına çıkarılmalı” ifadelerini kullandı.

Benzerlikler

Öte yandan insan hakları savunucusu Faysal el-Bakir, “Oturma eyleminin şiddet kullanılarak dağıtılması suçu, şu an çatışan generallerin alınlarında bir leke olarak kalacak. Yanlarında da (üçüncü şahıs) dedikleri kimseler var ve bu feci çatışmada aynı barbarlığı sürdürüyorlar. Mevcut çatışmada insan hakları ihlalleri açısından yaşananlar, oturma eylemini dağıtma suçunun taraflarının bizzat müdahil olduğunun açık özelliklerini taşıyor. Bugünlerde Genelkurmay Başkanlığı önünde yaşananlara benzer ama daha vahim ihlallere tanık oluyoruz. Bunların tamamı savaş suçu ve insanlığa karşı suç boyutuna varan ihlaller. Ne kadar uzun ya da kısa sürerse sürsün hesap sorulmadan geçilemez” şeklinde konuştu.

Başkent Hartum’da çatışmalar sırasında gökyüzüne yükselen dumanlar (AFP)
Başkent Hartum’da çatışmalar sırasında gökyüzüne yükselen dumanlar (AFP)

Bakir, Sudan halkının yaşadıklarının bir süre sonra da adaleti sağlamak için can yakacağını belirterek, şimdi çatışmayı durdurmak ve çatışan taraflara baskı uygulanması gerektiğini, çünkü savaşın devam etmesinin en büyük insan hakları ihlali olduğunu söyledi. İnsan hakları savunucuları, tüm bu ciddi suçlar için hesap verebilirliğe ve yargıda devrimin sloganlarına bağlı kalınması çağrısında bulundular. Aktivistler, bunların zaman aşımına uğramayan suçlar olduğunun altını çizdiler.

Gerçek mermi kullanıldı

Başkent Hartum'un merkezindeki Genelkurmay Başkanlığı binası önünde düzenlenen oturma eyleminin askerler tarafından ateş açılarak dağıtılmasının ardından Sudanlılar ile ordu komutanları arasında tartışmalar başladı. Hartum'da 3 Haziran 2019 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı binası yakınlarında oturma eyleminin yapıldığı alana yüzlerce araçla askeri üniformalı güçler baskın düzenledi. Bu güçler, oturma eylemini dağıtmak için gerçek mermi ve cop kullandılar.

Olayda ölenlerin aileleri intikam çağrısı yaparken zanlıların dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ve faillerin bir an önce yargı önüne çıkarılmasını istiyorlar.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Sudan güvenlik servislerini Hartum'da oturma eylemini dağıtırken şiddet kullanarak ‘Sudanlı eylemcilere karşı açıkça katliam suçu işlemekle’ suçladı.



Sudan'da savaş, çocuk yaşta evlilik olgusunu derinleştiriyor

Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
TT

Sudan'da savaş, çocuk yaşta evlilik olgusunu derinleştiriyor

Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters
Sudan ordusu ile "hızlı destek" güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla kişi öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi / Fotoğraf: Reuters

Reşit olmayanların evlenmesi Sudan'ın bazı kırsal kesimlerinde yaygın bir olgu olsa da, savaş, geride bıraktığı feci koşullar nedeniyle yaygınlığını iki katına çıkardı ve bu, muhafazakar bir toplumsal yapıya sahip ailelerin kompozisyonunda bir değişikliğe yol açabilir.

Kız çocuklarını silahlı çatışmayla bağlantılı cinsel şiddetten koruma ihtiyacı, bazı ailelerin kızlarını evlendirmesine ve bu kızların kendi seçmedikleri yaşam koşullarının genç kurbanları haline gelmesine neden oldu.

15 Nisan'da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında silahlı çatışmaların patlak vermesinden bu yana 2 bin 800'den fazla insan öldü ve yaklaşık üç milyon kişi de yerinden edildi.

Özellikle en şiddetli çatışmaların yaşandığı iki bölge olan başkent Hartum ve Darfur bölgesinde çok sayıda cinsel saldırı ihbarı alındı.

Yeni deneyim

Erken evlilik, birden çok sosyal saikle, savaş nedeniyle artıyor ya da babanın kızını gerilim yaşanan bölgelerde kaçırılmaktan korumak için kızını evlendirmeye başvurması şeklinde kendini gösteriyor.

Mevcut savaş nedeniyle erken yaşta evlendirilenlerden biri olan Safiye, yaşadığı üzüntüyü şöyle anlattı:

Babam beni 13 yaşındayken aileye yakın biriyle evlenmem için teşvik etti. Haziran başında nikah kıydı. Hartum'dan uzak bir eyalete taşındım ve gelecekte ortaya çıkabilecek korkunç sonuçlardan çekiniyorum.

Ailesi, onu şu anda koşulların zor olduğuna ikna etti ve tüm taraflar için çözümün, silahlı çatışmayla ilgili artan şiddet olgusu ve savaş nedeniyle başkentteki günlük işini kaybettikten sonra, babasının onun eğitimini tamamlamasına yardım edememesi sebebiyle kendisini koruyacak bir erkekle evlenmek olduğuna ikna etti.

Safiye, "kocasının sevgisiyle çevrili, mutlu bir şekilde yaşamayı ve ailevi yükümlülüklerin onun eğitimini tamamlamasını engellememesini" umuyor.

Hedefleme ve saldırı

Ayrıca Save the Children (Çocukları Kurtarın Vakfı), yaptığı açıklamada silahlı savaşçıların genç kızlara "endişe verici sayıda" cinsel saldırı ve tecavüz ettiğini söylerken, Birleşmiş Milletler cinsiyete dayalı şiddette "gözle görülür bir artış" olduğunu bildirdi.

Sudan'daki Save the Children'ın direktörü Arif Nur, "Resmi rakamların buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu biliyoruz. 12 yaşındaki kız çocukları cinsiyetleri, ırkları veya savunmasızlıkları nedeniyle hedef alınıyor" dedi. Nur, "Bazı ebeveynler, kızlarını tacizden korumak için küçük yaşta evlendiriyor" diye ekledi.

Kızların günlerce gözaltında tutulduğu, cinsel saldırıya uğradığı ve kadınlara ve kız çocuklarına yönelik toplu tecavüz vakalarına dair haberler vardı.

Birleşmiş Milletler kuruluşları bu hafta yaptıkları ortak açıklamada, "Sağlık hizmeti sağlayıcıları, sosyal hizmet uzmanları, danışmanlar ve toplum koruma ağları, ülke genelinde çatışmalar devam ederken cinsiyete dayalı şiddet raporlarında belirgin bir artış olduğu konusunda" uyarıda bulundu.

İnsanlık suçu

Sudan'da yüzlerce kız çocuğu erken evlilik nedeniyle okulu bırakmakta, sağlıklarına verdiği zararın yanı sıra, kapasitelerini aşan büyük bir yükün altına girmekte ve bir kısmı çeşitli biçimlerde şiddete maruz kalıyor.

Sosyal araştırmacı Sarah Süleyman, bu olguyu şöyle tanımladı:

Reşit olmayanların evlenmesi, tüm insani, yasal ve sosyal standartlara göre bir suç. Savaşların etkileri, özellikle çatışmaların yaşandığı şehirlerde ve sonuçları ne olursa olsun ailelerin kentsel alanlardan yerinden edilmiş kamplara taşınmasında genç yaşta evlilik oranlarının artmasına katkıda bulundu. Aslında, kırsal topluluklarda küçüklerin evlenmesi, onların sosyal gelenek ve göreneklerinin bir parçası.

Süleyman, "binlerce kız çocuğunun eğitim ve hayat arkadaşı seçme hakkından mahrum bırakıldığı" konusunda uyardı.

Süleyman ayrıca, bu evliliklerin çoğunun mahkemeler dışında ve sadece yasal bir görevli tarafından onaylanan bir evlilik akdi ile gerçekleştiğini ve bu nedenle çoğunun boşanma davasına dönüştüğünü belirtti.

Sosyal araştırmacı, genç yaşta evliliğin Sudan toplumunun sorunlarını çoğalttığı çünkü genç kadınların evlilik hayatının yüklerini taşıyamadığı ve aileye ve zaman zaman ortaya çıkan çatışmalara uyum sağlayamadığı değerlendirmesinde bulundu.

Süleyman, "Evli kadınların çoğu fakir ailelerden geliyor. Ayrıca bunlar genellikle eğitimsiz veya yetim kızlar oluyor. Hali vakti yerinde bir ailede yaşarken bu yaşta evlenen birine nadiren rastlanır" ifadelerini kullandı.

Bozuk koruma

Sudan hükümetinin Kadına Yönelik Şiddet Birimi, rakamların toplam sayının yalnızca yüzde ikisini temsil ettiğini tahmin ediyor.

Birim başkanı Salime İshak, "Başkent Hartum'da kadınlara yönelik belgelenmiş 51 cinsel şiddet vakası varken, Darfur bölgesinde 46 vaka kaydedildi" dedi.

İshak, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Koruma mekanizmaları çarpıtılmış ve kızları çatışma kaynaklı şiddetten koruyamıyor çünkü aileler tecavüz korkusuyla veya ülkenin bilinmeyen geleceği sebebiyle, özellikle yer değiştirme döneminde, yeni bir hayatı güvence altına almak için erken evliliğe başvuruyor.

İshak, çatışma bölgelerinde kız çocuklarının, özellikle de reşit olmayanların kaçırılma vakalarının artmasından duyduğu endişeyi dile getirdi.

Savaş ülkenin bazı bölgelerine sıçradığı için İshak, "Sudan'daki tüm kadınların cinsel şiddete karşı savunmasız olduğuna" dikkat çekti.

Sağlık sorunları

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Tağrid Ömer, reşit olmayan yaşta evlilik mağdurlarının sağlık üzerindeki etkilerine açıklık getirmek için, "Genç yaşları nedeniyle aile sorunlarına katlanamama sonucu intihar eden bazı evli kadınlar var. Erken yaşlarda evlenenlerde rahim ağzı kanseri görülme sıklığının yüksek olmasının yanı sıra evlilik ilişkisinin başlangıcında üreme sisteminin kaybına ek olarak cerrahi müdahale gerektirecek kanamalar da oluşabiliyor" dedi.

Ömer, konuyla ilgili açıklamalarına şöyle devam etti:

Hamilelik gerçekleştiğinde, küçük kız çocuğu, rahim tam olarak gelişmediği için ve kadın hormonlarındaki dengesizlik nedeniyle 36. haftadan önce düşük ve erken doğum insidansındaki artışla kendini gösteren birçok sağlık sorununa maruz kalıyor.

Ömer ayrıca, "Sezaryen ile doğum oranlarındaki artışın yanı sıra ergen kızların gebelik komplikasyonları nedeniyle doğum sırasında ölme olasılıklarının daha yüksek olduğunu" kaydetti.

Reşit olmadan yapılan evliliklerin psikolojik etkileri ise "histerik durumlar, korku, kaygı ve depresyon" şeklinde kendini gösterebilmekte ve zamanla obsesif-kompulsif bozukluk ve şizofreniye dönüşebiliyor.

Bu da ancak birkaç kızın intihar ederek hayatlarını sonlandırmaması veya bazılarının uyuşturucu maddelere başvurarak bağımlı olmamasına bağlı.

Independent Arabia, Independent Türkçe