Esed ve Zelenskiy’den müttefiklere ve düşmanlara “Arap mesajları”

Suriye Devlet Başkanı, Ukraynalı mevkidaşının vücut dili karşısında şaşırdı.

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla
TT

Esed ve Zelenskiy’den müttefiklere ve düşmanlara “Arap mesajları”

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla

İbrahim Hamidi

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, geçmiş yıllardaki kapalı toplantılarda Rus yetkililere genelde, 2014’te ülkesini hemen “Rus kucağına” bırakan eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç gibi kaçmayıp sonuna kadar savaşmaya kararlı olduğunu söylüyordu. Yani Moskova’nın, Esed’e “rejimi kurtarmak” için askerî müdahale borcu olduğu gibi Esed de Moskova’ya sarayda kalıp savaşmaya borçlu. Gelgelelim Suriye Devlet Başkanı, kaderin kendisini büyük bir Arap devletinin düzenlediği bir Arap zirvesinde “Rus” Yanukoviç’in halefi Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ile aynı çatı altında ve etkin ülke liderlerinin bulunduğu bir masa etrafında bir araya getireceğini hiç düşünemedi.  

Esed ile Zelenskiy arasında bir örtüşme ve uyuşma var. Esed, Tahran ile Moskova’daki müttefiklerini bile şaşırtacak şekilde kalıp savaşmaya karar verdi. Onlar zannediyordu ki Esed, sarayı bırakarak İran’da, Rusya’da ya da bir Arap ülkesinde sürgüne gidecek. Ama o kalmaya karar verdi. Bu ise önce İran ve ardından Rusya’yı, çıkarları ile nüfuzlarını savunmak üzere müdahale etmeye sevk etti.

Zelenskiy de kalıp savaşmaya karar vererek, ABD ve Batı’daki müttefiklerini şaşırttı. 2022’de Rusya, Ukrayna’daki savaşı başlattığında, ABD ile müttefiklerinin Zelenskiy’ye bir sürgün yeri teklif ettiklerini ancak onun yolculuk bileti değil, silah istediğini çok duyduk. Yine duyduk ki Batılı yetkililer, Zelenskiy’nin Kiev’de kalıp savaşma kararı olmasaydı, ABD ile müttefiklerinin onu askerî olarak destekleyemeyeceklerini, Rusya’yı yıpratamayacaklarını ve gözlerini Tayvan’a diken Çin’e “mesajlar” gönderemeyeceklerini söyledi.

Yıllar, kaderler ve ustaca yapılmış hesaplar Esed ile Zelenskiy’yi aynı çatı altına koymak istiyor. Garip bir paradoks: Esed, bu salondaki varlığını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e borçlu. Şam’ın başka bir görüşü var. Buna göre Putin’in Esed’den Suriye platformu üzerinden Ortadoğu’ya güçlü bir dönüş alacağı var. Bir Arap platformunda yer almak, Putin’in Arap ülkelerini Suriye ile normalleşmeye ikna etmek için yürüttüğü çabalar da dahil olmak üzere Rus desteği gibi vesileler sayesindedir. Araplar, Suriye’deki “zafer” ve ABD’nin “etkisini kaybetmesi” gibi pek çok sebepten ötürü Rus sesini duydu.

Suriye Devlet Başkanı, Rusya Devlet Başkanı’na borçlu; Şam’a göre de Putin’in Esed’den Suriye platformu üzerinden Ortadoğu’ya güçlü bir dönüş alacağı var

Zelenskiy ise Esed’in müttefikiyle aynı kişinin, yani Putin’in amansız düşmanı. Ukrayna Cumhurbaşkanı, “Rus işgalciye” karşı seferber etmek için bir Arap zirvesine geldi. İronik bir şekilde Zelenskiy, Arap zirvesi platformundan Rusya Devlet Başkanı’na karşı diplomatik saldırı başlattığı esnada Büyük Yedili (G7)’den “askerî destek” almak için Japonya’ya gitmeye hazırlanıyordu. Bir tiyatro oyuncusu olan Cumhurbaşkanı’ndan gelen bu retorik vücut dili, Esed tarafından ancak zorlu tercihlerle karşılanırdı: 12 yıldan sonra katıldığı ilk zirveden çekilmesi, ki bu zor bir iş. Zelenskiy’nin Rus “çarına” karşıt ifadelerini kabul etmek maliyetli bir şey. Dinlemeksizin salonda kalması mümkün. Diplomatik bir çözüm. Şam ile Kiev arasında diplomatik ilişkilerin kopuk olduğunu söylemek gerek. İlki, Ukrayna’nın “doğu bölgelerinin” bağımsızlığını tanırken ikincisi, Suriye’nin doğu “bölgesinden” Rus düşmanına gizli saldırılar başlatma girişiminde bulundu.

İşin aslı şu ki, Rusya Ukrayna’ya girdiğinden beri Suriye ve Ukrayna “dosyaları” arasında pek çok örtüşme oldu. Paralı askerler, anlaşmalar, insansız hava araçları, sözleşmeler, mutabakatlar, uçaklar, sistemler, yaptırımlar, Rusya-İran ortaklığı, Rusya-Türkiye anlaşmaları, çatışmalar, anlaşmalar, ABD-Rusya çatışmaları ve anlaşmaları, Rusya-İsrail denemeleri… Bu hesaplar arasında şu da var ki Rusya, Ukrayna’da Türkiye’ye muhtaç ve Moskova, Suriye’nin İdlib şehri meselesinde Ankara’yı razı etmek istiyor.

Zelenskiy, Putin’in azılı düşmanı; bir Arap zirvesine “Rus işgalciye” karşı ordu toplamak için geldi. Bu esnada Çin’e karşı seferber olan Japonya’daki “Büyük Yedili” zirvesine doğru yola çıkmaya hazırlanıyordu

Detay vermek gerekirse Putin; Rusya ve Türkiye arasında NATO, İsveç’in üyeliği ve Moskova ile Ankara arasında nükleer reaktörler, ticaret ve turizm anlaşmalarına ilişkin sağlanacak mutabakat karşılığında Şam’ın, İdlib ile Suriye’nin kuzeyindeki cephelerden Erdoğan lehine vazgeçmesinde bir sakınca görmüyor. Türkiye’nin Suriye’den geri çekilmesi, çekilme sözü veya çekilme için bir takvimi olmasa bile, Esed’in Erdoğan’la normalleşip yüz yüze görüşmesine de itiraz etmiyor; tabi Rus “çarının” müttefiki olan Türkiye Cumhurbaşkanı’nın seçimleri kazanmasına yardımcı olduğu sürece. Bu, Erdoğan’ın sözlerinden açıkça anlaşılıyordu. Ne demişti: Esed ile bir araya gelip teröre karşı iş birliği yapmaya hazır ama Suriye’den çekilmeyecek.

Bu noktada Esed’in, Cidde Zirvesi platformundan Arap ülkelerine yönelik mesajı geldi: Erdoğan’a bir saldırı. Nitekim Esed, Şam ile başka birçok Arap ülkesinin düşmanı olarak görülen İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler)’e işaret ederek, “sapkın bir İhvancı sosa batırılmış yayılmacı Osmanlı düşüncesinin tehlikesi” konusunda uyarıda bulundu.

Bu ifadelerin Araplarda olumlu bir yankısı oldu. Her şeyden önce Suriye’de “rejim” veya “devleti” güçlendirmenin, kuzey cephesinden Türkiye nüfuzunun akması ve doğu cephesinden İran’ın sızması karşısında bir set oluşturacağına dair bir kanaat söz konusu. Ayrıca Şam’da laik rejimi desteklemenin İhvan’ı engelleyeceği ve “devleti” güçlendirmenin uzun vadede İran’ın ve ona bağlı milislerin etkinliğini zayıflatacağı düşünülüyor.

Esed’in Cidde Zirvesi platformundan Arap ülkelerine yönelik mesajı: Erdoğan’a bir saldırı. Nitekim Esed, ‘sapkın İhvancı sosa batırılmış yayılmacı Osmanlı düşüncesinin tehlikesi’ konusunda uyardı

Esed’in Arap platformundan Osmanlı ve İhvan karşıtı mesajları anlaşılır. Bununla birlikte bu mesajları, Arap rolüne ilişkin mesajları izledi: Suriye, “Arapçılığın kalbidir”; bundan dolayı o, “Arap kucağına” gitmedi, zira mensubiyeti “Arap”. Bir diğer ifadeyle Suriye, bir Arap “kucağına” gitmedi, Araplar “kalbe” döndü. Çünkü ülkeler ve rejimler gibi kişiler de “herhangi bir sebepten ötürü” bir kucaktan diğerine geçer. Ama bu, Suriye’nin âdeti değildir. “Suriye’nin geçmişi, bugünü ve geleceği Arapçılıktır.”

Bu, Arap ülkelerinin yeniden yapılanmaya ve jeopolitik meselelere ilişkin olarak gözünü diktiği Suriye’de ordu, servet ve petrol konusunda Esed’den egemenlik tavizleri elde etmek için iki hafta önce Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi Şam’a gönderen İran’a da bir göndermeydi. Bu, bir mesaj ve ikinci bir imadır.

Putin’in müttefiki ve Batı’nın düşmanı Esed ile Putin’in düşmanı ve Batı’nın müttefiki Zelenskiy’den gelen açıklamalar ve sözlerin yorumlanmasında çok şey söylenebilir. Nihayetinde Esed, Suriye’nin başkenti Şam’a döndü. O Suriye ki doğu, kuzeybatı ve güneybatı olmak üzere üç “devletçiğe” bölünmüş ve halkı büyük uluslararası ve bölgesel güçlerin orduları aracılığıyla yapılan “vekalet savaşının” pençeleri arasına sıkışarak yıkım, sığınma, yerinden edilme, zorunlu göç ve yaptırımların sıkıntısını çekiyor. Zelenskiy ise ülkesinin başkenti Kiev’e dönmeden önce Japonya’daki “Büyük Yedili” zirvesine gitti. Onun ülkesi de doğu ve batı olmak üzere iki “devlete” bölündü ve halkı, ordular, teçhizatlar ve silahlar aracılığıyla yapılan “vekalet savaşında” askıda kalmış bir halde yıkımdan, yerinden edilmeden, sığınmadan ve zorunlu göçten muzdarip.

Esed ve Zelenskiy’den hem düşmanlara hem de müttefiklere verilen “Arap mesajları” işte bunlar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Şam’da bayram yoksulluk nedeniyle buruk geçiyor

Şam’da berberler, sokak satıcıları ve esnaf bayram süresince eski ihtişamdan uzak manzaralara sahne oldu. (AFP)
Şam’da berberler, sokak satıcıları ve esnaf bayram süresince eski ihtişamdan uzak manzaralara sahne oldu. (AFP)
TT

Şam’da bayram yoksulluk nedeniyle buruk geçiyor

Şam’da berberler, sokak satıcıları ve esnaf bayram süresince eski ihtişamdan uzak manzaralara sahne oldu. (AFP)
Şam’da berberler, sokak satıcıları ve esnaf bayram süresince eski ihtişamdan uzak manzaralara sahne oldu. (AFP)

Beş kişilik bir ailenin reisi olan Ebu Yusuf bu bayramı da buruk geçirdi. Yokluk ve yoksulluk onu da diğer tüm Suriyeliler gibi derinden etkiledi. “Bayramda mutlu olmak istedik ama olamadık. Bayramlaşmak için birçok akrabaya gidemedim. Sadece erkek ve kız kardeşime gittim. Çoğu insan benim gibi, yokluktan dolayı psikolojik olarak yorgun” diyen 40 yaşındaki Yusuf, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada üç çocuğunun bayram ihtiyaçlarının az bir kısmını dahi karşılayamadığını belirterek şunları söyledi:

 Artık bayramlarda sevinme imkanımız yok. Mutluluk çok paranın olmasını gerektiriyor ancak çoğu kişide bulunmuyor. Allah şartları düzeltsin, eski günlerdeki gibi bayramlarda neşeyi geri getirsin...

Ebu Yusuf, yüzünde üzüntü ile ‘lanetli savaştan’ önceki yıllardaki bayramların sevincini hatırlayarak, aile fertlerinin bayram namazından hemen sonra en büyüğün evinde toplandıklarını ve ardından diğer akrabalarıyla bayramlaşmak için yola çıktıklarını, Şam sokaklarının bayramlaşmak için dışarı çıkan insanlarla dolduğunu anlattı. “Şimdi sokaklara bakın, çocuklar dışında neredeyse boş” dedi. Halkın büyük çoğunluğu, Suriye hükümetinin, yoksulluk sınırının altında olan bölgelerinde yaşıyor. Devlet sektörü çalışanlarının aylık maaşı 150 bin lirayı geçmiyor. Beş kişilik bir aile, özellikle gıda maddelerindeki fiyatlardaki çılgın artış nedeniyle ayda dört milyon liradan fazlasına ihtiyacı duyuyor.

sdgf
Şam’da şeker satan bir dükkan. (AFP)

Şam sakinlerinin Kurban Bayramı kutlamaları için yaptıkları hazırlıklar, orta sınıfın yok olmasının ardından sınıf farklılıklarının ve geçim eşitsizliklerinin artan boyutunu gösterdi. Şarku’l Avsat, bayramdan önceki birkaç gün boyunca, bayram ihtiyaçlarını satın alındığı Şam pazarlarının kalabalık hali yerinde gözlemledi. Hazırlıklar vatandaşların maddi imkanlarına göre değişiklik gösteriyordu. Ebu Muhammed’in anlattıklarını, Şam’ın güneyinde tek oğluyla birlikte yaşayan yaşlı kadın Ümmü Samir de doğruladı. Gözyaşlarını tutmaya çalışan kadın, Şarku’l Avsat’a bayramın ilk üç gününde kapısını sadece üç kızının çaldığını belirterek şunları söyledi:

Bayramlar, maddi durumdan dolayı sıkıcı hale geldi. Komşular sessiz, kapılar çalınmıyor ve kimse kimsenin bayramını kutlamıyor. Bina girişinde veya asansörde birbirlerini görürlerse selam verirler ama ziyafet hazırlıkları çok az olduğu için nadiren biri diğerini davet eder.

Yaşlı kadın, yoksulluğun birçok aile reisi için psikolojik bir baskı oluşturduğunu vurgulayarak pek çok kişinin artık bir fincan kahve ya da bir bardak meyve suyu ikram edemediğini kaydetti. “Böyleyken, bayramdan nasıl mutlu olacaksınız?” diye sordu.

sde
Şam’da bayramın ilk gününde çocukların sevinci. (AFP)

Bu zor şartların gölgesinde bazıları, lise öğretmeni Mahmud’un da yaptığı gibi sosyal medya aracılığıyla akraba ve komşularının bayramını kutlamakla yetindi. Mahmud, Şarku’l Avsat’a şunları aktardı:

Bu daha iyi, çünkü durum çok zor. Birine giderseniz ve onun mali gücünün olmadığını biliyorsanız, utanmasına neden olabilirsiniz.

Ancak tüm bunlar yine de Şam sakinlerinin hepsinde bayram sevincinin tamamen kaybolduğu anlamına gelmiyor. Zira sayıca çok az da olsa varlıklı kişiler ve zenginler, bayram geleneklerini yeniden canlandırmak için çalışıyor. İsmini vermek istemeyen bir toplum araştırmacısı, Şarku’l Avsat’a, Suriyelilerin büyük çoğunluğunun her geçen gün daha da kötüleşen yaşam koşulları nedeniyle yorgun hissettiğini ve sürekli endişe içerisinde yaşadığını belirtti. Bunun her geçen gün daha da kötüleşen psikolojik durumlarını etkilediğini, sadece ziyafetlerle değil, ruhları neşelendirecek her şeyden mahrum kalmalarına neden olduğunu vurgulayan araştırmacı, bu dayanılmaz durum nedeniyle birçok Suriyelinin psikolojik tedaviye ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti. Hükümete bu duruma acilen bir çözüm bulma çağrısında bulundu.