Suriye Arap dünyasıyla yakınlaşmaya rağmen yaşam koşulları iyileşmiyor

Şam halkı, Arap ülkelerle yakınlaşmaya rağmen yaşam koşullarının iyileşmemesi karşısında şaşkın

18 Mayıs’ta Arap Zirvesi arifesinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’in Cidde’ye gidişini televizyondan takip eden bir Suriyeli (AFP)
18 Mayıs’ta Arap Zirvesi arifesinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’in Cidde’ye gidişini televizyondan takip eden bir Suriyeli (AFP)
TT

Suriye Arap dünyasıyla yakınlaşmaya rağmen yaşam koşulları iyileşmiyor

18 Mayıs’ta Arap Zirvesi arifesinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’in Cidde’ye gidişini televizyondan takip eden bir Suriyeli (AFP)
18 Mayıs’ta Arap Zirvesi arifesinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’in Cidde’ye gidişini televizyondan takip eden bir Suriyeli (AFP)

Şam ve birçok Arap ülkesi arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasıyla birlikte, Şam halkının büyük bir çoğunluğu, ülkeyi etkisi altına alan boğucu ekonomik krize karşı, halkı yaşam koşullarına bağlı derin uçurumdan çıkaracak bir atılımın başlamasını sabırsızlıkla bekliyor.. Gözlemciler, ekonomik krize yönelik çözümün insanların yaşam koşullarına olumlu yansıması için ‘zamana ihtiyaç olduğunu, bunun bir gecede olmayacağını’ zira meselenin, Riyad ile Şam arasında varılan kararların ve Amman toplantısı hükümlerinin derhal uygulamaya konulmasıyla ilgili olduğunu belirtti. Riyad-Şam ilişkilerinde Nisan ayından bu yana bugüne kadar yaşanan normalleşme ve Suriye’nin Arap Birliğine dönüşü sokaklarda, işyerlerinde ve aile toplantılarında konuşulan bir konu oldu. Zira, aşırı yoksulluk içinde yaşayan birçok insan, iki taraf arasındaki yakınlaşmanın, yerel para birimlerinin ABD dolarına karşı kurunda bir iyileşmeye, para biriminin değer kaybetmesiyle yıllar içinde azalan satın alma güçlerinin artmasına ve başta Suudiler olmak üzere Körfez yatırımlarının ülkeye girmesi ile harap olan ekonomik durumun yeniden canlanmasına yol açacağını düşünüyor. Bir hükümet çalışanı Şarku’l Avsat’a “Suudi Arabistan ile ilişkilerin yeniden kurulması, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüşü ve Esed’in Cidde’deki Arap zirvesine katılımı halkı çok mutlu etti. Suriyeliler, Arap kardeşlerinin yoksulluk nedeniyle çektikleri acının sona erdirilmesine yardım edeceği konusunda çok iyimserler” ifadelerini kullandı. Çalışan “Cildini tırnağından başka bir şey kaşımaz atasözünü büyük bir inancımız var. Bu, bizi en çok sıkıntı çektiğimiz şeyden ancak Suudi Arabistan’daki Arap kardeşlerimiz kurtarabilecek anlamına geliyor” dedi. Şam Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden bir öğrenci, Şarku’l Avsat’a, insanların yoksulluktan yıprandığını, çoğunun artık dayanacak gücü kalmadığını, başta Suudi Arabistan olmak üzere Şam ile tüm Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeniden kurulmasının onlar için bir kompleks haline gelen ve geri kalan satın alma güçlerini de tamamen yok etme tehdidi teşkil eden Suriye para birimindeki bozulmayı durdurarak iyileşme sağlama umutlarını canlandırdığını anlattı. Öğrenci “Savaşlar, krizler içinde yaşayan ve para birimlerinin değeri kötüleşen ülkeler var ancak olumlu haberler yayılır yayılmaz döviz kurları düzeliyor. Şaşırtıcı bir şekilde, Arap ülkeleri ve Arap Birliği ile ilişkilerinin yeniden kurulduğu haberlerinin yayılmasına rağmen Suriye’de aynı durum söz konusu olmadı. İyileşme var ama düşük bir düzeyde ve insanların yaşam koşullarına yansımıyor” ifadelerini kullandı. Şam’daki bir ekonomist, ülkedeki ekonomik durum ve Şam ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin geri dönüşünün etkisi hakkında yorumda bulunarak Şarku’l Avsat’a “Ekonominin son derece harap halde olduğunu söylemeye gerek yok. Hükümette dolar olmadığını söylemeye de gerek yok. Ekonomik koşulların ve döviz kurunun iyileşmesi ekonominin canlanmasını, ekonominin canlanması ise sağlam parayı gerektiriyor ancak şu anda bu fonlar bulunmuyor. Büyük Arap ülkeleri ile Şam arasındaki ilişkilerin geri döndüğü doğru ancak şu ana kadar ülkeye hiçbir Arap yatırımı veya parası girmedi. Ülkeye giren tek şey, mültecilerin ve gurbetçilerin ailelerine gönderdikleri yüz milyonlarca doları geçmeyen havaleler” dedi.

Şam’daki bir halk pazarın arşiv fotoğrafı (Reuters)
Şam’daki bir halk pazarın arşiv fotoğrafı (Reuters)

Şam’daki bir siyasi gözlemci, Şarku’l Avsat’a, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünün olumlu yansımalarını ve Suriye ile birçok Arap ülkesi arasındaki ilişkilerin Suriye’nin içinden geçmekte olduğu ekonomik krize etkisini görmenin zaman alacağına inanıyor. Siyasi gözlemci ulaşılan anlaşmalar olduğunu bunlardan en önemlisinin Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın Suriyeli mevkidaşı Faysal el-Mikdad’ın 12 Nisan’da Cidde’ye ziyareti sırasında yaptığı görüşmenin ardından yayınlandığı Suudi-Suriye ortak açıklamasında bahsedilen anlaşma olduğunu ancak bu anlaşmalardan hiçbirinin henüz uygulanmadığını belirtti. Bu ziyaret ve mutabakatlar, Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şekri, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ve Suriyeli Dışişleri Bakanı el-Mikdad’ın katıldığı Amman görüşmesinin ardından geldi. Görüşmede Suriye’de çözüme yönelik bir yol haritasının çizilmesi kararlaştırıldı ve ‘adıma karşılık adım’ ilkesine dayalı bir Arap liderliği rolü vurgulandı. Gözlemci “Adıma karşılık adım ilkesi, Arap ülkelerinin bir şey teklif etmesi ve karşılığında Şam’ın bir şey teklif etmesi anlamına geliyor. Başta uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele konusunda iş birliğini geliştirmek ardından Suriyeli mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin kendi bölgelerine dönüşleri için gerekli koşulların oluşturulması olmak üzere mağduriyetlerinin sona erdirilmesi ve güvenli bir şekilde anavatanlarına dönmelerinin sağlanmasının yanı sıra Suriye devlet kurumlarını destekleme ve toprakları üzerindeki kontrolünü genişleterek oradaki silahlı milislerin varlığını ve Suriye’nin içişlerine dış müdahaleyi sona erdirmek gibi öncelikler var” ifadelerini kullandı. Gözlemci, Amman toplantısı sırasında, Suriye’deki uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığının kaynaklarının yanı sıra ile Ürdün ve Irak sınır ötesi kaçakçılık operasyonlarını organize eden, yöneten ve yürüten tarafları belirlemek, kaçakçılık operasyonlarının sona erdirmek ve tüm bölgeye yönelik artan bu tehlikeye son vermek için gerekli adımların atılması amacıyla Suriye, Ürdün ve Irak arasında bir ay içinde iki ortak siyasi-güvenlik çalışma grubu kurulması konusunda anlaşmaya varıldığını ancak şu ana kadar bu grupların kurulduğuna yönelik bir bilginin paylaşılmadığını belirtti. Siyasi gözlemci, Şam’ın, Suudi dışişleri Bakanı’nın el-Mikdad ile görüşmesinde ve Amman görüşmesinde kararlaştırılanların uygulanmasında iş birliği yapacağına inandığını, zira Suriye’nin içinde bulunduğu krizlerden çıkmasının tek yolunun bu olduğunu ancak meselenin ‘bir gecede düzelmeyeceğini ve bir süre beklenmesi gerektiğini’ ifade etti. Şam’ın Arap ülkelerinden, özellikle de şu anda Arap dünyasına liderlik eden ve küresel krizleri çözmek için çaba sarf eden Suudi Arabistan Krallığı tarafından yanıt almasının kesin olduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırdı.



Ankara’dan Suriyeli mültecilerin dönüşlerini hızlandırmak için “Halep'i kalkındırma” adımı

Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)
Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)
TT

Ankara’dan Suriyeli mültecilerin dönüşlerini hızlandırmak için “Halep'i kalkındırma” adımı

Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)
Suriye'nin kuzeybatısındaki Zerdana köyündeki bir mülteci kampında pazartesi günü yüksek sıcaklıklar nedeniyle serinlemeleri için çocukların üzerine su serpildi (AFP)

Türk basınında yer alan bazı haberlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla hükümetin, Suriyeli mültecilerin ülkelerine gönüllü olarak dönmelerine yönelik çabaları hızlandıracak bir adımla Suriye'nin kuzeybatısındaki Halep ilinde ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlamak amacıyla üçlü bir mekanizma kurduğu bildirildi.

Hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriyelileri mültecilerin Suriye’nin kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve onunla birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından güvenliğin sağlandığı yerlere gönüllü olarak dönmelerini teşvik etmek amacıyla İçişleri Bakanlığı, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve AK Partili milletvekillerinden oluşan üçlü bir mekanizma oluşturulması talimatı verdiğini aktardı.

hty
Suriye-Türkiye sınırında Halep’e açılan Bab es-Selame (Öncüpınar) Sınır Kapısı (Reuters)

Gazete, üçlü mekanizmanın Suriye’nin kuzeyinde güvenliğin sağlandığı bölgelerde ekonomik ve ticari hayatı canlandırmayı ve aralarında Türklerin de olduğu iş insanlarını, geri dönen mültecilerin istihdam edilmesi için bölgede proje uygulamaya, fabrika ve tesis kurmaya teşvik etmeyi amaçladığını kaydetti.

Halep’in canlandırılması

Gazete, üçlü mekanizmanın üzerinde çalıştığı yol haritasının en önemli ve öne çıkan yönlerinden birinin Suriye'nin ekonomi başkenti olan Halep’i ekonomik ve sosyal yönden canlandırmak olduğunu bildirdi.

Ankara, ülkelerine gönüllü olarak dönmeye teşvik edilecek yüzbinlerce Suriyeli mülteciye iş imkanı sağlamak amacıyla Halep'in yol haritasına dahil edilmesi için Şam ve Moskova ile görüşmelerini sürdürüyor.

Hürriyet gazetesinin hükümete yakınlığıyla bilinen yazarı Abdülkadir Selvi, geçtiğimiz hafta, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu ay olası Türkiye’ye ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşmede, masada Suriye ile ilgili iki konunun olacağını, bunlardan birinin mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmeleri, ikincisi ise Ankara ile Şam arasındaki normalleşme ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed arasında bir görüşme yapılması olduğunu yazdı.

Erdoğan ile Esed görüşmesinin önemine dikkati çeken Selvi, çünkü Türkiye'nin önceliğinin Suriyelilerin güvenli bir şekilde evlerine dönmesini sağlamak olduğunu belirtti. Türkiye'deki Suriyelilerin önemli bölümünü Halep’ten gelenlerin oluşturduğuna dikkati çeken Selvi, onların Halep’e güvenli bir şekilde dönüşünün sağlanması gerektiğini vurguladı.

Selvi, bu yüzden Ankara’nın Türk ve Suriye askerinin koordinasyon içinde olacağı güvenlik noktaları oluşturulması gerektiğini düşündüğünü de sözlerine ekledi.

Ankara, geçtiğimiz mayıs ayında Suriye ile ilişkileri normalleştirme müzakereleri kapsamında Rusya'nın himayesinde ve İran'ın da katılımıyla Suriye'de dört ülkenin temsilcilerinin yer aldığı bir askeri koordinasyon merkezi kurulması için anlaşmaya varıldığını açıklamıştı.

Türk askerinin Suriye'nin kuzeyindeki varlığı meselesi, Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecinde ilerlemenin önünde engel teşkil ediyor. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarda, ‘Türkiye’nin Suriye topraklarını işgali’ dediği durum sona ermeden ilişkilerin normalleşmesinden ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmekten bahsedilmesinin mümkün olmadığını vurguladı.

Öte yandan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçtiğimiz cumartesi günü yaptığı bir açıklamada, TSK’nın Türkiye sınırlarının ve Türk halkının güvenliğini sağlamadan geri çekilmesinin düşünülemeyeceğini ve Esed'in ‘bu konuda daha aklıselimle hareket edeceğine inandığını’ söyledi.

Türkiye'de geçtiğimiz mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri sırasında en sıcak dosyalardan biri olan Suriyeli mülteciler dosyası 31 Mart'ta yapılması planlanan yerel seçimlere aylar kala yeniden gündeme geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetinin Suriye'nin kuzeyinde TSK tarafından oluşturulan güvenli bölgelerde bir milyondan fazla Suriyeli mülteciyi güvenli ve insana yakışır bir yaşam sağlayacak koşullarda barındırmayı amaçlayan projeler üzerinde çalıştığını ve yaklaşık 553 bin Suriyelinin Suriye’nin kuzeyinde TSK ve SMO tarafından kontrol edilen bölgelere geri döndüğünü çok kez vurguladı.

ascd
Rusya'nın BMGK’nın Türkiye ile Suriye arasındaki Bab el-Hava Sınır Kapısı üzerinden yapılan insani yardımların süresini uzatma kararını reddetmesi üzerine 17 Temmuz’da Suriye'de düzenlenen bir protesto sırasında yere çizilen Rusya bayrağı ve üzerindeki veto yazısı (EPA)

Bunun yanında Ankara, Suriyeli mültecilerin ilerleyen süreçte sadece bahsi geçen güvenli bölgelere değil, Suriye ordusunun kontrolündeki yerlere de dönmelerini sağlamak istiyor.

3 milyon 321 bin Suriyeli mülteci

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı, Türkiye'deki Suriyeli mültecilere ilişkin son verilerinde geçici koruma sağlanan Suriyelilerin sayısının 3 milyon 321 bin 72 olduğunu açıkladı.

Geçtiğimiz mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinden sonra hükümet, ülkedeki yabancılar dosyasında katı bir politika izlemeye başladı. Başta İstanbul olmak üzere çeşitli illerde, Suriyeliler de dahil olmak üzere çeşitli milletlerden yasadışı göçmenleri ve ikamet koşullarını ihlal edenlere karşı üç aydır aralıksız devam eden bir güvenlik operasyonu sürdürülüyor.

Türkiye'de Suriyeli mültecilerin bazılarının zorla sınır dışı edildiğine dair haberler sık ​​sık basında yer alsa da İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Türkiye'de geçici sığınmacı statüsüne sahip Suriyelilerin sınır dışı edilmediklerini açıkladı. Göç İdaresi Başkanlığı, kayıtlı olmadıkları illerde ikamet eden Suriyelilere 24 Eylül'e kadar kayıtlı oldukları illere dönmeleri için süre tanıdı. Türkiye’de 6 Şubat meydana gelen depremden etkilenen 11 ilden İstanbul'a taşınan mültecilerin ise bir sonraki duyuruya kadar İstanbul’da kalmalarına izin verildi.