Husilerin propaganda hedefinde evsizler ve dilenciler var

Husiler, mezhepçilik programlarıyla Sana'da bin 500 dilenciyi hedefliyor

Yardım almak için uzun kuyruklarda bekleyen Yemenli yoksullar (Twitter)
Yardım almak için uzun kuyruklarda bekleyen Yemenli yoksullar (Twitter)
TT

Husilerin propaganda hedefinde evsizler ve dilenciler var

Yardım almak için uzun kuyruklarda bekleyen Yemenli yoksullar (Twitter)
Yardım almak için uzun kuyruklarda bekleyen Yemenli yoksullar (Twitter)

Yemen'deki Husi milisler, mezhepçi propaganda stratejileri ile dilencileri ve evsizleri de hedef almaya başladı. Zirâ kendi kontrolleri altında bulunan alanlar, dilenciler ve evsizler ile kaynıyor. Husiler bu insanları cepheye katılmaya ikna etmek için yazın düzenlenecek mezhepçi eğitim kamplarına çağırıyor.

Yemenli uzmanlar, milislerin egemenliğinden kaynaklanan açlığın ve yoksulluğun şiddeti, geçim kaynaklarının kesilmesi ve maaşların kesilmesi nedeniyle Sana'da ve milislerin kontrolündeki diğer bölgelerde dilenci sayısındaki artışı doğruladı.

Husi grubu, her türlü kesimi kendilerinin yazın düzenleyeceği mezhepçi kurslara katılmaya zorluyor. Sana’daki Yemenli kaynaklar, Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte, milislerin Husi liderlerin talimatıyla bin 500 dilenciyi kendi merkezlerine çekme yönündeki hazırlıkları tamamladığını söylüyor.

Sana’da Husilerin verdiği ideolojik derslere tabi tutulan dilenciler (Husi medyası)
Sana’da Husilerin verdiği ideolojik derslere tabi tutulan dilenciler (Husi medyası)

Kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre, Husi grubu dilencilik olgusunu ele alacak programlar düzenleme bahanesiyle Sana ve diğer şehirlerdeki yoksul dilenciler hususunda bir kampanya yürütüyor. Grup, darbe hükümetinin teknik eğitim sektörlerinden oluşan komitelerinin silahlı milisler ve araçlar eşliğinde sahada aktif olması yönünde karar aldı. Husiler bu planları ile dilencileri alıkoymayı, ardından ise yaz aylarında merkezlerde toplayarak mezhepsel ve askeri kurslara tabi tutmayı amaçlıyor.

Milislerin dilencileri tabi tutacağı programlar hazırlamak için düzenlediği toplantı (Husi medyası)
Milislerin dilencileri tabi tutacağı programlar hazırlamak için düzenlediği toplantı (Husi medyası)

Maaşların kesilmesi, yoksulluğun artması, devlette ve özel sektörde iş bulmada zorlukların yaşanması dolayısıyla Yemen’deki dilenci sayısı artıyor. Husi grubu ise kendi cephelerini yeni unsurlarla doldurmak için bu durumdan faydalanıyor.

Husi medyasının aktardığına göre, Husilere bağlı teknik ve mesleki eğitim bakanlığı ve dilencilikle mücadele programı, bin 440 dilencinin Husi bakanlığına bağlı eğitim yerlerinde eğitilmesi yönünde bir anlaşma imzaladı. Husilere bağlı zekat ve bağış kurumlarından sağlanan fonlarla imzalanan anlaşmaya göre, toplanıp merkezlerde tutulacak olan dilencilerin psikolojik ve sosyal rehabilitasyonlarının yapılması, ardından altı ay süren bir dizi programa tabi tutulmaları öngörülüyor.

Sana’daki dilenciler, Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte, Husilerin bu programlarına dahil edileceklerinden duydukları endişeyi paylaştı. Geçtiğimiz yıllarda, günlük topladıkları paranın yüzde 20’sinin dilenciliğe devam etmeleri karşılığında Husi milisler tarafından zorla alındığını da ekledi.

Sana'daki insan hakları kaynakları, Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte, Husilerin bu şekilde cephelerdeki insan eksikliğini gidermek ve yeni savaşçılar sağlamak istediklerine dikkat çekti. Aynı zamanda kendi kontrolleri altındaki bölgelerde devlete bağlı 79'dan fazla teknik ve meslek enstitüsünün kapatılmasını bu şekilde örtbas etmek istediklerini de belirtti. Zirâ bu enstitülere giden her yaştan binlerce öğrenci ortada kalmıştı.

Husilerin darbesi ardından başkent Sana ve kendi kontrolleri altındaki diğer şehirlerde her yaştan insanın sokaklarda dilencilik yapması alışıldık bir sahne halini aldı.

Sana’daki dilenciler (Husi medyası)
Sana’daki dilenciler (Husi medyası)

Husiler, liderlerinin direktifleri üzerine geçtiğimiz yıllarda da kendi bölgelerindeki dilencileri hedef aldıkları programlar düzenlemişti.

Tahran'ın desteklediği darbeci milisler; dokuz yıldır maaşları keserek, ülke kaynaklarını yağmalayarak, maddi kaynakları kendi üyelerine aktarıp onları zenginleştirerek Yemenlileri kasten yoksullaştırıyor. Böylece yoksulluk çemberi Husi darbesi (2014) öncesi seviyelere kıyasla nüfusun yüzde 80'inden fazlasını etkiler hale geldi.

2013’de Yemen’deki sekiz ilde yapılan araştırmaya göre, Sana'da hepsi 18 yaşının altında toplamda 30 bin dilenci bulunuyordu. Ancak 2017 yılında yayınlanan araştırmalara göre ise dilenci sayısı ürkütücü bir şekilde artarak 1,5 milyondan fazla kişiye ulaştı.

Nüfus konularında uzman akademisyenlerin önceki açıklamalarına göre, 2019 Mayıs ayı itibarıyla yalnızca Sana'daki dilenci sayısı her yaştan olmak üzere 200 bine ulaştı.



Yemen’de barış seçenekleri

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
TT

Yemen’de barış seçenekleri

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)

Yemen’de sekiz yıldan uzun süredir devam eden çatışmayı sona erdirmek için mevcut barış çabalarını ve çatışan taraflara bazı güçler için oldubittiler dayatmak ile diğer bileşenlerin savunduğu uzlaşmacı yaklaşımlar arasında mevcut olan seçenekleri bir belirsizlik çevreliyor.

Yemenli siyasi medya araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir'e göre, çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurum, barışı sağlamanın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ediyor.

ss
Hollanda'nın Lahey kenti kısa süre önce Uluslararası Yemen Forumu oturumlarına ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)

Cabir, savaş ve barış ikiliği ve Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışın temellerini atmaya yönelik sürekli çabaları hakkındaki açıklamasında, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi karmaşık bir sahnenin, yüksek bir belirsizliğin ve küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bıraktığına inanıyor.

Taraflar arasında uzlaşmaya dayalı bir formül

Dr. Abdulaziz Cabir, Yemen'deki savaş ve barış sahnesindeki aktif güçlerin pozisyonlarını dikkatli bir şekilde okuyarak, çatışma taraflarını ve onların kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşma ve Yemen'deki çatışma ve savaşı sona erdirme konusundaki farklı algılarını uzlaştırmanın şimdiye kadar zor ve karmaşık bir görev olduğunun açık şekilde görüldüğünü belirtti.

Cabir'e göre bu, ‘çoğunun kendi vizyonlarını diğer taraflara empoze edemeyecekleri gerçeğini kabul etmeyi reddetmelerinden kaynaklanıyor. Uzlaşıya dayalı bir formüle ve yaklaşımlara zorlanmaları da çatışmanın taraflarının siyasi gerçekçilikten yoksun olması nedeniyle yaşanıyor.’

Çatışan taraflardan her birinin kontrolü altındaki bölgelerde otoritesini pekiştirmek ve bu bölgelerde özel güvenlik, askeri ve ekonomik düzenlemeler oluşturmak için yaptığı çalışmalar, (örneğin hanedan mezhepçi ideolojisi doğrultusunda kontrol alanlarında düzenlemeler, yasalar ve müfredatlar uygulayan Husi grubu) ve bu büyük değişiklikler kendi içinde büyük bir engel teşkil ediyor. Bununla başa çıkmak ve onu çözmek için bir mekanizma üzerinde anlaşmak çok zaman ve çaba gerektirecek. Devam etmesi de Yemen'de barışı sağlama çabalarıyla çelişiyor.

sad
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Riyad'da bir araya geldi. (SABA)

Cabir, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmelerde çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurumun barışın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ettiğini söyledi. Ayrıca birlik hükümeti ve diğerleri çerçevesinde geçiş dönemine yönelik genel düzenlemelere ek olarak, bu güvensizlik halinin Yemen'de sürdürülebilir barışa ulaşma yolunda bir engel oluşturduğunu belirtti.

def
Yemenli siyaset araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir. (Şarku’l Avsat)

Başarısızlıklar karşısında gerçeklik

Dr. Cabir, istenen barışa ulaşmanın önünde birçok engel ve zorluğun durduğuna inanıyor. Bunlardan en öne çıkanı, Husilerin elde ettiği, devletin derinliklerine ve eklemlerine kadar ulaşan kapsamlı kontrol. Zira başkent Sana ve kuzey bölgelerin ve vilayetlerin çoğu üzerindeki kontrollerinin sıkılaştırılması, karşı tarafın başarısızlık ihtimalindeki artışla daha da pekişti.

Cabir açıklamasında “Bilindiği gibi bunun nedeni, Husiler ve ona karşı cephede yakınlaşmasına rağmen, meşru hükümet içindeki siyasi eşitsizliğin askeri ve güvenlik tarafına da uzanmasıdır” dedi.

Cabir’e göre, barış sürecinde bir çıkmaza girilmeyerek herhangi bir ilerleme kaydedilmesi, Husilerin meşru hükümete karşı darbelerini geri çekerek büyük tavizler vermesini gerektiriyor. Cabir’e göre onlar için bu bir kazanım kaybı ve özellikle tarihi Yemen sorununun derinliğini ve özünü oluşturan, demokratik yaklaşım ve güç ve zenginlik merkezlerinin dağılımı ile temsil edilen konuları ihmal etmemek için çalışacaklar.

Husilerin ‘sınırlı popülariteleri ve tüm Yemen halkı tarafından reddedilen tiksindirici hanedan yaklaşımları nedeniyle en büyük kaybeden olacaklarının farkında olduklarını’ belirten Cabir sözlerini şöyle sürdürdü:

 Çünkü Yemen sahnesindeki diğer siyasi güçlerle ortak ulusal siyasi paydalara izin vermeyen ırkçı bir terör projesi taşıyorlar. Yaklaşımları ve siyasi ideolojileri, ötekini hanedan, mezhep konumundan boyun eğdirme üzerine kurulu. Bu kibir kırılıp ulusal bir siyasi çerçevede yeniden inşa edilmedikçe barışı kabul edemez.

sc
Sana Uluslararası Havalimanı. (EPA)

Cabir, Suudi Arabistan'ın çabalarına karşı uzlaşmaz tutumun ve şart-talep tavanını yükselterek barış yolunun tıkanmasındaki en büyük sorumluluğun Husi gruba ait olduğunu vurguladı. Ayrıca Husilerin Yemen'in çıkarlarını, güvenliğini, istikrarını ve kalkınmasını hiçe sayan aşırılıkçı ve gerçekçi olmayan ideolojik yaklaşımı benimsediklerini belirtti.

ABD, İngiltere, Çin ve Fransa'nın büyükelçileri, Husi grubunu Yemen krizinde askeri seçeneği terk etmeye çağırmış ve çatışmaya herhangi bir dönüşün, Husi grubunu tamamen uluslararası izolasyona yol açacağı konusunda uyarmıştı.

Yıpratma savaşı korkusu

Siyasi medya sahasında çalışan Yemenli araştırmacı, sahneyi okurken, çatışmanın devamının Yemen'i zor bir aşamaya sokacak uzun vadeli bir yıpratma savaşına yol açacağına dair gerçek korkular konusunda uyarıda bulunuyor.

Özellikle hizmetlerin bozulması ve Güney Geçiş Konseyi de dahil olmak üzere bazı bileşenlere yönelik artan çağrılarla meşru hükümetin Aden ve diğer vilayetler üzerindeki kontrolünü kaybedeceği korkusuyla Yemen, Husilerin Sana ve kuzey bölgelerde şiddetli kontrollerini genişleteceği unutulmuş bir krize dönüşecek.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi birkaç gün önce Mukalla'da Hadramut valiliğine idari, güvenlik ve ekonomik olarak işlerini tam olarak yönetme hakkı verdiğini duyurdu.

Suudi Arabistan-İran yakınlaşması

Yemen sahnesindeki ve çatışmasındaki aktörlerin önceki tüm verilerinin ve konumlarının, Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlamak için gerçek tehditler taşıdığı sonucuna varan Cabir, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bırakacağına inanıyor.

Cabir, Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlama çabalarına olumlu bir şekilde yaklaşmak için uluslararası toplumun ortak çabalarına işaret ederek Husi grubuna ve onların arkasındaki İran'a azami baskı uygulamasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Cabir açıklamasının devamında “Bu çabaların başarısızlığı, Yemen'i büyük ölçüde örtüşen senaryoların önüne koyar ve Yemen sahnesine daha fazla yapı, karmaşıklık ve yüksek bir belirsizlik durumu verir” uyarısında bulundu.

Cabir sözlerine şöyle devam etti:

Temel değişkeni, yani Suudilerin genel olarak çatışmaya yönelik politikasını kavramak uygun olur. Özellikle Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nın Tahran ziyareti ve İran Cumhurbaşkanı ile görüşmesiyle sonuçlanan bir yumuşama durumuna tanık olduğu bu aşamada Husilere yönelmesi, Yemen'deki savaşla ilgili bazı gözlemcilere göre Yemen dosyasında yakın bir atılım olduğunu gösteriyor.

Cabir, Suudi Arabistan ve İran'ın sükûnet, çözüm veya savaş yollarına ilişkin pozisyonunun belirleyici olabileceğine ve bunun analiz için bir giriş noktası ve yakın gelecekteki gelişmeleri tahmin etme girişimi olarak benimsenmesine inanıyor. Cabir, Yemenli tarafları Yemen'de adil ve sürdürülebilir bir barışı sağlamak için olumlu ve açık bir şekilde anlaşmaya, kalkınma ve inşaya, Yemen'in bir barış, bilgelik ve refah vahası olan eski dönemine geri dönmesine yönelik olarak hareket etmeye çağırdı.