Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Alimi ABD Büyükelçisi Fagin ile görüştühttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/yemen/4341811-yemen-ba%C5%9Fkanl%C4%B1k-konseyi-ba%C5%9Fkan%C4%B1-alimi-abd-b%C3%BCy%C3%BCkel%C3%A7isi-fagin-ile-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Alimi ABD Büyükelçisi Fagin ile görüştü
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Riyad’da ABD’nin Sana Büyükelçisi Stephen Fagin ile yaptığı görüşmede Birleşmiş Milletler'deki (BM) gelişmeleri, Yemen siyasi sürecini canlandırmaya yönelik uluslararası çabalar ve ateşkesin yenilenmesi çabalarını ele aldı.
Alimi ve Fagin’in görüşmesi, Kuzey ve Güney Yemen'in birleşmesinin 33. yıl dönümü arifesinde, siyasi ve aşiret güçleri arasındaki saf birliğini güçlendirme, devleti yeniden kurma ve Husi darbesine son verme hedefine ulaşma çağrılarıyla aynı zamana denk geldi.
Şarku’l Avsat’ın Yemen resmi haber ajansı SABA’dan aktardığı habere göre Alimi ile ABD büyükelçisi arasındaki görüşmede, kamu hizmetleri ve yaşam koşullarını iyileştirmeye, ekonomik ve parasal istikrarı korumaya ve bu reformları teşvik etmek için gereken desteğe değinildi.
SABA, görüşmede, İran rejimi tarafından desteklenen Husi milislerin uzlaşmazlığı ışığında, ateşkesin yenilenmesi ve siyasi sürecin yeniden canlandırılması için bölgesel ve uluslararası çabalardaki gelişmelere değinildiğini bildirdi.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, başta 2216 sayılı Karar olmak üzere uluslararası referanslar ve kararlara uygun olarak, barış ve istikrara yol açan Yemen'e desteğini teyit eden Cidde'deki 32. Arap Birliği Liderler Zirvesi’ne katıldı.
Alimi, Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cidde’de (EPA)
Yemen hükümeti Husileri barış konusunda ciddi olmamakla suçlarken, BM'nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ndeki en son brifinglerinde, Taiz, Marib ve Saada gibi bazı cephelerdeki şiddet olaylarına atıfta bulunarak, ülkedeki tansiyonun düşürülmesine rağmen Yemen'deki mevcut durumun kırılganlığı konusunda uyardı.
Resmi bir ateşkesin gerekliliğine vurgu yapan Grundberg, "kapsayıcı siyasi sürecin bir an önce başlaması gerektiğini" söyledi.
Yemenli partilerin güven inşa etmek için "olumlu adımlar" atmasının ardından "ihtiyatlı iyimserliği" dile getiren Grundberg, kısmi çözümlerin zorlukları aşamayacağını bildirdi.
Birleşme çağrıları
Yemen'deki Siyasi Partiler Ulusal İttifakı, Yemen Başkanlık Konseyi’ni destekleyerek, ulusal safları resmi düzeyde birleştirme çabalarını iki katına çıkarma ihtiyacına değindi.
Ulusal İttifak Kuzey ve Güney Yemen'in birleşmesinin 33. yıl dönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada, kapsamlı ulusal diyalog belgesinde yer alan güney meselesinin adil bir şekilde ele alınmasına atıfta bulunularak, "bunun zenginleştirilmesi ve geliştirilmesi gerektiğini" aktardı.
Açıklamada, 1994 yaz savaşından sonra işlerinden ihraç edilen hem askeri hem de sivil on binlerce güneylinin durumunu ele alan cumhurbaşkanlığı kararına övgüde bulunulurken, ülkenin kuzey ve güney tüm vilayetlerinde, daha önceki çatışmalar nedeniyle kamu görevinden ihraç edilen askeri ve sivil herkesin koşullarının ele alınması gerektiği vurgulandı.
İran destekli Husi milislerin darbesi ile vatanın birliği, devletin varlığı ve cumhuriyet rejimini tehdit eden bazı mezhepsel ve bölgesel eğilimlerin ortaya çıkmasına kapı araladığı vurgulanan açıklamada, ülkenin geldiği noktanın önemli bir nedeninin de bu durum olduğu kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, birlik yürüyüşüne, ulusal saflarda çatlaklara yol açan ciddi hataların yanı sıra Husi darbesiyle devletin düşmesine götüren siyasi ortaklık dengesizliği ve hükümet çarkının çalkantısında eşlik ettiği itiraf edildi.
Yemen’deki Siyasi Partiler Ulusal İttifakı adı altında örgütlenen taraflar, hataların giderilmesinin ancak “devletin yeniden inşasına yönelik tarafsız bir milli mücadeleden” geçebileceğini vurgulayarak, ulusal uzlaşma, şeffaf süreç, adalet, birlik devleti ve siyasi sistemi yeniden formüle etmenin kapsamlı bir ulusal diyalog ile mümkün olduğunu bildirdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne brifing verdi. (BM)
Yemen’de sekiz yıldan uzun süredir devam eden çatışmayı sona erdirmek için mevcut barış çabalarını ve çatışan taraflara bazı güçler için oldubittiler dayatmak ile diğer bileşenlerin savunduğu uzlaşmacı yaklaşımlar arasında mevcut olan seçenekleri bir belirsizlik çevreliyor.
Yemenli siyasi medya araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir'e göre, çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurum, barışı sağlamanın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ediyor.
Hollanda'nın Lahey kenti kısa süre önce Uluslararası Yemen Forumu oturumlarına ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)
Cabir, savaş ve barış ikiliği ve Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışın temellerini atmaya yönelik sürekli çabaları hakkındaki açıklamasında, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi karmaşık bir sahnenin, yüksek bir belirsizliğin ve küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bıraktığına inanıyor.
Taraflar arasında uzlaşmaya dayalı bir formül
Dr. Abdulaziz Cabir, Yemen'deki savaş ve barış sahnesindeki aktif güçlerin pozisyonlarını dikkatli bir şekilde okuyarak, çatışma taraflarını ve onların kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşma ve Yemen'deki çatışma ve savaşı sona erdirme konusundaki farklı algılarını uzlaştırmanın şimdiye kadar zor ve karmaşık bir görev olduğunun açık şekilde görüldüğünü belirtti.
Cabir'e göre bu, ‘çoğunun kendi vizyonlarını diğer taraflara empoze edemeyecekleri gerçeğini kabul etmeyi reddetmelerinden kaynaklanıyor. Uzlaşıya dayalı bir formüle ve yaklaşımlara zorlanmaları da çatışmanın taraflarının siyasi gerçekçilikten yoksun olması nedeniyle yaşanıyor.’
Çatışan taraflardan her birinin kontrolü altındaki bölgelerde otoritesini pekiştirmek ve bu bölgelerde özel güvenlik, askeri ve ekonomik düzenlemeler oluşturmak için yaptığı çalışmalar, (örneğin hanedan mezhepçi ideolojisi doğrultusunda kontrol alanlarında düzenlemeler, yasalar ve müfredatlar uygulayan Husi grubu) ve bu büyük değişiklikler kendi içinde büyük bir engel teşkil ediyor. Bununla başa çıkmak ve onu çözmek için bir mekanizma üzerinde anlaşmak çok zaman ve çaba gerektirecek. Devam etmesi de Yemen'de barışı sağlama çabalarıyla çelişiyor.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Riyad'da bir araya geldi. (SABA)
Cabir, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmelerde çatışmanın taraflarının konumları ile Yemen'in geleceğine ilişkin algıları arasındaki genişleyen uçurumun barışın önündeki en önemli zorluklardan birini temsil ettiğini söyledi. Ayrıca birlik hükümeti ve diğerleri çerçevesinde geçiş dönemine yönelik genel düzenlemelere ek olarak, bu güvensizlik halinin Yemen'de sürdürülebilir barışa ulaşma yolunda bir engel oluşturduğunu belirtti.
Yemenli siyaset araştırmacısı Dr. Abdulaziz Cabir. (Şarku’l Avsat)
Başarısızlıklar karşısında gerçeklik
Dr. Cabir, istenen barışa ulaşmanın önünde birçok engel ve zorluğun durduğuna inanıyor. Bunlardan en öne çıkanı, Husilerin elde ettiği, devletin derinliklerine ve eklemlerine kadar ulaşan kapsamlı kontrol. Zira başkent Sana ve kuzey bölgelerin ve vilayetlerin çoğu üzerindeki kontrollerinin sıkılaştırılması, karşı tarafın başarısızlık ihtimalindeki artışla daha da pekişti.
Cabir açıklamasında “Bilindiği gibi bunun nedeni, Husiler ve ona karşı cephede yakınlaşmasına rağmen, meşru hükümet içindeki siyasi eşitsizliğin askeri ve güvenlik tarafına da uzanmasıdır” dedi.
Cabir’e göre, barış sürecinde bir çıkmaza girilmeyerek herhangi bir ilerleme kaydedilmesi, Husilerin meşru hükümete karşı darbelerini geri çekerek büyük tavizler vermesini gerektiriyor. Cabir’e göre onlar için bu bir kazanım kaybı ve özellikle tarihi Yemen sorununun derinliğini ve özünü oluşturan, demokratik yaklaşım ve güç ve zenginlik merkezlerinin dağılımı ile temsil edilen konuları ihmal etmemek için çalışacaklar.
Husilerin ‘sınırlı popülariteleri ve tüm Yemen halkı tarafından reddedilen tiksindirici hanedan yaklaşımları nedeniyle en büyük kaybeden olacaklarının farkında olduklarını’ belirten Cabir sözlerini şöyle sürdürdü:
Çünkü Yemen sahnesindeki diğer siyasi güçlerle ortak ulusal siyasi paydalara izin vermeyen ırkçı bir terör projesi taşıyorlar. Yaklaşımları ve siyasi ideolojileri, ötekini hanedan, mezhep konumundan boyun eğdirme üzerine kurulu. Bu kibir kırılıp ulusal bir siyasi çerçevede yeniden inşa edilmedikçe barışı kabul edemez.
Sana Uluslararası Havalimanı. (EPA)
Cabir, Suudi Arabistan'ın çabalarına karşı uzlaşmaz tutumun ve şart-talep tavanını yükselterek barış yolunun tıkanmasındaki en büyük sorumluluğun Husi gruba ait olduğunu vurguladı. Ayrıca Husilerin Yemen'in çıkarlarını, güvenliğini, istikrarını ve kalkınmasını hiçe sayan aşırılıkçı ve gerçekçi olmayan ideolojik yaklaşımı benimsediklerini belirtti.
ABD, İngiltere, Çin ve Fransa'nın büyükelçileri, Husi grubunu Yemen krizinde askeri seçeneği terk etmeye çağırmış ve çatışmaya herhangi bir dönüşün, Husi grubunu tamamen uluslararası izolasyona yol açacağı konusunda uyarmıştı.
Yıpratma savaşı korkusu
Siyasi medya sahasında çalışan Yemenli araştırmacı, sahneyi okurken, çatışmanın devamının Yemen'i zor bir aşamaya sokacak uzun vadeli bir yıpratma savaşına yol açacağına dair gerçek korkular konusunda uyarıda bulunuyor.
Özellikle hizmetlerin bozulması ve Güney Geçiş Konseyi de dahil olmak üzere bazı bileşenlere yönelik artan çağrılarla meşru hükümetin Aden ve diğer vilayetler üzerindeki kontrolünü kaybedeceği korkusuyla Yemen, Husilerin Sana ve kuzey bölgelerde şiddetli kontrollerini genişleteceği unutulmuş bir krize dönüşecek.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi birkaç gün önce Mukalla'da Hadramut valiliğine idari, güvenlik ve ekonomik olarak işlerini tam olarak yönetme hakkı verdiğini duyurdu.
Suudi Arabistan-İran yakınlaşması
Yemen sahnesindeki ve çatışmasındaki aktörlerin önceki tüm verilerinin ve konumlarının, Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlamak için gerçek tehditler taşıdığı sonucuna varan Cabir, barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ülkeyi küresel ekonomi için güçlü bir arteri temsil eden Kızıldeniz, Babu'l Mendeb Boğazı ve Arap Denizi'ne ulaşabilecek gerçek tehditlerle karşı karşıya bırakacağına inanıyor.
Cabir, Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürülebilir barışı sağlama çabalarına olumlu bir şekilde yaklaşmak için uluslararası toplumun ortak çabalarına işaret ederek Husi grubuna ve onların arkasındaki İran'a azami baskı uygulamasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Cabir açıklamasının devamında “Bu çabaların başarısızlığı, Yemen'i büyük ölçüde örtüşen senaryoların önüne koyar ve Yemen sahnesine daha fazla yapı, karmaşıklık ve yüksek bir belirsizlik durumu verir” uyarısında bulundu.
Cabir sözlerine şöyle devam etti:
Temel değişkeni, yani Suudilerin genel olarak çatışmaya yönelik politikasını kavramak uygun olur. Özellikle Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı'nın Tahran ziyareti ve İran Cumhurbaşkanı ile görüşmesiyle sonuçlanan bir yumuşama durumuna tanık olduğu bu aşamada Husilere yönelmesi, Yemen'deki savaşla ilgili bazı gözlemcilere göre Yemen dosyasında yakın bir atılım olduğunu gösteriyor.
Cabir, Suudi Arabistan ve İran'ın sükûnet, çözüm veya savaş yollarına ilişkin pozisyonunun belirleyici olabileceğine ve bunun analiz için bir giriş noktası ve yakın gelecekteki gelişmeleri tahmin etme girişimi olarak benimsenmesine inanıyor. Cabir, Yemenli tarafları Yemen'de adil ve sürdürülebilir bir barışı sağlamak için olumlu ve açık bir şekilde anlaşmaya, kalkınma ve inşaya, Yemen'in bir barış, bilgelik ve refah vahası olan eski dönemine geri dönmesine yönelik olarak hareket etmeye çağırdı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة