Kızıldeniz saldırıları İran’ın ABD ile doğrudan savaş korkusunu derinleştiriyor

Devrim Muhafızları Körfez’de gemisavar füzeyi test etti.

Bir F-18 savaş uçağı, pazar günü Umman Körfezi’ndeki Eisenhower uçak gemisine indi (Centcom)
Bir F-18 savaş uçağı, pazar günü Umman Körfezi’ndeki Eisenhower uçak gemisine indi (Centcom)
TT

Kızıldeniz saldırıları İran’ın ABD ile doğrudan savaş korkusunu derinleştiriyor

Bir F-18 savaş uçağı, pazar günü Umman Körfezi’ndeki Eisenhower uçak gemisine indi (Centcom)
Bir F-18 savaş uçağı, pazar günü Umman Körfezi’ndeki Eisenhower uçak gemisine indi (Centcom)

İran yanlısı Husi grubunun ticari gemilere yönelik saldırılarının ardından Kızıldeniz’de gerilimin artmasıyla birlikte, İran’da ABD ile doğrudan bir savaş korkusu yeniden baş gösterdi.

İran Devrim Muhafızları, türünde ilk kez, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Orta Doğu’ya yapacağı planlı ziyaretin hemen öncesinde, yeni tip bir savaş gemisi üzerinde gerçekleştirilen füze testinin video görüntülerini yayınladı.

Nour News Ajansı (İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi platformu), Devrim Muhafızları’nın dış operasyonlarından sorumlu yetkilisi Kasım Süleymani’nin adının verildiği kruvazördeki füze denemesini gösteren kısa bir video yayınladı. Süleymani, ABD Başkanı Donald Trump’ın emriyle düzenlenen bir ABD saldırısında öldürülmüştü.

Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, ABD ve İsrail’i yenilgi ile tehdit ederek, ülkesinin Filistin’e desteğini sonuna kadar sürdüreceğini söyledi.

swef
Pazar günü Basra Körfezi’ndeki bir kruvazörde füze testini gösteren Devrim Muhafızları tarafından dağıtılan videodan bir görüntü (Nour News)

Devrim Muhafızları’na bağlı Fars ve Tesnim ajanslarının haberine göre Selami, “ABD, 45 yıldır hatalarını tekrarlıyor ve toprakları işgal ederek kazanacağına inanıyor” dedi. Selami, “ABD, İsrail ve müttefikleri daha önceki acı deneyimleri tekrarlıyor. Afganistan’ın işgali onlara bir şey kazandırdı mı? İşgalden sonra Irak’ta kalabildiler mi? Yavaş yavaş çantalarını toplayıp bu ülkeyi terk ediyorlar” dedi.

Selami, ABD’li yetkililere seslenerek, “ABD, 50 milyondan fazla insanın yoksulluk tehdidi altında yaşadığı iç sorunlarıyla ilgilenmek yerine Suriye, Irak ve Yemen’de para harcadı” açıklaması yaptı. “Bugün Filistin’de de böyle; Ne kadar çok yok edersen, tabutuna o kadar çok çivi çakılacak” diyen Selami, sözlerinin devamında ise “ABD’li yetkililer İslam ülkelerinde bulunmaya cesaret edemiyorlar. Bugün bulundukları her noktada halkların nefretine ve güvensizliğine tanık oluyorlar” ifadelerini kullandı.

gfrthswcfw
Devrim Muhafızları komutanı pazar günü Tahran’da bir konuşma yapıyor (EPA)

Devrim Muhafızları’na yakın medya kuruluşlarının Husi grubunun Kızıldeniz’deki gemilere yönelik düzenlediği saldırıları övmesinin ardından Amerikan internet siteleri ve gazeteleri, Joe Biden yönetiminin Husilere yönelik saldırı kararı alma ihtimaline ilişkin Amerikan haberlerine yer verdi.

ABD merkezli Semafor internet sitesi, cuma günü Pentagon’un Kızıldeniz’deki gemilere yönelik artan saldırılara yanıt olarak Yemen’deki Husilere karşı doğrudan bir saldırı düzenlemeyi düşündüğünü bildirdi. İnternet sitesinin haberine göre ABD’li yetkililer, İran ve Husi grubunun İsrail ile ticareti baltalama ve ABD’nin maliyetlerini artırma girişimlerinden giderek daha fazla endişe duyduklarını söyledi.

ABD’li yetkililer, İran ve onun bölgesel vekilleriyle daha geniş bir savaşı körükleme olasılığına ilişkin endişeleri ışığında Husilere saldırma planını değerlendirdiklerini söyledi.

Devrim Muhafızları lideri Muhsin Rızai, Russia Today kanalına yaptığı açıklamada, Husilerin ABD ile doğrudan savaşa girmekten çekinmediklerini dile getirdi. Ayrıca ülkesinin Husilerin ticari gemilere yönelik saldırılarını desteklemekle suçlanmasına karşı da ‘büyük yalan’ şeklinde yanıt verdi.

Öte yandan İran Ordusu Hava Kuvvetleri Yardımcısı Tuğgeneral Mehdi Hadyan, ülkesinin her türlü tehdide yanıt vermeye hazır olduğu uyarısında bulunarak, İran Silahlı Kuvvetleri’nin savaşa hazırlığının en üst düzeyde olduğunu vurguladı.

Hadyan, “Düşmanlar İran’a karşı zorlu bir savaş yürütülmesi konusunda karamsar. Bugün İslam Cumhuriyeti rejimini vurmak için hibrit savaşa milyarlarca dolar harcıyorlar” dedi.

Siyasi analist Hasan Hanizadeh ise Arman Melli gazetesinin başyazısında, bazı Amerikalı ve Avrupalı ​​yetkililerin Husi saldırılarına ilişkin İran aleyhindeki açıklamalarının ‘Batı’nın bölgedeki direniş hareketleriyle mücadeledeki zayıflığının kanıtı’ olduğunu yazdı.

İran basınında yer alan yazıları, aralarında İran Dini Lideri’nin ofisi ve Milli Güvenlik Yüksek Konseyi’nin de bulunduğu bölgedeki ilgili karar alma merkezlerinin bakış açısını yansıtan Hanizadeh, Husileri ‘direniş ekseninin güçlü kolu’ olarak tanımladı ve Husi saldırılarının ‘Filistinlilere karşı kullanılmak üzere Siyonist varlık için silah taşıyan gemileri, hatta kimyasal silah taşıyan gemileri hedef aldığını’ iddia etti. Ancak ifadelerine delil sunmadı.

Hanizadeh, Babülmendep’i Yemen sularının bir parçası olarak tanımlayarak, saldırıların Husilerin bölgede ve direniş ekseninde caydırıcılık rolü oynama meşru hakkı çerçevesinde gerçekleştiğini dile getirdi. Husi grubunun İran’ın bölgesel faaliyetlerine konu olduğunun düşünülmesinin ‘tamamen yanlış ve dayanaksız olduğunu, çünkü onların (Husiler) bu eylemleri diğer ülkelerle koordinasyon olmadan yürüttüklerini’ belirten Hasan Hanizadeh, “Kamuoyunun dikkatini İsrail’in suçlarından çevirmeye çalıştılar” dedi.

Bu ayın başlarında Hanizadeh, İsrail’in İranlı yetkililere karşı suikast düzenleyebileceği iması sonrasında İran siyasi çevrelerinde tartışmalara yol açtı. Yetkili, Arman Melli gazetesinin yayınladığı makalesinde, “İsrail’in suikast planları Hamas liderlerinin ötesine geçiyor” demişti.

Hanizadeh’in açıklamaları, birçok İranlı analist ve aktivistin, Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının ardından İran’ın ABD ile savaşa girmesine ilişkin endişelerini dile getirdiği bir dönemde geldi.

Korkular, İran Savunma Bakanı İsmail Aştiyani’nin geçen perşembe günü ABD’ye Babülmendep’teki Husi saldırılarını caydırmak için çok uluslu bir deniz koalisyonu kurulmasına karşı uyarıda bulunan açıklamalarına dayanıyordu.

Aştiyani, planın istisnai sorunlarla karşı karşıya kalacağına dikkati çekerken, “Bu bölgede (Kızıldeniz) bütün ülkelerin varlığı var, ama orası bizim bölgemiz. İran’ın kontrolündeki bölgede kimsenin manevra yapamayacağı kesindir” dedi.

İranlı yetkili, İran’ın deniz taşımacılığını koruyacak bir kuvvet oluşturulmasına yanıt olarak başvurabileceği önlemlerin niteliğini belirtmedi.

İranlı yetkililer, İsrail’i ABD’yi İran’la doğrudan savaşa sokmaya çalışmakla suçlamıştı. Geçtiğimiz ayın başlarında, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyesi Muhammed Sadr, İsrail’in tahminlerinin Lübnan Hizbullah’ının Hamas’tan 100 kat daha güçlü olduğunu gösterdiğini söyledi. Sadr, “Bu durum, İran’ın vekillerinden biri olan Hizbullah’ın güce sahip olduğu anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Birkaç kez Dışişleri Bakanlığı görevine aday olan tecrübeli diplomat Sadr, İran gazetesi Şark’a yaptığı açıklamada “İsrail, İran’la doğrudan savaşmaktan korkuyor ve ABD’yi bu savaşa dahil etmek istiyor. Çünkü ABD’nin gücü olmadan İran’a karşı savaşamayacağını biliyor” dedi.

İran liderinin danışmanı ve rejimin Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyesi Gulam Ali Haddad Adil, 13 Kasım’da İran’ın Gazze savaşına girişinin sonuçları konusunda uyardı. İran merkezli Etemad gazetesinin haberine göre “İran’ın Gazze savaşına girmesini isteyenler şunu bilmelidir ki Siyonist rejimin isteği de budur” diyen Haddad Adil, çatışmanın ABD ile savaşa yol açacağını ve İsrail’in böyle bir savaşta güvenli tarafta olacağını ifade etti.

Uyarılar, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın bölgedeki savaş cephelerinin genişletilmesi yönündeki uyarısını ısrarla tekrarlaması üzerine geldi.

İranlı siyasi analist Ahmed Zeyd Abadi, geçen cuma günü bir blogda Haddad Adil’in birkaç hafta önce İsrail’in İran ile ABD arasında bir çatışmayı alevlendirmeye istekli olduğunu belirttiğini yazdı. Zeyd Abadi ayrıca, “Ben İsrail’in bunu yapabilecek güce sahip olmadığına inanıyorum, ancak Husilerin bunu yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu düşünüyorum” dedi.



Gazze’de Hamas karşıtı gösteriler sürüyor: Savaşı protesto etme hakları var

Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)
Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)
TT

Gazze’de Hamas karşıtı gösteriler sürüyor: Savaşı protesto etme hakları var

Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)
Beyt Lahiya'da yüzlerce Filistinli, Hamas karşıtı sloganlar atarak yürüyüş düzenledi (AFP)

Gazze'de Hamas karşıtı eylemler sürerken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, rehinelerin serbest bırakılmaması halinde bazı bölgelere el koyacağını söyledi.

Netanyahu, Knesset’te (Meclis) dün yaptığı açıklamada Hamas’ın kalan rehineleri serbest bırakmasını talep etti:

Hamas rehinelerimizi serbest bırakmayı reddetmeyi sürdürdükçe, uyguladığımız baskıyı artıracağız. Bunu Knesset'teki meslektaşlarıma ve Hamas'a da söylüyorum: Bahsettiğim plan, burada ayrıntılarına giremeyeceğim diğer önlemlerle birlikte toprakların ele geçirilmesini de içeriyor.

Netanyahu’nun konuşması, Knesset’teki muhalif siyasetçilerin yuhalamaları nedeniyle sık sık kesildi.

Hamas ise yayımladığı açıklamada İsrail ordusunun rehineleri almak için kara harekatı düzenlemesi halinde esirlerin öldürülebileceğini bildirdi:

İşgalciler ne zaman esirlerini güç kullanarak geri almaya çalışsa, rehineler tabutta döndü.

Filistinli örgüt, Netanyahu yüzünden ateşkes anlaşmasının başarısızlığa uğradığını belirterek, İsrail liderinin Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in şantajlarına boyun eğdiğini söyledi.

Yaklaşık 10 bin kişi Batı Kudüs'te Netanyahu hükümetinin politikalarını protesto etmek için dün sokaklara çıktı. Göstericiler, iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü Ronen Bar'ın görevden alınmasını ve Gazze'de tutulan İsraillilerin geri getirilmesine yönelik müzakerelerin
durdurulmasını protesto etti. Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz gibi muhalefetin önemli isimleri de yürüyüşe katıldı.

Diğer yandan Gazze Şeridi’nde de Hamas karşıtı gösteriler yapıldı. Salı başlayan eylemlerin ikinci gününde yüzlerce Filistinli, Gazze’nin kuzeyinde “Hamas defol” sloganlarıyla protesto düzenledi. Eylemciler, savaşın sonlandırılması çağrısı da yaptı.

Eylemler sürerken İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin merkezine düzenlediği iki saldırıda 9 Filistinli öldürüldü. Saldırılardan birinde, Nuseyrat mülteci kampındaki bir yardım kuruluşunun önünde yemek almak için bekleyen Filistinliler hedef alındı. Yaralıların kaldırıldığı El Avde Hastanesi’nin paylaştığı bilgilere göre, aralarında bir kadın ve kızının bulunduğu en az 5 kişi hayatını kaybetti.

Hamas yetkilisi Basem Naim, halkın savaşın yarattığı ağır koşulları protesto etme hakkı olduğunu belirtirken, eylemlerin “şüpheli siyasi odaklar” tarafından organize edildiğini savundu. Hamas yetkilisi, eylemlerin arkasında Fetih Hareketi’nin olduğunu ima ederek şunları söyledi:

Kim bu insanlar, Batı Şeria’da neler yaşanıyor? Neden oradaki saldırganlığı protesto etmiyorlar ya da insanların bu savaşı kınamak için sokaklara çıkmasına izin vermiyorlar?

Fetih’in kontrolündeki Filistin Ulusal Yönetimi, eylemlerin ardından Hamas’ın “Gazze’deki Filistinlilerin çağrısına yanıt vermesi gerektiğini” söylemişti.

Gazze Şeridi, 1996-2006'da Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlıydı. Ancak Hamas, 2006'da yapılan seçimlerde, Fetih'i geçerek 132 sandalyeli mecliste 74 koltuk kazanmış, Fetih ise 45 sandalyede kalmıştı. Daha sonra taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2007'de patlak veren çatışmalarda, Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

19 Ocak 2024’te yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart'ta sona ermişti. İsrail, 1700'den fazla Filistinli mahkumu salıvermiş, Hamas da 8’i ölü 33 İsrailli ve 5 Taylandlı rehineyi serbest bırakmıştı.

Taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı için ikinci aşamaya geçilememişti. Tel Aviv yönetimi, 2 Mart'ta Gazze Şeridi'ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart'ta da bölgeye elektrik tedarikini kesmişti. Bunların ardından İsrail ordusu, 18 Mart’ta ateşkes sürecini bozarak Gazze’ye saldırıları yeniden başlatmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN