İsrail'in yargılanması için UCM'ye şikayette bulunan İngiliz milletvekili Webbe, AA'ya konuştu

Fotoğraf: Raşid Necati Aslım/AA
Fotoğraf: Raşid Necati Aslım/AA
TT

İsrail'in yargılanması için UCM'ye şikayette bulunan İngiliz milletvekili Webbe, AA'ya konuştu

Fotoğraf: Raşid Necati Aslım/AA
Fotoğraf: Raşid Necati Aslım/AA

İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarının soruşturulması ve yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) resmi şikayette bulunan İngiliz milletvekili Claudia Webbe, Gazze'deki saldırılara müdahil olanların ve İsrail'in uluslararası suç ortaklarının ceza mahkemelerinde yargılanması gerektiğini söyledi.

İngiltere parlamentosunda bağımsız milletvekili olan Webbe, İsrail'in Gazze'deki saldırılarının yol açtığı yıkım, insani kriz ve İngiltere'nin siyasi ve askeri destek sağlaması nedeniyle İsrail'in suç ortağı olduğu iddialarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Webbe, Gazze'deki durumun kahredici olduğunu dile getirerek, İsrail'in Gazze halkına yönelik 160 günü aşkın süredir devam eden saldırılarının korkunç boyutta olduğuna işaret etti.

Uluslararası Adalet Divanının (UAD), bu saldırıların makul soykırım riski taşıdığı tespitinde bulunduğunu vurgulayan Webbe, "Ramazan ayındayız. Ne bir ara ne de bir ateşkes var. Bu kesinlikle yıkıcı." ifadesini kullandı.

Webbe, İsrail'in açlığı "savaş silahı" olarak kullandığını, Gazze'deki sivillere yönelik bombardıman ve hava saldırılarının devam ettiğini belirterek, her gün Gazze'de insanların hayatını kaybettiğini ve bu durumdan özellikle kadınlar ve çocukların etkilendiğini söyledi.

"Bu dehşet verici ve buna gerçek zamanlı olarak tanıklık etmemiz kesinlikle korkunç." diyen Webbe, açık şekilde ateşkes çağrısında bulunulması ve İsrail'e Gazze halkına yönelik bombardıman ve zulme son vermesi için ciddi çağrı yapılması gerektiğini bildirdi.

- "Saldırı eylemlerine karışanlar ceza mahkemeleri önüne çıkarılmalı"

İngiliz milletvekili Webbe, İsrail hükümetinin soykırım ve insanlığa karşı suçlar dahil Filistin halkına karşı işlediği savaş suçlarının soruşturulması ve yargılanması çağrısıyla Aralık 2023'te UCM'ye yaptığı resmi şikayete ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:

Gazze halkına, sivillere yönelik saldırı eylemlerine karışan kişilerin ceza mahkemeleri önüne çıkarılması, eylemleri ve kararları için hesap vermesi gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, İsrail hükümetini, (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu dahil kilit rollerdekileri ve tüm kabinesini bu cinayetlerde suç ortağı oldukları, cinayetleri yönlendirerek Gazze halkına zarar verilmesine neden oldukları için sorumlu tutuyorum.

- "İngiltere'nin suç ortağı olduğu açıktır"

Webbe, İngiltere'nin İsrail'e sağladığı siyasi ve askeri desteği gerekçe göstererek, İsrail'in suç ortağı olduğu iddialarıyla ilgili de "İngiltere'nin 7 Ekim'den bu yana sadece İsrail'i korumakla kalmadığı, aynı zamanda İsrail'e bir süredir devam etmekte olan silah tedarikiyle de suç ortağı olduğu açıktır." dedi.

İngiltere'nin İsrail'i silahlandırmaya son vermesi gerektiğinin altını çizen Webbe, buna karşın ülkesinin İsrail'e silah satışı lisansları verdiğini ve askeri yardım sağlamaya devam ettiğini bildirdi.

Webbe, İngiltere'nin bu eylemlerinin Gazze'de sivil halka yönelik işlenen soykırımda suç ortaklığı anlamına geldiğini, buna artık son verilmesi gerektiğini ifade etti.

İngiliz parlamenter, "Bu nedenle uluslararası aktörlerin İngiltere ve ABD gibi ülkelerden yaptıklarının hesabını sorması gerekmektedir. İngiltere, ABD'nin Gazze halkına yönelik eylemlerini takip ederek ABD ile suç ortaklığı yapmaktadır." diye konuştu.

Gazze'de akan kanın durması için İngiliz hükümetine de çağrıda bulunan Webbe, sözlerini şöyle tamamladı:

İngiliz hükümeti İsrail'e silah yardımını derhal durdurmalı. Derhal yaptırım uygulamalı. Gazze halkına gerekli gıda ve kaynakları sağlayacak olan Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) finansmanını yeniden başlatmalıdır. Bunu derhal yapmalıdır.

- İngiliz milletvekili Webbe, AA'nın "Kanıt" kitabını inceledi

Webbe, röportajın ardından Anadolu Ajansının (AA) İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında beyaz fosfor kullanması başta olmak üzere işlediği savaş suçlarına yönelik belge niteliğindeki fotoğrafların yer aldığı "Kanıt" kitabını inceledi.

AA'nın bu kitapla Gazze'de yaşanan ihlalleri belgeleyerek uluslararası kamuoyunun dikkatine sunduğu bilgisini alan Webbe, daha sonra kitaptaki bazı fotoğraflara ilişkin yorum yaptı.

İsrail ordusunun şiddetli saldırılarına maruz kalan Filistinlilerin, güneydeki bölgelere göç ettiğini ortaya koyan bir fotoğrafı inceleyen Webbe, "Bu kesinlikle korkunç. Yeni Nekbe gibi. Nekbe'nin devamı. Nekbe'nin üzerinden 75 yıl geçti." ifadesini kullandı.

Daha sonra Webbe, kitap ve kitabın hazırlanmasında yapılan tüm çalışmalar için teşekkür etti.

- "Kanıt" kitabı İsrail'in suçlarını belgeliyor

İsrail'in Gazze'de kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılara başta Batılı ülkeler olmak üzere çoğu ülke sessiz kalırken, bazı ülkeler ise katliamlar için "delil yetersizliği" tezini ileri sürdü.

Söz konusu iddialar üzerine AA, saldırıların başından bu yana önemli görev üstlenen foto muhabirleri ve kameramanların görüntülerini, uluslararası hukukta delil olması amacıyla kitaplaştırma kararı aldı.

Uzman bir ekip tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça hazırlanan kitap "Kanıt" ismiyle yayımlandı. Kanıt'ta İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık suçları belge niteliğindeki fotoğraflarla gözler önüne serildi.

BM Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesi'ne göre kullanılması suç olan ve İsrail ordusunun Gazze'nin yoğun nüfuslu sivil bölgelerinde kullandığı beyaz fosforlu top mermilerinin fotoğrafları da kitapta yer aldı.



Libya'da yeni bir 'iç savaş' türü: Artık mermiler değil, para konuşuyor

Libya Merkez Bankası'nın Trablus'taki merkezinde nöbet tutan polis memurları, 27 Ağustos 2024 (AFP)
Libya Merkez Bankası'nın Trablus'taki merkezinde nöbet tutan polis memurları, 27 Ağustos 2024 (AFP)
TT

Libya'da yeni bir 'iç savaş' türü: Artık mermiler değil, para konuşuyor

Libya Merkez Bankası'nın Trablus'taki merkezinde nöbet tutan polis memurları, 27 Ağustos 2024 (AFP)
Libya Merkez Bankası'nın Trablus'taki merkezinde nöbet tutan polis memurları, 27 Ağustos 2024 (AFP)

Ben Fishman

Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir'in kendisine ve çalışanlarının güvenliğine yönelik tehditler nedeniyle ülkeden kaçması ve bankanın faaliyetlerinin fiilen durma noktasına gelmesinin ardından bankanın geleceğine ilişkin tartışmalar şiddetlenirken, Libya derin bir kaosun içine sürüklenmeye devam ediyor. Bu durum Libya'nın finansal sistemini tehlikeye atarken, ülkenin bankacılık sisteminin istikrarına yönelik uluslararası güveni de sarstı.

Libya’da bu kez geçmişte yaşanan iç savaşların aksine ülkenin önemli zenginliklerinin, özellikle de Merkez Bankası ve petrol üretim faaliyetlerinin kontrolü etrafında dönen bir mücadele yaşanıyor. Gayrimeşru olan yönetici sınıfı, bu kaynakları sömürerek kişisel çıkarları için ülkeyi daha fazla kaosa sürüklüyor. Uluslararası taraflardan istikrarı desteklemede etkili olabilecek müdahale gelmezken, bankacılık sistemindeki kriz geçici olarak çözülse bile, Libya'nın siyasi manzarası daha da kötüleşebilir.

Ülkenin istikrarına yönelik Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen ve 2 Eylül'de açıklanan son girişim, Libya'nın siyasi kurumlarındaki karmaşık durumunu ortaya koydu. Merkez Bankası'nın geleceğine ilişkin anlaşmada, 2014 yılında seçilen Temsilciler Meclisi (TM), 2015 tarihli Libya Siyasi Anlaşması uyarınca kurulan Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ve Başkanlık Konseyi yer aldı. TM ve DYK nadiren anlaşabilecekleri ortak bir zemin bulabildiklerinden anlaşmaya varmaları alışılmadık bir tablo ortaya çıkardı. Ancak bu kez Merkez Bankası'nın geleceği konusunda ortak bir zemin bulabildiler. Bu zeminde Sıddık el-Kebir yeniden Merkez Bankası Başkanlığına atanabilir ya da yeni bir geçiş süreci başlatılabilir.

xsdvf
Misrata'da bir banka şubesindeki Libya parası biriminden banknotlar (AFP)

Libya’da 2019-2020 iç savaşının ardından 2021 yılında, Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun (LSDF) çıktılarından biri olan ve üç üyeden oluşan Başkanlık Konseyi, özellikle de yetkilerinin çoğunu iki yılı aşkın bir süre önce görev süresi dolan ve halen görevde kalmaya devam eden Ulusal Birlik Hükümeti'ne (UBH) ve UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’ye devrettiği için etkisiz kalırken, son finansal krizin arkasında da Dibeybe’nin Kebir ile olan anlaşmazlığı yatıyor.

Ancak Sıddık el-Kebir'i ‘anayasal hakkı’ olduğu gerekçesiyle görevden alan Başkanlık Konseyi oldu. Bu şüpheli yasal iddiaya hemen itiraz edildi. Öte yandan Kebir’in yerine geçici olarak Abdulfettah el-Abdulgaffar atandı. 2 Eylül’de yeniden yapılandırılan Libya Merkez Bankası’nın X hesabından bankanın ‘her zamanki çalışmalarına geri döndüğü’ paylaşımı yapıldı.

Abdulgaffar, geçtiğimiz cuma günü düzenlediği basın toplantısında, hiçbir verinin gizlenmeyeceğini belirterek, ‘şeffaflık ve bankayla ilgili tüm verilerin denetleyici makamlara açıklanması’ sözü verdi. Her ne kadar yeni Libya Merkez Bankası artık fiziki merkezi ve SWIFT işlemlerini kontrol ediyor olsa da bankacılık krizine küresel olarak kabul gören bir çözüm bulunmadan, bankanın uluslararası ilişkilerinin normale dönmesi pek olası görünmüyor. Banka kamu sektörü çalışanlarının çoğunun maaşlarını dinar olarak ödeyebilse de daha geniş kapsamda bankacılık sistemi risk altında olduğundan, yerel para biriminin değeri muhtemelen düşmeye devam edecek.

Bankacılık krizine küresel olarak kabul gören bir çözüm bulunmadan, bankanın uluslararası ilişkilerinin normale dönmesi pek olası görünmüyor.

Libya'nın ulaşabileceği anlaşmalar yıllardır Halife Hafter, dış güçler ya da her ikisi tarafından engellendi. Hafter, Libya siyasi anlaşması için yapılan müzakereler sırasında, her defasında önerilere itiraz etmenin bir yolunu buldu. Onu destekleyen Batılı taraflar da en az onun kadar suçlu. Özellikle Hafter’in 2019 yılında Trablus'a başlattığı saldırı, onu desteklemenin boşuna olduğunu kanıtladı. Seçimlerin 2021 yılı sonlarında yapılması kararlaştırıldığında, Hafter'in adaylığı seçimlerin süresiz olarak ertelenmesine yol açan ana faktörlerden biriydi.

Mısır sürekli olarak Hafter'i desteklerken, Türkiye 2020 yılında Trablus'u Hafter’in saldırısından kurtarmak için müdahale etti. Ancak Hafter bugün en endişe verici ittifakını, özellikle Libya'nın petrol üretimini manipüle etmek söz konusu olduğunda, Libya'nın servetini kullanma fırsatının elinden kaçmasına izin vermeyecek olan Rusya ile kurmuş durumda.

Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) tarafından yapılan açıklamaya göre ağustos ayı başlarında Halife Hafter'in oğlu Saddam Hafter, Libya'nın güneybatısındaki Şarara petrol sahasında üretimi durdurdu ve temmuz ayı sonlarında yaklaşık 1,3 milyon varil olan günlük üretimi 300 bin varil azalttı.

Şarara petrol sahasındaki petrol üretimi 24 Ağustos itibariyle günlük 600 bin varilin altına düşerken NOC, Halife Hafter'in Libya Merkez Bankasının kontrolünü ele geçirmek için kapattığı birçok sahada ‘mücbir sebep’ ilan etti. Ardından petrol üretimi günlük 300 bin varile geriledi. Şu an sadece ülkenin en batısında yer alan Vaha petrol sahası tam kapasiteyle çalışıyor.

sdevrgtbh
Libya'daki petrol kuyuları (Reuters)

NOC tarafından mücbir sebep ilan edilmesinin ardından, küresel petrol fiyatları yüzde 2-3 oranında yükseldi. OPEC+ çerçevesinde üye ülkelerin petrol üretiminde artışa gitmeleri ve Çin'in petrol talebinin azalması gibi diğer faktörler nedeniyle petrol fiyatları istikrara kavuşmuş olsa da Libya'nın petrol üretimindeki dalgalanmalar, üretim değişikliklerinin küresel petrol fiyatları üzerinde nasıl önemli bir etkiye sahip olmaya devam edeceğini gösterdi.

Bir enerji analiz firması, Vaha petrol sahasının düşük seviyelerde de olsa faaliyette kalması ve Arap Körfezi Petrol Şirketi (AGOCO) tarafından işletilen sahaların çalışmaya devam etmesi halinde, Libya’nın petrol üretiminin günlük 300 bin ila 400 bin varil civarında istikrar kazanmasını beklediğini açıkladı.

Diğer uzmanlar ise daha iyimserler ve krizin daha çabuk çözüleceğini düşünüyorlar. Bugün petrol istasyonları, talebi karşılayabilmek için stok petrolü kullanıyorlar. Ancak bu stok tükenmeye başladı ve tükendiğinde üretimin durmasının etkileri daha da belirginleşecek. Petrol sahaları kısa süre içinde yeniden faaliyete geçse bile hemen sonuç alınması mümkün değil.

Şarara petrol sahasındaki petrol üretimi 24 Ağustos itibariyle günlük 600 bin varilin altına düşerken NOC, birçok sahada ‘mücbir sebep’ ilan etti.

ABD şimdi daha önce yapılan ve Avrupa ülkeleriyle birlikte Libya'da istikrarın sağlanmasını engelleyen Libyalı ve uluslararası aktörler üzerinde yeterli baskı kuramadığı siyasi müzakerelerin aksine, Libya Merkez Bankası krizini ele almak için daha güçlü.

BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL), Libya Merkez Bankası krizini çözmek üzere bir forum düzenledi. ABD, söz konusu müzakereleri desteklemek için kabul edilebilir ve şeffaf bir çözüme ulaşılana kadar bankaları Libya Merkez Bankası ile işlem yapmamaları konusunda uyarmakla tehdit edebilir. Büyük bankalar, Libya Merkez Bankası ile dolar işlemlerini durdurduğundan, ABD'nin UNSMIL’in başlattığı süreci desteklemesinin, geleneksel olarak Libya’daki istikrarı bozan tarafların çabalarının çok daha ötesinde önemli bir etkisi olacağına şüphe yok.

ABD ve Avrupalı müttefiklerinin atacağı en cesur adım, Libya’da uzun yıllardır devam eden çatışmayı çözmek için çalışmak ve ülkenin istikrara kavuşması amacıyla, siyasetçilerden ziyade teknokratlar tarafından yönetilecek yeni bir hükümetin kurulmasına yardımcı olmak olacak. Böyle bir hükümetin silahlı grupların tehditleriyle karşı karşıya kalacağı aşikâr, ancak bu gruplar fonlardan mahrum bırakılırsa, böyle davranmaktan vazgeçebilirler. Belki bu aynı zamanda Libya'da alternatif halk koalisyonlarının kurulmasını ve Libya'ya uzun süredir bireysel banka hesapları gibi davranan siyasi elitin değişmesi için zaman ve alan oluşmasını sağlar.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.