Mali ve BM arasındaki kriz hız kazandı

BMGK kararıyla BM heyetinin görev yenilenme tarihi yaklaşıyor.

Bamako’daki protestocular BM misyonunun ayrılması çağrısında bulundu. (AFP)
Bamako’daki protestocular BM misyonunun ayrılması çağrısında bulundu. (AFP)
TT

Mali ve BM arasındaki kriz hız kazandı

Bamako’daki protestocular BM misyonunun ayrılması çağrısında bulundu. (AFP)
Bamako’daki protestocular BM misyonunun ayrılması çağrısında bulundu. (AFP)

Mali’deki geçiş hükümeti ile yaklaşık 10 yıldır ülkede bulunan Birleşmiş Milletler barışı koruma misyonu (MINUSMA) arasındaki gerginlik, ülke yetkililerinin BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından yayınlanan bir raporu yalanlaması sonrasında arttı. Raporda ordu, Wagner Grubu ile işbirliği içinde geçen yıl en az 500 kişiyi infaz etmekle suçlanıyor.

Aylarca süren soruşturmanın özeti olarak geçen cuma günü yayınlanan BM raporu, hükümete bağlı ordu tarafından yabancı savaşçıların desteğiyle işlenen ‘en kötü zulümleri’ ortaya koyuyor. Raporda, 10 yılı aşkın süredir Mali’deki çeşitli bölgeleri kontrol eden terörist gruplara karşı verilen savaş sırasında özel Rus Wagner grubunun varlığına atıf yapılıyor.

Fotoğraf Altı: BM raporu, ordu tarafından ‘yabancı savaşçıların’ desteğiyle işlenen şiddeti ortaya koydu. (Sosyal medya)
Fotoğraf Altı: BM raporu, ordu tarafından ‘yabancı savaşçıların’ desteğiyle işlenen şiddeti ortaya koydu. (Sosyal medya)

Raporda, Malili askerler ve yabancı savaşçıların 27 Mart 2022’de helikopterle Mora köyüne geldiği ve kaçmaya çalışan köy sakinlerine ateş açtığı belirtildi. Ayrıca ilerleyen günlerde yüzlerce sivilin daha vurularak öldürüldüğüne ve cesetlerinin çukurlara atıldığına dikkat çekildi.

BM raporu, Mali’deki yetkilileri öfkelendirirken, Mali sokaklarında da büyük tepkiye neden oldu. Şarku’l Avsat’ın eidndiği bilgilere göre Mali Hükümet Sözcüsü Abdullah Maiga, 15 Mayıs’ta yaptığı açıklamada “Hükümet, hayali bir anlatıya dayanan ve uygulanabilir uluslararası standartları karşılamayan bu taraflı raporu şiddetle kınıyor” dedi.

Hükümet Sözcüsü, yetkililerin ‘operasyon sırasında olası insan hakları ihlallerine’ ilişkin soruşturma yürüttüğünü belirtirken ‘ölülerin siviller değil, silahlı terör grupları olduğu’ yönündeki açıklamalarını yineledi.

Maiga, “Askeri operasyon sırasında Mora’dan hiçbir sivil ölmedi. Sadece terörist savaşçılar öldürüldü ve tutuklananların tamamı jandarmaya teslim edildi” diyerek, yetkililerin insan haklarını koruma taahhüdüne dikkat çekti.

Diğer yandan BM’ye bağlı insan hakları ofisi, “Rapor, adli tıp raporları ve uydu görüntülerine ek olarak, yaralılar ve tanıklarla yapılan görüşmelere dayanmaktadır” açıklamasında bulundu. Ayrıca Malili yetkililerin BM bilgi toplama ekibinin bizzat Mora köyüne ulaşma taleplerini reddettiği belirtildi.

Ancak hükümet sözcüsü, raporu ‘Mali’nin ulusal güvenliğini hedef alan gizli bir manevra’ olarak nitelendirerek bu iddiaları yalanladı. Diğer yandan yetkililer, BM raporunu reddetmek için ülkedeki en büyük insan hakları derneği olarak nitelendirilen İnsan Hakları için Finans Topluluğu gibi insan hakları derneklerini ve onlara yakın halk hareketlerini harekete geçirdi.

Dernek Başkanı Muhtar Marikou, BM raporunun ‘taraflı’ olduğunu söylerken, “Ordu tarafından işlendiği iddia edilen ihlalleri soruşturmak için sahada herhangi bir misyon görmedik” dedi.

Ancak Mali’de yaşayan ve Afrika meselelerinde uzman gazeteci Muhammed Wais el-Mahri şu açıklamayı yaptı:

“Bu tür suçlamalar, BM ve onun Mali’deki misyonu tarafından sık sık tekrarlanıyor. Bu suçlamalar, misyon tarafından yayınlanan üç aylık raporlarda her zaman yer aldı. Eski tarihli bir raporda misyon, Mali ordusu ve Wagner grubunun Moritanya sınırına yakın bir bölgede ihlallere karışmakla ve aynı bölgede bazı Moritanya vatandaşlarının tasfiye edilmesiyle ilgili suçlamaları yayınlamış, ancak hükümet bunu tamamen yalanlamıştı. BM raporları, BM misyonu ile finans otoriteleri arasında büyük gerginliğe neden oldu. Finans otoritelerine yakın halk çevreleri ve siyasi hareketler, bu misyonun geri çekilmesini talep etmeye başladı. İki hafta önce Bamako’da misyonun ayrılması çağrısında bulunan çok büyük bir gösteriye tanık olduk. Vatandaşlar, misyonun çözümün değil, sorunun bir parçası haline geldiğine inanıyor.”

Mali makamları ile BM misyonu arasındaki gerginlik artarken, haziran ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla misyonun görevinin yenileneceği tarih de yaklaşıyor. Bu çerçevede Mahri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada misyonun geçen yıl görevlerin yenileneceği vakitte büyük engellerle karşılaştığını ve bu sefer bu engellerin daha büyük olacağının kesin olduğunu belirtti.

Aynı çerçevede Malili yetkililerin geçen yıl BM misyonunun yenilenmesi kararındaki bazı maddelere itiraz ettiğini ve misyonun görevleriyle ilgili bazı çekinceleri olduğunu dile getirdiğini söyleyen Muhammed Wais el-Mahri, “Egemenliği ihlal ediyor, yetkililerin işine karışıyor ve her zaman orduyu asılsız suçlamalarla suçluyor” dedi.

Mahri, “Mali geçiş hükümeti içerisinde, BM misyonunun ayrılması ve ülkedeki görevlerinin sona erdirilmesi için baskı yapan güçlü bir kanat var” ifadesini kullandı. Gazeteci, misyonun ayrılma olasılığına ilişkin olarak şunları söyledi:

“BM misyonu, Mali’de kalmaya kararlı görünüyor. Bamako geçen yıl misyonun bazı görevlerine itiraz ettiğinde bile başkanı, Mali hükümetinin konumuyla hiçbir ilgilerinin olmadığını, bazı görevlerde onunla koordineli çalıştıklarının doğru olduğunu söyledi. Ancak görevin yenilenip yenilenmeyeceği konusunda karar, misyona ve BMGK’nın daimî üyelerine aittir.”

Afrika meselelerinde uzman olan gazeteci, mevcut gerginliğin ‘BM misyonunu başkent Bamako’da sadece siyasi bir misyonun bulunması için, ayrılmaya yöneltebileceğini’ dile getirdi.



İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.


Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak
TT

Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak

Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.

Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.

Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.

Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.

Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.