Fransa'da rahipler cinsel istismar suçlusu olup olmadığının görülmesi için QR kodlu kart takacakhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4330791-fransada-rahipler-cinsel-istismar-su%C3%A7lusu-olup-olmad%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n-g%C3%B6r%C3%BClmesi-i%C3%A7in-qr-kodlu
Fransa'da rahipler cinsel istismar suçlusu olup olmadığının görülmesi için QR kodlu kart takacak
2021'de yayımlanan raporda, Fransa Katolik Kilisesi'nde 70 yılda tahminen 216 bin çocuğun cinsel istismar kurbanı olduğu ortaya konmuştu (AFP)
Yıllardır cinsel taciz vakalarıyla sarsılan Fransa Katolik Kilisesi yeni önlemini çarşamba günü duyurdu. Cinsel istismarla mücadele kapsamında din adamlarının, QR kodlu dijital kimlik takacağı açıklandı. Böylece din adamlarının suç işleyip işlemediğinin isteyen herkes tarafından görülmesi planlanıyor.
Kodu tarayan kişilerin karşısına kırmızı, turuncu ya da yeşil renkte arka planı olan bilgiler sunulacak.
Kırmızı, rahibin statüsünün elinden alındığını ve din adamı görevlerini yerine getiremeyeceği anlamına geliyor. Turuncu, rahibin uygulanan yaptırımlar nedeniyle sınırlı yetkiye sahip olduğunu gösteriyor. Yeşilse rahibin ayin düzenleme ya da günah çıkarma gibi yetkileri taşıdığına işaret ediyor.
France 24, kartların esasen kilise üyelerinin cinsel istismarla suçlanıp suçlanmadığını göstereceğini yazdı.
QR kodlarının ülke genelindeki 18 bin din görevlisine yıl sonuna kadar verileceği duyuruldu.
Fransa Katolik Kilisesi, din adamlarına daha önceden de geçerliliklerini gösteren kağıt bir belge veriyordu. Ancak bu kağıtların kolayca yanlışlanabildiğini ve güncellenmesinin zor olduğunu düşünen yetkililer bunu dijital versiyonuyla değiştirdi.
Fransa Katolik Kilisesi'nin kararı karışık tepkilerle karşılandı. Témoignage Chrétien adlı derginin başındaki Christine Pedotti şöyle konuştu:
Kartların güncellenmiş dijital versiyonu daha modern ve birisinin rahibin uzaklaştırılıp uzaklaştırılmadığını kontrol etmesine olanak tanıyan yeni bir özelliğe sahip. Mevcut bağlam göz önüne alındığında bu iyi bir fikir. Katoliklerin büyük çoğunluğu daha önce kağıt kimliklerin varlığından habersizdi.
Eski rahip ve cinsel istismar suçlusu Bernard Preynat'ın kurbanlarının kurduğu La Parole Libérée'nin eski başkanı François Devaux ise "Bana göre bu, Fransa Katolik Kilisesi'nin en aptalca ilk üç fikrinden biri" dedi:
Katoliklere güven vermek için din adamlarının QR kodlarını taramamız gerekiyorsa bu Kilise'nin yeni bir dibe vurduğunu gösteriyor.
21'inci yüzyılda sınırlı savaş ve kapsamlı savaşhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5167255-21inci-y%C3%BCzy%C4%B1lda-s%C4%B1n%C4%B1rl%C4%B1-sava%C5%9F-ve-kapsaml%C4%B1-sava%C5%9F
İHA’lar savaşta coğrafi derinliği geçersiz hale getirdi (Reuters)
Bazı uzmanlar ister sınırlı ister kapsamlı (topyekun) olsun, savaşların biçim ve türlerinin uluslararası sistemin şekli, yapısı (çok taraflı, iki taraflı veya hatta tek taraflı) ve güç dengesiyle doğrudan ilişkili olduğuna inanırken bunun yanında savaşta, askeri stratejilerin oluşturulmasında teknolojinin rolü göz ardı edilemez.
Telgraf ve demiryolu ağları 20’nci yüzyılda savaşların yapılış şeklini değiştirmedi mi? Evet, elbette değiştirdi. Demiryolları, Birinci Dünya Savaşı'nda milyonlarca askerin cepheye taşınmasına yardımcı olsa da aynı zamanda savaşın 10 milyon asker ve 7 milyon sivilin hayatına mal olan dört buçuk yıllık bir insanlık eziyetine dönüşmesine de doğrudan katkıda bulundu.
21’nci yüzyıl, bir güç çarpanı haline gelen teknolojinin yatay ve dikey olarak yayılmasıyla öne çıkıyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında makineli tüfekler, kurbanların yüzde 20 ila 40'ının ölümüne katkıda bulundu. Peki yapay zekanın savaşlardaki rolü, özellikle de etkisi nükleer düzeye ulaşırsa ne olacak hiç düşündünüz mü? İçinde bulunduğumuz yüzyılda belki de en tehlikeli olan durum, savaşmanın maliyetinin herhangi bir devlet dışı aktörün (non state actor) savaşabileceği bir seviyeye düşmüş olmasıdır.
Soğuk Savaş sırasında, nükleer silahlar büyük güçler arasında dünya sahnesinde önemli bir caydırıcı unsur oluşturuyordu. Her zaman karşılıklı yıkım korkusu (MAD) vardı. Bundan dolayı söz konusu güçler vekalet savaşlarına (by proxy) başvurdular. Bu nedenle Soğuk Savaş döneminde sadece sınırlı (limited) savaşlar yaşandı. Sınırlı savaştan bahsederken, bu savaşın hedefleri, kullanılan araçlar ve dolaylı olarak bu savaşın süresi kastediliyor. 1950 yılındaki Kore Savaşı, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra, küresel düzeyde gerçek anlamda kapsamlı bir savaş olan ilk sınırlı savaştı.
Geçtiğimiz haziran ayında 12 gün süren İran-İsrail savaşı sırasında ABD tarafından bombalanan Fordo Nükleer Tesisi’nin çevresinin uydu görüntüsü (Reuters)
Yazar Andrew Davidson, Soğuk Savaş sırasında süper güçlerin olası savaşlar için çeşitli senaryolar hazırladığını söylüyor. Ancak insanlığın şansına, bu savaşlar gerçekleşmedi. Zira bu senaryoların güç ölçütü, hassasiyet değil, büyüklüğe dayanıyordu. Başka bir deyişle, ölçünün temelinde büyük güçlerin sahip olduğu uçak, tank, denizaltı ve diğer askeri araçların sayısı yer alıyordu. Nükleer silahlar, geleneksel silahların en büyük koruyucusu konumundaydı.
Sınırlı savaş ile kapsamlı savaş
İsrail'in İran'a karşı başlattığı Yükselen Aslan Operasyonu, süresi (sadece 12 gün sürdü), kullanılan araçlar ve hatta hedefler açısından sınırlı bir savaş olarak nitelendirilebilir. İsrail, bu savaşta elindeki en iyi silahları kullandı, ancak sahip olduğu tüm silahları (örneğin nükleer silahlar) kullanmadı. İran ise sahip olduğu en iyi füzeler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) karşılık verdi. Öte yandan İsrail, Gazze Şeridi'nde Arap-İsrail çatışmasının tarihindeki en uzun savaşı sürdürüyor. Savaş 21 aydır devam ediyor. İsrail bu savaşta ise sahip olduğu en iyi silahları her boyutta kullandı. Peki bu savaş kapsamlı mı yoksa sınırlı mı olarak sınıflandırılabilir? Eğer savaşlar havadan sonuçlanmıyorsa, İsrail ordusunun bu savaşı sonuçlandıramamasını nasıl açıklayabiliriz? Oysa İsrail ordusu şimdiye kadar kara, hava ve deniz kuvvetlerini kullandı. Ayrıca siber savaş yönetimini ve dolayısıyla yapay zekayı da kullandı.
Birçok uzmana göre bu sorunun cevabı şu şekilde olabilir:
21’inci yüzyılda savaşın özellikleri değişti ve bu durum, birçok ülkenin, özellikle de büyük ve güçlü ülkelerin askeri doktrinlerinde bir dönüşüme (doctrinal shift) yol açacak.
Öte yandan asimetrik savaş, 21’inci yüzyılda büyük güçler için en büyük ve en tehlikeli zorluk olarak öne çıkıyor.
Teknoloji, özellikle İHA’lar, coğrafi derinliği değersizleştirirken siber savaş ve elektronik savaş lehine büyüklük ve kitle değerini de ortadan kaldırdı.
Tayvan’ın başkenti Taipei'deki bir Patriot bataryası... Tayvan, ABD ile Çin arasında bir çatışmaya neden olabilir (EPA)
ABD’li komutan Douglas MacArthur, “Asya'da asla kara savaşı yapılmamalı” diye meşhur bir sözü vardır. Peki, özellikle Washington'ın Pekin'in önümüzdeki yıllarda Tayvan'ı kontrol altına almaya çalışacağından endişe duyduğu bir ortamda, ABD-Çin çatışması nasıl olacak? Bu çatışma nasıl gerçekleşecek, askeri mi olacak? Nerede yapılacak? Kapsamlı mı, sınırlı mı, yoksa vekiller aracılığıyla mı olacak?
Bugün bu sorular, uzmanların Çin ve ABD arasında bir savaşın kaçınılmaz olduğunu teyit etmesiyle birlikte güçlü bir şekilde gündemde yer tutuyorlar. ABD’li düşünür Graham Allison, görüşünü ‘Tukidides tuzağı’ olarak bilinen teoriye dayandırarak, dünya düzenine hakim olan güç (ABD) ile bu hegemonyayı tehdit eden yükselen güç (Çin) arasında çatışmanın kaçınılmaz olduğunu savunuyor.
Bu analiz, Şarku'l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı