İran yargısı, yabancı diplomatların kadın hapishanesini ziyaret ettiklerini duyurduhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4360861-i%CC%87ran-yarg%C4%B1s%C4%B1-yabanc%C4%B1-diplomatlar%C4%B1n-kad%C4%B1n-hapishanesini-ziyaret-ettiklerini-duyurdu
İran yargısı, yabancı diplomatların kadın hapishanesini ziyaret ettiklerini duyurdu
Washington, Mahsa Amini'nin ölümünü haber yapan iki gazetecinin yargılanmasıa tepki gösterdi.
İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti. (Mizan)
İran yargısı, yabancı diplomatların kadın hapishanesini ziyaret ettiklerini duyurdu
İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Tahran'da çocukların tutulduğu bir hapishaneyi ziyaret etti. (Mizan)
28 ülke ve uluslararası kuruluştan 36 büyükelçi, diplomat ve temsilciden oluşan bir heyet, başkent Tahran'ın güneyindeki Karçak Kadın Cezaevi’ni ziyaret etti. Şarku’l Avsat’ın İran yargısına bağlı Mizan haber ajansından aktardığı habere göreheyet, kadın tutukluların siyasi suçlamalarla ani bir şekilde başka cezaevlerine nakledilmesinden bir ay, geçtiğimiz çarşamba günü gerçekleşen ziyarette denetlemelerde bulundu.
İran yargısının Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Kazım Garib Abadi, Karçak'taki kadın cezaevini seçmenin nedeninin ‘yabancı misafirlerin kadın mahkumlar için benzersiz ve çeşitli hizmet ve tesisleri görmesini sağlamak’ olduğunu söyledi.
Mizan haber ajansı, üç saat süren ziyaretin “İran yargısının Cezaevleri Kurumu ve İnsan Hakları Komisyonu koordinasyonunda cezaevindeki ıslah ve eğitim programları hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla” gerçekleştiğine dikkat çekti.
Son aylarda kadın hakları aktivistleri, İran'daki en büyük kadın hapishanesi olarak bilinen Karçak Kadın Cezaevi’nin kapatılması çağrısında bulundu. Özellikle son protestolara katılanlara karşı yetkililer tarafından başlatılan tutuklama furyasından sonra İran'da şu an kaç kadının hapsedildiği tam olarak bilinmiyor.
Ajans, üyeleri tartışmalı hapishaneyi ziyaret eden ülkelerin ve uluslararası kuruluşların isimlerini açıklamadı.
İran yargısının yabancı diplomatların ziyaretine ilişkin duyurusu, iki gazeteci Nilüfer Hamidi ve Elahe Muhammedi'nin ‘düşman bir devletle gizli anlaşma yapma’ suçlamasıyla genç kadın Mahsa Amini'nin davasıyla ilgili haberlerinin ardından ilk kez yargılanmalarından günler sonra geldi. İran istihbarat Bakanlığı söz konusu iki ismin ‘CIA ajanı’ olduklarını savundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı, iki gazetecinin yargılanmasını ‘sahte’ ve ‘adaletle alay konusu’ olarak nitelendirmişti. Bakanlığın Twitter’daki Farsça hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Duruşma salı günü sona erdi. İki kadın yaklaşık dokuz ay avukatsız bir şekilde tutuklu kaldı ve bu hafta avukatlarının müvekkilleri adına konuşmasına izin verilmedi. Mahsa Amini'nin ölümünden bugüne kadar kimse olanlardan sorumlu tutulmadı. Ancak ahlak polisi hapishanesinde ölüm haberini yapan iki gazeteci, idam cezası da dahil olmak üzere ağır cezalara çarptırılabilecek ciddi suçlamalarla karşı karşıya.”
ABD Dışişleri Bakanlığı ise İran'da ifade ve basın özgürlüğünü desteklemeye devam etme sözü verdi. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, İranlı yetkililere İran cezaevlerinden yüzlerce siyasi tutuklu ve onlarca gazeteciyi serbest bırakma çağrısında bulunuldu.
Tahran'da ahlak polisi tarafından başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki genç kadın Mahsa Amini'nin gözaltındayken öldürülmesinin ardından, 16 Eylül'de başlayan protesto hareketi İran'ın çeşitli kentlerini sarstı.
İnsan hakları örgütlerine göre yetkililerin genellikle yabancı ülkeler tarafından kışkırtılan bir ‘isyan’ olarak değerlendirdiği protestolar sırasında onlarcası güvenlik gücündenolmak üzere yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. Yaklaşık 20 bin kişi de tutuklandı.
Tahran, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi İran Özel Raportörü'nün taleplerine uzun yıllar boyunca yanıt vermeyi reddetti. Mevcut raportör, geçtiğimiz mart ayında protestoların bastırılmasına ilişkin raporunda İran makamlarına talebini yinelemişti.
BM, İran'ın BM Büyükelçisi Ali Bahreyn'i BM İnsan Hakları Konseyi Sosyal Forumu Başkanı olarak atama kararından sonra insan hakları örgütleri tarafından eleştirildi.
Yurt dışında Farsça yayın yapan İranlı internet siteleri, bir grup kadının İran hapishanelerindeki koşullar hakkında, ‘kadın memurların ve kameraların önünde çıplak soyunmaya zorlanmak da dahil olmak üzere’ bu ve benzer prosedürlerin uygulanmaya devam ettiğini aktardı.
İsrail, Hamas adına terör saldırısı planladığından şüphelenilen 8 Filistinli öğrenciyi gözaltına aldı
İsrail askerleri dün göstericilerle yaşanan çatışmalar sırasında İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınırın yakınında (Reuters)
İsrail güvenlik güçleri, Batı Şeria’da bulunan Nablus’un güneyindeki Birzeit Üniversitesi’nde, Hamas adına yakın gelecekte bir terör saldırısı planladıklarından şüphelenilen sekiz Filistinli öğrenciyi gözaltına aldı.
Şarku’l Avsat’ın Alemu’l-Arabi Haber Ajansı’ndan (AWP) aktardığı habere göre, İsrail ordusu tarafından bugün sosyal medya platformu X üzerinden yapılan açıklamada, üniversite kampüsünde saklanan 8 öğrencinin yanı sıra bölgedeki bir kişinin daha gözaltına alındığı bilgisi verildi.
Hamas ise, Telegram üzerinden söz konusu habere ilişkin yorum yaparak, “İsrail’in üniversite kampüsünde gerçekleştirdiği gözaltılar, üniversiteler ve ulusal kurumlar içindeki direnişi destekleyen öğrenci hareketinin iradesini kırmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Üniversite yönetimlerini, öğrencileri koruma konusunda üzerlerine düşen rolü oynamaya çağıran Hamas, gözaltına alınan tüm öğrencilerin derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.
İtalya, göçmenleri kurtaran STK'lara mali destek verme kararı alan Almanya'ya tepkilihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565751-i%CC%87talya-g%C3%B6%C3%A7menleri-kurtaran-stklara-mali-destek-verme-karar%C4%B1-alan-almanyaya-tepkili
İtalya, göçmenleri kurtaran STK'lara mali destek verme kararı alan Almanya'ya tepkili
(AA)
Akdeniz'i aşarak İtalya'ya ulaşan düzensiz göçmenler, İtalya ile Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Son haftalarda Kuzey Afrika'ya en yakın adası Lampedusa üzerinden düzensiz göç akınına uğrayan İtalya ile "Dublin Anlaşması"nın şartlarına uymadığı gerekçesiyle "gönüllü göçmen paylaşım mekanizması"nı durduran Almanya'dan İtalya'nın tepkisini çeken bir hamle daha geldi.
Alman hükümetinin, Akdeniz'de kurtarma operasyonu yapan STK'leri mali açıdan destekleme kararı almasına, La Stampa gazetesine verdiği röportajda değinen Savunma Bakanı Crosetto, "Bu çok ciddi bir durum. Berlin böyle bir adımla, teoride 'dost' olabilecek bir ülkeyi zora soktuğunun farkında değilmiş gibi davranıyor. Bizim yardım taleplerimize karşılık yanıtları bu mu?" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani de bugün Rai3 kanalına verdiği demeçte, göç konusunda son haftalarda anlaşmazlık yaşadıkları Fransa ve Almanya'nın başkentlerini ziyaret edeceğini belirtti.
Tajani, "Yarın Paris'te olacağım ve burada mevkidaşım (Catherine) Colonna'ya Fransa'nın Ventimiglia'ya yönelik kararının (sınırda kontrolü arttırma) hatalı olduğunu söyleyeceğim. Perşembe günü de Berlin'de olacağım ve Alman mevkidaşımla Alman hükümetinin STK'leri finanse etme kararı hakkında konuşacağım. Bu tuhaf bir durum. Neden bu şekilde hareket ettiklerini anlamaya çalışacağız" diye konuştu.
Meloni, göç konusunda umduğu sonuçları alamadığını kabul etti
Son haftalarda düzensiz göçmen gelişlerinin arttığı İtalya'da, göç karşıtı tezleriyle bir yıl önce iktidara gelen sağ koalisyon hükümetinin lideri Giorgia Meloni, bir televizyon kanalına hükümetteki ilk yılını değerlendirdi.
Meloni, "Göç konusunda daha iyisini umuyordum. Çok çalıştık ama sonuçlar görmeyi beklediğimiz gibi değil. Bu çok karmaşık bir sorun ama eminim ki bu konunun temeline ineceğiz. Bu konu ikinci bir aşamayı hak ediyor" ifadesini kullandı.
Meloni hükümeti, iktidardaki ilk yılında yasa dışı göçle mücadele kapsamında, STK gemilerinin Akdeniz'de birden fazla göçmen kurtarma operasyonu yapmasını sınırlamaya yönelik düzenleme çıkarmanın yanı sıra göçmenler için de "caydırıcı" bazı kararlar almış, ayrıca 23 Temmuz'da Roma'da Uluslararası Göç Konferansı düzenlemişti. Meloni hükümeti ayrıca, göçmen teknelerinin önemli kısmının geldiği ülke olan Tunus'a destek olması için AB ile Tunus arasında 16 Temmuz'da imzalanan anlaşma için de çaba göstermişti.
İtalya'ya Akdeniz'i geçerek ulaşan düzensiz göçmen sayısında önceki yıllara göre ciddi bir artış söz konusu. İtalya İçişleri Bakanlığı verilerine göre, ülkeye bu yıl 1 Ocak-22 Eylül döneminde tekneyle gelenlerin toplam sayısı 132 bin 867 olurken, 2022'de aynı dönem için bu sayı 69 bin 498, 2021 yılında ise 43 bin 756 idi.
KFOR, Kosova'nın kuzeyindeki gerginliğe yanıt vermeye hazır olduğunu duyurduhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565721-kfor-kosovan%C4%B1n-kuzeyindeki-gerginli%C4%9Fe-yan%C4%B1t-vermeye-haz%C4%B1r-oldu%C4%9Funu-duyurdu
KFOR, Kosova'nın kuzeyindeki gerginliğe yanıt vermeye hazır olduğunu duyurdu
(AA)
KFOR'den yapılan açıklamada, "KFOR, Banjska'daki durumu yakından izlemeye devam ediyor ve KFOR birlikleri bu bölgede, gerektiğinde yanıt vermeye hazır durumda bulunuyor. KFOR Komutanı, Avrupa Birliği (AB), Sırbistan Genelkurmay Başkanı ve Kosova'daki kurumlar dahil olmak üzere tüm uluslararası paydaşlarla yakın ve sürekli temas halinde olup, çözüm bulmak için yoğun bir şekilde çalışmaktadır" denildi.
Açıklamada ayrıca Kosova polisine yönelik saldırının şiddetle kınandığı ve merhum polisin ailesine en derin başsağlığı dileklerinin iletildiği vurgulandı.
AB'nin Kosova'daki Hukukun Üstünlüğü Misyonu (EULEX) Başkanı Giovanni Pietro Barbano de Kosova polisine yönelik saldırılar karşısında dehşete düştüğünü belirtti.
Barbano, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "EULEX, Kosova'daki ikinci güvenlik müdahale görevlisi olarak, durumu yakından izlemekle meşgul olup, KFOR ile yakın koordinasyon içinde, tüm topluluklarının istikrarı ve güvenliğini korumak için Kosova kurumlarını mümkün olan maksimum ölçüde desteklemeye hazırdır." ifadelerine yer verdi.
Kosova'nın kuzeyinde çoğunlukla Sırpların yaşadığı Banjska'da yolu kapatan silahlı Sırpların, sabah saatlerinde polise ateş açması sonucu bir polis ölmüş, bir polis yaralanmıştı.
Kosova Başbakanı Albin Kurti, ülkenin kuzeyinde ağır silahlı yaklaşık 30 kişinin Kosova polisine yönelik saldırılarını sürdürdüğünü açıklamıştı.
Çin'in emlak krizi: "Boş evler üç milyar kişiye yeter" diyen bile varhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565526-%C3%A7inin-emlak-krizi-bo%C5%9F-evler-%C3%BC%C3%A7-milyar-ki%C5%9Fiye-yeter-diyen-bile-var
Çin'in emlak krizi: "Boş evler üç milyar kişiye yeter" diyen bile var
Kovid-19 sonrası ekonomik toparlanma sürecinde sendeleyen Çin, genç işsizlik oranlarını paylaşmayı durdurduğunu geçen ay açıklamıştı (AFP)
Çin'de bir dönem ekonominin temel direği olarak görülen emlak sektörü, ülkenin gayrimenkul devi Evergrande'nin 2021'de borçlarını ödeyememesinden beri düşüşte.
Country Garden Holdings gibi Çinli emlak devleri zor günler geçirirken potansiyel müşterileri de pek hevesli gözükmüyor.
Çin Ulusal İstatistik Bürosu'nun açıkladığı verilere göre ağustos sonu itibarıyla satılmamış evlerin yüzölçümü neredeyse 650 kilometrekareye ulaştı. Türkiye'nin en küçük ili Yalova'nın yaklaşık 800 kilometrekare alana sahip olduğu düşünülürse bu sayı daha iyi anlaşılabilir.
Ortalama ev boyutunu 90 metrekare olarak alan Reuters haber ajansı, bu yüzölçümünün 7,2 milyon hane anlamına geldiğini belirtiyor.
Satışı yapılsa da henüz nakit sıkıntısı gibi sebepler yüzünden tamamlanmamış projeleri ve 2016'da emlak piyasasının coşmasıyla yatırımcıların aldığı fakat sonrasında boş bıraktığı haneleri de hesaba katan uzmanlar, Çin'de kullanılmayan mülk bolluğu yaşandığını söylüyor.
Ülkenin resmi medya kuruluşlarından Çin Haber Servisi, Ulusal İstatistik Bürosu'nun eski başkan yardımcısı He Keng'in bir videosunu yayımlayarak bu konuyu işledi. 81 yaşındaki Keng'in şu sözleri dikkat çekti:
Şu anda kaç tane boş ev var? Her bir uzmanın verdiği rakam çok farklı. En aşırı düşüneni, mevcut boş evlerin üç milyar kişiye yetebileceğini söylüyor. Bu tahmin biraz fazla olabilir ama bir milyar 400 milyon kişi muhtemelen onları dolduramaz.
Emlak sektörüne bu yönde eleştiriler yapılırken Pekin yönetimi, ülkenin ekonomisinin ne kadar dirençli olduğunu vurgulamayı sürdürüyor. CNN, Çin Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden birinin yakın tarihli bir basın toplantısında şöyle konuştuğunu hatırlattı:
Zaman zaman Çin ekonomisinin çökeceğine dair tahminler gündeme geliyor. Ancak çöken Çin'in ekonomisi değil, bu söylem oldu.
Kovid-19 sonrası ekonomik toparlanma sürecinde sendeleyen Çin, genç işsizlik oranlarını paylaşmayı durdurduğunu geçen ay duyurmuştu. Ulusal İstatistik Bürosu'ndan yapılan açıklamada "çalışma istatistikleri iyileştirilip geliştirilene kadar" söz konusu kategorilerdeki verilerin paylaşımının durdurulacağı belirtilirken, uygulamanın ne kadar süreceğine dair bilgi verilmemişti.
Independent Türkçe
İran'da kum fırtınası nedeniyle 2 bin 107 kişi hastanelere başvurduhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565491-i%CC%87randa-kum-f%C4%B1rt%C4%B1nas%C4%B1-nedeniyle-2-bin-107-ki%C5%9Fi-hastanelere-ba%C5%9Fvurdu
İran'da kum fırtınası nedeniyle 2 bin 107 kişi hastanelere başvurdu
(Arşiv-AA)
İran resmi haber ajansı IRNA'ya konuşan, Sistan-Beluçistan Acil Durum Başkanı Mecid Muhibbi, konuya ilişkin bilgi verdi.
Muhibbi, "Sistan-Beluçistan'ın kuzeyindeki Zabul, Zehek, Hamun, Hirmend ve Nimruz kentlerinde kum ve toz fırtınası nedeniyle son 5 günde 2 bin 107 kişi hastanelere başvurdu ve 136 kişi tedavi altında" dedi.
Sistan-Beluçistan Meteoroloji Genel Müdürü Muhsin Haydari, 20 Eylül Çarşamba günü, havadaki toz miktarının artması nedeniyle görüş mesafesinin Zabul'da 800 metreye, Zehek'te 500 metreye kadar düştüğünü söylemişti.
Kosova Başbakanı Kurti: Polisimize yönelik saldırılar devam ediyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565486-kosova-ba%C5%9Fbakan%C4%B1-kurti-polisimize-y%C3%B6nelik-sald%C4%B1r%C4%B1lar-devam-ediyor
Kosova Başbakanı Kurti: Polisimize yönelik saldırılar devam ediyor
Albin Kurti (AA)
Kurti, Kosova Güvenlik Konseyi Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında, sabah saatlerinde ülkenin kuzeyinde 1 polis memurunun öldürülmesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Polis memurunun öldürüldüğü Banjska Manastırı ve çevresinde saldırıların halen devam ettiğini belirten Kurti, "Polisimize yönelik saldırılar devam ediyor, polis güçlerimiz tarafından kuşatılmış en az 30 ağır silahlı, profesyonel asker veya polis var ve onları güvenlik teşkilatlarımıza teslim olmaya davet ediyorum" dedi.
Kurti, Banjska Manastırı ve çevresinde asker veya polis kıyafeti giymiş, ağır silahlara ve zırhlı araçlara sahip kişilerin fotoğraflarını basınla paylaştı.
Kosova’daki hiçbir sivilin bu şekilde silahlara ve araçlara sahip olmadığının altını çizen Kurti, şu ifadeleri kullandı:
Manastırın içinde ne olduğunu bilmiyoruz, bu resimler manastırın dışında gördüklerimiz. Bu insanlar büyük ihtimalle civardaki bina ve evlerde de olabilir, çünkü hepsi manastırda değil ve manastırda olup olmadıklarını ya da kaç kişi olduklarını bilmiyoruz. Görüldüğü gibi ciplerin yanı sıra zırhlı aracın da bulunduğu bu üniformalıların anlaşılması için güvenlik birimleri ve savcılık soruşturma yapacak. Savaş alanı üniforması ve ekipmanına özgü bir göğüs zırhının olduğunu fark ediyorsunuz. Kosova'da savaşmaya gelen organize bir oluşum ortaya çıkmıştır.
Kurti ayrıca silahlı grubun, Sırbistan'dan geldiği ihtimali üzerinde durduklarını sözlerine ekledi.
AB, Kosova’nın kuzeyinde bir polisin öldüğü saldırıyı kınadı
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Savunma Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Kosova'nın kuzeyinde bir polisin öldüğü saldırıyı kınadığını bildirdi.
Borrell yaptığı yazılı açıklamada, silahlı bir çetenin, Kosova'nın kuzeyindeki Bajnska'da Kosovalı polis memurlarına saldırmasına tepki gösterdi.
Saldırıda bir polis memurunun öldüğünü hatırlatan Borrell, "Çirkin saldırıyı mümkün olan en güçlü ifadelerle kınıyorum." ifadelerini kullandı.
Borrell, saldırıyla ilgili tüm gerçeklerin ortaya çıkarılması gerektiğini belirterek, Bajnska Manastırı çevresinde devam eden çatışmalar nedeniyle daha fazla masum kişinin ölebileceğine dikkati çekti.
Saldırıların derhal durdurulması gerektiğini vurgulayan Borrell, AB'nin Hukukun Üstünlüğü Misyonu EULEX'in sahada bulunduğunu ve NATO'nun Kosova'daki Barış Gücü (KFOR) ile temas halinde olduğunu bildirdi.
Borrell, tüm aktörleri Kosova'nın kuzeyindeki gerilimi azaltmak için çalışmaya çağırdı.
Kosova’nın kuzeyinde Sırpların ateş açması sonucu bir polis hayatını kaybetmişti
Kosova'nın kuzeyinde çoğunlukla Sırpların yaşadığı Kuzey Mitrovica'da bugün sabah saatlerinde yolu kapatan silahlı Sırpların polise ateş açması sonucu bir polis ölmüş, bir polis yaralanmıştı.
Kosova polisinden yapılan açıklamada, silahlı bir grup Sırp'ın, Kuzey Mitrovica yakınında bulunan Banjska köyü girişindeki köprünün üzerine iki adet plakasız kamyon yerleştirilerek köy yolunu kapattığı belirtilmişti.
Açıklamada, ihbar üzerine olay yerine giden polislere silahlı Sırplar tarafından ateş açılması nedeniyle çatışma çıktığı kaydedilerek “El bombaları da dahil olmak üzere çeşitli ateşli silahlarla polislere ateş açıldı, açılan ateş sonucu iki polis memuru vuruldu." ifadeleri kullanılmıştı.
Yaralı polis memurlarının hastaneye kaldırıldığı aktarılan açıklamada, tüm çabalara rağmen bir polis memurunun hayatını kaybettiği, 1 polisin yaralandığı bildirilmişti.
Lavrov: Ortadoğu’daki durumun normalleşmesi için bağımsız bir Filistin devleti kurulmalıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565481-lavrov-ortado%C4%9Fu%E2%80%99daki-durumun-normalle%C5%9Fmesi-i%C3%A7in-ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1z-bir-filistin-devleti
Lavrov: Ortadoğu’daki durumun normalleşmesi için bağımsız bir Filistin devleti kurulmalı
Lavrov, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuştu (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ülkesini temsilen katıldığı Birleşmiş Milletler’in (BM) New York'taki Genel Merkezi'nde gerçekleşen 78. Genel Kurul oturumundaki konuşmasında ‘Batılı ülkelerin uluslararası sistem üzerindeki hegemonyasını’ eleştirdi. Rus yetkili, en büyük uluslararası forum olan BM Genel Kurul oturumlarının en çok öne çıkan konusu olmasına rağmen Ukrayna savaşına değinmekten kaçındı.
Bakan, BM’nin kuruluşundan bu yana ilk kez, küresel meselelere gerçekten demokratik bir yaklaşım getirebilme fırsatının oluştuğuna inandığını ifade etti. Lavrov, “Bu bize ve uluslararası hukukun üstünlüğüne inanan, BM’yi uluslararası siyaseti koordine eden, çıkarlar dengesini korurken sorunları birlikte çözmeye yönelik kararlar alan bir organ olarak yeniden canlandırmak isteyen herkese umut veriyor” ifadelerini kullandı.
ABD’yi ve onunla birlikte hareket eden ülkeleri ‘çatışmaları körüklemeye ve insanlığı bölmeye devam etmekle’ suçlayan Lavrov, “Adil, çok kutuplu bir dünya düzeninin oluşmasını engellemek ve dünyayı, kendi kurallarıyla oynamaya zorlamak için ellerinden geleni yapıyorlar” dedi.
ABD’yi Küba’ya uyguladığı ablukayı ve Venezuela’ya uyguladığı yaptırımları kaldırmaya çağıran Lavrov, ABD’nin ve Avrupa’nın Suriye’ye uyguladıkları yaptırımların da durdurulması çağrısında bulundu. Her türlü baskıya ve BMGK’nın hiçe sayılmasına son verilmesi gerektiğini vurgulayan Rus yetkili, Batı'nın BMGK’nın yaptırım sistemini, kendi emirlerine uymayan ülkelere baskı yapmak ve onları manipüle etmek için kullandığını söyledi.
Lavrov, BM Genel Kurul'daki konuşmasının ardından basın toplantısı düzenledi (Reuters)
Batı ülkelerine yönelik suçlamalarına devam eden Lavrov, ‘NATO’yu genişletmemeye dair verdikleri sözleri yerine getirmedikleri ve Ukrayna rejimini silahlandırmaya devam ettiklerini söyledi. BMGK’nın genişletilmesi ve temsilci sayısının arttırılması çağrısında bulunan Rusya Dışişleri Bakanı, bunun ‘Batı hegemonyasından kurtulmak için gerekli’ olduğunu vurguladı.
Lavrov, ‘Ortadoğu'daki durumun normalleşmesi’ için ise ‘İsrail-Filistin anlaşmazlığının BMGK kararları ve Arap Barış Girişimi temelinde çözülmesi gerektiğini’ vurguladı. Bakan, Filistinlilerin kendi devletlerini kurmaları için 70 yıldır beklediğini hatırlattı. Müzakere sürecini ABD’nin yönettiğini dile getiren Lavrov, bunun da ABD’li yetkililerin ‘barışın gerçekleşmemesi için ellerinden geleni yaptıkları anlamına geldiğini’ söyledi.
Bakan Lavrov, bu konuda sorumluluk taşıyan tüm ülkelere, Filistinliler ile İsrailliler arasında doğrudan müzakereler için uygun koşulların oluşturulması amacıyla güçlerini birleştirmeleri çağrısında bulundu. Rus yetkili, Arap Birliği'nin (AL) rolünü güçlendirmesinden, Suriye'nin AL üyeliğine geri dönmesinden ve Şam ile Ankara arasında başlayan ‘normalleşme’ sürecinden duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesinde konuşma yapıyor (AFP)
Suriye’nin egemenliğine dayalı bir çözüm öneren Astana Süreci’ndeki çabaların olumlu gelişmelere katkıda bulunduğunu söyleyen Lavrov, 10 yılı aşkın süredir büyük sıkıntıların yaşandığı Libya’da Rusya’nın yardımıyla genel seçim hazırlıklarının yapılmasını umduğunu ifade etti. Rus yetkili, Libya’nın devletin dağılmasına yol açan, terörün Sahra ve Sahel bölgelerine yayılmasına izin veren NATO’nun saldırgan etkisinden kurtulamadığını belirtti. Moskova’nın ‘Kore Yarımadası’nın askerileştirilmesi’ konusundaki endişelerini de dile getiren Lavrov, Sudan’daki trajik gelişmelerin, Batı’nın Batı demokrasisini ihraç etme deneylerinin bir yansıması olduğunu öne sürdü.
Irak Başbakanı Sudani BM Genel Kurul’da hitap etti
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, BM 78. Genel Kurul oturumundaki konuşmasında, su kaynaklarının azalması çerçevesinde iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Es-Sudani, bununla başa çıkabilme amacıyla Körfez'e sınırı olan ülkeler için yeni bir müzakere bloğu kurulması çağrısında bulundu.
Irak topraklarının bundan 2550 yıl önce suyla ilgili ilk uluslararası anlaşmanın imzalandığı yer olduğunu söyleyen Sudani, ‘Medeniyetin ve aydınlığın beşiği olan bir ülkenin susuzluktan ölmeye terk edilmemesi’ gerektiğini vurguladı. Başbakan, bölge ülkelerinin ‘birlikte çalışıp etkili bir koordinasyonla iklim anlaşması kapsamında bir müzakere bloğu kurmak ve sınır ötesi suların yönetimi için entegre bir mekanizma oluşturmada daha fazla çaba sarf etmeleri gerektiğini söyledi.
Sudani, ülkesinin uluslararası hukuk ilkelerine bağlı, tüm BM kararlarına saygılı ve başta komşu ülkeler olmak üzere herkesle en iyi ilişkileri kurma konusunda kararlı olduğunu dile getirdi. Her ne bahaneyle olursa olsun başka ülkelerin iç işlerine karışmayı reddettiğini vurgulayan Sudani, aynı şekilde Irak'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.
Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ülkemize yönelik herhangi bir ihlali önlemek için uluslararası hukuk ve anlaşmalarca onaylanmış, uygun önlemler alma hakkımızı saklı tutuyoruz. Tüm komşu ülkelere bölgemizin güvenliğini, istikrarını, ekonomik kalkınmasını ve refahını sağlamak için dost elimizi uzatıyoruz.
Bahreyn’den iyi komşuluk ilişkileri vurgusu
Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif bin Raşid ez-Zayani, Bahreyn'in hoşgörü, barış içinde bir arada yaşama, insan haklarına saygı ve dayanışma gibi değerleri destekleyici tutumundan bahsetti. Zayani, uluslararası insani yardım ve kalkınma çalışmaları alanındaki deneyimlerinden de söz etti. Bakan, savaşların sona erdirilmesinde ve anlaşmazlıkların giderilmesinde müzakereci bir dile ve barışçıl bir yaklaşıma öncelik verdiğini söyledi. Ülkesinin Ortadoğu bölgesindeki barış sürecinin ilerletilmesini ve Filistin halkının kendi bağımsız devletini kurma haklarında açıklama yapan Zayani, Yemen’de BM’nin arabuluculuğunda varılan ateşkesin sürmesini desteklediğini sözlerine ekledi. Zayani ayrıca, Suriye, Lübnan, Sudan, Libya ve Afganistan’daki krizlere kalıcı barışçıl çözümler bulunmasını istedi.
BM 78. Genel Kurul oturumlarından bir kare (AP)
Zayani, Genel Kurul’a hitabında iyi komşuluk ilişkileri, devletlerin egemenlikleri ve diğer ülkelerin iç işlerine karışmama ilkelerine saygı gösterilmesini savundu. Ortadoğu bölgesindeki çatışmaların sona erdirilmesinde diyaloğun ve barışçıl yaklaşımın önceliğini vurguladı. Ülkesinin, Suriye'nin AL üyeliğine dönüşü ve Suudi Arabistan ile İran arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması gibi bölgedeki olumlu gelişmelerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bahreynli yetkili, Hindistan’ı Ortadoğu üzerinden Avrupa kıtasına bağlayacak ticaret koridoru projesine de övgüde bulundu.
Somali’deki son durum
Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ülkesinin ‘radikalizmin kökünü kazımak ve ortadan kaldırmak için bir yandan demir yumruk kullanırken diğer yandan siyasi çözümlere kavuşturmada uzlaşmacı bir yaklaşım benimsediğini’ vurguladı.
Son antiterör operasyonlarında teröristlere karşı askeri, mali ve ideolojik açıdan niteliksel bir ilerleme kaydettiklerini söyleyen Barre, terör örgütü Şebab Hareketi’nin işgal ettiği bölgelerin yüzde 45'inden fazlasını, bir yıldan kısa bir sürede temizlemeyi başardıklarını söyledi.
Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, BM Genel Kurul’a hitap etti (Reuters)
Somali’deki Afrika Birliği Geçiş Misyonu’nun (ATMIS) ‘cesaretine ve fedakarlığına’ övgüde bulunan Somali Başbakanı, ülkesinin ‘güvenlik geçiş planını tam olarak uygulama ve ATMIS’in tamamen çekilmesinden sonra güvenliği sağlama konusundaki tüm sorumluluklarını yerine getirmekte kararlı olduğunu vurguladı. Barre, BMGK tarafından 1992'den bu yana Somali'ye uygulanan silah ambargosunun ‘tamamen ve koşulsuz olarak kaldırılması’ çağrısında bulundu.
İngiltere’den yapay zeka vurgusu
İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden, New York’ta düzenlenen BM 78. Genel Kurul’daki konuşmasında, dünyanın, yarının yapay zekasına (AI) hazırlık yapması gerektiğini söyledi. Dowden, ülkesinin yapay zeka alanında ön planda olmaya kararlı olduğunu belirtti. İngiltere’nin yapay zekayı başarılı ve güvenli kılmak için gerekli temele sahip olduğunu belirten Dowden,, “Özel şirketler ve uluslar, sınırları olabildiğince zorlamaya çalışırken küresel rekabetin fitili ateşlendi. Alacağımız en önemli önlem, uluslararası tedbirler olacak. Uluslararası toplum, insanlığın kaderini belirleyecek bir konuda birlikte çalışma becerisiyle ilgili bir sınav verecek” ifadelerini kullandı.
Dowden'ın konuşması, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın gelecek kasım ayında düzenleyeceği yapay zeka zirvesine giriş niteliğindeydi.
Pakistan-Hindistan anlaşmazlığı
Pakistan Başbakanı Anverul Hak Kakar, Genel Kurul’daki konuşmasında ülkesinin Hindistan da dahil olmak üzere tüm komşularıyla barışçıl ve verimli ilişkiler kurmak istediğinin altını çizdi. Keşmir sorunu çözümünün iki ülke arasındaki ‘barışın anahtarı’ olduğunu vurgulayan Pakistan Başbakanı, Yeni Delhi'yi ‘BMGK’nın Cemmu ve Keşmir anlaşmazlığına ilişkin kararlarını uygulamaktan kaçınmaya devam etmekle’ suçladı.
Hak Kakar, Hindistan'ın 2019 yılından bu yana yasadışı olarak işgal edilen Cemmu ve Keşmir bölgesine 900 bin asker konuşlandırdığını söyledi. Başbakan dünya güçlerini, Yeni Delhi’yi İslamabad'ın stratejik ve gelişmiş silahlarına karşılıklı olarak sınırlama getirilmesi teklifini kabul etmesi için ikna etmeye çağırdı.
Pakistan'da 2024 yılında genel seçimlerin yapılacağını söyleyen Hak Kakar, hapisteki eski başbakan İmran Han’ın partisinin kazanamaması için sonuçlara müdahale edileceğine dair iddiaları reddetti.
Haiti’deki çeteler sorunu
Öte yandan Haiti Başbakanı Ariel Henry, BM Genel Kurul’daki konuşmasında, çete şiddetine maruz kalan ülkesine yardım amacıyla bir uluslararası polis gücü kurulması için ‘acil eylem planı’ çağrısında bulundu. Henry, BM tarafından böyle bir polis gücü oluşturulması halinde Kenya’nın buna liderlik edeceğini açıklamıştı. Haiti halkının günlük hayatta büyük zorluklar çektiğini vurgulayan Henry, BMGK’nın Haiti’de çok uluslu bir polis ve askeri destek misyonunun konuşlandırılmasına izin vererek acilen harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Başbakan, ülkesinde fidye için adam kaçırma, yağmalama, kundakçılık, toplu cinayetler, cinsel saldırılar, cinsiyete dayalı şiddet, organ kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, yargısız infazlar, çocukların silah altına alınması ve ana yolların kapatılması gibi halkın çetelerden gördüğü zulümleri sıraladı. Haiti Başbakanı, konuşmasında, “Uluslararası toplumdan harekete geçmesini ve hızlı davranmasını rica ediyorum” ifadelerini kullandı.
Katalonya sorunu af tartışmalarıyla yeniden İspanya'nın gündemindehttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565416-katalonya-sorunu-af-tart%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1yla-yeniden-i%CC%87spanyan%C4%B1n-g%C3%BCndeminde
Katalonya sorunu af tartışmalarıyla yeniden İspanya'nın gündeminde
(AA)
Seçimlerden birinci parti olarak çıkan ancak hükümeti kuracak çoğunluğun gerisinde kalan sağ görüşlü Halk Partisi (PP), olası bir sol koalisyon hükümetinin kurulmasına dışarıdan desteği gerekli olan ayrılıkçı Katalan siyasi partilerin af talebine karşı Madrid'de gösteri düzenledi.
Madrid kent merkezinde organize edilen gösteriye ellerinde İspanyol bayrağı ile katılan binlerce PP sempatizanı, "İspanyolların eşitliği için Katalanlara affa hayır" çağrısında bulundu.
Gösteride konuşan eski başbakanlardan Jose Maria Aznar ve Mariano Rajoy da "İspanya'nın birliğine, anayasasına, yasalarına ve kurumlarına saygı duyulması için hangi görüşte olursa olsun tüm İspanyolları, af girişimine karşı sesini yükseltmeye ve tepki göstermeye" çağırdı.
Alberto Nunez Feijoo, İspanya Kralı 6. Felipe tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi. Feijoo, 26-27 Eylül'de meclisten güvenoyu isteyecek.
PP lideri, Ayrılıkçı Katalan siyasetçilere af kapısını açan Başbakan ve Sosyalist İşçi Partisi lideri Pedro Sanchez'i "ülkenin birliğini tehdit etmek, İspanyolların onurunu çiğnemek, anayasaya karşı gelmek ve seçim vaatlerini yerine getirmeyerek yolsuzluk yapmakla" suçladı.
PP, Katalonya sorununa karşı benzer görüşleri olmasına rağmen aşırı sağcı Vox partisiyle yan yana gözükmemek için gösteriyi sadece kendi sempatizanlarıyla sınırlı tuttu.
Diğer yandan Başbakan Sanchez ise bugünü Katalonya'da geçirdi.
Katalonya Sosyalist Partisinin (PSC) Barselona'daki bir etkinliğine katılan Sanchez, hafta içinde yaptığı açıklamada "Katalonya'daki normalleşme sürecine sadık kalacağım" diyerek, af talebine yeşil ışık yakmıştı.
Katalonya'da 1 Ekim 2017'de yapılan yasa dışı bağımsızlık referandumu ve ardından Katalonya özerk parlamentosunda alınan ve açıklanması ertelenen tek taraflı bağımsızlık kararı sonrasında dönemin Katalan siyasetçilerinden 12'si yargılanıp ceza almıştı. Eski Katalonya Özerk Hükümet Başkanı Carles Puigdemont ve 5 eski hükümet üyesi de İspanyol yargısından kaçarak yurt dışına gitmişti.
İspanya demokrasi tarihinde ilk koalisyon hükümetini, aşırı solcu Unidas Podemos ile Ocak 2020'de kuran PSOE lideri ve Başbakan Sanchez, 23 Temmuz'daki seçimleri kaybetse de ayrılıkçı Katalan ve Bask partilerin desteğiyle bu koalisyonu, yeni kurulan sol görüşlü Sumar partisiyle tekrar kurmak istiyor.
Meclis aritmetiğine göre geçtiğimiz dönemde ayrılıkçı partilerin çekimser kalmalarıyla hükümeti kurabilen Sanchez, bu kez Bask ve Katalan siyasi partilerin "evet" oyuna ihtiyacı olduğu için gelen talepleri kabul etmek zorunda kalabilir.
Ayrılıkçı Katalan siyasi partilerin, ülkedeki resmi ortak dillerin (Baskça, Katalanca, Galiçyaca ve Valensiyaca) mecliste kullanımının sağlanmasıyla ilgili şartını kabul eden ve meclisten geçiren Sanchez, şimdi de yasa dışı referandum sürecinde ceza alan ya da haklarında yasal süreç devam eden ayrılıkçı Katalan siyasetçilerin affıyla ilgili talebe olumlu yaklaşıyor.
Aşırı sağcı Vox partisi ile birer milletvekilleri olan Navarra Halk Birliği ve Kanarya Koalisyonu partilerinin dışarından desteğiyle azınlık hükümeti kurmak isteyen PP lideri Feijoo, 172 milletvekilinin oyunu garanti ederken, meclis çoğunluğu olan 176'nın gerisinde kalıyor.
Feijoo'nun 26-27 Eylül'de mecliste yapılacak oylamada güvenoyu alamaması ve Kral 6. Felipe'nin bir kez daha siyasi parti liderleriyle görüşerek hükümeti kurma görevini bu kez Sanchez'e vermesi bekleniyor.
Senato'da çoğunluk PP'nin elinde bulunuyor.
İspanya'da 27 Kasım'a kadar yeni bir hükümet kurulamazsa İspanyollar büyük olasılıkla 14 Ocak'ta bir kez daha sandığa gidecek.
23 Temmuz seçimleri sonrasında meclisin dağılımı şöyle olmuştu:
PP 137, PSOE 121, Vox 33, Sumar 31, Katalonya'da faaliyet gösteren partilerden Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) 7, Katalonya için Birlik (JxCAT) 7, Bask bölgesinde faaliyet gösteren EH Bildu 6, Bask Milliyetçi Partisi (PNV) 5, diğerleri 3.
İran İnsan Hakları Örgütü: Güvenlik güçleri göstericilerin gözlerini hedef aldıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565381-i%CC%87ran-i%CC%87nsan-haklar%C4%B1-%C3%B6rg%C3%BCt%C3%BC-g%C3%BCvenlik-g%C3%BC%C3%A7leri-g%C3%B6stericilerin-g%C3%B6zlerini-hedef-ald%C4%B1
İran İnsan Hakları Örgütü: Güvenlik güçleri göstericilerin gözlerini hedef aldı
Binlerce kişinin katıldığı protestoları İran güvenliği zorla dağıttı (İranlı Öğrenciler Haber Ajansı)
İran İnsan Hakları Örgütü, ülkenin istihbarat ajanlarını geçen yıl ülkeyi kasıp kavuran protestolar sırasında kasıtlı olarak göstericilerin gözlerini hedef almakla suçladı. Bu planın özellikle rejim karşıtı harekete katılan kız çocukları ve kadınları hedef alarak güvenlik güçleri tarafından bilinçli bir şekilde gerçekleştirildiğini açıkladı.
İranlı örgüt, raporunda, protestocuların çoğunun gözlerini kaybetmelerinin rastgele ya da tesadüf olmadığını, güvenlik görevlilerinin onları kasten hedef aldığını belirtti.
İngiliz The Guardian gazetesi de bu şekilde hedef alınan protestocuların sayısındaki artışla eş zamanlı olarak, geçen yıl baskıcı güçlerin bilinçli olarak kadınların yüzlerini, gözlerini, göğüslerini ve cinsel organlarını hedef aldığını öne sürmüştü.
İngiliz gazetesine göre, erkeklerin çoğu arkadan hedef alındı ve birçoğu sırtından ve bacaklarından kurşunlara maruz kaldı. İran güvenlik güçlerinin kadınların belirli bölgelerini hedef aldığını gösteren birçok vaka olduğunu vurguladı.
Rejimden bu konu hakkında herhangi bir açıklama gelmezken The Guardian, tıbbi belgelere göre protestoculara yönelik ateşlerin çok kısa mesafeden açıldığını kanıtladığını, İngiltere’de oftalmoloji alanında uzman bir ekibin bu belgeleri inceleyerek gerçekliğini doğruladığını belirtti.
İran İnsan Hakları Örgütü aktivistleri, rejim ajanlarının gözlerini hedef alması sonucu gözlerini kaybeden 138 kurban tespit etti.
Örgütün istatistikleri, rejim karşıtı sloganlar atan protestolarda kadınlar arasında ölüm oranının yüzde 9’a ulaştığını, yüzünden hedef alınanların yüzde 28’ini kadınların oluşturduğunu ortaya koydu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Farsi’den aktardığı habere göre İran İnsan Hakları Örgütü Başkanı Mahmud Amiri Moghaddam, “İstatistikler, rejimin geçen yılki protestolarda işlediği suçların koordinasyona ve önceden planlamaya dayandığını gösteriyor” dedi.
Moghaddam, rejimin rehberi Ali Hamaney ve onun komutası altındaki güvenlik güçlerinin başlıca suçlarının, kadınlara yönelik organize baskı, kasıtlı ateş açma ve yüzlerini hedef alma olduğunu belirtti.
Ayrıca “Bu suçlar bireysel olamaz ve rejimin lideri Ali Hamaney ve ondan emir alan tüm güçlerin bu suçlardan dolayı sorguya çekilmesi gerekir” dedi.
Bu bağlamda, New York Times gazetesi, İran protestolarından iki ay sonra Tahran’daki Farabi, er-Resul el-Ekrem ve Labbafinezhad adlı üç oftalmoloji merkezinden alınan raporlara göre, 500’den fazla protestocunun, ağır göz yaralanmaları nedeniyle tedavi görmek için söz konusu tıp merkezlerine başvurduğunu belirtti.
Rusya’daki okullar giderek militarist bir eğitime mi geçiyor?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4565291-rusya%E2%80%99daki-okullar-giderek-militarist-bir-e%C4%9Fitime-mi-ge%C3%A7iyor
Rusya’daki okullar giderek militarist bir eğitime mi geçiyor?
Okulda Rus bayrağı taşıyan öğrenciler (AFP)
Rusya’da Pasifik’ten Karadeniz’e kadar uzanan okullar giderek militarist bir hal alıyor.
Anaokulundaki çocuklar üniforma giyerek yürüyüş antrenmanlarına katılıyor. Daha büyük olanlara ise hendek kazma, el bombası atma ve gerçek mühimmatla ateş etme öğretiliyor.
Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı habere göre, ülke genelindeki okullarda silahlı kuvvetlerde hizmet yüceltiliyor ve ulusal müfredat vatanın savunmasını vurgulayacak şekilde değiştiriliyor.
Kısacası Rusya’daki çocuklar savaşa hazırlanıyor.
Rusya’daki devlet okullarının militarizasyonu, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana yoğunlaştı.
Bu, kendiliğinden gelişen vatanseverlik duygusundan değil, hükümetin çocukları gelecekteki olası savaşlara hazırlamaya karar vermesinden kaynaklanıyor.
Eğitim Bakanı Sergey Kravtsov, geçtiğimiz günlerde Rus okullarında ve kolejlerinde yaklaşık 10 bin ‘askeri-vatansever’ kulüp bulunduğunu ve bunların çalışmalarına çeyrek milyon insanın katıldığını söyledi.
Bu kulüpler, okul müfredatının radikal bir şekilde elden geçirilmesini içeren çok yönlü bir çabanın parçası.
Askeri-yurtsever değerler üzerine zorunlu dersler var ve güncellenen tarih kitapları Rus askeri zaferlerini vurguluyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ağustos ayında okullarda ‘Anavatanın Güvenliği ve Savunmasının Temelleri’ adlı yeni bir zorunlu ders getiren bir yasayı imzaladı.
Milli Eğitim Bakanlığı daha sonra bu girişim kapsamında askeri birliklere geziler, askeri-spor oyunları, askeri personel ve gazilerle toplantılar ve insansız hava araçlarıyla ilgili dersleri içeren kurslar düzenledi.
Bakanlığa göre, lise öğrencilerine, tecrübeli askeri birlik subayları veya eğitmenlerin rehberliğinde yalnızca atış hattında canlı mühimmat kullanmaları da öğretilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı ders kitapları ve müfredatlarda önemli değişiklikler yaptı.
Ülkede modern tarih de yeniden yazılıyor.
Standart ders kitabı Rusya Tarihi’nin kapağında artık Kırım Köprüsü yer alıyor ve Ukrayna’nın yakın tarihine ayrılmış yeni bir bölüm var.
Rus öğrenciler için Özel Askeri Harekat başlıklı yeni bir tarih kitabı yayınlandı (AFP)
Kitapta, ‘Tarihin tahrifatı’, ‘Nazizmin yeniden canlanması’, ‘Ukrayna neo-Nazizmi’ ve ‘Rusya kahramanlar ülkesidir’ başlıklı bölümler var.
Okullardaki adımlar
Mayıs ayında Krasnodar’da düzenlenen bir etkinlikte, en fazla yedi veya sekiz yaşında olan çocuklar askeri üniformaları giyerek, yetkililerin önünde yürüdü.
Çocuklardan bazılarının ellerinde sahte otomatik silahlar olduğu görüldü.
Vologda şehrinde düzenlenen bir geçit töreninde ise küçük bir çocuk bir yetkiliyi selamlayarak şunları söyledi;
Astrahan şehrinde ise, anaokulu çocuklarına, üzerinde Ukrayna savaşına desteği göstermek için kullanılan bir propaganda sembolü olan Z harfinin yer aldığı oyuncak arabalar hediye edildi.
Rusya’nın doğu kıyısındaki Sahalin’den, Azak Denizi’ndeki Yeysk’e kadar benzer sahneler yaşandı.
Temmuz ayında, Ukrayna sınırındaki Belgorod bölgesinde bir grup okul çocuğu, otomatik silahların nasıl kullanılacağı, makineli tüfek montajı ve engellerle dolu bir yolun nasıl geçileceğinin anlatıldığı eğitimlere katıldı.
Putin, Rusya’daki okullara vatanseverlik aşılayan kampanyaya bizzat öncülük etti.
Rus lider, bu ay Kremlin’de düzenlenen bir etkinlikte bir grup çocuğa, büyükbabasının İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerle savaşan babasına gönderdiği bir mektubu anlattı.
“Büyük Vatanseverlik Savaşı’nı neden kazandığımızı anladım. Böyle bir tutuma sahip insanlar kesinlikle mağlup edilemez. Şu an olduğumuz gibi kesinlikle yenilmedik.”
İktidardaki Birleşik Rusya Partisi, Vladivostok’ta okul çocuklarına askerler için pantolon ve şapka dikme işlerine katılmaları için para ödendiği bir program başlattı.
Vladimir şehrindeki çocuklar, ‘Erkeklerimiz için dikiyoruz’ adlı kampanya kapsamında çalışma derslerinde ordu için kar maskeleri dikiyorlar.
Voronej’deki bir teknik okulun öğrencileri, Rus ordusu için seyyar sobalar ve hendek mumları yapmakla görevlendirildi.
Ussuriysk’teki engelli genç kızlar ise, Kuzey Askeri Bölgesi’ndeki askerler için bandajlar dikmek üzere istihdam edildi.
Buryatya’da ise yetimler, Ukrayna’da savaşan askerler için ‘iyi şans’ muskaları dikti.
Rus askerleri de okulları ziyaret ediyor.
Buryatia’daki çocuklar, Ukrayna’da Polonyalı paralı askerlerle savaştığını iddia eden yaralı bir askerin ziyaretinden bahsetti.
Çocuklara göre, bu asker “Ukraynalılar da savaşmak istemiyorlar ve buna mecburlar” dedi.
Devlet haber ajansı RIA Novosti’nin aktardığı kamuoyu araştırmasına göre, ebeveynlerin yüzde 79’u çocuklarına savaşla ilgili videoların gösterilmesini desteklediğini bildirdi.
Sosyal medyadaki yorumlar, birçok Rus’un, ülkelerinin düşman güçler tarafından kuşatıldığını ve dışlandığını hissettiğini gösteriyor.
Ruslara göre bunun tek çaresi kendini savunmak. Putin ve devlet medyasının dile getirdiği bu mesaj, şimdi Rusya’daki okullara da taşınıyor.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة