Çin, Japonya ile NATO arasındaki yakınlaşmaya nasıl bakıyor?

Tokyo, NATO için bir siyasi irtibat bürosuna ev sahipliği yapmayı düşünürken gözlemciler, Pekin’in komşuları üzerindeki gücünü azaltan hiçbir adımı hoş karşılamayacağını söylüyor

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP
TT

Çin, Japonya ile NATO arasındaki yakınlaşmaya nasıl bakıyor?

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP

İnci Mecdi

Ukrayna savaşı, güvenlik kavramlarının birçoğunu değiştirdi ve ülkeleri savunma stratejileri ile uluslararası ilişkilerini gözden geçirmeye sevk etti. Bu ülkelerden biri de Japonya.

Uzun süredir kendisini askerî ittifaklardan uzak tutarak II. Dünya Savaşı'nın tozunu silkmeye çalışan Japonya, bugün NATO ile daha yakın bir ilişkiye giriyor ve Batılı askerî ittifak için bir siyasi irtibat bürosu açma görüşmeleri yapıyor ki bu durum, Asya için türünün ilk örneği.

İki taraf ayrıca siber uzay, dezenformasyon ve gelişmekte olan ve yıkıcı teknolojiler alanında iş birliğinin seviyesini yükseltmeye de niyetli.

İki tarafın önümüzdeki temmuz ayında Vilnius'ta yapılacak NATO zirvesi öncesinde bir ortaklık programına imza atması bekleniyor. 

Tüm bu adımlar, NATO'nun Çin'i geçen yıl yayımlanan ve "Pekin'in açığa çıkan hırsları ile davranışlarının" Atlas Okyanusu ötesinin güvenliği için "sistematik bir meydan okuma" olduğu konusunda uyarıda bulunulan stratejik tasavvuruna ilk defa dahil etmesinden sonra atıldı. 

"Daha az istikrarlı" dünya 

Japonya Dışişleri Bakanı Yoshimasa Hayashi, geçtiğimiz hafta Amerikalı CNN kanalının yaptığı bir röportajda Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından dünyanın "daha az istikrarlı" bir hale geldiğini ve bunun da Japonya'yı "bölgesel güvenliği yeniden düşünmek" zorunda bıraktığını belirtti. 

Hayashi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgalinden sonra Tokyo'nun hissettiği tehdit duygusunu net bir şekilde ifade ederek, "Olan bitenler, Doğu Avrupa ile sınırlı kalmayarak Pasifik Okyanusu'ndaki durumu da doğrudan etkiliyor. Bu yüzden Doğu Asya'da bizimle NATO arasında iş birliği daha da önem kazandı" dedi.

Japonya Dışişleri Bakanı sözlerinin devamında ülkesinin bir NATO üyesi olmadığını, ancak bu adımın, bloğun Asya-Pasifik'teki ortaklarının NATO ile "oldukça istikrarlı bir ilişki kurduklarına" dair bir mesaj verdiğini belirtti. 

Japon yetkili, Japonya'yı kuşatan "yoğun ve karmaşık" bölgesel güvenlik ortamı olarak tarif ettiği durum hakkında konuşurken Tokyo'nun Rusya'nın artan saldırganlığının yanı sıra, Kuzey Kore'nin nükleer silahlanma tehlikesi ve Çin'in yükselişiyle de mücadele ettiğine dikkat çekti. 

NATO'nun, Ukrayna ve Viyana gibi ittifak üyesi olmayan başka ülkelerde de benzer siyasi irtibat büroları var.

Bununla birlikte daha önce böyle bir adım konusunda uyarıda bulunan Çin'le jeopolitik fay hatlarının derinleştiğini göz önünde bulundurursak Japonya'nın bu adımı, uluslararası düzeyde önemli bir gelişmeyi temsil ediyor. 

Geçen yıl Pekin, NATO'yu Asya-Pasifik bölgesinde çatışmalara sebep olmakla suçlamış ve geçen mart ayında da NATO'nun doğuya doğru hareketinin "barış ve istikrarı kaçınılmaz olarak baltaladığını" söylemişti.

Dolayısıyla Japonya'da bir ofis açılması kararı, bölgede muhtemel bir gerilime dair sorgulamalara sebep olacak. 

Independent Arabia, bu konuda Japonya Dışişleri ile temasa geçmek istedi ve o da talebi Kahire'deki büyükelçiliğe iletti.

Büyükelçilik ise "Japonya'da NATO adına bir irtibat bürosu kurmaya ilişkin NATO bünyesinde çeşitli çalışmaların yürütüldüğünü, ancak kendilerinin şu an nihai bir cevap vermekten kaçındıklarını" belirtti. 

Bölgesel egemenlik

Japonya'nın NATO'ya olan yakınlığı sadece Tokyo için değil, aynı zamanda Asya-Pasifik bölgesinin NATO ile ilişkisi için de önemli. Zira hiçbir Asya ülkesi, NATO üyesi değil.

Bununla birlikte Asya-Pasifik'te yer alan Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore gibi bazı ülkeler NATO ile iş birliği içerisinde.  

Yakın Doğu ve Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde profesör ve ABD'nin eski NATO yetkilisi olan David Des Roches konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

Elbette Pekin bu gelişmeyi hoş karşılamayacaktır. Zira kendisini Doğu Asya'nın doğal bölgesel egemen gücü olarak görüyor ve Pekin'in, komşularına dikte etme becerisini hayata geçirme imkânını azaltan herhangi bir gelişmeye karşı çıkıyor. Japonya'nın II. Dünya Savaşı sırasında işlenen saldırganlık ve savaş suçları tarihi, Çin için meseleyi daha da karmaşık hale getiriyor. Pekin, bu tarih üzerinden öncülük edecek ve Japonya'nın kendi bağımsızlığını güvence altına alma arzusunu, Pekin'in her zaman yaptığı gibi savaş saldırganlığının bir devamı olarak göstermeye çalışacak. Bununla birlikte Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve sonrasında güvenlik düzeyinde yaşanan gelişmeler, işin doğasını değiştirdi.

Çin, bir yandan Japonya yakınlarındaki bölgelerde deniz ve hava güçlerini artırmaya çalışırken diğer yandan Doğu Çin Denizi'nde Japonya'nın kontrolündeki ıssız bir adalar silsilesi olan Senkaku Adaları'nın kendi egemenlik sahasında yer aldığını iddia ediyor. 

Gitgide artan sürtüşmelerle karşı karşıya kalan Japonya yakın zamanda, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük askerî seferberliğe dair planlarını açıkladı.

Kısmen Rusya'nın iki ülke arasındaki sularda yaptığı askerî tatbikatlar ve Pasifik Okyanusu'nun batısında Japonya yakınlarında yapılan Çin-Rusya ortak deniz devriyeleri nedeniyle Japonya ile Rusya arasındaki gerilim de son aylarda tırmandı. 

Pekin, Ukrayna savaşında tarafsız olduğunu ve Rusya'nın niyetlerine ilişkin bir önbilgiye sahip olmadığını iddia etse de Moskova'nın davranışlarını kınamayı reddetti ve bunun yerine NATO'yu çatışmayı kışkırtmakla suçlayan Kremlin'in anlatısını tekrarladı.

Bu da hem Avrupa hem de ABD ile ilişkilerdeki çatlakların artmasına yol açtı. 

Bunun yanı sıra Çin Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yetkilileri ABD'yi Hint ve Pasifik okyanuslarında NATO benzeri bir blok kurmaya çalışmakla suçlarken bir yetkili de "hayal bile edilemez" sonuçlar konusunda uyardı. 

Zararı, yararından çok

Batılı gözlemciler, Japonya'da bir NATO bürosu açılması yönünde atılacak adım konusunda hemfikir değil.

Washington'daki Stimson Center'dan Kelly Greco'ya göre NATO'nun bölgeye daha fazla müdahil olması "güvenlik ve istikrar için yarardan çok zarara sebep olabilir. Askerî açıdan bakıldığında Avrupa deniz ve hava kuvvetleri, bölgede caydırıcılığa anlamlı bir katkı sağlamak için gerekli yeteneklerden yoksun. Nitekim sadece Fransa ile Birleşik Krallık, bölgede düzenli bir donanma varlığını sürdürüyor. Ki Avrupalı bu iki büyük donanma gücü bile bölgede yedi fırkateyn ve iki muhripten fazlasını uzun süre konuşlandıramaz."

Aynı şekilde Avrupa hava kuvvetleri, büyük mesafelerde hava gücü göstermek için bağımsız bir yeteneğe sahip değil.

Bu nedenle Avrupa'nın askerî yeteneklerinin acı gerçeklerine bakıldığında NATO'nun rolünü Hint-Pasifik bölgesine yayacak şekilde genişletme ihtimali aşırı iddialı. 

NATO'nun Pekin'e yönelik politikası, Çin'in büyüyen gücüne ve stratejik hırslarına, özellikle de Rusya ile "sınırsız" ortaklık ilanına karşı savunmacı bir tepkiyi temsil ediyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Çin'in siber uzayda, Kuzey Kutbu'nda ve hatta Avrupa'da bize yakınlaştığı gerçeğini ele almamız gerek" dedikten sonra şu ifadeyi ekledi:

Çin'i bir düşman veya hasım olarak görmüyoruz.

Ancak NATO'nun hedefleri savunma amaçlı olsa da Greco, ittifakın politikalarının ve ilişkili söyleminin "Çin için bir tehdit olarak görülebileceğini, bundan dolayı Çin'in NATO'nun niyetlerine dair güvenini kaybettirmenin yanı sıra liderlerini NATO'ya ve üye ülkelere daha saldırgan davranmaya teşvik edebileceğini" düşünüyor. 

Brüksel'in barışçıl niyetlerinden bağımsız olarak, Greco'ya göre NATO'nun genişletilmiş askerî varlığı ve Hint-Pasifik bölgesindeki ülkelerle fiili iş birliği bir "saldırı ve tehdit" olarak yorumlanıyor.

Bu da Çin-Rusya iş birliğinin artması da dahil olmak üzere şiddetli ve dengesiz bir tepkiye yol açar.

Sonuç, Avrupa ve Hint-Pasifik bölgesinde istikrar ve güvenliğin azalmasıyla birlikte istikrarsızlaştırıcı bir tepki olacaktır. 

Toplu savunma

NATO'nun üye olmayan birçok ülkeyle uzun süreli ilişkileri olsa da Des Roches'a göre Japonya'nın bu adımında önemli olan şey, NATO'nun kurallara dayalı liberal dünya düzeni görüşüne bağlı bir kollektif güvenlik grubu olarak kuruluş ilkelerine daha çok yöneldiğini yansıtmasıdır.

Japonya uzun bir süredir Batılı değerleri ve endişeleri paylaşan bir ülke olmakla birlikte korkunç savaş tarihi nedeniyle daha az etkin bir güvenlik aktörü olmuştu.

Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, bu eski düşünce biçimlerinin gözden geçirilmesine sebep oldu. Artık birçok ülke açık sömürgeci müdahaleye karşı koymak için toplu savunmanın kaçınılmaz rolünün farkında.

Des Roches, Rusya'nın II. Dünya Savaşı sonunda ele geçirilen Japon topraklarını işgal ettiğini kabul etmenin önemli olduğunu düşünüyor.

Ona göre Japonya topraklarındaki Rus sömürgelerinin varlığına bakılacak olursa Japonya'nın NATO ile iş birliğinin artması mantıklı bir hamle. 

Geçen nisan ayında Rus savaş gemileri, Doğu Denizi olarak da bilinen Japonya Denizi'nde denizaltı savar tatbikatları gerçekleştirdi.

Mart ayında da Rus füze botları, aynı sularda hayali bir hedefe yönelik seyir füzeleri ateşlemişti. 

Reuters'a göre Japonya Başbakanı Fumio Kişida'nın mart ayında Ukrayna'ya yaptığı sürpriz bir ziyaretin ardından nükleer silah taşıyabilen iki Rus stratejik bombardıman uçağı, Japon kıyılarındaki suların üzerinden yedi saatten fazla uçtu.  

Putin, Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal ettiğinde NATO'nun daha fazla ülkeyi bünyesine katmak suretiyle Doğu Avrupa'da ilerlemesini durdurma yönündeki isteğini gerekçe göstermişti.

Ancak bizzat bu işgal askerî ittifakı güçlendirdi ve genişletti. Nitekim Finlandiya geçen nisan ayında NATO'ya katıldı.

İsveç de şu an iki ülkenin uzun süredir bağlı oldukları tarafsızlık halinden vazgeçmesi için katılım sürecini sürdürüyor. 

Des Roches'a göre ironik bir şekilde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un NATO'nun "beyin ölümünün gerçekleştiğini" söylemesinden sadece birkaç yıl sonra Vladimir Putin liderliğindeki işgal, ittifakın büyük küresel ortaklıklarla yenilenmesi ve genişlemesinin motoru ve mimarı olmuş görünüyor. 

 

Independent Arabia



Gürcistan makamları ABD destekli projede 3 Sırp'ın "darbe dersi" verdiğini tespit etti

(AA)
(AA)
TT

Gürcistan makamları ABD destekli projede 3 Sırp'ın "darbe dersi" verdiğini tespit etti

(AA)
(AA)

Güvenlik Dairesi'nin yetkilisi Baça Mgeladze, yaptığı açıklamada, Sırbistan vatandaşları Sinisa Sikman ile Jelena Stojsic ve Slobodan Jinoviç'in, USAID programının "Doğu-Batı Yönetim Enstitüsünün" davetlileri olarak 25 Eylül'de Gürcistan'a geldiklerini belirtti.

Mgeladze, söz konusu Sırbistan vatandaşlarının Gürcistan'a gelmelerinin resmi olarak bildirilen nedeninin, kültür alanında çalışan gruplara "Şiddet İçermeyen Stratejik Mücadele" konularında eğitimler vermek olduğunu ifade ederek, "Ancak soruşturma, bu kişilerin Gürcistan'a geliş amacının bu olmadığını ortaya çıkardı." dedi.

Güvenlik Dairesi yetkilisi, bu grubun, 26-29 Eylül tarihleri arasında başkent Tiflis'te bir otelde bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve sivil aktivistlere "Hükümeti şiddet yoluyla devirme süreçlerinin hazırlanması ve uygulanması" yönünde dersler verdiğini aktardı.

Derse katılanlara, "hükümet, devlet kurumları ve Gürcistan Ortodoks Kilisesi karşıtı adımların atılması, yolların trafiğe kapatılması, idari binaların önünde çadırların kurulması gibi konularda bilgilerin verildiğini" kaydeden Mgeladze, "Ayrıca polis tarafından tutuklanmaya karşı koyma, meclis binasına baskın uygulaması ve yayın istasyonlarının kesilmesi konularda da derslerin yapıldığını" söyledi.

Mgeladze, soruşturma kapsamında Sikman, Stojsic ve Jinoviç'in Güvenlik Dairesi yetkililerine ifade verdiklerini belirterek "Gürcistan'da kalmalarının gerçek nedenini gizlemeye çalıştılar." şeklinde konuştu.

Gürcistan'da ekim ile aralık arasında hükümete karşı darbe planı hazırlandığı ve bu yönde bir soruşturmanın devam ettiğini ifade eden Mgeladze, "Bu kişilerin 2003'te Gürcistan'da meydana gelen devrim (Gül Devrimi) olaylarıyla bağlantıları olduğu gibi, farklı yıllarda Sırbistan, Ukrayna ve diğer ülkelerdeki benzer süreçlerle de bağlantıları vardı." dedi.

Sırbistan vatandaşlarının 30 Eylül'de Gürcistan'dan ayrıldıkları bilgisini paylaşan Mgeladze, soruşturmanın devam ettiğini bildirdi.

"USAID tarafından açıklama bekliyoruz"

Güvenlik Dairesi'nden yapılan açıklamayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili, ülkesinde bazı radikal grupları tarafından bir darbe planın hazırlandığını söyledi.

Bu grupların, Gürcistan'ın içinden ve dışından destek aldıklarını kaydeden Garibaşvili, "Dış ülkelerden aktif katılımının olduğunu gördük. Yabancı bir devletin vatandaşlarının ülkeye gelip burada adeta bir kültür-sanat alanı temsilcileri yetiştiriyormuş gibi gizlenerek eğitim vermesi endişe verici bir durumdur." dedi.

Tiflis'te "darbe dersleri" vermekle suçlanan kişilerin USAID tarafından getirildiğine dikkati çeken Garibaşvili, "Bu elbette üzücü bir gerçektir ama resmi açıklamalarını bekleyeceğiz. USAID ile uzun yıllara dayanan bir işbirliğimiz var. Dolayısıyla bu tür gerçeklerin yaşanması üzücü." şeklinde konuştu.

"ABD'nin Gürcistan'a yaptığı yardım tarihinde kara bir gündür"

Gürcistan Parlamentosu Başkanı Şalva Papuaşvili ise USAID ile ilgili soru işaretlerinin ortaya çıktığını belirterek, "Bu, ABD halkının parasının burada (Gürcistan'da) devrimci süreçleri planlamak için kullanıldığını gördüğümüz, ABD'nin Gürcistan'a yaptığı yardım tarihinde kara bir gündür." ifadelerini kullandı.

Gürcistan Güvenlik Dairesi "3 Sırp'ın Tiflis'te verdiği dersler" hakkında görüntüleri de paylaştı.


Slovakya'da seçimi kazanan Fico, Ukrayna'ya askeri yardımı kesmekte kararlı

Fico'ya geçen yıl suç örgütü yönetmek ve yolsuzluk suçlamalarıyla dava açılmıştı (Reuters)
Fico'ya geçen yıl suç örgütü yönetmek ve yolsuzluk suçlamalarıyla dava açılmıştı (Reuters)
TT

Slovakya'da seçimi kazanan Fico, Ukrayna'ya askeri yardımı kesmekte kararlı

Fico'ya geçen yıl suç örgütü yönetmek ve yolsuzluk suçlamalarıyla dava açılmıştı (Reuters)
Fico'ya geçen yıl suç örgütü yönetmek ve yolsuzluk suçlamalarıyla dava açılmıştı (Reuters)

Slovakya'da haftasonu yapılan seçimleri kazanan eski başbakan Robert Fico, Ukrayna'ya askeri yardımları kesme vaadini yineledi.

Seçimlerde liderlik ettiği Smer-SD partisiyle yüzde 22,9'luk oy oranına ulaşan Fico, hükümeti kurmak için cumhurbaşkanından yetki beklediğini söyledi.

Diğer partilerle yürütülecek koalisyon görüşmeleriyle ilgili konuşan Slovak lider, "Buradayız, hazırız. Geçmişten bir şeyler öğrendik ve daha deneyimliyiz. Net fikirlerimiz ve net planlarımız var" ifadelerini kullandı.

Rusya yanlısı duruşu nedeniyle Batı başkentlerinde AB içindeki Ukrayna yanlısı fikir birliğinin bozulacağına yönelik endişeler yaratan 59 yaşındaki Robert Fico, "Slovakya'daki insanların Ukrayna'dan daha büyük sorunları var" şeklinde konuştu.

Fico, Ukrayna'ya askeri yardımı kesme yönündeki vaadiyle ilgili, "Parti fikrini değiştirmedi ve Ukrayna'ya insani yardım sunmak için hazır. Ülkenin yeniden inşasına yardım etmeye hazırız. Ancak Ukrayna'yı silahlandırmak konusundaki fikrimizi biliyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Slovakya'da Fico'nun yeniden başbakan olma ihtimali, Avrupa Birliği içinde Macaristan'ın ardından yeni bir ülkenin daha Ukrayna'ya destek konusunda tereddütlü bir tavır izleme ihtimalini artırdı.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Fico'nun seçim zaferini ilk kutlayan isimlerden biri olurken, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Tahmin edin kim geri döndü? Bir vatanseverle birlikte çalışmak her zaman güzel. Dört gözle bekliyorum" ifadelerini kullandı.

Seçimlerde yüzde 18'lik oy oranı yakalayarak ikinci sırayı alan liberal ve Batı yanlısı İlerici Slovakya'nın (PS) lideri Michal Šimečka ise sonuçlarla ilgili, "Bunun Slovakya için çok kötü haber olduğuna inanıyoruz. Robert Fico, hükümeti kurmayı başarırsa durum daha da kötü olabilir" ifadelerini kullandı.

2012-2018'de Slovakya'yı yöneten Robert Fico, ülkedeki mafya faaliyetlerini araştıran gazeteci Jan Kuciak ve nişanlısının öldürülmesinin ardından başlayan gösteriler nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştı.

Independent Türkçe


İranlı yetkililer Belucistan'da çok sayıda protestocuyu gözaltına aldı

Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)
Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)
TT

İranlı yetkililer Belucistan'da çok sayıda protestocuyu gözaltına aldı

Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)
Bir gösterici, İran Lideri Ali Hamaney'e hitaben, Zahedan'daki Kanlı Cuma kurbanlarını unutmayacaklarını belirten bir pankart açtı. (Haalvsh)

İnsan hakları örgütlerinin bildirdiğine göre İran güvenlik güçleri, bir yıl önce bölgedeki göstericilerin öldürülmesinin yıldönümü münasebetiyle ülkenin güneydoğusunda gerçekleştirilen anma etkinlikleri sırasında geçtiğimiz cumartesi günü onlarca protestocuyu hedef alan bir gözaltı furyası başlattı.

Merkezi Norveç'te bulunan ‘İran'daki İnsan Hakları Örgütü’ne göre, 30 Eylül 2022'de Belucistan eyaletinin merkezi Zahidan şehrinde güvenlik güçlerinin protestocuları dağıtmak için gerçek mermi kullandığı ‘Kanlı Cuma’da en az 104 kişi hayatını kaybetmişti.

Eyaletin ileri gelenleri geçen yıl İran'da patlak veren protestolardaki en kanlı olayların soruşturulmasını talep ederken, Devrim Muhafızları da protestoculara ateş açmakla suçlanıyor.

Zahidan'daki olaylar, genç kadın Mahsa Amini'nin başörtüsünü düzgün örtmediği nedeniyle ahlak polisi tarafından tutuklanması sonucu hayatını kaybetmesinin ardından ülkenin çeşitli yerlerinde patlak veren protestolardan günler sonra meydana geldi.

Aktivistler uzun süredir Belucistan'daki Sünni Beluc nüfusunun ayrımcılığa maruz kaldığından şikayetçiydi.

AFP’nin haberine göre Belucistan sorunlarına odaklanan Haalvsh web sitesi,  İnsan Hakları Örgütü’nden, güvenlik güçlerinin, Zahidan'da protestolarının birinci yıl dönümünü anmak için gösteri yapanları dağıtmak için ikinci gün üst üste gaz bombaları ve canlı mermi kullandığını aktardı.

Haalvsh web sitesi, yetkililerin Zahidan, Haş ve Mircave şehirlerinde en az 128 protestocuyu tutukladığını bildirdi ve Pazar günü itibarıyla 31 kişinin kimliğinin doğrulandığını kaydetti.

İran yargısı veya polisi, gözaltı furyasına ilişkin haberlere yanıt olarak herhangi bir yorumda bulunmadı.

Haalvsh sitesi X platformunda paylaşılan bir videoyu yayınlayarak şehrin merkezindeki ‘Rasuli Kavşağı da dahil olmak üzere Zahidan'ın çeşitli yerlerinde askeri güçlerin hala mevcut olduğunu’ aktardı.

Zahidan ve diğer bölgelerde Cumartesi günü genel greve tanık olunduğu ve ‘onlarca’ kişinin gözaltına alındığını bildirildi.

Örgüt, kentteki yoğun güvenlik önlemlerinin ortasında silah seslerini açıkça gösteren bir video klip yayınladı.

‘Rastgele şiddet’

Güvenlik güçleri, Cuma göstericilerine karşı gerçek mermi kullandı. Belucistan Aktivistler Kampanyası adlı gruba göre bu müdahale sonucunda aralarında çocukların da bulunduğu 25 kişi yaralandı. Cumartesi günü meydana gelen kargaşada ise henüz can kaybına dair bir haber gelmedi.

Öte yandan 7 önde gelen kadın siyasi mahkum, Zahedan'da onlarca protestocunun vurulmasının yıldönümü dolayısıyla Evin Cezaevi'nden mesaj gönderdi.

Evin Hapishanesi'nde tutuklu olan aktivist Nergis Muhammedi’nin Instagram hesabından mesajın bazı bölümleri paylaşıldı. Mesajda, geçen yılki protestoların sloganına atıfta bulunularak, "Kanlı Cuma, Kadın, Hayat, Özgürlük protestolarının önemli ve etkili bir dönüm noktasıydı" denildi. 

Mesajda şu ifadelere yer verildi: "Bu kanlı suçun yıldönümünde dayanışma içinde olmak ve Belucistan'ın savunmasına katılmak her İranlının görevidir."

Geçen yılki protestoların yıl dönümünden bir gün önce, İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib, bir dizi suikast girişimini engellediğini duyurdu. Bu girişimler, Belucistan eyaletinde yaşayan Sünni din adamları, yargıçlar ve Devrim Muhafızları mensuplarına yönelikti. Hatib, bu suikastların önümüzdeki Cumartesi günü gerçekleşmesinin planlandığını, "çeşitli partilerin etnik ve dini farklılıkları alevlendirmek amacıyla kendi aralarında karşılıklı suçlamalarda bulunacağını" söyledi.

Devrim Muhafızlarına bağlı Fars Ajansı, Hatib'in şu sözlerini aktardı: "Düşmanlar ülkenin doğu sınırlarını güvensiz hale getirmeye çalışıyor ve Şii ve Sünni din alimleri ve yetkilileri bu konuda uyanık olmalı."

Zahidan sakinleri, İran'ın başka yerlerindeki protesto hareketinin ivmesindeki düşüşe rağmen yıl boyunca Cuma günleri düzenli protestolar düzenledi.

Cuma İmamı ve ülkenin en önde gelen Sünni din adamı Molla Abdulhamid, geçen yılki protestoları açıkça desteklemişti. Bu yıl, Kanlı Cuma olaylarıyla ilgili adaletin sağlanması için yeni bir çağrıda bulundu. Molla Abdulhamid, Cuma namazı hutbesinde, "Kanlı Cuma, İran'da insan haklarının ihlallerinin bir kanıtıdır. Bu olayın sorumluları yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır" dedi. Molla Abdulhamid, ayrıca, Müslümanların haklarını bilmeleri ve bunları savunmaları gerektiğini söyledi.

Cuma günü sosyal medyada yayınlanan görüntülerde, aralarında çocukların da bulunduğu yaralılarla dolu hastanelerin olduğu kaos sahneleri görülüyordu; protestocular ise yoğun silah sesleri arasında sokaklarda saklanmak istiyordu.

İnsan Hakları İran Örgütü, Zahidan ve diğer şehirlerdeki protestoların ‘vahşice bastırıldığını’ açıkladı. Örgüt, güvenlik güçlerinin ‘silahsız göstericilere karşı canlı mermi, fişek ve gaz bombaları kullandığını’ söyledi.

New York merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin yöneticisi Hadi Kaimi, "Bu, İran İslam Cumhuriyeti'nin keyfi şiddetinin korkunç bir göstergesidir. Devlet, barışçıl gösterileri bastırmaya çalışıyor" dedi.

Uluslararası toplumun bu şiddete ışık tutması ve İranlı yetkilileri uluslararası mahkemelerde sorumlu tutması gerektiğini vurguladı.


AB: Sırbistan'ın Kosova sınırına askeri yığınağı derhal durdurulmalı

(AA)
(AA)
TT

AB: Sırbistan'ın Kosova sınırına askeri yığınağı derhal durdurulmalı

(AA)
(AA)

AB Komisyonu sözcülerinden Peter Stano, basın toplantısında, Sırbistan'ın Kosova sınırına yaptığı askeri yığınakla ilgili soruyu cevapladı.

İlk ve en önemli önceliğin gerginliğin azaltılması ve güvenlik durumunun istikrara kavuşturulması olduğunu vurgulayan Stano, AB'nin ABD ve diğer aktörlerle yakın temas içinde olduğunu söyledi.

Stano, "Sırbistan'ın, Kosova ile olan idari sınır hattına askeri yığınak yaptığını kaydettik. Bu oldukça endişe vericidir ve derhal durdurulması gerekmektedir." dedi.

Belgrad yönetiminden güçlerini geri çekmesi istenmişti

ABD, 29 Eylül'de Sırbistan'ın, Kosova sınırına "benzeri görülmemiş" şekilde askeri yığınak yaptığını belirterek, Belgrad yönetimini, güçlerini geri çekmeye çağırmıştı.

Kosova da 30 Eylül'de Sırbistan’ın birliklerini üç farklı yönden Kosova sınır hattına yaklaştırdığını aktararak, Belgrad yönetiminden tüm askeri birliklerini Kosova sınırından derhal çekmesini talep ettiklerini duyurmuştu.


Musk, ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı yardım konusunda Zelenskiy’i alaya aldı

ABD’li milyarder Elon Musk.
ABD’li milyarder Elon Musk.
TT

Musk, ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı yardım konusunda Zelenskiy’i alaya aldı

ABD’li milyarder Elon Musk.
ABD’li milyarder Elon Musk.

SpaceX ve Tesla'nın kurucusu Elon Musk, X (eski adıyla Twitter) platformundan, Ukrayna Devlet Başkanı  Vladimir Zelenksiy’nin ABD'den tekrarlanan yardım talebiyle alay eden bir gönderi paylaştı.

Musk paylaşımında photoshopla Zelenskiy'nin yüzünün eklendiği bir görsel paylaşarak ‘5 dakika olmasına rağmen 1 milyar dolarlık yardımı istememişken’ notunu düştü.

Forbes'a göre ABD'nin Ukrayna'ya yardımı, Rusya'nın 2022'de ülkeyi işgal etmesinden bu yana tartışmalı bir konu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Demokratların ve geleneksel muhafazakar Cumhuriyetçilerin çoğu Ukrayna'ya yardım sağlanmasından yana. Ancak eski Başkan Donald Trump ile müttefik olan Cumhuriyetçiler, paranın ABD-Meksika sınırının güvenliğinin sağlanması için harcanmasını istediklerini belirterek yardıma büyük ölçüde karşı çıktı.

ABD Başkanı Joe Biden, ülkesinin Ukrayna’yı terk etmeyeceğini vurguladı. Biden, ABD Kongresi’nin Ukrayna’ya yardımı hariç tutan bir finansman tasarısını onaylamasının ardından Kiev’in yeni yardım almasını sağlamak için çalışmalarını sürdüğünü kaydetti. Beyaz Saray’dan konuşan Biden, “Ukraynalı müttefiklerimize ve Amerikan halkına, desteğimize güvenebileceklerine dair güvence vermek istiyorum. Geri çekilmeyeceğiz” ifadesini kullandı.

Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov, ABD’li mevkidaşı Lloyd Austin ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında daha fazla askeri yardım konusunda güvence aldığını söylerken Bakan Austin da ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin devam edeceğine dair güvence verdi.


İran: Ulaşım yollarının herkesin menfaatini sağlayacak şekilde geliştirilmesine katılıyoruz

(AA)
(AA)
TT

İran: Ulaşım yollarının herkesin menfaatini sağlayacak şekilde geliştirilmesine katılıyoruz

(AA)
(AA)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, başkent Tahran’da düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

Kenani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Nahçıvan dönüşü Zengezur Koridoru’na ilişkin gazetecilere yaptığı açıklamasının hatırlatılması üzerine, "Ulaşım yollarının herkesin menfaatini sağlayacak, refah getirecek şekilde geliştirilmesine katılıyoruz ancak jeopolitik değişimlere karşı olduğumuzu da vurguluyoruz." dedi.

Sınırların değişmesini kabul etmediklerini söyleyen Kenani, şöyle devam etti:

Biz Azerbaycan ve Ermenistan'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Karabağ'ın Azerbaycan'a iadesi konusunda tutumumuz netti ve bunu her zaman destekledik. Ancak biz anlaşmazlıkların sınırların değiştirilmesi yoluyla çözülmesine karşıyız. 3+3 süreci çerçevesinde bölgesel diyalogları ve bu çerçevede ülkelerle istişareleri destekliyoruz.

(AA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan Nahçıvan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlamış ve Zengezur Koridoruna ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı.

Bizim temennimiz buraları barış koridoru haline getirerek açmaktır. Hala bir savaşın egemen olduğu bir koridoru düşünmek mümkün değil. Çünkü gerek Zengezur gerek Laçin koridorlarını eğer barış koridoru olarak düşüneceksek kavga gürültü olmadan bu işi çözmemiz gerekiyor. Hele hele bunların raylı sistem olduğunu düşünürsek, Türkiye'den gelen tren Nahçıvan'dan, Ermenistan'dan geçerek Azerbaycan'a gidecek. Ermenistan'dan geçme konusuna gelince. Ermenistan bu işin önünü açmazsa nereden geçecek? İran'dan geçecek. İran şu anda buna olumlu bakıyor, olumlu baktığı için de İran'dan artık Azerbaycan'a geçiş imkanı olabilecek.


Ukrayna, ABD yardımının kesintiye uğramasından endişeli

ABD Kongre binası. (AP)
ABD Kongre binası. (AP)
TT

Ukrayna, ABD yardımının kesintiye uğramasından endişeli

ABD Kongre binası. (AP)
ABD Kongre binası. (AP)

Ukrayna dün yaptığı açıklamada, Kiev’e yönelik destek maddelerinin anlaşmadan çıkarılmasının ardından duyduğu endişeler nedeniyle yeni yardımlar almak için ABD’deki yetkililerle iletişim kurduğunu duyurdu. Söz konusu anlaşma, ABD’deki federal kuruluşların kapatılmasını önlemek üzere ABD hükümetinin finansmanına ilişkin Kongre tarafından onaylanmıştı.

ABD Temsilciler Meclisi ve Senato geçen cumartesi akşamı, ABD federal yönetimine sağlanan finansmanın 45 gün süreyle geçici olarak sürdürülmesine izin veren bir acil durum tedbirini kabul etti. Ayrıca oturumda, Başkan Joe Biden’ın bütçeye dahil etmek istediği Ukrayna’ya yapılacak 24 milyar dolarlık askeri ve insani yardımla ilgili ayrı bir yasa tasarısının görüşülmesi ertelendi. Amerikan harcamalarında Ukrayna’ya yapılan yardımın dondurulması, Cumhuriyetçi Parti’nin aşırı sağ kanadının baskısı ile gelişti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Ukrayna Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Oleg Nikolenko, dün yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Ukrayna hükümeti, önümüzdeki 45 gün içinde hazırlanacak yeni ABD bütçe kararının, Ukrayna’yı destekleyecek yeni kaynakları içermesini sağlamak için şu anda Amerikalı ortaklarıyla aktif olarak çalışıyor. ABD’nin geçici bütçesine ilişkin durum, daha önce açıklanan yardım akışını durdurmayacak.”

Fotoğraf Altı: Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçi lider Kevin McCarthy, yaptığı açıklamada “Cumhuriyetçilerin kontrolü altındaki Kongre, Ukrayna’ya açık çek vermeyecektir” dedi. (AFP)
Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçi lider Kevin McCarthy, yaptığı açıklamada “Cumhuriyetçilerin kontrolü altındaki Kongre, Ukrayna’ya açık çek vermeyecektir” dedi. (AFP)

Diğer yandan Biden, hükümetin ‘kapanmasını’ önlemek için anlaşmayı memnuniyetle karşıladı. Ancak Kongre’ye, Ukrayna’nın anlaşmadan çıkarılmasının ardından yardımları hızla onaylaması çağrısında bulundu. Biden, yaptığı açıklamada “Meclis Başkanı Kevin McCarthy’nin Ukrayna halkına olan bağlılığını sürdürmesini ve bu kritik anda Ukrayna’ya yardım etmek için gerekli desteğin iletilmesini sağlamasını bekliyorum” dedi.

ABD, 40 milyar doları aşan askeri desteğiyle Ukrayna’ya yardım sağlayan ülkeler listesinin başında yer alıyor. Ancak Ukrayna’ya verilen destek, özellikle ABD 2024’te yapılması planlanan başkanlık seçimlerine hazırlanırken, ABD’de Demokrat Biden yönetimi ile Cumhuriyetçi Parti arasında iç siyasi bölünmenin konusu haline geldi.

Kiev, Şubat 2022’de başlayan Rus işgaline karşı koymak için çoğunlukla Batı yardımına güveniyor. Birkaç gün önce Ukrayna, Rusya’ya karşı savaşın uzamasıyla Batı desteğinin azalacağı korkusu çerçevesinde Batılı silah üreticilerini Ukrayna topraklarında üretim fabrikaları kurmaya teşvik etmeyi amaçlayan bir foruma ev sahipliği yaptı.

Fotoğraf Altı: 29 Nisan’da, Delaware Askeri Üssü’nden Ukrayna’ya gönderilen askeri yardım. (AP)
29 Nisan’da, Delaware Askeri Üssü’nden Ukrayna’ya gönderilen askeri yardım. (AP)

Aynı şekilde Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell dün Kiev’e yaptığı ziyarette, Ukrayna’nın daha fazla askeri yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi ve AB’nin bu konuda desteğinin devam edeceği sözü verdi. Borrell, X platformu üzerinden (eski adıyla Twitter) yaptığı bir açıklamada “Ukrayna’nın daha fazla yeteneğe ihtiyacı var ve bunlara daha hızlı ihtiyacı var” dedi. Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umarov ile yaptığı ilk görüşmede, AB’den sürekli askeri yardım sağlanmasını görüştüğünü de belirten Borrell, “Ukrayna’ya uzun vadeli güvenlik taahhütleri veriyoruz” ifadesini kullandı. Avrupa Savunma Ajansı, Reuters’in sorularına yanıt olarak, yedi AB ülkesinin, Ukrayna’nın acilen ihtiyaç duyduğu ‘top mermilerini teslim etme ve Batı’nın tükenen stoklarını yenileme’ planı kapsamında mühimmat satın alma talebinde bulunduğunu ifade etti.

Diğer yandan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bir kez daha Ukrayna’nın AB’ye katılması yönünde çağrıda bulundu. Yeşiller Partisi’nin Bavyera eyaletindeki seçim etkinliğinde, partinin eski başkanı dün yaptığı açıklamada Ukrayna’nın bu korkunç savaş nihayet sona erdiğinde AB’ye katılabilmesinin Almanya’nın görevi olduğunu söyledi. Baerbock, AB’nin kapsamını genişletmenin Almanya’nın elindeki bir mesele olduğuna inandığını ifade etti. Ayrıca Ukrayna’nın 28 Şubat 2022’de, yani Rusya’nın Ukrayna topraklarını işgalinin başlamasından dört gün sonra AB’ye katılım başvurusunda bulunduğuna dikkati çekti.

Ukrayna, geçen yıl 24 Haziran’da bloğa katılmak için adaylık statüsü elde etti.


Rusya Dışişleri Bakanlığı: Ukrayna’ya yönelik yardımı hariç tutan geçici bütçe tasarısı sadece halka yönelik bir gösteri

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
TT

Rusya Dışişleri Bakanlığı: Ukrayna’ya yönelik yardımı hariç tutan geçici bütçe tasarısı sadece halka yönelik bir gösteri

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov (Rusya Dışişleri Bakanlığı)

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, ABD Kongresi’nin hükümetin kapatılmasını önleyen ve Ukrayna’ya yönelik yardımı hariç tutan geçici bütçe tasarısına değinerek, Washington’un Kiev’e verdiği milyarlarca dolarlık destek konusunda ‘hiçbir şeyin değişmeyeceğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın RIA Novosti’den aktardığı habere göre, Ryabkov konuya ilişkin açıklamasında, “Desteklerini sürdürecekler. Herhangi bir şeyin değiştiğini düşünmemeliyiz. Bu sadece halka yönelik bir gösteri” dedi.

Reuters’ın haberine göre Ryabkov ayrıca, daha önce yürürlükten kaldırılan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler anlaşması kapsamında yer alan ABD yapımı füzelerin, Avrupa ve Asya-Pasifik bölgesinde ortaya çıkabileceğini de vurguladı.

ABD Kongresi, federal kurumların kapatılmasını önlemek amacıyla hükümetin finansmanı konusunda anlaşmaya vardı. Ancak Kiev’in desteklenmesine ilişkin hükümleri anlaşmadan çıkardı.

ABD, 40 milyar doları aşan askeri desteğiyle Ukrayna’ya yardım sağlayan ülkeler listesinin başında yer alıyor.

Ancak Ukrayna'ya verilen destek, özellikle ülke 2024’te yapılması planlanan başkanlık seçimlerine hazırlanırken, Demokrat Biden yönetimi ile Cumhuriyetçi Parti arasında iç siyasi bölünmenin konusu haline geldi.


Elon Musk: Trudeau, Kanada'da ifade özgürlüğünü bastırmaya çalışıyor

Elon Musk (AA)
Elon Musk (AA)
TT

Elon Musk: Trudeau, Kanada'da ifade özgürlüğünü bastırmaya çalışıyor

Elon Musk (AA)
Elon Musk (AA)

Musk, X'te, söz konusu düzenlemenin yer aldığı bir gönderiyi alıntılayarak "Trudeau, Kanada'da ifade özgürlüğünü bastırmaya çalışıyor. Utanç verici." ifadeleriyle paylaştı.

Kanada Hükümeti, 29 Eylül'de, ülkede yayın hizmeti verenlerin, Radyo-Televizyon ve Telekomünikasyon Komisyonuna (CRTC) kayıt yaptırmasını gerektiren düzenlemeye ilişkin yazılı açıklama yayımlamıştı.

Açıklamada, sosyal medya ve podcast hizmeti sunan çevrim içi servislerin CRTC'ye kayıt yaptırması gerektiği belirtilmiş, sadece video oyunu ve sesli kitap hizmeti sunanların ise kayıt yaptırma zorunluluğu olmadığı bildirilmişti.


Endonezya'da "Güneydoğu Asya'nın ilk yüksek hızlı tren hattı" açıldı

Endonezya'da hızlı tren yıkanıyor (AFP)
Endonezya'da hızlı tren yıkanıyor (AFP)
TT

Endonezya'da "Güneydoğu Asya'nın ilk yüksek hızlı tren hattı" açıldı

Endonezya'da hızlı tren yıkanıyor (AFP)
Endonezya'da hızlı tren yıkanıyor (AFP)

Endonezya'nın başkenti Cakarta ile Bandung kentini birbirine bağlayan "Güneydoğu Asya'nın ilk yüksek hızlı tren (YHT) hattı"nın açılışı gerçekleştirildi.

The Jakarta Post gazetesinin haberine göre, Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çin ortaklığında başlatılan Cakarta-Bandung YHT Hattı'nın açılışını Devlet Başkanı Joko Widodo yaptı.

Widodo, açılış töreninde, çıkardığı sesten esinlenerek trene "Whoosh" ismini verdiklerini söyledi.

Trenin ulaşabildiği en yüksek hızın saatte 350 kilometreyi bulduğunu belirten Widodo, projeyi "çevre dostu toplu taşımacılığın modernizasyonu" olarak nitelendirdi.

Büyük bir kısmını Çin'in finanse ettiği, maliyeti 7,3 milyar doları bulan hat, başkent Cakarta ile Bandung kentini 142 kilometrelik demir yoluyla birbirine bağlıyor.

İnşasına 2015'te başlanan Güneydoğu Asya'nın ilk YHT projesinin yüzde 75'i Çin Kalkınma Bankasından alınan krediyle finanse edildi.