Çin, Japonya ile NATO arasındaki yakınlaşmaya nasıl bakıyor?

Tokyo, NATO için bir siyasi irtibat bürosuna ev sahipliği yapmayı düşünürken gözlemciler, Pekin’in komşuları üzerindeki gücünü azaltan hiçbir adımı hoş karşılamayacağını söylüyor

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP
TT

Çin, Japonya ile NATO arasındaki yakınlaşmaya nasıl bakıyor?

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Japonya Başbakanı Fumio Kişida ile el sıkışırken / Fotoğraf: AFP

İnci Mecdi

Ukrayna savaşı, güvenlik kavramlarının birçoğunu değiştirdi ve ülkeleri savunma stratejileri ile uluslararası ilişkilerini gözden geçirmeye sevk etti. Bu ülkelerden biri de Japonya.

Uzun süredir kendisini askerî ittifaklardan uzak tutarak II. Dünya Savaşı'nın tozunu silkmeye çalışan Japonya, bugün NATO ile daha yakın bir ilişkiye giriyor ve Batılı askerî ittifak için bir siyasi irtibat bürosu açma görüşmeleri yapıyor ki bu durum, Asya için türünün ilk örneği.

İki taraf ayrıca siber uzay, dezenformasyon ve gelişmekte olan ve yıkıcı teknolojiler alanında iş birliğinin seviyesini yükseltmeye de niyetli.

İki tarafın önümüzdeki temmuz ayında Vilnius'ta yapılacak NATO zirvesi öncesinde bir ortaklık programına imza atması bekleniyor. 

Tüm bu adımlar, NATO'nun Çin'i geçen yıl yayımlanan ve "Pekin'in açığa çıkan hırsları ile davranışlarının" Atlas Okyanusu ötesinin güvenliği için "sistematik bir meydan okuma" olduğu konusunda uyarıda bulunulan stratejik tasavvuruna ilk defa dahil etmesinden sonra atıldı. 

"Daha az istikrarlı" dünya 

Japonya Dışişleri Bakanı Yoshimasa Hayashi, geçtiğimiz hafta Amerikalı CNN kanalının yaptığı bir röportajda Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından dünyanın "daha az istikrarlı" bir hale geldiğini ve bunun da Japonya'yı "bölgesel güvenliği yeniden düşünmek" zorunda bıraktığını belirtti. 

Hayashi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgalinden sonra Tokyo'nun hissettiği tehdit duygusunu net bir şekilde ifade ederek, "Olan bitenler, Doğu Avrupa ile sınırlı kalmayarak Pasifik Okyanusu'ndaki durumu da doğrudan etkiliyor. Bu yüzden Doğu Asya'da bizimle NATO arasında iş birliği daha da önem kazandı" dedi.

Japonya Dışişleri Bakanı sözlerinin devamında ülkesinin bir NATO üyesi olmadığını, ancak bu adımın, bloğun Asya-Pasifik'teki ortaklarının NATO ile "oldukça istikrarlı bir ilişki kurduklarına" dair bir mesaj verdiğini belirtti. 

Japon yetkili, Japonya'yı kuşatan "yoğun ve karmaşık" bölgesel güvenlik ortamı olarak tarif ettiği durum hakkında konuşurken Tokyo'nun Rusya'nın artan saldırganlığının yanı sıra, Kuzey Kore'nin nükleer silahlanma tehlikesi ve Çin'in yükselişiyle de mücadele ettiğine dikkat çekti. 

NATO'nun, Ukrayna ve Viyana gibi ittifak üyesi olmayan başka ülkelerde de benzer siyasi irtibat büroları var.

Bununla birlikte daha önce böyle bir adım konusunda uyarıda bulunan Çin'le jeopolitik fay hatlarının derinleştiğini göz önünde bulundurursak Japonya'nın bu adımı, uluslararası düzeyde önemli bir gelişmeyi temsil ediyor. 

Geçen yıl Pekin, NATO'yu Asya-Pasifik bölgesinde çatışmalara sebep olmakla suçlamış ve geçen mart ayında da NATO'nun doğuya doğru hareketinin "barış ve istikrarı kaçınılmaz olarak baltaladığını" söylemişti.

Dolayısıyla Japonya'da bir ofis açılması kararı, bölgede muhtemel bir gerilime dair sorgulamalara sebep olacak. 

Independent Arabia, bu konuda Japonya Dışişleri ile temasa geçmek istedi ve o da talebi Kahire'deki büyükelçiliğe iletti.

Büyükelçilik ise "Japonya'da NATO adına bir irtibat bürosu kurmaya ilişkin NATO bünyesinde çeşitli çalışmaların yürütüldüğünü, ancak kendilerinin şu an nihai bir cevap vermekten kaçındıklarını" belirtti. 

Bölgesel egemenlik

Japonya'nın NATO'ya olan yakınlığı sadece Tokyo için değil, aynı zamanda Asya-Pasifik bölgesinin NATO ile ilişkisi için de önemli. Zira hiçbir Asya ülkesi, NATO üyesi değil.

Bununla birlikte Asya-Pasifik'te yer alan Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore gibi bazı ülkeler NATO ile iş birliği içerisinde.  

Yakın Doğu ve Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde profesör ve ABD'nin eski NATO yetkilisi olan David Des Roches konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

Elbette Pekin bu gelişmeyi hoş karşılamayacaktır. Zira kendisini Doğu Asya'nın doğal bölgesel egemen gücü olarak görüyor ve Pekin'in, komşularına dikte etme becerisini hayata geçirme imkânını azaltan herhangi bir gelişmeye karşı çıkıyor. Japonya'nın II. Dünya Savaşı sırasında işlenen saldırganlık ve savaş suçları tarihi, Çin için meseleyi daha da karmaşık hale getiriyor. Pekin, bu tarih üzerinden öncülük edecek ve Japonya'nın kendi bağımsızlığını güvence altına alma arzusunu, Pekin'in her zaman yaptığı gibi savaş saldırganlığının bir devamı olarak göstermeye çalışacak. Bununla birlikte Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve sonrasında güvenlik düzeyinde yaşanan gelişmeler, işin doğasını değiştirdi.

Çin, bir yandan Japonya yakınlarındaki bölgelerde deniz ve hava güçlerini artırmaya çalışırken diğer yandan Doğu Çin Denizi'nde Japonya'nın kontrolündeki ıssız bir adalar silsilesi olan Senkaku Adaları'nın kendi egemenlik sahasında yer aldığını iddia ediyor. 

Gitgide artan sürtüşmelerle karşı karşıya kalan Japonya yakın zamanda, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük askerî seferberliğe dair planlarını açıkladı.

Kısmen Rusya'nın iki ülke arasındaki sularda yaptığı askerî tatbikatlar ve Pasifik Okyanusu'nun batısında Japonya yakınlarında yapılan Çin-Rusya ortak deniz devriyeleri nedeniyle Japonya ile Rusya arasındaki gerilim de son aylarda tırmandı. 

Pekin, Ukrayna savaşında tarafsız olduğunu ve Rusya'nın niyetlerine ilişkin bir önbilgiye sahip olmadığını iddia etse de Moskova'nın davranışlarını kınamayı reddetti ve bunun yerine NATO'yu çatışmayı kışkırtmakla suçlayan Kremlin'in anlatısını tekrarladı.

Bu da hem Avrupa hem de ABD ile ilişkilerdeki çatlakların artmasına yol açtı. 

Bunun yanı sıra Çin Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yetkilileri ABD'yi Hint ve Pasifik okyanuslarında NATO benzeri bir blok kurmaya çalışmakla suçlarken bir yetkili de "hayal bile edilemez" sonuçlar konusunda uyardı. 

Zararı, yararından çok

Batılı gözlemciler, Japonya'da bir NATO bürosu açılması yönünde atılacak adım konusunda hemfikir değil.

Washington'daki Stimson Center'dan Kelly Greco'ya göre NATO'nun bölgeye daha fazla müdahil olması "güvenlik ve istikrar için yarardan çok zarara sebep olabilir. Askerî açıdan bakıldığında Avrupa deniz ve hava kuvvetleri, bölgede caydırıcılığa anlamlı bir katkı sağlamak için gerekli yeteneklerden yoksun. Nitekim sadece Fransa ile Birleşik Krallık, bölgede düzenli bir donanma varlığını sürdürüyor. Ki Avrupalı bu iki büyük donanma gücü bile bölgede yedi fırkateyn ve iki muhripten fazlasını uzun süre konuşlandıramaz."

Aynı şekilde Avrupa hava kuvvetleri, büyük mesafelerde hava gücü göstermek için bağımsız bir yeteneğe sahip değil.

Bu nedenle Avrupa'nın askerî yeteneklerinin acı gerçeklerine bakıldığında NATO'nun rolünü Hint-Pasifik bölgesine yayacak şekilde genişletme ihtimali aşırı iddialı. 

NATO'nun Pekin'e yönelik politikası, Çin'in büyüyen gücüne ve stratejik hırslarına, özellikle de Rusya ile "sınırsız" ortaklık ilanına karşı savunmacı bir tepkiyi temsil ediyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Çin'in siber uzayda, Kuzey Kutbu'nda ve hatta Avrupa'da bize yakınlaştığı gerçeğini ele almamız gerek" dedikten sonra şu ifadeyi ekledi:

Çin'i bir düşman veya hasım olarak görmüyoruz.

Ancak NATO'nun hedefleri savunma amaçlı olsa da Greco, ittifakın politikalarının ve ilişkili söyleminin "Çin için bir tehdit olarak görülebileceğini, bundan dolayı Çin'in NATO'nun niyetlerine dair güvenini kaybettirmenin yanı sıra liderlerini NATO'ya ve üye ülkelere daha saldırgan davranmaya teşvik edebileceğini" düşünüyor. 

Brüksel'in barışçıl niyetlerinden bağımsız olarak, Greco'ya göre NATO'nun genişletilmiş askerî varlığı ve Hint-Pasifik bölgesindeki ülkelerle fiili iş birliği bir "saldırı ve tehdit" olarak yorumlanıyor.

Bu da Çin-Rusya iş birliğinin artması da dahil olmak üzere şiddetli ve dengesiz bir tepkiye yol açar.

Sonuç, Avrupa ve Hint-Pasifik bölgesinde istikrar ve güvenliğin azalmasıyla birlikte istikrarsızlaştırıcı bir tepki olacaktır. 

Toplu savunma

NATO'nun üye olmayan birçok ülkeyle uzun süreli ilişkileri olsa da Des Roches'a göre Japonya'nın bu adımında önemli olan şey, NATO'nun kurallara dayalı liberal dünya düzeni görüşüne bağlı bir kollektif güvenlik grubu olarak kuruluş ilkelerine daha çok yöneldiğini yansıtmasıdır.

Japonya uzun bir süredir Batılı değerleri ve endişeleri paylaşan bir ülke olmakla birlikte korkunç savaş tarihi nedeniyle daha az etkin bir güvenlik aktörü olmuştu.

Ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, bu eski düşünce biçimlerinin gözden geçirilmesine sebep oldu. Artık birçok ülke açık sömürgeci müdahaleye karşı koymak için toplu savunmanın kaçınılmaz rolünün farkında.

Des Roches, Rusya'nın II. Dünya Savaşı sonunda ele geçirilen Japon topraklarını işgal ettiğini kabul etmenin önemli olduğunu düşünüyor.

Ona göre Japonya topraklarındaki Rus sömürgelerinin varlığına bakılacak olursa Japonya'nın NATO ile iş birliğinin artması mantıklı bir hamle. 

Geçen nisan ayında Rus savaş gemileri, Doğu Denizi olarak da bilinen Japonya Denizi'nde denizaltı savar tatbikatları gerçekleştirdi.

Mart ayında da Rus füze botları, aynı sularda hayali bir hedefe yönelik seyir füzeleri ateşlemişti. 

Reuters'a göre Japonya Başbakanı Fumio Kişida'nın mart ayında Ukrayna'ya yaptığı sürpriz bir ziyaretin ardından nükleer silah taşıyabilen iki Rus stratejik bombardıman uçağı, Japon kıyılarındaki suların üzerinden yedi saatten fazla uçtu.  

Putin, Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal ettiğinde NATO'nun daha fazla ülkeyi bünyesine katmak suretiyle Doğu Avrupa'da ilerlemesini durdurma yönündeki isteğini gerekçe göstermişti.

Ancak bizzat bu işgal askerî ittifakı güçlendirdi ve genişletti. Nitekim Finlandiya geçen nisan ayında NATO'ya katıldı.

İsveç de şu an iki ülkenin uzun süredir bağlı oldukları tarafsızlık halinden vazgeçmesi için katılım sürecini sürdürüyor. 

Des Roches'a göre ironik bir şekilde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un NATO'nun "beyin ölümünün gerçekleştiğini" söylemesinden sadece birkaç yıl sonra Vladimir Putin liderliğindeki işgal, ittifakın büyük küresel ortaklıklarla yenilenmesi ve genişlemesinin motoru ve mimarı olmuş görünüyor. 

 

Independent Arabia



Japonya'da bir ilk: Doktorlar, Google'ı mahkemeye verdi

Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)
Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)
TT

Japonya'da bir ilk: Doktorlar, Google'ı mahkemeye verdi

Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)
Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)

Japonya'da doktorlar, klinikleri hakkında yapılan kötü yorumlara müdahale etmediği gerekçesiyle Google'a dava açtı.

63 hekim, perşembe günü Tokyo Bölge Mahkemesi'nde açtıkları davada, ABD'li teknoloji devinden toplamda 1,4 milyon Japon Yeni (yaklaşık 300 bin TL) tazminat talep etti.

Doktorlar, hastaların şahsi bilgilerini gizli tutma yükümlülükleri olduğunu, bu yüzden Google Maps üzerinden haklarında yapılan olumsuz yorumlara yanıt veremediklerini belirtti. 

Adının açıklanmasını istemeyen davacı doktorlardan biri, Fransız haber ajansı AFP'ye "İnternette paylaşım yapanlar, kimliklerini gizli tutarak hakkınızda her şeyi söyleyebiliyor. Bir kum torbasıymışım gibi hissediyorum" dedi.

Doktorlar, amaçlarının hastaları memnun etmek değil, bu kişilerin sağlık sorunlarıyla profesyonel şekilde ilgilenmek olduğunu belirtti. 

Hekimler, Google Maps'in Japonya'da çok yaygın şekilde kullanıldığına dikkat çekerek, uygulamanın neredeyse "günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası" haline geldiğini söyledi.

Doktorların avukatlarından Yuiçi Nakazawa, "Yorumlar çok kolay yayımlanıyor ama bunların kaldırılmasını sağlamak son derece zor. Bu durum, doktorların sürekli korkunç eleştiriler alma korkusuyla iş yapmalarına yol açabilir" ifadelerini kullandı. 

Avukat, doktorların görevlerini gerekli şekilde yerine getirememesinin nihayetinde topluma zararı olacağını söyledi.

Nakazawa, bunun Japonya'da olumsuz çevrimiçi yorumlar nedeniyle bir teknoloji şirketini hedef alan ilk toplu dava olduğunu da belirtti.

Hekimler, Google Maps'teki bazı yorumların firmanın kuralları gereği silindiğini söylerken, birçok başvuru yaptıklarını fakat çoğu değerlendirmeyle ilgili adım atılmadığını savundu. 

Öte yandan Google'dan yapılan açıklamada, uygulamadaki "yanlış ve yanıltıcı içeriğin azaltılması için çalışma yapıldığı" ifade edildi. 

ABD'li teknoloji devinin açıklamasında, "Adil olmayan yorumlar sistemden kaldırılıyor" dendi.

Independent Türkçe, AFP, Asahi Shimbun


Selin vurduğu İran'da timsah alarmı

Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)
Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)
TT

Selin vurduğu İran'da timsah alarmı

Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)
Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)

İran'daki sel felaketinde yetkililer, halkı timsah saldırılarına karşı uyardı.

İran'ın yarı resmi haber ajansı Mehr'in dünkü haberinde, selin ülkenin güneydoğusundaki Sistan-Beluçistan eyaletiyle Hürmüzgan eyaletini etkilediği belirtildi.

Resmi haber ajansı IRNA'ya konuşan Sistan-Beluçistan Kriz Merkezi Başkanı Mecid Muhibbi, sel sırasında tren yolunda çalışan 3 işçinin suya kapılarak hayatını kaybettiğini açıkladı.

Ayrıca aralarında 5 yaşındaki bir çocuğun yer aldığı 5 kişinin daha yaşamını yitirdiği bildirildi.

Sistan-Beluçistan Çevre Ajansı'nın dün yayımladığı açıklamada, sel nedeniyle timsahların doğal yaşam alanlarından çıktığı ve şehirlere inebileceği uyarısı yapıldı.

Bilimsel adı Crocodylus palustris olan ve bataklık timsahı diye de bilinen bu tür, genellikle İran'ın güneyinde ve Hindistan'da görülüyor.

Eyalet sakinlerinden, sel suları tamamen çekilene kadar bataklık, sulak bölgeler ve yaban hayatı yaşam alanlarının yakınlarına gitmemeleri istendi. 

İran Kızılayı, dünkü açıklamasında iki otobüste mahsur kalan 43 kişinin kurtarıldığını bildirdi.

Pazartesi günü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Umman'ı vuran fırtına, salı günü İran'a ulaşmıştı. 
 

BAE'de 24 saatten kısa sürede yağış miktarı 254,8 milimetreye ulaşmıştı. Bu, ülkede 75 yıldır görülen en yüksek yağış miktarı olarak kayda geçmişti.

Dubai'de birçok yol sular altında kalırken, uçuşlarda da aksamalar yaşanmıştı. Sel felaketinde BAE'de bir, Umman'daysa 10'u çocuk 20 kişinin öldüğü bildirilmişti.

Independent Türkçe, CNN, Iran International, AA, Reuters


Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü

Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü
Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü
TT

Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü

Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü
Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü

Polis teşkilatı, cuma günü Pakistan'ın Karaçi kentinde yabancı uyrukluları taşıyan bir araca düzenlenen saldırıda intihar bombacısı olduğundan şüphelenilen en az iki kişinin öldüğünü bildirdi.

Polis memurları, Landhi'nin Mansehra Kolonisi'nde saldırıya uğrayan araçta tamamı Japon kökenli 5 yabancı uyruklu kişinin bulunduğunu açıkladı. Polis teşkilatı sözcüsü Abrar Hussain Baloch, 5 Japon yurttaşının da güvende olduğunu ve emniyetli bir yere götürüldüğünü söyledi.

Polis, terörist olduğundan şüphelenilen motosikletli kişilerin yabancıları taşıyan minibüsü hedef aldığını belirtti. 

Kıdemli polis memuru Malir Tariq Mastoi, bunun bir intihar saldırısı olduğunu ve saldırı sırasında silah seslerinin de duyulduğunu söyledi.

Pakistan merkezli Geo News, bölgedeki polis memurlarından aldığı ön raporlara dayanarak polisle girdiği çatışmada öldürülen ikinci terör şüphelisinin bir intihar bombacısı olduğunu bildirdi.

Haberde, polis memurlarının "Teröristin vücuduna intihar ceketi ve el bombası bağlıydı" dediği belirtildi.

Polis memuru, olay yerinden el bombaları ve Kalaşnikof dolu bir çantanın da ele geçirildiğini söyledi. Bir görgü tanığına göre, patlamanın ardından şüpheli teröristlerden biri araca ateş etti.

Saldırıda yaralananlar yakındaki bir hastaneye sevk ediliyor.

Emniyet teşkilatından yetkililer, cuma günkü saldırıda hedef alınan yabancı uyrukluların dışsatıma yönelik işleme bölgesinde çalıştıklarını belirtti.

Henüz hiçbir militan grup saldırının sorumluluğunu üstlenmedi.

Pakistan ve komşusu Afganistan; IŞİD militan örgüt, onun güçlü kolu İslam Devleti Horasan Vilayeti (IŞİD-H) ve El Kaide'nin uzantıları arasındaki bölgesel gerilim ve çatışmalar nedeniyle son birkaç yıldır çok sayıda bombalı intihar saldırısıyla sarsılıyor.

Militanlar, İslamabad'daki hükümeti devirerek kendilerine özgü katı İslami yönetimlerini kurmak istiyor.

Pakistan ve Afganistan'daki saldırılarda, aralarında Afganistan'ın Şehrinav bölgesindeki Çinlilerin de bulunduğu yabancı uyruklular da hedef alınmıştı.

Geo News'un haberine göre Sind Bölge Valisi Karan Tessori yetkililerden saldırıyla ilgili bir rapor sunmalarını isteyerek "bu şehirde hiçbir koşulda terörizme müsamaha gösterilmeyeceğini" belirtti.
Independent Türkçe


CIA Başkanı, Hamas'ın müzakereleri geciktirdiğini iddia etti

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

CIA Başkanı, Hamas'ın müzakereleri geciktirdiğini iddia etti

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

CIA Direktörü William Burns perşembe günü yaptığı açıklamada, Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve İsrailli rehineleri geri almak için yapılan müzakereleri geciktirdiği iddiasıyla Hamas'ı suçladı ve geçen hafta İsrail'in ateşkes önerisini reddetme kararına dikkat çekti.

Bu ay müzakereler için Kahire'ye giden istihbarat yetkilisi, perşembe günü Dallas'taki George W. Bush Başkanlık Merkezi'nde yaptığı konuşmada "Hamas'tan olumsuz tepki almak büyük hayal kırıklığıydı" dedi. 

Halihazırda Gazze'deki masum sivillerin son derece ihtiyaç duyduğu insani yardımı almalarının önünde duran şey bu olumsuz tepki. Ve bu insanın içini parçalıyor çünkü burada neyin tehlikede olduğunu insani açıdan da görebiliyorsunuz..

Bu yorumlar, kısa süre önce Hamas liderlerini bir anlaşmaya yanaşmamakla suçlayan İsrail'in dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın görüşlerini yansıtıyor. Hamas, 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği ve 1200'den fazla kişinin ölümüne yol açan terör saldırısında 200'den fazla kişiyi rehin almıştı.

Geçen hafta Hamas, İsrail'in son gizli teklifini, temel talepleri karşılamadığı gerekçesiyle reddettiğini açıklamıştı.

Örgüt kararını "Taleplerimize ve halkımızın ulusal taleplerine bağlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz; kalıcı bir ateşkes, işgal ordusunun tüm Gazze Şeridi'nden çekilmesi, yerlerinden edilenlerin bölgelerine ve ikamet ettikleri yerlere geri dönmesi, yardım ve destek girişinin yoğunlaştırılması ve yeniden inşanın başlaması" sözleriyle duyurmuştu.

Öte yandan İsrail, hâlâ esaret altında olduğuna inanılan 130 kişinin geri dönmesinde ısrar ediyor, bu kişilerin dörtte biri çoktan ölmüş olabilir. Ayrıca Hamas askeri bir güç olarak yok edilene kadar savaşmayı bırakmayacağında ısrarcı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta İsrail Savunma Kuvvetleri'nin Refah'ı istilası için tarih belirlendiğini söylemişti. İsrail'in güneye kaçmalarını söylediği bir milyondan fazla sivil Gazze'nin güneyindeki bu kente sığınmış durumda. 

Perde arkasında, herhangi bir ateşkes anlaşmasının rehine takası kısmıyla ilgili sorunların son derece önemli bir tıkanma noktası olduğu bildiriliyor.

The New York Times'a konuşan bir Hamas yetkilisi, gelecek 6 hafta içinde 40 kişinin serbest bırakılması önerisine uymak için yeterli sayıda yaşayan sivil rehineye sahip olmadıklarını söylemişti.

İsrailli bir yetkiliyse gazeteye yaptığı açıklamada Hamas'ın bu sayının yarısını serbest bırakmayı önerdiğini, İsrail'in yaralı ya da hasta rehineler için istediği daha geniş bir kriter yerine sadece kadın ve yaşlıları kapsayan daha dar bir kriter belirlediğini söyledi.

Independent Türkçe


İran'a düzenlenen saldırıyla ilgili bilinenler: "Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
TT

İran'a düzenlenen saldırıyla ilgili bilinenler: "Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)

İran'ın askeri üs ve nükleer tesislere ev sahipliği yapan İsfahan eyaletine saldırı düzenlendi. ABD, misillemenin İsrail tarafından yapıldığını bildirirken, Tel Aviv yönetimi saldırıyı henüz üstlenmedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na yakınlığıyla bilinen yarı resmi Fars Haber Ajansı'ndan yapılan açıklamada, eyaletin başkenti İsfahan şehrine yerel saatle 04.00'te saldırı düzenlendiği duyuruldu. 

Haberde, İran Hava Kuvvetleri'ne bağlı 8. Ana Jet Üssü yakınlarında patlama sesleri duyulduğu aktarıldı. 

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı da söz konusu üs civarında üç mini drone'un hava savunma sistemlerince etkisiz hale getirildiğini bildirdi. 

Buna ek olarak İsfahan'ın yaklaşık 800 kilometre kuzeyindeki Tebriz şehrinde hava sahasına giren mini drone'ların imha edildiği aktarıldı. ABD'nin tanınmış gazetelerinden New York Times'a (NYT) konuşan İranlı yetkililer, saldırıların ülkenin sınırları içinden düzenlenmiş olabileceğini söylerken, daha fazla bilgi vermedi.

Saldırılarda askeri üste hasar oluştuğuna veya can kaybı yaşandığına dair bir açıklama yapılmadı. 

"ABD onay vermedi"

Amerikalı yetkililer, ülkenin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'e, İsrail'in saldırıyla ilgili perşembe günü ABD yönetimiyle bilgi paylaştığını fakat Washington'ın operasyona "yeşil ışık yakmadığını" savundu. 

İsrail'in kendileriyle paylaştığı bilgilerde "hedeflerin net belirtilmediğini fakat sivil yapıların ya da nükleer tesislerin hedef alınmayacağının ifade edildiğini" söylerken saldırıda nükleer tesislerin değil askeri üssün hedef alındığını da öne sürdüler. 

Sosyal medyada paylaşılan videolarda, patlama seslerinin duyulduğu görülüyor. 

Saldırı öncesinde dün CNN'e konuşan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan, İsrail'in misilleme yapması durumunda "vakit kaybetmeden güçlü şekilde karşılık vereceklerini" söylemişti.

Saldırının ardından BK merkezli haber ajansı Reuters'a konuşan İranlı bir üst düzey yetkiliyse henüz İsrail'e karşı misilleme planlarının olmadığını belirtti. Yetkili, "Olayın dış kaynaklı olduğu henüz teyit edilmedi. Dışarıdan herhangi bir saldırı haberi almadık. Ülkeye sızan birilerinin bunu düzenleyip düzenlemediği araştırılıyor" dedi. 

Amerikan medya kuruluşu CBS'e konuşan ABD'li yetkililer, İsrail'in saldırıda füze kullandığını öne sürdü. Bununla ilgili henüz bir doğrulama yapılmadı. 

"Göze göz, dişe diş"

Diğer yandan İsrail ordusu, bugünkü açıklamasında İran'daki patlamalarla ilgili yorum yapılmayacağını ifade etti.

Tel Aviv yönetiminden bir yetkiliyse İsrail'in radikal sağcı gazetelerinden Jerusalem Post'a açıklamasında, "Göze göz, dişe diş. İsrail saldırıya uğradı ve misilleme yaptı" dedi. 

Yetkili, "stratejik sebeplerden ötürü İsrail'in saldırıyı üstlenmeyebileceğini" öne sürdü. Kaynak ayrıca ABD yönetiminin, olayın ardında İsrail'in olduğuna dair açıklama yapmasını "anlayamadıklarını" söyledi. İsrailli yetkili, "Bunun yerine sessiz kalabilirlerdi. İran'ın itibarını koruyabilirlerdi, durumu tek başlarına tırmandırmaktan kaçınabilirlerdi" ifadelerini kullandı.

Radikal Sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, saldırının ardından Twitter hesabından misillemeyi yetersiz bulduğunu ima ederek "Zayıf kaldı" paylaşımını yaptı.

Bölgede İran ordusuna ait üssün yanı sıra nükleer tesisler de yer alıyor.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan (UAEA) yapılan açıklamada, tesislerde herhangi bir hasar oluşmadığı bilgisi paylaşıldı. 

"Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

Britanyalı düşünce kuruluşu Chatham House'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı direktörü Sanam Vakil, Guardian'a açıklamasında saldırının İran lideri Ali Hamaney'in doğum gününe denk getirildiğine dikkat çekerek, bunun "sembolik önem taşıdığını" söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bölgede gerginliğin daha fazla tırmanmaması için taraflara itidal çağrısı yaptı. 

Fransa Avrupa İlişkilerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jean-Noël Barrot, "Herkesten gerilimi azaltması için adım atmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Japonya Kabine Genel Sekreteri Yoşimasa Hayaşi, "Ortadoğu'daki gelişmelerden derin endişe duyuyoruz" dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Ortadoğu'da gerginliği tırmandıran tüm hamlelere karşı çıkıyoruz" ifadelerine yer verildi.

Umman'yın yayımladığı açıklamada, saldırıya tepki gösterilerek "İsrail'in bu sabah İran'daki İsfahan eyaletine düzenlediği saldırıyı kınıyoruz" dendi. 

Ne olmuştu?

1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenlenmişti. İsrail'in resmen üstlenmediği olayda, İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan ikisi general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü. 

Bunun üzerine İran, 13 Nisan'ı 14 Nisan'a bağlayan gece, 360 drone, seyir füzesi ve balistik füzeyle İsrail'e misilleme yapmıştı. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) füze ve drone'ların yaklaşık yüzde 99'unun hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiğini belirtmişti. ABD donanmasına ait gemiler üç balistik füze ve 70 kamikaze drone'u vurmuştu. Fransa, Ürdün ve BK de İsrail'in savunmasına destek vermişti.

Independent Türkçe, Guardian, CNN, New York Times, Reuters, AA, Jerusalem Post, Times of Israel, CBS


Erdoğan'dan İran-İsrail gerilimine ilişkin açıklama

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Erdoğan'dan İran-İsrail gerilimine ilişkin açıklama

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Irak ziyareti ile ilgili soruya yanıt veren Erdoğan, “Irak ziyaretimiz ertelenen bir ziyaretti. Irak olan ziyaretimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Günü birlik bir ziyaret. Önce Bağdat. Bağdat'taki cumhurbaşkanı ve başbakanla yapacağımız görüşmelerden sonra Erbil ziyareti yapacağız. Orada da Kuzey Irak sorunlarını, merkezi yönetimle ilgili sorunları görüşeceğiz. Irak-Türkiye ilişkilerini genelleme çatısı altında ele alacağımız konular olacak” dedi.

“Almanya-Türkiye ilişkilerini daha ileri nasıl taşıyabiliriz bunları görüşeceğiz”

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti ile ilgili de konuşan Erdoğan, “Almanya arasındaki ilişkileri ele alma fırsatımız olacak. Askeri, siyasi, ekonomik pek çok konuları ele alacağız. Almanya- Türkiye ilişkilerini daha ileri nasıl taşıyabiliriz bunları görüşeceğiz” diye konuştu.

İsrail-İran çatışması

İsrail’in İran’a saldırı düzenlediği iddiası ile ilgili soruya yanıt veren Erdoğan şunları kaydetti:

İsrail farklı şeyler söylüyor, İran aynı şekilde farkı görüşler ortaya atıyor. Konuyla ilgili akla ziyan olmayan bir açıklama da yok.  İran'ın açıklamaları da doğru diyor diyemiyorsunuz, İsrail'e hiç diyemiyorsunuz. ABD'nin yaptığı açıklamalar da var. Çok daha önemlisi BMGK'da ABD'nin son yapılan açıklamalarda İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz. Herkes Filistin'in yanında yer alırken, ABD İsrail'in yanında yer alarak duruşunu ortaya koyuyor.

Independent Türkçe


FBI: Çinli hackerlar yıkıcı bir darbe vurmak için ABD altyapısına girdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

FBI: Çinli hackerlar yıkıcı bir darbe vurmak için ABD altyapısına girdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

FBI Direktörü Christopher Wray'e göre Çin devletinin desteklediği Çinli hackerlar son yıllarda Amerika'daki kritik altyapıya yönelik yaygın siber saldırılar düzenleyerek bu ülkeye ABD'ye karşı "yıkıcı bir darbe" vurma kabiliyeti kazandırmayı amaçlıyor.

Perşembe günü Nashville'de düzenlenen bir güvenlik konferansında konuşan Wray, "Gerçek şu ki, kritik altyapımızı hedef alan ÇHC [Çin Halk Cumhuriyeti] saldırıları hem geniş kapsamlı hem de amansız" diyerek Çin'in bilgisayar korsanlığı programının giderek güçlendiğini ifade etti.

"Bu kitleyi, bu sayıları, kendi seçtiği bir zamanda kritik altyapımızı fiziksel olarak mahvetme yeteneği kazandırmak için kullanıyor" diye ekledi.

Geçen yıl Microsoft'taki güvenlik analistleri, Pasifik'te devasa bir stratejik hava üssüne sahip ABD toprağı Guam'daki iletişim sistemleriyle bağlantılı gizemli bir kod tespit etmişti.

Yetkililer bu kodun Çin devlet destekli hacker grubu Volt Typhoon'un işi olduğuna inanıyor.

İstihbarat uzmanlarına göre Volt Typhoon, diğer sistemlerin yanı sıra elektrik şebekeleri, nakliye limanları ve su altyapısındaki güvenlik açıklarını hedef almaya çalıştı.

FBI yüzlerce cihazın hack'lerden temizlendiğini ocakta açıklamıştı.

Güvenlik yetkilileri aradan geçen ayları Volt Typhoon hakkında uyarıda bulunarak ve kötü niyetli kodunun kalıntılarını avlayarak geçirdi.

Bu martta ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı, hack grubunun "Birleşik Devletler ve müttefikleriyle jeopolitik gerilimlerin ve/veya askeri çatışmaların artması durumunda kritik hizmetlerin kesintiye uğratılması ya da yok edilmesi" amacını taşıdığı uyarısında bulunmuştu.

Bununla birlikte, NSA Siber Güvenlik Direktörlüğü'nün görevden ayrılan direktörü Rob Joyce, federal kurumların grubun çalışmalarını "ortaya çıkarma ya da ortadan kaldırma çabalarının bitmediğini" söyledi.

Çin, ABD'ye yönelik siber saldırıları desteklediğini reddediyor ve ABD'yle müttefiklerini kendilerine yöneltilen siber saldırılarla suçluyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan Lin Jian martta yaptığı açıklamada "ABD ve Birleşik Krallık'ın (BK) Çin'in sözümona siber saldırılarını bir kez daha gündeme getirmesi ve Çinli kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulaması tamamen siyasi bir manevradır" demişti.

ABD ve BK'yi siber güvenlik konularını siyasileştirmekten vazgeçmeye, Çin'i karalayıp yaptırım uygulamaya son vermeye ve Çin'e karşı kendi siber saldırganlıklarına son vermeye çağırıyoruz. 

Independent Türkçe

 


ABD ve İsrailli yetkililer "Hamas'ın Refah'ta yenilmesi" konusunda uzlaştı

İsrail ordusunun  yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
İsrail ordusunun yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
TT

ABD ve İsrailli yetkililer "Hamas'ın Refah'ta yenilmesi" konusunda uzlaştı

İsrail ordusunun  yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
İsrail ordusunun yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)

ABD ile İsrailli yetkililer, "Refah'ta Hamas'ın yenilmesi" konusunda uzlaşırken, İsrail tarafının Refah'a saldırı planlarında "ABD'nin dile getirdiği endişeleri" göz önünde bulunduracağı aktarıldı.

Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamaya göre ABD'nin ve İsrail'in ulusal güvenlik yetkilileri, çevrim içi toplantıda hem İran'ın İsrail'e son saldırılarını hem de İsrail'in Refah'a yönelik olası saldırı planlarını ele aldı.

Açıklamada, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın Amerika tarafına, İsrail tarafına ise Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi'nin başkanlık ettiği kaydedildi.

İran'ın İsrail'e yönelik son saldırılarının geniş şekilde ele alındığı belirtilen açıklamada ABD'nin bu konuda İsrail'e desteğinin tam olduğu vurgulandı.

cd
Fotoğraf: AFP

Açıklamada, Refah'la ilgili tarafların karşılıklı olarak görüşlerini ortaya koyduğu aktarılarak "İki taraf, Hamas'ın Refah'ta yenildiğini görme amacı konusunda uzlaştı." ifadesine yer verildi.

Öte yandan ABD tarafının, İsrail'in Refah'a yönelik olası saldırı planlarıyla ilgili endişelerini gündeme getirdiği ve İsrail tarafının da söz konusu endişeleri göz önünde bulunduracağı belirtildi.

Tarafların daha kapsamlı görüşmeler için yakın zamanda yeniden toplantı yapacağı kaydedildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD ile İsrailli yetkililer arasında Gazze'deki Refah kentinin durumunun ve İsrail’in olası askeri operasyonunun tartışılmaya devam ettiğini açıklamıştı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ise Gazze'nin güneyindeki Refah kentine girmek için tarih belirlediği belirtilmişti.


İranlı yetkili: İsrail'e hemen bir misilleme planımız yok

İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
TT

İranlı yetkili: İsrail'e hemen bir misilleme planımız yok

İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)

İran devletinin üst düzey bir yetkilisi Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, ülkeye "dışarıdan bir saldırı" olmadığını ifade ederek, İHA'ların ülke içindeki kişiler tarafından yönlendirilmiş olabileceğini ve dikkatlerin "bir saldırıdan çok bir sızma hareketine odaklandığını" dile getirdi.

İsminin açıklanmasını istemeyen temsilci ayrıca, Tahran'ın söz konusu olayla ilgili doğrudan bir misillemede bulunmayı planlamadığını vurguladı. 

 


AYM "boşanma davasının reddi sonrası 3 yıl bekleme" kuralını iptal etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AYM "boşanma davasının reddi sonrası 3 yıl bekleme" kuralını iptal etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Anayasa Mahkemesi (AYM), boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra 3 yıl boyunca ortak hayatı yeniden kuramayan çiftlerin, "evlilik birliğinin temelden sarsıldığı" kabulüyle boşanma davası açabilmesini öngören kuralı, taraflara katlanamayacakları bir külfet yüklediği gerekçesiyle iptal etti.

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, Ankara 18. Aile Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "evlilik birliğinin sarsılmasına" ilişkin düzenleme getiren 166. maddesinin dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla iptalini istedi.

İptali istenen kuralda, "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmü yer alıyor.

Başvurusunda, kuralda öngörülen 3 yıllık sürenin adil olmadığını belirten Aile Mahkemesi, eşlerin uzun sürelerin sonunda boşanabildiklerini, bu durumun da herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu öngören anayasal hükümle bağdaşmadığını ifade etti.

Kuralda öngörülen sürenin fazla olmasının evlilik dışı ilişki yaşanmasına neden olduğunu savunan mahkeme, kuralla kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra devletin aileyi koruma yükümlülüğünün de ihlal edildiğini öne sürdü.

Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle kuralın iptaline karar verdi. İptal hükmü 9 ay sonra yürürlüğe girecek.

- Kararın gerekçesinden

AYM'nin iptal kararında, söz konusu kuralın, boşanma kararı verilebilmesini önemli oranda güçleştirmemesi ve ortak hayata yeniden dönmek istemeyen ilgilileri makul olmayan süreler boyunca evlilik birliğini devam ettirmeye zorlamaması gerektiğine vurgu yapıldı.

Dava konusu kuralda, boşanma kararı verilebilmesi için öncelikle daha önce açılmış bir boşanma davasının reddedilmiş olması şartının arandığı belirtilen kararda, boşanma davasının reddinin çok kısa sayılamayacak bir sürenin sonunda gerçekleşebileceğine işaret edildi.

Kurala göre, ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabilmesi için anılan ret kararının kesinleşmiş olmasının gerektiği anlatılan kararda, "Ret kararına karşı ilgililerin kanun yoluna başvurmalarının mümkün olduğu dikkate alındığında kararın kesinleşmesinin de uzun bir süre alabileceği açıktır." ifadesine yer verildi.

- "İlgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır"

Kararda, ayrıca kuralda ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabilmesi için ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmesi gerektiğinin ön görüldüğü anımsatılarak, şu değerlendirmeler yapıldı:

"Buna göre boşanma kararı verilebilmesi için kuralda öngörülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde makul olmayan bir süre boyunca ilgililerin boşanma kararı elde etmelerine imkan tanınmadığı görülmüş ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde evlilik birliğini uzun bir süre boyunca sona erdiremeyen ilgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirmeler ışığında özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumunu koruma amacı arasında makul bir denge sağlamayan kuralın ölçülülük ilkesini orantılılık alt ilkesi yönünden ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır."