ABD Hava Kuvvetleri'nden emekli istihbarat subayı: "Devletin elinde uzaylıların yaptığı bir araç var"https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4369471-abd-hava-kuvvetlerinden-emekli-istihbarat-subay%C4%B1-devletin-elinde-uzayl%C4%B1lar%C4%B1n-yapt%C4%B1%C4%9F%C4%B1
ABD Hava Kuvvetleri'nden emekli istihbarat subayı: "Devletin elinde uzaylıların yaptığı bir araç var"
AP
ABD Hava Kuvvetleri'nden emekli bir askerin iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Emekli asker ABD yönetiminin UFO'ların varlığını kanıtlayabilecek materyaller ele geçirdiğini, bunların arasında "insan kaynaklı olmayan" sağlam durumda bir aracın da yer aldığını fakat bunu kamuoyundan gizlediklerini söyledi.
Ulusal Jeouzamsal İstihbarat Ajansı ve Ulusal Keşif Ofisi'nin eski bir üyesi olan emekli David Charles Grusch, araçlar hakkında çeşitli haber kuruluşlarıyla konuşarak bu bilgiyi ortaya çıkardı.
NewsNation'a konuşan Grusch, "Bunlar, insan kaynaklı olmayan teknik araçları (isterseniz buna uzay aracı deyin), iniş yapmış ya da düşmüş insan kaynaklı olmayan yabancı araçları topluyorlar" dedi.
The Debrief'e göre Grusch, Ulusal Jeouzamsal İstihbarat Ajansı'nın tanımlanamayan hava olayları (UAP) analizi için çok gizli/hassas bölümlere ayrılmış bilgi yetkisine sahip kıdemli teknik danışmanı olarak görev yaptı.
Ayrıca Ulusal Keşif Ofisi'nde kıdemli istihbarat subayı olarak da hizmet verdi. İstihbarat subayı olarak toplam 14 yıllık deneyimine sahip.
Ancak Grusch, UAP'de görev yaptığı süre boyunca araçların fiziksel kanıtlarını içeren bir materyal kurtarma programına erişiminin reddedildiğini söylüyor.
NewsNation'a konuşan Grusch, "Bunun tamamen delilik olduğunu düşündüm ve ilk başta kandırıldığımı, bunun bir oyun olduğunu sandım" dedi.
İnsanlar bana güvenmeye başladı. Bana yaklaşmaya başladılar. Birçoğunu neredeyse tüm kariyerim boyunca tanıdığım, bir programın içinde olduğunu söyleyen çok sayıda kıdemli, eski istihbarat subayı bana geldi.
The Debrief'e yaptığı açıklamada Grusch, ABD Kongresi'ne UFO'larla ilgili pek çok rapor hazırladığını fakat geçen yıl materyal kurtarma programı hakkında sayfalarca gizli bilgi ve veri sağlamaya karar verdiğini söyledi.
The Indenpendent'ın haberine göre, Grusch, Kongre'nin materyal kurtarma programını düzgünce denetlemesinin engellendiğini iddia ediyor.
The Debrief'e verilen belgenin gizli olmayan bir versiyonunda, "Kongre'nin UAP programını meşru şekilde denetlemesini bilerek ve kasten engellemek için" UAP'yle ilgili bilgilerin Kongre'den saklandığı veya gizlendiğine dair Grusch'ın doğrudan bilgi sahibi olduğu belirtiliyor.
Bu dava dilekçesine göre Temmuz 2021'de saklanan bilgiler hakkında ABD Savunma Bakanlığı Başmüfettişi'ne gizli bilgiler veren Grusch, kimliğinin açık edildiğine inanıyor.
Halihazırda Grusch, gizli bilgileri ifşa ettiği için misillemeyle karşılaştığını iddia ederek ifşacı olarak korunmak için şikayette bulunuyor.
Grusch'a göre ABD İstihbarat Topluluğu Başmüfettişi, Temmuz 2022'de kendisinin dilekçesini "inandırıcı" ve "acil" buldu ve Ulusal İstihbarat Direktörü'ne, ABD Senatosu Seçilmiş İstihbarat Komitesi'ne ve Temsilciler Meclisi Daimi Seçilmiş İstihbarat Komitesi'ne belgenin bir özeti verildi.
Grusch, bu ifşanın "ontolojik bir şok" ve "dünya uluslarının önceliklerini yeniden değerlendirmeleri yönünde geneli birleştiren bir mesele" olmasını umduğunu söyledi.
ABD'den Çin merkezli 25 kurum ve kişiye fentanil yaptırımıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585241-abdden-%C3%A7in-merkezli-25-kurum-ve-ki%C5%9Fiye-fentanil-yapt%C4%B1r%C4%B1m%C4%B1
ABD'den Çin merkezli 25 kurum ve kişiye fentanil yaptırımı
Fentanille mücadele ABD'ye yılda 1,5 trilyona mal oluyor (Reuters)
ABD yönetimi, Çin merkezli 25 şirket ve kişiye fentanil yapımında kullanılan kimyasalların üretimini yaptıkları iddiasıyla yaptırım uygulama kararı aldı.
Soruşturmayı yürüten Başsavcı Merrick Garland, fentanil konusunda tedarik zincirinin genellikle Çin'deki kimya şirketlerinden başladığını öne sürdü.
Yaptırım kararına tepki gösteren Pekin yönetiminden yapılan açıklamadaysa, fentanil krizinin kökenlerinin ABD'nin içinde olduğu vurgulandı.
Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan AFP'ye yapılan açıklamada, "ABD'nin Çinli kurum ve kişilere yönelik yaptırımlara, bu kurumların haklarının ve çıkarlarının ciddi şekilde ihlal edilmesine karşıyız. Çin hükümeti uyuşturucu suçlarıyla katı şekilde mücadele etmektedir ve öncül kimyasallar üzerinde sert bir kontrol uygulamaktadır. Baskı ve yaptırım uygulamak ABD'nin problemlerini çözmez" ifadelerine yer verildi.
Fentanil yapımında kullanılan kimyasalların tedariğinde duraklardan birinin Çin olduğu iddiaları nisanda Meksika Devlet Başkanı Manuel Lopez Obrador'un Pekin'den yardım istemesiyle de gündeme gelmiş, Çin Dışişleri Sözcüsü yaptığı açıklamayla bu iddiaları reddetmişti.
ABD Hazine Bakanlığı tarafından alınan yaptırım kararında, Çin merkezli bir ağın fentanil üretimi ve dağıtımından sorumlu olduğu iddia edildi.
Açıklamada yaptırıma konu olan şirketlerin yanlış adresler kullandığı ve tespit edilmemek için dağıtımını yaptıkları ürünleri yanlış etiketledikleri belirtildi.
Yaptırımlar Çin merkezli 12 şirket ve 13 kişinin yanı sıra, Kanada merkezli iki kurum ve bir kişiyi de kapsıyor.
Yaptırım kapsamına alınan şirketlerin ABD'deki mal varlıkları dondurulurken, Amerikan vatandaşlarının da bu şirketlerle iş yapması yasaklandı.
ABD Hazine Bakanlığı'nın yaptırım kararı, Başsavcı Garland'ın uyuşturucuyla mücadele için atılacak adımları değerlendirmek üzere Meksika'ya düzenleyeceği ziyaretten kısa bir süre önce geldi.
Garland gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Amerikan halkını fentanille zehirleyenin kim olduğunu biliyoruz. Bu şebeke, kartel liderlerini ve onların uyuşturucu kaçakçılarını, kara para aklayıcılarını, gizli laboratuvar teknisyenlerini, güvenlik güçlerini, silah tedarikçilerini ve kimyasal tedarikçilerini kapsıyor. Ve Amerikalıların ölümüyle biten bu küresel fentanil tedarik zincirinin genellikle Çin'deki kimya şirketleriyle başladığını biliyoruz"
Meksika üzerindeki baskı artıyor
Ağrı kesici ve yatıştırıcı olarak da kullanılan etkili bir ilaç olan fentanil, ABD'de son yıllara damga vuran uyuşturucu krizinde büyük rol oynuyor.
Doktorlar tarafından yasal şekilde reçetelendirilebilen fentanile yönelik bağımlılığın artması, yasa dışı üretim ve aşırı doz vakalarının dramatik bir şekilde sıklaşmasına neden olmuştu.
2022'de fentanil bağlantılı ölümler 109 bin 680'e ulaşarak rekor kırmıştı.
ABD'li yetkililer ülke genelindeki fentanil salgınından Meksikalı uyuşturucu çetelerini sorumlu tutuyor.
Washington, uyuşturucu kartelleriyle mücadele için Meksika yönetimi üzerindeki baskıyı artırırken, askeri müdahale isteyen Cumhuriyetçilerin sayısıysa artıyor.
Meksika son olarak uyuşturucu baronu El Chapo Guzman'ın oğlu Ovidio Guzman'ı ABD'ye iade etmişti. Guzman, fentanil ticareti şebekesi kurmak ve yönetmekle suçlanıyor.
Gelecek hafta fentanille mücadele seçeneklerini değerlendirmek için Meksika'ya yapılacak ziyarete Başsavcı Garland'ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas'ın da katılması bekleniyor.
Independent Türkçe
Ukrayna kış mevsiminde elektrik savaşına hazırlanıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585216-ukrayna-k%C4%B1%C5%9F-mevsiminde-elektrik-sava%C5%9F%C4%B1na-haz%C4%B1rlan%C4%B1yor
Ukrayna kış mevsiminde elektrik savaşına hazırlanıyor
Bir itfaiyeci, Rusya'nın Kiev'de Ukrayna'ya saldırısı sırasında Rus füze saldırısı sırasında hasar gören bir yerleşim bölgesinde çalışıyor (Reuters)
Ukrayna'nın çoğu yerinde gündüzler ve geceler hâlâ açık ve yaz mevsimi havasında geçiyor. Havada hafif bir sonbahar esintisi var. Ancak Rusya amacına ulaşırsa kış erken gelecek. Los Angeles Times, Moskova'nın meşhur stratejisi geçtiğimiz kış sezonunda da uyguladığını bildirerek, bu yıl bir dizi saldırıyla yeniden faaliyete geçmeye başladığını aktardı. Ukraynalı yetkililer saldırının elektrik altyapısını ve ülkenin çeşitli bölgelerini hedef aldığını söylüyor.
Bir itfaiyeci, Rusya'nın Kiev'de Ukrayna'ya saldırısı sırasında Rus füze saldırısı sırasında hasar gören bir yerleşim bölgesinde çalışıyor ( Reuters)
21 Eylül'de altı ay aradan sonra ilk kez yaşanan saldırılar, başkent dahil altı ilde kısmi elektrik kesintisine neden oldu. Bu saldırılar gelecekte olacakların kötü alameti ve geçmişte yaşanan zorlukların hatırlatıcısı.
Her Ukraynalı ailenin geçtiğimiz kış elektrikten mahrum kalmasına dair anlatacak hikayeleri var. Karanlık hem büyük şehirlere hem de küçük köylere çöktü. Elektrik şebekesini korumak için önceden belirlenmiş bir elektrik kesintisinden önce jeneratörler ve mumlar kullanılırken, yemek pişirme, alışveriş yapma ve duş alma gibi günlük aktiviteler için yorucu programlar uygulamaya konuldu.
Zaporijya nükleer santralı ( AP )
DPA’nın haberine göre, Kiev’de geçtiğimiz kış 20. Kattaki bir dairede yaşayan Iulia Statnik, “Zemin katta umutsuzca durduğumu, bebeğime hamile olduğumu ve elimde alışveriş poşetleri taşıdığımı hatırlıyorum” dedi. Bu yıl eşi ve 10 aylık bebeğiyle birlikte jeneratörlü bir eve yerleştirildi. Geçtiğimiz kış yaşananlardan kaçınmak umuduyla Ukrayna, elektrik şebekesini korumak ve güçlendirmek için harekete geçti; ancak güvenlik nedeniyle yetkililer alınan bazı özel önlemler konusunda temkinli davranıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, geçtiğimiz ayın ortasında ABD televizyonuna verdiği bir röportajda Rusya'yı, elektrik altyapısını hedef alma yönteminin geçtiğimiz kış olduğu gibi devam etmesi halinde Ukrayna'nın da aynı şekilde karşılık vermeyi düşüneceği konusunda uyarmıştı.
Zelenskiy hükümeti bu tür saldırıların sorumluluğunu resmi olarak kabul etmese de, Ukrayna geçtiğimiz yıl insansız hava araçlarıyla Moskova da dahil olmak üzere Rusya'nın derinliklerini hedef alabileceğini gösterdi.
Zelenskiy BCS’deki 60 Dakika programına verdiği röportajda, “Eğer Rusya elektriği keserse, bizi mahrum bırakırsa, bizi sudan, doğalgazdan mahrum bırakırsa, bilmelisiniz ki bizim de aynısını yapmaya hakkımız var” şeklinde konuştu.Ukrayna Devlet Başkanı, “ Ancak Ukrayna istese bile Rusya'nın sivil enerji altyapısına Rus güçlerinin yaptığı kadar kapsamlı, sistematik bir şekilde zarar verebilecek kapasiteye sahip değil” dedi.
Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre Ukrayna geçtiğimiz kış elektrik santraline yapılan saldırıları halkın moralini bozma ve ülkeyi teslim olmaya zorlama girişimi olarak tanımladı ancak birçok durumda yaşanan zorluklar toplum üyeleri arasında aidiyet duygusunun güçlenmesine yol açtı.
Geçtiğimiz Salı günü Kiev'de bir mühendis bir insansız hava aracının parçası üzerinde çalışıyor ( EPA)
Kiev ve diğer yerlerdeki yüksek apartmanlarda komşular, elektriğin aniden kesilmesi ve insanların içeride mahsur kalması ihtimaline karşı su, atıştırmalıklar ve çocuklar için bebek bezi gibi acil durum malzemelerini asansörlere bırakmayı kabul etti.
Ancak birçok kişi yeni sezonda uzun süreli elektrik kesintileri ihtimalini korkuyla karşılıyor. Rekor düzeyde düşük sıcaklıklar ve kasvetli havayla karakterize edilen gelecek Şubat ayının, görünürde net bir sonu olmayan ezici bir çatışmaya dönüşen bu çatışmanın ikinci yıldönümünü kutlaması planlanıyor.
Geçtiğimiz kış gerçekleşen füze ve İHA saldırıları Ukrayna elektrik sektörünün yaklaşık yarısını etkileyerek enerji trafo merkezlerini, büyük trafoları ve elektrik altyapısının diğer büyük tesislerini hedef aldı.
Moskova yakınlarında iki İHA'nın düşürüldüğü alanı temizleyen işçilerin arşiv fotoğrafı ( EPA)
Kiev Belediye Başkanı Vitali Klitschko, geçtiğimiz kış, elektrik kesintilerinin su sağlamayı imkansız hale getirmesi durumunda toplu tahliyelerin mümkün olabileceğinden bahsetmişti. Batı'nın desteği, Ukrayna'nın geçtiğimiz kış meydana gelen hasarı onarma ve güvenlik önlemlerini artırma çabalarını güçlendirdi. Destek ABD’den gelen 375 milyon dolar değerindeki elektrikle ilgili yardımı da içeriyor.
Kiev'de Rus insansız hava aracının patlama anı ( Reuters )
Yaz başında Ukrayna Enerji Bakanı Herman Haloshenko reform sürecini "enerji tesisleri tarihindeki en büyük kampanya" olarak tanımladı. DTEK Enerji Grubu CEO'su Maxim Timchenko, sadece bir buçuk ay içinde Kiev bölgesinde yaklaşık 6 bin mil enerji hattını ve 70'ten fazla yüksek gerilim trafo merkezini restore edebildiklerini söyledi. İngiliz gazetesi The Times'a önümüzdeki kışın "geçen kıştan daha az zor olmayacağını" aktardı.
48 yaşındaki Yuri Herasco, “Bu kış yine bizi kırmaya çalışacaklarını biliyoruz. Misyonumuz her türlü zor senaryoya hazırlıklı olmak. Mümkün olduğu kadar çok çalışıyoruz” dedi.
Kiev ve diğer yerlerdeki vatandaşlar en iyisini umuyor ancak en kötüsüne hazırlanıyor. Jeneratörlere olan talep yeniden arttı ve onlar için dizel yakıt satın alabilecekleri en iyi yer konusundaki tartışma günün konusu oldu. Mahalle sakinleri yakacak odun yığınları topluyor, el feneri ve pil arıyor.
Biden, Yüksek Mahkeme ve Cumhuriyetçilere meydan okuyarak, 9 milyar dolarlık yeni bir öğrenci kredisi affı açıklayacakhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585156-biden-y%C3%BCksek-mahkeme-ve-cumhuriyet%C3%A7ilere-meydan-okuyarak-9-milyar-dolarl%C4%B1k-yeni-bir
Biden, Yüksek Mahkeme ve Cumhuriyetçilere meydan okuyarak, 9 milyar dolarlık yeni bir öğrenci kredisi affı açıklayacak
ABD Başkanı Joe Biden Ekim ayında Delaware Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada öğrenci borçlarının hafifletilmesinden bahsetti (AFP)
Beyaz Saray yetkililerine göre, Başkan Joe Biden, muhafazakar yargıçların çoğunlukta olduğu Yüksek Mahkeme’nin geçen yıl federal öğrenci kredileri için çıkardığı affı iptal etmesinin ardından, bu akşam 9 milyar dolar tutarında yeni bir öğrenci kredisi affı açıklayacak.
Biden, düşük ve orta gelirli üniversite mezunları için öğrenci kredisi geri ödemelerinde 20 bin dolara kadar af uygulayacaklarını duyurmuştu.
Bu af, kamu hizmeti kredisi affı ve ödeme azaltma planları gibi çeşitli federal programların bir karışımına dayanıyordu.
Cumhuriyetçiler, Biden’ın öğrenci borçlarını affetme planlarına karşı çıktı. Yüksek Mahkeme de af programının anayasaya aykırı olduğuna hükmetti.
Beyaz Saray yetkililerine göre, mevcut yardım programları aracılığıyla 9 milyar dolarlık borcun silinmesi 125 bin kişiye yardımcı olacak.
Biden’ın göreve gelmesinden bu yana toplamda 3,6 milyon kişinin, 127 milyar dolarlık borcu da silinmiş olacak.
Biden, başkanlığa aday olurken öğrenci borcunun yükünü hafifletmeye yardım etme sözü verdi. ABD Başkanı’nın orijinal planı Yüksek Mahkeme’deki muhafazakar çoğunluk tarafından bozulsa da, bu planı yerine getirmesi için baskı altında.
Eğitim Bakanı Miguel Cardona, Biden yönetiminin bürokrasiyi azaltmaya, idari başarısızlıkları gidermeye, borçluları ilk sıraya koymaya, öğrencileri karşılanamaz borçlardan korumaya ve geri ödemeyi herkes için uygun hale getirmeye odaklandığını söyledi.
Üniversite fiyatları artmaya devam ederken, 45 milyondan fazla kişinin hala 1,75 trilyon dolarlık öğrenci kredisi var. Kredi alanlar 20 yılı aşkın süre ödeme yapıyor.
Dijitalleşme çağında geleceğin şehirleri ve Berlin örneğihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585121-dijitalle%C5%9Fme-%C3%A7a%C4%9F%C4%B1nda-gelece%C4%9Fin-%C5%9Fehirleri-ve-berlin-%C3%B6rne%C4%9Fi
Dijitalleşme çağında geleceğin şehirleri ve Berlin örneği
Şehir planlaması, insanların yaşamı açısından büyük önem taşıyor. (illüstrasyon: Jamie Wignall).
Sawsan Jamil Hassan
Şehirler kıskanılır mı? Berlin’e ilk gelişimde onu kıskandığımı hissettim. 2012 yılının son günüydü ve yaşadığım bu duyguları o sıra kaleme almıştım. Suriye halkının rejime karşı başlattığı ayaklanma henüz ikinci yılını doldurmamıştı. Yani olaylar henüz her şeyi yok eden, şehirlerde ve köylerde büyük yıkımlara yol açan, insanları yerinden eden, geriye kalanları yoksullaştıran, onları bu çağa, dijital devrim çağına, insan hakları çağına ait olmayan bir hayata iten bir savaşa dönüşmemişti.
Aslında Suriye şehirlerinin güzel olmadığını, onlara olan sevgimizin, eşsiz estetik güzelliklerinden ve tarihlerinden değil, popüler hayal gücünün ve abartılı duyguların harika auralarından kaynaklandığını öğrenmem uzun sürmedi. Diğer yandan buralarda yaşayanlar, başka şehirlere baksalar, zamanla kimliği silinen, geçmiş ya da şimdiki bir döneme gönderme yapacak özellikleri neredeyse yok olan bir çevrede yaşadıklarını anlarlardı. Tümör gibi büyüyüp şişen şehirlerin kendilerine estetik bir dokunuşun yapılabileceği hiçbir şekli, hiçbir yapısı ve sakinlerinin rahat yaşamasını sağlayacak altyapısı kalmadı. Kriz içindeki şehirlerdi ve bu krizler, onların ruhlarını, yaratıcılıklarını, yaşamlarını etkiliyordu. Nesiller boyu buralarda yaşayanların ruhlarına aşılanan vatan sevgisi değildi bu. Daha ziyade elden kayıp giden bir ömür ve hayal kurmaya ya da umut etmeye hacet olmayan bir gelecek karşısında geçmişe olan bağlılıktı.
Berlin, bazı şehirler gibi insanın gözünü kamaştıran bir şarkıcıya benzeyen şehirlerden değil. Daha ziyade kendi sırları içinde kaybolmayı isteyeceğiniz ve sırları açığa çıktıkça daha fazla gizli hazine keşfetme duygusu uyandıran bir labirente benziyor. Berlin’e ilk gelişimin üzerinden geçen on yılın ardından gurbetçisine ya da sığınmacısına verdiği o aşinalık ve yakınlık hissine rağmen Suriye'den Yemen'e, Lübnan'dan Sudan'a, Libya'ya kadar Arap coğrafyasındaki ülkelerin başına gelen ve belki de saymakla bitmeyen felaketlerin dehşetinin bir kanıtı olarak ortaya çıkan o uzaklık hissine yeniden kapılmaya başladım. Şehirlerimizde yaşanan yıkımın boyutu ruhun derinliklerine çarpan soruları işaretlerini de beraberinde getiriyor. Şehirlerimiz, İkinci Dünya Savaşı’nda neredeyse tamamen yıkılan, fakat tıpkı diğer Alman şehirleri gibi küllerinden yeniden doğan Berlin'e kıyasla ne kadar çirkin olduklarıyla ne kadar harap oldukları arasında bir karşılaştırma olarak karşımıza çıkıyor. Almanya, bugün kendi deneyimlerine sahip, dünyamızın en güçlü ülkeleri arasında sağlam bir şekilde yer almış bir ülkedir.
Berlin, bazı şehirler gibi insanın gözünü kamaştıran bir şarkıcıya benzeyen şehirlerden ziyade kendi sırları içinde kaybolmayı isteyeceğiniz ve sırları açığa çıktıkça daha fazla gizli hazine keşfetme duygusu uyandıran bir labirente benziyor.
Türkiye ve Suriye'yi vuran 6 Şubat deprem felaketi öncesindeki savaş yılları boyunca Suriye’nin savaşta yıkılan şehirlerinin görüntüleri ekranlarda dolup taşarken, ardından deprem felaketinin görüntüleri ekranlara yansıdı. Sonra Libya’da yıllar süren çatışmaların ardından gelen sel felaketiyle aynı şey tekrarlandı. Bu görüntüler karşısında bu ülkelerde yaşayan her bir fert geleceğe ve kadere dair soru işaretlerinin adeta saldırısına uğruyor. Dünyada benzer koşullara sahip diğer ülkeleri ya da bölgeleri için de gelecek meselesi, yeniden yükselip inşa edilecek yeni şehirlerin hayalini kurmaktan geçiyor. Peki, bu şehirler neye benzeyecek? Bu durumun gelecekte hüküm sürecek rejimlerin nasıl olacağıyla, savaşların ve felaketlerin yıkıntıları üzerinde şekillenecek toplumların yapısıyla bağlantılı olacağına şüphe yok. Ancak en büyük felaket şehirlerin eski şartlarda, yolsuzluk, baskı ve cehalet rejimleri altında yeniden şekillenmesi olacağı da kesin.
Berlin, doğal yapısıyla ve nefes alan alanlarıyla örnek teşkil ediyor. (Shutterstock)
Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre Almanya Dışişleri Bakanlığı Alman Bilgi Merkezi sayfasında yer alan, ‘Şehirlerin Yeniden Keşfi’ başlıklı Manfred Ronzheimer tarafından kaleme alınan bir makalede, daha önce bu kadar çok insanın hiçbir zaman şehir merkezlerinde yaşamamış olması nedeniyle insanlık tarihindeki en büyük göç hareketinin başladığı değerlendiriliyor. Bu değerlendirmedeki doğruluk payı yüksek. Zira göç, şehirlere doğru genişleme ve buradaki nüfus yoğunluğunun artması, dijital çağda insanlığın gelişmesi ve özel ihtiyaçlarının çoğalmasıyla birlikte artan ve karmaşık hale gelen konut, kamu tesisleri, altyapı ve hizmetlerin sağlanması konusunda acımasızca zorlayıcı bir güç hale geldi. Dünyanın birçok ülkesinde kırsal kesimden kentlere göçün arttığı, hatta Suriye kentlerinde bile son elli yılda bu olgunun daha da kötüleştiği ve büyük kentleri çevreleyen gecekonduların adeta bir sefalet duvarı oluştuğu biliniyor.
Yaşadığımız 21’inci yüzyılın mükemmel şehirler yüzyılı olduğu söylense de şehirler aynı zamanda ‘kaynakları doymaksızın tüketen dev bir kara deliğe’ de benzetiliyor. Bu durum, nüfusun ve şehirlere doğru göç dalgalarının endişe verici bir şekilde arttığı bir dönemde, ülkeler ve hükümetler için büyük bir sorunu haline gelirken uzmanlar bu konuda çözüm arayışına girdiler.
Çok merkezli şehirler
Manfred Ronzheimer’ın da makalesinde değindiği gibi; geleceğin şehirlerinin, sakinlerini yutan ‘dev’ şehirler yerine çok merkezli olarak planlanmasının istendiği görülüyor. Bu özelliği Berlin'de görüyoruz. Berlin’in mahalleleri sosyal ve idari hizmetler açısından neredeyse kendi kendine yetiyor. Mahallelerin düzenlenmesi noktasında ise buna kentin yatay uzanan bölümlerini birbirine bağlayan, hükümetlerin her zaman geliştirmeye ve dijital çağa ayak uydurmaya çalıştığı bir ulaşım ağı eşlik ediyor. Ancak hükümetler hiçbir sorunla karşılaşmıyor değil. Her zaman bu sorunlara dikkat etmeye ve bunlara çözüm bulmaya çalışıyorlar. Ancak aynı makalede Berlin'deki Şehir Planlama Enstitüsü İcra Direktörü'nün söylediği gibi yeni bir şehrin bir Avrupa şehrinin ‘tipik imajı’ ile uyumlu olması gerektiği şeklinde bir vizyon olduğundan gelecekteki çeşitli gelişmelerde bunun dikkate alınması gerekiyor. Bu tipik imaj, şehrin tarihselliği, özgürlüğü, kentsel yaşam tarzı, mimari tasarımın kalitesi ve iyi düzenlenmiş olması gibi birtakım unsurların bulunmasını gerektiriyor. Bunun yanında hükümetler, topluma danışma ve kararlara, sorunların ve vizyonların çözümüne toplumun katılımını sağlama politikasını benimserler. İlgili yetkililer, geleceğin şehrinde şehrin sakinlerinin her zaman merkezi konumda olması gerektiğini belirtiyorlar. Bunun için de şehrin doğayla olan ilişkisine odaklanıyorlar. Berlin'i ziyaret eden bir kişi, buradaki geniş yeşil alanlarda, ormanlarda, bahçelerde ve sürdürülebilirlik faktörleri, sosyal ayrışma ve birleşme belirtileri, kültürel medeniyet ve insanlar ile teknoloji arasındaki ilişki arayışında bunu hissedebiliyor. Tüm dünyanın istediği o akıllı şehirlere ulaşmak, yapay zeka (AI) alanındaki büyük ilerlemeye rağmen o kadar kolay değil. Çünkü dijital gelişmelerin hızı, insanın ona doğru dönüşüm ve onunla kolayca başa çıkma hızına ayak uyduramadı.
Barınma ve hareket özgürlüğü, uluslararası sözleşmeler ve eyalet yasaları uyarınca tanınan temel insan haklarından biridir. Bu yüzden barınma ve hareket özgürlüğü, şehirlerin düzenlenmesi ve sakinlerine bu hakların sağlanması konusunda başlıca odak noktasını oluşturuyor.
Berlin tarzında bir şehir inşa etmeyi hedeflediğini söyleyen şehir planlamacısı Philippe Boutilier, şunları söyledi:
“Avrupa'da başka bir kültüre sahibiz. Farklı bir kültürümüz olduğu için bu projeyi Silikon Vadisi'yle kıyaslayamam. Bizler burada bir Disneyland inşa etmeye çalışmıyoruz. Daha ziyade bir yandan Berlin'in o meşhur karışımını, sosyal yapısını, küçük bölünmeyi ve çoğulculuğu korumaya çalışırken yaşam standardını yükseltmek için yeni teknolojilerin kullanılmasını hedefliyoruz. Bir şehre makul bir yaşam standardının nasıl sağlanacağıyla ilgili tartışmalar yapılıyor.”
‘Bir şehrin insanca bir yaşam standardına nasıl kavuşturulacağı meselesi’ özellikle halk tarafından seçildiğini ve halk için çalıştığını iddia eden, ancak asıl amacının insanlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan Suriye başta olmak üzere talan haldeki ülkelerin halkları için acı veren bir nokta. Suriye’nin şehirleri savaş öncesinde yetkililerin adeta yarış halinde olduğu kaoslara ve çirkinliklere sahne oldu. Yetkililer kentsel genişleme, kırsal kesimden kentlere göç furyası ve nüfus artışıyla uğraşmak bir yana o şehirlerin kimliğinden geriye kalanı da yok ettiler. Artık o eski mahalleleri ancak diziler, filmler ve eski fotoğraflarda görebiliriz. Orada burada ortaya çıkan dev kentsel projeler arasında yok olamaya karşı direnen az sayıda kalıntı, insanların can güvenliğini sağlayacak asgari düzeyde dahi altyapının olmadığı dar sokaklar, tezgahların, eşyaların ve arabaların işgal ettiği daha dar kaldırımlar, araba sayısının dramatik bir şekilde arttığı bir dönemde garajı olmayan kule gibi yükselen binalar, ipleri birbirine dolanmış ve korkunç bir şekilde boşlukta asılı kalan elektrik kabloları, suyun ulaşmadığı evler, hurdaya dönmüş ulaşım araçları, özel ihtiyaçları olan kişilere yönelik hiçbir hizmetin olmadığı bir şehir kaldı geriye. Çok şey söylenebilir, ancak görünen köy kılavuz istemiyor. Ancak tüm bu basitliklerin resmi kurumlardaki yolsuzluk şemsiyesi altında yaratıldığını, büyüdüğünü ve büyütüldüğünü söylemekte fayda var. Toplumsal olarak 50 yılı aşkın bir süre boyunca şehirlerimiz başı boşluğa ve çürümeye terk edildi. Doğal felaketlere karşı direnemez hale gelen şehirlerimiz bir deprem, bir kasırga karşısında yerle bir oluyor. Yoksul kesim, barajlar inşa etmek için evlerinden çıkarılarak sel vurunca anında çöken evler inşa etmeye ve yıkılan evleriyle birlikte sel sularına kapılıp gidecekleri bir kadere terk edildi.
Berlin, planlamasıyla ön plana çıkan şehirler arasında. (Shutterstock)
Barınma ve hareket özgürlüğü, uluslararası sözleşmeler ve eyalet yasaları uyarınca tanınan temel insan haklarından biridir. Bu yüzden barınma ve hareket özgürlüğü, şehirlerin düzenlenmesi ve sakinlerine bu hakların sağlanması konusunda başlıca odak noktasını oluşturuyor. Ancak yönettikleri halkların çıkarlarını umursamayan totaliter, diktatör rejimlerin kontrolündeki köhne ülkelerde bu haklar ihlal ediliyor. Bu rejimlerin tek amacı kendi çıkarlarını korumak ve bazı yozlaşmışların ülke ekonomisini, kaynaklarını ve halkının kaderini kontrol etmesini sağlamaktan ibaret. Hiçbir projeleri, bilgileri, hukuki ve ahlaki düzenlemeleri olmayan bir savaş tüccarı sınıfı türedi. Bu sınıf, sadece şehirleri sabote eden projelere imza atıyor.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.
Sürgündeki Myanmar İnsan Hakları Bakanı Myo Min: Rusya, cuntaya askeri destek sağlıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585106-s%C3%BCrg%C3%BCndeki-myanmar-i%CC%87nsan-haklar%C4%B1-bakan%C4%B1-myo-min-rusya-cuntaya-askeri-destek-sa%C4%9Fl%C4%B1yor
Sürgündeki Myanmar İnsan Hakları Bakanı Myo Min: Rusya, cuntaya askeri destek sağlıyor
Cuntaya karşı 2021'de düzenlenen protestolarda göstericiler, devrik lider Su Çi'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği'nin bayrağını taşımıştı (Reuters)
Myanmar'ın sürgündeki İnsan Hakları Bakanı Ang Myo Min, Rusya'nın ülkedeki cuntayı desteklediğini öne sürdü.
Myanmar'da askeri darbe karşıtlarının kurduğu Ulusal Birlik Hükümeti'nden Myo Min, İspanya'nın önde gelen gazetelerinden El Pais'e verdiği söyleşide, cuntanın Kremlin'in askeri desteğini aldığını iddia etti.
57 yaşındaki Myo Min, ülkedeki durumun Avrupa'yı da yakından ilgilendirdiğine işaret ederek, şunları söyledi:
Myanmar meselesi, Avrupa Birliği'ni (AB) ve Avrupa ülkelerini ilgilendiriyor çünkü Myanmar ordusunun Moskova'yla güçlü bir ilişkisi var. Rusya sadece Ukrayna'yı işgal etmekle kalmıyor, Myanmar'daki askeri rejimi de destekliyor. Cuntaya kendi halkını öldürmesi için savaş uçakları ve teknoloji sağlıyor.
Ulusal Birlik Hükümeti'ndeki ilk gey bakan olan Myo Min, devrik lider Ang San Su Çi hakkında ağustosta çıkarılan kısmi affı da “siyasi propaganda” diye niteledi.
İnsan Hakları Bakanı, "Eğer cunta samimi ve iyi niyetli olsaydı, onu en başta tutuklamazdı çünkü o bir suçlu değil. O demokratik bir lider ve halkın idolü, ülkedeki demokrasinin sembolü. Cezasının indirilmesi bir iyi niyet göstergesi değildir" dedi.
Darbe yönetimi, 33 yıl hapse mahkum ettiği devrik lider hakkındaki 19 suçun 5'inin affedildiğini, cezasının 22 yıla indirildiğini ve ev hapsine alındığını duyurmuştu.
Ancak Myo Min, Nobel Barış Ödülü sahibi Su Çi'nin durumuyla ilgili hiçbir bilgi edinemediklerini ve nerede tutulduğunu bilmediklerini savundu.
Myo Min, geçen hafta Brüksel'de AB ülkelerine seslenerek, cuntanın savaş uçakları için satın aldığı yakıtları üreten firmalara ambargo uygulanmasını istedi.
ABD de ağustosta askeri darbe yönetiminin kullandığı bankaları yaptırım listesine almıştı.
Cuntanın sivillere karşı savaş suçu işlediğini savunan Myo Min, ülkedeki durumun sadece Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'ni (ASEAN) değil tüm uluslararası kamuoyunu ilgilendirdiğini de söyledi.
Myanmar ordusu, 8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddialarının ortaya atılması ve siyasi gerilimin yükselmesinin ardından Genelkurmay Başkanı Min Ang Hlaing liderliğinde 1 Şubat 2021'de yönetime el koydu.
Ordu, Güneydoğu Asya ülkesinin fiili lideri ve Dışişleri Bakanı Ang San Su Çi başta olmak üzere pek çok yetkiliyi ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına alıp 1 yıllığına olağanüstü hal (OHAL) ilan etti.
Darbe yönetimi, 2023'te seçim yapılacağını açıklamasına rağmen temmuzda OHAL'i yeniden uzattı.
Ulusal Birlik Hükümeti'nin rakamlarına göre darbeden bu yana yaklaşık 8 binden fazla kişi öldürüldü ve 60 bin kişi gözaltına alındı.
Sürgünde yaşayan muhaliflerin kurduğu insan hakları örgütü Myanmar Siyasi Tutuklulara Yardım Kuruluşu'na göreyse ülkede darbeden bu yana 1900'den fazla kişi yaşamını yitirdi ve 10 binin üzerinde kişi gözaltına alındı.
Myanmar askeri mahkemeleri, tutuklulardan ikisi çocuk 114 siyasi mahkum hakkında idam kararı vermişti.
Independent Türkçe
Hindular ve Müslümanlar arasında gerilimin tırmandığı Nepal'de sokağa çıkma yasağıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585096-hindular-ve-m%C3%BCsl%C3%BCmanlar-aras%C4%B1nda-gerilimin-t%C4%B1rmand%C4%B1%C4%9F%C4%B1-nepalde-soka%C4%9Fa-%C3%A7%C4%B1kma-yasa%C4%9F%C4%B1
Hindular ve Müslümanlar arasında gerilimin tırmandığı Nepal'de sokağa çıkma yasağı
Hindu grupların salı günü düzenlediği yürüyüş sırasında geniş güvenlik önlemleri alındı (AP)
Nepal'de başkent Katmandu'nun 400 kilometre batısında bulunan Nepalgunj kenti geçen haftasonunu Hindular ve Müslümanlar arasında yaşanan gerginlikle geçirdi.
Kentteki gerginlik salı günü öğleden sonra süresiz sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ardından yerini sessizliğe bıraktı.
AP haber ajansının aktardığına göre gerilim, Hindu bir çocuğun sosyal medyada Müslümanlar hakkında yaptığı bir paylaşımın ardından başladı.
Sosyal medya paylaşımlarını protesto eden Müslüman gruplar trafiği kapatarak lastik yakarken, salı günü daha büyük Hindu grup sokağa çıktı.
Hindu göstericilere taş ve şişe atılması üzerine kent yönetimi, sokağa çıkma yasağı uygulanacağını açıkladı ve kent sakinlerinin şehirdeki "dini uyumu" bozacak etkinliklerden uzak durması istendi.
Çıkan olaylarda 5'i polis 22 kişinin yaralandığı bildirildi.
Yetkililer iki taraf arasında daha fazla çatışma yaşanmaması adına sokağa çıkma yasağının uygulandığını, salı gecesi ve çarşamba sabah saatleri boyunca kentte herhangi bir olay meydana gelmediğini duyurdu.
Polis şefi Santosh Rathore da, emniyet güçlerinin kentte devriye turları attığını ve insanların evlerinden ayrılmalarına izin verilmediğini söyledi.
Bölge yönetimi ayrıca Jamunaha sınır kapısından ülkeye giren kişilere, gidecekleri yere kadar polis tarafından eşlik edildiğini açıkladı.
Nüfusunun çoğunluğu Hindu olan ve henüz 2007'de laik bir devlete dönüşen Nepal'de dini gruplar arasındaki çatışmalar sık görülmüyor. Son yıllarda Müslüman azınlığa yönelik baskılarla gündeme gelen Hindistan sınırındaki Nepalgunj'un nüfusunun üçte biri Müslümanlardan oluşuyor.
Independent Türkçe
AB ülkeleri göç sisteminde reform yapılması konusunda anlaşmaya vardıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585061-ab-%C3%BClkeleri-g%C3%B6%C3%A7-sisteminde-reform-yap%C4%B1lmas%C4%B1-konusunda-anla%C5%9Fmaya-vard%C4%B1
AB ülkeleri göç sisteminde reform yapılması konusunda anlaşmaya vardı
Eylül 2023'te Belçika'nın Brüksel kentindeki Avrupa Komisyonu genel merkezinin önünde Avrupa Birliği bayrakları dalgalanıyor ( Reuters)
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin büyükelçileri, bloğun cuma günü İspanya'nın Granada kentinde düzenlenen zirvesinden önce, İtalya'nın çekincelerini aşarak, Avrupa'daki göç politikasında reform yapılmasına yönelik bir ana metin üzerinde anlaşmaya vardı.
Tartışılan yasa, AB ülkelerinden birine büyük bir göçmen akını olması durumunda ortak müdahaleyi koordine etmeyi amaçlıyor. 2015- 2016 mülteci krizinde olduğu gibi, bu durum özellikle göçmenlerin bloğun dış sınırlarında gözaltı süresinin uzatılmasına olanak tanıyor. Anlaşma metni, Avrupa Parlamentosu üyeleriyle müzakere edilecek.
Hindistan çocuk yaşta evlilikle mücadele ediyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4585026-hindistan-%C3%A7ocuk-ya%C5%9Fta-evlilikle-m%C3%BCcadele-ediyor
Hintli yetkililer, hükümetin bu yıl bölgede ikincisi düzenlenen çocuk yaşta evlilik karşıtı kampanya bağlamında ülkenin kuzeydoğusunda binden fazla kişiyi gözaltına aldı.
Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgilere göre Assam eyaletindeki yetkililer, çocukların anne babalarını ve evliliklerini tescil ettiren memurlar da dahil olmak üzere Şubat ayında yürütülen önceki bir kampanya sırasında 4 bin kişiyi gözaltına almıştı.
Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre Hindistan’da 220 milyondan fazla evli çocuk var.
Reşit olmayanların evlilikleri bu yüzyılda önemli ölçüde azalmış olsa da Hindistan’da bu uygulama hala yaygın olarak devam ediyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’na (UNICEF) göre çocuk yaşta evlilik kavramı, 18 yaşın altındaki bir çocuk ile başka bir yetişkin veya çocuk arasındaki herhangi bir resmi veya gayri resmi birliği ifade ediyor.
Assam Başbakanı Himanta Biswa Sarma, polisin şafağın erken saatlerinde özel bir operasyon başlattığını açıkladı. Sarma X platformunda şu paylaşımda bulundu:
“Şu anda 1039 olan gözaltı sayısının artması muhtemel”
Sarma, çocuk evliliğin 2026 yılına kadar tamamen ortadan kaldırılmasını içeren bir kampanyaya liderlik ediyor.
Hindistan’da yasal evlilik yaşı 18 olarak belirlenmiştir, ancak milyonlarca çocuk özellikle kırsal alanlarda daha genç yaşta evlenmek zorunda kalmakta.
Birçok ebeveyn, maddi durumlarını iyileştirme umuduyla çocuklarını evlendirmekte.
Çocuk yaşta evlilikler esas olarak eve bakmak için okulu bırakmak zorunda kalan kızları etkilemekte. Bu çocuklar genellikle doğum sırasında fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarına neden olabilen gebelik yaşamakta.
Tarihi karar
Ekim 2017’deki dönüm noktası niteliğindeki bir kararda, Hindistan Yüksek Mahkemesi 18 yaşın altındaki bir eşle ilişkinin tecavüz olduğuna hükmetti. Ayrıca çocuk yaşta evliliğin kişiyi, hayatın her alanında etkilediğini ve haklarını ihlal ettiğini ortaya koydu.
Kanada’daki orman yangınları yaban hayatına büyük bir zarar veriyor https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4584996-kanada%E2%80%99daki-orman-yang%C4%B1nlar%C4%B1-yaban-hayat%C4%B1na-b%C3%BCy%C3%BCk-bir-zarar-veriyor
Kanada’daki orman yangınları yaban hayatına büyük bir zarar veriyor
17 Ağustos 2023’te Kanada’nın Britanya Kolumbiyası bölgesindeki West Kelowna şehri tepelerini saran McDougall Creek orman yangını (AFP)
Kanada’da bu yaz yaşanan büyük çaplı yangınlar, yaban hayatına ciddi bir zarar verdi ayrıca iklim değişikliği ve insan faaliyetleri nedeniyle halihazırda bulunan ormanlık alan sıkıntılarını daha da kötüleştirdi.
Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre Avcı Paul Wabanonik, Quebec’in batısında ormanlık alanda, küçük yaşta ailesiyle birlikte avlanmaya başladığı atalarının topraklarında geyik izleri arıyor.
Ashinabe kabilesi üyesi AFP’ye “Normalde her yerde izler görürdük ancak şimdi burası çöle benziyor” dedi.
Montreal’in yüzlerce kilometre kuzeyinde bulunan bu ormanda gözle görülür tek iz, haziran ayında ormanı kasıp kavuran yangının izleriydi. Bölge bir zamanlar, kararmış veya yanmış ağaçlar ile birkaç küçük yeşil filizin aksine, sonbaharda kırmızı tonlarıyla renklenen sanatsal bir manzaraya sahipti.
Topluluğunun genç üyelerini geleneksel avcılık konusunda eğiten geniş yapılı Wabanonik, ormanda hiç bitki örtüsü ve neredeyse yenilebilir hiçbir şeyin kalmadığını söyledi. Ayrıca hayvanların yakın zamanda geri dönme şansının da çok az olduğunu belirtti.
Wabanonik bu yangınlarda ölen hayvanların tam sayısı bilinmiyor, ancak Kanada Yaban Hayatı Federasyonu’ndan Biyolog Annie Langlois yaşananların bir ‘trajedi’ olduğunu vurgulayarak, tahminlerine göre yüzbinlerce hayvanın öldüğünü belirtti.
Kunduzlardan çakallara, kokarcalara, kurtlara, kızıl tilkilere ve ayılara kadar birçok hayvan telef oldu. Kanada’nın kuzey ormanı 85 memeli türüne, 130 balık türüne ve birçok göçmen kuş da dahil olmak üzere 300 kuş türüne ev sahipliği yapıyordu.
Ancak söz konusu durum, Kanada’nın geçen yaz tanık olduğu tarihi yangınlardan ciddi şekilde etkilendi. Yangınlar 18 milyon hektarlık alanı yani Fransa ana karasının üçte birine denk gelen bir alanı küle çevirdi.
17 Ağustos 2023’te Kanada’nın Britanya Kolumbiyası bölgesindeki Kelowna şehrinin batısındaki McDougall Creek’teki orman yangınlarını izleyen sakinler (AFP)
Kuzeye kaçış
Annie Langlois, çok şiddetli ve hızla yayılan yangınlar karşısında yeterince hızlı koşma ve uçma yetenekleri olmayan bazı türlerin hızla kapana kısılabileceğine dikkat çekti.
Bazı bölgelerde yangınların mevsimin çok erken zamanlarında çıkması nedeniyle yavru hayvanların hayatta kalma şansı yok oldu.
Yangının sonuçları suda yaşayan hayvanlar için de oldukça tehlikeli oldu. Göl ve nehirlere karışan küllerin yanı sıra bitki örtüsünün kaybından kaynaklanan toprak erozyonu da suyun kalitesini bozdu.
Bunların yanı sıra, orman yangını dumanı, bazen yüzlerce kilometre boyunca biriken, farklı kimyasal formlarda büyük oranda karbon kirletici madde içeriyordu.
Britanya Kolumbiyası Üniversitesi’nden Matthew Mitchell, bu dumanların yaban hayatının sağlığı üzerinde akut veya kronik etkileri olduğunu söyledi.
Ayrıca “Genç hayvanlar genellikle insanlarda olduğu gibi dumanın etkilerine karşı daha hassastır. Balinalar ve yunuslar gibi deniz hayvanları bile nefes almak için yüzeye çıktıklarında yangınlardan etkileniyor” ifadelerini kullandı.
Kanada, büyük ölçüde habitat tahribatı nedeniyle halihazırda tehdit altında olduğu düşünülen yaklaşık 700 türe ev sahipliği yapıyor.
Uzun vadede yangınlar, ağaç kesimi nedeniyle zaten zarar görmüş olan bu ortamlar üzerinde ek baskı oluştururken, Kanada’da büyük ve eski ormanlarda yaşayan bir tür olan ren geyiği için de durum kötüleşti.
Abitibi-Temiscamingue’deki Quebec Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gabriel Pigeon, “Geyikler muhtemelen iyi durumda olsa da, halihazırda oldukça istikrarsız bir durumda olan ren geyiği daha az iyi durumdadır” diyerek endişelerini dile getirdi.
Sıcaklık arttıkça bazı türlerin kuzeye kaçmasına yönelik halihazırda başlamış bir olgu, yangınlar ile daha da kötüleşti.
Pigeon, takip ettiği bir vaşak için de durumun aynı olduğunu, vaşağın genellikle sadece 25 kilometrekare uzaklaşırken şimdi kendi topraklarından 300 kilometre (185 mil) uzağa gittiğini söyledi.
Hayvanların yanan alanlara geri dönüşü türden türe farklılık gösterirken, bazılarının geri dönmesi yıllar alabilir.
Rus profesör: Putin Ukrayna’daki savaşta teslim olmayacak ve asla taviz vermeyecekhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4584971-rus-profes%C3%B6r-putin-ukrayna%E2%80%99daki-sava%C5%9Fta-teslim-olmayacak-ve-asla-taviz-vermeyecek
Rus profesör: Putin Ukrayna’daki savaşta teslim olmayacak ve asla taviz vermeyecek
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD’nin New York şehrinde bulunan New School Üniversitesi’nde dersler veren uluslararası ilişkiler profesörü Nina Kruşçeva, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki savaşta ‘teslim olmayacağını ve taviz vermeyeceğini’ söyledi.
Şarku’l Avsat’ın BBC’den aktardığı habere göre Kruşçeva, Putin’in ‘Batı’nın Ukrayna’ya verdiği desteğin’ sona ermesini veya azalmasını beklediğini söyleyerek, Rus liderin savaşta zafere ulaşmak için her şeyi yapacağına dikkat çekti.
BBC’ye konuşan Kruşçeva, “Putin teslim olmayacak, geri adım atmayacak, yaptığında tereddüt etmeyecek, taviz vermeyecektir. Batı’nın geri çekilmesini bekleyecek ama kendisi asla geri adım atmayacak” dedi.
İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından pazar günü yayınlanan istihbarat güncellemesinde, “Rusya’nın savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmayı planlaması, Ukrayna’daki savaşın birkaç yıl sürmesine hazırlandığını gösteriyor” denildi.
Bakanlığın sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Rusya Maliye Bakanlığı tarafından ‘görünüşe göre sızdırılan’ belgelere göre, Moskova 2024 yılında savunma harcamalarını, toplam kamu harcamalarının yaklaşık yüzde 30’una kadar artırmayı planlıyor.
Savunma Bakanlığı, önerilen 10,8 trilyon rublelik bütçenin 2023’e göre yüzde 68’lik bir artışa işaret ettiğini ve ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yaklaşık yüzde 6’sını oluşturacağını vurguladı.
Bu, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun, ülkenin 2025 yılına kadar orduya modern silah tedarikini artırma planı olduğunu belirten basın açıklamasının ardından geldi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة