Yapay zeka etiği: Makinenin kötüye kullanımı ve insanın sorumluluğu

Programları ve sistemleri kontrol altına alacak düzenlemeler görüşülmeye devam ediliyor.
Programları ve sistemleri kontrol altına alacak düzenlemeler görüşülmeye devam ediliyor.
TT

Yapay zeka etiği: Makinenin kötüye kullanımı ve insanın sorumluluğu

Programları ve sistemleri kontrol altına alacak düzenlemeler görüşülmeye devam ediliyor.
Programları ve sistemleri kontrol altına alacak düzenlemeler görüşülmeye devam ediliyor.

Dünya, yapay zeka terimiyle her ne kadar 1950’li yıllarda ABD’deki Dartmouth Koleji'nde düzenlenen bir konferans sırasında tanışmış olsa da gelişimleriyle ilgili etik sorunun netleşmesi ve ilerleme sağlanması onlarca yıl aldı. Yapay zeka ile ilgili ilk basit girişimlerden, insanların ChatGPT ve birbirini izleyen diğer versiyonlarıyla etkileşime girdiği ana kadar yapay zeka uygulamalarının büyümesi ve yayılmasıyla doğru orantılıydı. Halen de öyle olmaya devam ediyor.

İster sektör ister inovasyon (yenilik) düzeyinde olsun, teknoloji alanında çalışanlar ‘etik’ meselesinde ikiye ayrılıyorlar. Bunlardan ilki, gelişmeleri hayata geçirmeden önce etik sorunlar oluşturup oluşturmayacağının araştırılmasını ve insanlara zarar vermemesi adına ilgili düzenlemelerin yapılmasını isterken ikinci kesim bu tür ön adımların gelişmeleri kesintiye uğratabileceği ya da geriletebileceğini savunuyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar ve akademisyenler, yapay zeka uygulamalarının önemli olduğu, heyecan yarattığı, birçok kişinin hayatına lüks kattığı ve faydalı olduğu konusunda hemfikirler.

Teknoloji üreticilerinden ve yapay zeka uzmanlarından bir grup geçtiğimiz mart ayında, çalışmaların daha fazla kontrol altına alınmasına izin vermek ve insanların bu gelişmelerden zarar görmesini engellemek için yapay zekanın araştırma ve geliştirmesinin altı ay süreyle durdurulması çağrısında bulundular.

Kâr amacı gütmeyen Future of Life Institute (Yaşamın Geleceği Enstitüsü) adlı kuruluş tarafından hazırlanan ve üç bine yakın bilim insanı ve girişimcinin imzasını taşıyan çağrıda yapay zeka laboratuvarlarının daha güçlü dijital beyinler geliştirme ve dağıtma yarışından duyulan korku dile getirildi. Söz konusu gelişmelerin hiç kimsenin, hatta üreticilerinin bile güvenilir bir şekilde anlayamayacağı ve kontrol edemeyeceği kadar kontrol dışı kalabileceği belirttildi.

BM tavsiyeleri

Yapay zekanın insanlığa sunduğu avantajlara, hastalıkların teşhisinde, iklim değişikliklerini tahmin etmede ve diğer konulardaki faydalara rağmen bazı cinsiyetçi ve ırkçı algoritmaların neden olduğu etik zorlukları ve uygulamalarının mahremiyete yönelik potansiyel tehdidi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nü (UNESCO) 2021 yılının kasım ayında ‘yapay zeka etiğiyle ilgili tavsiyelere ilişkin ilk küresel anlaşmayı’ kabul etmeye itti.

Bu tavsiyeler 4 maddeden oluşuyordu:

1- Verilerin korunması: Kişisel verileri ve bunları kontrol etme haklarını koruyan prosedürler.

2- Kitlesel gözetleme amacıyla yapay zeka sistemlerinin kullanımının yasaklanması: Herhangi bir görevde nihai sorumluluğun insanlarda olması ve böylece yapay zeka teknolojilerinin kendi başına ahlaki bir kritere dönüşmesinin önüne geçilmesi.

3- Veri, enerji ve kaynak kullanımında verimli yapay zeka yöntemlerinin desteklenmesi: Böylece bu yöntemlerin çevre sorunlarının çözümüne katkı sağlaması.

4- Yapay zekanın etik sonuçlarını değerlendirecek bir mekanizma: Yapay zekanın yol açacağı etik sorunları değerlendirmek üzere bir mekanizma oluşturulması.

Sık sık yapılan çağrılar

Yapay zeka ile ilgili korkular, yapay zeka teriminin ortaya çıkışı kadar eski olsa da İspanya Granada Üniversitesi'nden deneysel psikoloji uzmanı Jose Martinez Delgado, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, ChatGPT’yi, bilim kurgu dünyasından pratik gerçekliğe daha yakın gördüğünü ifade etti.

Yazarlar, düşünürler ve filozoflar daima, tıpkı uzman akademisyenler gibi yapay zeka etiğine sahip olmanın önemli olduğunu vurgulamışlardır. ABD’li roman yazarı Vernor Vinge de 1983 yılında insanlığın geleceğinin yapay zeka sistemlerinde yerleşik ahlaki standartların uygulanmasına bağlı olabileceğini, çünkü bu sistemlerin bir noktada insan yetenekleriyle eşleşebileceğini yahut onların yerini alabileceğini söylemişti.

İsveçli filozof Nick Bostrom, 2018 yılında akıllı makinelerin geliştiricilerine, bu makinelerin insanların karşısında yer alması durumunda teknolojik mükemmelliğin potansiyel tehlikeleri konusunda uyarmış ve ‘dost canlısı yapay zeka’ vurgusu yapmıştı.

Akademisyenler de etik kaygılar konusunda uyarıda bulunan düşünürlerle aynı fikirdeler. ABD’li tanınmış bilgisayar bilimcisi Rosalind Picard, 1997 yılında, “Bir makine ne kadar özgürse, o kadar çok ahlaki standarda ihtiyaç duyar” demişti.

Delgado’nun, ChatGPT'nin hatalarının üstesinden gelmeyi başaracağına şüphesi yok. Öyle ki ‘makine öğreniminin onu bir insandan daha akıllı hale getirebileceğine’ dahi inanıyor. Delgado’ya göre yapay zekayı insanlarla ortak çalışmada kullanırken ortaya çıkan tehlike burada yatıyor. Bu yüzden Delgado, insanların yapay zeka sistemlerinin davranışları ve sonuçları üzerinde tam kontrole ve sorumluluğa sahip olması gerektiğine güçlü bir şekilde dikkat çekiyor. Çünkü, araştırmacıların son yıllarda meydana gelen (2013’de İspanya'da Madrid'den Santiago de Compostela'ya giden Alfia treni kazası, 2009'da Air France Flight 447 uçağı kazası ve 2013'te Asiana Airlines Flight 214 uçağı kazası gibi) bazı olayları analiz ederken, bunların yapay zekanın sızmasından kaynaklandığını buldular.

Söz konusu olayları inceleyen araştırmacılar, altta yatan nedenin, yapay zeka kontrol stratejilerinin insanlar tarafından kullanılanlarla aynı ya da benzer olmaması olduğu sonucuna vardılar. Delgado’ya göre insanlarla yapay zeka arasındaki etkileşimde olduğunu söylediği zorluk da buradan geliyor. Delgado, insanlar ve yapay zeka sistemleri arasında etik ve adil bir ilişki için etkileşimlerin, insanların bilişsel yeteneklerine saygı duyma temel ilkesine dayanması gerektiğini vurguladı.

Olağanüstü insan

Bir önceki meydan okuma, ikinci bir meydan okumayla çelişmez. ABD'de Kaliforniya Üniversitesi Sentetik Mühendislik ve Yönetim Sistemleri Bölümü'nde yardımcı doçent olan Özlem Garibay’a göre ‘sorumlu yapay zeka’ terimi, ‘insanlığın refahını, insani değerlerle tutarlı bir şekilde desteklemek’ anlamına geliyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Garibay şunları söyledi:

“Bu meydan okuma çerçevesinde, akıllı robotlar bazı bedensel engellerde tıbbi çözümler sağlayabilir. Ancak mesele, teknolojinin tanrılaştırılmasına ve onun özelliklerini geliştirip örneğin elektronik çiplerle hafızayı güçlendirerek olağanüstü insan yaratmak amacıyla kullanma noktasına evrilmemelidir.”

Kanada'nın Montreal Üniversitesi'nde Etik ve Siyaset Felsefesi Bölümü'nden Yar. Doç. Marc-Antoine Dilhac, 2018’in mart ayında UNESCO Courier dergisinde yayınlanan makalesinde, başka bir boyuta ya da diğer bir deyişle başka bir meydan okumaya işaret etti. Dilhac, yüz tanıma teknolojisini kullanarak kişilerin 'terörist eylemlerini’ ya da 'suçlu kişiliğini' tespit etmek için birçok ülkede hali hazırda kullanılan yazılımların olduğunu belirtti. Dilhac, ABD’deki Stanford Üniversitesi'nden iki araştırmacının ‘bir bireyin kişiliğini yüz hatlarına ve ifadelerine göre analiz eden fizyonomi teorisinin bu yeni dirilişi karşısında dehşete düştüğünü’ de sözlerine ekledi.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne (MIT) bağlı MIT Technology Review tarafından 2022’nin şubat ayında yapılan bir çalışmada, önyargılı fizyonominin (bir kişinin karakterini ya da kişiliğini dış görünüşünden, özellikle de yüzünden değerlendirme) yalnızca önleyici bir güvenlik tedbiri olmadığı, istihdam uygulamalarının da bunun bir parçası olduğu ve LinkedIn gibi sitelerin ‘kararlı insanlara ve kadın iş adaylarına karşı önyargılı olan bazı iş görüşmesi yazılımlarını kaldırmaya çalıştığı vurgulandı.

Silah olarak kullanılması

Çağımızın önde gelen bilgisayar uzmanlarından biri olan ve 2018’de (bilgisayar bilimlerinde Nobel Ödülü'nün eşdeğeri olarak görülen) Turing Ödülü'nü alan Kanadalı bilim insanı Yoshua Bengio, silah olarak kullanılabilen sistemler gibi çok yüksek riskler taşıyan yapay zeka sistemlerinin tasarlanmasının önüne geçilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı.

Yapay zeka sistemlerinin insanlığa büyük faydalar sağlayabileceğinin altını çizen Bengio, “Yapay zeka uygulamaları, sağlık hizmetlerine ulaşmada da yararlı olabilir, ancak öte yandan silah olarak kullanılan sistemler geliştirilebilir ve bunun engellenmesi gerekir” dedi.

Ele alınması gereken bir başka zorluk ise İtalya'nın ChatGPT'nin yasaklanması çağrısında bulunması ve İspanya ve Fransa'nın da bu çağrıya katılmasının nedenlerinden biri olan yapay zeka sistemlerinin ihlal etmemesi adına ‘gizliliğin güvence altına alınması’ olarak karşımıza çıkıyor.

Avrupa Konseyi Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Kişilerin Korunması Sözleşmesi Danışma Komitesi, ChatGPT'ye yönelik yapılabilecek her türlü eylem hakkında bilgi alışverişini teşvik etmek için bir ekip oluşturulduğunu duyurdu. Komite 14 Nisan'da yaptığı açıklamada, ‘yapay zeka alanında yenilikçi teknolojileri’ desteklediğini, ancak ‘insanların hak ve özgürlükleriyle her zaman uyumlu olması gerektiğini’ vurguladı.

‪İtalya Calabria Üniversitesi’den bilgisayar mühendisliği profesörü Domenico Talia, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, ChatGPT’nin algoritmalarını eğitmek için kişisel verileri toplamasının ve işlemesinin, gizliliğin açıkça ihlali olduğunu söyledi.  Talia, “Bu uygulamanın ve insanların hayatına getirdiği faydaların yanındayım. Ancak aynı zamanda kendisi ile etkileşim kurduğumda kişisel verilerimin toplanmasını kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.

Uluslararası anlaşmalar

Kanadalı bilim insanı Bengio da yapay zekanın ortaya çıkardığı zorlukların kendi kendisini düzeltmesinin beklenmesi yerine bağlayıcı yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde ele alınması gerektiğini belirterek, “Araba kullanmak gibi ister sağdan ister soldan olsun, herkes aynı şekilde sürmek zorunda yoksa başımız belaya girer” yorumunda bulundu.

AB tarafından ‘yapay zeka’ konulu bir yasa tasarısının hazırlanmakta olduğunu ve Kanada'da yakında bir yasa çıkarılacağını söyleyen Bengio’ya göre ancak bu çalışmalar, ‘nükleer tehlikeler’ ve ‘insan klonlama’ ile olanlara benzer uluslararası anlaşmaların yapılması anlamına gelmiyor.

UNESCO, iki yıldan daha kısa bir süre önce yapay zekanın etik zorluklarına ilişkin tavsiyelerini yayınlarken 40'tan fazla ülke ‘yapay zeka ile ilgili ulusal düzeydeki kontrolleri ve düzenlemeleri’ geliştirmek için bu kurum ile birlikte çalışıyor.

UNESCO, tüm ülkeleri ‘yapay zeka etiği’ için öncülük ettiği bu harekete katılmaya çağırırken 30 Mart'ta yayınlanan bir bildiride, bu alanda başarılanlara dair bir ilerleme raporunun önümüzdeki aralık ayında Slovenya'da düzenlenecek UNESCO Yapay Zekâ Etiği Küresel Forumu'nda sunulacağını bildirdi.



Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.


Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
TT

Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bugün yaptığı açıklamada, Rusya'nın Tayvan'ın bağımsızlığına her şekilde karşı olduğunu ve adayı Çin'in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.

Rusya merkezli haber ajansı TASS’a konuşan Lavrov, Japonya’nın artan askeri eğilimlerine atıfla, Japonya'yı ‘askerileşme’ olarak nitelendirdiği eğilimini ‘dikkatlice düşünmeye’ çağırdı.

Öte yandan Lavrov, Ukrayna'da konuşlandırılan herhangi bir Avrupa askeri birliğinin Rusya ordusu için meşru hedef haline geleceğini vurguladı.

Lavrov ayrıca, kanıt sunmadan, Avrupalı politikacıları Kiev ile ilişkilerinde ‘açgözlü’ şekilde hareket etmekle ve Ukrayna halkının ve kendi ülkelerinin halklarının çıkarlarını göz ardı etmekle suçladı.


Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
TT

Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)

ABD'nin perşembe günü Nijerya'da DEAŞ’a karşı düzenlediği füze saldırılarının ayrıntıları ve terör örgütlerinin kalelerinin kuzeydoğuda yoğunlaşmasına rağmen ülkenin kuzeybatısında bulunan Sokoto şehrinin seçilme nedenleri hala belirsizliğini koruyor.

Bu gizem, ABD ve Nijerya'nın de hedefin DEAŞ olduğu konusunda anlaşmaya varmış olmalarına rağmen açıklamaları arasındaki tutarsızlığın yanında saldırılar sırasında kimlerin veya nelerin vurulduğu konusunda ayrıntıları açıklamamış olmaları nedeniyle daha da artıyor.

Bu gerçekleri açıklığa kavuşturmak amacıyla, Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Tinubu'nun Sözcüsü Daniel Bwala, dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, ABD’nin perşembe günü Nijerya'da gerçekleştirdiği hava saldırılarının, ‘Lakurawa’ adlı yerel bir terör örgütü ve ‘otoyol soyguncusu’ çetelerle iş birliği yapmak üzere Sahel bölgesinden gelen DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Bwala, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“DEAŞ, Lakowara ve çetelere ekipman ve eğitim sağlayarak onlara yardım etmek için Sahel bölgesinden geçmenin bir yolunu buldu.”

Nijerya Enformasyon ve Kültür Bakanı Muhammed İdris, cuma akşamı yaptığı açıklamada saldırıların Sahel koridoru üzerinden Nijerya'ya sızmaya çalışan DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Lakowara Grubu

Nijerya gazetesi Premium Times tarafından yayınlanan bir haberde, Sokoto’nun terör örgütlerinden çok çete faaliyetleri ve haydutluktan şikayetçi olduğu belirtildi. Haberde, ABD tarafından düzenlenen hava saldırılarının, yerel liderlerin 2017 yılında haydutlukla mücadele çerçevesinde kurdukları Lakowara Grubu'nu hedef aldığına dikkat çekildi.

adre
ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 25 Aralık'ta belirsiz bir konumda bir askeri gemiden füze fırlatıldığını gösteren videodan alınan bir görüntü (Reuters)

Gazete, haberini New York'taki West Point Askeri Akademisi'ne bağlı bir araştırma ve akademik merkez olan West Point Terörle Mücadele Merkezi (CTC) tarafından 2022 yılında yayınlanan bir araştırmaya dayandırdı. Araştırma, Lakowara üyelerinin Mali'den geldiğini doğruladı. Çalışmada, yerel liderlerin gruba mali destek, sığır ve silah şeklinde lojistik destek sağlayarak grubun büyümesine katkıda bulundukları açıklandı. Aynı kaynak, o dönemde Nijerya polisinin silahlı grubu önemsiz göstererek, üyelerini hayvanları için su aramak üzere göç etmiş ‘şiddet kullanmayan çobanlar’ olarak tanımladığını belirtti. Ancak grup, kısa sürede bölgede kendi kanunlarını uygulamaya başladı ve borçlarını ödemeyi reddeden yerel bir lideri öldürdü.

Lakowara, Müslümanların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu bu ülkede, alkol tüketimini ve müzik dinlemeyi yasakladı, yerel çobanlara vergi uyguladı ve ardından Nijer sınırındaki ordu mevzilerine silahlı saldırılar düzenleyerek Nijer ve Nijerya’nın 2018 yılında silahlı gruba karşı ortak devriye gezileri başlatmasına neden oldu.

Nijer'de 2023 yılında gerçekleşen askeri darbe sonucu Nijerya sınırındaki ortak devriyelerin sona ermesinin ardından Lakorawa, daha cesur hale geldi, faaliyetlerini Kibi şehrine doğru genişletti. Burada polis karakollarına ve yerel kurumlara saldırılar düzenledi.

DAEŞ ve El Kaide ile bağlantıları

Bu silahlı grubun oluşturduğu tehlikeye rağmen, dış bağlantıları konusunda hala büyük bir belirsizlik var. Birçok uzman bu grubu bir grup paralı asker ve hayduttan ibaret olarak görse de DAEŞ ve El Kaide ile olan ilişkisi konusunda fikir ayrılıkları hakim.

West Point Merkezi’nden Mortala Rufai, James Barnett ve Abdulaziz Abdulaziz tarafından yürütülen bir araştırma, Lakowara'nın El Kaide ile, özellikle de Mali merkezli İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (Cemaat Nusret el-İslam vel Müslimin/JNIM) ile bağlantılı olduğunu doğruladı.

Ancak Barnett, son araştırmasında Lakowara’nın artık DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle bağlantılı olduğu sonucuna varmıştır.

Sahel bölgesindeki terörist ittifakların çakışması nedeniyle, Lakowara’nın bazı orijinal üyelerinin Ensar’ul-İslam ve Müslümanlarla bağlantılı olabileceğini, ancak bugün DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle daha yakından bağlantılı olduklarını açıkladı.

Öte yandan Afrika’da İyi Yönetişim Vakfı'nda araştırmacı olan Malik Samuel, sosyal medya platformu X'te Lakorawa’nın El Kaide’ye daha yakın olduğunu iddia ederek JNIM’e atıfla “DEAŞ ile bağlantısı olduğuna dair herhangi bir kanıt görmedim” ifadelerini kullandı.

Çelişkiler ve şüpheler

Amerikalılar ve Nijeryalılar DEAŞ’ı hedef aldıklarından bahsetmelerine rağmen, ABD saldırılarının hedef aldığı bölgedeki bazı yerel sakinler şaşkınlıklarını dile getirdi. AFP'ye konuşan bölge sakinlerinden Haruna Kalh, “Şaşırdık çünkü bu bölge hiçbir zaman silahlı grupların kalesi olmamıştı” dedi.

d8
ABD’nin Oufa köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından meydana gelen hasar, 27 Aralık 2025 (AFP)

Diğerler bölge sakinleri ise ABD’nin hava saldırılarında fırlattığı füzelerin boş tarlalara düştüğünü, can kaybına yol açmadığını ve füze enkazının zarar verdiği Jabo köyünün saldırılarından kısmen etkilendiği söyledi. Militanların son saldırısının iki yıl önce gerçekleştiğini belirttiler.

Nijerya televizyonunda yayınlanan görüntülerde, tarım arazisi gibi görünen bir alanda yanmış metal parçaları görüldü.

d
Jabo köyünde ABD'nin saldırı düzenlediği bölgeye toplanan köylüler 26 Aralık 2025 (Reuters)

Öte yandan Nijerya, hava saldırılarının ‘terör yuvalarını’ hedef aldığını açıkladı.

Açıklamada, hedef alınan bölgelerin ‘Nijerya'ya sızan yabancı DEAŞ üyelerinin toplanma ve hareket noktası olarak kullanıldığı’ belirtildi.

Ancak Nijeryalı analistlerden bazıları, hava saldırılarının Sokoto şehrini hedef almasını şaşırtıcı bulduklarını ifade ettiler. Boko Haram'ın aktif olduğu kuzeybatıda Nijer ve Kano, kuzeydoğuda Borno gibi diğer eyaletlerin çok daha yüksek düzeyde şiddet olaylarına tanık olduğunun altını çizerek Nijerya hükümeti tarafından yapılan dikkate açıklamayı sorguladılar.

Sokoto'nun önemi

Güvenlik analisti Mustafa Gimbo, hava saldırılarının hedefi olarak Sokoto'nun seçilmesinin ‘oldukça tartışmalı’ olduğunu söyledi.

Gimbo, nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu şehirde neredeyse hiç bulunmayan Hıristiyanları hedef alan terör saldırılarından ziyade haydutluk vakalarının yaşandığını vurguladı.

Bu eyaletin ülkedeki terör yuvası olmadığını belirten Gimbo, daha çok ‘Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölge, ‘Sokoto Halifeliği'nin tarihi merkezi ve Nijerya'daki İslam'ın manevi merkezi’ olduğunu düşündüğünü belirtti.

Sokoto Halifeliği, 1804 yılında kurulan, Batı Afrika'da oldukça etkili bir siyasi ve dini oluşumdu. 19’uncu yüzyıl boyunca, yüzölçümü ve etkisi bakımından Afrika'nın en büyük imparatorluklarından biri haline geldi. Halifeliğin gücü, 20’nci yüzyılın başlarına kadar devam etti, ancak 1903 yılında İngilizlerin Nijerya'nın kuzeyini kolonileştirmesinin ardından fiilen yıkıldı. Sokoto Halifeliğinin dini ve siyasi mirası, kuzey Nijerya ve Batı Afrika'daki Müslümanlar arasında hala varlığını sürdürürken büyük bir sembolik önem taşıyor.

yu7
ABD’nin hava saldırısının Oufa köyünde neden olduğu yıkım, 27 Aralık 2025 (AFP)

Nijerya gazeteleri, ABD Ordusundan emekli subay Pesh Johnson'ın, özellikle Sokoto eyaletinin son zamanlarda Amerikalıların zihninde Hıristiyanlara yönelik saldırıların yuvası olarak anılmaya başladığını söylediği açıklamalarına yer verdi.

Johnson, söz konusu açıklamalarda şunları söyledi:

“Sorun aslında daha karmaşık. Nijerya'nın kuzeyinde şeriat hukuku sorunu da var. Ne yazık ki, Sokoto’da 2022 yılında Deborah Samuel adlı genç bir kadının sınıf arkadaşları tarafından güpegündüz taşlanarak öldürüldüğünü gördük.”

Deborah Samuel, WhatsApp'ta dolaşan ses kayıtlarında İslam dinine hakaret etmekle suçlanmıştı.

Johnson, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar, bu masum genç kadının öldürülmesinden sorumlu olanların hiçbiri adalete teslim edilmedi. Bunlar, Amerikalıların takip ettiği konulardan bazıları ve bu yüzden olanları dini zulüm olarak nitelendiriyorlar.”

Öte yandan Nijeryalılar bu olayı özellikle ABD Başkanı Donald Trump saldırıyı kasıtlı olarak Hıristiyanların Noel kutlamalarıyla aynı zamana denk gelecek şekilde planlamasından ötürü ABD'nin saldırılarıyla ilişkilendirdi.

Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, ABD Başkanı Trump’ın saldırıyı duyururken ‘öncelikle masum Hıristiyanları hedef alan ve acımasızca öldüren DEAŞ’lı terörist pislikleri’ hedef aldığını söylemesine rağmen, ABD’nin düzenlediği hava saldırılarını ‘dini bir anlam taşıdığı’ tezini şiddetle reddetti.