AB'nin üzerinde anlaşmaya vardığı yeni göç ve sığınmacı planı ne anlama geliyor?

Göçmen kabul etmek istemeyen ülkeler kişi başına 20 bin euro ödeme yapacak, sığınma başvuruları kabul edilmeyen göçmenler "güvenli ülkelere" gönderilecek

2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)
2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)
TT

AB'nin üzerinde anlaşmaya vardığı yeni göç ve sığınmacı planı ne anlama geliyor?

2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)
2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)

Avrupa Birliği, üzerinde yıllardır tartışılan birliğin yeni göç ve sığınma kurallarıyla ilgili anlaşmaya vardı.

Lüksemburg'da yaklaşık 12 saatlik yoğun bir müzakere trafiğinin yaşandığı AB İçişleri Bakanları toplantısından çıkan anlaşma, Avrupa Birliği'nin göç politikasında radikal reformlar öngörüyor.

Lüksemburg'daki görüşmelere başkanlık eden İsveç Göç Bakanı Maria Malmer Stenergard anlaşmayı, "Bunları söylemek için burada oturduğuma inanamıyorum ama sığınma başvurularına genel yaklaşım, göç yönetimi ve sığınma sürecine ilişkin düzenlemeler konusunda anlaşmaya vardık" ifadelerini kullandı.

AB yetkilileri anlaşma sürecini bir "maraton", anlaşmayı ise "tarihi" olarak niteledi. Uzun yıllardır üye ülkeler arasında anlaşmazlıklara neden olan göç konusu hakkındaki görüşmeler bir süredir tıkanmış durumdaydı ve blok içinde çözümsüz bir konu olarak görülüyordu.

Polonya ve Macaristan anlaşmanın aleyhinde oy kullanırken, Bulgaristan, Malta, Litvanya ve Slovakya ise çekimser kaldı.

Anlaşmanın kabulüne dair oy birliği sağlanamasa da, nitelikli çoğunluk ilkesi gereği anlaşma tamamlanmış oldu.

İçişleri Bakanları tarafından varılan anlaşmanın ardından düzenlemeyle ilgili Avrupa Parlamentosu'nda görüşmelerin başlaması bekleniyor. Parlamentodaki görüşmelerin ardından yeni göç planının haziranda yapılacak seçimler öncesinde yasalaşma şansı bulunuyor.

Yeni göç anlaşması ne öngörüyor?

AB İçişleri Bakanları toplantısında varılan anlaşmanın birçok ülkenin tavizleriyle gerçekleştiği belirtiliyor.

Bunlardan ilki, AB'ye gelen göçün giriş noktasındaki ülkeler olan İtalya, Yunanistan ve Malta'nın göçmenler için istediği "zorunlu yeniden yerleştirme" uygulamasından vazgeçmesi oldu.

Bunun yerine anlaşmaya üye ülkelerin kabul etmek istemedikleri her göçmen için 20 bin euro ödeme yapması şartı kondu. Üye ülkeler tarafından yapılan ödemelerin ortak bir AB fonunda biriktirilerek, göçün esas nedenleriyle mücadeleye ilişkin projelerde değerlendirilmesi kararlaştırıldı.

Yeni sistem göçmenlerin ülkelere göre dağılımına nüfus ve milli gelir bazlı bazı kotalar getiriyor ve AB'ye giriş yapılan ülkelere diğer üyelerden yardım istemeden önce belirli sayıda göçmenin işlemlerini yapma şartı koyuyor.

Yeni anlaşma ayrıca AB ülkelerine yapılan tüm sığınma başvurularının 6 ay içinde sonuçlandırılmasını öngörüyor.

Başvuruları kabul edilmeyen göçmenler nereye gönderilecek?

AB'nin yeni göç ve sığınmacı kurallarının belirlendiği toplantıdaki en önemli başlıklardan biri AB'ye yaptıkları sığınma başvurusu kabul görmeyen göçmenlerin nereye gönderileceği konusuydu.

Konuyla ilgili son dakikada alınan kararla, göçmenlerin hangi ülkeye gönderileceği kararı, göçmeni gönderecek ülkenin kendisine bırakıldı. Bir başka deyişle bu konuda AB düzeyinde bir karar alınmayacak.

Sığınmacı başvurusu kabul edilmeyen bir göçmen, başvuru yaptığı ülke tarafından "güvenli" olarak tanımlanan bir diğer ülkeye gönderilebilecek. Ancak üye ülkenin, göçmenle göçmenin gönderileceği ülke arasında bir "bağlantı" sunması gerekecek.

Bu düzenlemenin üye ülkelerin geri gönderme işlemlerine esneklik sunması bekleniyor. 

Ayrıca bu düzenlemeyle birlikte Afrika'dan göç akışı alan İtalya gibi ülkelerin göçmenleri Tunus gibi geçiş ülkelerine geri göndermesinin de önü açılıyor. 

İtalya İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi varılan anlaşmadan memnuniyetini, "Bugün birşeylerin başladığı bir gün. Bir yere varmıyoruz, yola çıkıyoruz" sözleriyle duyurdu.

Piantedosi ayrıca müzakereler sırasında tüm isteklerinin kabul edildiğini söyledi.

Geçen yıl göçmen karşıtı politikalarla seçimleri kazanan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin gelecek günlerde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte'yle birlikte Tunus'a bir ziyaret düzenlemesi bekleniyor.

Yeni göç düzenlemesine itirazlar

Avrupa Birliği İçişleri Bakanları yeni göç kurallarına ilişkin anlaşmaya varmış olsa da, blok içerisinde düzenlemeye itiraz eden ülkeler de var.

Polonya İçişleri Bakanı Bartosz Grodecki, ülkesinin kabul edilmeyen göçmen başına 20 bin euro ödenmesi planını kabul etmediğini ve bu cezaları ödemeyeceğini söyledi. 

1 milyondan fazla Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapan Polonya'nın yanı sıra anlaşmayı kabul etmeyen bir diğer ülke de Macaristan oldu. Budapeşte yönetimi AB içindeki en sert göçmen karşıtı duruşa sahip ülke olarak görülüyor.

Almanya hükümeti müzakereler sırasında, çocuklu aileler ve ailesiz çocukların yeni önlemlerin dışında bırakılmasını önerdi ancak görüşmeler sırasında çocuklu ailelerin de plana dahil edilmesini kabul etmek zorunda kaldı.

Avrupa basını anlaşmayı nasıl değerlendirdi?

De Telegraaf (Hollanda): Gelecek 12 ayda bazı üye ülkelerde seçimler olacak. Ve hükümet liderleri anket sonuçlarına baktıkça sarsılıyor. Başarısız göç politikaları nedeniyle seçmenler tarafından cezalandırılmaktan korkuyorlar. Anketlere göre bu politikalardan en çok göç karşıtı partiler faydalanıyor. Ya şimdi ya hiç. Hristiyan Demokrat vekil Jeroen Lenaers şöyle söylüyor: 'Bu paket Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce geçmezse, birkaç yıllık başka bir erteleme göreceğiz. Yeni Avrupa Parlamentosu ve yeni Komisyon fikrini değiştirebilir ve başka bir şey isteyebilir'.

La Republica (İtalya): Mecazi olarak masaya vurulan yumruğa rağmen, Meloni hükümeti son müzakarelerden eli boş çıkıyor. Ülkemiz tek bir taviz bile elde edemedi. Roma üçüncü ülkelerle ilgili esnek bir anlaşma aldı. Yine de, bu uygulanması çok karmaşık bir prosedür.

De Standaard (Belçika): Eşit derecede büyük bir tehlike de siyasetçilerin planı Avrupa'nın mülteci sorununa bir çözüm ya da otomatik olarak sığınmacı sayısını düşürecek bir enstrüman olarak pazarlamaları. Bu çok kolaycılık olur ve tırmanan çatışmaların iklim değişikliğiyle daha kötü hale geleceği Afrika Boynuzu ve Sahel'deki endişe verici gelişmelerin hesaba katılmadığı anlamına gelir. Avrupa eğer devekuşu gibi kafasını kuma gömerse, göç anlaşması naif bir deneyden fazlası olamaz.

Suddeutsche Zeitung (Almanya): AB için insani bakış açışıyla daha iyi bir sığınmacı anlaşması artık mümkün değil. Aksine, 2024'teki Avrupa seçimlerinde bir sağ dalga bekleniyor. Popüler düşünce, sığınmacı konularında bir tavır belirleyip, sağcı atmosfere daha kararlı şekilde karşı durmak. Bu saygın bir düşünce. Diğer yandan, Avrupa halklarına sorun olarak gördükleri şeyin aslında bir sorun olmadığını ve yanlış hükümetler seçtiklerini söylemek tehlikeli. İnsanlar, iktidarda olan kişilerden çözüm bekliyorlar.

Independent Türkçe, Guardian, DW, AFP, Euractiv, Eurotopics



Pakistan: İsrail ile ilişkiler, İslamabad'ın ve Filistin halkının çıkarlarına bağlı

(AA)
(AA)
TT

Pakistan: İsrail ile ilişkiler, İslamabad'ın ve Filistin halkının çıkarlarına bağlı

(AA)
(AA)

Geo News televizyonundaki habere göre, Bakan Jilani, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’in ülkesinin İslam dünyasıyla ilişkilerini normalleştireceğine yönelik ifadelerine cevap verdi.

Jilani, Cohen’in son zamanlarda herhangi bir Pakistanlı yetkiliyle görüşmediğine işaret ederek, İsrail ile ilişki kurulmasının ülkenin ulusal ve Filistin halkının çıkarlarına bağlı olduğunu söyledi.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, 22 Eylül'de yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın ardından 6 veya 7 İslam ülkesinin İsrail ile barış anlaşması yapacağını ifade etmiş, bunların hangi ülkeler olduğuna dair bilgi vermemişti.


Nijerya Devlet Başkanı, üniversite saldırısında kaçırılanların kurtarılması için talimat verdi

Bola Ahmed Tinubu (AA)
Bola Ahmed Tinubu (AA)
TT

Nijerya Devlet Başkanı, üniversite saldırısında kaçırılanların kurtarılması için talimat verdi

Bola Ahmed Tinubu (AA)
Bola Ahmed Tinubu (AA)

Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu'nun Özel Danışmanı Ajuri Ngelale'nin yaptığı açıklamaya göre, Tinubu, bu tür saldırıların hiçbir ahlaki gerekçesi olmadığını belirtti.

Ülkedeki güvenlik birimlerine, kaçırılanların derhal kurtarılması için talimat veren Tinubu, "Yönetimimin her Nijerya vatandaşını korumak gibi ciddi bir görevi vardır ve bu taahhüt doğrultusunda, kaçırılan öğrencilerin ailelerini, güvenli bir şekilde geri dönmelerini sağlamak için hiçbir çabadan kaçınılmayacağı konusunda temin ederim" ifadesini kullandı.

Nijerya'nın Zamfara eyaletine bağlı Gusau bölgesindeki üniversiteye 22 Eylül'de düzenlenen silahlı saldırıda aralarında 24 öğrencinin bulunduğu 35 kişi kaçırılmıştı.

Saldırının ardından ordunun düzenlediği operasyonda kaçırılan kişilerden 6'sı kurtarılmıştı.

 


İİT, İsrail güçlerinin 2 Filistinliyi öldürdüğü baskını şiddetle kınadı

(AA)
(AA)
TT

İİT, İsrail güçlerinin 2 Filistinliyi öldürdüğü baskını şiddetle kınadı

(AA)
(AA)

İİT'den yapılan açıklamada, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında işlediği suçlara son vermesi çağrısı yapıldı.

Açıklamada, "İİT, İsrail işgal güçlerinin, işgal altındaki Filistin topraklarında işlediği suçları ve iki Filistinli gencin şehit olmasına ve Nur Şems Mülteci Kampı'nın altyapısının zarar görmesine neden olan bugünkü baskınını şiddetle kınar" ifadesi kullanıldı.

İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını da artırdığı belirtilen açıklamada, İsrail saldırılarının savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil ettiği vurgulandı.

Açıklamada, uluslararası topluma, işgalci güç İsrail'e işlediği suçlara ve mükerrer saldırılarına son vermesi için baskı yapılması ve Filistin halkına uluslararası koruma sağlanması çağrısında bulunuldu.

Gazze'deki Filistinliler, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa baskınını ve Batı Şeria'da gerçekleştirilen ihlalleri protesto etmek için 8 gündür İsrail sınırı yakınlarında gösteri düzenliyor.

İsrail ordusu, çok sayıda Filistinlinin yaralanmasına sebep olan gösterilere şiddetli müdahalelerinin yanı sıra iki gündür Gazze'ye hava saldırısı düzenliyor.

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'nın Tulkerem kentine bağlı Nur Şems Mülteci Kampı'na düzenlediği baskında 2 Filistinliyi öldürmüş, kampın caddelerine, altyapısına ve Filistinlilerin araçlarına buldozerlerle zarar vermişti.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada ise bir İsrail askerinin yaralandığı belirtilmişti.

İsrail güçleri, 5 Eylül'de Nur Şems Kampı'na düzenlediği baskında bir Filistinliyi öldürmüş, kampta büyük hasar bırakan baskın nedeniyle caddeler ulaşıma, dükkanlar da hizmete kapanmıştı.

İşgal altındaki Batı Şeria, aylardır İsrail ordusunun baskınları ve Yahudi yerleşimcilerin saldırı ve hak ihlalleri nedeniyle ciddi gerilime sahne oluyor.


Ermenistan, Dağlık Karabağ’dan kaçan ilk Ermeni mülteci grubunu kabul etmeye başladı

Dağlık Karabağ’dan kaçan Ermeni mülteciler dün Ermenistan’ın Goris şehrindeki kabul merkezine ulaştı (Reuters)
Dağlık Karabağ’dan kaçan Ermeni mülteciler dün Ermenistan’ın Goris şehrindeki kabul merkezine ulaştı (Reuters)
TT

Ermenistan, Dağlık Karabağ’dan kaçan ilk Ermeni mülteci grubunu kabul etmeye başladı

Dağlık Karabağ’dan kaçan Ermeni mülteciler dün Ermenistan’ın Goris şehrindeki kabul merkezine ulaştı (Reuters)
Dağlık Karabağ’dan kaçan Ermeni mülteciler dün Ermenistan’ın Goris şehrindeki kabul merkezine ulaştı (Reuters)

Ermenistan, Azerbaycan’ın geçtiğimiz hafta yürüttüğü askeri müdahalesinden sonra kontrolüne giren Dağlık Karabağ’dan kaçan ilk Ermeni mülteci grubunu kabul etmeye başladı.

Ermenistan, bölgede kalmaktan korkan 120 bin kişilik yerel nüfusu kabul etmeye hazır olduğunu vurgularken, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da üstü kapalı olarak müttefikleri Rusya’yı eleştirdi.

İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti üzerine, 25 Eylül tarihinde (bugün) Nahçıvan’a günübirlik bir çalışma ziyareti gerçekleştirecek.

Bu arada Paşinyan ve Aliyev, hafta sonunda İspanya’nın güneyindeki Granada’da bir araya gelecek. Görüşmelere, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’in de katılması bekleniyor.

Dağlık Karabağ’daki Ermenileri korumadaki ‘başarısızlığı’ nedeniyle kamuoyunda büyük tepkilerle karşı karşıya kalan Paşinyan, dün televizyonda yayınlanan bir konuşmasında, ülkesinin mevcut ittifaklarının ‘etkisiz’ olduğunu söyledi.

Paşinyan söz konusu açıklamasında şunları söyledi;

Ermenistan’ın parçası olduğu dış güvenlik sistemlerinin, kendi güvenliği ve çıkarlarını korumada etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. Ermenistan hiçbir zaman ittifak taahhütlerinden vazgeçmedi ve müttefiklerine ihanet etmedi. Ancak olayların analizi, yıllardır güvendiğimiz güvenlik sistemleri ve müttefiklerin, kırılganlıklarımızı gösterme ve Ermeni halkının bağımsız bir devlete sahip olmasının imkansızlığını meşrulaştırma görevini üstlendiğini gösteriyor.

Ermenilerin bölgeyi terk etme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyen Paşinyan, ülkesinin onları kabul etmeye hazır olduğunu vurguladı.

Azerbaycan geçtiğimiz hafta, kökleri Sovyetler Birliği’nin çöküşüne kadar uzanan çatışmanın son bölümünde, Dağlık Karabağ’da Ermeni militanları mağlup etti.

Bakü, bölgede yaşayan Ermenilerin haklarını güvence altına alma niyetini ifade etse de, Ermeni ayrılıkçı liderler ‘baskı korkusuyla’ bölgeden ayrılmakta ısrar etti.


İran'da bir gazetenin İsrail adli arşivini ele geçirdiği iddiası

(AA)
(AA)
TT

İran'da bir gazetenin İsrail adli arşivini ele geçirdiği iddiası

(AA)
(AA)

İran'da merkezi Tahran'da bulunan Tehran Times gazetesi, İsrail'in 70 bin sayfadan oluşan adli arşivine ulaştığını açıkladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşinin psikolojik rahatsızlıklarının olduğu öne sürülen belgelerde, hükümetin birçok üyesinin davaları ve İsrail'in Arap vatandaşlara karşı sistematik ayrımcılık yaptığına dair bilgilerin yer aldığı iddia edildi.

Netanyahu, 22 Eylül'de 78. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada İran'ı hedef almıştı.

Uluslararası toplumu İran'ın saldırılarına karşı kayıtsız kalmakla suçlayan Netanyahu, İran'ın nükleer emellerini sürdürmesine rağmen yaptırımların gevşetildiği eleştirisinde bulunarak, "İran'ın nükleer emellerine karşı ikna edici bir tehdit sunulmalı. Ben İsrail Başbakanı olduğum müddetçe İran'ın nükleer silah elde etmemesi için elimden geleni yapacağım" ifadelerini kullanmıştı.


Vucic, Kosova'nın kuzeyindeki saldırının Kosovalı Sırplar tarafından yapıldığını söyledi

Aleksandar Vucic (AA)
Aleksandar Vucic (AA)
TT

Vucic, Kosova'nın kuzeyindeki saldırının Kosovalı Sırplar tarafından yapıldığını söyledi

Aleksandar Vucic (AA)
Aleksandar Vucic (AA)

Vucic, Kosova'nın kuzeyinde çoğunlukla Sırpların yaşadığı Kuzey Mitrovica'da yolu kapatan silahlı Sırpların polise ateş açması ve bir polis memurunun hayatını kaybetmesi üzerine başkent Belgrad'da basına açıklamalarda bulundu.

Sırp halkı için çok zor bir gün olduğunu belirten Vucic, "Bu gece bir grup Kosovalı Sırp, Banjska'da iki kamyonla barikat kurdu, ardından Kosova polisi geldi ve barikatları kaldırmak istedi. Bir çatışma yaşandı ve çatışmada bir polis vuruldu, bir kişi de yaralandı. Olayın ardından çatışma devam etti" dedi.

Vucic, uluslararası kurumları birçok kez uyardığı durumun gerçekleştiğini ve Kosovalı Sırpların, Kosova Başbakanı Albin Kurti'nin "terörüne" artık tahammül edemediğini savunarak, şunları söyledi:

Bir polisin ölümüyle sonuçlanan olayı hiçbir şekilde haklı çıkarmak istemem, yaşananları kınıyorum ancak 3 Kosovalı Sırp da öldürüldü. Kosovalı Sırplar, çember içine alındı ve kanlı çatışma yaşandı. 2'si ağır yaralı. Bir kişinin daha öldürülmüş olabileceği şüphesi var. Kosova polisinin yaralı bir Kosovalı Sırp'a yardım etmediği ve onu 'gülerek' ölüme terk ettiğine dair de kanıtlarımız var.

"Kosova'nın bağımsızlığını asla tanımayacağız"

Yaşananların tek sorumlusunun Kurti olduğunu iddia eden Vucic, "Tek istediği savaş ve çatışma. Sırbistan'ı NATO ile çatışmaya sürüklemek istiyor. Uluslararası kurumlardan bir an evvel Sırp Belediyeler Birliğinin kurulmasını talep ediyorum. Bu şekilde Sırplar kendilerini sürgün edilmiş hissetmeyecek, böyle çatışmaların da önüne geçilmiş olacak" değerlendirmesinde bulundu.

Vucic, "Halkımıza barış ve sakin kalmaları çağrısında bulunuyorum, daha fazla kan dökülmesini önlemek için elimizden geleni yapalım" ifadesini kullandı.

Gelecek günlerde yeni kararların alınacağını belirten Vucic, "Sırbistan, Kosova'nın bağımsızlığını asla tanımayacak isterseniz hepimizi öldürün. Konuşmaya her zaman hazırız ancak Kosova'nın bağımsızlığı asla" dedi.

Vucic, saldırganların üzerindeki üniformaların Sırbistan polisi ve ordusuna ait olmadığına işaret ederek, "Her şey hazırlanmış bir planın parçası. Yaklaşık bir buçuk saatte 460 özel birlik askeri toplandı. Hem de pazar günü. Her şey hazırlanmıştı" diye konuştu.

Olay

Kosova'nın kuzeyinde çoğunlukla Sırpların yaşadığı Banjska'da yolu kapatan silahlı Sırpların, sabah saatlerinde polise ateş açması sonucu bir polis ölmüş, bir polis yaralanmıştı.

Kosova Başbakanı Albin Kurti, ülkenin kuzeyinde ağır silahlı yaklaşık 30 kişilik grubun Kosova polisine yönelik saldırılarını sürdürdüğünü açıklamıştı.

Banjska'da bulunan Banjska Manastırı ve çevresine sığınan silahlı grup, Kosova polisi tarafından kuşatılmış ve bölgede gün boyunca çatışmalar sürmüştü.

NATO'nun Kosova'daki Barış Gücünden (KFOR) yapılan açıklamada, "KFOR, Banjska'daki durumu yakından izlemeye devam ediyor ve KFOR birlikleri bu bölgede, gerektiğinde yanıt vermeye hazır durumda bulunuyor. KFOR Komutanı, AB, Sırbistan Genelkurmay Başkanı ve Kosova'daki kurumlar dahil olmak üzere tüm uluslararası paydaşlarla yakın ve sürekli temas halinde olup, çözüm bulmak için yoğun bir şekilde çalışmaktadır" ifadelerine yer verilmişti.


Kosova’nın kuzeyinde polisle çatışan 3 kişi öldürüldü

Sırp grubun açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden polis memuru Afrim Bunjaku için başkent Priştine'deki merkez polis karakolunda anma etkinliği düzenlendi (AA)
Sırp grubun açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden polis memuru Afrim Bunjaku için başkent Priştine'deki merkez polis karakolunda anma etkinliği düzenlendi (AA)
TT

Kosova’nın kuzeyinde polisle çatışan 3 kişi öldürüldü

Sırp grubun açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden polis memuru Afrim Bunjaku için başkent Priştine'deki merkez polis karakolunda anma etkinliği düzenlendi (AA)
Sırp grubun açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden polis memuru Afrim Bunjaku için başkent Priştine'deki merkez polis karakolunda anma etkinliği düzenlendi (AA)

Kosova Başbakanı Albin Kurti, Kosova’nın kuzeyinde sabah saatlerinde silahlı Sırp grubun açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden polis memuru Afrim Bunjaku için düzenlenen anma etkinliğinde açıklamalarda bulundu.

Gelecek dönemde şüpheli saldırganlara ilişkin daha fazla bilginin açığa çıkmasını beklediklerini belirten Kurti, "Artık bilinen şey, terör saldırısını gerçekleştiren ve Afrim'i acımasızca öldüren yabancı profesyonel ordu veya polis oluşumundan üyelerin var olduğudur" ifadesini kullandı. Kurti, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bunlardan 3'ünü öldürdük, yaralılar ve gözaltına aldıklarımız var. İnanıyorum ki bundan sonraki süreç bize bunların tam olarak kim oldukları, Kosova'ya nasıl girdikleri, Kosova Cumhuriyeti'ni istikrarsızlaştırmaya yönelik bu zorlu girişimin komutanları ve liderlerinin kim olduğu konusunda daha fazla bilgi verecektir. Şu ana kadar öğrendiklerimiz, daha önce de düşündüğümüz gibi bunlar, bugün yaptıklarını uzun süredir planlamış, hazırlamış, bu saldırıyı planlayan profesyonel bir terörist/suç yapılanmasıdır. Bunlar bir kaçakçılık çetesini değil, siyasi, mali ve lojistik açıdan resmi Belgrad tarafından desteklenen paralı asker yapısını temsil ediyorlar.

Kosova İçişleri Bakanı Xhelal Sveçla da bölgedeki gazetecilere yaptığı açıklamada, bugün gün boyu Banjska'da gerçekleşen operasyonda 3 saldırganın öldürüldüğünü, 2'si saldırgan, 4'ü saldırıyı telsiz bağlantılarıyla destekleyen olmak üzere 6 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Gözaltına alınan 2 kişinin "yaralı, üniformalı ve silahlı" olduğunu belirten Sveçla, Kosova polisinin saldırganları arama çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

Sveçla, polisin büyük miktarda silah ele geçirdiğine işaret ederek, "Ülkenin tüm toprakları kontrol altına alındı" dedi.

Olay

Kosova'nın kuzeyinde çoğunlukla Sırpların yaşadığı Banjska'da yolu kapatan silahlı Sırpların, sabah saatlerinde polise ateş açması sonucu bir polis ölmüş, bir polis yaralanmıştı.

Kosova Başbakanı Albin Kurti, ülkenin kuzeyinde ağır silahlı yaklaşık 30 kişilik grubun Kosova polisine yönelik saldırılarını sürdürdüğünü açıklamıştı.

Banjska'da bulunan Banjska Manastırı ve çevresine sığınan silahlı grup, Kosova polisi tarafından kuşatılmış ve bölgede gün boyunca çatışmalar sürmüştü.

NATO'nun Kosova'daki Barış Gücünden (KFOR) yapılan açıklamada, "KFOR, Banjska'daki durumu yakından izlemeye devam ediyor ve KFOR birlikleri bu bölgede, gerektiğinde yanıt vermeye hazır durumda bulunuyor. KFOR Komutanı, AB, Sırbistan Genelkurmay Başkanı ve Kosova'daki kurumlar dahil olmak üzere tüm uluslararası paydaşlarla yakın ve sürekli temas halinde olup, çözüm bulmak için yoğun bir şekilde çalışmaktadır" ifadelerine yer verilmişti.


Azerbaycan ile Ermenistanlı yetkililer, 26 Eylül'de Brüksel'de görüşecek

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Azerbaycan ile Ermenistanlı yetkililer, 26 Eylül'de Brüksel'de görüşecek

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Ermenistan'ın resmi haber ajansı Armenpress'in Ermenistan Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğine dayandırdığı haberine göre, Hacıyev ile Grigoryan'ın 26 Eylül'de Brüksel'de yapacakları görüşmeye, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel'in danışmanları da katılacak.

Görüşmede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında 5 Ekim'de İspanya'nın Granada şehrinde yapılacak görüşmenin hazırlıkları ele alınacak.

Aliyev, Paşinyan ve Michel, 14 Mayıs'ta Brüksel'de üçlü toplantıda bir araya gelmiş ve 1 Haziran'da Moldova'da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi kapsamında Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Scholz'un da katılımıyla beşli toplantı yapmıştı.


Karabağ'da Ermeni nüfusun yaşadığı Hankendi şehrine Azerbaycan elektriği verildi

(AA)
(AA)
TT

Karabağ'da Ermeni nüfusun yaşadığı Hankendi şehrine Azerbaycan elektriği verildi

(AA)
(AA)

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İdaresinden yapılan açıklamada, Hankendi şehrinin elektrik hattının Ermenistan'ın enerji sisteminden ayrılarak Azerbaycan'ın enerji sistemine bağlandığı bildirildi.

Açıklamada, Hankendi'ye elektriğin Şuşa'daki trafo merkezinden sağlandığı belirtilerek, "Artık Hankendi'de Azerbaycan ışığı yanmaktadır" ifadesi kullanıldı.

Azerbaycan ordusu, 19 Eylül'de Karabağ'da anayasal düzeni tesis etmek amacıyla antiterör operasyonu başlatmıştı.

Karabağ'daki yasa dışı Ermeni silahlı güçler, yaklaşık 24 saat süren operasyon sonrasında silah bırakmıştı.

Azerbaycanlı yetkililerle Ermeni nüfusun temsilcilerinin 21 Eylül'de yaptığı görüşmede entegrasyon süreciyle ilgili bir takım konularda mutabakat sağlanmıştı.


Kissinger: ABD ile Çin'in ekonomik bağlarını koparması, yaşam standartlarını düşürür

(AA)
(AA)
TT

Kissinger: ABD ile Çin'in ekonomik bağlarını koparması, yaşam standartlarını düşürür

(AA)
(AA)

Kissinger, Çin'in Şanghay şehrinde düzenlenen 5. Bund Zirvesi'nin açılışında çevrim içi yaptığı konuşmada, ABD-Çin ilişkisinin bugünkü dünya düzeninin temel unsuru olduğunu, barışın ve istikrarın korunması için bu iki ülkenin işbirliği yapması gerektiğini savundu.

Çin'in küresel ekonomiyle derin entegrasyonunun ABD ile ilişkilerini güçlendirdiğini, çünkü iki tarafın ticaret için birbirine bağımlı hale geldiğini vurgulayan Kissinger, "ABD ile Çin'in ekonomik bağlarını koparması her iki ülkeye de zarar verir, yaşam standartlarını düşürür" dedi.

Kissinger, ekonomik bağları koparmaktan kaçınmanın yolunun, "iletişim, karşılıklı anlayış ve birbirinden öğrenme" olduğunu belirterek, bunun ikili ilişkileri geliştirmenin yanı sıra tüm dünyaya fayda sağlayacağına inandığını dile getirdi.

"Yapay zeka, bir tarafın hakimiyeti olmadan düzenlenmeli"

Washington ve Pekin'in yeni gelişen üretken yapay zeka teknolojisinde işbirliği yapması gerektiğine işaret eden Kissinger, bu alanın "bir tarafın hakimiyet sağlama girişimi olmaksızın" düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.

Batı'da yapay zeka ile uğraşan şirketlerin yalnızca kısa vadeli rekabete odaklandığı, teknolojinin etik ve toplumsal sonuçlarına kafa yormadığını, Çin'de ise yapay zeka alanındaki devlet kontrolünün bu teknolojilerin askeri amaçlarla kullanılabileceği izlenimi yarattığını ifade etti.

İki tarafın, yapay zeka araştırmalarının doğasını anlamak üzere "karşılıklı açılıma" ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Kissinger, "Bu sayede sürekli birbirimizden korkarak yaşamak zorunda kalmayız" ifadesini kullandı.

Kissinger, yapay zeka alanında küresel düzenleme anlayışı geliştirmek için diyaloğa ihtiyaç olduğunu, bunun da "tek taraflı avantaj sağlama güdüsünü bir tarafa bırakmayı" gerektirdiğini vurguladı.

Kissinger ve Çin

1969-1977 yıllarında ABD Başkanları Richard Nixon ve Gerald Ford hükümetlerinde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Henry Kissinger, 1970'lerdeki "arka kapı diplomasisi" ile Çin ile ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasında önemli rol oynamıştı.

Temmuz 1971’de Çin ile ilişkileri başlatmak adına gizlice Pekin’e giden Kissinger’ın bu seyahati, eski ABD Başkanı Richard Nixon’ın iki ülke arasındaki ilişkilerde dönüm noktası olan ziyaretine zemin oluşturmuştu.

Kissinger'ın o dönemde Sovyet Birliği'ne karşı Komünist Çin ile bağımsız ilişki kurması ve diplomatik tanınma ve BM üyeliğinin önünü açması, Soğuk Savaş'ın seyrini etkileyen stratejik bir hamle olarak tarihe geçmişti.

ABD'nin uluslararası sistemden izole durumdaki Pekin ile işbirliği, Çin’in ileriki yıllarda dünyanın önde gelen üretim merkezi ve en büyük ikinci ekonomisi olmasının da yolunu açmıştı.

Kissinger, son yıllarda ABD-Çin ilişkilerindeki anlaşmazlıklara ve gerilimlere rağmen Çin liderleri ve kurumlarıyla bağlarını sürdürüyor.

"Çin dostu akil adam"

Çinliler, Kissinger'ı "Çin dostu akil adam" olarak görüyor. Çin Halkı Dış İlişkiler Enstitüsü, Mayıs 2022'de "Kissinger ve Çin-ABD İlişkileri" konulu çevrim içi panel düzenlemiş, Kissinger panelin "onur konuğu" olmuştu.

Dışişleri Bakanı Vang Yi, Eylül 2022'de BM Genel Kurulu için gittiği New York'ta Kissinger ile görüşmüştü.

Çin'in yeni atanan Washington Büyükelçisi Şie Fıng, 27 Mayıs'ta 100. yaş gününü kutlayan Kissinger'ı evinde ziyaret etmişti.

Kissinger, temmuzda Pekin’i ziyaret etmiş, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer yetkililerle görüşmüştü.

Amerikalı eski diplomat, son yıllarda, Washington ve Pekin arasındaki gerilimlerin askeri cepheleşmeye ve "yeni bir soğuk savaşa" dönüşmesinin "felaket sonuçları olacağına" dair uyarılarıyla gündeme geliyor.