AB'nin üzerinde anlaşmaya vardığı yeni göç ve sığınmacı planı ne anlama geliyor?

Göçmen kabul etmek istemeyen ülkeler kişi başına 20 bin euro ödeme yapacak, sığınma başvuruları kabul edilmeyen göçmenler "güvenli ülkelere" gönderilecek

2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)
2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)
TT

AB'nin üzerinde anlaşmaya vardığı yeni göç ve sığınmacı planı ne anlama geliyor?

2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)
2022'de AB ülkelerine gelen düzensiz göçmen sayısı 330 bine yükselerek 2016'dan sonraki en yüksek seviyeye ulaşmıştı (Reuters)

Avrupa Birliği, üzerinde yıllardır tartışılan birliğin yeni göç ve sığınma kurallarıyla ilgili anlaşmaya vardı.

Lüksemburg'da yaklaşık 12 saatlik yoğun bir müzakere trafiğinin yaşandığı AB İçişleri Bakanları toplantısından çıkan anlaşma, Avrupa Birliği'nin göç politikasında radikal reformlar öngörüyor.

Lüksemburg'daki görüşmelere başkanlık eden İsveç Göç Bakanı Maria Malmer Stenergard anlaşmayı, "Bunları söylemek için burada oturduğuma inanamıyorum ama sığınma başvurularına genel yaklaşım, göç yönetimi ve sığınma sürecine ilişkin düzenlemeler konusunda anlaşmaya vardık" ifadelerini kullandı.

AB yetkilileri anlaşma sürecini bir "maraton", anlaşmayı ise "tarihi" olarak niteledi. Uzun yıllardır üye ülkeler arasında anlaşmazlıklara neden olan göç konusu hakkındaki görüşmeler bir süredir tıkanmış durumdaydı ve blok içinde çözümsüz bir konu olarak görülüyordu.

Polonya ve Macaristan anlaşmanın aleyhinde oy kullanırken, Bulgaristan, Malta, Litvanya ve Slovakya ise çekimser kaldı.

Anlaşmanın kabulüne dair oy birliği sağlanamasa da, nitelikli çoğunluk ilkesi gereği anlaşma tamamlanmış oldu.

İçişleri Bakanları tarafından varılan anlaşmanın ardından düzenlemeyle ilgili Avrupa Parlamentosu'nda görüşmelerin başlaması bekleniyor. Parlamentodaki görüşmelerin ardından yeni göç planının haziranda yapılacak seçimler öncesinde yasalaşma şansı bulunuyor.

Yeni göç anlaşması ne öngörüyor?

AB İçişleri Bakanları toplantısında varılan anlaşmanın birçok ülkenin tavizleriyle gerçekleştiği belirtiliyor.

Bunlardan ilki, AB'ye gelen göçün giriş noktasındaki ülkeler olan İtalya, Yunanistan ve Malta'nın göçmenler için istediği "zorunlu yeniden yerleştirme" uygulamasından vazgeçmesi oldu.

Bunun yerine anlaşmaya üye ülkelerin kabul etmek istemedikleri her göçmen için 20 bin euro ödeme yapması şartı kondu. Üye ülkeler tarafından yapılan ödemelerin ortak bir AB fonunda biriktirilerek, göçün esas nedenleriyle mücadeleye ilişkin projelerde değerlendirilmesi kararlaştırıldı.

Yeni sistem göçmenlerin ülkelere göre dağılımına nüfus ve milli gelir bazlı bazı kotalar getiriyor ve AB'ye giriş yapılan ülkelere diğer üyelerden yardım istemeden önce belirli sayıda göçmenin işlemlerini yapma şartı koyuyor.

Yeni anlaşma ayrıca AB ülkelerine yapılan tüm sığınma başvurularının 6 ay içinde sonuçlandırılmasını öngörüyor.

Başvuruları kabul edilmeyen göçmenler nereye gönderilecek?

AB'nin yeni göç ve sığınmacı kurallarının belirlendiği toplantıdaki en önemli başlıklardan biri AB'ye yaptıkları sığınma başvurusu kabul görmeyen göçmenlerin nereye gönderileceği konusuydu.

Konuyla ilgili son dakikada alınan kararla, göçmenlerin hangi ülkeye gönderileceği kararı, göçmeni gönderecek ülkenin kendisine bırakıldı. Bir başka deyişle bu konuda AB düzeyinde bir karar alınmayacak.

Sığınmacı başvurusu kabul edilmeyen bir göçmen, başvuru yaptığı ülke tarafından "güvenli" olarak tanımlanan bir diğer ülkeye gönderilebilecek. Ancak üye ülkenin, göçmenle göçmenin gönderileceği ülke arasında bir "bağlantı" sunması gerekecek.

Bu düzenlemenin üye ülkelerin geri gönderme işlemlerine esneklik sunması bekleniyor. 

Ayrıca bu düzenlemeyle birlikte Afrika'dan göç akışı alan İtalya gibi ülkelerin göçmenleri Tunus gibi geçiş ülkelerine geri göndermesinin de önü açılıyor. 

İtalya İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi varılan anlaşmadan memnuniyetini, "Bugün birşeylerin başladığı bir gün. Bir yere varmıyoruz, yola çıkıyoruz" sözleriyle duyurdu.

Piantedosi ayrıca müzakereler sırasında tüm isteklerinin kabul edildiğini söyledi.

Geçen yıl göçmen karşıtı politikalarla seçimleri kazanan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin gelecek günlerde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte'yle birlikte Tunus'a bir ziyaret düzenlemesi bekleniyor.

Yeni göç düzenlemesine itirazlar

Avrupa Birliği İçişleri Bakanları yeni göç kurallarına ilişkin anlaşmaya varmış olsa da, blok içerisinde düzenlemeye itiraz eden ülkeler de var.

Polonya İçişleri Bakanı Bartosz Grodecki, ülkesinin kabul edilmeyen göçmen başına 20 bin euro ödenmesi planını kabul etmediğini ve bu cezaları ödemeyeceğini söyledi. 

1 milyondan fazla Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapan Polonya'nın yanı sıra anlaşmayı kabul etmeyen bir diğer ülke de Macaristan oldu. Budapeşte yönetimi AB içindeki en sert göçmen karşıtı duruşa sahip ülke olarak görülüyor.

Almanya hükümeti müzakereler sırasında, çocuklu aileler ve ailesiz çocukların yeni önlemlerin dışında bırakılmasını önerdi ancak görüşmeler sırasında çocuklu ailelerin de plana dahil edilmesini kabul etmek zorunda kaldı.

Avrupa basını anlaşmayı nasıl değerlendirdi?

De Telegraaf (Hollanda): Gelecek 12 ayda bazı üye ülkelerde seçimler olacak. Ve hükümet liderleri anket sonuçlarına baktıkça sarsılıyor. Başarısız göç politikaları nedeniyle seçmenler tarafından cezalandırılmaktan korkuyorlar. Anketlere göre bu politikalardan en çok göç karşıtı partiler faydalanıyor. Ya şimdi ya hiç. Hristiyan Demokrat vekil Jeroen Lenaers şöyle söylüyor: 'Bu paket Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce geçmezse, birkaç yıllık başka bir erteleme göreceğiz. Yeni Avrupa Parlamentosu ve yeni Komisyon fikrini değiştirebilir ve başka bir şey isteyebilir'.

La Republica (İtalya): Mecazi olarak masaya vurulan yumruğa rağmen, Meloni hükümeti son müzakarelerden eli boş çıkıyor. Ülkemiz tek bir taviz bile elde edemedi. Roma üçüncü ülkelerle ilgili esnek bir anlaşma aldı. Yine de, bu uygulanması çok karmaşık bir prosedür.

De Standaard (Belçika): Eşit derecede büyük bir tehlike de siyasetçilerin planı Avrupa'nın mülteci sorununa bir çözüm ya da otomatik olarak sığınmacı sayısını düşürecek bir enstrüman olarak pazarlamaları. Bu çok kolaycılık olur ve tırmanan çatışmaların iklim değişikliğiyle daha kötü hale geleceği Afrika Boynuzu ve Sahel'deki endişe verici gelişmelerin hesaba katılmadığı anlamına gelir. Avrupa eğer devekuşu gibi kafasını kuma gömerse, göç anlaşması naif bir deneyden fazlası olamaz.

Suddeutsche Zeitung (Almanya): AB için insani bakış açışıyla daha iyi bir sığınmacı anlaşması artık mümkün değil. Aksine, 2024'teki Avrupa seçimlerinde bir sağ dalga bekleniyor. Popüler düşünce, sığınmacı konularında bir tavır belirleyip, sağcı atmosfere daha kararlı şekilde karşı durmak. Bu saygın bir düşünce. Diğer yandan, Avrupa halklarına sorun olarak gördükleri şeyin aslında bir sorun olmadığını ve yanlış hükümetler seçtiklerini söylemek tehlikeli. İnsanlar, iktidarda olan kişilerden çözüm bekliyorlar.

Independent Türkçe, Guardian, DW, AFP, Euractiv, Eurotopics



Trump: ABD Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacak ve onu "Orta Doğu'nun Rivierası"na dönüştürecek

İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)
İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)
TT

Trump: ABD Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacak ve onu "Orta Doğu'nun Rivierası"na dönüştürecek

İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)
İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Filistinlileri başka bir yere yerleştirdikten ve ekonomik olarak kalkındırdıktan sonra savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'nin kontrolünü ABD'nin devralacağı sözünü verdi.

Bu hamle, ABD'nin İsrail-Filistin çatışmasına yönelik onlarca yıllık politikasını tersine döndürecek. Trump sürpriz planını, kendisini ziyaret eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında duyururken daha fazla ayrıntı vermekten kaçındı. Bu açıklamadan önce Trump, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri komşu ülkelere kalıcı olarak yerleştirme yönünde şok edici bir öneride bulunmuş ve Gazze Şeridi’ni bir ‘yıkım alanı’ olarak tanımlamıştı.

Gazetecilere ABD'nin Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacağını ve orada bir iş yapacağını söyleyen Trump, “Bölgedeki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların sökülmesinden, yıkılmış binalardan kurtulmaktan sorumlu olacağız” ifadelerini kullandı.

Gazze'de ne yapılması gerekiyorsa onu yapacaklarını söyleyerek sözlerini sürdüren Trump, “Gerekirse bunu yaparız, o toprak parçasını alırız, geliştiririz, binlerce ve binlerce istihdam yaratırız ve tüm Ortadoğu'nun gurur duyabileceği bir şey olur” ifadesini kullandı.

Orada kimlerin yaşayacağı sorulduğunda ise Trump, oranın ‘dünya insanlarına’ ev sahipliği yapabileceğini belirterek, Gazze Şeridi’nin ‘Ortadoğu'nun Rivierası’ olacağını belirtti.

Öte yandan İsrail Başbakanı Netanyahu Trump'ın yeni fikirlerle kalıpların dışında düşündüğünü söyledi. Bunun geleneksel düşünce kalıplarını yıkmaya istekli olduğunu gösterdiğini belirten Netanyahu, “İsrail ordusu Gazze Şeridi’nde Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas ile bir yılı aşkın bir süre savaştı” dedi.

Ancak ABD'nin Gazze topraklarını uzun vadede nasıl ve hangi yetkiyle ele geçirip işgal edebileceğine ilişkin bir soruya doğrudan yanıt vermeyen Trump, “Orada uzun vadeli bir sahiplik pozisyonu görüyorum ve bunun Ortadoğu'nun bu kısmına büyük bir istikrar getireceğini düşünüyorum” dedi. Bölgedeki liderlerle konuştuğunu ve onların da bu fikri desteklediğini belirterek, “Bu konuyu aylar boyunca çok yakından inceledim” diye ekledi. Trump, Gazze'yi ziyaret edeceğini de söyledi, ancak ne zaman ziyaret edeceğini belirtmedi.

Trump, dün sabah saatlerinde Ürdün ve Mısır'a bir kez daha Gazze Şeridi’nden Filistinlileri kabul etmeleri çağrısında bulunarak, İsrail ile Hamas arasında 16 ay süren acımasız savaşın ardından yeniden inşa edilmesi gereken Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin bölgeyi terk etmekten başka alternatifleri olmadığını söyledi. Ancak Trump bu kez, Arap ülkelerinin liderlerinin şiddetle reddettiği önceki önerilerinin ötesine geçerek, Filistinlilerin ‘kalıcı’ olarak yeniden yerleştirilmesini destekleyeceğini belirtti.

Gazzelilerin zorla yerlerinden edilmesi uluslararası hukuku ihlal edecek ve sadece bölgede değil, Washington'un Batılı müttefikleri tarafından da şiddetle karşı çıkılacak bir durum. Hamas liderlerinden Sami Ebu Zuhri, Trump'ın, Filistinlilerin Gazze Şeridi’ni terk etmesi çağrısını ‘Filistinlilerin topraklarından kovulmaları’ olarak nitelendirerek kınadı. Bunu ‘bölgede kaos ve gerginlik yaratmaya yönelik bir reçete’ olarak gördüklerini belirten Ebu Zuhri, “Gazze halkı bu planların hayata geçirilmesine izin vermeyecektir. Burada gereken, işgalin ve halkımıza yönelik saldırganlığın sona erdirilmesidir” ifadelerini kullandı.

Trump yeniden yerleştirme sürecinin nasıl uygulanacağına dair herhangi bir ayrıntı vermedi. Ancak önerisi, İsrail'deki aşırı sağcıların isteklerini destekler nitelikte ve selefi Joe Biden'ın Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmemesi taahhüdüyle çelişiyor. Bu arada Suudi Arabistan, Filistinlilerin topraklarından sürülmesine yönelik her türlü girişimi reddettiğini vurgulamış ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacağını açıklamıştı.

Trump, ikinci başkanlık döneminin henüz ikinci haftasında Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlayarak Gazze'deki ateşkesin geleceğini, İran'la mücadele stratejilerini ve İsrail-Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesine yönelik yeni bir ivme kazanma umutlarını görüştü. Trump, ABD'nin Grönland'ı ele geçirmesinden bahsettiği, Panama'yı, Panama Kanalı'nın idaresi konusunda uyardığı ve Kanada'nın ABD’nin 51’inci eyaleti olması gerektiğini söylediği yoğun gelişmelerin yaşandığı iki haftalık süreçte Gazze ile ilgili önerisini de dile getirdi.

Trump, Netanyahu'nun Washington’a gelişinden kısa bir süre önce gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze’nin tam bir yıkım alanı olduğunu söyleyerek, “Eğer doğru toprak parçasını ya da birçok toprak parçasını bulabilirsek ve bu topraklar üzerinde çok para harcayarak güzel yerler inşa edebilirsek, bunun Gazze'ye geri dönmekten çok daha iyi olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu. Filistin ve Arap ülkelerinin liderlerinin önerisine nasıl tepki verecekleri sorulduğunda Trump, “(Filistinlilerin) orada nasıl kalmak isteyeceklerini bilmiyorum” yanıtını verdi. Daha sonra Oval Ofis'te Netanyahu'nun yanındayken de benzer ifadeler kullanan Trump, Filistinlilerin Gazze'den sonsuza kadar mutlu olabilecekleri ve vurulup öldürülmeyecekleri güzel evlerde yaşamalarını önererek “Gazze'ye geri dönmek istemeyecekler” dedi.

Trump, Netanyahu ile görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında önerisini yinelerken, Gazze Şeridi'ni uzun süredir devam eden bir ‘ölüm ve yıkım sembolü’ olarak nitelendirdi. Oradaki Filistinlilerin başka ülkelerdeki ‘farklı bölgelere’ yerleştirilmesi gerektiğini söyleyen Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacağını, yıkacağını ve ekonomik olarak kalkındıracağını söyledi, ancak bunun nasıl olacağını söylemedi. Siyasete girmeden önce emlak geliştirme alanında çalışan Trump, ABD'nin Gazze'yi devralmasına ilişkin iyimser bir vizyon sunarken, ABD'nin bölgeyi nasıl idare edeceği ve güvence altına alacağı konusunda ayrıntıya girmekten kaçındı. Gazze'deki Filistinlilerin nereye gideceği konusunda da muğlak ifadeler kullanan Trump, her ne kadar her iki ülke de bu fikri reddetmiş olsa da Mısır ve Ürdün'ün Filistinlilerin birçoğunu kabul edeceğinden emin olduğunu bir kez daha yineledi.

Trump dar kıyı şeridini överek, 'Ortadoğu'nun Rivierası' olma potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirdiği sınır ötesi saldırının ardından İsrail'in başlattığı savaş, Gazze’nin büyük bir bölümünü yok etti.

Trump'ın defalarca ‘Bibi’ diye hitap ettiği Netanyahu, yeni bir yaklaşım benimsediği için ABD başkanını övmek dışında öneriyle ilgili derinlemesine bir değerlendirmede bulunmadı.Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bazı insan hakları savunucuları Trump'ın önerisini etnik temizliğe benzetti.

Trump, 20 Ocak'ta göreve gelmesinden bu yana yabancı bir liderle ilk görüşmesini Netanyahu ile gerçekleştirirken görüşme, Netanyahu ile Biden arasında İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşı ele alışı nedeniyle gergin geçen bir dönemin ardından Trump ile Netanyahu arasındaki yakın bağları göstermeyi amaçlıyor. Ancak Netanyahu’nun Ortadoğu'daki daha geniş politika hedefleri, onun yerel ve jeopolitik çıkarlarıyla her zaman örtüşmeyen ve bazen öngörülemeyen biri olan Trump’ın baskısı altında da kalabilir.