Macron'dan AB'ye yerli savunma sistemi çağrısı: "ABD'ye bel bağlamayalım"

Almanya'nın başını çektiği Avrupa Hava Kalkanı projesinde, ABD - İsrail yapımı silahlar var

Macron, 20 Avrupa ülkesinden gelen temsilcilere konuştu (AFP)
Macron, 20 Avrupa ülkesinden gelen temsilcilere konuştu (AFP)
TT

Macron'dan AB'ye yerli savunma sistemi çağrısı: "ABD'ye bel bağlamayalım"

Macron, 20 Avrupa ülkesinden gelen temsilcilere konuştu (AFP)
Macron, 20 Avrupa ülkesinden gelen temsilcilere konuştu (AFP)

Avrupa Birliği'nin (AB) hava savunma projesi, Almanya ve Fransa arasında anlaşmazlığa yol açtı. 

Havacılık fuarı Paris Air Show'da pazartesi günü konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Hava Kalkanı savunma sistemi için ABD'den silah alınmasını desteklemediğini söyleyerek, yerel üretime ağırlık verilmesini istedi.

Almanya'nın öncülüğünde ekimde hayata geçirilen savunma sistemi projesinde, ABD ve İsrail'de üretilen ekipmanların da satın alınacağı duyurulmuştu. Aralarında Birleşik Krallık'ın ve farklı Baltık ülkelerinin de yer aldığı toplamda 17 ülke, projeye destek verdiğini açıklamıştı. Bu ülkeler arasında Fransa yer almıyor.

Macron, "NATO aracılığyla ABD'ye bel bağlamak" yerine AB'nin savunma sektöründe uzun vadede kendi stratejik özerkliğini oluşturması gerektiğini savundu.

Fransız lider, "Neden hâlâ sık sık ABD yapımı malları satın alma ihtiyacı duyuyoruz? Çünkü Amerikalılar bize kıyasla çok daha fazla şeyi standart hale getirdi ve ülkelerindeki üreticilerine büyük sübvansiyonlar sağlayan federal kurumlara sahipler" ifadelerini kullandı.

Stratejik özerklik için Avrupa savunma sanayisinin geliştirilmesini ve alım satımların AB içinde yapılmasını desteklediğini belirten Macron, Belçika, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Estonya, ve Macaristan'ın Fransız füzesavar sistemi Mistral'i satın almak istediklerine dair ortak talepte bulunduklarını söyledi. 

Mistral füzesavarları, Fransız, İtalyan ve Britanyalı üç şirketin birleşimiyle kurulan MBDA firması tarafından üretiliyor. 

Almanya'nın başını çektiği Avrupa Hava Kalkanı projesindeyse ABD yapımı Patriot füzeleriyle İsrail üretimi Arrow III hipersonik anti-balistik füze sistemlerinin satın alınması hedefleniyor. Projede ayrıca Alman yapımı IRIS-T savunma füzeleri de var.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta verdiği emirle başlayan Ukrayna savaşıyla AB'nin hava savunma sistemlerine dair anlaşmazlıkları tekrar gündeme getiren Macron, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: 

Hava savunması söz konusu olduğunda, aceleyle kapasiteyi artırmaya çalışmak yanlış olur. Mesele her şeyden önce stratejiktir. Ukrayna savaşı bize, Kiev'e sadece sahip olduğumuz ve kendi ürettiğimiz şeyleri verebileceğimizi gösterdi. Avrupa dışındaki ülkelerden gelen ekipmanlar üzerinde çok daha az kontrole sahibiz. Bunlar, üçüncü ülkelerin takvimlerine, önceliklerine ve izinlerine tabi oluyor.

Macron, Ukrayna'ya İtalyan-Fransız ortak üretimi Mamba füzesavar sistemlerini gönderdiklerini de hatırlatarak, "Mesele, Avrupa'yı Avrupa'nın koruması" dedi.

Almanya Savunma Bakanlığı'ndan kimliğini paylaşmayan bir sözcüyse Fransız haber ajansı AFP'ye, Avrupa Hava Kalkanı projesinin AB ya da NATO içinde rekabet yaratmadığını savunarak, ülkelerin birlikte çalışması gerektiğini belirtti.

Independent Türkçe, AFP, AP



Bernie Sanders: "Demokratlar işçi sınıfı yerine milyarderleri dinlediği için kaybetti"

Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)
Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)
TT

Bernie Sanders: "Demokratlar işçi sınıfı yerine milyarderleri dinlediği için kaybetti"

Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)
Bernie Sanders, milyarderlere yakınlaşmanın Demokratlara zarar verdiğini ifade ediyor (AFP)

Rachel Clun 

Bernie Sanders, Donald Trump'a karşı alınan seçim yenilgisinden Kamala Harris'i sorumlu tutarak, onun Amerikan işçi sınıfının sorunlarına değinmek yerine milyarderlere yakın davranmayı tercih ettiğini söyledi.

Demokrat Parti'nin eski başkan aday adaylarından olan 83 yaşındaki bağımsız senatör, Joe Biden seçim yenilgisi nedeniyle çok fazla eleştirilse de nihayetinde suçun Harris'te olduğunu ifade etti.

BBC Radio 4'un Today programında verdiği röportajda Sanders, "Birçok kişi, Kamala Harris'in seçimleri kaybetmesinin Joe Biden'ın suçu olduğunu söylüyor... Bu doğru değil. Suç Kamala Harris ve danışmanlarında" dedi.

Amerikan işçi sınıfına hitap edecek bir kampanya yürütmediler.

Sanders, Harris'in kazanabileceğine "kesinlikle" inandığını ancak Harris'in, Amerikan işçi sınıfının ihtiyaçlarından bahsetmediğini söyledi.

Senatör "Kamala Harris'i seçtirmek için ülkenin her yerini dolaştım ve onlara işçi sınıfının ihtiyaçlarını dile getirmeleri ve asgari ücreti geçinebilecek bir düzeye çıkarmayı, gerçek bir sağlık reformu yapmayı, ihtiyaç duyduğumuz gibi muazzam miktarda konut inşa etmeyi ve ev sahiplerine denetim getirmeyi konuşmaları için yalvardım" dedi. 

Ama onlar milyarder arkadaşlarını kullandılar.

Harris'in Cumhuriyetçi muhafazakar Liz Cheney'le "neredeyse herkesten daha fazla" zaman geçirdiğini ve Shark Tank programındaki yatırımcılardan milyarder iş insanı Mark Cuban'ın, Demokrat adayın açık sözlü bir destekçisi ve sözcüsü olduğunu söyledi.

Sanders "Burada işçi sınıfına ne mesaj veriliyor?" dedi.

Bana göre bu kesinlikle kazanılabilecek bir kampanyaydı. Ama mesele dönüp dolaşıp kampanyanın da danışmanlar ve milyarderler tarafından yürütülmesi gibi temel bir soruna geliyor.

Sanders "Ve burada önemli olan şey, Demokratların çok basit bir soruyu cevaplaması gerektiği: Hangi taraftasınız? Ve bu sorunun cevabı henüz verilmedi" diye devam etti.

Popüler Demokrat Alexandria Ocasio-Cortez'le birlikte ABD'nin dört bir yanında devasa kalabalıklar toplayan "Oligarşiye Karşı Mücadele Turu"nu yürüten Sanders'a göre bugün Amerika'nın temel sorunu, ülkede gelir ve servet eşitsizliğinin her zamankinden daha yüksek seviyede olması.

Trump'ın seçimi kazanmasının nedeninin, Demokrat Parti'nin bu ekonomik krize cevap verememesi olduğunu söyledi.

Senatör "Çok uzun saatler çalışan ortalama bir kişi, birçok Avrupalıdan daha az tatil yapabiliyor, sağlık hizmetlerini karşılayamıyor, çocuklarını üniversiteye gönderemiyor, çocuk bakımı Birleşik Devletler'de felaket durumda" ifadelerini kullandı.

Bu kişi Washington DC'ye bakıp 'Hey, benim için ne yapıyorsunuz, ben çile çekiyorum, acı çekiyorum ve böyle giderse... Çocuğum benden daha kötü bir durumda olacak' diyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news