OceanGate firması: Titanik'in enkazına dalan denizaltıdaki herkesin öldüğüne inanıyoruz

Titanik'in Atlas Okyanusu’ndaki enkazına turistik amaçla sefer yaparken kaybolan denizaltıyı arama alanında bir "enkaz" bulundu.

Kayıp denizaltıyı aramaya katılan ABD Sahil Güvenlik gemilerinden birinde bulunan kurtarma ekipleri (AFP)
Kayıp denizaltıyı aramaya katılan ABD Sahil Güvenlik gemilerinden birinde bulunan kurtarma ekipleri (AFP)
TT

OceanGate firması: Titanik'in enkazına dalan denizaltıdaki herkesin öldüğüne inanıyoruz

Kayıp denizaltıyı aramaya katılan ABD Sahil Güvenlik gemilerinden birinde bulunan kurtarma ekipleri (AFP)
Kayıp denizaltıyı aramaya katılan ABD Sahil Güvenlik gemilerinden birinde bulunan kurtarma ekipleri (AFP)

ABD Sahil Güvenliği, Titanik'in enkazına turistik amaçla sefer yaparken kaybolan "Titan" isimli denizaltının Atlas Okyanusu'nda kaybolduğu bölgede bir enkaz sinyali aldıklarını bildiri.

Sahil Güvenlik yetkililerince yapılan açıklamada, uzaktan kumandalı bir sualtı aracının, pazar günü Atlas Okyanusu'nda kaybolan denizaltından en son sinyal alınan bölgede bir enkaz sinyaline ulaştığı bilgisi paylaşıldı.

Yetkililer, enkazın Titan denizaltısına ait olup olmadığı konusunun henüz netlik kazanmadığını, "uzmanların bilgileri değerlendirdiğini" ifade etti.

Sahil Günvenlik Kuzey Amerika birimi, Twitter'dan arama kurtarma çalışmaları için L'Atalante isimli uzaktan kumandalı sualtı aracını söz konusu bölgeye konuşlandırdığını duyurdu.

OceanGate firması: Titanik'in enkazına dalan denizaltıdaki herkesin öldüğüne inanıyoruz

Titanik'in enkazına dalış yaparken kaybolan denizaltının sahibi OceanGate firması, denizaltıda bulunan 5 kişinin tamamının öldüğüne inandıklarını açıkladı.

OceanGate'den yapılan yazılı açıklamada, "CEO'muz Stockton Rush, Şehzade Davut ve oğlu Süleyman Davut, Hamish Harding ve Paul-Henri Nargeolet'in ne yazık ki öldüğüne inanıyoruz." ifadesine yer verildi.

Denizaltıda bulunan 5 kişinin "gerçek birer kaşif" olduğuna işaret edilen açıklamada, "Bu trajik vakitte, kalplerimiz bu 5 ruh ve ailelerinin her bir üyesiyle." denildi.

Firmanın, arama kurtarma çalışmalarına katılan herkese müteşekkir olduğu vurgulanan açıklamada, "Bu, tüm kaşif topluluğu ve yakınlarını denizde kaybeden tüm aileler için çok üzücü bir an. Bu acılı zamanda ailelerin gizliliğine saygı duyulmasını rica ediyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Uzaktan kumandalı araçtan bir süredir haber alınamıyordu

Yaklaşık 96 saatlik oksijen kaynağıyla yola çıkan ve yolculuk süresinin 2,5 saat öngörüldüğü Titan'ın, "Polar Prince" adlı gemiyle iletişimi, dalıştan 1 saat 45 dakika sonra kesilmişti. GPS'nin çalışmadığı su altında, denizaltı yüzeydeki gemiden gelen mesajlarla yönlendiriliyordu.

ABD Sahil Güvenliğinden yapılan açıklamada, Kanada askeri arama uçağının, suyun altından denizaltıya ait olabileceğini düşündükleri birtakım sesler tespit ettiği; söz konusu seslerin 30 dakika aralıklarla duyulduğu ifade edilmişti. Ancak bu seslerin, denizaltıya ait olup olmadığı kesinleşmemişti.

ABD Donanması da denizaltının bulunması halinde kurtarma çalışmalarına yardımcı olmak üzere 6 bin metre derinliğe kadar ağır denizaltı nesnelerini çekebilen bir kaldırma sistemini hazır hale getirmişti.

Uzmanlar, pazar gününden bu yana haber alınamayan turistik denizaltı aracındaki oksijenin bugün itibariyle tükeneceğini öngörmüştü.

Geminin, Elon Musk'ın şirketi SpaceX'e ait Starlink uydu internet sistemini kullandığı belirtilmişti.



Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
TT

Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)

İnci Mecdi

Almanya ve Avrupa'nın önde gelen akademisyenleri, Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD’de yaşanan siyasi değişimler ve bunun NATO'nun güvenilirliği açısından doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulunarak Avrupalıları NATO'suz bir geleceği düşünmeye çağırdı. Almanya'nın önde gelen dört barış ve çatışma araştırma enstitüsü tarafından hazırlanan ve politika yapıcıları yakından ilgilendiren yıllık rapor, ‘Barışı Kim Kurtaracak?’ başlığı taşıyordu. Araştırmacılar raporda geleceğe dair karamsar bir tablo çizerken 1987 yılından bu yana bir barış raporunun bu kadar karamsar olduğu pek görülmemişti. 2025 Barış Raporu, Avrupa'nın barış hedefini desteklemeye devam ederken kendi güvenliği ve savunması için sorumluluk alması gerektiğinin altını çiziyor.

Almanca olarak yayınlanan ve Alman Yayın Kurumu (Deutsche Welle/DW) tarafından İngilizce olarak alıntılanan raporun giriş bölümünde Ukrayna, Gazze ve Sudan'da savaşların sürdüğü, 122 milyondan fazla insanın evlerinden edildiği ve dünya genelinde başka birçok şiddetli çatışmanın yaşandığı belirtildi. Rapora göre Atlantik'in diğer yakasında Başkan Trump, ülkesini otoriter bir devlete dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda dış politikasında kurallara uymak ve iş birliği yapmak yerine güç politikalarını tercih ediyor.

Avrupa Birliği ile ABD arasındaki ortaklığın sonu

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre araştırmacılar, ABD Başkanı ve “Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" (Make America Great Again - MAGA) hareketinin dünyanın en eski demokrasisini otoriter bir rejime dönüştürmeyi ‘kısa sürede ve çok az dirençle başardığını’ vurgularken uluslararası düzeyde ise ‘liberal kurumları ve kazanımları yok etmeyi’ teşvik ettiği ve ‘otoriter liderler ve diktatörlerle yakın ilişkiler kurarak liberal demokrasilerde aşırı sağcı popülist hareketleri’ desteklediğini belirtti.

Leibniz Barış ve Çatışma Araştırmaları Enstitüsü'nden Christopher Daase, Berlin'de raporun sunumu sırasında yaptığı açıklamada, son yıllarda analizlerinin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına ve Avrupa barış ve güvenlik sistemini kasıtlı olarak tahrip etmesine odaklandığını, ancak o zamandan bu yana güvenlik durumunun daha da kötüleştiğini söyledi. ABD'nin ‘başka bir istikrarsızlık kaynağı haline geldiğini’ söyleyen Daase, ‘otoriterliğin bulaşıcı hale gelme’ riski bulunduğunu da sözlerine ekledi. Daase, Avrupa'da uluslararası yargının zayıflatılması, akademik araştırma özgürlüğünün sorgulanması ve dini kurumlar gibi toplumsal aktörlerin bağımsızlığına müdahale girişimleri başta olmak üzere endişe verici işaretlere dikkati çekti.

2025 Barış Raporu, Avrupa ve ABD arasındaki ‘bildiğimiz’ transatlantik ortaklığın ‘bittiği’ tespitinde bulunuyor. Bu durumun askeri iş birliği için de geçerli olduğuna işaret eden araştırmacılar, “NATO'nun ortak savunma taahhüdünün güvenilirliği sarsıldı. ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma sadece Ukrayna'yı değil, Avrupa'nın çıkarlarını da tehdit ediyor” ifadelerini kullandılar. Daase, “Sorun şu anda NATO'nun temel değerleri çoktan çökmüş olmasına rağmen NATO olmadan hiçbir şey yapılamadığı için kimsenin NATO'nun sonuna geldiğini açıkça konuşmak istememesi” yorumunda bulundu. ‘NATO'yu aşmaya çalışıyoruz” diyen Daase, NATO'nun mümkün olan her yerde onunla birlikte çalışmaya devam etmesi ve aynı zamanda Avrupa'nın kabiliyetlerini güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Raporda Alman hükümetine ‘şeffaf ve aşamalı bir planla Avrupa savunma yapılarının geliştirilmesi ve entegrasyonu’ tavsiye edildi.

İsrail'e silah ihracatının durdurulması

Rapora katkı sağlayan araştırmacılar, uluslararası hukukun tüm dünyada erozyona uğraması, özellikle de sivillerin hedef alındığı, hastanelerin ve okulların kasten bombalandığı ve insani yardımların engellendiği ya da siyasi olarak istismar edildiği ‘savaşta insanlıktan çıkma’ sürecinin yaşandığını belirtirken bu duruma dair ciddi endişelerini dile getirdiler. Bu durum özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta ve Gazze'deki savaşta açıkça görülüyor. Ayrıca savaşın 53 binden fazla insanın ölümüne ve bölgenin büyük ölçüde yıkıma uğramasına neden olduğu Gazze Şeridi’ndeki durumdan duydukları dehşeti dile getiren araştırmacılar, İsrail’e Gazze ve Batı Şeria'da kullanabileceği tüm silah sevkiyatlarının ‘acilen durdurulması’ çağrısında bulundular. Raporda İsrail'in uluslararası insancıl hukuku ve insan haklarını ‘açıkça ihlal ettiği’ ve ‘meşru müdafaa sınırlarını aştığı’ vurgulandı. Raporda Alman hükümetine uluslararası hukuka saygı göstermesi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu Almanya'ya davet etmemesi çağrısında bulunuldu.