Avrupa, Rusya’daki gelişmeleri takip ederken konu G7 gündeminde

Göstericiler cuma günü Rusya’nın Berlin Büyükelçiliği önünde nükleer tehditleri protesto ettiler (AFP)
Göstericiler cuma günü Rusya’nın Berlin Büyükelçiliği önünde nükleer tehditleri protesto ettiler (AFP)
TT

Avrupa, Rusya’daki gelişmeleri takip ederken konu G7 gündeminde

Göstericiler cuma günü Rusya’nın Berlin Büyükelçiliği önünde nükleer tehditleri protesto ettiler (AFP)
Göstericiler cuma günü Rusya’nın Berlin Büyükelçiliği önünde nükleer tehditleri protesto ettiler (AFP)

Avrupa, Rusya'dan gelen haberlerin etkisi ve Rus paralı asker grubu Wagner'in Rusya ordusuna karşı başlattığı isyan konusunda alarma geçti. Avrupa Birliği Kriz Müdahale Merkezi etkinleştirilirken, G7 ülkeleri (Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, ABD, Kanada ve Japonya), hiç vakit kaybetmeden Rusya'daki hızlı gelişmeler konusunda telefon üzerinden Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell’in de katıldığı bir istişare toplantı gerçekleştirdiler.

Borrell, Twitter hesabından, yarın yapılması planlanan AB dışişleri bakanları toplantısı öncesinde Avrupa'nın gelişmeler karşısındaki tepkilerini koordine ettiğini yazdı.

İngiltere ve Almanya, vatandaşlarına ‘bir sonraki duyuruya kadar’ Rostov'a, Moskova'nın merkezine ve çatışmalardan etkilenen bölgelere seyahat etmemeleri konusunda uyardı.  Londra, ülkede ‘daha fazla huzursuzluk’ tehlikesi olduğuna dikkati çekerek İngiltere vatandaşlarını Rusya'yı tamamen terk etmeye çağırdı.

Rusya, Fransa, Almanya ve İngiltere'ye komşu Avrupa ülkelerinin hükümetleri, Rusya'daki ‘durumu yakından takip ettiklerini’ ve buradaki gelişmeler hakkında müttefikler arasında istişarelerin yapıldığını duyurdular.

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Rusya'da çatışan taraflara sivillerin korunması çağrısında bulundu ve ülkenin ‘Kobra’ adıyla bilinen acil durum komitesinin gelişmeleri görüşmek üzere toplandığını duyurdu.

Sunak BBC'ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Londra, Rusya'nın Ukrayna’ya karşı başlattığı yasadışı savaşın istikrarı bozan etkilerini bir süredir takip ediyor. Tüm tarafların sorumlu davranması ve sivilleri koruması çok önemli.”

İngiltere Savunma Bakanlığı ise yaşananları ‘son zamanlarda Rusya devletine karşı en büyük meydan okuma’ olarak nitelendirdi.

Cumartesi günü St. Petersburg'un bir banliyösünde Wagner grubunun tanıtım afişini kaldıran bir Rus (AP)
Cumartesi günü St. Petersburg'un bir banliyösünde Wagner grubunun tanıtım afişini kaldıran bir Rus (AP)

One adlı Almanya merkezli televizyon kanalının haberine göre Almanya Dışişleri Bakanlığı Kriz Birimi, Rusya'daki gelişmeler hakkında istişarelerde bulunmak üzere bir araya geldi.

Almanya hükümeti sözcüsü, Başbakan Olaf Scholz'un Rusya'daki gelişmelerle ilgili sürekli bilgilendirildiğini ve durumun değişmeye devam ettiğini söyledi. Sözcü, Başbakan Scholz’un müttefikleriyle ‘yakın koordinasyon’ içinde olduğunu da sözlerine ekledi.

Hükümet sözcüsü, Başbakan Scholz’un şu an konu hakkında yorum yapmayacağını belirtti. Scholz’un partisi Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil, Aşağı Saksonya'daki yapılan parti konferansının oturum aralarında konuyla ilgili yorumda bulundu. Rus seçkinleri arasındaki iç çekişmenin tırmandığını ve Rus halkının artık Rusya'da da savaşın ve askeri bir çatışmanın olduğunu görmeye başladığını söyleyen Klingbeil, “Savaşın gidişatında bir dönüm noktası olacağı şu an için söylenemez” ifadelerini kullandı.

Eski Başbakan Angela Merkel'in de üyesi olduğu muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) partisi Dışişleri Komisyonu üyesi milletvekili Norbert Alois Röttgen de gelişmeler hakkında Twitter hesabından yorumda bulundu. Röttgen, paylaştığı tweette, “Putin şimdi iki cephede savaşıyor. Bunlardan birincisi, (Wagner’in kurucusu Yevgeniy) Prigojin olmadan ilerleyemeyeceği Ukrayna diğeri ise kendi evi. Prigojin, bugün Rus ordusuna ve bizzat Putin'e meydan okuyor. Putin için Prigojin'in bu hamlesi tam bir felaket” ifadelerini kullandı.

Diğer taraftan Rusya'nın komşusu Letonya, çatışmaların Rusya dışına sıçraması endişesiyle sınırlarındaki güvenlik önlemlerini sıkılaştırdı. Letonya Dışişleri Bakanı Edgards Rinkevics, mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda Rus vatandaşlarının kara sınırlarından girişine izin verilmeyeceğini açıkladı.

Estonya da Rusya ile sınırlarındaki güvenlik önlemlerini sıkılaştırmak için harekete geçti. Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Rusya ile kara sınırı bulunan ve kısa bir süre önce NATO'ya katılan Litvanya ve Finlandiya'daki mevkidaşlarıyla ‘yakın temasta’ olduğunu açıkladı.

Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ise hükümetinin Rusya'daki gelişmelerle ilgili Savunma Bakanlığı da dahil olmak üzere çeşitli düzeylerde istişarelerde bulunduğunu duyurdu. Cumhurbaşkanı Duda, Varşova'nın ‘durumu kesintisiz olarak izlediğini’ de sözlerine ekledi.



Brezilya polisi tarihinin en şiddetli operasyonunu gerçekleştirdi... Rio de Janeiro'da 100'den fazla kişi öldürüldü

Brezilya vatandaşları dün Rio de Janeiro'daki bir sokakta toplanan cesetlere bakıyor (EPA)
Brezilya vatandaşları dün Rio de Janeiro'daki bir sokakta toplanan cesetlere bakıyor (EPA)
TT

Brezilya polisi tarihinin en şiddetli operasyonunu gerçekleştirdi... Rio de Janeiro'da 100'den fazla kişi öldürüldü

Brezilya vatandaşları dün Rio de Janeiro'daki bir sokakta toplanan cesetlere bakıyor (EPA)
Brezilya vatandaşları dün Rio de Janeiro'daki bir sokakta toplanan cesetlere bakıyor (EPA)

Brezilya yetkilileri dün, ülke tarihinin en ölümcül polis operasyonunda Rio de Janeiro'da en az 119 kişinin öldürüldüğünü duyurdu. Bu ölümler, Devlet Başkanı Lula da Silva'yı şoke etti.

Ülkenin en büyük uyuşturucu kaçakçılığı çetelerinden birini hedef alan operasyonunun ardından, halk üzüntü ve öfke içinde dün cesetleri topladı.

Salı günü yaklaşık 60 kişinin öldüğünü duyuran Rio de Janeiro yetkilileri, ilk etapta 115 şüpheli uyuşturucu kaçakçısı ve dört polis memuru da dahil olmak üzere en az 119 kişinin öldüğünü bildirdi.

Kentin en savunmasız kesimlerine hukuki yardım sağlayan bir devlet kurumu olan Başsavcılık ise en az 132 kişinin öldüğünü bildirdi.

s
Rio de Janeiro'daki "Complexo da Penha" gecekondu mahallesinde "Comando Vermelho " çetesini hedef alan polis baskını sırasında öldürülenlerin yakınları yas tutuyor (AP)

Şehrin kuzeyindeki iki büyük favela olan Complexo da Penha ve Complexo do Alemão'daki uyuşturucu kaçakçılığı şebekelerine karşı gerçekleştirilen baskınlar, Brezilya'daki organize suç çetelerinin gücünü sert bir şekilde hatırlatıyor ve polis taktikleri hakkında ciddi sorular ortaya çıkarıyor.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre bölge sakinleri dün Complexo da Penha'nın yukarısındaki bir ormanda onlarca ceset bulup bunları komplekse giden ana yollardan birinin yakınına yerleştirdi.

Rio'nun yoğun nüfuslu işçi sınıfı favelalarında faaliyet gösteren ana suç örgütü Comando Vermelho'ya karşı 2 bin 500 polisin görevlendirildi ve şehir şimdiye kadarki en büyük polis operasyonuna tanık oldu.

Bir yıldan uzun süren soruşturmalar ve 113 tutuklamanın ardından, operasyon Rio de Janeiro'nun sağcı valisi Claudio Castro tarafından "başarılı" olarak nitelendirildi.

Ancak Adalet Bakanı Ricardo Lewandowski'ye göre, sol görüşlü Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Brasília federal hükümetinin operasyondan önceden haberi olmadığını belirterek, ölü sayısındaki çokluk karşısında "şok" yaşadığını ifade etti.

Brezilya, BM iklim konferansı COP30 için Amazon'daki Belém'de dünya liderlerini ağırlamasından sadece birkaç gün önce, yakın tarihinin en kanlı olaylarından biriyle karşı karşıya kaldı.

sx
Polis memurları salı günü Rio de Janeiro'da gözaltına alınan şüphelilere eşlik ediyor (AFP)

Salı günkü olaylar uluslararası alanda kınamalara yol açtı.

Bu tepkiler arasında, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği şoke olduğunu dile getirerek, hızlı bir soruşturma çağrısında bulundu.

Uluslararası Af Örgütü de dahil olmak üzere 30'dan fazla STK, polis operasyonunun ardından Rio de Janeiro'nun terörün pençesinde olduğunu ilan etti.

Brezilya tarihinin bundan önceki en şiddetli polis müdahalesi, 1992 yılında Sao Paulo yakınlarındaki Carandiru Hapishanesi'nde çıkan bir isyanın bastırılması sırasında 111 mahkumun öldürülmesiyle yaşandı.

Her yıl milyonlarca turisti ağırlayan Rio'nun büyük bir bölümünde salı günü kaos hakimdi.

Okullar tatil edildi, toplu taşıma ciddi şekilde aksadı ve binlerce kişi evlerine dönemeden mahsur kaldı. Ancak dün hayat yavaş yavaş normale dönmeye başladı.


Putin, Ukrayna güçlerinin doğudaki iki önemli kentte kuşatma altına alındığını duyurdu

Putin, Moskova'daki bir askeri hastanede yaralı askerleri ziyaret ederken (Reuters)
Putin, Moskova'daki bir askeri hastanede yaralı askerleri ziyaret ederken (Reuters)
TT

Putin, Ukrayna güçlerinin doğudaki iki önemli kentte kuşatma altına alındığını duyurdu

Putin, Moskova'daki bir askeri hastanede yaralı askerleri ziyaret ederken (Reuters)
Putin, Moskova'daki bir askeri hastanede yaralı askerleri ziyaret ederken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün yaptığı açıklamada, Rus güçlerinin Ukrayna'nın doğusundaki iki önemli kentte Ukrayna birliklerini kuşattığını ve teslim olma anlaşması için müzakere teklifinde bulunacaklarını söyledi. Ancak Ukraynalı askeri yetkililer bunu kesin bir dille yalanladı.

Moskova'daki bir askeri hastanede yaralı askerlerle bir araya gelen Putin, Rus ordusunun Ukraynalı ve Batılı gazetecilerin "neler olup bittiğini kendi gözleriyle görebilmeleri için" güvenli koridorlar açmaya hazır olduğunu söyledi. Putin, Ukrayna güçlerinin, doğu Donetsk bölgesindeki önemli bir Ukrayna kalesi olan Pokrovsk ve kuzeydoğu Harkov bölgesindeki önemli bir demiryolu kavşağı olan Kobyansk'ta kuşatma altında olduğunu iddia etti.

Rusya, Ukrayna'yı işgalinden neredeyse dört yıl sonra, yaklaşık 1000 kilometrelik cephe hattındaki önemli sayısal ve askeri üstünlüğünü kullanmaya devam ediyor. Ukrayna güçleri, Kobyansk'ın kuşatıldığı iddialarını "uydurma ve yanılsama" olarak nitelendirirken, doğudaki Ukrayna güçlerinin sözcüsü Hryhoriy Shapoval, Associated Press'e (AP) yaptığı açıklamada, Pokrovsk'taki durumun "zor ama kontrol altında" olduğunu söyledi.


Venezuela, "Kolombiyalı terörist uyuşturucu kaçakçıları" tarafından işletilen iki kampın imha edildiğini duyurdu

Venezuela askerleri (Arşiv)
Venezuela askerleri (Arşiv)
TT

Venezuela, "Kolombiyalı terörist uyuşturucu kaçakçıları" tarafından işletilen iki kampın imha edildiğini duyurdu

Venezuela askerleri (Arşiv)
Venezuela askerleri (Arşiv)

Venezuela ordusu dün, ABD'nin Karayipler'e savaş gemileri konuşlandırması ve şüpheli uyuşturucu kaçakçılarına karşı hava saldırıları düzenlemesiyle birlikte, Güney Venezuela'nın Amazon bölgesinde "Kolombiyalı terörist uyuşturucu kaçakçıları" tarafından işletilen iki kampın imha edildiğini duyurdu.

General Domingo Hernandez Larrez, Telegram'da yaptığı açıklamada, "Ordu, karma muharebe birliğinin yardımıyla, topraklarımızı işgal eden silahlı Kolombiyalı terörist uyuşturucu kaçakçıları tarafından kullanılan iki lojistik kampı imha etti" ifadelerini kullandı. Larrez, Kolombiya Ulusal Kurtuluş Ordusu'na (ELN) ait askeri teçhizat ve yayınların ele geçirildiğini vurgulayarak, ele geçirilen eşyalar arasında mühimmat, kurşun geçirmez yelekler ve iletişim cihazlarının bulunduğunu belirtti.

Hernandez Larrez, "Venezuela, hedeflerine ulaşmak için ulusal topraklarımızı bir platform olarak kullanmaya çalışan uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı gruplarına karşı her gün mücadele ettiğimiz bir barış, hukuk ve adalet bölgesidir" diye yazdı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu gelişme, savaş gemilerinin Karayipler ve Pasifik'teki uyuşturucu kaçakçılığını hedef aldığını söyleyen ABD'nin, son haftalarda 14 saldırının sorumluluğunu üstlenmesinin ve bu saldırıların 58 kişinin ölümüne yol açtığını iddia etmesi sonrasında geldi.

Başkan Donald Trump ayrıca, uyuşturucu bağlantılı hedeflere yönelik kara saldırıları da dahil olmak üzere, CIA'in Venezuela topraklarında gizli operasyonlar yürütmesine yetki verdiğini de kabul etti. Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu bir uyuşturucu karteline liderlik etmekle suçluyor. Maduro ise Washington'un uyuşturucu kaçakçılığını "rejim değişikliği dayatmak" ve Venezuela petrolüne el koymak için bir bahane olarak kullandığını savunuyor.