Uzmanlar: Wagner geri çekilmesine rağmen tehlike sona ermiş değil

Rusya’nın Rostov şehrinden bir vatandaş Wagner lideriyle fotoğraf çekiyor (AP)
Rusya’nın Rostov şehrinden bir vatandaş Wagner lideriyle fotoğraf çekiyor (AP)
TT

Uzmanlar: Wagner geri çekilmesine rağmen tehlike sona ermiş değil

Rusya’nın Rostov şehrinden bir vatandaş Wagner lideriyle fotoğraf çekiyor (AP)
Rusya’nın Rostov şehrinden bir vatandaş Wagner lideriyle fotoğraf çekiyor (AP)

Rusya bir buçuk gün içerisinde ‘çok gerçek’ bir silahlı ayaklanma tehdidiyle karşı karşıya kaldı.

Devlet Başkanı Vladimir Putin, başkent Moskova’ya doğru ilerleyen ve yol boyunca şehirleri işgal eden Wagner askerlerini cezalandırma sözü verdi.

Bunun ardından, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun krizi yatıştırmak için Wagner lider Yevgeny Prigojin ile yaptığı sürpriz anlaşmanın ardından askerler geri adım attı ve çekildi.

Ancak buna rağmen bir takım uzmanlar bu geri çekilmenin Wagner tehlikesinin sona erdiği anlamına gelmediği konusunda uyardı.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı habere göre, Wagner lideri Prigojin’in geleceği hakkında pek çok şey belirsizliğini koruyor ve uzmanlar, nadir görülen bu ayaklanmanın sonuçları olmadan bu kadar çabuk ortadan kalkmayacağını söylüyor.

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, isyan hareketine katılmayan Wagner üyelerinin Rusya Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzalayacağını duyurdu.

ABD Ordusu’ndan emekli Binbaşı Mike Lyons Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Wagner grubunun Rus ordusundan farklı koşullara sahip ‘bağımsız bir savaş şirketi’ olduğunu söyledi.

Lyons açıklamasına şu ifadelerle devam etti;

Örneğin, Wagner üyeleri Rus ordusundan çok daha iyi yemek yerdi. Grubun bu zor şartlarla yaşayamayacağına inanıyorum. Bu da, tam bir asimilasyonun zor olacağı anlamına geliyor. Belki bazıları dağılır. Bu insanlar ülkeye değil, Prigojin’e sadıktır. Sanırım şu anda cevaplanmamış çok fazla sorumuz var.

Prigojin Belarus’ta öldürülebilir

Rusya uzmanı olan Jill Dougherty ise, “Putin, hainleri affetmez. Prigojin Belarus’a gitse bile, o yine de bir haindir ve bence Putin bunu asla affetmeyecektir. Prigojin’in Belarus’ta öldürüldüğünü görmemizin mümkün. Ancak bu Moskova için zor bir ikilem, çünkü Prigojin büyük desteğe sahip. Prigojin, nerede olursa olsun Putin için güçlü bir tehdit oluşturuyor” yorumunda bulundu.

Rostov şehrinden çekilmeleri sırasında Wagner askerleri (Reuters)
Rostov şehrinden çekilmeleri sırasında Wagner askerleri (Reuters)

CNN’e görüş bildiren çok sayıda uzman, Putin’in krizi atlatmasına rağmen, artık sadece dünya ve düşmanları önünde değil, halkı ve ordusu önünde de zayıf göründüğünü söyledi.

Moskova içinde Putin’in konumunu baltalamak için bir fırsat görenler veya rakipler varsa, bu bir risk oluşturabilir.

Dougherty konuya ilişkin şu yorumu yaptı;

Putin olsaydım, Rostov’dan ayrılan Wagner birlikleri için tezahürat yapan insanlardan endişe duyardım. Sokaktaki sıradan Ruslar neden az önce darbe yapmaya çalışan insanları alkışladı? Bu, belki onları destekledikleri veya onlardan hoşlandıkları anlamına gelir. Her ne ise, Putin için gerçekten kötü bir haber.

Eski bir CIA Rusya operasyonları şefi olan Steve Hall, deneyimli Rusya gözlemcilerinin bile son olaylar karşısında şaşırdığını söyledi.

Hall, Putin’in sonuçta daha kötü durumda olduğuna ve zayıfladığına dikkat çekerek, “Putin bunun tam anlamıyla aylar önce geldiğini görmeliydi. Nasıl biteceğini göreceğiz. Hikayenin henüz bittiğini düşünmüyorum” dedi.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe