Wagner isyanı, Afrika operasyonlarının geleceğine gölge düşürüyor

Rusya'nın özel askeri grubu "Wagner"in isyanı, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti için diplomatik bir sorun oluşturuyor. Çünkü grup bu iki ülkede uzun süredir devam eden iç çatışmalarda merkezi rolünü giderek artırdı

Rus paralı asker grubu Wagner'in sahibi Yevgeniy Prigojin / Fotoğraf: AP
Rus paralı asker grubu Wagner'in sahibi Yevgeniy Prigojin / Fotoğraf: AP
TT

Wagner isyanı, Afrika operasyonlarının geleceğine gölge düşürüyor

Rus paralı asker grubu Wagner'in sahibi Yevgeniy Prigojin / Fotoğraf: AP
Rus paralı asker grubu Wagner'in sahibi Yevgeniy Prigojin / Fotoğraf: AP

Wagner Grubu, dün gece ülkenin güneyindeki bir şehri ele geçirmesinin ardından Rusya'nın başkenti Moskova'ya doğru yola çıktı ancak daha sonra geri çekildi.

Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti hükümetlerinin sözcüleri Wagner isyanı ve bu isyanın aşırılık yanlısı gruplar ile mücadeleye ve ülkelerinin güvenlik stratejileri üzerindeki etkisinin boyutuna ilişkin açıklama yapmadılar.

İki ülke, Rusya ile daha yakın ilişkiler kurmaya ve militanlarla savaşmak için askeri destek almaya çalıştı. Söz konusu ülkeler geçmişte askeri işbirliği anlaşmalarının Wagner ile değil Rusya ile olduğunu söylediler.

Malili siyasi analist Basiro Doumbia, "Wagner'in ülkesindeki varlığının Kremlin tarafından desteklendiğini ve grubun Rusya ile anlaşmazlığa düşmesi halinde Mali’nin doğal olarak güvenlik cephesinde bunun sonuçlarına katlanacağını" söyledi.

2020 ve 2021'de askerin iki ayrı darbeyle iktidarı ele geçirdiği Mali'de, ülke yıllardır İslamcı militanlarla savaşıyor.

Mali kendi topraklarındaki Rus kuvvetlerinin, "Wagner" grubuna bağlı paralı askerler olmadığını söylüyor. Ancak eğitmenler, Mali’nin Rusya'dan satın aldığı teçhizatla yerel güçlere yardım ediyor. 

Mali ve Rusya arasındaki ittifak, Birleşmiş Milletler ile ilişkileri gerdi. Batılı güçler Mali’deki savaşçıların "Wagner"e mensup olduğunu ve Mali güçlerinin katılımıyla savaş suçları işlemelerinin mümkün olduğunu söylerken Bamako ve Moskova hükümetleri ise bu suçlamaları reddetti.

Rusya'daki isyan ışığında "Wagner"in Mali'de devam eden varlığı, Bamako'nun geçen yıl Mali'ye yaklaşık 100 milyon dolar değerinde yakıt, gübre ve gıda sevkiyatı yapma taahhüdünde bulunan Moskova ile ilişkilerinde sorun oluşturabilir.

Brüksel Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar alanında öğretim görevlisi Evan Jishawa, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Wagner Grubu arasında işler kızışıp tırmanmazsa Mali'ye özgü sonuçlar, aslında Wagner'in örgütsel özerkliği ve komuta zinciri gibi büyük ölçüde bilinmeyen faktörlere bağlı olur. Cumartesi sabahına kadar Mali'de ani askeri hareketlere dair bir haber gelmedi" dedi.

İsyan hareketleri

Rusya'daki çatışmanın Orta Afrika Cumhuriyeti için de önemli sonuçları olabilir. Mali’de "Wagner" grubunun bir dizi savaşçısı da dahil olmak üzere Rusya'dan yüzlerce unsur, 2018'den bu yana çeşitli isyancı hareketlerle mücadelede hükümete yardım ediyor.

Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali, son yıllarda giderek artan bir şekilde Rusya ile bağlantılı hale geldi. Kremlin, Fransızca konuşulan Afrika'da daha fazla nüfuz arıyor.  Bu durum Fransa'yı endişelendiriyor.

Eski sömürgeci güç, bir dizi Batı Afrika hükümetiyle kötüleşen ilişkilerin gölgesinde bölgede protestolarla karşı karşıya kaldı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen Şubat ayında yaptığı açıklamada Wagner Grubu'nun Afrika'daki güçlerinin konuşlandırılmasını "Afrika'daki başarısız rejimler için hayat sigortası" olarak nitelendirdi ve bu grubun bölgede sadece sefalet yayacağını belirtti.

Wagner'in Afrika'daki operasyonlarının askıya alınması, grubun mali koşullarını etkileyebilir. ABD, geçen Ekim ayında özel askeri grubu Ukrayna'daki savaşı finanse etmek için Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali ve başka yerlerdeki doğal kaynakları kullanmakla suçlamış Rusya ise bu suçlamayı reddetmişti.

Sızdırılan ABD belgelerine göre grup, son on yılda Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Libya da dahil olmak üzere en az 8 Afrika ülkesindeki operasyonları aracılığıyla birçok Afrika hükümetiyle güçlü ilişkiler kurdu.

Independent Arabia, Reuters,Independent Türkçe



UCM kararı, İsrail'e ambargo uygulanmasını sağlayabilir mi?

STK'lerin Hollanda hükümetine karşı Lahey'de açtığı davanın görüldüğü mahkeme binası önünde protesto düzenlendi (Reuters)
STK'lerin Hollanda hükümetine karşı Lahey'de açtığı davanın görüldüğü mahkeme binası önünde protesto düzenlendi (Reuters)
TT

UCM kararı, İsrail'e ambargo uygulanmasını sağlayabilir mi?

STK'lerin Hollanda hükümetine karşı Lahey'de açtığı davanın görüldüğü mahkeme binası önünde protesto düzenlendi (Reuters)
STK'lerin Hollanda hükümetine karşı Lahey'de açtığı davanın görüldüğü mahkeme binası önünde protesto düzenlendi (Reuters)

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), Gazze'de işlenen "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar" nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emrinin yankıları sürüyor. 

İsrail'in köklü gazetelerinden Haaretz'in savunma analisti Amos Harel'in kaleme aldığı yazıda, UCM kararının İsrail'e karşı silah ambargosu taleplerini artırabileceğine dikkat çekiliyor.  

Gazetenin görüştüğü Kudüs merkezli düşünce kuruluşu İsrail Demokrasi Enstütüsü'nden Eran Şamir-Borer, UCM'nin kararını eleştirirken, sürecin bu noktaya varmasında Tel Aviv yönetiminin yol açtığına işaret ediyor. 

Analist, İsrail'de Gazze savaşıyla ilgili bağımsız bir inceleme yürütülse UCM'nin böyle bir karar vermek durumunda kalmayacağını savunarak şunları söylüyor: 

Devlet hiçbir şey yapmadı, kafasını kuma gömdü.

Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşında muhalefet kanadı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki radikal sağcı koalisyonun kararlarının incelenmesi için defalarca komisyon kurulmasını talep etmişti. Ancak Netanyahu, araştırma komisyonu kurulmasına savaş bitene kadar karşı olduğunu söylemişti. 

İsrail'in ekonomi gazetelerinden Globes'taki analizde UCM kararının, İsrail'in Gazze işgalini eleştirenlerle Tel Aviv'e silah satışının yasaklanmasını isteyenlerin elini güçlendirdiği yorumu paylaşılıyor. 

Haberde, İsrail'in askeri teçhizatının yüzde 30'unun Almanya tarafından gönderildiği hatırlatılıyor. UCM kararının, Berlin hükümetinin İsrail'e silah tedariki konusundaki ısrarcılığının zayıflamasına yol açabileceği değerlendirmesi yapılıyor. 

UCM'nin merkezi Hollanda'nın Lahey şehrinde yer alıyor. Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, mahkemenin tutuklama emrini uygulayacaklarını duyurmuştu. 

Ancak sivil toplum kuruluşları (STK), Hollanda'nın İsrail'e silah gönderen ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekerek ambargo talebiyle Lahey'de hükümete karşı dün dava açtı. Mahkeme, talebe ilişkin kararını 13 Aralık'ta açıklayacak.

Diğer yandan Times of Israel, UCM kararından önce de son dönemde İsrail'e silah tedarikinin durdurulması çağrılarının arttığına işaret ediyor. Haberde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın İsrail'e ambargo talep ettiği mektubu 1 Kasım'da Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'ne gönderdiği hatırlatılıyor. Ortak mektupta aralarında Rusya ve Çin'in de yer aldığı 52 ülkenin imzası var. 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da geçen ayki açıklamasında Gazze savaşının sonlandırılması için İsrail'e silah ambargosu çağrısı yapmıştı. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Macron'a destek verirken, Netanyahu açıklamaya tepki göstermişti. 

İsrail'in en büyük silah tedarikçisi olan ABD, UCM'yi kuran Roma Statüsü'ne taraf değil. ABD Başkanı Joe Biden, UCM kararını "rezalet" diye nitelerken, Netanyahu mahkemeyi "Yahudi düşmanlığıyla" suçlamıştı. İsrail de üye devletler arasında yer almıyor ve UCM'nin yargı yetkisini tanımıyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Globes, Times of Israel, AP