Lübnan Cumhurbaşkanlığı krizinin çözümü için Fransız diplomasisi sürüyor

Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)
Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanlığı krizinin çözümü için Fransız diplomasisi sürüyor

Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)
Değişim Bloğu vekilleri ile Fransız delegesi. (Beyrut'taki Fransız Büyükelçiliği)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Lübnan Özel Temsilcisi ve Fransa eski Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Lübnan’da cumhurbaşkanının seçilmesine engel olan nedenleri araştırma görevini tamamladı. Bu gayeyle tüm siyasi alanı kapsayacak şekilde sadece vekiller bloğuna hasretmeden çalışmasını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı adaylarını da içermesi için bu çerçeveyi aştı. Önümüzdeki Temmuz ayında Macron’a sunacağı araştırmasında fikirlerin şeffaf bir şekilde ortaya konmasını amaçlayan Le Drian, cumhurbaşkanlığı seçimlerini engelleyen bakış açısının tekrar düzeltilmesi noktasında yeni bir ufuk ortaya koyma çabası adına bunu yapıyor.

Le Drian, Maruni Patriği Beşara er-Rai ile görüşmesinin ardından, yanında herhangi bir teklif taşımadığını, herkesi dinlemek istediğini ve daha sonra Lübnan’a döneceğini söyleyerek görevinin genel çerçevesini çizmek istediğini belirtti. Bütün bunlar Özgür Yurtsever Hareketi ile yolları kesişen muhalefet güçlerinin çoğunu, eski Dışişleri Bakanı Cihad Azur’un adaylığını desteklemeye ve Marada Hareketi’nin adayı olan eski milletvekili Süleyman Franciye’nin adaylık sayfasının Le Drian tarafından Franciye’yi aday gösteren Fransız girişimine değinmediği bahanesiyle kapatıldığı inancına sevk ediyor. Şu ana kadar bu anlayış her ne kadar doğru olmasa da cumhurbaşkanlığı hakkının kazanılması için en kolay yol olarak gözüküyor.

Ancak Franciye’nin adaylar arasında kalması, Fransız girişimini eleştirenlere karşı Le Drian’ın herhangi bir girişim veya aday ismi taşımadığı şeklinde cevap vermesini engellemedi. Bunların arasında ‘Değişim Gücü’ hareketine üye olan vekiller de bulunuyor.

Parlamento dağılımı

Bu bağlamda siyasi kaynaklar, Azur’un 59 oy, bunun karşısında Franciye’in 51 oy ve eski Lübnan İçişleri Bakanı’nın 6 oy aldığı oturumda Le Drian’in tasnif işlemini durdurduğunu ifade etti. Le Drian, katılmış olduğu toplantılarda, parlamento içerisinde bu şekilde gerçekleşen bir dağılımın, hiçbir grubun adayının cumhurbaşkanlığına ulaşamayacağını gösterdiğini dile getirdi.

Kaynaklar Şarku’l Avsat’a, Le Drian’ın karşılaştığı kimselere “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde doğru bir bakış açısı oluşturulması için ne yapılmalı? Durumlar bulunduğu hal üzere devam ettiği müddetçe ve kimse de başkanlık hususundaki tercihlerini değiştirmezse ne olacak? Üçüncü bir seçenek olsaydı bu ne olurdu?” şeklinde ısrarlı sorular sorduğunu aktardı. Sorduğu sorularla değişikliklerin keşfedilmesi yolunda onları ikna etmeyi hedeflemeyen Le Drian, hiçbir ismi zikretmeden bunu yaptı. Sadece Abdurrahman el-Bizri’nin ismi geçmekle beraber meslektaşlarına eski bakan Ziyad Barud’un aday bloğunda bu gerekliliklerinden bahsetti.

Le Drian’ın Macron’a sunacağı ‘izlenecek yol haritasının genel çerçevesi araştırma görevine’ çok iyi bir şekilde hazırlandığı dikkat çekiyor. Macron, Lübnan dosyasında yer alan ekibi aracılığıyla Hizbullah üzerinde etkisi nedeniyle İran’a açılımı olmasıyla bağlantılı olarak Lübnan Beşli Komite üyeleriyle iletişim kurma girişiminde bulunacaktır. Macron ve müttefiki olan Parlamento Başkanı, Franciye’nin adaylığını istiyorlar. Buna karşın Ulusal Hareket ile kesişim noktasında muhalefet güçleri Azur’un adaylığını destekliyorlar.

Le Drian’ın görüştüğü kişilere anlattığı şekliyle Beyrut’a dönüşü bir yandan Beşli Komite üyeleriyle ulaşacaklarıyla bağlantılı, bir yandan da İran’ın önderliğiyle ilgili. Böylece Macron, delegesinin Beyrut’a götüreceği fikirleri billurlaştırmak için gerekli şeyleri inşa edebilir. Cumhurbaşkanlığı boşluğu, sürecin kısalmasına yol açan gelişmeler olmadığı takdirde gelecek Eylül ayını da aşabilecek uzun bir döneme girebilir.

Kaynakların ifade ettiğine göre Le Drian Beyrut’ta kaldığı sürece birkaç mektup gönderdi. Bunların en önemlisi Maruni Patrikhanesi aracılığıyla Vatikan’a gönderdiği mektuplardı. Söz konusu mektuplarda herhangi bir girişiminin olmadığını yani Fransa’nın Lübnanlılara bir cumhurbaşkanı atamaya çalışmadığını bu görevin Lübnan milletvekillerine düştüğünü ifade etti. Böylece keşif göreviyle ilgili olmayan bir tartışmaya girmemeyi arzulayarak Fransız girişimini toplantı programının dışında bıraktı.

Çatışan taraflar

Kaynaklar, Le Drian’ın karşılaştığı kimselere açıkça şu ifadeleri söylediğini aktardılar: “Lübnan ulusal önem haritasına dahil değildir. Çünkü onun istikrarını önemseyen devletler, onun bu haritaya girmesini reddetmiş olan çatışan tarafları uzlaştırma noktasındaki zorluk sebebiyle onlarla ciddi bir diyaloğa girmeyeceğinden eminler. Öyle ki cumhurbaşkanlığı seçimi anayasal kurumları tekrar düzene sokacaktır. Paris yönetimi de Lübnan’ı bu sıkıntıdan çıkarmak için işin peşini bırakmayacaktır.”

Le Drian, vakit faktörünün Lübnan’ın aleyhine işlediğini, bunun ardından sıkıntının geleceğini ifade etti. Kendisinin gelecek adına geçen her an için çok korktuğunu belirten Le Drian, “Şayet birbirinize yardım etmezseniz ulusal toplum nezdinde imajınızın bozulmasını durdurmaya yardım edecek birini bulamazsınız. Hangi taraf olursa olsun bu kötü durum karşısında dayanabileceği üzerine iddiaya girse mücadelesinin çok uzun süre devam etmeyeceğini görecektir” dedi.

Süreci takip eden kaynaklar, Le Drian ve görüştüğü kişiler arasında bir keşif noktası olan yenilenen diyalog çağrıları karşısında durdu. Kaynaklar ayrıca daha önceki diyalog oturumlarından hareketle diyalogdan yana olmayan, uygulanmayan birtakım kararlar alan ve Hizbullah’ın bu kararları uygulamayı reddetmesiyle kâğıt üzerinde sade bir mürekkep olarak kalmasına sebep olan bir gruptan söz ettiler. Şu an cumhurbaşkanından istenilen şey, Franciye’nin adaylığını onaylaması yerine cumhurbaşkanlığı seçimine kadar açık oturumlara anayasanın uygulanmasıyla bağlı kalmasıdır.

Öte yandan aynı kaynaklara göre, Demokratik Buluşma Bloğu, Ulusal Ilımlılık ve Güçlü Lübnan Bloğu, diyaloğun ciddiyeti noktasında oy birliğiyle anlaşarak siyasi çatışmaların dışında, reformist bakış açısına sahip, herhangi bir fırkaya karşı gruplaştırma oluşturacak meydan okumaya sahip olmayan, Le Drian’dan haber almayan Franciye’yi peşinen bırakmak istemeyen, çevresindekilerin dediği gibi Paris yönetiminin girişiminden kurtulunduğunu andıran bir cumhurbaşkanı seçimine izin verdi. Cumhurbaşkanlığı sayfasının kapandığı varsayımıyla hareket eden muhaliflerin aksine, reformist milletvekilleri cumhurbaşkanı seçildikten sonra diyaloğa itiraz olmadığını gördü.

Burada şu sorular kalıyor: Le Drian’ın Beyrut’a dönmesiyle Azur ve Franciye arasında rekabet ortamı dışında üçüncü bir seçenek arama kapısı açılabilir mi? Özellikle kendisinin bizzat görüştüğü blokların çoğunluğundan duyduklarına binaen bir öneri kaydetti. Bu öneriye göre diyaloğa yapılan çağrının genelleştirilmesi mümkün mü? Berri’nin üzerine anlaşmayı reddettiği konuda ısrarının devam etmesi halinde başkanlığa aday olan isimlerin belirlenmesi milletvekillerine mi bırakılacak? Eğer cumhurbaşkanlığı seçiminden önce veya sonra gelirse ne olacak?



ABD'de bir ilk: Colorado saldırganının ailesi sınır dışı edilecek

Soliman'ın, saldırıyı gerçekleştirmek için kızının liseden mezun olmasını beklediğini ifadesinde söylediği bildiriliyor (Lisa Turnquist/AP)
Soliman'ın, saldırıyı gerçekleştirmek için kızının liseden mezun olmasını beklediğini ifadesinde söylediği bildiriliyor (Lisa Turnquist/AP)
TT

ABD'de bir ilk: Colorado saldırganının ailesi sınır dışı edilecek

Soliman'ın, saldırıyı gerçekleştirmek için kızının liseden mezun olmasını beklediğini ifadesinde söylediği bildiriliyor (Lisa Turnquist/AP)
Soliman'ın, saldırıyı gerçekleştirmek için kızının liseden mezun olmasını beklediğini ifadesinde söylediği bildiriliyor (Lisa Turnquist/AP)

ABD'nin Colorado eyaletinde İsrailli rehineler için yapılan eyleme saldıran kişinin ailesi gözaltına alındı. 

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem ve Beyaz Saray sosyal medyada yaptıkları açıklamalarda, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi'nin (ICE) Mohamed Sabry Soliman'ın eşi ve 5 çocuğunu da soruşturma kapsamına aldığını ve saldırıyla bağlantılı olup olmadıklarının araştırıldığını açıkladı.

Beyaz Saray, X'te yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

SON DAKİKA: Yahudi Amerikalılara yangın bombasıyla düzenlenen antisemitik saldırının şüphelisi olan kaçak yabancı Mohamed Soliman'ın eşi ve 5 çocuğu yakalandı ve hızlı bir şekilde sınır dışı edilmek üzere şimdi ICE gözetimi altındalar.

BU AKŞAM KADAR ERKEN BİR VAKİTTE BİLE SINIR DIŞI EDİLEBİLİRLER.

İç Güvenlik Bakanlığı sözcülerinden Tricia McLaughlin de ailenin turist vizelerinin iptal edildiğini duyurdu. 

Washington Post'a konuşan hukukçular, göçmenlerin hakim görmeden sınır dışı edilmesini öngören mekanizmanın 1996'da yaratıldığını belirtirken bu işlemin ne kadar yasal olduğunu da sorguladı. 

Tecrübeli hukukçu Derege Demissie, "Bu normal değil. Suçla ilişkilendirilen bir kişinin yakını ya da akrabalarının herhangi bir suç eylemiyle ilişkilendirilmedikleri halde ICE tarafından hedef alındığı bir başka örnek hatırlamıyorum" dedi. 

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Cato Institute'ten Alex Nowrasteh de "Bir teröristin akrabası olmak, özgür bir ülkede suç değildir ve öyle görülemez" ifadesini kullandı.

Colorado'daki Boulder kentinde pazar günü İsrailli rehineler için yapılan eyleme düzenlenen saldırı dünyada ses getirmişti. 

"Özgür Filistin" diye bağıran Mohamed Sabry Soliman, göstericilere yanıcı maddeler fırlatmıştı. 

Yaklaşık 20 kişilik gösterici grubundan 12 kişi yaralandı.

Polis, hazırladığı 18 molotofkokteylinden yalnızca ikisini fırlatan Soliman'ın daha önce hiç kimseye böylesi bir zarar vermediği için korkup çekindiğini bildirdi.

45 yaşındaki şüpheli olay yerinde direnmeden gözaltına alınırken FBI "terör soruşturması" başlattı. 

Beyaz Saray, Soliman'ın turist vizesinin süresi dolmasına rağmen ABD'yi terk etmediğini açıklayarak onun için "kaçak yabancı" dedi. 

Cinayete teşebbüs ve nefret suçu suçlamalarıyla tutuklanan Soliman'ın sorgusunda, Mısır'da doğup 17 yıl boyunca Kuveyt'te yaşadıktan sonra 2022'de ailesiyle birlikte ABD'ye geldiğini ve bir yıldır bu saldırıyı planladığını itiraf ettiği bildiriliyor.

Soliman, eşi ya da çocuklarının bu planlardan haberi olmadığını da söylemiş. 

2023'ten beri Uber şoförlüğü yapan Soliman ya da ailesinin iltica başvurusunda bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Mülteci adaylığı, sınır dışı edilmelerini güçleştirebilecek bir etken.

Independent Türkçe, Washington Post, AP