‘Prizgojin İsyanı’ndan çıkarılacak dersler

İnanılmaz gelişmeler ve olaylar dizisi.

Rostov'daki üslerine dönmek için Güney Askeri Bölge karargahından çekilmeleri öncesi, 24 Haziran 2023’te görüntülenen Wagner unsurları. (AFP)
Rostov'daki üslerine dönmek için Güney Askeri Bölge karargahından çekilmeleri öncesi, 24 Haziran 2023’te görüntülenen Wagner unsurları. (AFP)
TT

‘Prizgojin İsyanı’ndan çıkarılacak dersler

Rostov'daki üslerine dönmek için Güney Askeri Bölge karargahından çekilmeleri öncesi, 24 Haziran 2023’te görüntülenen Wagner unsurları. (AFP)
Rostov'daki üslerine dönmek için Güney Askeri Bölge karargahından çekilmeleri öncesi, 24 Haziran 2023’te görüntülenen Wagner unsurları. (AFP)

Nebil Fehmi

Yevgeniy Prigojin’in askeri isyan ve Wagner grubunun ülkenin güneyinde Rostov’daki önemli bir askeri üssü ele geçirdiğini ilan edişini tüm dünyayla birlikte takip ettim. Ardından Prigojin, başkent Moskova'ya doğru ilerlemeye başladıklarını duyurdu. Daha sonra Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko müdahil olarak Prigojin’in Belarus’a gitmesi, Moskova’nın isyancıları affetmesi ve Rusya'daki Silahlı unsurların geri çekilmesini öngören bir uzlaşıya varıldı.

Her şey 18 saatten daha kısa bir sürede oldu. Bu 18 saatin öncesinde ve bu saatler esnasında yaşanan gelişmelerle, ben ve diğerleri, gerçekçi olmadığı ve zayıfa yakın kurmaca hikayeler olarak gördüğümüz gelişmelerle, tek bir sonuçla bitirilmesi imkânsız olduğu için çekiciliğini yitirdiğinden, bu garip ve mantıksız gelişmelerden şu sonuçları çıkardık:

- Wagner grubu Suriye, Libya, Somali, Sudan ve Afrika gibi birçok ülkede ve birçok tarafın bulunduğu çatışma alanlarında uluslararası ölçekte konuşlandı. Bunun yanında merkezi bir devlet olan Rusya, Wagner grubunun özel bir şirket ve Rusya ordusuyla hiçbir ilgisi olmayan bağımsız bir güç olduğunu savunuyor.

- Rusya, Rus silahlı kuvvetlerinin bocaladığı dönemlerde onları Ukrayna savaş sahasında önemli bir rol oynamaya çağırırken bile Wagner’in bağımsız bir grup olduğunda ısrar etti. Bui analistlerin şaşkınlığını artırırken Rusya’nın savunmasının güvenilirliğinin sorgulanmasına yol açtı.

- Wagner’in lideri Prigojin, Savunma Bakanı’na ve Rus ordusunun komutanlarına yönelik açık ve sert eleştiriler yöneltti. Rusya ordusunun bazı askeri kararlar alma konusunda çekimser davranması ve ordunun, resmi olmayan güçlerine önemli mühimmatı tedarik etmede gecikmesi, Rusya'da ya da herhangi bir ülkede  savaş sırasında alışılmadık bir durumdur.

- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin açıkça bir müdahalede bulunmazken, kendisine yakınlığıyla bilinen Prigojin’in açıklamalarını engellemedi ve herhangi bir sınırlama getirmedi.

- Prigojin, Wagner güçlerinin Ukrayna savaşından çekildiğini duyurdu. Oysa Rusya ordusu, savaşın devam etmesine rağmen bunun belirli bir koordinasyon içinde ya da yenilenen askeri planlara göre gerçekleştiği yönünde herhangi bir açıklama yapmadı.

- Wagner güçleri, Rostov’a girdi, vatandaşlarca karşılandı ve oradaki resmi güçlerde herhangi bir direniş ve çatışma olmaksızın bir askeri üssü ele geçirdi.

- Prigojin, Wagner güçlerinin yaklaşık bin kilometre uzaklıkta bulunan Moskova'ya doğru ilerlediğini duyurdu. Wagner unsurlarının sayısının toplamda 50 bini geçmediği ve hiçbir hava korumasına sahip olmadığı biliniyor. Bu durumda hiçbir çatışma olmadan Rus kurumlarının bu konudaki ses çıkarmaması hayal edebilir mi?

- Rus kurumları, bu garip polemiklerden ve sınırlı imkanlardan duydukları endişeyi dile getirirken, vatandaşların evlerinden çıkmamalarını istedi. Pazartesi gününü resmi tatil olarak ilan edilmesi ise değişen askeri yeteneklere ve asker sayısına rağmen, durumu 48 saat içinde kontrol etme konusunda kendilerine güvenmedikleri anlamına geliyor. Oysa dünyadaki tüm orduların, ulusal güvenlik ve istikrarı tehdit eden iç karışıklıklar durumunda ülkeyi dış tehditlere karşı savunmak ve ülkeyi kontrol altına almak için sistematik planları vardır.

- Başkan Putin'in isyanın ‘vatana ihanet’ olduğunu ve herkesin işlediği suçun hesabını vereceğini söylediği açıklamasından birkaç saat sonra uzlaşıya varıldı ve sorumluların affedildiği duyuruldu.

- Eski Rusya cumhurbaşkanı, eski başbakan ve Rusya Güvenlik Konseyi'nin şu anki başkan yardımcısı Medvedev, bazı ABD’li bazı analistlerin işaret ettiği gibi, ancak farklı bir açıdan isyancıların nükleer silah edinme tehlikesinin altını çizdi. Durum, kurumların dağılması, ülkenin kontrolden çıkması ve en tehlikeli ve en ölümcül silahların güvence altına alınması noktasına mı ulaştı?

- Bundan birkaç hafta önce, Rusya’nın hava savunma sisteminin muazzam yeteneklerine rağmen, Ukrayna’dan havalanan bir drone eski Kremlin Meydanı'na ulaştı.

Tüm bunlar akıl almaz gelişmeler ve olaylar bütünüdür. Tanık olduklarımızın ayrıntılarına ışık tutmaya ya da bir teoriye karşı bir başka teori üretmeye çalışmayacağım. Şu veya bu teoriyi öne sürecek açık kaynaklarım yok. Ayrıca bu olayların henüz sona ermediğine, çünkü pervasızlığın ve çılgınlığın hesapları ve bedelleri, hoşgörünün de sınırları olduğu ve olayların yansımalarının çok fazla, karmaşık ve uzun vadeli olduğu ve çok farklı yönlerden yatırım yapılacağına inanıyorum.

Bu maddelere katılan, onlardan yararlanmaya çalışan ve bir daha böyle olayların tekrarlanmaması umuduyla bunları araştırmak ve değerlendirmek için takip edenler için bazı özetler sunmayı önemsiyorum.

Bu özetler ise şöyle:

1- Liderler ve ülkeler, dünyanın açık bir arena olduğundan her zaman emin olsunlar. Olaylar uzun süre saklanamaz ve büyük ülkeler için bile bunların ortaya çıkması kaçınılmaz bir sondur. Ukrayna savaşı, Wagner'in Rusya’nın güvenlik kurumlarından bağımsız bir güç olmadığını kesin olarak kanıtlarken, ABD dahil Batılı ülkeler zaten benzer hatalar yaptılar ve Latin Amerika ve Irak'ta güvenilirliklerini kaybettiler.

2- Büyük ya da küçük herhangi bir devletin bir nüfuz alanını korurken, ulaşmak istediği hedeflere ulaşmak için düzensiz güçler kullanması son derece tehlikelidir. Bağımsız olmayan güçler dahi devletin genel kurallarına uymaz hale gelebilmekte ve stratejik hedeflerden sapma gibi kısa vadeli getiriler elde etmeye yönelmekteler. Kararları, özellikle de zor olanları, kararı alanları utandırmakla sonuçlanmayacak eylemlere başvurmadan ve uyarılarda bulunulmasına gerek kalmadan, sorunlarla ilgilenerek almalıyız. Fakat bu olasılıklar, ulusal olmayan kiralık güçlere güvenildiğinde artıyor ve ne yazık ki Arap ve Afrika ülkelerinde bunlar nedeniyle zarar gördük.

3- Görüşler zaman zaman farklılık gösterse de farklı yönelimlere sahip ülkelerin resmi kurumlarına saygı duymak ve güvenilir bilgi kaynaklarının liderlere ulaşmasını sağlamak gerekiyor. Batı ülkelerinin son on yıldaki bazı politikalarına dair çekincelerim olsa da Putin'in bunlardan rahatsız olmasına şaşırmadım. Rusya'nın Ukrayna ve Wagner hakkındaki kararlarının çoğu bilgi eksikliğinin yanı sıra siyaset, güvenlik ve siyasi arenalardaki değerlendirmelerinin ne derece doğru olduğunu yansıtıyordu.

4- Ulusal devlette, geleneksel ulusal güvenlik görevlerini yerine getiren birden fazla silahlı güç olmaz. Bu durum, taktiksel ve kısa ömürlü olsa bile devletlerin ulusal güvenliğini olumsuz etkiler.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.