Ukraynalı askerler Wagner isyanının cephe hattını nasıl etkilediğini anlattı

Wagner lideri Yevgeni Prigojin Rusya'da silahlı isyan başlatarak Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un istifalarını istemişti (AFP)
Wagner lideri Yevgeni Prigojin Rusya'da silahlı isyan başlatarak Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un istifalarını istemişti (AFP)
TT

Ukraynalı askerler Wagner isyanının cephe hattını nasıl etkilediğini anlattı

Wagner lideri Yevgeni Prigojin Rusya'da silahlı isyan başlatarak Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un istifalarını istemişti (AFP)
Wagner lideri Yevgeni Prigojin Rusya'da silahlı isyan başlatarak Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un istifalarını istemişti (AFP)

Pazar günü cephe hattından dönen Ukraynalı askerler, Wagner'in Rusya'daki isyanının Bahmut çevresindeki çatışmaları ciddi bir şekilde etkilemediğini söyledi.

AFP'ye konuşan 26 yaşındaki Nazar isimli asker, "Birçok kişi, birçok asker, Rus sirkinin hala burada olduğunu çok iyi anlıyor. Bir yere gitmediler. Aynı pozisyonlarda kaldılar" ifadelerini kullandı.

Ukrayna'nın doğusundaki Bahmut kasabasının kontrolü aylar süren çatışmaların ardından Rus güçlerine geçmişti. Wagner askerlerinin ele geçirdiği kasaba çevresindeki çatışmalar ise halen devam ediyor.

Wagner'in isyanının gündeme oturmasındaki amaçlardan birinin Ukrayna birliklerini yanıltmak olduğunu söyleyen Nazar, "Rusya bizi kontrol dışına çıkarmak için her yolu deniyor. Buna sosyal medyada yayılan sahte haberler de dahil" diye konuştu.

Bahmut'ta çatışmaların sürdüğünü belirten Nazar, "Şimdi Bahmut yönünden dönüyoruz. Klişivka ve Bahmut bölgelerinde çatışmaların sürdüğünü söyleyebiliriz. Rusya dün saldırdığı gibi bugün de saldırılarına devam ediyor" dedi.

İsmini vermek istemeyen ancak 6 aydır bölgede savaştığını söyleyen bir başka askerse, Wagner güçlerinin ve mahkumlardan oluşturulan Storm Z birliklerinin bölgede savaşmayı sürdürdüklerini söyledi.

Bahmut yakınlarında yaralı askerlerin tedavisi için kullanılan bir tıbbi merkezde görev yapan Ukraynalı bir cerrah olan Dimitro ise son günlerde yaralı sayısında artış olduğunu söyledi.

Dimitro, "Son iki ya da üç günde, bizim tarafımızdaki vaka sayılarında artış var. Çünkü Rus domuzlarına saldırıyoruz. Bu bir dalga gibi. Çünkü saldırı periyodunda daha fazla vakayla karşılaşıyoruz. Günde ortalama 60 ila 80 vaka oluyor" diye konuştu.

Sivil yaşamında bir dişçi olan Nazar ise Rusların artık Ukrayna askerlerini esir almadığına dikkat çekerek, "Önceden, eğer birilerini canlı yakalayabiliyorlarsa yakalıyorlardı. Şimdi sadece öldürmek için ateş ediyorlar" şeklinde konuştu.

Şoygu'dan cephe hattına "şüpheli" ziyaret

Wagner'in isyanıyla ilgili cephe hattında yaşanan önemli gelişmelerden bir diğeri de Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun bu sabah servis edilen görüntüleri oldu.

Rusya Savunma Bakanlığı'nın resmi iletişim kanallarından yayımlanan görüntülerde Şoygu'nun Ukrayna'daki birlikleri ziyaret ettiği ifade edildi.

Wagner isyanının hedefindeki isimlerden biri olan Şoygu, bu ziyaretle birlikte isyanın ardından ilk kez kamuoyunun karşısına çıktı ancak isyan hakkında konuşmadı.

Ancak bazı Rus askeri bloggerları Telegram'dan yaptıkları paylaşımlarda, Sergey Şoygu'nun cuma günü Ukrayna sınırındaki Belgorod kentini ziyaret ettiğini ve bu görüntülerin o ziyarete ait olabileceğini öne sürdü. 

Şoygu'nun Belgorod ziyareti Wagner isyanından önce gerçekleşmişti.

Ukrayna: 130 kilometrekare alan ele geçirildi

Ukrayna yönetimi karşı taarruz harekatının başlangıcından bu yana güney cephesinde 130 kilometrekarelik bir alanın Rus güçlerinden geri alındığını açıkladı.

Ukrayna Savunma Bakan Yardımcısı Hanna Maliar, "Geçen hafta boyunca güneydeki durumda belirgin bir değişiklik olmadı" ifadelerini kullandı.

Maliar, cephe hattının doğu bölümündeki Liman, Bahmut, Avdivka ve Maryinka bölgelerindeyse geçen hafta boyunca 250'den fazla çatışmanın yaşandığını söyledi.

Independent Türkçe, Kyiv Post, Guardian

 



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.