Hiçbir engele takılmadan Moskova’ya ilerleyen Prigojin neden bir anda fikir değiştirdi?

Wagner lideri Yevgeny Prigojin (AP)
Wagner lideri Yevgeny Prigojin (AP)
TT

Hiçbir engele takılmadan Moskova’ya ilerleyen Prigojin neden bir anda fikir değiştirdi?

Wagner lideri Yevgeny Prigojin (AP)
Wagner lideri Yevgeny Prigojin (AP)

Rus özel paramiliter Wagner Grubu’nun lideri Yevgeniy Prigojin, kendisine ait bir eğitim kampının vurulduğunu iddia edip, misilleme tehdidinde bulunarak, bu öfkesini Rus askeri yetkililerden çıkarmaya başlayınca, bir an için Rus hükümeti düşecekmiş gibi göründü.

Kremlin, Wagner liderinin bu iddiasını yalanladı ve Prigojin’e karşı ‘silahlı bir isyanı kışkırtmaya çalışma’ suçlamasıyla ceza davası açtı.

Buna cevaben Prigojin, Rusya’nın askeri liderlerine karşı açık bir savaş başlattı, Rostov-na-Donu şehrini ele geçirdi ve bu askeri liderleri devirmek için Moskova’ya ilerleme sözü verdi.

Şarku’l Avsat’ın National Interest dergisinden aktardığı, ABD’li araştırmacı ve yazar Trevor Filseth imzalı analize göre, Wagner güçlerinin ilerlemesi ülkede kaosa neden oldu.

Başkent Moskova’ya giden yollar kapatıldı. Rusya’da internet sansürlendi. 

Wagner’in ilerlediği şehirlerdeki Rus askeri birlikleri çok az direniş gösterdi ve askerlerin kaçtığına dair söylentileri yayıldı. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakın olan Çeçenistan lideri Ramazan Kadirov’a bağlı Çeçen askerler, çatışmaya güneyden katılmaya hazır göründü.

Tüm bunlardan sonra, Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko’nun aracılığıyla yapılan bir anlaşmayla Prigojin geri çekildi.

Prigojin, Putin’i devirmeye çalışmadığını, yalnızca ‘adalet talep etmek için yürümek’ istediğini belirten bir açıklama yaptı.

Wagner lideri, ‘Rus kanı dökmekten kaçınmak’ için Moskova’ya saldırmayacağını iddia etti. (Kuzeye hareket eden Wagner güçleri bir düzineden fazla Rus askeri öldürülmüştü, ancak olası bir saldırının çok daha şiddetli olabileceği açıktı)

Prigojin ile onlarca yıllık bir ilişkisi olan Putin, bir zeytin dalı uzatabilirdi. Bunun yerine, Prigojin ve yandaşlarını ‘hain’ olmakla suçlayan bir televizyon konuşması yaptı.

Lukaşenko’nun arabuluculuğuyla, Prigojin’in Belarus’ta sürgünde yaşamak için ülkeyi terk etmesi ve güçlerinin Ukrayna’da işgal altındaki bölgelerdeki mevzilerine dönmesi konusunda anlaşmaya varıldı.

Böylece kriz etkisiz hale getirildi. Putin hayatta kaldı. ‘Tarihin Sonu’ (The End of History) bir kez daha önlendi.

Söz konusu analize göre, Kremlin’in ilk açıklamalarının, ‘bir uzlaşma olasılığını reddediyor’ gibi göründüğünü kaydeden birçok Batılı gözlemci için sürpriz oldu.

Prigojin Telegram kanalı aracılığıyla yaptığı kısa açıklamada, Lukaşenko’nun teklifini neden kabul ettiğini anlattı.

Ortaya koyduğu nedenler tamamen özveriliydi.

Bir vatansever olan Prigojin, Rusların hayatını gereksiz yere kaybetmesini önlemek istediğini ifade etti. 

Yine de, Wagner ordusu Moskova’nın eşiğindeyken bu şartları kabul etmesiyle, ‘üstlendiği görevin beyhude olduğunun’ farkına vardığını gösterdi.

The Telegraph gazetesinde yer alan bir haber, Prigojin’in ailesine karşı yapılan tehditler de dahil olmak üzere başka motivasyonlara işaret etti.

Analize göre, Prigojin hedeflerinde bir anlamda başarılı olabilirdi. Dış müdahale olmasaydı, Prigojin Moskova’yı kısa sürede ele geçirebilirdi.

Peki sonra ne olurdu? 

Prigojin’in bir sonraki hamlesi hiç de net değildi.

Putin, Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov ve diğer önemli Rus liderler, Prigojin onları yakalayamadan şehirden kaçabilirdi.

Prigojin’in toplam kuvveti 25 bin askeri olmasına rağmen, kendisine sadece beş bin kadar asker eşlik ediyordu ve bu, ona tamamen itaat etseler bile 13 milyonluk Moskova’yı kontrol etmesini zorlaştırırdı.

Ukrayna’daki cephelerden ek Wagner takviyesi gelse bile, Prigojin muhtemelen Moskova’yı elinde tutamazdı.

Daha da önemlisi, Prigojin Moskova’ya girerek ve ardından onu ‘Rus güçlerine karşı savunmak için’ savaşarak, her iki taraftaki askerlerin yanı sıra çapraz ateş arasında kalan siviller arasında binlerce ölüme neden olabilirdi. 

Bunu yaparken, Rus halkı adına hareket etme veya ülkenin çıkarlarını en iyi şekilde düşünme iddiasından vazgeçmiş olacaktı. 

Wagner birliklerinin kuzeye bu kadar hızlı ilerleme nedenlerinden biri, Rus ordusu veya polis birimlerinden herhangi bir engelleme ile karşılaşmamaları oldu.

Ordunun eylemsizliği Putin için kötü bir işaret oldu, ancak aynı zamanda her iki tarafa da krizi daha da tırmanmadan önce yatıştırmak için kritik bir açılım sağladı.

Ancak Prigojin Moskova’da açık bir çatışmaya girmiş olsaydı, hatta Kadirov’un Çeçen güçleriyle Rostov-na-Donu yakınlarında bir çatışma yaşasalardı, iki taraf arasında bir anlaşmaya varmak çok daha zor olurdu.

Filseth  analizine şu ifadelerle devam etti;

Bu kriz, akla gelebilecek hiçbir evrende, Kremlin’de ‘Başkan Prigojin’in göreve gelmesiyle sona eremezdi. Putin, hiçbir zaman kendi isteğiyle iktidardan vazgeçmezdi ve bir iç savaş patlak verseydi, bir taraf çeşitli hatlardan iki milyon, diğer taraf ise 25 bin askere sahip olacaktı. Bunun tam olarak nasıl ilerleyeceği tahmin edilemez. Ancak er ya da geç kaçınılmaz olarak Prigojin’in ölümüyle sonuçlanacaktı. Şimdi bile, Putin ülke üzerindeki hakimiyetini yeniden kurarken, Wagner liderinin nihai kaderi belirsiz. Putin geçmişte, ihaneti asla affedemeyeceğini söylemişti. Prigojin, Belarus’taki göreceli güvenliğinde bile yakın gelecekte açık pencerelerden kaçmak isteyebilir.

Kremlin, Prigojin ayaklanması hakkında ağzını sıkı tutsa da, Lukaşenko’nun aracılık yaptığı anlaşmanın Putin’in de lehine olduğu açık.

Prigozhin, kısa vadede Putin’i devirmeyi başaramazdı, ancak Rus liderin pozisyonuna şimdiden hesaplanamaz bir zarar verdi. 

Putin de anlaşmayı kabul ederek kayıplarını azalttı, Rusya içindeki otoritesini yeniden sağlama fırsatı elde etti, liderliğine yönelik muhtemel meydan okumaları önledi ve nihayetinde çok daha büyük bir trajediden kaçındı.

Prigojin’in eylemlerinin en kalıcı sonucu, muhtemelen Putin’in dikkatle geliştirdiği dokunulmazlık imajının paramparça olması olacaktır.

Rusya’nın devlet kontrolündeki TV kanalları, saldırı başladıktan hemen sonra haberlerini kesti ve Wagner yanlısı web siteleri hızla sansürlendi.

Ancak her biri bir milyondan fazla nüfusa sahip iki büyük şehir olan Rostov-na-Donu ve Voronej halkı, Prigojin’in birlikleri şehirdeki askeri tesislerin kontrolünü ele geçirirken kendi gözleriyle tüm olanları izledi. 

İki şehrin sakinleri, Wagner güçlerine yiyecek ve su verdi ve yanlarından geçerken onlar için tezahürat yaptı.

Prigojin, 24 Haziran gecesi Rostov-na-Donu’dan Belarus’a sürgüne gitmek üzere ayrılırken, büyük bir kalabalık tarafından uğurlandı.

Paralı askerlerin ayrılmasının ardından şehre tekrar giren Rus polisi, Wagner yanlısı sloganlar atan öfkeli bir kalabalık tarafından engellendi.

Rus sivillerin Prigojin ve Wagner Grubu’na duyduğu sempati, paralı askerlerin kuzeye yaptıkları ilerleme sırasında karşılaştıkları bazı Rus askeri birimlerinde de görüldü.

Çeşitli Rus birliklerinin Wagner Grubu’na katıldığına dair söylentiler yanlış gibi görünse de bu birimler, Wagner güçlerinin ilerlemesini durdurmak için hiçbir şey yapmadı.

Hükümdara tam bağlılık, uzun süredir Rus askeri tarihinin bir özelliği olmuştur. 

Çar’ın ordusu, Birinci Dünya Savaşı sırasında isyanlar ve firarlar yaşadı, ancak asla onu devirmeye çalışmadı.

Joseph Stalin, tasfiye edilmeleri sırasında düzinelerce yüksek rütbeli subayı idam etti ve Sovyet ordusu, sonrasındaki yıllar boyunca tamamen Komünist Parti’ye boyun eğdi. 

Gerasimov ve Şoygu da, performans sorunları ne olursa olsun, tartışmasız ve gözü kara bir şekilde Putin’e sadık kaldılar.

İronik bir şekilde, Rus ordusunda ‘sadakatin yeterlilikten çok daha fazla öncelenmesi’, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı hayal kırıklığı yaratan performansını açıklamaya yardımcı oluyor.

Rus askerlerinin bu performansı, her şeyden önce Wagner Grubu’nun savaşa müdahil olmasına neden oldu.

Daha fazla serbestlik ve kaynak verildiğinde, Wagner güçleri Rus ordusunun etkinliğini hızla gölgeledi ve Ukrayna’yı aylarca süren bir savaşın ardından Bahmut’tan çıkmaya zorladı. 

Belki de Prigojin’i isyana iten, ordunun kendi kendini yönetme biçimiyle ilgili hayal kırıklığıyla birlikte bu ‘yeterlilik eksikliği’ oldu.

Ancak etkili bir paralı asker, iki ucu keskin bir kılıçtır. 

Floransalı yazar Niccolo Machiavelli tarafından yazılan ‘Prens’ kitabında paralı askerlerin istihdamına karşı hükümdara şu tavsiye verilmiştir;

“Onlara güvenemezsin, çünkü her zaman kendi büyüklüklerini arzularlar.”

Putin’in de bu tavsiyeyi dinlemesi akıllıca olurdu.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)
TT

Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)

Münih savcılığı, Almanya'nın güneyindeki bir Noel pazarına saldırı planlamakla suçlanan beş kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre savcılık, bu kişilerden dördü hakkında resmi tutuklama emri çıkarıldığını, beşinci kişinin ise Bavyera'nın güneyindeki Dingolfing'deki bir Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle önleyici gözaltına alındığını belirtti.

Savcılar, saldırının arkasında İslamcı bir motif olduğundan şüpheleniyor.

Geniş çapta tanınan Bild gazetesi daha önce olayla ilgili haber yapmıştı.

Gözaltıların cuma günü gerçekleştiği ve zanlıların dün soruşturma hakimi önüne çıkarıldığı düşünülüyor.


Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'de bir silahlı saldırgan tarafından üç ABD askerinin öldürülmesiyle ilgili olarak, tekrar saldırılması halinde ABD'nin DEAŞ güçlerine karşılık vereceğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Trump, Beyaz Saray dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, üç Amerikalının bir pusu sonucu öldürüldüğünü belirtti.

Trump ayrıca Truth Social platformunda "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara bu saldırıdan dolayı çok öfkeli ve üzgün" ifadelerini kullandı.

ABD ordusu, dün bir DEAŞ militanının ABD ve Suriye güçlerinden oluşan bir konvoya düzenlediği saldırıda üç personelinin (iki asker ve bir sivil tercüman) öldüğünü açıkladı.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), üç ABD askeri personelinin de yaralandığını bildirdi.

Açıklamada, tek başına hareket eden bir silahlı saldırgan tarafından gerçekleştirilen saldırının, Suriye'nin merkezindeki Palmira şehrinde "askerlerin önemli bir komutanla çatışma halinde olduğu sırada" meydana geldiği belirtildi.

ABD Savunma Bakanı Pete Higseth ise "müttefik güçlerin" saldırganı öldürdüğünü ifade etti.