Belarus ve Lukaşenko, neden şimdi dünya çapında öne çıkıyor?

"Nükleer silahların" Belarus topraklarında konuşlandırılması, riskleri komşu Ukrayna'ya kadar uzanan yeni bir "jeopolitik" gerçeklik dayatıyor

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun adı önümüzdeki günlerde sık duyulacak gibi görünüyor / İllüstrasyon: Independent Arabia
Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun adı önümüzdeki günlerde sık duyulacak gibi görünüyor / İllüstrasyon: Independent Arabia
TT

Belarus ve Lukaşenko, neden şimdi dünya çapında öne çıkıyor?

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun adı önümüzdeki günlerde sık duyulacak gibi görünüyor / İllüstrasyon: Independent Arabia
Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun adı önümüzdeki günlerde sık duyulacak gibi görünüyor / İllüstrasyon: Independent Arabia

Belarus, "fotoğrafın" ön sıralarına geri döndü. Bunu sağlayan, Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun attığı birkaç adımdı.

Bu adımlardan ilki, nükleer silahların kendi ülkesinin topraklarında konuşlanmasını onaylamak ya da daha doğrusu "talep etmek" oldu ve bu, dünyaya yeni bir jeopolitik gerçeklik dayattı.

Bu gerçekliğin, bölgesel ve uluslararası sahadaki güç dengelerini altüst edebileceğine dair emareler var ki Lukaşenko'nun ve Rusya başkentindeki karar alma çevrelerinin birçok temsilcisinin tahminlerine göre bu, NATO güçleri ve onların yanında duran 50'yi aşkın Batı ülkesinin temsilcilerinin lehine olmayacak. 

Bölgenin Rusya-Ukrayna savaşı düzeyinde sahne olduğu gelişmeler ve Wagner Grup ile lideri Yevgeniy Prigojin'in isyanından kaynaklanan "göreceli" kafa karışıklığı, Lukaşenko'ya yerel ve bölgesel siyasi sahanın ön saflarında yeni bir rol verdi.

Lukaşenko, bu rolü arabuluculuk ve "isyanı" bitirmek için hayata geçirdi. Bu, Belarus'un gerek Kiev'in "toprakları kurtarmak" için daima büyük umutlar bağladığı "karşı saldırı" ile aynı zamandaki "Ukrayna krizi" gerekse 10-11 Temmuz'da Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta yapılması planlanan NATO üyesi ülkelerin liderlerinin zirvesine ilişkin sonraki gelişmeler düzleminde oynayabileceği bir başka rol için bir giriş olabilir. 

Son birkaç hafta, Belarus'un öngörülemeyen sonuçları olabilecek bir duruma kaymak üzere olduğunu gösteren bir dizi hamleye tanık olundu.

Belarus, Ağustos 2020'de Devlet Başkanı Lukaşenko'yu devirme girişiminin neredeyse kurbanı oluyordu ki Independent Arabia, o dönemde birden çok haberiyle bu konuyu ele almıştı.

Söylendiğine göre Minsk, daha önce olduğu gibi bugün yine "istemeden", "topun karşısında" duruyor.

Daha önce de Belarus, II. Dünya Savaşı sırasında bir taraf olarak düşürüldüğünü duyurmak üzere 22 Haziran 1941'de ülkeye baskın düzenleyen Nazi cuntasının öncü birlikleriyle karşı karşıya gelen ilk Sovyetler Birliği ülkesiydi.   

Gözlemcilerin belirttiğine göre Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Rus televizyonuna Belarus'un Moskova ile Kiev arasındaki çatışmaya "kayma" ihtimali hakkında konuştu.

Lukaşenko, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Minsk'ten bu çatışmaya dahil olmasını talep etmediğine ve taktiksel nükleer silahlarını ilerletme konusundaki kararının kişisel bir saikle olduğuna işaret etti.

Daha önce de Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından Kazakistan ve Ukrayna ile gönüllü olarak vazgeçtiği "nükleer silahlarının" ülkesine iadesini Putin'den talep ettiğini itiraf etmişti. 

Bu, uluslararası toplum tarafından tanınmanın bir şartı olarak bu üç ülkenin topraklarında mevcut nükleer silahların Rusya'ya teslimini ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na katılımı dayatan uluslararası bir irade gereğiydi.

Bununla birlikte Sovyetler Birliği'nin yanında Belarus ve Ukrayna bağımsız iki ülke olarak, II. Dünya Savaşı'nın sonuçlarına göre emrivakiyle Birleşmiş Milletler'in kurucu üyeleri arasında yer aldılar.

Bu, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin geçen 17 Şubat'ta Münih'teki Avrupa Güvenlik Konferansı'nda nükleer statünün ülkesine iade edilmesiyle ilgili talebini akla getirebilir.

Putin, bu konuda uyardı ve Ukrayna'nın "eski nükleer Sovyet" yeteneklerinden geri kalanları kullanması ihtimaline dair endişelerini dile getirdi. 

Nükleerle tehdit

Gözlemciler, Lukaşenko'nun "Putin'in Minsk'ten Ukrayna'ya karşı savaşında Rusya'ya katılmasını talep etmediği, çünkü bunun çok daha kötü olacağı, üstelik tüm adımlarına rağmen Batı'nın geniş çaplı yeni bir savaştan epey korktuğu" yönündeki sözlerini hatırlatıyor. 

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgalinin başından itibaren Lukaşenko, adımlarında ve açıklamalarında son derece ihtiyatlı ve çekimserdi. Buna rağmen ülkesinde 2020 yazında yaşanan ve Minsk'in Lukaşenko'nun ezici bir çoğunlukla kazandığını açıkladığı başkanlık seçimlerinin sonuçlarının "tahrif edilmesi" hakkında söylenenler bahane edilerek başkanı devirmeyi hedefleyen sıkıntıların ardından "nükleer silahlarının" iadesi talebini ilk ortaya koyan kişinin kendisi olduğunu söylemişti.

Lukaşenko, "ülkeye karşı saldırı halinde nükleer silah kullanımına karar vermesi gerekirse bunu tereddütsüz yapacağını" ifade etti. 

Rusya içinden ve dışından gözlemciler, Lukaşenko ile Baltık ülkeleri (Estonya, Letonya ve Litvanya) ve beraberlerinde komşu Polonya'nın liderleri arasında çıkan "laf dalaşına" ve bu ülkelerin attığı karşıt adımlara işaret ediyor.

Söz konusu adımlar arasında 2020 yılında Lukaşenko'yu devirmeye çalışan muhalefet liderlerini barındırmak ve Belarus'tan kaçtıktan sonra onların tüm düşman hareketlerini desteklemek de var.

Lukaşenko buna, ülkesinin bu ülkelere 2 bin 500 kilometreden fazla ortak sınırlarla bağlı olduğunu söyleyerek yorum yaptı ve bunların kapatılması gerektiğini, zira bugün kimsenin oralardan Minsk'e yönelik bir tehdidin olmayacağını garanti edemeyeceğini belirtti ve ekledi:

Batı tarafından gelen bu tür çılgınca şeyler, bizim için pek çok sorun oluşturacak. Söylemekten hoşlandıkları gibi, bu çizgileri aştıkları takdirde bu onları çok acıtacak.

Lukaşenko, ülkesinin taktiksel nükleer silahlar kullanma ihtimaline ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Belarus topraklarına sevk ettiği nükleer silahların kullanımının "Rusya'nın denetimine tâbi olacağı" yönündeki sözleri ile "Belarus'un bağımsızlığı ile egemenliğini etkiliyor gibi" görünen şeye dair tutumlarının iç yüzünü açıkladı.

Bu, Devlet Başkanı Lukaşenko'nun netliğini ve daha önce "nükleer silahların ülkesine iadesini" talep eden kişinin kendisi olduğunu açıklamadaki hevesini açıklıyor.

Lukaşenko ayrıca tanınmış Rus basın mensubu Olga Skabeyeva ile yaptığı görüşmede gülerek, "Belarus'un taktiksel nükleer silah kullanımı üzerinde Putin'e yapılacak tek bir çağrı ile anlaşma sağlanabilir" ifadelerini de ekledi.

Belarus Devlet Başkanı, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

Savaş çıkarsa ben etrafıma mı bakacağım? Telefonu elime alacağım; nerede olursa olsun telefonu elime alacağım. Herhangi bir an arayacağım. Öyleyse, bir tür darbede bulunmayı koordine etmenin nesinde sorun var? Belarus'ta konuşlandırılan taktiksel nükleer silahlar, ABD'nin (II. Dünya Savaşı sona ermeden önce Ağustos 1945'te) Hiroşima ve Nagazaki'de kullandığı bombalardan üç kat daha güçlü.

Kritik zamanlama

Birleşik Krallık, Ukrayna'ya doğrudan nükleer teknolojiyle bağlantılı olan seyreltilmiş uranyum füzeleri tedarik ettiğini duyurana kadar Putin'in, son haftalarda taktiksel nükleer silah kullanma ihtimaline başvurması ya da daha doğrusu zorunda kalması ihtimali yönünde ortaya koyduğu ciddiyetten bahsetmemesi dikkat çekici. 

Daha önce, geçen mayıs ayında Lukaşenko, ülkesinin Rus nükleer silahları için "depolama alanları" hazırlığını bitirdiğini duyurmuş ve "Minsk'in ülkesinin topraklarında konuşlandırılan Moskova silahlarıyla tam bir sorumlulukla ilgileneceğini ve her şeyin yolunda gideceğini" belirtmişti. 

Rusya Devlet Başkanı da geçengünlerde St. Petersburg'da düzenlenen yıllık ekonomi forumunda bu meseleye tekrar değinmiş ve ülkesinin sahip olduğu şeyin tüm NATO üyelerinin sahip olduklarının toplamından daha fazla olduğuna dikkat çekmişti. 

Tüm bunlar bugün Aleksandr Lukaşenko'nun yakın zamana kadar devlet başkanının "aşçısı" olarak adlandırılan ve St. Petersburg'da en sevdiği birkaç restoranın sahibi olan kişinin "isyanından" kaynaklanan krizin kontrol altına alınması açısından oynadığı ve oynamaya devam ettiği o merkezî rolden sonra geliyor.

Söz konusu restoranlarda Putin, Batılı ülkelerin liderlerinden birkaçını ağırlamıştı. Bu misafirler arasında eski Fransız Cumhurbaşkanı Jacques de Chirac ve eski ABD'li mevkidaşı George Bush Jr.'ın yanı sıra Yevgeniy Prigojin ile Putin ve konuk liderlere yemek sunumu yaptığı esnada tanıştığını söyleyen Aleksandr Lukaşenko da var. 

Belki de Lukaşenko ve onun Prigojin'le tanışması bağlamında Prigojin hakkındaki haberlerin sık sık Belarus'la anılmasına işaret etmek ilginç olabilir.

Söz konusu haberlere 32 Wagner mensubunun akıbetine ilişkin haberler de dahil.

Bu 32 kişi, Ağustos 2020'de Belarus'taki devlet başkanlığı seçimlerinin sonuçlarının açıklanmasının ardından Batı istihbaratının Ukrayna'yla birlikte hazırladığı Lukaşenko'yu devirme planına katılmaları için Ukrayna tarafından kandırılan kişiler. 

Belarus'taki güvenlik teşkilatı, Lukaşenko'yu devirme teşebbüsüne ortak olmakla suçladığı Wagner unsurlarını tutuklamıştı.

Daha sonra Moskova, bu planı açığa çıkardı ve ardından serbest bırakıldılar. O zamandan bugüne bölümleri devam eden Belarus muhalefet dizisi karşısında ve Batılı çevrelerin gözetiminde iki başkent Moskova ile Minsk arasında bir yakınlaşma yolculuğu başladı.

Ukrayna cephesinde veya Polonya ya da diğer komşu ülkeler tarafından Belarus'a yönelik herhangi bir tehdit karşısında patlak verebilecek herhangi bir savaşa katılma olasılıkları başta olmak üzere bağlantılı şeylerden ötürü Prigojin ile birçok Wagner unsurunun Belarus'a taşınması heyecan uyandırıyor. 

Ancak bu bizce Putin'in "ihanet" ve "sırttan bıçaklama" olarak nitelediği olay nedeniyle Rusya'nın affetmeyeceğinden emin olduğumuz Prigojin'in geleceği için bir garanti olamaz ki bunu Moskova'dan gelen daha önceki bir haberimizde ele almıştık.

O zamana kadar gözler her şeyden önce Moskova'nın, Putin'in tabiriyle "Rusya'nın varlığını tehdit eden risklerin doğması" durumunda kullanılmak üzere Belarus topraklarında nükleer silah konuşlandırmasına odaklanıyor.

Bu durum, Lukaşenko'nun "Rusya çökerse herkes enkaz altında kalacak" şeklindeki ifadelerini de teyit ediyor ve Lukaşenko'nun, ülkesinin küresel siyaset haritasının ön saflarındaki konumunu sürdüren tüm açıklamalarının dikkate alınmasını gerektiriyor. 

Independent Arabia, Independent Türkçe



Rubio: Hamas'ın elindeki tüm tutukluların cenazeleri teslim edilene kadar dinlenmeyeceğiz

Rehine Ronen Engel'in cenaze törenine katılan İsrailliler, Güney İsrail'deki Gazze sınırına yakın Nir Oz Kibbutz'unda (EPA)
Rehine Ronen Engel'in cenaze törenine katılan İsrailliler, Güney İsrail'deki Gazze sınırına yakın Nir Oz Kibbutz'unda (EPA)
TT

Rubio: Hamas'ın elindeki tüm tutukluların cenazeleri teslim edilene kadar dinlenmeyeceğiz

Rehine Ronen Engel'in cenaze törenine katılan İsrailliler, Güney İsrail'deki Gazze sınırına yakın Nir Oz Kibbutz'unda (EPA)
Rehine Ronen Engel'in cenaze törenine katılan İsrailliler, Güney İsrail'deki Gazze sınırına yakın Nir Oz Kibbutz'unda (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bugün yaptığı açıklamada, Hamas tüm esirlerin cenazelerini iade edene kadar ABD'nin rahat olmayacağını vurguladı.

Rubio, X platformundaki açıklamasında, cenazeleri Hamas tarafından tutulan iki Amerikalının aileleriyle yaptığı görüşmede, ülkesinin Hamas'ın tüm esirlerin cenazelerini iade etmesi konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirtti.

Hamas, dün ateşkes anlaşmasının ayrıntılarını ve sahada başarıya ulaşması ve uygulanması konusundaki kararlılığını teyit etti. Gazze'deki İsrailli esirlerin kalan cenazelerinin teslimini tamamlamak için çalıştığını açıkladı.

Hamas'ın baş müzakerecisi Halil el-Hayye, bu hafta hareketin anlaşmayı sonuna kadar sürdürme kararlılığını vurguladı.

Ceset meselesiyle ilgili olarak, "Anlaşmada belirtildiği gibi tüm cesetleri geri alma ve iade etme konusunda ciddiyiz" ifadesini kullandı.

El-Hayye, "Gazze Şeridi'ndeki yoğun yıkım ve arazinin değişen yapısı nedeniyle (cesetleri geri almada) büyük zorluklarla karşı karşıyayız. Cesetleri geri almak zaman alıyor ve kapsamlı ekipman gerektiriyor. Ancak kararlılık, irade ve Allah'ın izniyle, bu konuda tam bir sonuca varacağız" şeklinde konuştu.


Trump, Malezya'ya giderken Katar Emiri ve başbakanıyla bir araya gelecek

ABD Başkanı Donald Trump, Air Force One'da gazetecilere konuşuyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Air Force One'da gazetecilere konuşuyor (Reuters)
TT

Trump, Malezya'ya giderken Katar Emiri ve başbakanıyla bir araya gelecek

ABD Başkanı Donald Trump, Air Force One'da gazetecilere konuşuyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Air Force One'da gazetecilere konuşuyor (Reuters)

Beyaz Saray'dan bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın bölgesel zirve için Malezya'ya giderken Katar Emiri ve başbakanıyla bir araya geleceğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yetkili, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Katar'da Trump'a eşlik edeceğini de ifade etti.


Time'ın Trump kapağı, meşhur bir Nazi'yi mi işaret ediyor?

(Reuters)
(Reuters)
TT

Time'ın Trump kapağı, meşhur bir Nazi'yi mi işaret ediyor?

(Reuters)
(Reuters)

Mike Bedigan 

Donald Trump'ın, Time Dergisi'nin ön kapağındaki son fotoğrafının, savaş suçundan hüküm giymiş bir Nazi'nin meşhur portresine gönderme yapıyor gibi göründüğü bildirildi.

Yeni sayının gelecek hafta basılı halde yayımlanmasından önce paylaşılan fotoğrafta ABD Başkanı, Resolute Masası'na yaslanmış, ellerini kavuşturmuş halde görünüyor ve arkasındaki iki bayrak kendisini çerçeveliyor. Üstünde "TRUMP'IN DÜNYASI" yazıyor.

Sosyal medya kullanıcıları bu fotoğraf ve kompozisyonunun, Arnold Newman tarafından Newsweek için çekilen, Alman sanayici Alfried Krupp'un 1963 tarihli ünlü portresini anımsattığına dikkat çekmekte gecikmedi.

II. Dünya Savaşı sırasında Naziler için büyük bir silah imalathanesi işleten Krupp daha sonra şirketinin Yahudileri, savaş tutsaklarını ve diğerlerini köle işçi olarak kullanması nedeniyle savaş suçundan hüküm giydi. 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak sadece üç yıl yattıktan sonra affedildi.

Yahudi Newman'ın ilk başta çekmeyi reddettiği psikolojik açıdan zorlayıcı bu fotoğrafta Krupp da parmaklarını birbirine kenetlemiş bir şekilde kameraya doğru eğilmiş ve fabrikasının iki sütununun arasında çerçevelenmiş halde görülüyor. Işıklandırma, ürkütücü bir şekilde korku filmlerini andırıyor.
 

Yeni sayının gelecek hafta basılı halde yayımlanmasından önce paylaşılan fotoğrafta ABD Başkanı, Resolute Masası'na yaslanmış, ellerini kavuşturmuş halde görünüyor ve arkasındaki iki bayrak kendisini çerçeveliyor (Time Dergisi / Stephen Voss)Yeni sayının gelecek hafta basılı halde yayımlanmasından önce paylaşılan fotoğrafta ABD Başkanı, Resolute Masası'na yaslanmış, ellerini kavuşturmuş halde görünüyor ve arkasındaki iki bayrak kendisini çerçeveliyor (Time Dergisi / Stephen Voss)

Time fotoğrafçısı Stephen Voss, eserini Instagram'da paylaştıktan sonra kendisine bu benzerlik soruldu. Bir kullanıcı, "Burada Arnold Newman'ın Krupp portresine mi atıf yapıyorsunuz?" diye yazdı.

The Daily Beast'in aktardığına göre Voss yorumu beğense de sonrasında beğenisini geri çektiği görüldü.

The Independent, kendi fotoğrafıyla Newman'ınki arasında herhangi bir benzerlik kurma niyeti olup olmadığıyla ilgili yorum almak için Voss'la temasa geçti.

Time Dergisi, Daily Beast'e yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Hiçbir bağlantı yok ve aksini öne süren iddialar tamamen asılsızdır. Bu fotoğraf çekiminde, TIME dergisinin kendi kapakları da dahil Oval Ofis'teki eski başkan portreleri referans alındı. Sosyal medyadaki spekülasyonları önemli saymak pervasızlıktır ve yanlış bilginin yayılmasına katkıda bulunur.

Time Dergisi'nin sahibi ve Salesforce'un CEO Marc Benioff daha önce Trump'a desteğini açıklamış ve başkanın Ulusal Muhafız birliklerini San Francisco'ya gönderme önerisini "tamamen desteklediğini" belirtmişti.

Trump, güneşin tepesine vurduğu, alçak açıdan çekilmiş pek de hoş olmayan bir fotoğrafının yer aldığı son Time kapağından memnun kalmamıştı.
 

Trump, Time'ın son kapak fotoğrafından hoşnut kalmadı (Time)Trump, Time'ın son kapak fotoğrafından hoşnut kalmadı (Time)

Trump, sosyal medyada öfkeyle, "Time Dergisi benim hakkımda nispeten iyi bir haber yazdı ama fotoğraf Tüm Zamanların En Kötüsü olabilir" diye yazmıştı.

Saçlarımı 'yok etmişler' ve sonra başımın üzerinde, yüzen bir taç gibi görünen ama son derece küçük bir şey var. Gerçekten tuhaf! Alçak açılardan fotoğraf çekmeyi hiç sevmezdim ama bu çok kötü bir fotoğraf ve eleştirilmeyi hak ediyor. Ne yapıyorlar ve neden?

Independent Türkçe,independent.co.uk/news