Wagner, neden hala Afrika ülkeleri için çekici bir seçenek olmaya devam ediyor?

Wagner isyanının Afrika’daki yansımalarına ilişkin endişe duyuluyor

Wagner Grubu Başkanı Yevgeniy Prigojin (AP)
Wagner Grubu Başkanı Yevgeniy Prigojin (AP)
TT

Wagner, neden hala Afrika ülkeleri için çekici bir seçenek olmaya devam ediyor?

Wagner Grubu Başkanı Yevgeniy Prigojin (AP)
Wagner Grubu Başkanı Yevgeniy Prigojin (AP)

Wagner ile iş tutan Afrika ülkeleri, paramiliter grubun Rusya’daki isyanının kıtadaki yansımalarının erken olmasa da topraklarına ulaşacağının farkında. Ancak öyle görünüyor ki Rus hükümeti, Moskova’da ‘işlerin her zamanki gibi ilerleyeceğinden’ emin. Bu çerçevede güvenlik ve siyasi huzursuzluktan mustarip ülkelerde Wagner’in devam eden çalışmaları için ‘çekici faktörler’ oluşturan 5 neden bulunuyor. Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemcilere göre bunlar arasında Batı alternatifine olan güven eksikliği ve Wagner’den vazgeçilmesi halinde diğer aktörlerin boşluktan yararlanmak için devreye gireceği korkusu da yer alıyor. Bu durum da Wagner’in bazı Afrikalı yöneticiler tarafından güvenilir olmasını sağlıyor.

24 Haziran’da sadece bir gün süren isyan, Moskova tarafından ilan edilen destekle kahverengi kıtada önemli bir aktör olarak ortaya çıkan grubun geleceği hakkında soru işaretleri uyandırdı. Ancak Rusya, ortaklarına güvence vermek için erkenden müdahalede bulunurken, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise geçen pazartesi günü bir televizyon röportajında, Wagner isyanı olaylarının ‘ortaklar ve dostlarla’ olan ilişkileri etkilemeyeceğini açıkladı.

Wagner’in varlık göstermesi için Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti seçildi. Bu bağlamda grubun faaliyetlerine burada devam edeceğini söyleyen Lavrov, Avrupa’nın Orta Afrika ve Mali’yi terk etmesinin, bu iki ülkeyi ‘askeri eğitmenler almak ve liderlerinin güvenliğini sağlamak’ için Rusya’ya ve Wagner grubuna açılmaya sevk ettiğini dile getirdi.

Buna rağmen Rusya, gelecekte sorumluluktan kurtulma olasılığına açık kapı bırakmış görünüyor. Öyle ki “Grupla ilgilenmek ilgili ülkelere bağlı” ifadelerini kullandı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, yaptığı açıklamada “Wagner şirketi ile iş birliğini sürdürüp sürdürmemeye Afrika ülkeleri karar veriyor. Bu bir egemenlik hakkıdır” dedi.

Uluslararası araştırma kuruluşlarının raporları, Wagner güçlerinin Sahel ve Sahra bölgesindeki bazı ülkelere güvenlik hizmetleri sağlamanın yanı sıra Mali, Orta Afrika, Libya ve Sudan da dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinde konuşlandırıldığını gösteriyor. Sivil toplum ağı Uluslararası Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim (GIATOC) tarafından bu yıl içinde Afrika’daki Wagner hakkında yayınlanan bir raporda, grubun ‘bugün Afrika’daki en etkili Rus oyuncu’ olarak nitelendirildiğini belirtti.

Washington DC merkezli Dış İlişkiler Konseyi (The Council on Foreign Relations- CFR) tarafından yayınlanan bir analiz, sızan ABD belgelerine göre, Wagner’in son on yılda en az 8 Afrika ülkesindeki operasyonları aracılığıyla birçok Afrika hükümetiyle güçlü ilişkiler kurduğunu gösteriyor. Batılı raporlar, Orta Afrika’da hükümet güçlerine yardımcı olacak yaklaşık bin 900 uzman, Libya’da çalışan yaklaşık bin 200 Wagner ajanı ve Mali ve Burkina Faso’da çok sayıda savaşçı olduğunu ortaya koyuyor. Wagner’in Sudan’daki geçmişi ise devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hükümetine kadar uzanırken, grup daha önce Sudan’daki ‘Hızlı Destek Kuvvetleri’ ile ilişkisini sürdürüyordu.

Acil güvenlik ihtiyacı

Wagner, Afrika hükümetlerine bulundukları ülkelerde, bazıları askeri darbelerle gelen askeri destek sağlıyor. Paris’te yaşayan Afrika meseleleri konusunda Sudanlı bir uzman olan Muhammed Turşin’in açıkladığı gibi aynı zamanda Wagner, bu ülkelerdeki askeri ve güvenlik kurumlarının zayıflığı ve ayrılıkçı eğilimlere sahip silahlı hareketlerin artması ortasında, silahlı isyancı grupları kontrol altına almaya yardımcı oluyor.

Turşin, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Wagner’in başta Orta Afrika, Mali ve Burkina Faso olmak üzere bu Afrika ülkelerinden çekilmesi hususunda riskler var. Etnik, kabilesel ve ideolojik krizlerin varlığıyla birlikte güvenlik ve siyasi sıkıntılar ve çok sayıda radikal silahlı hareket ortasında baskıcı eğilimleri olan totaliter rejimler tarafından en azından şimdilik Wagner kullanımını kaçınılmaz kılıyor” dedi.

Biri Ağustos 2020’de ve diğeri Mayıs 2021’de olmak üzere art arda yaşanan iki darbenin ardından ortaya çıkan Mali’deki Askeri Geçiş Konseyi, gelecek yıl yapılacak seçimlerin ardından görevi devredeceği varsayımıyla kritik bir aşamadan geçiyor. Burkina Faso ve askeri liderleri ise yaygın güvenlik krizlerine tanık oluyor.

İki ülkedeki askeri konsey, ‘uluslararası insan hakları çerçevesi dışında faaliyet göstermekle’ karakterize edilen Wagner grubunun militanlarına giderek daha fazla güveniyor. Aynı şekilde Sudanlı uzmanın da belirttiğine göre Wagner, hükümetlere uygulanan kısıtlamalarla ilgilenmiyor ve bu nedenle herhangi bir yansımaya bakmadan sürekli olarak ihlaller uyguluyor.

Birleşmiş Milletler (BM), Mali’deki Wagner unsurlarını işkence ve tecavüz olaylarına karışmakla suçluyor. Geçen Eylül ayında bir BM çalışma grubu, ‘özel askeri ve güvenlik hizmeti sağlayıcılarının insani yardım operasyonlarına artan katılımı’ konusunda ciddi endişelerini dile getirdi. Brüksel merkezli Barış ve Güvenlik Araştırma ve Bilgi Grubu, geçen Mart ayında yayınladığı bir çalışmada, paralı askerlerin suç ve insan hakları ihlallerine karıştığını belirtti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Dr. Nurhan eş-Şeyh, acil güvenlik ihtiyacının, ilgili Afrika ülkelerinin çoğunluğunu, en azından öngörülebilir durumda, topraklarında Wagner’in devamına bağımlı kıldığına dikkati çekti. Şarku’l Avsat’a konuşan Dr. Nurhan eş-Şeyh, rolünün ‘oradaki kırılgan rejimleri istikrara kavuşturmada önemli hale geldiğini ve bu nedenle herhangi bir değişikliğin son derece maliyetli olacağını’ söyledi.

Siyasi hırs eksikliği

Mısırlı politikacı, Wagner’i Afrika askeri liderleri arasında favori yapan ikinci bir özelliğe de değinirken, “Wagner, kendisiyle sözleşme yapılan bir güvenlik şirketidir. Bu ülkelerde herhangi bir askeri veya siyasi emelleri yoktur. Batılı ülkelerin belirli hükümetleri kayırarak siyasi olarak müdahale eden hükümetleriyle iş yapılmasının aksine, Wagner’de mesele sadece para ve ekonomik çıkarlar” dedi.

Burkina Fasolu analist ve Afrika meseleleri uzmanı Muhammed el-Emin Souadgo, Vagadugu’dan Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Grubun operasyonları, güvenlik çabalarının ötesine geçerek altın, ağaç kesme ve madencilik sektörlerini de kapsıyor. Altın ve elmas arama, çıkarma ve doğrudan Kremlin’e bağlı birkaç Afrika ülkesinde satma konusunda uzmanlaşmış, Wagner’e bağlı özel madencilik şirketleri var. Bunların faaliyetleri de Wagner’in çıkarına. Bu nedenle uğruna geldikleri, Ukrayna’da kendilerini finanse eden ve Rus devletinin şiddetli Batı yaptırımları karşısında tamamen çökmesine yardımcı olan çıkarlarını terk etmeyeceklerdir” dedi.

Finansal kısıtlamalarla karşı karşıya kalan Afrika hükümetleri açısından Wagner’in hizmetleri çekici bulunuyor. Bu bağlamda Souadgo, “Ödemeler genellikle madencilik hakları veya pazara erişim imtiyazları yoluyla yapılır” dedi.

Koşulsuz Rus desteği

Souadgo’ya göre Afrika ülkeleri insan hakları veya demokratik taleplerle bağlantılı olmayan Rus desteğine güvendiği için krize rağmen Rusya’nın Wagner ile işbirliği yapması kaçınılmaz. Çünkü Wagner, bu ülkelerde tek başına değil, Rusya’nın nüfuzunu güçlendirerek büyük bir hizmet sağlayan Rus askeri uzmanlarıyla birlikte çalışıyor. Burkina Fasolu analiste göre birçok analist, Wagner’den yardım isteyen bazı Afrika ülkelerinden bahsederken ve grubun lideri Yevgeniy Prigojin’in, Devlet Başkanı Putin ile arasında yaşanan son olaydan geri çekilebileceğine inanırken hata yapıyor. Muhammed el-Emin Souadgo ayrıca, “Afrika’nın farklı ülkelerine dağılan birliğin Rus devletine ve Putin’e olan sadakati, Yevgeniy’e olan bağlılığından daha fazladır. Putin’in Wagner liderinin Ukrayna’daki eylemlerinden memnun olmadığı ve ülke liderlerine Rus komutasının emri altında çalışmalarına devam etmeleri konusunda güvence verdiği yönünde haberler bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Souadgo, “Wagner’in bazı Afrika ülkelerindeki misyonu, bugün bazı kamplarda ortaya koyulmuyor olsa da silahlanma eğitimidir. Lojistik, planlama, askeri malzeme temini ve lojistik bilgi alanlarında uzmanlaşmış Rus uzmanların bu boşluğu doldurması muhtemeldir” dedi.

Nurhan eş-Şeyh’in belirttiği gibi Wagner grubu, yakın zamanda yasal bir gri alanda faaliyet gösteren bir şirketler ve ittifaklar ağı aracılığıyla Afrika’daki etkisini genişletti. Şeyh, “Son dönemde yaşanan isyan sonucunda grupta bir yeniden yapılanma gerçekleşse bile bu, Rusya ve Ukrayna’daki liderlerin ötesine geçmeyecektir. Ayrıca çalışmalarına ve Afrikalı liderlerin kendisine olan güvenine engel olacak şekilde Afrika’ya uzanmayacaktır” şeklinde konuştu.

Batı alternatifinin zayıflığı

ABD’li siyasi analist Bobby Ghosh, son gelişmelerin Batılı ülkelere Wagner Grubu’nu ve unsurlarını faaliyet gösterdiği Afrika ülkelerinden söküp atmak için altın bir fırsat sunduğuna inanıyor. Ancak Sudanlı Turşin, ‘Batı alternatifinin zayıflığı nedeniyle, özellikle bu ülkeler Afrika’daki tüm krizlerin nedeni olduğu için, Wagner’e başvurulmasının, yönler ve isimler değişerek de olsa devam ettiğini’ dile getirdi. Turşin’e göre kıta, şu anda genel olarak Fransız ve Batı sömürgeciliğinden kurtuluş hareketinin büyümesine tanık oluyor. Bu nedenle rekabet Batı’nın çıkarına değil.

Souadgo ise “Batılı ülkeler, Afrika’yı ve Afrika yurttaşlarını tam bağımsızlık yükü altına sokan Batı sömürgeciliğinin örtüsünden kurtulmaya çalışan Afrika halklarının moralini bozmak için, medyaları aracılığıyla Wagner krizinden yararlandı. Ancak Afrika halkı, Wagner krizinin geçici askeri alanda Rusya ile olan ortaklıklarını etkilemeyeceğini çok geçmeden anladı” dedi. Afrikalıların güveninin Rusya’daki krizle sarsıldığını da kabul eden Souadgo, “Öte yandan statüko devam ederse bu, Çin, Türkiye ve Kuzey Kore ile ortaklığı genişletmek gibi Batı’nın sömürüsünden uzak, tüm küresel güçlerle çoklu ortaklıklarla özgüven yoluyla olacaktır” ifadelerini kullandı.

Diğer aktörlerin girişini engelleme

Afrikalıları Wagner ile devam eden işbirliğini tercih etmeye iten çekici yönlerden biri de silahlı isyancı gruplar gibi, bu güçlerin geri çekilmesinin neden olabileceği güvenlik boşluğundan yararlanarak, diğer aktörlerin sahaya girmesine ilişkin var olan korkudur. Kahire Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Hamdi Abdurrahman, “Orta Afrika Cumhuriyeti örneğinde olduğu gibi, Wagner güçlerinin geri çekilmesi, silahlı isyancı gruplara daha fazla toprak kazanma ve ülkeyi istikrarsızlaştırma fırsatı verecektir. Aynı senaryo, Mali, Burkina Faso ve Wagner’in Halife Hafter liderliğindeki Ulusal Ordu’yu desteklediği Libya için de geçerli” dedi.

Abdurrahman’a göre iş daha da zorlaşabilir. Öyle ki Moskova, Wagner grubunu dağıtmaya karar verirse, Wagner’in kontrol edilemez paralı asker alt yapılarına dönüşmesi ve Moskova’nın etkisini görmezden gelerek yerel yönetimlerle kendi ilişkilerini kurması muhtemeldir.



Trump yönetimi binlerce Afgan'ın bir hafta içinde Amerika'yı terk etmesini istedi

İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
TT

Trump yönetimi binlerce Afgan'ın bir hafta içinde Amerika'yı terk etmesini istedi

İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)

Trump yönetimi, Taliban'ın 2021'de iktidarı ele geçirmesinin ardından yasal yollardan ABD'ye giren Afgan mültecilere bir hafta içinde ülkeyi terk etmeleri talimatını verdi, aksi takdirde gözaltına alınma ve sınır dışı edilme işlemleriyle karşı karşıya kalacaklar.

Alman programlarında çalışan ve orada risk altında olarak sınıflandırılan Afganistanlıları taşıyan SmartWings Çek Havayollarına ait bir uçak, 16 Nisan 2025 tarihinde Pakistan'ın İslamabad kentinden Almanya'nın doğusundaki Leipzig havaalanına iniş yaptı (AFP)Alman programlarında çalışan ve orada risk altında olarak sınıflandırılan Afganistanlıları taşıyan SmartWings Çek Havayollarına ait bir uçak, 16 Nisan 2025 tarihinde Pakistan'ın İslamabad kentinden Almanya'nın doğusundaki Leipzig havaalanına iniş yaptı (AFP)

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, insani şartlı tahliye programları veya diğer yasal yollarla ABD'ye girmelerine izin verilen Afgan vatandaşlarına “şartlı tahliye fesih bildirimleri” göndererek, yedi gün içinde gönüllü olarak ayrılmalarını ya da artık geçerli yasal statüleri olmayanlar tarafından alınan e-postalara göre, tutuklama ve sınır dışı işlemleriyle karşı karşıya kalacaklarını bildirdi.

Bir Taliban güvenlik mensubu Kabil'deki Rus Büyükelçiliği'nin girişinde bir aracı inceliyor, 17 Nisan 2025.Bir Taliban güvenlik mensubu Kabil'deki Rus Büyükelçiliği'nin girişinde bir aracı inceliyor, 17 Nisan 2025.

Bu hamle, Trump'ın “Amerika tarihindeki en büyük toplu sınır dışı etme” olacağını vaat ettiği daha geniş kapsamlı göçmen karşıtı kampanyasının bir parçasıdır. Bu yılın başlarında göreve geldiğinden beri yönetim, 11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardından terörle savaşın bir parçası olarak başlayan 20 yıllık askeri varlığa son vererek, Ağustos 2021'de ABD güçlerinin Kabil'den çekilmesinin ardından iktidarı ele geçiren Taliban'ın zulmünden korktukları için ülkelerinden kaçan Afganlar da dahil olmak üzere Trump'ın vaadini uygulamak için önlemleri artırdı.

Newsweek, ABD'nin çekilmesiyle birlikte Taliban'ın Afganistan'da kontrolü nasıl hızla yeniden ele geçirdiğini ve on binlerce Afgan'ın, özellikle de ABD ordusuyla birlikte çalışanların yanı sıra anavatanlarındaki dini ve etnik zulümden kaçan diğer Afganların kaçmasına neden olduğunu hatırlattı. Kaçanların birçoğu, kendilerini ABD'den sınır dışı edilmekten koruyan özel göçmen vizeleri, sığınma ya da Geçici Koruma Statüsü için başvuruda bulundu. Trump yönetimi şimdi binlerce Afgan vatandaşı için TPS korumalarını sona erdirmek üzere harekete geçiyor ve bu da Afganistan'a sınır dışı edilmelerine yol açabilir” dedi.

Geçtiğimiz haftalarda İç Güvenlik Bakanlığı, insani şartlı tahliye gibi yasal programlarla gelenler de dahil olmak üzere çeşitli kişilere yedi günlük sınır dışı bildirimleri gönderdi.

Beyaz Saray sözcüsü Carolyn Leavitt, "X" platformunda askeri uçağa binenlerin fotoğrafını paylaşarak, "Sınır dışı uçuşları başladı" yazdı (sosyal paylaşım siteleri)Beyaz Saray sözcüsü Carolyn Leavitt, "X" platformunda askeri uçağa binenlerin fotoğrafını paylaşarak, "Sınır dışı uçuşları başladı" yazdı (sosyal paylaşım siteleri)

7 günlük süre

Kuzey Karolina'nın Raleigh kentindeki bazı yerel medya kuruluşları, Afgan bireylerin İç Güvenlik Bakanlığı'ndan yedi gün içinde ülkeyi terk etmelerini ya da yasal işlemle karşılaşmalarını isteyen bir e-posta aldıklarını bildirdi. Misyoner olarak çalışan ve sığınma talebinde bulunmasına izin veren vizeye sahip olan bir Afgan göçmen, aldığı e-postada “şartlı tahliyesinin bu bildirimden yedi gün sonra sona ereceğinin” belirtildiğini ve “ABD'yi derhal terk etmezseniz, olası yasal işlemlere tabi tutulacaksınız” uyarısında bulunulduğunu bildirdi. “Afganistan'a geri dönersek güvende olmayacağız. Bu kendimiz için bir intihar görevi imzalamak gibi bir şey” dedi.

Newsweek, ABD'li göçmenlik avukatı Nicole Mescheroni'nin İç Güvenlik Bakanlığı'nın kendisine “ABD'den ayrılma zamanınız geldi” dediğini aktardı. Ancak üst düzey bir DHS yetkilisi, postaların şartlı tahliye davalarına dahil olanlara gönderildiğini ve Mecheroni'nin şartlı tahliye edilmediğini doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Kongre belgelerinden elde ettiği verilere göre, Ağustos 2021 ile Ağustos 2024 arasında yaklaşık 150 bin Afgan Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleştirildi.

İç Güvenlik Bakanlığı bugün, belgesiz göçmenlerin 30 gün içinde hükümete kayıt yaptırmaları veya cezalarla karşı karşıya kalmaları anlamına gelen yabancı kayıt şartını uygulamaya başladı.

Amerikan mülteci yerleştirme kuruluşu Global Refugee Resettlement'ın direktörü Krish O'Meara Vignaraja geçen hafta New York Times'a verdiği demeçte “Afgan kadınları ve kızları için bu insani korumanın sona ermesi, fırsatlara, özgürlüğe ve güvenliğe erişimlerinin sona ermesi anlamına geliyor” diyerek “onları sistematik baskı ve cinsiyete dayalı şiddetle karşı karşıya kaldıkları Taliban yönetimine geri dönmeye zorlamak, ulusumuzun itibarı için affedilemez bir leke olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

AfghansEvac CEO'su Sean Vandiver birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “TPS kapsamında burada bulunan her kişi, ABD ile olan ilişkileri nedeniyle ülkelerine dönmeleri halinde risk altında olan kişilerdir” dedi. Sean Vandiver, “TPS'yi sona erdirmek sadece korkakça bir hareket değildir. Çoğu durumda, bu insanlar savaş sırasında ihtiyaç duyduğumuz anda yanımızda durdular” diyerek, ”Afganlar için TPS'yi sona erdirmek sadece korkakça değil, aynı zamanda sorumsuzca. Onlara güvenlik sözü vermiştik. Şimdi yanımızda duran bu 10 binden fazla insanın ayaklarının altındaki halıyı çekiyoruz ve onlar dehşete düşmüş durumdalar. Korkuyorlar” ifadelerini kullandı.