Hindistan’daki İslâmî dönem el yazmaları araştırmacıları bekliyor

Hindistan'daki bazı Müslümanlar (Arşiv-AA)
Hindistan'daki bazı Müslümanlar (Arşiv-AA)
TT

Hindistan’daki İslâmî dönem el yazmaları araştırmacıları bekliyor

Hindistan'daki bazı Müslümanlar (Arşiv-AA)
Hindistan'daki bazı Müslümanlar (Arşiv-AA)

Rîym el-Kemâlî

Hindistan'ın İngiliz yönetimi sırasında Patna olarak adlandırılan Azimabad şehrinde büyük bir kütüphane bulunmakta. Bu kütüphane, Arap dünyasında neredeyse bilinmeyen Huda Bahş Ulusal Kütüphanesi ve yaklaşık beş bin Arapça el yazması içermekte.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla dergisinden aktardığına göre bu kütüphane, Hint tarihçi Selahaddin Huda Bahş tarafından özel bir aile kütüphanesi olarak kuruldu. Huda Bahş, bu kütüphane için tüm mal varlığını ve kişisel çabasını ortaya koymuş, Doğu Akdeniz, Körfez ülkeleri, Necid, Hicaz, Mısır, Türkiye, İran ve Avrupa'ya yaptığı seyahatlerde, çeşitli bilim ve edebiyat konularında el yazmalarını, açık artırmalardan ve liman pazarlarından toplayarak Patna'daki Batı tarzında inşa ettiği kütüphanesine eklemiştir. Bu şekilde, bilgi ve sanat hazineleriyle dolu bir koleksiyon oluşturmuştur.

Tarihçi vefat ettikten sonra, kütüphaneyi miras olarak alan oğlu da 20. yüzyılın başında çocuk sahibi olmadan öldü. Bunun üzerine hükümet kütüphaneyi devraldı ve resmi bir kütüphane haline getirerek bilimsel bir sınıflandırmayla düzenledi. Kütüphanede nadir el yazmaları ve yaklaşık 50 bin el yazması bulunmaktadır. El yazmalarının çoğu İslami metinlerdir ve Arapça, Hintçe, Moğolca, Türkçe ve Farsça yazılmıştır. Arapça olanları Körfez, Ortadoğu, Mısır, Kuzey Afrika, Yemen ve Mezopotamya'dan gelen denizciler ve din bilginleri tarafından yazılmış fetvalar ve diğer metinlerdir. Ayrıca, Eukleides'in Geometri kitabı gibi Arapçaya çevrilen önemli kitaplar da kütüphanede yer almaktadır. Kütüphanede hat sanatının başyapıtları, sayfaların kenarlarına el ile çizilmiş süslemeler ve renkli illüstrasyonlar gibi yaratıcı eserler de bulunmaktadır. Ayrıca, Moğol mektupları ve Körfez'e dair birçok hazine bu uzak kütüphanede yer almakta. Bu durum bizi Körfez ile bağlantılı Hint arşivleri sorununa geri getiriyor. Haydarabad veya Mumbai'deki Hint arşivlerine ve kütüphanelerine ve ardından unutulmuş Patna'ya daha fazla odaklanmanın zamanı gelmedi mi?

Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda ve Almanya'ya Arapça el yazmaların gelmesini sağlayan sebep, coğrafi olarak daha yakın olan Hindistan'a da gelmelerini sağlayan sebeple aynı. Özellikle İngiliz sömürge döneminde Hindistan hükümeti, Körfez şehirleri ve Basra ile yoğun ilişkiler içerisindeydi. 19. yüzyılda, İngiliz memurlarının Körfez limanlarında İngiliz gazetelerini taşıdığı sırada telegraf kablolarının gemi yoluyla Basra'dan Hindistan'a taşınmasıyla, kitaplar, el yazmaları, dergiler, mektuplar ve çizimler gibi yayınlar bu şehirler arasında dolaşmaya başladı. Bunların çoğu Hindistan'da, orada bulunan İngiliz hükümeti tarafından muhafaza ediliyordu. Huda Bahş Kütüphanesi ise Abbasiler dönemine ait birçok nadide Arap eserine sahip.

Körfez, dünya savaşları arasında bir dönemdeyken, Körfez ülkelerinin vatandaşları Hindistan'a ekonomik, sosyal ve siyasi nedenlerle göç etti. Özellikle Hindistan gibi açık bir toplumla etkileşimde bulunmak, bazı önemli kişilerin çocuklarını burada eğitim almaları için göndermelerine neden oldu.

Hindistan ve Körfez arasındaki ilişkilerin İslam döneminden önceye dayandığı bilinmektedir. Bu tarihi konu Dr. Hasan Madan'ın Basra Körfezi ve Arap Yarımadası toplumlarındaki kültürel dönüşümlerin bir okumasını içeren ve Körfez ülkelerinin Hindistan ile ilişkilerini gözden geçiren “Duvarın Gölgesinde Modernlik” adlı kitabında işleniyor. Kitapta, Körfez ülkelerinin Hindistan ile ilişkilerinin tek taraflı olmadığı belirtilmekte. Arap  (Basra) Körfezi, sadece Hint göçmenlerin hedefi olmayan bir yerdir, aynı şekilde Hint göçmenler de Körfez'e göç etmiştir. Günümüzdeki nesil, bu iki ülke arasındaki eski göç tarihini bilmiyor gibi görünmektedir. Hindistan, 20. yüzyılın başlarında Bombay şehrine Körfezli tüccarların ve özellikle BAE'nden gelenlerin göç ettiği bir yer olarak bilinmektedir. Körfezli tüccarlar, çeşitli ticari malları temin etmek için Bombay'da ticaret acenteleri kurmuş ve bu acenteler, bu malları Hindistan'dan Arap Körfezi ülkelerine taşımaktan sorumlu olmuştur. Ayrıca, bu tüccarlar tarafından Hint-Arap Birliği adıyla bilinen bir dernek kurulmuş ve özellikle Arap ihtiyaç sahiplerine yardım etmekle ilgilenilmiştir. Diğer yandan, Körfezli tüccarlar ve Arap yerleşiklerinin çocuklarına eğitim vermek amacıyla Bombay'da bir Arap okulu kurulmuştu. Önemli BAE şahsiyetlerinden biri de Abdurrahman Hasan el Midfa'dır. Abdurrahman, Şarika Emirliği’nde doğmuş olup orada bir kültürel ve bilimsel konsey kurmuş ve bu konsey, çeşitli Arap ve Müslüman düşünürler ve politikacılar arasındaki toplantılara ev sahipliği yapmıştır.

Kitapta, Şeyh Abdullah bin Hadid ve Hamid el-Kindi'nin yanı sıra 1904'te Dubai'de doğan ve burada eğitim görmüş olan Ahmed bin Sultan bin Süleyman'ın da aralarında bulunduğu Hindistan'a seyahat eden edebiyatçıların ve eğitimli tüccarların isimleri de geçiyor. Süleyman, İngilizlerin husumetinden dolayı Hindistan'a sürgüne gönderilmesinden sonra hayatını Hindistan'da geçirmiştir.

Körfezli göçmenlerin dünya savaşları arasındaki bir dönemde Hindistan'a ekonomik, sosyal ve siyasi olarak çeşitlilik gösteren göçleri, Körfez'in dönüşüm yaşadığı bir zamana denk gelmiştir. Hindistan gibi açık bir toplumla etkileşimde bulunmak, bazı önemli kişilerin çocuklarını orada eğitim almaları için göndermelerine neden olmuştur. Bunlardan bazıları Hindistan'da yerleşmiş ve Hindistan radyosunun Arapça bölümünde sunucu olarak çalışmıştır. Araştırmacı Abdullah Attabur, Ahmed bin Salim'in Arap ülkelerinin haberlerini okuduğu radyo sesini duyan insanların hep birlikte radyonun etrafında toplandıklarını anlatır. Ahmed bin Salim, 1948 yılında Dubai'ye döndükten sonra orada Dubai Emiri'ne danışman olarak görev yapmış ve emirlik için kalkınma projelerinde rol oynamıştır. Dr. Hasan Madan'ın kitabında detaylı olarak anlattığı gibi, bu durum, Körfez şehirlerinin sosyal ve kültürel dönüşümünün nasıl yıllar önce gerçekleştiğini göstermekte.

Özellikle Arap dünyası ve Hint alt kıtası ilişkileriyle ilgili olan Arap ve Körfez el yazmaları, İngiliz arşivinden daha az değere sahip değil. Çünkü Hindistan'ın uzak ve yakın birçok kütüphanesi, Körfez şehirleri ve Hindistan arasındaki farklı zamanlardaki ilişkileri kapsayan birçok belgeye sahip.

* Şarku’l Avsat okurları için Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir



ABD'li yetkililer: Ukrayna, yakında Rusya'yla anlaşmaya zorlanabilir

Ukrayna ordusu, Rus birliklerin Donetsk'teki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)
Ukrayna ordusu, Rus birliklerin Donetsk'teki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)
TT

ABD'li yetkililer: Ukrayna, yakında Rusya'yla anlaşmaya zorlanabilir

Ukrayna ordusu, Rus birliklerin Donetsk'teki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)
Ukrayna ordusu, Rus birliklerin Donetsk'teki ilerleyişini durdurmaya çalışıyor (Reuters)

ABD Başkanı Joe Biden'ın, ocakta görevi Donald Trump'a devretmeden önce Ukrayna'yı güçlendirmeye çalıştığı aktarılıyor. Cumhuriyetçi lider, seçim kampanyasında Ukrayna savaşını "24 saatte bitirebileceği" vaadiyle gündem olmuştu.

Amerikan gazetesi Washington Post (WP), birçok ABD'li yetkilinin, Ukrayna'nın birkaç ay içinde savaşı sona erdirmek için Rusya'yla müzakere yapmaya zorlanacağını düşündüğünü yazıyor. Bu görüşmelerde Ukrayna'nın ciddi toprak tavizleri vermek durumunda kalabileceğine işaret ediliyor.

Haberde, Biden'ın Kiev'e anti-personel mayın tedarikine onay vererek ve uzun menzilli Ordu Taktik Füze Sistemi'yle (ATACMS) Rus toprağına saldırıya yeşil ışık yakarak, muhtemel müzakereler öncesi Ukrayna'nın elini güçlendirmeye çalıştığı belirtiliyor. 

Diğer yandan Trump'ın ilk döneminde Washington'ın Ukrayna Özel Temsilcisi olarak görev yapan Kurt Volker, Biden'ın bu politika değişikliğinde çok geç kaldığını savunuyor: 

Çok geç hareket edildi. Bu da Rusya'da ne yaparsa yapsın ceza almadığına yönelik bir algı oluşturdu. Bizim gerilimi tırmandırmak istemediğimizi biliyorlar, dolayısıyla savaşı sürdürebilir, saldırılar düzenleyebilir ve çirkin şeyler yapabilirler.

Ukrayna'nın ATACMS füzeleriyle saldırı düzenlemesi üzerine Rusya da "Oreşnik" adlı RS-26 Rubezh balistik füzesiyle misilleme yapmıştı. Rus ordusu, hipersonik füzeyle Ukrayna'nın Dnipro şehrini vurmuştu. Devlet Başkanı Vladimir Putin, nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip füzenin savunma sistemleri tarafından durdurulmasının imkansız olduğunu vurgulamıştı. 

Öte yandan Ukraynalı yetkililer, sözkonusu saldırıda kullanılan füzede yer alan başlıklarda patlayıcı madde bulunmadığını tespit etti. 

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters'a konuşan kaynaklar, başlıklarda patlayıcı olmadığı için Rusya'nın saldırısında çok az zarar meydana geldiğini belirtiyor. Kremlin de saldırının bir "test" olduğunu açıklamıştı. Reuters, bulguların Moskova'nın açıklamasıyla uyuştuğuna dikkat çekiyor. 

Ajansın aktardığına göre Rusya, Ukrayna'nın doğusundaki cephelerde önemli ilerleme kaydediyor. Rus birliklerin geçen hafta yaklaşık 230 kilometrekarelik alanı ele geçirdiği aktarılıyor. Bunun, savaşın başladığı 2022'den bu yana görülen en hızlı ilerleme olduğuna işaret ediliyor. 

Rus birlikler ilerleyişi sürdürürken, Ukrayna tarafında silah ve mühimmat sıkıntıları devam ediyor. Ukrayna'nın üretim hatası nedeniyle 100 bin top mermisini cepheden çekmek zorunda kaldığı bildiriliyor. Askerlerin kasım başında mermilerle ilgili şikayette bulunduğu, bazı mermilerin patlamadığı ya da havanda sıkıştığı aktarılıyor. Ukrayna Savunma Bakanlığı'nın olayla ilgili inceleme başlattığı ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Washington Post, Guardian, Reuters