Erdoğan, İsveç’i NATO’ya kabul etmek için AB kartını niye açtı?

Türkiye ve Yunanistan diyalog ve işbirliği konusunda anlaşarak yeni bir sayfa açtı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısından ayrılıyor (AP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısından ayrılıyor (AP)
TT

Erdoğan, İsveç’i NATO’ya kabul etmek için AB kartını niye açtı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısından ayrılıyor (AP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısından ayrılıyor (AP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki aylık Meclis tatili olduğu için Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini Ekim ayından önce onaylayamayacağını söyledi.

NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin yapıldığı LITEXPO Sergi ve Fuar Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, “TBMM, İsveç’in NATO’ya katılım sürecine ilişkin kararını Ekim ayında alabilir mi?” sorusu üzerine şu yanıtı verdi;

“İki aylık bir Meclis tatili var. Tabii ekim ayında bu tatilden çıkma durumu söz konusu değil. Zira birçok uluslararası sözleşmeler var, birçok görüşülmesi gereken yasa önerileri var. Bunların önem sırasına göre bu attığımız adım da burada yerini alacak ama mümkün olduğu kadar kısa zamanda bu işi bitirmek bizim hedefimiz.”

Erdoğan’ın, özellikle “Önce Avrupa Birliği’nde (AB) Türkiye’nin önünü açın biz de İsveç’in önünü açalım” şeklinde ifadesi nedeniyle, İsveç’in NATO üyeliğini aniden onaylamasıyla ilgili yorumlar devam ediyor.

Türk kaynakları, Ankara’nın NATO zirvesinden önce Washington’dan ‘AB’ye üyelik müzakerelerinin hızlandırılmasına’ destek istediğini ve buna dayanarak müzakereler için yeni bir yol haritası çizildiğini ortaya çıkardı.

Batıya yönelme

Hande Fırat’ın Hürriyet gazetesinde yer alan ‘İsveç’in üyeliğine şartlı vize’ başlıklı yazısında şu ifadelere yer verildi;

“Türkiye’nin AB konusunu gündeme taşıyacağını zirve öncesi ilk olarak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan telefonda görüştüğü ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a söyledi. Clinton döneminde de Türkiye’nin AB sürecini destekleyen Blinken, Hakan Fidan’a telefonda aynı desteği yineledi. Blinken-Hakan Fidan görüşmesinin ardından bu kez aynı mesajı Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden’a verdi. Biden’ın kısa bir şaşkınlık anından sonra Türkiye’nin politikasını destekleyeceğini söylemesinin ardından yeni yol haritası devreye sokuldu.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazartesi günü NATO Zirvesi’nin yapıldığı Vilnius’a gitmeden önce şunları söyledi;

“Şu an 50 yılı aşkın zamandır AB kapısında bekletilen bir Türkiye var ve şu anda NATO üyesi ülkelerin hemen hemen tamamı AB üyesidir. Türkiye’yi AB kapısında 50 yılı aşkın zamandır bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum, ama aynı zamanda Vilnius’ta da sesleneceğim; önce gelin Türkiye’nin AB’de önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç’in de önünü açalım.”

Muhalefetten eleştiri

Erdoğan’ın, İsveç’in NATO’ya katılımı ile Türkiye’nin AB ile müzakerelerinin yeniden canlanması arasında bağlantı kurması, iki konu arasında bağlantı olmadığını vurgulayan Avrupalı ​​yetkililerin yanı sıra Türk muhalefetinin de eleştirilerine yol açtı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın İsveç’in talebini onaylayacağına dair açıklamasına şu ifadelerle tepki gösterdi;

“İsveç terör örgütü üyelerini tuttuğu için, ‘Asla üye olamazlar’ diye ifadeler kullanıldı. İsveç geri adım atmadı, tam tersine kutsal kitabımızı yaktılar. Ona da yeterince tepki göstermediler. Biden Erdoğan’a telefon etti ve Erdoğan ‘Evet diyeceğiz ve Meclis’e getireceğiz’ dedi. Kardeşim bunlar senin dediklerini yaptılar mı? Dün hayır diyordun, bugün neden evet dedin? İsveç AB için Türkiye’ye destek verecek. Dünyadan haberi yok. AB ayrı, NATO ayrı. Yalan üzerine dış politika oluşturuyorsunuz. Bu kabul edilebilecek bir şey değil arkadaşım.”

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise, Twitter üzerinden Kılıçdaroğlu’nun bu eleştirilerine yanıt verdi.

Çelik, söz konu paylaşımında şunları yazdı;

“Kendi partisi içinde liyakati tartışılan birinin, Cumhurbaşkanımızın siyasi liderliğini ve devlet yönetme liyakatini tartışması bir siyasi komedi örneğidir.”

Erdoğan AB kartını niye açtı?

Gazeteci Serpil Yılmaz’ın ‘Halktv’ sitesi için kaleme aldığı ‘Erdoğan NATO’da AB kartını niye açtı?’ başlıklı yazısında konuya ilişkin şu değerlendirme yapıldı;

“Erdoğan’ın Batı ile nikah tazelemeye (ki bu AB ile dondurulan Gümrük Birliği müzakerelerinin açılmasıdır) samimi olarak gönlünün olduğu ancak Avrupa değerlerine, hukukuna yaklaşmasıyla ortaya çıkar. Erdoğan 11-12 Temmuz’da düzenlenen NATO Zirvesi için Litvanya'ya gidiş yolunda yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’yi AB kapısında 50 yılı aşkın zamandır bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum. Ama aynı zamanda Vilnius'da da sesleneceğim. Önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç'in de önünü açalım’ ifadelerini kullanarak, hiç hesapta olamayan bir kart açıyor.”

Erdoğan’ın Litvanya dönüşünün, Türkiye’nin Batı dünyasından ‘destek’ görüp görmediğinin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar dönüşünün de Arap dostlarının ‘cömertliğinin’ testi olacağına vurgu yapan Yılmaz yazısını şu ifadelerle sürdürdü;

“Türkiye AB’ye karşı el yükseltiyor ya da Erdoğan, Batı finans pastasından daha büyük bir dilim almak için konum güncelliyor diyebiliriz. Türkiye’nin İsveç ile meselesi ülkenin ‘terör ile ilişkisi’ ve ‘PKK’lıların Türkiye’ye teslim edilmesi’ ile sınırlıyken, AB üyeliğinin ‘NATO müzakerelerine’ dahil edilmesi farklı açılardan değerlendirilebilir.”

Gazeteci Mehmet Y. Yılmaz ise, T24’te yayınlanan ‘Erdoğan’ın AB oyunu’ başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı;

“AKP medyası, Erdoğan’ın çaresizliğini istediği kadar ‘diplomatik başarı’ diye anlatmaya çalışsın, gerçek bu: Erdoğan’ın AB’ye girmeye niyeti filan yok.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsveç’in NATO üyeliğinin TBMM tarafından onaylanmasının karşılığında Türkiye’nin AB önünün açılmasını istediğine dikkat çeken Yılmaz, yazısına şöyle devam etti;

“Bu isteğe olumlu yanıt veren sadece NATO Genel Sekreteri (Jens Stoltenberg) oldu, ki onun da AB ile ilgili ne yetkisi var ne de görevi. Buna karşılık AB ile ilgili söylediği sözü ciddiye alınacak iki ülkeden biri olan Almanya Başbakanı ‘Türkiye’nin AB üyeliği süreci ile İsveç’in NATO’ya katılımı arasında bağlantı olmadığını’ söyledi. AB’nin bir diğer büyük ağabeyi Fransa ise hiç oralı bile olmadı. Lüksemburg Dışişleri Bakanı da ‘Türkiye’nin AB üyeliği süreci ile İsveç’in NATO’ya katılımı birbiriyle alakasız’ diyenlerden biriydi. AB kapısı 2005’ten beri Türkiye’ye açık, özellikle insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygı açısından belirtilen koşulları karşılaması yeterli’ diye de ekleyecekti. Erdoğan bunları bilmiyor olabilir mi? Elbette biliyor, bilmiyorsa 22 senedir ülkenin başında boşuna oturmuş demektir.”

Türkiye ve Yunanistan yakınlaşması

Erdoğan, Türkiye’nin ‘Batı ile yakınlaşmaya yönelik yeni yaklaşımını’ pekiştirmek amacıyla, Çarşamba günü Vilnius Zirvesi oturum aralarında Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl “Yunanistan ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey anlaşmamızı bozduk” şeklinde konuşmuştu.

Miçotakis’in geçtiğimiz yıl yaptığı ABD ziyaretinde Türkiye karşıtı açıklamalar yapması ve ABD’nin Türkiye’ye F-16 savaş uçakları satmasına karşı duruşu nedeniyle, Erdoğan “Benim için artık Miçotakis diye biri yok” ifadelerini kullanmıştı.

İletişim Başkanlığı tarafından Vilnius’taki görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Görüşme iyi bir atmosferde gerçekleşmiştir. Sayın Erdoğan ve Sayın Miçotakis, son aylarda ikili ilişkilerde oluşan olumlu iklimin süreklilik ve tutarlılık arzetmesinin her iki ülkenin de yararına olduğu hususunda mutabık kalmışlardır. Bu amaçla iki taraf, önümüzdeki dönemde olumlu ivme üzerine inşa etme ve iki ülke arasında çoklu iletişim kanallarını harekete geçirme konusunda mutabakata varmışlardır. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin bir sonraki toplantısının sonbaharda Selanik’te düzenlenmesi konusunda anlaşmışlardır. İki Dışişleri Bakanını süreçlere rehberlik etmek ve ilerleme hakkında rapor vermekle görevlendirmişlerdir. İki lider, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin iyileşmesini sağlayacak güven ortamının ve koşulların oluşturulması amacıyla her düzeyde daha sık temaslarda bulunulması niyetlerini vurgulamışlardır.”

NATO Liderler Zirvesi için Vilnius’ta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a refakat eden Milli Savunma Bakanı Güler de, Yunanistan Savunma Bakanı Dendias ile bir araya geldi.

Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Görüşmede, iki ülke ilişkilerindeki olumlu gündemin devam etmesi ve diyalog kanallarının açık tutulmasının önemi vurgulandı, Güven Artırıcı Önlemler Toplantılarının yeniden başlaması konusundaki mutabakat teyit edildi” denildi.

6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından Yunanistan ve Türkiye arasında dayanışma yaşanırken, aralarındaki kronikleşmiş meselelerde yeniden diyalog kapısı da açıldı.

NATO, 2020’de Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıkları çözmek için bir mekanizma başlattı.

Türkiye ve Yunanistan’dan askeri heyetler arasında, iki ülke arasında güven inşa etmek, istenmeyen olayları önlemek ve bir iletişim hattı oluşturmak için önlem paketi öngören bir belgeyi görüşmek üzere beş toplantı düzenlendi.

Bu kapsamda, Türkiye ve Yunanistan, planlanan deniz tatbikatlarını, ikili ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla karşılıklı olarak iptal etme kararı aldı.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis, Cumartesi günü yeni hükümet programını meclise sunduğu sırada yaptığı konuşmada, Türkiye ile yaşanan anlaşmazlıkların çözümünü ertelemenin fayda sağlamayacağına dikkat çekti.

Yunan medyasına göre Gerapetritis, “Türkiye ile iyi komşuluk ilişkilerini sabırsızlıkla bekliyoruz ve güven artırıcı önlemler ve ekonomik işbirliğini güçlendirme yoluyla müzakereleri yeniden başlatmanın yanı sıra olumlu bir gündem geliştirmeyi hedefliyoruz” dedi.



Bilim akademisi Royal Society'de Elon Musk tartışması: "Değerlerimize uymuyor"

Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 
Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 
TT

Bilim akademisi Royal Society'de Elon Musk tartışması: "Değerlerimize uymuyor"

Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 
Elon Musk'ın federal hükümette yapacağı kesintilerin bilimsel çalışmaları nasıl etkileyeceği henüz belli değil (Reuters) 

Birleşik Krallık'ta Oxford Üniversitesi'nden bir bilim insanı, Elon Musk'ın üyeliği iptal edilmediği gerekçesiyle, ülkenin prestijli ulusal bilimler akademisi Royal Society'den ayrıldı.

Gelişimsel nöropsikoloji ve çocuklarda görülen iletişim bozuklukları alanında uzmanlaşan Profesör Dorothy Bishop, istifa mektubunu akademiye geçen hafta ilettiğini belirtti. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın görüştüğü Bishop, teknoloji milyarderi Musk'ın Royal Society üyesi olmasının, kuruluşun değerleriyle ters düştüğünü savunuyor. 

Bishop, Tesla ve SpaceX CEO'su Musk'ın "Bond hikayelerindeki kötü karakterleri örnek" aldığını ve elindeki "güçle serveti bilim insanlarını tehdit etmek için kullanacağını" öne sürüyor. 

Trump'ın seçim kampanyasına 100 milyon dolardan fazla bağış yapan Musk, Cumhuriyetçi liderin yeni kabinesinde Vivek Ramaswamy'yle birlikte DOGE'nin (Department of Government Efficiency / Kamu Verimliliği Bakanlığı) başına geçecek. Bishop, ABD'deki bilim dünyası için bunun kötü bir gelişme olduğunu savunarak şunları söylüyor: 

Musk'a Ulusal Sağlık Enstitüleri ve NASA dahil çeşitli kuruluşların bütçelerinde kesinti yapma konusunda sınırsız yetki verilmesiyle ABD'de bilimin geleceği pek parlak görünmüyor.

Musk, uzay teknolojisi ve elektrikli araç geliştirme alanındaki çalışmaları sayesinde 2018'de Royal Society üyesi olmuştu. 1660'da hayata geçirilen Royal Society, dünyada faaliyetlerini sürdüren en eski bilimsel akademi konumunda.

Akademinin kurallarına göre üyeler, tüm meslektaşlarına bir saygı ve sorumluluk duygusuyla davranmalı. Ayrıca kamusal açıklamalarda da akademinin değerlerine ters düşecek ifadeler kullanmamalı. Ancak Bishop, Musk'ın Aralık 2022'de attığı tweet'le bu kuralı ihlal ettiğini savunuyor. 

Teknoloji milyarderi, sözkonusu gönderisinde "Benim cinsiyet zamirlerim Yargılayın/Fauci'yi" ifadelerini kullanmıştı. ABD'nin koronavirüsle mücadelede en önde gelen ismi Dr. Anthony Fauci, maske takılmasını ve aşı yaptırılmasını savunmasıyla, muhafazakarların sık sık hedef gösterdiği kişilerden biri olmuştu. 2022'de Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü baş tıbbi danışmanı görevinden istifa etmişti. 

Bishop, bu paylaşımla Musk'ın bilimden uzak bir pozisyon alıp aşı karşıtı propaganda yaptığını ve Fauci'yi tehlikeye soktuğunu savunuyor. Ayrıca teknoloji milyarderinin gönderisinin LGBT topluluğunu incittiğini de ileri sürüyor. 

Diğer yandan 29 Temmuz'da 17 yaşındaki bir saldırganın Southport'ta üç çocuğu öldürmesi sonrası Birleşik Krallık'ı sarsan radikal sağcı eylemler, Elon Musk'ın da gündemine girmişti. Musk, CEO'su olduğu Twitter'da "İç savaş kaçınılmaz" ifadelerini kullandığı bir paylaşım yapmıştı. 

74 Royal Society üyesi, ağustosta akademiye mektup yazarak Musk'ın "sağcı nefreti körüklediği" gerekçesiyle üyeliğinin sonlandırılmasını istemişti. Londra yönetimi de Musk'ın paylaşımına tepki göstermişti.

Independent Türkçe, Guardian, Research Professional News