Scholz: Almanya, savunma harcamalarını yüzde 2 artırmayı planlıyor

Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)
Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)
TT

Scholz: Almanya, savunma harcamalarını yüzde 2 artırmayı planlıyor

Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)
Almanya Başbakanı Olaf Scholz. (Reuters)

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkesinin savunmaya daha fazla harcama yapmayı ve orduyu GSYİH'nın yüzde 2'si oranında finanse etmeyi planladığını söyledi.

Scholz açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Ordu için savunmaya yüzde 2 harcamaya karar verdik. Önümüzdeki yıl bunu ilk kez bütçe fonlarından ve Özel Fon'dan gerçekleştireceğiz.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Almanya, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başlamasından kısa bir süre sonra ordudaki eksiklikleri gidermek için 100 milyar euroluk (112 milyar dolar) özel bir savunma fonu kurdu.

NATO, üye ülkeleri gayri safi yurt içi hasılalarının en az yüzde 2'sini savunmaya harcamaya çağırıyor. Bu, Almanya'nın Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana ulaşamadığı bir hedef.

Szholz, başkent Berlin'de bugün düzenlediği geleneksel yaz dönemi basın toplantısında, gelecekte en yüksek savunma harcamalarını sürdürme sözü vererek, “Birçok kez söylediğimi burada tekrar ediyorum: Özel varlıkları kullandığınızda bile durum böyle olmaya devam edecek” dedi.

NATO üyeleri, ittifakın bu hafta Litvanya'da yapılan zirvesinde yüzde 2'lik savunma taahhütlerini yineledi. Savunma harcamaları yıllardır NATO içinde bir tartışma konusu olurken, ABD başta Almanya olmak üzere diğer zengin Avrupa ülkelerini savunmaya daha fazla harcamaya çağırdı.



Rapor: İsrail, İran'a ‘rejimi devirecek’ saldırılar başlatmayı planlıyor

İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)
İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)
TT

Rapor: İsrail, İran'a ‘rejimi devirecek’ saldırılar başlatmayı planlıyor

İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)
İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)

İngiliz The Times gazetesine göre, İran'ın bu ayki füze saldırısına verilecek yanıt konusunda ABD ile istişarelerde bulunan İsrail, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile Besic hedeflerinin yanı sıra üçüncü bir dolaylı hedef belirledi: ‘Rejimi devirmek.’
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın füze saldırısından birkaç gün önce İran halkına sesleniş olarak sunulan bir video konuşmasında bunun ipuçlarını verdi.
Netanyahu söz konusu konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Küçük bir grup fanatik din adamının umutlarınızı ve hayallerinizi ezmesine izin vermeyin... İran halkı İsrail'in yanında olduğunu bilmeli. İran nihayet özgür olduğunda, ki o an insanların düşündüğünden çok daha erken gelecek, her şey farklı olacak.”
Eleştirmenler İngilizce yapılan konuşmanın Batılı ülkelere ve yurtdışında bulunan İran muhalefetine yönelik olabileceğini ifade etti.
Netanyahu, İsrail'in gelecekteki hava saldırılarının, iki rejim ayağı DMO ve Besic güçlerini zayıflatmaya yardımcı olacağını umuyor.
Batılı bir yetkili bu hafta yaptığı açıklamada, İsrail'in planıyla ilgili olarak “Onları sert bir şekilde vurmayı planlıyorlar” dedi ve bunun İran muhalefetini cesaretlendireceğini belirtti.
Gazeteye göre bir realist olan Netanyahu, bir ya da birkaç hava saldırısı dalgasının halk ayaklanmasını teşvik ederek rejimi devireceğine inanmıyor.
Ancak aralarında İran'a karşı sert önlemler alınmasından yana olan aşırı sağcı koalisyon bakanlarının da bulunduğu İsrail yönetimindeki bazı isimler, bunun bir yanda ABD ve İsrail, diğer yanda İran ve ‘direniş ekseni’ arasında sıkışmış hisseden bölgedeki güç dengesini değiştirebilecek belirleyici bir an olduğuna inanıyor.
Bu görüş, İran'ın İsrail'e karşı on yıllardır yetiştirdiği en güçlü vekili olan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın devrilmesiyle güçlendi.
Ortadoğu Enstitüsü (Middle East Institute) adlı düşünce kuruluşunda kıdemli araştırmacı olan Firas Maksad, konuyla alakalı olarak şunları söyledi: “Biden yönetimi ve İsrailliler, İsrail'in tepkisinin ilk aşamasının ordu, DMO ve Besic ile sınırlı kalacağı ve nükleer ve petrol tesislerinden uzak duracağı konusunda genel bir anlayışa vardılar. Bazılarının umduğu gibi Besic ve DMO'yu hedef almak halkla ilişkileri üzerindeki baskıyı artıracaktır.”
ABD, İran'daki rejimin bir halk devrimi tarafından hemen tehdit edileceğine inanmıyor olsa da, İsrail'i nükleer ve petrol tesislerini vurmamaya ikna etme fikrini düşünmüş olabilir.
ABD gerilimin artmasından korktuğu için bu tesislere saldırıdan kaçınmak istiyor: Tahran ya nükleer bomba için uranyum zenginleştirmeyi hızlandıracak ya da bölgedeki petrol sahalarına saldırarak önümüzdeki ay yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde fiyatları yükseltecek. Bu da Cumhuriyetçi aday Donald Trump'a kampanyası için daha fazla yakıt sağlayacak.
İsrail'in herhangi bir saldırısı da İran'ın daha fazla tepki göstermesine yol açabilir.
Maksad, “Bunu ilk atış olarak düşünmeliyiz. İran'ın bir yanıtı olacak ve bu da bizi ABD'deki seçimlerin ötesine taşıyacak. O noktada Netanyahu'nun daha geniş bir şekilde karşılık vermek için daha fazla esnekliği olacak” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı son dönemde elde ettiği başarılar, örgütün savaş gücünü azaltan saldırılar ve Nasrallah gibi kilit isimlerin öldürüldüğü hava saldırıları, Netanyahu'nun iktidar koalisyonundaki sertlik yanlılarını baş düşmanlarına karşı savaşı genişletme konusunda cesaretlendirebilir.
On yıllardır İran'ı inceleyen İsrail güvenlik ve istihbarat servisleri de askeri ya da gizli saldırıların Dini Lider Ali Hamaney'i devirebileceğine ikna olmayabilir.
Chatham House'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı Direktörü Sanam Vakil, “Güvenlik güçlerinin buna hazırlıklı olması beni şaşırtır, İsrail'in bu düzeyde bir başarı elde etmesine imkân yok” dedi.
İran'ın baskıcı rejiminin muhalifleri muhafazakâr destekçilerinden daha fazla. Öyle ki bu yılki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım tüm zamanların en düşük seviyesindeydi. Kadınlara yönelik muameleye karşı protestoların iki yıl boyunca bastırılmasının ardından seçimlere boykot çağrıları yapıldı.
Analistler, bu eğilimin İranlılar arasında reformun değil rejim değişikliğinin gerekli olduğuna dair yaygın bir inanca işaret edebileceğini, ancak çok az kişinin yabancı bir gücün emriyle bunu memnuniyetle karşılayacağını söylüyor.
Kendini tehdit altında hisseden İran, herhangi bir muhalefet belirtisine karşı önleyici baskılar uygulayabilir.