Rusya binlerce yetkilinin iPhone kullanmasını neden yasakladı?

Rusya Ticaret Bakanlığı iPhone’ların iş amaçlı kullanımını yasakladı (Reuters)
Rusya Ticaret Bakanlığı iPhone’ların iş amaçlı kullanımını yasakladı (Reuters)
TT

Rusya binlerce yetkilinin iPhone kullanmasını neden yasakladı?

Rusya Ticaret Bakanlığı iPhone’ların iş amaçlı kullanımını yasakladı (Reuters)
Rusya Ticaret Bakanlığı iPhone’ların iş amaçlı kullanımını yasakladı (Reuters)

Rus yetkililer, ABD merkezli teknoloji şirketine karşı artan casusluk endişeleri üzerine, binlerce yetkili ve devlet çalışanının iPhone ve diğer Apple ürünlerini kullanmasını yasakladı.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times gazetesinden aktardığı habere göre, Rusya Ticaret Bakanlığı, Pazartesi gününden itibaren iPhone’ların ‘iş amaçlı’ tüm kullanımının yasaklanacağını bildirdi.

Dijital Kalkınma Bakanlığı ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaş araçlarını tedarik ettiği için Batı tarafından yaptırım uygulanan, Rus devletine ait şirket Rostec, Ticaret Bakanlığı ile aynı adımı atacaklarını açıkladı.

Önde gelen bakanlıklar ve kurumlarda iPhone’lar, iPad tabletler ve diğer Apple cihazlarının yasaklanması, Kremlin ve Rusya Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB), ABD istihbarat teşkilatlarının Rus devlet kurumlarını hedef alan casusluk faaliyetlerine ilişkin artan endişelerini yansıtıyor.

Apple ürünlerini yasaklayan bir devlet kurumuna yakın bir kaynak, “Bakanlıklardaki güvenlik yetkilileri, ki bunlar bakan yardımcıları gibi sivil görevlerde bulunan FSB çalışanlarıdır, iPhone’ların artık güvenli kabul edilmediğini ve alternatiflerin aranması gerektiğini duyurdu” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şubat 2022’de Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bir ay sonra, sağlık, bilim ve finans sektörünü içeren devlet kurumlarının kritik altyapılarında 2025’ten itibaren yabancı yazılım kullanılmasını yasaklama kararı aldı.

Rusya güvenlik ve istihbarat servisleri uzmanı Andrey Soldatov konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı;

“Rus yetkililer, ABD’nin ekipmanlarını gizlice telefon dinlemek için kullanabileceklerine gerçekten inanıyor. FSB, resmi temaslar için iPhone’ların kullanılması konusunda uzun süredir endişeliydi, ancak başkanlık yönetimi ve diğer yetkililer, sırf iPhone’ları sevdikleri için bu konudaki kısıtlamalara karşı çıktılar.”

Devlet kurumuna yakın bir kaynak, benzer yasakların Maliye ve Enerji Bakanlıkları ile diğer resmi kurumlarda halihazırda yürürlükte olduğunu veya uygulanmak üzere olduğunu söyledi.

Ticaret Bakanlığı’ndan yetkili Vasily Osmakov, bakanlığın uyguladığı yasağın, iş faaliyetleriyle ilgili e-mail yazışmalarını kapsadığını belirtti.

Yasağı uygulayan bakanlıklardan birine yakın bir kaynak, “Bilişim departmanı uzmanları, birisi iPhone’dan iş e-mailini açtığında rapor veriyor. Kontrol etmesi kolay” dedi.

Rostec şirketinden bir yetkili de Financial Times’a yaptığı açıklamada, yasağın tüm Apple ürünlerini kapsadığını ve kişisel kullanımı içermediğini söyledi.

Söz konusu bir bakanlıktan kaynak, “Herkes bunun uygun olmadığından ve yanlarında başka bir telefon veya tablet taşımak zorunda kaldıklarından şikayet ediyor” ifadelerini kullandı.

Rus siber güvenlik uzmanı Alexey Lukatsky, yetkililerin Rus yapımı Aurora işletim sistemini çalıştıran cihazlara kalıcı olarak geçiş yapıp yapmayacağından şüphe ettiğini dile getirdi.

Lukatsky, “Daha önce de, güvenlik hizmetleri tarafından onaylanmamış cihazlarda iş e-mailinin kullanımına ilişkin kısıtlamalar vardı. Ancak çoğu yetkili buna uymadı. Şimdi de, buna uyup uymayacakları belirsiz” dedi.

Moskova’nın Apple’a karşı savaşı, FSB’nin 1 Haziran’da ‘ABD istihbarat teşkilatlarının Apple cihazlarını kullanarak yaptığı bir casusluk operasyonunun’ ortaya çıkarıldığını açıklamasının ardından başladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov geçen ay yaptığı bir açıklamada şunları söyledi;

“Başkanlık yönetimindeki herkes iPhone’un açığa çıktığını ve resmi amaçlarla kullanılmasının kabul edilemez ve yasak olduğunun farkındadır.”

FSB’ye göre, hem Rus SIM kartlarına sahip, hem de NATO ülkelerinin yanı sıra İsrail, Suriye ve Çin’deki Moskova diplomatik misyonlarında kayıtlı olan birkaç bin iPhone’a, Apple ve ABD Ulusal Güvenlik Teşkilatı arasındaki ‘yakın koordinasyonu’ gösteren izleme yazılımı bulaştı.

FSB ayrıca, herhangi bir kanıt göstermeden, Apple’ın ABD istihbarat servislerine ‘Beyaz Saray’ın ilgi alanına giren kişiler üzerinde çok çeşitli kontrol araçları’ sağladığını iddia etti.

Apple ise yaptığı açıklamada, “Herhangi bir Apple ürününe ‘arka kapı inşa etmek’ için hiçbir hükümetle çalışmadık ve asla çalışmayacağız” ifadeleriyle, söz konusu iddiaları yalanladı.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, “Büyük bir teknoloji şirketi istihbarat teşkilatıyla işbirliği yapmadığını iddia ettiğinde ya utanmadan yalan söylüyordur, ya da iflas etmek üzeredir” şeklinde bir açıklama yaptı.



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.