Kırım’da Rusya’ya karşı faaliyet gösteren ‘Ateş’ hareketi hakkında ne biliyoruz?

Bir aktivist, 2017’de Ukrayna’nın başkenti Kiev’de, Rusya’nın Kırım’ı ilhakına karşı düzenlenen mitinge Kırım Tatarlarının sembolü olan bir maske takarken (AP)
Bir aktivist, 2017’de Ukrayna’nın başkenti Kiev’de, Rusya’nın Kırım’ı ilhakına karşı düzenlenen mitinge Kırım Tatarlarının sembolü olan bir maske takarken (AP)
TT

Kırım’da Rusya’ya karşı faaliyet gösteren ‘Ateş’ hareketi hakkında ne biliyoruz?

Bir aktivist, 2017’de Ukrayna’nın başkenti Kiev’de, Rusya’nın Kırım’ı ilhakına karşı düzenlenen mitinge Kırım Tatarlarının sembolü olan bir maske takarken (AP)
Bir aktivist, 2017’de Ukrayna’nın başkenti Kiev’de, Rusya’nın Kırım’ı ilhakına karşı düzenlenen mitinge Kırım Tatarlarının sembolü olan bir maske takarken (AP)

Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu (Mustafa Dzhemilev), Kırım Tatarlarının başını çektiği bir hareketin Rus hatlarının gerisinde aktif olduğunu ve yüzlerce genç Tatar’ın Rusya’nın 2014’te ilhak ettiği Kırım Yarımadası’nı kurtarmak için silaha sarılmaya hazır olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian gazetesinden aktardığı habere göre, Kırım Tatar hakları hareketinin manevi babası olarak görülen Kırımoğlu, Kırım Tatarları, Ukraynalılar ve Ruslardan oluşan ‘Ateş’ (Atesh) grubunun Kırım ve diğer işgal altındaki Ukrayna bölgelerindeki operasyonlarına işaret etti.

Ateş hareketi, geçtiğimiz yıl Eylül ayında öncelikle Rus ordusu saflarında sabotaj eylemleri gerçekleştirmek için kuruldu.

zas
Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu

Hareket, 4 binde fazla Rus askerinin, kendi ekipmanlarını imha ederek ‘savaşta hayatta kalma’ konusunda daha önce çevrimiçi bir kurs aldığını iddia ediyor.

Ateş grubunu, bu sabah erken saatlerde Rusya’yı yarımadaya bağlayan Kırım Köprüsü’nü (Kerç) hedef alan ve iki kişinin ölümüne neden olan son saldırıyla ilişkilendiren hiçbir kanıt yok.

Ukrayna’daki Rus kuvvetlerinin önemli bir ikmal hattı olan Kırım Köprüsü’ne, Temmuz 2022’de varılan Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nın sona ermesinden saatler önce ‘insansız deniz araçlarıyla’ saldırı düzenlendi.

Ukrayna Güvenlik Servisi’nden (SBU) bir kaynak, köprünün hedef alınmasının arkasında istihbarat ve donanmanın olduğunu bildirdi.

Ateş hareketi, geçmişte Rus kontrol noktalarının havaya uçurulması, Rus subaylarına suikast düzenlenmesi, kışlaların ateşe verilmesi ve Ukrayna istihbaratına hassas bilgilerin iletilmesi de dahil olmak üzere daha küçük çaplı bir dizi eylemi üstlenmişti.

79 yaşındaki Kırımoğlu, Guardian’a Kiev’de verdiği bir röportajda, “Ateş yerin çok derinlerinde. Ateş üyeleri arasında tek bir tutuklama olmadı, ancak Kırım topraklarında hedefleri havaya uçurmak için çalışıyorlar” dedi.

Kırımoğlu, 300 bin kişilik Kırım Tatar topluluğunun, özellikle de Moskova yönetimi altındaki deneyimi nedeniyle, Moskova’nın Kırım’ı ilhak ettiği 2014’ten bu yana Rus işgaline karşı direnişin odak noktası olduğunu söyledi.

Rusya’nın 1783’te Kırım ilhakından sonra imparatorluk yönetimi altında Kırım Tatarları’na yönelik başlayan zulüm ve sürgün süreci Sovyetler Birliği döneminde de devam etti.

1944’te Stalin, Kırımoğlu henüz altı aylıkken, onun ailesi de dahil olmak üzere tüm Kırım Tatar nüfusunu Özbekistan’a sürdü.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 12 Mart 2014’te düzenlenen ‘Kırım’ın statüsüne ilişkin’ referandumdan dört gün önce Kırımoğlu ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Kırımoğlu 45 dakikalık görüşmeye ilişkin şunları söyledi;

“Bana Kırım Tatarlarını pasifist olarak gördüğünü ve şiddet olmamasını umduğunu söyledi. Ona ‘Kendi ülkende medeni haklarını savunurken bu şiddetsizliktir. Ama bir düşmanın botu topraklarına bastığında, bu tamamen farklı bir meseledir’ dedim.”

Kırım Tatarlarının Rus işgalinin yükünü taşıdığını söyleyen Kırımoğlu, yarımada nüfusunun yüzde 13’ünü oluşturmalarına rağmen, siyasi tutuklamalar ve yasadışı aramaların yüzde 85’ine maruz kaldıklarını bildirdi.

Kırım Tatar aktivistleri, orantısız bir şekilde adam kaçırma vakalarının da kurbanı oldular.

Kırımoğlu, 49 aktivistin kayıp olduğunu ve şimdiye kadar sekiz kişinin cesedinin bulunduğunu belirtti.

Kontrol ve baskının varlığına rağmen, Kırım Tatarları’nın özgürlüğün yakın olduğunu hissetmeleri halinde safların önemli ölçüde büyüyeceğini söyleyen Kırımoğlu, “Şu anda yaklaşık bin genç, eğer silah alabilirlerse, Ukrayna ordusu gelir gelmez silaha sarılmaya hazır” ifadelerini de kullandı.



Filistinli Hıristiyanlardan Paskalya'ya buruk giriş: "Kudüs'te korku hakim"

İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)
İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)
TT

Filistinli Hıristiyanlardan Paskalya'ya buruk giriş: "Kudüs'te korku hakim"

İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)
İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)

Batı Şeria'daki Hıristiyan Filistinliler, İsrail'in katı politikaları nedeniyle Paskalya yortusunu buruk kutlayacak.

Hıristiyan inancına göre İsa’nın çarmıha gerildikten sonra dirilişinin kutlandığı Paskalya, bu yıl 20 Nisan’a denk geliyor. Paskalya öncesinde Hıristiyanlar belirli günlerde çeşitli törenler düzenleyerek bayrama hazırlanıyor.

Bu törenlerden biri olan Kutsal Perşembe için Hıristiyanlar, Kutsal Kabir Kilisesi’nde dün ayin düzenledi. Kilise, İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs’te yer alıyor.

Ancak Guardian, Hıristiyanlığın en kutsal mekanlarından biri kabul edilen kilise önünde az sayıda kişinin toplandığını ve grubun çoğunlukla “sessiz” kaldığını yazıyor. Ayrıca törende Filistinli Hıristiyanların neredeyse görülmediği aktarılıyor.

İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın Ramallah, Beytüllahim ve Taybe gibi şehir ve köylerinde yaşayan onbinlerce Filistinli Hıristiyan, nesiller boyunca Paskalya'da ibadet etmek için Kudüs’teki Eski Şehir’e giderdi.

Ancak yüzyıllardır süregelen bu gelenek, İsrail'in Filistinlilerin üzerinde giderek daha da sertleşen kontrolü nedeniyle bozuldu. Batı Şeria’da yaşayan herhangi bir Filistinlinin Doğu Kudüs’e girmesi için İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) izin alması gerekiyor.

Filistin topraklarındaki Hıristiyanlara, Paskalya döneminde Kudüs'ü ziyaret etmeleri için izin veriliyordu. Fakat Guardian, 7 Ekim 2023'te başlayan Gazze savaşının ardından izin almanın neredeyse imkansız hale geldiğini yazıyor.

Hükümetin resmi rakamlarına göre, Batı Şeria'da yaşayan 50 bin Hıristiyan’dan sadece 6 binine izin verildi. Hıristiyan liderlerse sayının 4 bin olduğunu söylüyor. Bu izinler sadece bir hafta geçerli ve Filistinli hacıların Kudüs'te gecelemelerine müsaade edilmiyor. Bu yüzden çeşitli törenlere katılmak isteyen Filistinli Hıristiyanlar, akşam otobüs ya da taksiyle Batı Şeria'ya geri dönmek ve çok sayıda askeri kontrol noktasından geçmek zorunda kalıyor.

Taybe köyünden bir grup Filistinli, izin belgeleri olmasına rağmen İsrail ordusunun Kudüs’e girişlerini engellediğini belirtiyor.

Kudüs merkezli Hıristiyan kuruluşu olan Sabeel'in yöneticisi Ömer Harami de şunları söylüyor:

İnsanlar çok korkuyor ve birçoğu artık Paskalya törenlerine katılma riskini göze almayacak.

Haberde “Gazze’nin hayaletinin de bu yılki Paskalya kutlamalarının üzerinde dolaştığı” yazılıyor. İsrail ordusu, Gazze’de Hıristiyanlar tarafından işletilen tek hastane olan El Ehli Baptist Hastanesi’ni 13 Nisan’da bombalamıştı. Gazze'de çalışır durumda olan son hastane de böylelikle Paskalya törenlerinden Dallar Bayramı sırasında işlevsiz hale gelmiş, saldırıda bir çocuk hayatını kaybetmişti. Kudüs Anglikan Piskoposluğu’nun yönettiği tesis, 1 milyondan fazla kişiye sağlık hizmeti sunuyordu.

Independent Türkçe, Guardian, BBC