Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'ne geldi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'ne geldi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar'daki temaslarını tamamlamasının ardından özel uçak "TC-TRK" ile Körfez turunun son durağı Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) geldi.

Erdoğan, Abu Dabi Uluslararası Havalimanı'nda, BAE Devlet Başkan Yardımcısı Şeyh Mansur Bin Zayed Al Nahyan ve Türkiye'nin Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer tarafından karşılandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Ömer Çelik, Zafer Sırakaya, AK Parti milletvekilleri Hulusi Akar, Mustafa Varank, Nureddin Nebati, MHP Milletvekili İsmail Faruk Aksu, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Devlet Arşivleri Başkanı Uğur Ünal, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan da BAE'ye geldi.

Erdoğan, yarın, BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan tarafından El Vatan Sarayı'nda resmi törenle karşılanacak.

Baş başa görüşme gerçekleştirecek iki lider, anlaşmaların imza törenine katılacak. Erdoğan, Zayed tarafından onuruna verilen resmi akşam yemeğine iştirak edecek.



İsrail: Güney Afrika soykırım davasında asılsız iddialarda bulunuyor

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
TT

İsrail: Güney Afrika soykırım davasında asılsız iddialarda bulunuyor

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail'i soykırımla suçlayarak açtığı davaya cevaben, Güney Afrika'nın ‘Hamas'tan güvenilir olmayan kaynaklara dayanarak önyargılı ve asılsız iddialarda bulunduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre söz konusu açıklamada, “İsrail uluslararası hukuka ve insani yükümlülüklerine uygun olarak hareket etmektedir. İsrail sivillere ve sivil tesislere verilen zararı en aza indirecek tedbirleri uygulamaktadır” denildi.

Bakanlık, UAD’a ‘Güney Afrika'nın dilekçesini reddetmesi ve mahkemenin kötüye kullanılmasına son vermesi’ çağrısında bulundu.

Güney Afrika dün UAD’dan, İsrail'i Gazze Şeridi'nde soykırım yapmakla suçlayan davanın bir parçası olarak İsrail'in Refah'a yönelik saldırısının durdurulmasını talep etti ve Filistin halkının hayatta kalması için Refah'a yönelik saldırının ‘durdurulması gerektiğini’ belirtti.

Güney Afrika'nın Hollanda Büyükelçisi Phosimozi Madonsela, mahkemeyi, ‘İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin tamamından derhal, tamamen ve koşulsuz olarak çekilmesi’ yönünde karar vermeye çağırdı.

Dünya Mahkemesi olarak da bilinen Lahey’deki UAD'da iki gün sürecek duruşmalar, Güney Afrika'nın İsrail'i soykırımla suçlayarak açtığı davanın bir parçası. İsrail ise bugün (Cuma) yanıt verecek.

Güney Afrika geçtiğimiz hafta, bir milyondan fazla Filistinlinin barındığı Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinin korunması için ek acil önlemler alınmasını talep etti.

Ayrıca mahkemeden İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri ve insani yardım kuruluşlarının yanı sıra gazeteciler ve araştırmacıların Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimine izin vermesini istedi.


İsrail Mısır'a Refah sınır kapısını Filistin ve BM temsilcileriyle birlikte yeniden açmayı teklif etti

Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)
Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)
TT

İsrail Mısır'a Refah sınır kapısını Filistin ve BM temsilcileriyle birlikte yeniden açmayı teklif etti

Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)
Mısır tarafından Refah geçişi (DPA)

İsrailli Walla internet sitesi İsrail'in Mısır'a, Gazze'den Filistinli temsilciler ve BM temsilcilerinin katılımıyla Refah sınır kapısının yeniden açılması için bir teklif sunduğunu duyurdu.

Teklif, Mısır'a geçidi yönetmesi için Filistinli adayların isimlerinin gönderilmesini ve İsrail'in bunlardan herhangi birini veto etme hakkına sahip olmasını içeriyor.

Walla’da dün (Perşembe) yar alan habere göre teklif, personel ve yakıt için Refah sınır kapısının işletilmesine ilişkin ayrıntıların yanı sıra, Hamas saldırılarından korumak ve sınır kapısından geçişine izin verilmeyenleri engellemek için Refah kapısı dışında bir İsrail varlığını da içeriyor.

Şarku’l Avsat’ın aktardığı Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) göre İsrail medyası daha önce (Perşembe) İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a, bu ayın başından beri şehrin doğu kesiminde operasyon yürüten 162. Tümen'e katılmak üzere ilave bir tugay gönderdiğini duyurdu.

Medya kuruluşlarına göre bu hamle, İsrail hükümetinin Refah'a yönelik askerî harekâtın genişletilmesini onaylaması beklenirken yapıldı.


Raporlar: Amerika'nın askıya aldığını açıkladığı silah sevkiyatı İsrail'e ulaştı

Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)
Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)
TT

Raporlar: Amerika'nın askıya aldığını açıkladığı silah sevkiyatı İsrail'e ulaştı

Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)
Lübnan sınırına top atışı yapan Bir İsrail askeri (DPA)

Arap Dünyası Haber Ajansı'na göre İsrail medyası dün (Perşembe), Amerika'nın birkaç gün önce İsrail'e sevkiyatını askıya aldığını açıkladığı silah sevkiyatının çoktan ulaştığını duyurdu.

Axios haber sitesi 5 Mayıs'ta İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin İsrail'e mühimmat sevkiyatını durdurduğunu duyurdu.

Sitenin haberine göre Washington, 7 Ekim saldırısından bu yana İsrail ordusuna yönelik bir silah sevkiyatını ilk kez durdurmuştu.

Beyaz Saray, çarşamba günü ABD Başkanı Joe Biden'ın, İsrail'e savunma silahları göndermesini zorunlu hale getirecek olan Cumhuriyetçi Parti liderliğindeki yasa tasarısını karşı veto edeceğini duyurdu. CNN'e göre tasarı, Biden'ın, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrine büyük çaplı bir saldırı düzenlemesine ilişkin endişeler nedeniyle İsrail'e silah sevkiyatını askıya alma kararının ardından, Kongre'nin olumsuz tepki verdiği bir dönemde sunuldu.


İsrail Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini açıkladı

  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)
  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)
TT

İsrail Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini açıkladı

  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)
  İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (Reuters)

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e ihracatı durdurma kararına karşılık olarak İsrail'in, Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini ve Türkiye'den yapılan diğer ithalatlara yüzde 100 gümrük vergisi uygulayacağını söyledi.

Reuters’ın haberine göre Smotrich, tasarının onay için kabineye sunulacağını belirtti.

Türkiye iki hafta önce Filistin topraklarında "kötüleşen insani trajediyi" gerekçe göstererek, İsrail'den tüm ithalat ve ihracatı durdurduğunu açıklamıştı.

Türkiye Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İsrail'e ilişkin ihracat ve ithalat işlemleri, tüm ürünler dahil olmak üzere durdurulmuştur" ifadesi kullanıldı.

Açıklamada ayrıca "Türkiye, İsrail hükümeti Gazze'ye kesintisiz ve yeterli insani yardım akışına izin verene kadar bu yeni tedbirleri katı ve kararlı bir şekilde uygulayacaktır" denildi.


Türkiye'nin İsrail boykotu: Her iki ülkedeki Yahudiler de etkileniyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Türkiye'nin İsrail boykotu: Her iki ülkedeki Yahudiler de etkileniyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD merkezli haber ajansı Yahudi Telgraf Ajansı (JTA), Türkiye'nin İsrail'e uyguladığı ticaret boykotunun etkilerini inceledi.

"Türkiye'nin İsrail'le ticareti aniden durdurması her iki ülkedeki Yahudileri de etkiliyor" başlıklı analizde, İsrail'in koşer gıdalarından inşaat malzemelerinin tedarikine kadar birçok kalemde Türkiye'ye ihtiyacı olduğu belirtildi. 

JTA'nın İstanbul muhabiri David Klein'ın kaleme aldığı analizde, Ankara'nın ticareti durdurmasının "İsrail'deki fiyatlar üzerinde baskı yaratarak koşer gıda için önemli bir ticaret yolunu kestiği" ifade edildi. 

Türkiye'de yaşayan ve İsrail'e inşaat malzemesi sattığını söyleyen Rami Simon, "Son iki haftadır her şey durdu. Normal şekilde iş yapamıyoruz" dedi.

Simon, artık İsrail ve Hamas arasında ateşkes sağlanması gerektiğini vurgulayarak "Savaş bu şekilde 5 ya da 6 ay daha sürerse gerçekten çok ciddi sıkıntılar yaşayacağız" dedi. 

Ticaret Bakanlığı'ndan 2 Mayıs'ta yapılan açıklamada, İsrail'le ticaretin tamamen durdurulduğu bildirilmişti. Bakanlık geçen ay da 54 ürün grubunun İsrail'e satışını kısıtlamıştı.

Haberde, boykotun Gazze savaşında "İsrail'e karşı herhangi bir ülke tarafından atılan en kapsamlı adımlardan biri olduğu" belirtildi. 

Yazıda, dünyanın en büyük 7. gıda üreticisi olan Türkiye'nin özellikle makarna ve çikolata gibi ürünlerde İsrail pazarına birçok ürün sattığına işaret edildi. 

Ayrıca Türkiye genelinde İsrail'e ürün satan 300'den fazla koşer sertifikalı fabrika olduğu bildirildi. Ticaret boykotundan önce İsrailli koşer sertifikasyon uzmanlarının bu fabrikaları denetlemek için Türkiye'yi düzenli ziyaret ettiği belirtildi.

Yahudilik inancı gereğince tüketilmesinde dinen sakınca bulunmayan ürünlere koşer adı veriliyor. JTA'nın aktardığına göre bu gıdaların üretildiği fabrikaların belirli aralıklarla düzenli şekilde uzmanlar tarafından denetlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde ürünlerin tedariki mümkün olmuyor.

Türkiye doğumlu Yahudi akademisyen Hay Eitan Cohen Yanarocak, iki ülke arasındaki coğrafi yakınlığın önemine dikkat çekerek şunları söyledi: 

Bir sipariş verdiğinizde genelde birkaç gün içinde elinize ulaşıyordu. Dolayısıyla bu, daha uzaktaki ülkeler yerine Türkiye'yle iş yapmayı tercih eden İsrailli iş insanları için büyük bir artı.

Tel Aviv Üniversitesi'nde görev yapan Yanarocak, İsrail'de özellikle domates fiyatlarında artış yaşanmasından endişelenildiğini belirtti. Akademisyen, İsrail'in son dönemde Türkiye'den yılda yaklaşık 40 milyon dolarlık domates ithal ettiğini aktardı. 

İç piyasada fiyatların artmasıyla İsrail'in üretim politikalarının da değişebileceğine dikkat çeken Yanarocak şöyle devam etti: 

İsrail hükümetinin bundan bazı sonuçlar çıkaracağını, sadece Türkiye'ye değil, diğer ülkelere olan bağımlılığımızı en aza indirmek için her şeyi yapmamız gerektiğini göreceğini varsayıyorum. Bu nedenle ulusal üretimde bir artış görmeyi bekliyorum.

Akademisyen ayrıca Türkiye'nin boykotu sonlandırıp İsrail piyasasına tekrar ürün satmasının epey zor olacağını savundu. 

Independent Türkçe, JTA, Times of Israel


İsrail istihbaratı tarafından hazırlanan raporda ‘İsrail’in son derece zorlu bir eşikte olduğu’ uyarısı

İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)
İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)
TT

İsrail istihbaratı tarafından hazırlanan raporda ‘İsrail’in son derece zorlu bir eşikte olduğu’ uyarısı

İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)
İsrail’e göre karşı karşıya olduğu tehditler tehlikeli bir yükselişte (AFP)

Emel Şehade

Siyasi aktivistler, İsrail'in 76’ncı Bağımsızlık Günü ve kayıplarını anma törenlerindeki görüntüler, 7 Ekim saldırısının üzerinden geçen yedi ayı aşkın bir süredir içinde bulunduğu ve hiçbir hedefine ulaşamadığı durumun bir küçük bir resmini yansıttığını düşünüyorlar.

Etkinlik düzenlemek, konuşma yapmak ve çelenk koymak üzere sahneye çıkan komutanlar ve yetkililer yumruk yumruğa kavgalar edip birbirlerine bağırdılar. Konuşmaların çoğunda ordunun, halkın güvenliğini sağlamakta başarısız olduğu dile getirilirken geriye kalanları sadece 7 Ekim'de değil, saldırıyı takip eden aylarda da yetkililerin başarısızlıklarına değindiler. Savaşın sonlandırılmasının yanında ‘sadece çatışmaları yoğunlaştırmak Hamas'ı teslim olmaya zorlayabilir’ denkleminin yerine ‘Hamas'a bir alternatif bulunması ve bu savaş için bir yol haritası geliştirilmesi’ çağrıları yapıldı.

Ancak savaşın İsrail'in gücü, statüsü ve konumu üzerindeki yansımaları ve sonuçları karşısında kuruluşunun 76’ncı yılında karşı karşıya olduğu tehditlerin tehlikeli bir yükselişe geçtiğini, konumunun, niteliksel askeri üstünlüğünün ve artan zorluklarla başa çıkma kabiliyetinin sarsıldığını ve zayıfladığını düşünenler var. Söz konusu kişilere göre bu durum, tüm bunların yanı sıra İsrail’in dayanıklılığına, bölgesel ve küresel konumuna ve yeni bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu düşündükleri caydırıcılık yeteneğine zarar veriyor. Bu görüşler, İsrail Askeri İstihbarat Teşkilatı eski Direktörü (emekli) Tümgeneral Amos Yadlin tarafından stratejik ve siyasi planlama uzmanı (emekli) Albay Udi Evental'ın yardımıyla hazırlanan özel bir raporda dile getirildi.

Yeni dönemi görmezden gelmeyin

İsrail'in 7 Ekim sonrasında içinden geçmekte olduğu ‘riskli sürece’ değinen raporda şu ifadeler yer aldı:

İsrail, kuruluşundan sonraki dördüncü neslinin başlangıcında ve bağımsızlığının yüzüncü yılına yaklaştığı sırada sorumlu, ileri görüşlü, tablonun genişliğini ve içinde bulunduğumuz anın büyüklüğünü anlayan, ulusal çıkarları kaygılarının en ön sırasına koyan ve içinde bulunduğumuz fırtınalı okyanusta güvenle yol almamız gerektiğini hisseden liderlerin seçilmesini gerektiren son derece zorlu bir dönemin eşiğinde.

Raporda, İsrail'in 76’ncı Bağımsızlık Günü'nde, öngörülebilir gelecekte kendisi için henüz bilinmeyen ve anlaşılamayan, ancak derhal bir düzenleme ve değişim gerektiren yeni ve tehlikeli bir dönemin habercisi olan zorlu dönüm noktalarının artık görmezden gelinemeyeceği vurgulandı.

Zorluklar

“İsrail'in Hayatta Kalmasını Sağlayacak Yeni Yol Haritası” başlıklı rapora göre İsrail'in İran ve Ortadoğu'daki çeşitli ülkelerde desteklediği radikal gruplardan kaynaklanan stratejik düzeyde artan meydan okumalar ve tehditlerle Gazze’deki savaşa batmış durumda olmasından dolayı şu an karşı karşıya gelmemesi gerekiyor. Rapora göre İsrail, İran’ın gelişmiş nükleer programının yanı sıra büyüyen füze ve insansız hava aracı (İHA) cephaneliğinin sağladığı güç ve vekillerinden oluşan bir ağı yönetme kabiliyetinin verdiği güçle yakında nükleer silahların ötesine geçme kararı almasına karşı hazırlıklı olmalı.

Raporun devamında şu ifadelere yer verildi:

İsrail’in etrafı, ekonomik, yönetimsel ve güvenlik alanlardaki şartları kötüleşen, başarısızlıkları büyüyen ve İsrail'e karşı düşmanlıkları artan birinci, ikinci ve üçüncü halkadan düşman ülkelerle çevrili.

Raporun yazarı Yadlin, bahsi geçen şartların Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye, Yemen ve Irak'ta daha da radikalleşebileceği ve Ürdün ve Mısır'da da bir dereceye kadar gelişebileceğinden duyduğu endişeyi ifade etti.

Filistinlilerle çatışmanın tırmanmasının İsrail'in diğer tüm alanlardaki güvenliğini olumsuz etkilediği konusunda uyaran Yadlin, bunun aynı zamanda İsrail’in Ortadoğu'da ve uluslararası arenada stratejik derinlik yaratmasını zorlaştırdığının ve bir güç olarak imajını, kendini donatma kabiliyetini ve ordusunun hareket özgürlüğünü zayıflatacak şekilde dünyadaki konumuna zarar verdiğinin altını çizdi.

Gazze’deki savaşın bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayan Yadlin, savaşın İsrail'in statüsü ve prestiji üzerindeki etkilerini ise şöyle özetleyerek “Uluslararası ve bölgesel olarak artan tecritçilik, yaptırımlar ve boykotlar, olası silah ambargoları, ciddi yasal tehditler, kredi notunun düşürülmesi, ticari ilişkilerin zarar görmesi, yatırımların azalması ve havayolu şirketlerinin uçuşlarının askıya alınması, İsrail'in bölgesel arenada entegrasyon süreçlerini güçlendirmesini ve uluslararası arenadaki fırsatları gerçekleştirmesini zorlaştıracaktır” yorumunda bulundu.

Yedi cephede savaş

İsrail'i yedi cephede savaşmak zorunda bırakan Gazze’deki savaşta operasyonel düzeyde İsrail'in bugünkü durumunu ‘uyarı alarmı’ olarak tanımlayan Yadlin, “Bugünkü durum, Tel Aviv'e karşı aynı anda birçok cepheden yoğun saldırıların yapılacağı, ticaret ve tedarik yollarının kesintiye uğrayacağı çok cepheli bir savaşla karşı karşıya gelme olasılığının yüksek olduğuna işaret ediyor” yazdı.

İsrail yönetiminin görmezden geldiği, hatta bazılarını kınadığı askeri ve güvenlik kurumlarınca hazırlanan raporların daha önce teyit ettiği üzere Tel Aviv'in bölgede düşman olarak gördüğü ülkelerin askeri yetenekleriyle ve gelişimleriyle başa çıkmakta zorlandığı vurgulanan raporda, “Roketler, füzeler ve insansız hava araçlarının (İHA) yanı sıra sınır ve temas hattındaki karasal tehditlerdeki operasyonel eğilimler, İsrail'in gücünü ezerek, savunma kabiliyetleri açısından zorlayarak, savaş düzenindeki boşlukları ve envanterindeki eksikliği vurgulayarak üstünlüğünü en üst düzeye çıkarmasını güçleştiriyor. Bu durum özellikle bölgenin ve İsrail'in uzun süreli çatışmalar ve yıpratma dönemine girdiği ve kısa süreli savaşlarda tam bir belirleyici gücün ortaya çıkmadığının kanıtlandığı sırada meydana geldi” denildi.

İsrail’in stratejik sorumluluğu

Raporda ‘Uyum sağlama kabiliyetinin yitirilmesi’ ara başlığı altında mevcut politikanın ve Gazze’deki savaşın devam etmesinin İsrail'in çeşitli zorluklarla başa çıkma kabiliyetini zayıflatacağı uyarısı yapıldı. İsrail'in çeşitli zorluklarla başa çıkma kabiliyetinin zaman içinde aşındığı ve bu bağlamda geleceğe yönelik birtakım olumsuz faktörlerin olduğu belirtilen Raporda, “Büyük güçler arasında artan rekabet çerçevesinde İsrail'in siyasi, ekonomik ve güvenlik çıkarlarının bulunduğu Batı ve ABD kamplarında kalmaktan başka alternatifi yok” ifadeleri yer aldı.

Yadlin, raporunda şu değerlendirmelerde bulundu:

İsrail'in artan zorluklar karşısında Washington'ın desteğine giderek daha fazla bağımlı hale geldiği bir dönemde, ABD'nin gücü, çok taraflı çatışma bölgeleri ve içeride artan bölünme nedeniyle zorlanıyor. Bunun yanında ABD'de İsrail'i bir oluşumdan ziyade stratejik bir yük olarak gören sesler de yükseliyor.

Yadlin, raporda ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve aşırılık sağcı partilerden oluşan koalisyon hükümetinin devam eden savaşlarla ilgili olarak ABD'ye karşı izlediği politikanın sürdürülmesinin neden olacağı tehlikeye karşı da uyardı.

Öncelik Filistin sahasındaki düzenlemeler

İsrail'in Gazze’deki savaş sonrasında takındığı tutum nedeniyle bölgedeki herhangi bir çözüm girişimi, Filistin meselesiyle ilgili düzenlemelerin teminat altına alınmasını şart koşuyor.

İsrail'in bugün ‘Avrupa’da ve Arap bölgesinde stratejik derinlik ve entegrasyon yaratmak’ için çeşitli fırsatlara sahip olduğunu savunan Yadlin, ancak bu fırsatların gerçekleşmesinin temelde Filistin sahasında ve ABD ile ilişkilerde ilerleme kaydedilmesine, Washington'ın Ortadoğu'daki varlığını sürdürme konusundaki istekliliğine ve içerideki siyasi zorlukların üstesinden gelirken Arap ülkelerine birtakım tavizler vermesine bağlı olduğu konusunda da uyardı.

Tüm bunları, İsrail'in içeride karşı karşıya olduğu durumun yansımalarının bir sonucu olarak ele alan rapora göre sosyo-ekonomik uçurumlar ve Haredilerin (ultra-Ortodoks Yahudiler/Haredim) işgücü piyasasına entegre edilememesi, önümüzdeki yıllarda İsrail ekonomisinin çökmesi ve ordunun, refah politikasının ve yönetimin ciddi zarar görmesi tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Ayrıca bir yandan içeride uyumun zayıflarken ve devlet kurumlarında çalışmaların gerilerken dışarıdan gelen çeşitli tehditler karşısında güvenliği güçlendirmek için gerekli kaynakların tahsis edilmesinin engellenmesi, ABD’nin desteğinin azaltılması İsrail'in bir devlet olarak istikrarına ve özelde Ortadoğu’daki genel olarak ise tüm dünyadaki stratejik konumuna yönelik yeni bir gerçeklik ve zorluk yaratıyor.

Başka bir yönetim ve çok boyutlu karşılık

Raporda bu yeni gerçeklikle başa çıkabilmek için gerekli yol haritasının şartları ortaya koyulurken acil eylem çağrısı yapıldı.

Rapora göre acil eylemde şunlar yer almalı:

  1. İsrail'in güvenlik kavramına ilişkin izlediği politikada çeşitli değişiklikler yapılması ve İsrail'in gelecekte İsrail-Filistin çatışmasında siyasi bir ufuk ve olumlu bir eğilim yaratmasını sağlayacak siyasi düzenlemeler için bir girişim başlatılması gerekiyor.
  2. Siyasi kriz sona erdirilmeli, mümkün olan en kısa sürede seçimler yapılarak halkın kendi hükümetine verdiği yetki tanınmalı ve hukukun üstünlüğüne ve herkesin kanunlar karşısında yeniden eşit olmaları sağlanmalı.
  3. Devlet bütçesinin kullanım şekli, artan tehditler ve zorluklara karşı güvenliği güçlendirecek şekilde değiştirilmeli.
  4. Sivil ve askeri iç cepheyi ve kritik altyapıları daha iyi koruyacak, acil durumlarda ve istihbaratta görev sürekliliğini sağlayacak ve 2023 başarısızlığından çıkarılan dersler çerçevesinde yeniden inşa edilecek bir modern savunma gücü oluşturulmalı. Hava kuvvetleri ve karada manevra sistemleri, birçok alanda kesin kararlar alınmasını sağlayacak şekilde güçlendirilmeli.
  5. Stratejik derinlik güçlendirilmeli ve İran'ın nükleer programını geliştirmesini durdurmak için bölgesel ve uluslararası bir kampanya başlatılmalı. Böylece İsrail'in uluslararası arenadaki konumu istikrara kavuşturulup, tecride ve yaptırımlara engel olunması ve Arap bölgesiyle entegre olması sağlanmalı.
  6. Arap devletleriyle birlikte bölgedeki radikal ekseni dengeleyecek ve bölgede nükleer silahların yayılmasını durduracak şekilde liderlik, dönüşüm ve ABD desteğine dayalı bölgesel bir yapı oluşturulmalı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan  çevrilmiştir.


Kobani davasında Selahattin Demirtaş'a 42 yıl, Figen Yüksekdağ'a 30 yıl 3 ay hapis cezası

Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)
Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)
TT

Kobani davasında Selahattin Demirtaş'a 42 yıl, Figen Yüksekdağ'a 30 yıl 3 ay hapis cezası

Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)
Eski HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ (Reuters)

Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davasında karar açıklandı. Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’a 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel ve Ayla Akat Ata’nın tutukluluk süreleri göz önüne alınarak tahliye edilmelerine hükmedildi. Sırrı Süreyya Önder hakkında ise beraat kararı verildi.

Eski HDP'nin eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş çeşitli suçlardan 42 yıl; Figen Yüksekdağ ise 30 yıl 3 ay hapis cezası aldı. İki siyasetçi için de tutukluluğun devamına karar verildi.

Tutuklu yargılanan Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Ayla Akat, Ayşe Yağcı ve Meryem Adıbelli'nin ise tahliyesine karar verildi.

Karar açıklanırken savunma avukatları sıralara vurarak, alkışlı protesto ile salonu terk ettiler.

Duruşmada açıklanan cezalardan bazıları şöyle:

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl hapis cezası verildi.

Gültan Kışanak hakkında “Devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak” iddiası yönünden beraat kararı verildi. “Örgüt üyeliği” iddiası gerekçesiyle 8 yıl ceza verildi. Ceza yarı oranında arttırılarak 12 yıla çıkarıldı. Hakkında tahliye kararı verildi.

Sebahat Tuncel 'örgüt üyeliği'nden 12 yıl hapis cezası verildi. Tuncel’in tutuklulukta geçirdiği süre göz önünde bulundurularak adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verildi.

Eski HDP Milletvekilleri Aysel Tuğluk, Altan Tan, Ayhan Bilgen ile diğer sanıklardan Berfin Özgü Köse, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Emine Beyza Üstün ise kendilerine atfedilen suçlardan beraat etti.

Eski HDP milletvekili Ayla Akat Ata "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 9 yıl 9 ay, Emine Ayna aynı suçtan 10 yıl, partinin eski PM üyeleri Ayşe Yağcı ve Aynur Aşan ise 9'ar yıl hapis cezası aldı. Ayla Akat Ata ve Ayşe Yağcı'nın tahliyelerine karar verildi.

Sırrı Süreyya Önder hakkında beraat kararı verildi.

 


Blinken Kiev'de bir barda sahneye çıktı

TT

Blinken Kiev'de bir barda sahneye çıktı

Blinken Kiev'de bir barda sahneye çıktı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken önceki gün (Salı) Kiev'deki bir barda sürpriz bir şekilde sahneye çıktı ve Ukraynalı grup 19.99 ile birlikte Neil Young'ın 'Rockin in the Free World' şarkısını seslendirdi.

Gitar çalmasıyla tanınan Blinken, sürpriz bir ziyaretle Ukrayna'nın başkentine geldi ve burada Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya gelerek savaş alanındaki son gelişmeleri ve yeni gelen ABD yardımınını görüştü. Bu, ABD Başkanı Joe Biden'ın yönetiminden bir yetkilinin ABD ilave fonunun geçmesindeki gecikmeden sonra gerçekleştirdiği ilk ziyaret.

ABD'li bakan, Kiev'in ana Khreschatyk Caddesi'ndeki yer altı kokteyl barı ve müzik mekânı Barman Dictat'ta göründü.

Ağır metal kapıları ve duvarlarında metal takviyeleri olan bar, gaziler ve askerler arasında ünlüdür.

Barda yaptığı kişisel konuşmada Blinken: "Amerika Birleşik Devletleri sizinle ve dünyanın büyük bir kısmı sizinle birlikte. Ve onlar sadece Ukrayna için değil, özgür dünya için savaşıyorlar" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre şarkı, Neil Young’ın 1989'da (Berlin Duvarı'nın yıkıldığı yıl) yayınlanan "Freedom" adlı albümünde yer aldı.

Blinken, görüntüleri sosyal medyada paylaşmamış olsa, hatta olaya atıfta bulunmasa da profili onu "(çok) amatör bir gitarist" olarak tanımlıyor.


ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı Gazze kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu duyurdu

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)
TT

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı Gazze kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu duyurdu

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş insanlar, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta sahil boyunca çadırlar kurdu. (AFP)

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), bugün, Gazze Şeridi kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu ve böylece deniz yoluyla yardım girişinin önünün açıldığını duyurdu.

CENTCOM’dan yapılan açıklamada, tırların önümüzdeki günlerde insani yardım taşımak üzere iskeleye doğru hareket etmeye başlamasının beklendiği belirtilirken, Birleşmiş Milletler'in (BM) iskeleden gelen yardımları teslim alacağı ve Gazze Şeridi'ndeki dağıtımını koordine edeceği kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığı habere göre CENTCOM, iskeleyi kurma operasyonu kapsamında Gazze Şeridi'ne hiçbir ABD kuvvetinin girmediğini bildirdi.

İngiliz hükümeti ise dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, ilk parti yardımın Gazze kıyısındaki geçici iskeleye gitmek üzere Kıbrıs'tan ayrıldığını duyurdu.

Yapılan açıklamada, İngiltere'nin 2 milyon sterlinlik yardım paketinin ilk bölümünü oluşturan yaklaşık 100 tonluk yardımın, Kıbrıs'tan yola çıktığı ve en kısa sürede Gazze'ye ulaştırılarak dağıtılacağı belirtildi.


İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ‘dost ateşi’ sonucu 5 askerin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ‘dost ateşi’ sonucu 5 askerin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde devriye gezen İsrail askerleri (AFP)

İsrail ordusu bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, dün (Çarşamba) Gazze Şeridi'nin kuzeyinde öldürülen beş İsrail askerinin ‘dost ateşi’ sonucu öldürüldüğünü duyurdu.

Ordudan yapılan açıklamada, “Askerler Çarşamba günü saat 19:00'da Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı bölgesinde öldürüldü” denildi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre açıklamada, “202. Paraşüt Taburu komutanlığına ait iki tank, taburun komutan yardımcısı tarafından kullanılan bir eve ateş açtı ve iki top mermisi attı” ifadesi yer aldı.

Ordudan yapılan açıklamada, “Olayda kuvvetlerimizin açtığı ateş sonucu beş asker hayatını kaybederken yedi asker de yaralandı. İlk soruşturmaya göre paraşütçü bölüğünden tank avcılarının binanın pencerelerinden birinden çıkan bir tüfek namlusu gördükleri ve birbirlerine binaya ateş etme emri verdikleri anlaşılıyor” denildi. Bu iki askerin ölümüyle birlikte, 27 Ekim'de kara harekâtının başlamasından bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik askerî harekâtta öldürülen İsrail askerlerinin sayısı 278'e yükseldi.

Ordu 12 Aralık'ta yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde ölen askerlerinin onda birinden fazlasının İsrail ateşi sonucu öldüğünü, diğer ölümlerin bir kısmının ise kazalar sonucu meydana geldiğini duyurdu.