Afganistan'daki lityum rezervleri Çinli şirketlerin ilgisini çekiyor

Afganistan'daki yüksek miktarlarda lityum ve elektrikli araç pili yapımında kullanılan maden rezervleri, Çinli şirketlerin ilgisini çekiyor.

AA
AA
TT

Afganistan'daki lityum rezervleri Çinli şirketlerin ilgisini çekiyor

AA
AA

Washington Post'un haberine göre, ABD Savunma Bakanlığı, Afganistan'daki lityum kaynaklarının değerini yaklaşık 1 trilyon dolar olarak değerlendirirken, uzmanlar ise ülkeyi "lityumun Suudi Arabistan'ı" olarak nitelendiriyor.

Elektrikli araçların, dünya çapında yayılmaya başlamasının ardından bu araçların pilleri için hayati öneme sahip lityum başta olmak üzere nikel, kobalt ve manganez gibi madenler son dönemlerin en önemli yer altı kaynakları olarak öne çıkıyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (UEA), 2040 itibarıyla lityuma talebin 2020'ye göre 40 kat artabileceği öngörüsünde bulunurken, bu madenin yeryüzündeki miktar ve konumları da giderek ilgili çeken araştırma konuları arasında yer alıyor.

Başta insan hakları ihlalleri ve Taliban'ın geçmişindeki eylemleri olmak üzere çeşitli gerekçelerle Afganistan'ın ABD dahil çok sayıda ülkenin yaptırım listesinde bulunması ise Çinli şirketlerin, ülkedeki başta lityum olmak üzere elektrikli araç pilleri için ihtiyaç duyulan yer altı kaynakları için iştahını kabartıyor.

Elektrikli araçlar "yeşil enerji" için kritik

Elektrikli araçlar, uzmanlar tarafından "yeşil enerjiye " geçişte kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Lityum, nikel, kobalt ve manganez gibi elektrikli araç üretiminde gerekli madenlerin çıkarılma süreçleri ise çevreye ve insanlara zarar veriyor.

Taliban'ın Ağustos 2021'de Afganistan'ı ele geçirmesinin ardından 2022'de ise lityum fiyatları 8 kat artarken, bu durum Çinli şirketlerin bölgeye ve yeraltı zenginliklerine ilgisini artırdı.

Washington Post'a konuşan Afgan iş insanları ve Çinli şirketlerle Afgan yetkililer arasında aracılık yapan kişiler ise Çin'in ilgisini "19. yüzyılın altın madeni bulma yarışına" benzetiyor.

Taliban yetkilileri, yıl başında Çinli bir iş insanını, Konar eyaletinden elde ettiği 1000 ton lityumu kaçak yollardan Pakistan üzerinden Çin'e kaçırırken yakaladı.

Taliban, lityum çıkarma ve işlemeyi durdurdu

Son aylarda, lityum arama ve çıkarma işlemlerini durduran Taliban, yabancı bir şirkete yasal maden arama izni vermek için görüşmeler yapmak isterken, Çinli şirketler bu konuda en istekliler arasında yer alıyor.

Uzmanlar, Afganistan'ı lityum zengini ülke olarak nitelendirirken, ülkenin özellikle de lityum zengini bölgeleri Konar ve Nurestan'ın coğrafi koşulları ve ulaşım imkanlarının yetersizliğinin madenin piyasaya sürülmesinin önünde güçlükler oluşturabileceğine işaret ediyor.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu'ndan emekli kıdemli albay ve Tsinghua Üniversitesinde güvenlik uzmanı Zhou Bo, "Afganistan'ın sanayi tesisleri açısından yetersiz ama büyük maden kaynaklarına sahip, zorlukları göğüsleme ve altyapı inşasında hiçbir batılı Çinlilerle yarışamaz." ifadelerini kullandı.

Batılı şirketler de Afganistan'a yatırım yapabilir

Taliban geçici hükümetinin Maden ve Petrol Bakan Vekili Şehabeddin Dilaver ise Washington Post'a yaptığı açıklamada, bir gün önce Çinli bir şirketle Afganistan'da lityum işleme tesisi ve elektrikli araç pil fabrikası inşa edilmesi de dahil 10 milyar dolarlık bir proje üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Dilaver, Taliban yetkililerinden teşekkül eden bir komisyonun madencilik iznine ilişkin planlamaları ve teklifleri değerlendirdiğine işaret ederek, batılı şirketlerin hatta ülkesine karşı yaptırımları kaldırması halinde ABD'li şirketlerin de madencilik için teklifte bulunabileceğini kaydetti.

ABD'ye karşı tutumlarının değişmediğini aktaran Dilaver, "Biz her zaman 'ABD, askerlerini ve ölüm makinalarını Afganistan'dan çekerse buraya her zaman yatırım yapabilir.' dedik. Petrole talep düşerken, lityum talebi ise sürekli artıyor. Sadece Nurestan bölgesinde 2,5 milyon ton lityum kaynağımız var ve Afganistan, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

2030'da dünya yetersiz lityum arzıyla karşı karşıya kalabilir

Benchmark Mineral Intelligence şirketinin Genel Yayın Yönetmeni Henry Sanderson de 2030 itibarıyla Çin, Avrupa ve ABD'deki araçların yaklaşık yüzde 60'ı elektrikli olduğunda dünyanın yetersiz lityum arzıyla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu.

Sanderson, Çin'in lityum işleme fabrikalarını ve pil üterim açısından dünya pazarını kontrolü altına aldığını ancak pazarı besleyecek lityum kaynaklarının gün yüzüne çıkarılmaması halinde tedarik zincirinin çökelebileceğini söyleyerek, "Bunun için Afganistan'a gidiyorlar. Temin edebilecekleri kadar (lityum) temin etmek istiyorlar." yorumunu yaptı.



Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

TT

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlılığını bir kez daha yineleyerek, ‘ordunun güneydeki güvenlik otoritesinin düşmanın dayandığı argümanları boşa çıkardığını’ vurguladı.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Mikati şunları söyledi: “Bugün yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etme sürecine başlıyoruz. Ordumuzun güney kentlerine güvenliği geri getireceğine inanıyoruz. Hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını tüm hükümleriyle uygulama konusundaki kararlılığını vurguluyoruz.”

Mikati sözlerini şöyle sürdürdü: “Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımları koruyan bir devlet inşa etmek ve birleşmek için büyük ve kolektif bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bize olan güvenini ve Lübnan halkının devlete olan güvenini yeniden tesis edeceğiz. Ordunun güneydeki güvenlik otoritesini yeniden sağlayacağız.”

sdcfergt
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından yerinden edilen insanlar evlerine dönerken, güneydeki Sayda kentinde bir adam Lübnan bayrağı sallıyor. (AFP)

İsrail'i ateşkese uymaya ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Mikati, “Farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız takdirde yarının Lübnan için daha iyi olacağına inancımız tamdır” dedi.

“Herkes fitne üzerine bahis oynuyordu, ancak zor sosyal koşullara rağmen vatandaşların birbirini kucakladığını gördük” diyen Mikati, ‘bugünün acılara rağmen Lübnan'a güvenlik ve istikrar getirmesini’ diledi.

İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes, her iki tarafın da ABD ve Fransa'nın aracılık ettiği bir anlaşmayı kabul etmesinin ardından bu sabah erken saatlerde yürürlüğe girdi.