Zelenski'nin danışmanı: Kırım'da kalıcı çözümün anahtarı askeri değil uluslararası hukuk

Independent Türkçe, Kırım'daki son gelişmelerin ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Kırım Daimi Temsilcisi ve danışmanı Tamila Taşeva ile konuştu. Taşeva'ya göre hem Kırım özelinde hem Ukrayna meselesinde Ankara'nın desteği önemli

Rusya ve birkaç BM üyesi devlet Kırım'ı Rusya'nın bir parçası olarak tanırken Ukrayna, Kırım'ı kendi bölgesi olarak görmeye devam ediyor, Ukrayna'nın bu iddiası pek çok yabancı hükümet ve BM Genel Kurulu'nun 68/262 sayılı kararı ile destekleniyor / Görsel: Indy Yeni Medya
Rusya ve birkaç BM üyesi devlet Kırım'ı Rusya'nın bir parçası olarak tanırken Ukrayna, Kırım'ı kendi bölgesi olarak görmeye devam ediyor, Ukrayna'nın bu iddiası pek çok yabancı hükümet ve BM Genel Kurulu'nun 68/262 sayılı kararı ile destekleniyor / Görsel: Indy Yeni Medya
TT

Zelenski'nin danışmanı: Kırım'da kalıcı çözümün anahtarı askeri değil uluslararası hukuk

Rusya ve birkaç BM üyesi devlet Kırım'ı Rusya'nın bir parçası olarak tanırken Ukrayna, Kırım'ı kendi bölgesi olarak görmeye devam ediyor, Ukrayna'nın bu iddiası pek çok yabancı hükümet ve BM Genel Kurulu'nun 68/262 sayılı kararı ile destekleniyor / Görsel: Indy Yeni Medya
Rusya ve birkaç BM üyesi devlet Kırım'ı Rusya'nın bir parçası olarak tanırken Ukrayna, Kırım'ı kendi bölgesi olarak görmeye devam ediyor, Ukrayna'nın bu iddiası pek çok yabancı hükümet ve BM Genel Kurulu'nun 68/262 sayılı kararı ile destekleniyor / Görsel: Indy Yeni Medya

Ukrayna-Rusya Savaşı devam ediyor. 

Rusya'nın nüfusu, ekonomisi, silahları Ukrayna'dan daha fazla.

Savaş nedeniyle yaklaşık 40 bin kilometrekarelik toprağını yani toplam yüzölçümünün yaklaşık yüzde 7'sini kaybeden Ukrayna'nın ise Batılı ülkelerden aldığı destek...

Aslında gerginlik 27 Şubat 2014'te Rusya yanlılarının Kırım'ın başkenti Simferopol'deki parlamento binasını ele geçirmesiyle başlamış, aynı yılın 16 Mart'ında Kırım'da düzenlenen referandumda katılımcıların yüzde 97'si Rusya'ya bağlanmaya oy vermişti.

Referandumun meşru olmadığını savunan Ukrayna ve Batılı ülkeler sonucu uluslararası hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle tanımıyor.

Rusya, 24 Şubat'ta geniş çaplı saldırılarının ardından bu yıl Kırım'da yeni bir askeri üs kurduğunu duyurmuştu. 

Üs, Karadeniz'in en büyük hava savunma sistemi, Ukrayna'ya göre bölgedeki istikrarsızlığın yansıması.

Ukrayna güçleri geçtiğimiz günlerde Kırım’ı Rusya anakarasına bağlayan Kerç Köprüsü’ne iki adet deniz dronuyla saldırı düzenledi.

Patlamaların etkisiyle köprünün bir kısmı çöktü. 

Kerç Köprüsü, Rusya ile işgal ettiği Kırım arasında bağlantı kurması nedeniyle oldukça tartışmalı bir yapı.

Savaş boyunca Rus ordusuna destek açısından büyük önem taşıyor.

Köprü, Ukrayna’da ise ülkeye yönelik işgalin bir simgesi olarak görülüyor.

İnşaatına Mayıs 2015'te başlanan 19 kilometre uzunluğundaki köprüye geçen yıl Ukrayna ordusu, iki kez saldırı düzenledi. 

Rusya ise bu saldırılara misilleme olarak Ukrayna'nın bazı şehirlerine füze ile saldırdı.

Aslına bakılırsa son günlerde aynı senaryo tekrarlanıyor.

Saldırının ardından Rusya'nın tahıl koridoru anlaşmasından çekilmesi ise bir başka dikkat çekici unsur.

Moskova yönetiminin bir yandan Ukrayna'nın tahıl ihracatını engellemek için kamikaze insansız hava araçları ve türlü seyir füzeleri kullanarak, gıda sevkıyatının yapıldığı liman altyapılarını düzenli aralıklarla bombalamaya devam edeceği konuşuluyor.

Independent Türkçe, bu kritik dönemde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin Kırım Daimi Temsilcisi ve danışmanı Tamila Taşeva ile görüştü. 

Taşeva, Özbekistan'ın Semerkand kentinde sürgünde yaşayan bir Kırım Tatarı ailesinin kızı olarak dünyaya geldi.

1991'de ailesiyle birlikte Kırım'a dönüp Simferopol'a yerleşti.

Turuncu Devrimi'ne katıldı, Kırım'da mitingler düzenledi, Bizim Ukrayna partisinin analisliğini yürüttü, 2014'te Rusya'nın Kırım'ı işgaline direniş gösterdi, Viktor Yanukoviç rejimine karşı gösteriler düzenledi, Rusya'nın Kırım Tatarları ve Ukraynalılara yönelik ihlallerini belgeledi.

Kaybolan, işkence gören ve hakları ihlal edilen insanların akıbetini takip etti.

25 Nisan 2022'den bu yana Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Daimi Temsilcisi.

Taşeva'ya göre Kırım için asıl çözümün yolu askeri değil uluslararası hukuktan geçiyor, hem Kırım özeli hem Ukrayna genelinde ise Ankara'nın desteği mühim.

"Rusya zaten Kırım konusunda müzakereye hazır değil"

Kırım Köprüsü saldırısının bölgedeki güvenlik durumu ve diplomatik çözüm olanaklarına etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle belirtmek isterim ki; aslında bu bir Kırım Köprüsü değil, bir taşınabilir köprüdür. Bu önemlidir çünkü Kırım Köprüsü, sahte bir isimlendirmedir. Aslında bu köprü, yasadışı bir altyapı nesnesi. Rusya bu altyapı nesnesini askeri amaçlarla kullanmakta. Rusya, askeri personel veya teçhizat taşımacılığı için bu altyapıyı kullanıyor, sivil amaçlar için değil. Kırım, aslında büyük bir askeri üs olduğundan dolayı böyle bir altyapıya sahip. Rusya ile diplomatik çabalar hakkında konuştuğumuzda, Kırım'ın işgalinin başlangıcından beri Ukrayna'nın devlet kurumları ve diplomatları, Kırım sorununu politik ve diplomatik baskı aracılığıyla çözme konusunda çaba gösteriyorlar.

Ancak Rusya, Ukrayna topraklarındaki işgaline başladığında ve katliamları gerçekleştirdiğinde, Rusya'nın barış ve Kırım sorunu konusunda herhangi bir müzakereye hazır olmadığını anladık. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Rus birliklerinin Ukrayna sınırından ve elbette 1991 yılı Ukrayna sınırları içinden çekildikten sonra iletişime hazır olduklarını ifade ediyor. Ancak şu an için Rusya bu iletişim için hazır değil. 

"Ukrayna'da yaşananlar kapalı gişe film değil, biz de Netflix değiliz"

Uluslararası aktörler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve NATO, Ukrayna'nın egemenliğini desteklemede nasıl bir rol oynuyor? Özellikle Kırım'daki son olayların ardından?

Uzun yıllardır işgal altındaki topraklarımızda, uluslararası partnerlerimiz, özellikle ABD, İngiltere, G7 ülkeleri ve diğerleri, egemenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü destekliyorlar. Kırım meselesi için birçok ülke Kırım Platformu gibi uluslararası platformlarda yer alıyor. Farklı ülkelerden farklı şekillerde destek alıyoruz; bazıları askeri destek vermezken, diğerleri finansal veya insani yardımlarla destek oluyor. Tüm bu destekleri şükranla karşılıyoruz ve BM dahil Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verilen desteği değerli buluyoruz. 

Verdiğiniz cevapla bağlantılı iki soru yöneltmek isterim. Biri İngiltere ile ilgili. İngiltere'nin Ukrayna'ya sağladığı destekten bahsettiniz. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, İngiltere'nin Ukrayna'ya silah teslimatının bir Amazon hizmeti olmadığını söyledi. Bu cümleleri nasıl yorumluyorsunuz?

Aslında, Devlet Başkanı Zelenski buna yanıt verdi.

Evet, ben sizin de görüşünüzü merak ediyorum.

Evet. Ukrayna devleti Büyük Britanya'yı kilit ortaklarımızdan biri olarak görüyor. Tam ölçekli desteklerine işgalin en başından beri sahibiz. Hatta İngiltere Hükümeti eski Başbakanı Boris Johnson bu desteği sağlayan ilk liderdi. Kiev'e gelen ilk liderdi. Elbette her zaman siyaseten verilen tüm destekler için minnettar olduğumuzu söylüyoruz.

Mali destek, insani destek ve askeri destek sağlandı. Elbette Büyük Britanya'dan çok fazla destek var. Kimi liderler ise bizim karşı saldırı operasyonumuzla ilgili olarak gerçekten çok yavaş kalıyorlar. Biz Ukrayna'da gişe rekorları kıran bir film olmadığımızı, Netflix olmadığımızı söylüyoruz. Tüm süreç özellikle askeri güçlerimiz için zor. Elbette tüm ülkelerin tam desteğini takdir ediyoruz ancak daha fazla desteğe ihtiyacımız var. Karşı saldırının hızlanması için daha fazla silaha ihtiyacımız var.

"Rusya anlaşmadan çekilerek tüm dünyaya şantaj yapıyor"

Örneğin biz bu konuşurken Avrupa Birliği'nden dışişleri bakanları, Ukrayna'ya yönelik 20 milyar euroluk bir askeri yardım planını tartışıyorlar Brüksel'de. Peki Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın arabuluculuk rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? Kırım Köprüsü saldırısından sonra Rusya hükümeti Kırım'la yapılan tahıl koridoru anlaşmasından çekildiğini açıkladı. Bu, Rusya ve Ukrayna arasında ateşkes umudunu tamamen ortadan kaldırır mı? Tahıl koridoru anlaşması, Ukrayna'dan diğer ülkelere Karadeniz üzerinden tahıl ihracatını nasıl etkiledi?

Bu anlaşma konusu tam olarak benim alanıma girmiyor. Özellikle Tarım Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Ofisi gibi kurumlarla ilgili... Ancak anladığım kadarıyla, Ukrayna bu anlaşma çerçevesinde tahıl ihracatını gerçekleştirmek istedi, Rusya bu anlaşmadan çekildi ve daha sonra Ukrayna'nın hububat ihracatı konusunda zorluklarla karşılaştığını düşünüyorum. 

Ama şunu söyleyebilirim. Moskova anlaşmadan çekilerek aslında tüm dünyaya, BM'ye şantaj yapıyorlar. Bizim Rusya ile bir anlaşmamız var mı? Ukrayna'nın Rusya ile anlaşması yok. Ukrayna'nın BM ve Türkiye ile anlaşması var. Rusya'nın da Türkiye ve BM ile tahıl konusunda anlaşması var.

"Kırım'ın Ukrayna'ya dönüşü hukukla gerçekleşmeli"

Ukrayna'nın Kırım'ı yeniden ele geçirme konusundaki düşünceleriniz hakkında ne dersiniz? Yedi ay önce İstanbul'da yaptığımız röportajda "Geri almaya çok yakınız" demiştiniz. O zamandan bu yana Kırım'da ne gibi değişiklikler oldu?

Şimdi sadece işgal için değil, yeniden entegrasyon süreçleri için de çalışıyoruz Kırım'da. Ukrayna, Kırım'ı askeri yolla geri alma konusunda hazırlıklı ve Rusya da bu durumun farkında. Rus işgal yetkilileri, Ukrayna'nın askeri açıdan Kırım'ı geri alma konusunda hazırlık yaptığını anlamıştır.

Ukrayna, Kırım'ın yeniden entegrasyon süreçlerine yönelik çalışmalara odaklanmakta. Ancak askeri işgal bölgelerine karşı yapılan farklı eylemler, Kırım'da mevcut.

Rusya, ailelerini Kırım'dan tahliye etmekte. Bu, Ukrayna'nın işgali sona erdirme ve topraklarını geri alma konusunda hazırlıklı olduğu anlamına gelmekte. Ancak Kırım'ın yeniden kazanılması süreci hâlâ devam ediyor ve birçok zorluğa yol açıyor. Kırım'ın yeniden kazanılması süreci uzun ve zorlu bir süreç olacak. Ukrayna, Kırım'daki işgale karşı diplomatik, siyasi ve uluslararası platformlarda mücadelesini sürdürüyor.

Bu çabalar, Kırım'ın yeniden Ukrayna'nın egemenliği altına girmesi için kritik öneme sahip. Ancak unutmamak gerekir ki; Kırım'ın yeniden Ukrayna'ya dönmesi yalnızca askeri çözümlerle değil, uluslararası hukuka uygun ve barışçıl bir şekilde gerçekleşmeli. Uluslararası toplumun desteği ve işbirliği bu süreçte büyük önem taşıyor. Türkiye'nin arabuluculuk rolü, Rusya ve Ukrayna arasında iletişimi sağlamak açısından değerli. Türkiye, Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne verdiği desteği sürdürüyor. Uluslararası alanda Türkiye'nin de dahil olduğu aktörlerin, bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması için çabalarını sürdürmeleri önemli.

Sonuç olarak, Kırım'ın işgali ve köprüdeki patlama gibi olaylar, bölgedeki güvenlik durumunu etkiliyor. Diplomatik çözüm için çaba harcanmasına rağmen, bu süreç zorluğunu koruyor. Uluslararası toplumun desteği ve işbirliği, Ukrayna'nın egemenliğini korumasına ve Kırım'ı yeniden kazanmasına yardımcı olacak. Ancak barışçıl ve hukuka uygun bir süreç izlemek, uzun vadede kalıcı çözümler sağlama açısından önem taşıyor.

"Ruslar Kırım'da tırnaklarına sarı ve mavi oje sürenleri bile aşırılıkçı görüyor"

Kırım'da yaşayan insanlar için temel insan hakları endişeleri neler?

Kırım işgal altındayken insan hakları ihlalleri yaşanıyor. İşgal sona ermeden bu tür ihlaller devam ediyor. Şu an Kırım'da ve Rusya topraklarında 180 siyasi mahkum bulunuyor, bunların 117'si Kırım Tatarlarıdır. Onlardan biri de arkadaşım Nariman Celâl. Kırım'dan döndükten hemen sonra tutuklandı. Rusya Kırım'da direnen, aslında tam ölçekli bir işgalden sonra direnen insanları kovuşturuyor. 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'nin desteğiyle, bu mahkumlar konusunda müzakereler ve serbest bırakılma çabaları yürütülüyor. Ayrıca, Ukrayna'nın savaş esirlerinin ve kayıp askerlerinin iadesi için de destek ve çaba gösteriliyor.

Kırım'da insan hakları konusunda, özellikle Kırım Tatarlarına yönelik baskılar söz konusu. Kırım Tatarları, Kırım'ın işgal edilmesi sonrası Rusya tarafından hedef alınmakta. Özellikle Kırım Tatarları topluluğu içerisindeki aktivist ve siyasi figürler, Rusya tarafından haksız suçlamalarla tutuklanıyor. Rusya yeni oluşturduğu yasaları, Kırım'da direnen kişileri terörle suçlamak için kullanıyor. Kırım'da işgalci yönetim, tüm nüfusa zulmediyor. Kırım Tatarları, etnik Ukraynalılar veya diğer halklar olsun, sadık olmayan herkes hedef alınıyor.

Bu nedenle, birçok kişi zulme karşı direnemiyor ve kimi zaman kaçmak zorunda kalabiliyor. Bu zulümler ve hak ihlalleri uzun yıllardır devam ediyor. İşgal altındaki Kırım'da yaşayan insanlar, haklarını ve özgürlüklerini koruma konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya. Bu nedenle, uluslararası toplumun desteği ve ilgisi bu insanların durumunu iyileştirmek ve haklarını korumak için hayati öneme sahip. Örneğin, işgal yönetimlerinde sarı ve mavi renge alerjileri var. Ukrayna bayrağını kaldırdılar Kırım'daki Rus yetkililer. Aşırılıkçılık suçlamaları yaptılar. Tırnaklarına sarı ve mavi manikür yaptığımızda bile bunu terör eylemi veya aşırılık yanlısı eylem olarak gördü Ruslar. 

"Wagner bir savaş suçlusu, Putin'e sorun oluyorsa işimize gelir"

Belarus'ta ortaya çıkan Wagner Grubu liderlerinden Progojin'in Rus hükümetine karşı Ukrayna cephesinde utanç verici bir duruma düştükleri yönündeki eleştirilerinin yer aldığı bir video ortaya çıktı. Daha önce Rusya'daki bu tür tartışmalara yorum yapmak istemediğinizi söylemiştiniz, ancak bu durumun savaşın seyrini nasıl etkileyeceği konusunda bir değerlendirmeniz var mı?

Wagner Grubu lideri Progojin savaş suçu işlemiş bir kişi ve bu konuda yorum yapmak istemem. Wagner Grubu ve onun bağlı olduğu birlikler, Ukrayna topraklarında savaş suçları işlemiştir. Bu birliklerin Ukrayna topraklarını terk etmesi, Ukrayna için iyi bir gelişmedir. Rusya'daki iç durumla ilgili yorum yapmak benim alanıma girmez.

Eğer bu durum, Putin ve Rusya için bir sorun yaratıyorsa, bu Ukrayna için olumlu bir gelişme. Ukrayna, savaşın sona ermesi ve topraklarının tamamen geri alınması için büyük mücadele veriyor. Uluslararası destek ve işbirliği, Ukrayna halkının haklarını ve toprak bütünlüğünü korumasında büyük önem taşımakta. Ancak bu mücadele, hâlâ devam eden zorluklarla dolu ve çözüm bulunması gereken bir süreç.

Independent Türkçe



Tel Aviv, Gazze'de ateşkes anlaşmasının başladığını duyurdu

Gazze şehri ve kuzeyindeki evlerine geri dönen Filistinliler (AP)
Gazze şehri ve kuzeyindeki evlerine geri dönen Filistinliler (AP)
TT

Tel Aviv, Gazze'de ateşkes anlaşmasının başladığını duyurdu

Gazze şehri ve kuzeyindeki evlerine geri dönen Filistinliler (AP)
Gazze şehri ve kuzeyindeki evlerine geri dönen Filistinliler (AP)

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki tüm rehinelerin serbest bırakılmasını güvence altına almak için Hamas ile varılan anlaşmanın bir parçası olarak, Gazze Şeridi'ndeki güçlerini dün gece ve bu sabah kararlaştırılan konuşlanma hatlarına çekmeye başladı.

Şarku’l Avsat’ın The Times of Israel’den aktardığına göre, bazı birlikler Gazze Şeridi'nden tamamen çekilirken, diğerleri konuşlanma hatları boyunca konuşlanmış olarak kalacak.

Geri çekilme, bazı bölgelerde topçu bombardımanı ve hava saldırıları altında gerçekleşti.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, ateşkes anlaşmasının yerel saatle öğlen 12:00'de yürürlüğe girdiğini duyurdu.

Adraee, “İsrail güçleri, ateşkes anlaşması ve rehinelerin geri dönüşü uyarınca saat 12:00 itibarıyla yeni operasyonel konuşlanma hatlarına konuşlandırıldı. Ordu güçleri bölgedeki Güney Komutanlığı’nda konuşlanmış durumda ve herhangi bir yakın tehdidi ortadan kaldırmak için çalışmaya devam edecek” dedi.

dfrg
İsrail hükümetinin Hamas ile ateşkes anlaşmasını onaylamasının ardından Gazze şehrinde bulunan bir mahalledeki yıkımı inceleyen Filistinliler, 10 Ekim 2025 (Reuters)

Bu bağlamda, Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü bugün İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'ndeki bazı bölgelerden, özellikle Gazze ve Han Yunus şehirlerinden çekilmeye başladığını duyurdu. Sivil Savunma Müdürlüğü'nün İnsani Yardım ve Uluslararası İş Birliği Direktörü Muhammed el-Muğayyir, AFP'ye şunları söyledi: “İşgal güçleri Gazze şehrindeki bazı bölgelerden çekildi… Han Yunus'un güneyinden ve merkezinden şehrin doğusuna doğru geri çekildiler.”

İsrail ordusunun, İsrail hükümetinin Hamas ile anlaşmayı resmi olarak onaylamasından 24 saat sonra, geri çekilmeyi tamamlaması bekleniyor.

dfrgt
Gazze Şeridi sınırının İsrail tarafında ilerleyen zırhlı personel taşıyıcıları, 10 Ekim 2025 (Reuters)

Çekilme tamamlandıktan sonra İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin yarısından fazlasını, yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol altında tutmaya devam edecek ve bunun çoğu kentsel alanların dışında kalacak.

Bu bölgeler arasında Gazze sınırındaki tampon bölge, Philadelphia Koridoru (Mısır ve Gazze arasındaki sınır) ile Gazze Şeridi’nin en kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya, Gazze şehrinin doğu eteklerindeki tepeler ve Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah ve Han Yunus'un büyük bir kısmı yer alıyor.


Tayvan olası Çin işgaline hazırlanıyor: "T-Kubbe"

Yeni hava savunma sisteminin duyurusu, 10 Ekim'de kutlanan Ulusal Gün töreninde yapıldı (Reuters)
Yeni hava savunma sisteminin duyurusu, 10 Ekim'de kutlanan Ulusal Gün töreninde yapıldı (Reuters)
TT

Tayvan olası Çin işgaline hazırlanıyor: "T-Kubbe"

Yeni hava savunma sisteminin duyurusu, 10 Ekim'de kutlanan Ulusal Gün töreninde yapıldı (Reuters)
Yeni hava savunma sisteminin duyurusu, 10 Ekim'de kutlanan Ulusal Gün töreninde yapıldı (Reuters)

Tayvan olası Çin işgaline karşı "T-Kubbe" adlı bir hava savunma sistemi geliştirme kararı aldı.

Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching Te, bugün yaptığı açıklamada, muhtemel bir Çin saldırısına karşı çok katmanlı bir hava savunma sistemi inşa edeceklerini ve savunma harcamalarını artıracaklarını duyurdu.

Lai, yeni hava savunma sistemine dair şunları söyledi: 

T-Kubbe'nin inşasını hızlandıracağız, çok katmanlı savunma, üst seviye tespit ve önleme özelliklerine sahip kuvvetli bir hava savunma sistemi kuracağız. Vatandaşların can ve mal güvenliğini korumak için entegre bir savunma ağı kuracağız.

Tayvan lideri, sistemin teknik detaylarını paylaşmadı. Ancak adının açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan bir yetkili, bunun İsrail'in "Demir Kubbe" hava savunma sistemine benzeyeceğini belirtiyor. 

Adanın mevcut hava savunma sistemleri, ABD yapımı Patriot ve Tayvan tarafından geliştirilen Sky Bow füzelerini içeriyor. Bu füzelerin yeni sisteme entegre edilip edilmeyeceği henüz bilinmiyor. 

Tayvan, geçen ay da başkent Taipei'de düzenlenen silah fuarında, orta menzilli balistik füzeleri önleyecek ve Patriot füzelerinden daha yüksek irtifaya ulaşacak şekilde tasarlanan Chiang-Kong füzesini tanıtmıştı.

Taipei yönetiminin "T-Kubbe" adımına Çin'den tepki gecikmedi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Jiakun, "güç kullanarak bağımsızlık aramanın" Tayvan'ı sadece çatışmaya sürükleyeceğini savundu. 

Pekin yönetimi, Lai'yi "ayrılıkçı" diye niteliyor ve Tayvan liderinin görüşme tekliflerini reddediyor.

Lai ise hava savunma sistemini tanıttığı konuşmasında, bir kez daha Pekin'e adayı işgal etme planından vazgeçme çağrısı yaptı ve ekledi:  

II. Dünya Savaşı'na bakıldığında, pek çok kişinin savaşın acısını ve işgalin ıstırabını yaşadığını görüyoruz. Bunlardan ders almalı ve tarihin trajedilerinin bir daha tekrarlanmamasını sağlamalıyız.

II. Dünya Savaşı sonrasında Çin'de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti'nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan'a sığınmıştı. 

Soğuk Savaş nedeniyle Batı'yla ilişkilerini koparan Çin'i 1970'lerin başına kadar Birleşmiş Milletler'de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil ediyordu. BM'nin 1971'de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşımıştı. Kararın ardından Tayvan, BM'den çıkarılmıştı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Venezuela lideri Maduro, Trump'ı durdurabilecek mi?

Venezuela lideri Maduro, Trump'ı durdurabilecek mi?
Venezuela lideri Maduro, Trump'ı durdurabilecek mi?
TT

Venezuela lideri Maduro, Trump'ı durdurabilecek mi?

Venezuela lideri Maduro, Trump'ı durdurabilecek mi?
Venezuela lideri Maduro, Trump'ı durdurabilecek mi?

ABD, uyuşturucu ve suçla mücadele gerekçesiyle Karayipler'deki askeri nüfuzunu artırırken, Venezuela lideri Nicolas Maduro gerginliği yatıştırmak istiyor.

Maduro, Trump'ın agresif adımlarını önlemek için uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili verileri paylaşmış, ABD'nin sınır dışı ettiği binlerce göçmeni kabul etmişti.

Venezuela lideri, ABD'li Papa XIV. Leo'ya "barış ve istikrarın sağlanması" için devreye girme çağrısı yaptığı bir mektup da göndermişti. 

Ancak Wall Street Journal'ın (WSJ) analizinde, Maduro'nun tansiyonu düşürme çabalarının şimdiye dek ABD Başkanı Donald Trump tarafından yanıtsız bırakıldığına dikkat çekiliyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklar, Beyaz Saray'daki bazı üst düzey isimlerin Maduro'yu devirmek için operasyon yapılmasını istediğini söylüyor. 

Trump, imzaladığı kararnameyle Güney Amerika'daki uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele gerekçesiyle ordunun daha etkin kullanılması talimatını vermiş, Savunma Bakanı Pete Hegseth de ABD ordusunun Venezuela'da rejim değişikliği dahil operasyonlara hazır olduğunu söylemişti.

Beyaz Saray, 8 Ağustos'ta Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında daha önce 25 milyon dolar olan ödülü 50 milyon dolara yükselttiğini de duyurmuştu.

Amerikan ordusu, eylülde gerçekleştirdiği 4 saldırıda uyuşturucu taşıdığı öne sürülen tekneleri Venezuela açıklarında vurmuştu. Trump, en az 21 kişinin öldürüldüğü bu operasyonlara devam edebileceklerini de söylemişti.

Diğer yandan analizde, göçmenlerin sınır dışı edilmesi konusunda Washington ve Karakas yönetimlerinin sıkı işbirliği içinde olduğuna dikkat çekiliyor. 

ABD'nin sınır dışı uçuşlarına ilişkin verileri derleyen ICE Flight Monitor grubuna göre Maduro yönetimi, şubattan bu yana ABD'den yapılan 58 uçuşla sınır dışı edilen 10 binden fazla Venezuelalıyı kabul etti. Bu uçuşlardan en az 9'unun, ABD'nin uyuşturucu teknelerine saldırı başlattıktan sonra gerçekleştirildiği de vurgulanıyor.

Bunlara ek olarak Amerikan petrol devi Chevron'un Venezuela'daki faaliyetlerini sürdürdüğüne işaret ediliyor. 

Washington merkezli düşünce grubu Amerikalararası Diyalog'dan (IAD) Michael Shifter, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

Tüm bu gelişmeleri düşünürsek, ABD'nin Venezuela hükümetini fiilen tanıdığını söyleyebiliriz. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bu hükümetin meşru olmadığını ve Maduro'nun uyuşturucu kaçakçısı bir terörist olduğunu söylese de rejimle ilişkiyi sürdürüyorlar.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal