Sınırlı nüfuz ile yakınlaşma arasında Orta Asya

30 yıllık bağımsızlığından sonra, ülkelerinin hükümetleri yüksek derecede bir siyasi olgunluğa ulaştı Artık bir rekabet nesnesi olmayı kabul etmeyerek, aktif bir parti haline geldi

Fotoğraf: SPA​​​​​​
Fotoğraf: SPA​​​​​​
TT

Sınırlı nüfuz ile yakınlaşma arasında Orta Asya

Fotoğraf: SPA​​​​​​
Fotoğraf: SPA​​​​​​

Mai Şerif 

Cidde geçen çarşamba günü iki önemli etkinliğe sahne oldu. Bunlardan ilki Arap Körfez Ülkeleri Liderleri 18. İstişare Toplantısı, ikincisi ise Orta Asya ülkeleri ile Körfez Zirvesi.

Söz konusu iki zirve, karmaşık küresel koşulların ve hızlanan bölgesel ve uluslararası değişikliklerin ortasında gerçekleşti.

Bu değişiklikler, başta Korona salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu enflasyon, enerji ve gıda güvenliği krizi olmak üzere küresel kaygıların mevcut durumuyla orantılı uluslararası işbirliği ve jeostratejik düzeyde niteliksel yönelimlere sahip siyasi ortaklıklar gerektiriyor. 

Pekin, etkiyi genişletme konusunda benzer bir çıkar vizyonuna sahipti. Öyle ki Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Korona salgını nedeniyle iki yıldır ülkesinin kapılarını kapatması sonrasında ilk yurt dışı destinasyonu olarak Kazakistan'ı, bölge olarak da Orta Asya bölgesini seçti.

İşbirliği köprüleri

Orta Asya'daki Körfez varlığını güçlendirmenin önemine ilişkin olarak Tacikistan'ın Suudi Arabistan Büyükelçisi Ekrem Kerimi, Independent Arabia'ya verdiği özel röportajda, "Asya ülkeleri, tarihi bağlar ve başta İslam kültürü olmak üzere dünya medeniyetinin zenginleşmesine katkıları ile birbirine bağlıdır. Bu derin bağlara dayanarak, iki taraf ortak çıkarlar ve mevcut siyasi ve jeopolitik dönüşümler nedeniyle birbirlerine olan ilgilerini artırmıştır" dedi. 

Kerimi, "Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) girişimi, Orta Asya liderleri tarafından takdirle karşılandı. Bunun kanıtı, tüm Orta Asya devlet başkanlarının bu zirvede bulunmasıdır" ifadelerini kullandı.

Bunun, iki bölge ve ülke arasında ikili ve çok taraflı düzeyde işbirliği çerçevesinde yeni bir başlangıç ve ortaklık için yeni bir sayfa açtığını belirten Ekrem Kerimi, önemli olumlu gelişme ve dönüşümlere sahne olmasının beklendiğini söyledi. 

Tacik büyükelçi, bölgenin adının bile 'Orta Asya' olarak önemini gösterdiği için Asya'nın stratejik konumundan yararlandığını dile getirirken, Tacikistan'ın tek başına bölgenin nehirler, buzullar, göller ve doğal ve yeraltı su rezervuarlarında temsil edilen saf su kaynaklarının yüzde 60'ına sahip olduğuna dikkati çekti.

Büyükelçi ayrıca, Kazakistan ve Türkmenistan'ın sahip olduğu Hazar Denizi'nin, kıyılarının yaklaşık yarısını kapsadığını ve Körfez bölgesinden sonra dünyanın en büyük ikinci petrol rezervi konumunda olduğunu vurguladı. 

Siyaset bilimi uzmanı Salih el-Haslan da yaptığı açıklamada "KİK ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkiler, uluslararası güçler ve bloklarla mevcut aşamaya uygun bir şekilde stratejik ortaklıklar kurma konusunda konseyin yönlendirmesi dahilindedir. Bu, bölgesel ilişkiler ağının yoğunlaştırılmasını gerektirir" dedi.

Haslan, "KİK ülkeleri ile Orta Asya arasında, ilişkilerin kapsamının her iki tarafı da ilgilendiren tüm alanları içerecek şekilde genişletilmesinin tartışılması için uygun bir zemin oluşturan ortak tarihi, dini ve kültürel boyutlar vardır" ifadelerini kullandı. 

Kral Suud Üniversitesi'nde Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanlığını yürüten Haslan, İran'ın beş ülke ile olan ilişkilerine öncülük eden çeşitli sebepler olduğunu belirtti.

Salih el-Haslan, "Bu durum, basit bir coğrafi bağlantı ile açıklanmaktadır. İran, karayla çevrili bu ülkeler için dış dünyaya açılan bir kapı ve Rusya'ya bir alternatif teşkil ediyor. İran'ın uzun tarihi dönemlerde bölgenin geniş kesimlerinde sahip olduğu nüfuz nedeniyle de tarihi, kültürel ve etnik bağlar bulunmaktadır. Bu bağlar, Tahran'ın Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üye devletleriyle paylaştığı bağlardır. Bununla birlikte İran devletinin bölge halkları üzerindeki kültürel ve mezhepsel nüfuzunu etkileme girişimleri nedeniyle ilişkilerde bir dereceye kadar hassasiyet ve ihtiyat devam etmektedir. Ayrıca ABD'nin Tahran'a yönelik yaptırımlarının devam etmesi, Tahran ile Orta Asya ülkeleri arasındaki büyük işbirliği fırsatlarını engellemektedir" açıklamasında bulundu. 

Dünyanın merkezi

Haslan, coğrafi konumunun önemine ilişkin olarak "İronik bir şekilde, Orta Asya, denizleri veya okyanusları görmeyen karayla çevrili bir bölgedir. Ülkeleri, dış dünyaya çıkış yolu sağlayan komşuları Rusya ve İran'ın insafına kalmıştır. Ancak, büyük güçler olan Çin ve Rusya arasındaki konumu, Orta Doğu bölgesine yakınlığı ve onunla olan tarihi bağları, onu eski bir uluslararası çıkar ve rekabet konusu haline getirdi. Bu rekabet, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından ve beş Orta Asya cumhuriyetinin bağımsızlığından sonra yenilendi" dedi. 

Tacikistan Büyükelçisi Ekrem Kerimi ise Orta Asya'yı, tamamlayıcı bir ülke olarak nitelendirdi. Kerimi, "Doğal ve beşeri kaynaklara, gelişimsel ve ekonomik fırsatlara ve potansiyellere sahiptir. Dolayısıyla şu anda ekonomik, ticari, yatırım ve kalkınma işbirliği adına Asya'ya yönelen Arap ülkeleri ve özellikle Körfez ülkeleri için önemli ülkeleri içermektedir" şeklinde konuştu. 

Jeopolitik değişken

Haslan, "Çin'in Orta Asya ülkelerine yönelik politikasının ana belirleyicisi; jeopolitik değişken ve bu ülkelerdeki herhangi bir değişikliğin Sincan'daki (Doğu Türkistan) Uygur azınlığın etnik, dini ve kültürel olarak Orta Asya halklarıyla ilişkilendirildiği Çin'in batı bölgesini etkilemesinden duyulan korkudur. Pekin, bölge ülkelerinin doğal gaz ve petrol zenginlikleri nedeniyle Kuşak ve Yol Girişimi içindeki konumu ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinin yanı sıra Rusya ve ABD ile arasındaki nüfuz oyunu kapsamında stratejik açıdan da bölgeyle ilgileniyor" dedi.

Siyaset Bilimi Uzmanı, stratejik rekabet perspektifinden bölge ülkeleriyle iş yapan ve Moskova'yı kısmaya çalışan ABD'nin çıkarlarına da dikkati çekti. 

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının ilk haftalarında Orta Asya ülkeleri, yardım ve yaptırımlarla ilgili ayrıntılarda Batı ile iş birliği yaparken, müttefikleri Rusya'ya yönelik siyasi ve askeri hamlelerden uzak, Ukrayna ihtilafının kenarlarında yer almayı tercih ettiler.

Bu pozisyonlara dayanarak, ABD'li ve Avrupalı liderler, toplantıların ve ortaklıkların seviyesini yükseltmeye teşvik edildi.

Öyle ki ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Donald Lu, sekiz haftalık savaşın ardından Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan'ı ziyaret etti. Lu'yu takiben ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Eric Korella da aynı ülkelere ziyarette bulundu. 

Batı varlığı

Avrupa Birliği (AB), 'dünyanın merkezi' ile iki zirve düzenledi. Bunların ilki Ekim 2022'de Kazakistan'da, ikincisi ise geçtiğimiz Şubat ayında komşusu Kırgızistan'da yapıldı.

Zirvede Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, açıkça 'samimi bir ortaklık' çağrısında bulundu. Michel, AB'nin 'iklim teknolojisi, enerji, güvenlik, ulaşım ve turizm konularında saygın bir ortak olabileceği ve güven ve işbirliği oluşturabileceğini' vurguladı.

Charles Michel ayrıca, "ABD, iklim teknolojisi, enerji, güvenlik, ulaşım ve turizm konularında güven ve işbirliği yaratan saygın bir ortak olabilir" diyerek, Rusya'yı zayıflatma girişimleri bağlamında Avrupa varlığını güçlendirmeyi umut ettiğini dile getirdi.

İkinci yılına giren Rusya- Ukrayna savaşının ilk günlerinde ABD Dışişleri Bakanlığı, geçen şubat ayında Antony Blinken'in Orta Asya'ya yöneldiğini açıklamıştı.

Blinken, önce Kazakistan'da, ardından Özbekistan'da temaslarda bulunmuş, Kazakistan'ın başkenti Astana'da Orta Asya'daki beş eski Sovyet cumhuriyetinin dışişleri bakanlarıyla bir araya gelmişti. 

Rus geri çekilmesi

Wall Street Journal gazetesi tarafından geçen yılın ortasında yayınlanan bir habere göre geçen yılın ortasında ABD, Moskova'nın 'Kremlin'in, uzun süredir müttefik olduğuna inandığı ve Sovyetler Birliği ve Rusya İmparatorluğu ile olan tarihinin doğal bir uzantısı olduğuna inandığı' beş Orta Asya ülkesinden beklenmedik bir meydan okumayla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Ancak Kiev ile savaş, bu ülkelerin pozisyonlarını değiştirdi ve bölgesel politikalarını gözden geçirmelerine ve devam eden desteğine rağmen tarihsel müttefiklerinin ötesine geçen ittifaklar aramalarına neden oldu.

Şu anda Moskova'da tutuklu bulunan yazar Evan Gershkovich, raporunda Rusya'nın 6 bin 467 kilometrelik sınır paylaştığı petrol zengini bir ülke olan eski müttefiki Kazakistan'a yardım ettiğini belirtti. Bu sınır, dünyanın en uzun ikinci sınırı sayılıyor.

2022'nin ilk haftasında akaryakıt fiyatlarına yapılan zam nedeniyle Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in hükümetine karşı şiddetli ayaklanmalar patlak verdi.

Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yardım eli uzatmak için girişimde bulunurken, halk protestolarını bastırmayı başaran Tokayev'i desteklemek üzere 2 bin asker gönderdi.

Bu olaylardan bir buçuk ay sonra dünya, Rus kuvvetlerinin Ukrayna topraklarına girişine tanık oldu. Böylece Tokayev, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini destekleyerek Kremlin'in iyiliğine karşılık verme fırsatı buldu. Ancak Kazakistan savaşa karşı sert bir tavır aldığı için, bu olmadı. 

Birleşik pozisyon

Sert Kazak duruşu, hiçbiri Rusya'yı desteklemeyen dört komşu tarafından paylaşıldı. Moskova'nın gözetiminde yapılan halk referandumunun ardından Ukrayna'dan ayrılan Luhansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetleri tanınmadı. Bu da Belarus'u savaşında Moskova'yı tam olarak destekleyen tek eski Sovyet ülkesi yapıyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı, geçen Kasım ayının sonunda Rus mevkidaşı ile Kremlin'de yaptığı görüşmede 'Rusya'nın Kazakistan'ın ana stratejik ortağı olduğunu ve hala öyle olduğunu' dile getirdi. 

The Guardian gazetesinin geçtiğimiz Mart ayında yayınladığı bir haberde, İngiliz gazetesine konuşan uzmanların analizlerine göre, Ukrayna'ya yönelik savaşın Rusya için ters sonuçlara yol açtığı belirtilmişti.

Bunların başında ise 'bir dizi Doğu Asya ülkesinin benzer bir saldırıya maruz kalacağına dair artan korkular nedeniyle, özellikle eski Sovyet müttefikleri ile bölgedeki nüfuzunu ve gücünü kaybetmesi' geldiği aktarıldı.

Gazetenin haberinde, bu gerilemenin özelliklerinin, Batı'nın Moskova'ya geniş yaptırımlar uygularken gösterdiği kararlılığa ek olarak, özellikle Ukrayna ile geniş uluslararası dayanışma ve Kiev'in Batılı müttefiklerden aldığı benzeri görülmemiş askeri yardımdan sonra komşu ülke hükümetlerinin Kremlin'e olan güvenini kaybetmesiyle ortaya çıktığı vurgulandı. 

Gazeteye göre bu gerileme, Rusya'yı daha fazla endişelendirdi ve çevre ülkelerle diplomatik varlığını ikiye katladı. Öyle ki Putin, beş Orta Asya ülkesini de ziyaret etti ve 2022'de ASEAN üye devletlerinin liderleriyle 50'den fazla toplantı yaptı.

Mâverâünnehir ülkeleri

İlk Müslümanlar, Seyhun (Siriderya) ve Ceyhun (Amuderya) nehirleriyle ilgili olarak Orta Asya'yı 'Mâverâünnehir' (nehrin ötesi) olarak adlandırdılar.

Burası, 19'uncu yüzyılın ortalarına kadar Çarlık Rusya İmparatorluğu tarafından ilhak edilene kadar İslam dünyasının en önemli şehirlerinden biri olarak kaldı, oradan da Sovyetler Birliği'nin egemenliğine geçti.

Daha sonra 1991 yılında Orta Asya'da bugün Orta Asya ülkeleri olarak bilinen beş eski Sovyet cumhuriyeti, yani Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan, bağımsızlığını kazandı.

Hızlanan siyasi dönüşler ve biraz geç kalmış olabilecek bu 'karayla çevrili ülkelere' yönelik bölgesel ilgi ortasında, jeopolitiğin kurucularından İngiliz coğrafyacı John Mackinder, Orta Asya bölgesinin önemine işaret ederek, yeryüzünün kalbini temsil ettiğini vurguluyor ve "Onu kontrol eden, dünyayı kontrol eder" diyor.

 

Independent Arabia - Independent Türkçe



İsrail'de Netanyahu'nun Gazze'yi işgal etme kumarına karşı yarın genel grev düzenlenecek

Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)
Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)
TT

İsrail'de Netanyahu'nun Gazze'yi işgal etme kumarına karşı yarın genel grev düzenlenecek

Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)
Esirlerin akrabaları ve aktivistler, Hamas'ın elinde tutulanların serbest bırakılmasını talep etmek için perşembe günü Tel Aviv'de bir yolu kapattı. (Reuters)

İsrail’deki kamuoyu yoklamaları, vatandaşların çoğunluğunun Gazze şehrinin işgaliyle savaşın şiddetlenmesine karşı olduğunu ve buna karşı çıkan orduyu desteklediğini açıkça gösteriyor. Hükümetin bu işgali dayatmakta ısrarcı olmasıyla, bir milyondan fazla İsrailli, yarın bir günlük greve hazırlanıyor. Vatandaşlar, savaş kararının iptal edilmesini ve Hamas ile esir takası anlaşmasıyla savaşı sona erdirmek için müzakerelere odaklanılmasını talep ediyor.

Hamas'ın elinde tutulan İsrailli esirlerin aileleri, bir milyondan fazla işçi ve memurun greve katılacağını ve meslek sendikalarına greve katılma konusunda serbestlik tanındığını belirtti. Şimdiye kadar, Tel Aviv ve Yafa belediyeleri de dahil olmak üzere onlarca belediye ve yüz binlerce ticari işletme, İsrail'in çeşitli bölgelerini kapsayacak grev kapsamında yarın kapılarını kapatma sözü verdi.

Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirlerin ailelerinin oluşturduğu Esirler ve Kayıp Aileleri Forumu'nun açıklamasına göre, yüz binlerce vatandaşın, Tel Aviv dahil olmak üzere başlıca şehirlerin sokaklarında başlayacak olan gösterilere ve protesto etkinliklerine katılarak esirlerin iadesini talep etmesi bekleniyor.

Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)

İsrail’deki tüm muhalefet partileri greve katılım çağrısında bulundu.

Dün Tel Aviv'de yayınlanan iki kamuoyu araştırmasının sonuçları, İsraillilerin çoğunluğunun savaşın durdurulmasını desteklediğini ve savaşın sonuçlarından endişe duyduğunu ortaya koydu. Yahudi Halkı Politika Enstitüsü (JPPI) tarafından yapılan ankete göre, halkın yüzde 54'ü Hamas'ın Gazze Şeridi'nde iktidarda kalması durumunda bile bir anlaşma yapılmasını istiyor. Yüzde 37 ise belirlenen hedefler (Hamas'ın iktidardan düşürülmesi ve tüm esirlerin geri getirilmesi) gerçekleştirilene kadar savaşın devam etmesi gerektiğini söyledi.

Ma'ariv gazetesinin yaptığı ankete göre, İsrail vatandaşlarının çoğunluğu Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın devam etmesinin kişisel, sosyal ve ekonomik zararlar doğuracağından endişe duyuyor. Ankete katılanların yüzde 69'u sosyal uyumun bozulmasından endişe duyduğunu belirtirken, yüzde 26'sı endişe duymadığını söyledi. İkinci sırada kişisel ekonomik zarar endişesi yer aldı; yüzde 66'sı bu endişeyi dile getirirken, yüzde 30'u bu olasılıktan endişe duymadığını belirtti. Yüzde 63'ü ülke içinde veya dışında güvenlik hedefli saldırılardan endişe duyduğunu belirtirken, yüzde 31'i bu konuda endişe duymadığını ifade etti.

Ankete katılanların yüzde 59'u Başbakan Binyamin Netanyahu'nun performansından memnun olmadığını söylerken, yüzde 36'sı memnun olduğunu belirtti. Aynı şekilde, yüzde 57'si Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın performansından memnun olmadığını söylerken, yüzde 32'si memnun olduğunu söyledi. Yüzde 50'si Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in performansından memnun olduğunu ifade ederken, yüzde 34'ü memnun olmadığını belirtti.

Gazze Şeridi’nde tutulan esirlerden birinin annesi, 12 Ağustos 2025'te Tel Aviv'de Gazze savaşının sona erdirilmesi ve esirlerin serbest bırakılması için düzenlenen protesto sırasında bir tabut maketinin yanında oturuyor. (AP)Gazze Şeridi’nde tutulan esirlerden birinin annesi, 12 Ağustos 2025'te Tel Aviv'de Gazze savaşının sona erdirilmesi ve esirlerin serbest bırakılması için düzenlenen protesto sırasında bir tabut maketinin yanında oturuyor. (AP)

İsrail muhalefetinden solcu Demokratlar Partisi lideri ve eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yair Golan, hükümetin çoğunluğun görüşünü görmezden geldiğini ve diktatörce savaşı dayattığını, bu nedenle grev, ekonomiyi felç etme ve sokakları protestocularla doldurmanın İsrail'i Netanyahu'nun ordunun ve diğer güvenlik kurumlarının muhalefetine rağmen Gazze'yi işgal etme kararında oynadığı kumardan kurtaracağını söyledi.

Golan dün Haaretz gazetesinde yayınlanan yazısında şu ifadeleri kullandı: “Netanyahu'nun koyduğu kuralları yıkmalı ve onu, yönetimin ancak halkın onayıyla mümkün olabileceğini anlamaya zorlayacak bir halk mücadelesi yürütmeliyiz. Bunu yapmalıyız, çünkü alternatif yenilgi, çöküş ve vatanın yok olmasıdır. Netanyahu, iktidarı boyunca halka yalan söylemekten çekinmedi. O, nefes aldıkça yalan söylüyor. Ancak en büyük ve en tehlikeli yalan, Gazze Şeridi'ndeki savaşla ilgili olan, ‘ebedi savaşı’ veya ‘mutlak zaferi’ meşrulaştırma yalanıdır. Bu yalan yüzünden en yüksek bedeli ödüyoruz; kaçırılanların, askerlerin, İsrail ve Gazze Şeridi'ndeki insanların hayatları... Tüm askeri kriterlere göre Hamas 2024'te yenilgiye uğradı; Gazze'deki taburları ve tugayları yok edildi, İsrail'in iç cephesini vurma kabiliyeti etkisiz hale getirildi ve geçen yılın sonuna kadar Gazze Şeridi'nde İsrail devletini tehdit edebilecek organize bir güç kalmadı. Ancak yine de savaş, güvenlik nedenleriyle değil, siyasi nedenlerle devam ediyor. İsrail'in güvenlik çıkarı savaşı sona erdirmek ve Hamas'ın iktidarını yıkmaktır, ancak Netanyahu ‘Hamas bir hazinedir’ politikasını tercih ediyor. Bir kez daha, kişisel çıkarları için İsrail'in güvenliğini tehlikeye atan adımlar attı. Sonsuz savaş, aşırı mesihçi unsurlar üzerine kurulu hükümetini ayakta tutan tek yapıştırıcıdır.”

Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)Gazze savaşının sona erdirilmesini ve Hamas tarafından esir tutulanların serbest bırakılmasını talep eden göstericiler, Tel Aviv, 12 Ağustos 2025 (AP)

İsrailli yazar Nahum Barnea, Yedioth Ahronoth gazetesindeki köşe yazısında, “Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, bugün Netanyahu için bir kumar masasındaki top gibi. Siyasi liderliğe itaat etmek zorunda. Buna rağmen, genelkurmay başkanları, kendilerini rahatsız eden siyasi düzeydeki bir karara karşı çıkmanın yollarını bulabilirler. Yöntemi, zamanı ve araçları kendileri belirleyebilirler. Genelkurmay Başkanı, esirlerin hayatını tehlikeye atacak bir askeri operasyona emir vermeyeceğini açıkça belirtti. Bu, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne parmak uçlarında girmesini zorunlu kılıyor. Gazze Şeridi'nde hayatta olan esirler var; orta bölgedeki kamplarda ve Deyr el-Balah'ta da esirler var. Esirler nakledilebilir. İsrail ordusu, esirlerin kendi kuvvetlerinin ateşi altında ölmesini önlemek konusunda zorluk çekecektir” ifadelerini kullandı.

Bu nedenle bazı uzmanlar, ordunun hazırladığı yeni savaş planlarının uygulanacağı bir duruma gelinmesinden şüphe duyuyor ve ABD Başkanı Donald Trump'ın müdahale edip bunu durduracağını tahmin ediyor. Ancak bu, ordunun işgal hazırlıklarına devam etmesini engellemiyor. Ordu, birkaç gün önce ez-Zeytun mahallesini işgal etmek için başlattığı operasyonlarda bu işgalin bir modelini hazırlamaya başladı.