Milyarder Leon Black, Jeffrey Epstein soruşturmasından 62,5 milyon dolarla sıyrıldı

9 Temmuz 2019 tarihli bu fotoğrafta, Jeffrey Epstein'in ABD Virjin Adaları'nda yer alan Little Saint James Adası'ndaki mülkü görülüyor (AP)
9 Temmuz 2019 tarihli bu fotoğrafta, Jeffrey Epstein'in ABD Virjin Adaları'nda yer alan Little Saint James Adası'ndaki mülkü görülüyor (AP)
TT

Milyarder Leon Black, Jeffrey Epstein soruşturmasından 62,5 milyon dolarla sıyrıldı

9 Temmuz 2019 tarihli bu fotoğrafta, Jeffrey Epstein'in ABD Virjin Adaları'nda yer alan Little Saint James Adası'ndaki mülkü görülüyor (AP)
9 Temmuz 2019 tarihli bu fotoğrafta, Jeffrey Epstein'in ABD Virjin Adaları'nda yer alan Little Saint James Adası'ndaki mülkü görülüyor (AP)

Özel sermaye milyarderi Leon Black ocakta, ABD Virjin Adaları'nın (USVI) Jeffrey Epstein'in seks ticareti çetesine yönelik soruşturmasıyla ilgili olası iddialardan kurtulmak için bölge yönetimine 62,5 milyon dolar ödemeyi kabul etti.

The New York Times'ın kamu kayıtlarını görmeyi talep ederek eriştiği uzlaşma, anlaşmanın eski Wall Street yöneticisinin "kabahat işlediğinin kanıtı" olarak yorumlanmamasını hükmediyor.

Gazeteye konuşan Black'in sözcüsü, "Black, yasal finansal danışmanlık hizmetleri için Jeffrey Epstein'le tema geçmiş ve ona ödemeler yapmıştı ve halihazırda bilinen bütün bu şeylerden dolayı bundan büyük pişmanlık duyuyor" dedi.

Black, diğer büyük ABD bankalarının uzlaşmalarıyla uyumlu bir şekilde USVI'ın, bu ödemelerin istenmeyen sonuçlarından kaynaklanan potansiyel iddialarını çözüme kavuşturdu. USVI uzlaşmasında Black'in herhangi bir usulsüzlükten haberdar olduğuna veya bu usulsüzlüklere dahil olduğuna dair bir ima yok.

Black, 2019'da hapiste kendisini öldüren Epstein'i onlarca yıldır tanıyordu ve ikili hem birlikte sosyalleşiyordu hem de derin mali bağları vardı.

Milyarderin, finansal planlama için Epstein'e 158 milyon dolar ödediği bildirilmişti. Black'in temsilcileri daha önce ikilinin, "ücret anlaşmazlığı" nedeniyle 2018'de iş ilişkilerine son verdiğini söylemişti.

2021'de Black, kurucu ortağı olduğu özel sermaye şirketi Apollo Global Management'tan ayrılmıştı. İstifasının ardından şirket, Black'in Epstein'le bağlarını araştırması için hukuk firması Dechert'ı tutmuştu. Dechert, Black'i kabahatlerden aklasa da Epstein'e yaptığı ödemelerin diğer profesyonel danışmanlara yaptığı ödemelerdeki "miktarların çok üstüne çıktığını" kaydetmişti.

Black'le varılan uzlaşma, Epstein'in seks ticareti çetesine yönelik ABD Virjin Adaları'nın yürüttüğü geniş çaplı soruşturmanın parçası. Çok sayıda kız çocuğu ve genç kadın, gözden düşmüş finansçının bölgedeki özel mülkü olan adada cinsel istismara uğramıştı.

Kasımda Epstein'in malvarlığından, bir davada uzlaşma sağlamak üzere ABD Virjin Adaları hükümetine 105 milyon dolar ödenmesi kabul edilmişti.

Aralıkta bölge yönetimi, Epstein'le uzun geçmişi nedeniyle JPMorgan'a dava açmış ve Wall Street firmasını, finansçının kız çocuklarını ve kadınları geniş ölçekte istismar etmesine olanak tanıyan "düğmeye basmakla" ve banka tarafından, çocukları istismar eden bir seks suçlusu diye "mimlenmesinden" birkaç yıl sonra Epstein'le iş yapmakla suçlamıştı.

Hatalı davrandığını reddeden banka, istismarın suç ortaklarının ABD Virjin Adaları'ndaki yetkililer olduğunu savunmuştu.

Banka, mayısta sunduğu mahkeme belgelerinde şöyle belirtmişti:

Epstein onlara para, tavsiye, nüfuz ve iyilik sağladı. Karşılığında onu korudular ve hatta ödüllendirdiler.

Geçen ay bir yargıç, Epstein'in istismarına maruz kalan mağdurlarla JPMorgan arasında 290 milyon dolarlık bir uzlaşmayı onaylamıştı.



Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
TT

Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yayınlanan istatistiklere göre, 2023 yılında dünya genelinde en az 85 bin kadın ve kız çocuğu, çoğunluğu aile üyeleri tarafından olmak üzere, kasten öldürüldü ve kadın cinayetlerinin “önlenebilir” seviyesinin “endişe verici” olduğu belirtildi.

Viyana'daki Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve New York'taki BM Kadın Birimi tarafından hazırlanan bir raporda, 2023 yılında öldürülen 85 bin kadının yüzde 60'ının, yani her gün ortalama 140 ya da her on dakikada bir kadının, “kocalarının ya da diğer aile üyelerinin” kurbanı olduğu belirtilerek, kadınlar için “evin en tehlikeli yer olmaya devam ettiği” kaydedildi.

Raporda, bu olgunun "sınırları aşarak tüm sosyal grupları ve yaş gruplarını etkilediği" ifade edilerek, Karayipler, Orta Amerika ve Afrika'nın en çok etkilenen bölgeler olduğu, ardından bu bölgeleri Asya'nın takip ettiği belirtildi.

Amerika ve Avrupa kıtalarında kadın cinayetlerinin çoğunluğu hayat arkadaşları tarafından işlenirken, dünyanın geri kalanında çoğu vakada katilleri aile bireyleri oluşturuyor.

Bazı ülkelerdeki verilere göre, birçok mağdur ölmeden önce fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddete maruz kaldıklarını bildirdi. Raporda, örneğin "ihtiyati tedbirler ve adli emirler" yoluyla "birçok cinayetin önlenebileceği" ortaya çıktı.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 107 ülkeden aldığı rakamları analiz ettiği rapora göre, bir eğilimin tespit edilebildiği bölgelerde kadın cinayeti oranı 2010 yılından bu yana sabit kalmış veya çok az bir düşüş göstermiştir; bu da bu tür şiddetin “sosyal uygulamalara ve normlara kök saldığını” ve ortadan kaldırılmasının zor olduğunu göstermektedir.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre, birçok ülkede gösterilen çabalara rağmen “kadın cinayetleri endişe verici düzeyde.” Ancak BM Kadın Birimi İcra Direktörü'nden alıntı yapılan bir basın açıklamasında, bu gerçeğin "kaçınılmaz bir kader olmadığı" ve ülkelerin yasama yönünü güçlendirmesi ve veri toplama sürecini iyileştirmesi gerektiği vurgulandı.